18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 Körfezsavaşı, havayollanna ağır darbe vurdu. İç ve dış hatlarda salonlar ıssız kaldı THY boşa uçuyorİDRİS AKYÜZ Otomatik cam kapılann dı- şında bekleyenler yok. Gümrük ve pasaport bankolan önünde, birbirine dolanan insan kuyruk- ları da kalrnadı. Ne rengârenk üniformalarıyla öteye beriye koşturanlar ne de "Munih, Pa- ris, Londra volcusu kalmasın' diye bağıranlar ortalıkta gözü- küyor. Bir zamaniar, ardı gelmeyen uçak gürültüleri, yerini 'garip' bir sessizliğe terk etti. Sadece ara sıra duyulan, 'gong' sesi ve ar- dından yükselen bir görevli anonsu... Burası 20 gün öncesine kadar, gttnde 250 uçağın iniş-kalkış 230 milyar TL zarar Yabancı havayolu şirketleri Türkiye uçuşlarını "riskli bölgef' olduğu gerekçesiyle durdururken THY'nin krizin başından beri uğradığı gerçek zararın 230 milyar lira civarında olduğu belirtiliyor. Seferler iptal THY Janıtma ve Halkla llişkiler Başkanı Çetin Özbey, hafta boyunca iç hatlarda 70, dış hatlarda 24 seferin iptal edildiğini belirtti. Özbey, bazı seferlerin .birleştirilerek yapıldığını söyledi. yaptığı ve binlerce insanın gelip gittiği, Atatürk Havalimanı... Korfez savaşının başladığı 16 ocak gününden bu tarafa, işle- vini önemli ölçüde kaybetmiş gözüküyor. 24 saatlik gelen gi- den uçak sayısı ortalama 60 ci- varında seyrediyor. Yolcu trafi- ği adeta bir 'bıçâk' gibi kesilmiş. Ozellikle dış hatlar terminali bu- günlerde, 'seyircisiz' koca bir ti- yatro salonu görüntüsü veriyor. Savaşın başlamasının ardın- dan, Istanbul'a sefer yapan 14 yabancı havayolu şirketi, Türki- ye'nin 'riskli bölge' olduğu ge- rekçesiyle uçak seferlerini dur- durdular. Lufthansa (Aimanya), British Airvvays (Ingiltere), Ali- tali (ttalya) ve Air France (Fran- sa) gibi şirketler, sefer sayılan- nı azaltırken, çoğu zaman da 'yolcu bulamadıklan için' gün- lük uçuşları iptal ediyorlar. Ilgililer, yolcu potansiyelinin yüzde 80'lere varan oranda düş- tuğünu ve uçakların zaman za- man 8-10 yoicu ile gelip-gitmek zorunda kaldıklarını belirtiyor- lar. Krizden en çok etkilenen şir- ketlerin başında THY geliyor. Aralık ayı başından bu tarafa 170 milyar lira zarar ettiği açık- lanan THY'nin, krizin başlangı- cından bu yana uğradığı gerçek zararın 230 milyar lira civann- da olduğu belirtiliyor. Bu arada bir THY üst düzey yetkilisi, ya- şanan mali sıkıntının, önümüz- deki ay ödenecek personel ma- aşlarım da tehlikeye attığını bil- dirdi. Tanıtma ve Halkla lliş- kiler Başkanı Çetin Özbey ise, iç hatlarda hafta boyunca 70, dış hatlarda da 24 seferin iptal edil- diğini belirtti. Özbey, yolcu sa- yısının düşük olması nedeniyle, iç ve dış hatlarda bazı seferlerin birleştirilerek yapıldığını ifade etti. öte yartdan, havaalanlannda TÜRKİYE UÇUŞLARINI İPTAL EDEN YABANCI HAVA YOLLARI TWA, Pan-Am, Sabcna (Betçika Hava Yolları). SAS (tskandinavya Hava Yollan), Singapur Hava Yollan, Malezya Hava Yollan, P1A (Pakisian Hava Yollan), Suudi ArabisCan Hava Yollan, Gulf Air (Birieşik Arap Emirlikleri Hava Yollan), Kuveyt Hava Yollan, Irak Hava Yollan, JAT (Yugoslav Hava Yollan), tberia (fspanva Hava Yollan), Aba (Ürdün Havayollan) DIŞ HATLAR SİNEK AVLIYOR' — Atatiirk Havaliranı'nın dış haüar geliş salonunda diin saal 14.30'da görüntü buydu. (Fotogıaf: Uygar Görkan) mal şahibi" durumunda olan DHMİ (Devlet Hava Meydanla- rı İşletmesi) ile havaalanlannda kiracı konumundaki şirketler arasında da sıkıntılar doğuyor. Sefer iptalleri ve yolcu sayılann- daki azalmalar nedeniyle gelir- lerin düşmesi sonucu bazı şir- ketlerin kiralannı ödeyemez du- ruma geldikleri gözleniyor. Atatürk Havalimanı'nda ozellikle, "hediyelik eşya" satan mağazalar ile "freeshop"lar bu bakımdan önemli sıkıntı yaşı- yorlar. DHMI'nin, savaş başlayana kadar.Türkiye hava sahası üze- rinden geçen uçaklardan elde et- tiği milyarlarca liralık gelirler de geçişlerin durmasıyla kesildi. îçhatlara zamHaber Meriezi — THY, uçak biletlerine 15 şubattan itibaren geçerli olmak üzere zam yaptı. THY'den yapılan yazılı açık- lamada, "Körfez krizfaıin yttkse- len tansiyonu paralelinde artan yakıt giderleri ve böyiik ölçiide yiikselme kayoeden uçak sigor- ta ücretlerinin ortaklıgımıza yükkdigi maddi külfct nedeaiy- le, 15 Şubat 1991 tarihi itibariy- Je, iç hat yolcu bikt öcretkrinin aşafıda âkredilen seviyede uy- gnlanması kaçınılmaz olmuş- tur" denildi. 13 şubattan itibaren uygula- nacak yeni tarife şöyle: Ankara - Adana 290 bin, An- kara - Antalya 275 bin, Ankara - Dalaman 290 bin, Ankara - Diyarbakır 290 bin, Ankara - Erzurum 290 bin, Ankara - Ga- ziantep 290 bin, Ankara - Izmir 290 bin, Ankara - MaUtya 250 bin, Ankara - Trabzon 290 bin, Ankara - Van 290 bin. tstanbul - Adana 350 bin, ts- tanbul - Ankara 300 bin, Istan- bul - Antalya 325 bin, tstanbul - Dalaman 325 bin, İstanbul - Diyarbakır 325 Bin, tstanbul - Erzunım 325 bin, Istanbul - Ga- zıantep 350 bin, tstanbul - İzmir 300 bin, İstanbul - Kayseri 300 bin, İstanbul - Konya 300 bin, İstanbul - Malatya 325 bin, İs- tanbul - Trabzon 350 Bin, İstan- bul - Van 350 bin lira. İzmir - Antalya 250 bin lira. Midyafa kadar gelebilen 'savaş göçerleri', bir an önce evlerine dönmek anusunda: DünyarahatdurursadönerizCELAL BAŞLANGIÇ MtDYAT— Kansının küçücük bir altın küpe- si kalmıştı. Kaptığı gibi sokağa fırladı. Küpenin diğeri yine böyle bir "kriz" anında satılmıştı. Doğnı belediyeye gidip başkanın karşısına oturdu: — Savaş başladı. Buradan gitmek istiyoruz. Bana kalsa, korkup kaçmam da bizim hanım iş- te. her gün "gidelim" diye tuttunıyor. Buradan göçmedikçe evde huzur olmaz. Al şu kiipeyi, bi- ze bir yol parası ver. Yedi aydır işçilerine maaş ödeyemeyen Cizre Belediyesi'nin Başkanı Haşim Haşimi "Getirin benim birikmiş maaşlannu" diyor ve başlıyor ge- lenlere dağıtmaya. Önünde "kara kaplı bir defter" var Haşimi'nin. Para verdiği kişilerin ad- lannı yazmış. "Ama" diyor Haşimi, "Ben bu pa- raian geri alamayacağımı biliyorum". Çevresinden bulduklarıyla da Haşimi'nin da- ğıttığı para otuz milyonu aşmış. Ancak bu ka- dar parayı sadece Cizre'den kaçanlara vermemiş Haşimi. Bir de geri dönmek isteyenler var. Git- tikleri yerde çoluğunu çocuğunu bırakarak Ciz- re'ye dönmeye başlamış erkekler birer ikişer. Pa- rası olmayan yine soluğu belediyede alıyor; "Ben geldim ama kanm, çocuklanm gittigimiz yerde kaldı, Hepsini getirmeye param yetmedi, biraz borç ver" diye. Irak sınırına yakın yerleşim birimleri tam an- lamıyla sessizliği, suskunluğu, işsizliği yaşıyor. Tüm ekonomik 'etkinlikler neredeyse durmuş. Akşam işyerini kapatırken otuz bin liralık alış- veriş yaptığmız îuhafiyeci "Sabahtan beri bu ka- dar mal satraamıştım" diyor. Çarşıda bütün bir elli bin lirayı bozdurmak için en az beş dükkân gezmek gerekiyor. Cizre'de, Silopi'de kalanlar bir yandan günlük yokluğu yaşarken, diğer yandan da birbirlerine "Bundan sonra ne olacak? Nasıl geçinecegiz?" diye sonıyorlar durmadan. Pekiyi ya göçenler? Onlann durumu geride kalanlardan pek farklı değil, hatta daha da kötu. Göçenleri getirdiği yü- kü şöyle bir örnekle anlatıyor Midyat Belediyt Başkanı tsa Evirgen: — En az on bin krşi göçtü Silopi'den. Arka mahallelerimizde su şebekesi yok. Tankerlerle su dağıtıyorduk. Savaştan önce üç tanker su yeti- yordu. Şimdi günde altı tanker su gönderiyoruz, yine de yetmiyor. Kiliseleri, kuyumculan, san taş yapılan, Sur- yanileri, Yezidileri, camileriyle ünlü Midyat'ın ar- ka sokaklanndaki evlerinde üst üste yaşıyor in- sanlar. Silopi'den göçenlerin kadınları evlerinin önünde kuyudan çektikleri suyla çamaşır yıkı- yorlar, erkekleri kahve önlerinde boş boş do- laşıyor. Abdullah Tesek bugüne dek Silopi'de kirala- dığı tarlada buğday, mercimek ekerek geçiniyor- muş. Savaş korkusundan, akrabalannı da yanı- na alıp otuz nüfus göçmuş. "Paramız buraya ka- dar yetti" diyor Tekeş. Hani yetse, daha da uza- ğa gidecekler Midyat'tan, ama yok. Otuz kişiden çoğu çocuk. Hemen hepsi Abdullah'ın eline ba- kıyor. Abdullah neredeyse on beş gündür kahve önlerinde iş aramış. "Bir amelelik bile yok." Midyat'ın arka mahallelerindeki çamurlu so- kaklarda çocuklar oyuncaksız oynuyor. Kadın- lar, kızlar kuyu başlarında ellerinde kovalarla. Erkekler boşluktan ne yapacağını şaşınruş, "So- nu bilinmejen bir yotculuga" çıkmanın tedirgin- liği var. tçinde bulunduklan durumun geçmişine iliş- kin düşünebildikleri birkaç sözcük: — Keşke bilscydik Türkiye bu savaşU yok. O zaman göçmezdik. Şu andaki durumlan ise "dünyanın ahvali" ile sıkı sıkıya bağh. "Ne zaman döneceksiniz" so- rusuna çok geniş bir perspektifle yanıt veriyorlan — Dünya rahat durursa biz de döneriz... Türkiye'nin ambargo uygulamasıyla ekonomik kaynaklan iyice kesilen sınır bölgesinin insanla- n, bir de savaş korkusundan göçerek ikinci bir ekonomik darbe yemişler. Geriye dönüşleri ise Uçüncü bir darbe olacak. "tlan edilmemiş bir sa- vaş"m yükü altında ezilen insanlar, umutlannı "dünyanın rahat durmasına" bağlamışlar. Üslerde uçak, bölgede göç trafiği yoğunlaştı Son üç gün içinde daha da yoğunlaşan uçak trafiği yüzünden Batman Havaalanı yakınındaki Yediyol, Yolağzı, Demiryolu ve Demirlipmar köylerinden göç başladı. ADANA/BATMAN/HAK- KÂRİ (Cumhuriyet) — NA- TO'ya ait Batman Havaalanı'n- • daki yoğun hava trafiği yöre halkını tedirgin ediyor. Havaa- lanı çevresindeki köylerden 200'e yakm ailenin göç ettiği öğ- renildi. Incirlik Üssü'ndeki ha- reketlilik de bütün hızıyla sürü- yor. Irak'a yönelık hava saldınla- nnın başladığı günlerde izne gönderilen Türk işçiler, ABD'- li komutanın isteği üzerine Türk komutanlığı tarafından işbaşı yapmaya çağrıldılar. Bu arada Irak'a hava saldırısı düzenleyen ABD savaş uçaklanndan düştü- ğü sanılan ve Hakkâri'nin Çu- kurca ilçesi yakınlarında bulu- nan bombalar Amerikalı uz- manlar tarafından imha edildi. tncirlik Üssü'nden dolayı "kritik" illerin başında gelen Adana'da bulunan az sayıdaki sığınağın da "yönetmeliklere u>gun olmadığı" belirtildi. Savaşın başladığı gün kentten ayrılmamaları koşuluyla ücret- li izne gönderilen Harb-lş Sen- dikası'na üye 450 kadar Türk iş- çLsinin 1 şubat cuma günü (bu- gün) yeniden işbaşı yapması ka- rarlaştınldı. Üs Bakım Müteah- hidi VBR'nin (Vinnel Brown Root) teklifi üzerine Türk ko- mutanlığı, yemekhane, temizük ve bazı atölyelerde görevli işçi- lerin zamanında işbaşı yapmaşı için aldığı kararı ABD'li üs ko- mutanı ile birlikte sendika yö- neticilerine bildirdi. Türk Üs Komutanlığı, ayrıca ABD'liler- den gelen teklif üzerine lojman- larda görevli bahçıvanlarla te- mizlikçi kadınların dün sabah- tan itibaren üsse girerek işbaşı yapmasına izin verdi. Son üç gün içinde daha da yoğunlaşan uçak trafiği yüzün- den Batman Havaalanf nın ya- kınlanndaki Yediyol, Yolagazı, Demiryolu ve Demiriipınar köy- lerinden göç başladı. Bu koyler- de oturan 200 kadar ailenin Bat- man'daki yakınlannın yanına yerleştiği öğrenildi. Yoğun kar yağışı ve hava mu- halefeti nedeniyle Batman Ha- vaalanı'ndan dün hiçbir uçak iniş kalkış yapmadı. ABD'li kurtarma timinin soğuk nede- niyle havaalanı yakınlarında Te- kel'e ait sosyal tesislerine yerleş- tirileceği bildirildi. Bu arada ön- ceki gün yediği yemekten zehir- lenen 5 ABD'li asker ile soğuk nedeniyle donma tehlikesi geçi- ren beş Türk askerinin hastane- ye kaldırıldığı öğrenildi. Hakkâri'nin Çukurca ilçesi yakınlannda ABD savaş uçak- larının düşürdüğü bombalar dün imha edildi. tncirlik'ten kalktığı sanılan uçakların dü- şürdüğü bombalar, Kayalık ve Kazan köylerinde oturan köylü- ler tarafından yetkililere haber verildi. Daha sonra bölgeye gönderilen Amerikalı bomba uzmanları, bulduklan iki bom- bayı imha ettiler. Hakkâri Valisi Şahabettin Harput, bu konuda aldıkları başvuruları anında ilgili yerlere ilettiklerini belirterek yurttaşlan dikkatli olmaya çağırdı. Bu arada Dünya Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Dünya Sağlık Örgütü'nden üç kişilik bir hayat de dün Hakkâri'ye geldi. Vali Şahabettin Harput, heyetin Biçer mahallesindeki mülteci kampını ziyaret ederek ihtiyaçlan saptadığını ve gerekli yardımın sağlanması için bazı temaslarda bulunacağını be- lirtti. Savaş nedeniyle üuneydoğu'- dan başlayan göç, okulların >a- rıyıl tatiline girmesi ile daha da hızlandı. Bölge nüfuMinun gide- rek düşmesi, hastaneleri rahat- lattı. Hasta trafiğinin önemli öl- çüde azaldığı belirtiliyor. • Oğuzhan Müftüoğlu: " GEÇMİŞ SOSYALİZM UYGULAMALARININ KÖKLÜ VE DEVRİMCİ BİR ELEŞTİRİSİ GEREKİYOR" • Sadık Gürbüz, llyas Salman, Röfik Durbaş, Aytaç Arman, Halil Ergün, Nur Sürer, Bilgesu Erenus, Edip Akbayram: "BARIŞ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ" • Ertuğrul Kürkçü GMİS Başkanı Şemsi Denizer ile görüştü: "EKONOMİK MUCADELE SİYASETLE OLUR" • Latin Amerika'da Gerilla Hareketleri SUSTUĞU ZAMAN SİLAHLAR... • Sinemada -Politik Laf Etme" "12 EYLÜL FİLMLERİ" HİKAYESİ ZONGULDAK: BİR GÜN MUTLAKA! tşçi sınıfı için hak arama mücadelesinin aynı zamanda toplumun diğer kesimleriyle bir dayanışma mücadelesi olması gerektiği, sadece maden işçisinin değil, Zonguldak halkının verdiği bir büyük derstir. ŞUBAT SAYISI BAYİLERDE DUIVYÂDA BUGUN ALİSİRMEN Utoshingtoıfda Diplomatik Kargaşa Körfez'de savaş havadan yere de sıçrar (uzmanlar son Irak saldırısının henüz kara savaşının başladığı anlamına gelme- diğini vurguluyorlar), komşu İran'a inen 100 Irak savaş uça- ğının gelecekleri hakkındaki belirsizlik sürer, İncirlik ve Gü- neydoğu bölgelerimizde yeni hareketlenmeler gözlenir, kimi çevrelerce iran-lrak arasında gizli anlaşmadan söz edilir, son gelişmeler üzerine Ankara-Şam ilişkileri yakınlaşırken, Was- hington'da gerçek bir diplomatik kargaşa yaşandı. VVashington'u ziyaret etmekte olan SSCB Dışişleri Baka- nı Alexandr Besmertnih'in Baker ile görüşmesinin sonunda yayımlanan ortak açıklamada Saddam'a yeni bir çağn yapıl- makta ve yalnızca Kuveyt'ten çekilmeyi taahhüt etmesi ha- linde bile savaşa son verilebileceği söylenmekteydi. Bilindiği gibi bu öneri Fransa Cumhurbaşkanı François Mit- terrand'ın planına uygundur ve Paris özel bir temsilcisini bu plan çerçevesinde aleşkesi sağlayabilmek amacıyia tüm il- gili başkentlere göndermiş bulunmaktadır. Açıklama, son günlerdeki gelişmelerin en ilginci ve önem- lisi olmasına karşın yine de bazı soru işaretlerini içeriyordu. Banşçı bir çözüm için oldukça elverişli bir araç olan Fran- sız planı çatışmalar başladıktan sonra da geçeriiliğini koru- yor muydu? Bush önceden çok istekli görünmediği böyle bir çözümü şimdi neden kabul etsindi? Acaba savaşın geleceği konusun- da çok ciddi kaygılar mı belirıyordu VVashıngton'da? Saddam Kuveyt'ten çekilmeyi kabul etmeye hazır mıydı? Ve bütün bu koşullar yerine gelse bile, Israil planının ikin- ci bölümü olan Filistin konusunda uluslararası konferansa SSCB ile ABD'nin önayak olmasına nasıl bakıyordu? Nitekim haber açıklanır açıklanmaz, Tel Aviv'in endişele- rinı bildiren tepkisi de bütün dünyaya yayıldı. Kimsenin kuş- kusu olmasın ki o anda ABD'deki Yahudi lobisi olanca ağır- lığıyla bu öneriye karşı çıkmıştır. Heyecan fazla sürmedi, dünkü gazetelerin çoğu manşet- lerinden Saddam'ın Kuveyt'ten çekilmemekte direndiği, Bağ- dat'ın işgal edilen bölgeyi Irak'ın bir parçası olarak görmeye devam ettiği haber veriliyordu. Ama haber eksikti. Evet, gerçi Saddam hiçbir uzlaşmaya yanaşmıyordu. Ama ABD-Sovyet ortak bildirisini, Başkan Bush da "daha önce metnin kendisine gösterilmediği" ge- rekçesiyle reddediyordu. Doğrusu ancak şeyhliklerde görü- lecek diplomatik bir hafiflik örneği göstermişti ABD Dışişleri Bakanlıgı ya da Beyaz Saray. İşin ilginç yönü bu kargaşadan sonra, Baker'ın istifası da gündeme gelmemişti. öyle görülüyor ki savaşın etkileri, Amerikan diptomasisi- ne kadar ulaşmış, orada da yıkıcı sonuçlar doğurmuştu. Körfez savaşı ilerledikçe, kavram kargaşasının her tarafa egemen otduğunu görüyoruz. Örneğin Ankara'daki bazı yet- kililer de, "Saddam ortadan kalkmadıkça ya da devrilmedik- çe savaşın bitmeyeceğini" açık toplantılarda ya da sohbet- lerde rahatça söyleyebiliyorlar. Kuşkusuz bu davranış da, kavram kargaşasının parlak bir örneğidır. Ankara'nın ya da daha doğru deyişle Özal politi- kasının, gerekçesi, hukuki dayanağı —kı siz ısterseniz buna kılıfı deyin— Birleş Milletler Güvenlık Konseyi'nin 678 sayılı kararıdır. Ancak bu kararı çok dikkatle değil, şöyle bir üstünkörü bi- le okusanız, hemen görebilirsıniz kı kararın amacı Irak'ı Ku- veyt'ten çıkarmakla sınırlıdır. BM kararında, Saddam'ın ikti- dardan uzaklaştırılması ya da Irak'a demokrasi götürülmesi gibi hususlar yer almamaktadır. Eğer herhangi bir ülkenin yöneticileri, bu hususlardan birini de politikalarının amaçla- rı arasına katıyorlarsa, şu açıkça bilinmelıdir ki Birleşmiş Mil- letler kararı dışına çıkılmış demekiir ve yapılan savaş bir ka-o rarın yerine getirilmesine yönelik olmayıp bir ülkerMfi iç işJe*- rine karışmayı amaçlayan bir girişim niteliğine bürünmüştür. Bu gerçekleri böylece vurgularken, bir başka gerçeğl de gözden kaçırmayalım. Saddam Hüseyin, uzlaşmasız tavrını inatla sürdürerek, banşçı çözümlerin önüne sürekli engel kc yarak, savaşın bir numaralı sorumlusu olmaya devam edi- yor. Bu savaşta taraffann yalnız brrinin değil, galiba hepsinin akla şiddetle ihtiyaçlan var. K1SA KISA ~~ • Başbakanlık Müsteşarı Sabahattin Çakmakoğlu, Yener Dinçmen'in yurtdışı göreve tayini dolayısıyla boşalan Yüksek ögretim Kurulu (YÖK) üyeliğine seçildi. Çakmakoğlu'nun, Bakanlar Kurulu'nca YÖK üyeliğine seçilmesine ve seçiminin cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasına ilişkin karar, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. • Aydın Valisi Recep Yazıaoğlu ile Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Sema Pişkinsüt arasındaki "aşk öyküsü" iddialan üzerine başlatüan soruşturmanın tamamlanmak üzere olduğu öğrenildi. Olaydan sonra açığa alınan Başhekim Dr. Sema Pişkinsüt ile üç görevli hakkında Sağhk Bakanhğı müfettişlerince başlatılan sonışturmanın raporlarının yanrru aşamasına gelindi. Hazırlanan raporlann 10 giine kadar Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'a sunulacağı belirtildi. • Otistik çocuklann eğitim ve tedavilerinin yapılacağı merkez, Sağlık Bakanı Halil Şıvgın tarafından açıldı. A.Ü. Tıp Fakültesi bünyesinde kurulan merkezin açılışmda konuşan Bakan Şıvgın, Türkiye'de 9 milyonu 0-6 yaş arasında olmak üzere 20 milyon çocuk bulunmasına karşın çocuk hastanesi sayısının 5'i geçmediğini belirterek, her ile çocuk ve kadın hastanesi kurulmasım hedeflediklerini bildirdi. • Yargıtay eski üyesi Aydın Saracoğlu'nun "rüşvet aldığı" yolundaki haber üzerine, Milliyet Gazetesi hakkında açtığı davaya devam edildi. Ankara 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, tanık Ertuğrul Sağlar'ın ifadesine başvurulmasmdan vazgeçildi. Mahkeme savunmalannı hazırlaması için samk Çetin Yetkin ile Eren Güvener'e süre vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. • E-5 Karayolu'nun Akyazı ilçesi yakınlannda bir yolcu otobüsü silahlı 3 kişi tarafından soyuldu. Soyguncular, yolculardan 7 milyon lira para ile 3 altın bilezik gasp ettiler. lstanbul'dan Ankara'ya giden Sabri Mercan yönetimindeki 06 ADA 95 plakalı yolcu otobüsüne, Dörtyol kavşağmdaki bir terminalden yolcu olarak binen 3 kişi, otobüs hareket halindeyken soygunu yaptı. Otobüse bindikten sonra başlanna çorap geçiren 3 kişiden biri ön tarafa giderek şoför Sabri Mercan'ı tabancasıyla tehdit etti. Arkada kalan 2 soyguncudan biri, elindeki tabancayla yolculan tehdit ederken diğeri, yolcuların üzerindeki para ve mücevherleri topladı. ÖLÜM ~" • İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Deka^ıı Prof. Dr. Kamuran Avcıoğlu, yakalandığı amansız hastahktan kurtulamayarak dün tedavi edilmekte olduğu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde öldü. Kırıkkale'de 1932 yılında doğan Prof. Dr. Avcıoğlu, Fen Fakültesi Dekanlığı'nın yanı sıra astronomi ve uzay bilimleri bölüm başkanlığı görevini de yürütüyordu. Prof. Dr. Avcıoğlu 1955 yılında astronomi kürsüsünde asistan olarak göreve başladı. 1967 yılında doçent, 1980 yılında da profesörlüğe yükseldi. Prof. Dr. Kamuran Avcıoğlu bir çocuk annesiydt.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear