18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 10 MAKT 1991 NÜKHET SİRMAN Saçımızsüpürgedeğildir8 Mart çevresinde bütün örgütlenmeler için 'kadın' gündeme geliyor. Toplantılar, konferanslar, açıklamalar birbinni izliyor. Kadın hakları, kadın sömürüsünden söz ediliyor. Sonuçta değişen bir şeyler belki oluyor, belki de olmuyor. Iş-Sendika Servisi şefimiz Şükran Ketenci, 8 Mart ye kadın sorunu üzerine, feminist hareket içinde yer almış bir bilim kadını olan Nükhet Sirman ile konuştu. SÖYLESI ŞÜKRAN KETENCİ ~ ayın Nükhet Sirman, 8 Mart yaklaşm- ca bir telaştır gidiyor. Siyasi partiler, çeşitli ku- ruluşlar, demokratik örgütlenmeler, kadın hare- ketleri bir dizi toplantı, eylemler gerçekleştiriyor- lar. Herkes bir şeyler söylüyor. Sizce neler oluyor? Bu bir moda mı? Yoksa önemli bir işlevi var mı? 8 Mart'ın kadınlann tarihinde önemli bir yeri olduğu kesin. 8 Mart çevresindeki faaliyetler, dik- katleri sonına çekmek açısından iyi bir şey olu- yor. Ama sorunu 8 Mart'tan sonra unutmak kö- tü. Bu unutma sadece siyasi örgütler, çeşitli ku- ruluşlar için değil, kadın örgütleri, hatta feminist- ler için bile geçerli olabıliyor. Kadın sorununun sürekli gündemde olmaması, unutulması kötü. Yine de 8 Mart'ın varbğının dahi, bir kadın me- selesi olduğunu ortaya koyması nedeni ile önem- li olduğunu söyleyebiliriz. Bir erkekler günü yok örneğin. Demek ki eğilinmesi gereken bir kadın meselesi var. m tartışmasmın özellikle 19801er sonrasmda gündeme gelmesini nasıl açıklıyorsu- nuz? önce bu feministlere bağlı. Feminist hareket 1980"ler sonrası ortaya çıktı. Feministler renkli, canlı, iletişim araçlannı iyi kullanarak gündeme girdiler. Yürüyûşleri, şenlikleri, renkli çıkış ve ey- lemleri ile kimsenin yapmadığı bir politika yap- tılar. Gûler yûzlü, şarkılar söyleyerek, gündelik boyutlan olan çarpıcı örneklerle eylemlerini ger- çekleştirdiler. Medya araçlannı iyi kullandılar. 12 Eylül sonrası ortamda iletişim araçlannın zaten konuya ihtiyaçları vardı. Bir de tartışma açan bir konu. Bir başka etken de tslami hareketin guçlenme- si. tslami hareket nasıl bir kadın istediği imgesi ile kamuoyunun karşısına çıktı. Türban, başörtü tartışması, Islamiyette kadının yeri, kadınlann ls- lami hareket içinde aktif rol almalan... İslami ha- rekete tepki de önce laikçilik bayrağı altında ka- dınlardan geldi. İslami siyasi hareketlerin önce- likle kadın haklarının karşısında olduğunu, ka- dın haklan için en önemli tehlikeyı oluşturduğu- nu söylediler. Bu da tesadüfı değildi. Çünkü ts- lami hareket kendi kadın simgesini ortaya koy- muştu. Böylece laik tartışması, ağırlıkla kadın üzerinde yapıldı. Bu yeni bir olgu da değil. Kadın eskiden beri ülkemizde modernizmin simgesi. Ne kadar mo- derniz? Kadın taksi şoförümüz var. Kadın tavla 1980 öncesinde belki kadınlar çok fazla konuşulmuyor, sorunlan tartışılmıyçrdu, ama kadınlar yaşama seyirci değillerdi. Kadınlar pek çok alanda aktif rol alıyorlardı. Türkiye'de genç, dinamik ve okumuş kadın nüfusu var. Bu kadınlar, kadın meselesi konuşulduğunda konuya sahip çıkacak bir potansiyele sahipler. da oynuyor. Türban, başörtüsü geri olmanın sim- gesi. Kadın modernizmin ölçüsu, simgesi olunca, gündemde oluyor. Böylece politikacımn da gün- demine giriyor. Siyasi partiler de ister istemez ka- dın tartışmasmın dışında kalamıyorlar. Feminist hareket kadınm gündemde olmasma öncülük yapınca, ilk ciddi önlemini ANAP aldı. Papatyalar, Semra Hamm'ın kendisi. SHP dava- ya girip kadın bakanhğı ve kadın kotasım getir- di. Derken Fatma Girik geldi. Son yerel seçimde kadınlarla yanş çok renkli idi. Fatma Girik, kam- panyaya giriyor, hemen karşısında tmren Aykut yer ahyordu. Muhalefet, enflasyonu işlerken doğ- rudan kadına konuştu. Sonra madenciler grevin- de kadınlann çok kararh yürüdüklerini gördük. Bahar eylemlerinde de yuruyenler belki çoğunluk- ta erkeklerdi. Ancak yürüyüşlerinin biçiminde, te- masında kadm ve aile vardı. Bütün bu olaylarda kişilerin başka renk ve kimlikleri ile politikaya gir- dildenni görüyonız. Bence bu değişımde feminiz- min önemli rolü oldu. Yeşüler de böyle yapü. özetle politika farkh kimliklerle yapılmaya baş- landı. Veden 1980'den sonra özellikle? Politikanm farklı kimliklerle konulmasının ne- denleri çok farklı olabilir. Ancak 12 Eylül'ün bas- kı ortamının rolü çok büyük. Sağın, solun gele- neksel kimlikleri yerine, farklı çoksesli kimliklerle kendilerini dile getirme eğilimlerinde şüphesiz bu baskımn rolü var. Kendilerini kadına bakış açısı ile ifade etmeye çalışmalan başta. Bu yüzden ka- dın ve 8 Mart olayı 12 Eylül sonrasında ilgiyi da- ha çok çekiyor. B H H H A 2 Eylül ortamında gündeme giren ka- dın, ortamın değişmesi ile gündemden çıkacak mı? Bence Türkiye'de çok şey değişti. 1980 öncesin- de belki kadın çok fazla konuşulmuyor, sorunla- n tartışılmıyordu. Ama kadınlar yaşama seyirci değildiler. Kadınlar pek çok alanda aktif rol alı- yorlardı. Üniversitede, grevde, solda... Türkiye^ de genç, dinamik ve okumuş kadın nüfus var. Bu kadınlar, kadın meselesi konuşulduğunda konu- ya sahip çıkacak bir potansiyele sahipler. Femi- nistler konuyu actı. Konuyu kullanacak, 'Ben de vanm' diyecek kadın çok. Elbette herkes kadın sorununa, kadın konusuna, kendi algıladığı gibi, kendi istediği gibi sahip çıkacak. Feministler ko- nulan, malzemeyi veriyorlar. Herkes o malzemeyi kendi istediği gibi kullanıyor. Kadınlar ve konu- lar gündemde kalıyor. Sadece okumuş kadınlar değil, her düzeyden, her sınıftan kadın konulan tartışıyor. örneğin dayağa karşı kampanya. Bu- gün dayağın aile içinde kalması gereken, özel bir sorun olduğunu savunan yok. Herkes sorunun varlığım, ciddiyetini kabul etmiş durumda. Kadınlar hayatın her alanında vardılar. Kendi- leri eğitilmemiş olsa da çocuklannı eğitmeye ça- lıştılar. Devlet için, çocuklan için yurüdüler. Şimdi biz kendimiz için yüruyoruz. Kadınlann kendi- lerini sorgulayabilmelerı, 'Ben ne oluyorum' so- rusunu sorabilmeleri cesareti feministlerden gel- di. Bu değişimi yaşamın her aJanında görebiliyo- ruz. örneğin kadın fılmleri. Olumlu, olumsuz, ama bir sorgulama. R^RlRH&ym Sirman, kadın hareketinde bir can- lanma ile birlikte, bölünme, çok renklilik, deği- şik yaklaşımlar iç içe gelişiyor. Kadın hakları mü- PAZAR KONUĞU N Ü K H E T S İ R M A N1953 doğumlu. Lise ve üniversite öğrenımini lngiltere'de yaptL Londra Üniversitesi'nde antropoloji dalında öğrenim ve doktorasından sonra 1981 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde aynı dalda öğretim üyeliğine başladı. 1989 yılında da Boğazıçı Üniversitesi'ne geçtu Doktora tezini "Küçuk Ünitelerde, Köy Toplumlannda Kadınlann Rolü" konusu üzerinde yaptı. Feminist hareket ve eylemlerle lngiltere'de iken ilgilenmeye başladı. 1984 yılından bu yana da Türkiye'de feminist hareket içinde yer aldı. Akademik yaşammda da kadınlarla ilgilenerek akademik yaşamını politik yaşamı ile birleştirmeye çalıştı. Halen 'Kitle ve Kır Sosyolojisi' konulan üzerinde ders verıyor. cuğa sahip olacağı karan yine bu güç ilişkisme bağlı idi. Kadın-erkek ilişkisi, kardeş kızkardeş ilişkisi, bütün özel ilişkiler aynı zamanda çok ciddi politik ilişkiler içinde düşünülmeliydi. Eşitsizlik, toplumun kururnlaşması içinde vardı. Işte bu ne- denle feministler, kendi vucutlan ile ilgili dava- lan bayrak ettiler. Saçmalığı, haksızlığı sergile- mek, ancak böyle olabilirdi. ABD'de güzellik ya- nşmalannın protestosu, "kadm vücudu kişisel alan" denirken toplum tarafından kullanıldığırun bir sergilenmesiydi. MRIRSiftafe niye dayak hareketi ile gündeme girildi? Türkiye'de dayak gündeme gelmeden önce, aı- Ie içinde saklanan bir ayıptı. Türk ailelerinin da- yandığı eşitsiz ilişkilerin en somut göstergesi. Ka- dının kendi ayıbı gibi görülüyordu. Toplumun ayı- bı olduğunu söylemek gerekiyordu Dayak bizde çok ivedi bir sorun. Feminist hareket için doğur- ganlık ve bekâret gibi iki önemli konu daha var. Ama bunlan gündeme getirebümek daha zor. Da- yak biraz daha kolaydı. 1980 sonrası şiddet gün- demdeydi. Feministler kimsenin söz etmediği, "ai- le içinde yaşanan bir başka şiddet daha var" di- yerek dayağı gündeme getirdiler. Tabii ki tabula- n yıkmak tek tek sorunlan gündeme getirebilmek gerek. Ankara'da bizim bir perşembe grubumuz var- dı. Anneler gününde, parklarda anneler gününün kutlanmasına bir anlam kazandırmak istedik. Sorgulamayı yapmaya çalıştık. "Saçımız süpür- ge değil", "Ayaklanmızın altında cenneti değil, dünyayı istiyoruz", "Annelik kutsal mıdır?"... Kut- sal deyip her türlü hizmetin beklenmesinin yan- lışmı, haksızlığım sergilemeye çalıştık. Insanlar- dan tepkiler aldık. Aslında nerede bir kutsallaş- tırma, abartma varsa, orada bir ikiyüzlülük, sö- mürü var. Ama analığa verilen iki yüzlü, yüksek payenin sorgulanması çok zor. Kadm sömürüsü böylesine köklü, yerle- şikken ve kadm hakları mücadelesi bu kadar zor- ken, bu mücadeleyi çok farklı yaklaşımlarla da- ha da bölen, parçalayan gelişmeyi nasıl değerlen- diriyorsunuz? 1980 sonrası kadın kimliğinin tartışılması ile birlikte, kadın haklan ve kadın sorununun cözü- müne farklı reçeteler de yaahnaya başlandı. Fe- ministler bu rcceteleri istediğiniz gibi seçebilirsi- niz diy^orlar. Farkh kimlikler içinde tartışılabildik- çe daha özgur olunabüeceğine inanıyorlar. önemli olan egemen bir görüş hâkim olmasın. Farkhlı- ğın gündemde tutulması için çalışılmalıdır. Farklı görüşler içinde birlikte bir şeyler yapmak her za- man mümkündur. Feministlerin çok mücadele et- Nükbet Sirman, kadınlann içinde bıdunduklan her alanda hakbuinıo mücadelesini vermeleri gerektiğini beiirtiyor. (Fotoğraf: Ugur Günytiz) cadelesinin güçlenme ile birlikte böhindüğunü de söyleyebılır miyiz? tlk kadm sorunu gündeme geldiğinde mesele o kadar yeniydi ki çok farklı hareketler bir nlat- form altında olabiliyordu. Kadın hareketi aslın- da bütün aynlıklann gündeme gelişini çağırıcı bir slogan. Kadın hareketi politik örgutlenme açısın- dan da bir yenilik getirdi. Feminizm merkeziyet- çiliğe temelden karşı. Çünkü merkeziyetçiliğin ce- remesini çekmiş. Feminist hareket bir örgüt ba- zında olmadı. Konular etrafında toplanılıyor. Mor Çatı bir odak. Laiklik çalışmalan, çağdaş yaşam bir başka konu etrafında odaklanma. Çok farklı görüş ve örgütlerden kadınlar bir çerçeve içinde bir araya geliyorlar. Kadın kültür evlerinde de ka- dm statüsüne karşı mücadelede de aynı şeyi, farklı çevrelerden kadınlann bir araya geldiğini görebi- lirsiniz. Bilsak'ta yapılan bir toplantıdaki tartış- malar örneğin, kahve baskını eylemlerini doğu- ruyor. Yani kadın hareketlerinde ortak mesele et- rafında toplanma var. Ortak örgütlenme söz ko- nusu değil. I Yeri gelmişken, biraz feminizmi, ne an- ladığımzı açıklar mısınız? Feminizm bir hareket, bir eylem ortaya konul- duğunda sorar: "Biz ne oluyoruz şımdü' Yeni akım feminizmin bayrağı; 'özel olan politiktir' sloganıdır. Bence bunun doğru çevirisi "Kişisel olan politiktir"dir. Avrupa'da kadm hareketi ön- ce doğurganlık haklarını savundu. Bazı kadmlar kürtaj olduklannı açıklayarak tartışmanın gün- demine girdiler. tngiltere'de ilk büyük feminist yu- ruyüş kürtaj yasası ile ilgiliydi. Ozel yaşama iliş- kinmiş gibi gösterilen konular üzerinde çok guç- lü devlet politikalan geçerli idi. Daha önceleri hep ailenin var olduğu, özel alan ilişkisinin içine gir- diği söylenmiş, politikanın özel alan dışında ya- pılan bir şey olduğu vurgulanmıştı. Oysa kadın- lar, tepkileri, eylemleri ile gösterdiler ki özel alan olduğu iddia edilen konulara devletten düzenle- me ve denetim söz konusu idi. Aile içinde olan şeyler, cinsel olan şeyler bir güç ilişkisi ise geneli, politikayı da ilgilendiriyordu. Dayak bu güç iliş- kisi içinde gündeme geliyordu. Kadının kaç ço- me gerektiğini, farkh var olmanın mücadelesini vermeleri gerektiğini duşünüyorum. WK^^MYine de ortak bir mücadele alanı, konu- lann olması gerekmiyor mu? Emeğimize, bedenimize, kimliğimize sahip çık- mak istiyoruz. Çünkü emeğimize, bedenimize, kimliğimize yüzyülardır, her toplumda değişık bi- çimlerde el konmuş. önerrdi olan kadının kendi bedenine, emeğine, kimliğine sahip olabümesi. Kendisi üzerinde, kendisinin karar verebilme öz- gürlüğünü kazanabilmesi. öncelikleri ve koşul- ları konusunda feministler arasında da görüş ay- nhklan var. örneğin ülkemizde önemli bir kadm hareketi grubu, Fslamiyetin de kadına bir el koyma biçi- mi olduğundan hareket ediyor. Kadının sadece la- iklik içinde, kendisi üzerinde karar verebilme hak- kmı elde edeceğini söylüyor. Bir başka görüş de toplumsal sömürunün kalkması ile kadm sömu- rüsünün de kalkabileceğine inanılıyor. Hepsinin doğruluk payı var şüphesiz. Belki şöyle özetleyebüiriz. Kadınlann kendi baş- larına güç sahibi olabilmeleri önemli. Kadınlara kendi kendilerinin sahibi ohnayı göstennek her şeyden önemli. Kadın, kendine sahip ohnayı öğ- rendiği anda, başka projelere araç olmaktan kur- tulacaktır. lar mı ki? kendilerinin sahibi olabüiyor- Erkek kendine sahip değilken kadına sahip ola- biliyor. Bu daha da vahim bir durum değil mi? l^B^Mönemli olduğu için, ya da ülkemizde ka- dınla birlikte önce akla geldiği için laiklik üze- rinde biraz daha durabilir miyiz? lslamiyet ve laiklik denildiğinde kadın ön pla- na çıkıyor. Elbette laiklik sorunu ile kadın soru- nu arasında çok önemli bir ilişki var. Laik olma- yan bir düzende kadm haklanndan, eşitliğinden söz etmek söz konusu olamayacak. Ancak laik bir düzende kadın sorununun çözülebileceğini de söyleyemiyoruz. Kadın meselesine, doğru yakla- şılmazsa, laik bir düzende de kadm sorunlan var olacak. Bu gerçekten hareketle, bazı feministler laiklik tartışmasmın kendilerini ilgilendirmediğini söylüyorlar. Birçok kadın hareketi "Bekle sosya- lizm gelsin, kadm kurtulsun" tezindeydi. Şimdi de bekle önce laiklik sağlansın diyenler var. La- iklik şüphesiz önemli, ancak laiklik mücadelesi verilirken kadın mücadelesinin, projelerinin ikinci plana atılması da buyük yanlış olmaz mı? önce politik sorunlan çözelim, sonra kişisel sorunlan çözeriz diye bir çözum olamaz. Ben, bu noktada feminizmin "kişisel olan politiktir" gerçeğirje tek- rar dönmek istiyorum. lslamiyet aslında bunu ya- pıyor. Hem de kendi açısından çok başanlı bir bi- çimde yapıyor. Kişisel dediğimiz konulan, sonın- ları, politik alamn, politik mücadelenin içine so- kuyor. "Ben şöyle giyinmek istiyorum" diyerek politik kavgasını veriyor. ^^^••ifa noktada, hazır Islamcılardan söz ederken onlann çok kullandıkları ayrımın doğal ve cinselfarklılıkıan doğduğu tartışmasına biraz girsek. Kadın-erkek eşitliği illa ki aynıhk değil ki. Fark- hlık, eşitsizliği getirmez kı. Islamıyette farklıüğm eşitsizliği getirmesi var. Kadın sömürüsünün özünde, aslında bu var. Feminizm, farkklığın eşit- sizliği getirrnemesi savaşı ashnda. Neden koşul- lann en kötusUnün kadınlara düştüğünün sorgu- lamasını yapıyor. Pastamn şeklini değiştirmekte» söz etmiyor. da kültür ve gelenek üzerinde dur- sak. Kültür ve geleneğe gericiler sahip çıkıyor. Bence bunda da bir yanlışlık var. Kültür çok karmaşık bir şey. Yekten kadını ezmez. Yaşayan bir şey. Kül- Ejnegimize, bedenimize, jcimlığimize sahip çıkmak istiyoruz. Çünkü emeğimize, bedenimize, kimliğimize yüzyıllardır, her toplumda '.eğışik biçimlerde el konulmuş. ^nemli olan kadımn bedenine, emeğine, kimliğine sahip olabılmesi, kendisi üzennde kendisinin karar verebilme özgürlüğünü kazanabilmesi. Kadm kendine sahip olmayı öğrendiği anda, başka projelere araç olmaktan kurtulacaktır. tur ve gelenekler kullanılarak kadın eziliyor di- ye, tümü ile kötü deyip bir yana atamazsınız. Ge- riciler zaten pusuda, Batı taklitçiliği Ue suçlamak için fırsat kolluyorlar. Kadın-erkek eşitliğini mo- dernizasyon ile özdeşleştirdiğinizde de yanlış yap- mış oluyorsunuz. Modern toplumdaki sonınlar, çökme bu kez gündeme geliyor. Gericiler bunu bir silah olarak kullanıp, modern toplumdaki ya- raları öne çıkararak karşı çıkmanın mekanizma- sını yakalıyorlar. Onlara bir sürü koz verilmiş olu- nuyor. ^•••A'acZ/n haklan mücadelesi ya da sizin yaklasımımzla eşanlamdafeminist mücadele için, yine de bir çerçeve çizilemez mi? Bence feministler toplumsal örgütlere de girip çalışmalılar. Ama bundan korkuyorlar. Feminist çıkışlara el konuyor. Burada bir soruya yarut ara- mak gerekiyor: "Fikirleri üretmeye devam edeürn, başkalan el mi koysun yoksa içime mi kapana- yım." Bence birincisini yapmak gerekiyor. Kadm- lar bulundukları her alanda feminist bakış açısı- nı koymahdırlar. Kadınlar kendilerinin içinde bu- lundukları çok farklı alanlarda, her yerde kendi haklannın mücadelesini venneüler. Farldı sesle- re kulak vermek çok önemli. Son söz olarak ka- dınlan kendileri ve kadın konusunda siyaset yap- maya, bunu bulundukları her yerde yapmaya da- vet etmek isterim. Belgeli ispatlı . .. • ÇANDAR'IN RESMI GOREVI1988"d» AmavUkJk'a gtden Mesut Ydmaz baskanbğındakl resml heyett» y«r akfcgmm kamtlan. Çandar, devteUerarast gorûşmotordo "sosyaKzm" uzmanı olarak kullanılıyor-. Tatabanry* kury* olarak yoHandıgından HOkOmet'ln Mte haberl yok... Kıbns-ABD tasmın altından da Çandar çıkıyor... Florlda'dakl ABD Merkez Komutanlığı Karargartı'na girebNen tek TOrk gazst«cil Bltmedl, NATO EOHlm Semlnermde ögretmen, peki n> teransı hangi orgûttan? ANAP KongrMi Semra Özal'ın ba;dastekçisı Doju nun bı;buOu Yılma Durak. Amerıka nm yent dûzmiıtaıdıkantagûlbahçesı ' Istanbul da 2 fab- nkadahaıwaledıld< ' rereûman«ı»ahıöıKemal Ih- cak Bugüna kadar gazeiecılık degıl jaklabanlık yaptıh* Gizetenın bir yetkılıa 'Artemur Kılif, Özal dûşm«dikç« maalesef kalacak* ' tjrtım Işkohında tek Mndika çabast * Istanbul Ünvefsrtesı Pelsete Bötümü. H«r tûriû so; ıcad edılır ' Batı da ırtçıttftn yeni hedafi Araplar ' Istanbul un fırın ışçtlen Bir yaUk bir hayat * Mûlkıyeklerde tart^ma. Kortut Bo- ratav. Metın Çultaoğlu. Cem Erogul ve Arslan So- nat'Un pıyaua 'toTa sart eleştırıler J CUÇURİMİ CÖREVİ (AĞIftDI, ÖZAL EMRİNİ VERDİ. PERİNÇEK: "BUNCA TEHDİT KARŞISINDA ÜÇ TABANCA BİLE A2" • FOTOĞRAFURU İNTİFADA. İDİL, LİCE, DARCEÇFTTt KİTLE EYLEMLERİ. GÜNEYDOĞU YENİ PATLAMALARA GEBE • YÜZLERCE AtD ASKER KAÇAĞI AVRUPA'DA SAKLANIYOR. EMPERYALİST BASININ GİZLEDİĞİ HABER YÜZYIUDA. • HARP AKAOEMİÜRJ YAYININDAKİ ÖNERİ: "KÜRTÇE KORSAN RADYO KURALIM" TEL: 513 83 52 - 513 83 53 - 513 96 78 FAX: 513 96 76 İCTAM OTEL YÖNETtCtLİĞİ UZMANLIK PROGRAMI (4. Dönem) • Istanbul Üniversitesi, lktisat Fakütesi, tktisadi Coğrafya ve Turizm Araştırma Merkezi ((İCTAM), Bilgisayar destekü "Otel Yöneticiliği Uzmanlık Programı" düzenlemıjür. • Programda Otel Yönetiminin tüm konulan kavranmaktadır. • Program, 18 Mart-3 Mayıs 1991 tarihleri arasında ve işgünlerinde yapılacaktır. • Katılmak isteyenler 15 Mart 1991 gününe kadar şahsen müracaat edebilirler. Aday kaydı için; asgari lise mezuniyet belgesi ve Nüfus Hüviyet Cüzdanı sureti üe 3 fotoğraf gereklidir. Ek bilgi için: tst&nbul Üniversitesi, lktisat Fakohesi, tktisadi Coğrafya ve Tunzm Araştırma Merkezi-tCTAM B«yazıt/1STANBUL Tel: 526 57 42 - 512 76 82 ECEde TANGOLAR HER PAZAR ENGİN EGE ORKESTRASI ŞECAATTİN TANYERLİ Rezervasyon: 168 66 60-61 ÖMÜR SAĞLIK HİZMETLERİ Ömür kliniklerinde görev almak üzere GÖZ ve ÇOCUK hastahkları uzmanları aranmaktadır Tel.: 57187 38 542 02 28
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear