18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ŞUBAT 1991 DIŞ HABERLER CUMHURIYET/11 POLIÜKADA SORUNLAR ERGUNBALa Madrid'den Ankara'ya dayanışma sözü • MADRİO (AA) — tspanya'nın, bir saldırı halinde Türkiye ile NATO çerçevesinde dayanışma içinde olacağı bildirildi. Söz konusu açıklama, hükümetin isteği üzerine Nfillet Meclisi Dışişleri Komisyonu'nda muhalefet partilerine Körfez krizi konusunda bilgi veren Ispanya savunma ve dışişleri bakanlan tarafından yapıldı. Komisyonda konuşan Dışişleri Bakanı Fernandez Ordonez, "Saddam'ın, Türkiye'ye saldırmak gibi yeni bir hata yapacağınt sanmıyorum. Türkiye'nin savaşa gireceği ihtimali her geçen gün azalıyor " dedi. Ermenistan'ın APden istegi • STRASBOURG (AA) — Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti'nin Avmpa Konseyi'ne gayriresmi bir başvuruda bulunarak kendisine "misafir ülke" statüsü tanınmasını istediği öğrenildi. Litvanya, Letonya ve Estonya cumhuriyetlerinin de ortak bir mektupla konseye müracaat ederek kendilerine SŞCB'den ayrı olarak misafir ülke statüsü tanınmasını talep ettikleri ortaya çıktı. Bu girişimlerin Avnıpa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ne misafir ülke statusüyle katılan Sovyet parlamento heyetinde büyük huzursuzluğa yol açtığı ve Sovyet milletvekillerinin konsey yetkilileri nezdinde girişimde bulunarak bu tur girişimlerin önlenmesini istedikleri belirtildi. Lübnan'daki Barış Gücü • NEW YORK, BtRLEŞMtŞ MtLLETLER (AFP) — Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Lübnan'daki Barış Gücü'nün süresini altı ay uzattı. Konsey, Birleşmiş Milletler Barış Gücü komutanlannın, Banş Gücü'ndeki eski asker sayısınm yüzde 10 oranında azaltılması önerisini dikkate almadı. Fransa, Barı$ Gücü'nün azaltılmasına ısrarla karşı çıkmış, yapılacak bir indirimin bölgedeki gruplara yanlış mesajlar verebileceğini iddia etmişti. Güvenlik Konseyi'nin oybirliği ile aldığı karar, Güney Lübnan'daki Barış Gücü'nUn güneyindeki Israil birlikjeri ile kuzeyindeki raüslüman milisler arasında görev yapmaya devam etmesini öngörüyor. Italyan komünistler • Dış Haberler Servisi — Italyan komünistler, partilerinin son kongresinde. ortodoks geleneklerini yıkarak isim değiştirme kararı aldılar. Avmpa'nın en güçlü komünist yapısına sahip olan Italyan Komünist Partisi'nin 70 yıllık bir geçmişi var. Bağdat Kadın esiriere, yüce tslam hukuku kunallanna göre davrunılacak ABDTi kadın askerler esirIrak, Körfez savaşının ilk kadın esirleri olan Amerikalı askerlerin Hafçi'deki çatışmalar sırasmda tutsak alındığını duyurdu. Irak ordusundan yapılan açıklamada "Kötülükle işbirliği yapan ABD birliklerine bağlı bir grup kadın ve erkek askeri ele gecirdik" denildl. Dış Haberler Servisi — ABD ve müt- tefikleri tarafından Kuveyt'ten geri çekil- mesini sağlamak amacıyla Irak'a karşı 17 ocak tarihinde açılan savaşta ilk kez ka- dın askerlerin esir düştüğü bildirildi. Irak, dün yaptığı bir açıklamada, "Su- udi Arabistan'ın Hafci kentindeki çatış- malar sırasmda bir grup Amerikalı ka- dın askerin tutsak ahndıgı" duyuruldu. Bağdat Radyosu, dün Suudi Arabis- tan sınır kenti Hafci'de Suudi ve mütte- Fıklere ait askerlerle birlikte bazı kadın askerleri de ele geçirdiğini duyurdu. Irak Ordu KomutanlığTnın açıklamasından alıntı yapan radyo haberinde "Kötülükle işbirliği yapan güçlerte ABD birlikleri- ne bağlı bir grup kadın ve erkek asker ele gecirilmiştir" denildi. AP'nin haberine göre Bağdat Radyo- su'ndan yapılan açıklamada "Iraklı sa- vaşctlann kadın askerlere, uluslararası anlaşmalara ve yüce tslam huknku ku- rallanna göre davranacaklan"da kayde- dildi. Açıklamada, Irak'a esir düşen ka- dın askerlerin kesin sayısı verilmedi. AFP'nin haberine göre Suudi Arabis- tan'daki Amerikan askeri yetkilileri dün, biri kadın iki Amerikalı askerin kayıp ol- duğunu açıkladılar. Tüğgeneral Pal Ste- vens, kayıp askerlerin savaşta yer alma- dıklanru ve ulaştırma biriminde görevli olduklarmı belirtti. Amerikalı yetkililer daha önce, Irak'ın bir grup kadın askeri esir alması konusunda bilgileri olmadık- iannı kaydetmişlerdi. Bağdat Radyosu, esirlerin halen Hafci'de tutulduklannı açıkladı. Irak'ın Kuveyt'i işgal ettiği 2 ağustos tarihinden sonra Bağdat'ın Suudi Ara- bistan'a saldırmasını önlemek amacıyla bu ülkeye gönderilen Amerikan birlik- lerinde kadın askerlerin de bulunması, Suudiler tarafından hoş karşılanmıyor- du. ABD'de ise kadınJann ordudaki ko- numlan hakkında çeşitli tartışmalar baş- latılmıştı. CNN televizyonunun hanrladığı bir programda, kadın askerlerin savaşta si- İah kullanmalarına izin verilmediği, lo- jistik görevlerde tutulduklan kaydedilir- ken bu nedenle kadınlann ordunun ba- şına gecmesi olasılığının mümkün olma- dığı dile getiriliyordu. SAVAŞA HOŞGELDİNİZ — ABD, Körfez'de kara savaşının ancak kendi istedi- ği zaman başlayacağını soylüyor. Ancak Irak beklemedi ve ABD'yi bu kez kendi belirlemedigi bir zamanda savaşa davet etti. ABD ise daha kara savaşı başlama- dığını iddia etse de Hafci'yi geri alarak karada ilk zaferini kazanmış oldu. (AP) Baker veBesmertnih'in ortak açüdaması, ABD ve müttefikkn için sorun oldu Washington'da 'çatlak' kuşkusuDış Haberler Servisi — ABD ve SSCB dışişleri bakanlan James Baker ile Alek- sandr BesmertBİta'in Körfez savaşına iliş- kin yaptıkları ortak açıklama Washing- ton'da sorun oldu. Baker-Besmertnih or- tak açıklamasında "Irak'ın Kuveyt'ten çekilecegini açıklaması durumunda Kör- fez savaşı bitebilir" şeklindeki ifade, ABD yönetiminin Körfez savaşına iliş- kin tuturounda çatlak belirip belirmediği sorusunu gündeme getirdi. AA'mn Reuter'e dayanarak bildirdiği- ne göre, ABD'deki tartışma, Başkan Ge- orge Bush'un "birtigia dnmmu" konuş- masında, "savaşın bitirilmesini, Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesine bağlaması", ABD-SSCB ortak bilidirisinde ise "Irak'ın Kuveyt'ten cekileceğine ilişkin tatminkar bir taahhütte bulunmasınm, savaşın darması için yeterti sayılabUece- ğinin beürtilmesi" üzerine başladf. Beyaz Saray Sözcüsü Marlin Fitzwa- ter'ın ortak bildirinin yayımlanmasının ardından yaptığı açıklamada, "Başkan Bush'un metni vayımlanmadan önce gönnedigini" söylemesi, Beyaz Saray'ın, ortak bildiriyi desteklemekten kaçınır bir tutum sergilediği şeklinde yorumlanıyor. CNN televızyonu da yayınlarında, 3ü yıla yakın arkadaşlıkları bulunan Bush ve Baker arasında çatlak bulunduğunu kaydetti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Margaret Tütwiller ise iddiaları "kesin- likle anlamsız ve aptalca" bulduklannı kaydetti. Baker-Besmertnih ortak açıklaması ue başlayan ve Bush'un konuşmasıyla hız- lanan tartışmalar, Avnıpa da da geniş yankı buldu. Fransa, tartışmanın ABD politikasında "belirsizlige" işaret ettiği- ni ileri sürerken, ttalya'da ortak açıkla- ma için "açık stratejinin belirsiz taktiği" yorumu yapıldı. Sabetay Varol'un haberine göre Beyaz Saray'la ABD Dışişleri Bakanlığı arasın- da iki gündür dikkat çeken farklılıklar, Paris'te çeşitli soru işaretleri uyandırdı. George Bush'la James Baker arasında gerçek bir görüş farklılıgı mı olduğu, yoksa VVashington'da salı akşammdan beri hüküm süren belirsizliklerin bir po- litik manevra ürünü mü olduğu burada da merak konusu. Fransızlann kafasını meşgul eden diğer bir nokta, son çıkı- şın biçimsel boyutu. Çünkü Körfez krizinin savaş öncesi evresinde çeşitli barış girişimlerinden ötürü Amerikalılar taraflndan "disiplin- siz müttefık" sayılan Fransızlar, 16 ocak- tan beri VVashington'un midesini bulan- dıracak her türlü bağımsız diplomatik çabadan kacındı. Bu kez ABD'nin, Mos- kova'yla beraber ve diğer müttefıklerin fikrini sormaksızın, hesapta olmayan bu tür bir deklarasyon yayımlaması Paris'- te en azından büyük şaşkınlık yarattı. Ancak "Baker-Besmertnih" ortak bil- dirisinde savunulan görüşler, Fransa Devlet Başkanı Mitterrand'm krizin ba- şından beri yaptığı banşçı çözüm giri- şimleriyle büyük benzerlik arz ediyor. Bu benzerlik, söz konusu şaşkınhğın, "kızgınlıga" dönüşmesini büyük ölçüde engelliyor. Roma'dan Niigün Cemhofhı'nun bil- dirdiğine göre adını "Demokratik Sol Parti" olarak değiştiren Italyan komü- nistlerini yeniden vaftiz edecek olan 20. kongre ve Körfez'deki ttalyan fılosunun başındaki "banşçı" Amiral Mario Bu- racchia'mn istifasıyla meşgul olan ttal- yan siyaset dünyası herkeste saşkınhk ya- ratan Baker-Besmertnih'in deklarasyo- nuna henüz herhangi tepki veremedi.. Ama sokaktaki adam, "Baker da göre- vini bırakmak zorunda kaian Fnınsu Sa- vnnma Bakanı Chevenement ve Körfez- de bizim filoya komutanhk yapan banşcı Amiral Buracchia gibi" diyorlar. "Bizim amiral nasıl istifa ettiyse Baker'ın da is- tifa etmesi gerekir." Mübarek Suudi Arabistan'da Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Müba- rek, önceki gün Suudi Arabistan Kralı Fahd'la telefonla görüştükten sonra sürpriz bir şekilde Riyad'a gitti. CNN'in haberine göre Mübarek ve Fahd, Irak- ın Kuveyt'ten çekilmeye niyetlenmesi du- rumunda, Körfez'de ateşkes ilan edile- bileceği konusunda görüşbirliği içinde olduklarmı bildirdiler. Mübarek, gaze- tecilere yaptığı açıklamada, "Saddam, Knveyt'ten çekilirse, onu ellerinden öpecjeghn" dedi. Ajanslar, Mübarek-Fahd görüşmesi ile ABD ve SSCB dışişleri bakanlarının or- tak açıklaması arasında paralellik oldu- ğuna dikkat çekiyorlar. Diplomatik göz- lemciler, Mübarek ve Fahd'ın görüşbir- liği içinde olmalannın Irak için bir öne- mi olmadığını beürtiyorlar. Saddam Hü- seyin, ABD Başkanı George Bush ile Mübarek ve Fahd'ı "düşman" ilan etmiş ve devrilmeleri yolunda Mısır ve Suudi halklanna cağrıda bulunmuştu. tran'da barış göriişmeleri Irak, Cezayir, Fransa ve Yemen üst dü- zey yetküilerinin Körfez savaşına son ver- mek amacıyla görüşmeler yapmak üze- re Iran'a gidecekleri bildirildi. lran resmi haber ajansı İRNA, Irak'- ın görüşmelere Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Sadun Hammadi başkan- lığında birheyetle katılacağını duyurdu. Ajans, Cezayir he> r etine Dışişleri Ba- kanı Amet Gazali'nin, Fransa heyetine de Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Fraoçois Scheer'in başkanlık edeceğini bildirdi. Görüşmelerde, Yemen'i Dışişleri ba- kan yardımcısının temsil edeceği kayde- dildi. lran Etkeni Yaklaşık 100 dolayında Irak savaş uçağının İran'a inmesi dikkatleri ansızın bu ülke üzerinde topladı. lran aslında 6 aydır süren Körfez krizinde tartışmasız en kazançlı ülke. Gerçi ABD'nin safında yer alan Mısır ve Suriye de gerek ekono- mik yardım kanallarını açmaları, gerekse Batı ile ilişkilerini sıklaştırmalan bakımından krizden kazanç sağlayan ülkeler arasında bulunuyoriar Ama Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mü- barek'le, Suriye lideri Hafız Esad için bunalım hâlâ tehlikeli olabilecek bir kumar niteliğini koruyor. Mısır'da Müslüman Kardeşler'in başını çektiği radikal İslamcılar bir Arap ülkesi- ne karşı Htristiyan Batı'nın yanında yer almayı içlerine sindi- remiyortar. Suriye'de de Pan Arabist ve milliyetçi BAAS Par- tisi içinde bazı kesimlerde Hafız Esad'ın politikasına karşı hoş- nutsuzluk bulunduğu düşünülebılir. Şimdilik gerek Hafız Esad gerekse Hüsnü Mübarek duruma hâkim. Ancak savaş uzar ve Irak ezilirse, Mısır ve Suriye'deki huzursuzluk iki lider için ciddi bir tehlike boyutlarına ulaşabilir. Oysa İran'da durum degişik. Daha doğrusu, son haftala- ra kadar değişikli. Önce ülke halkı Arap değil; aynca 8 yıl savaştığı Saddam Hüseyin rejimine karşı büyük bir tepki du- yuyor. Bu bakımdan Irak'ın köşeye sıkıştırılıp hırpalanması Iran'ı rahatsız etmediği gibi halkta da ciddi bir huzursuzluğa yol açmadı. Cumhurbaşkanı Haşemi Rafsancani ile Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti'nin önderliğindeki "pragmatikler" bu durumu ustaca değeriendirdiler. BM Güvenlik Konseyi'nin ambargo karanna uyarak Batı ile ılişkileri düzeltilirken büyük gereksin- me duyulan Batı yardımı ve teknolojisinin ülkeye gelmesı için ortam hazırlandı. Bu arada büyük rakip Irak da yıpranıyor- du. Tahran'ın tutumu açıktı: Irak Kuveyt'ten, yabancı birlik- ler de bölgeden çekilmeli idi. Arasıra yapılan cihat çağrıları ile de Müslüman halklara göz kırpılıyor; İran'ın, Güvenlik Kon- seyi kararına uymasının dışında Batı ile hiçbir işbirliği yap- madığı vurgulanıyordu. Tahran, bu ikili oyunu savaş başlaymcaya kadar başarı ile sürdürdü. Hem krizin nimetlerinden yararlanıyor hem de Mısır ve Suriye gibi 'Hıristiyan Batı'nın işbirlikçisi' suçlamasına he- def olmuyordu. Ancak savaşın patlak verip Irak'ın yoğun biçimde bomba- lanması ile birlikte Tahran hükümetinin de zorlanmaya baş- ladığı anlaşılıyor. Irak'ın bombalanmasının, Bağdat'ı destek- lemekten yana olan dini lider Ali Hamaney ile Içişleri Baka- nı Muhteşemi önderliğindeki radikallerin seslerini yükseltme- sine yol açtığı görülüyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Rafsancani, geçen hafta cuma namazından sonra yaptığı konuşmada ra- dikalleri sert biçimde eleştırerek "Irak'ı desteklemek, iran için intihar olur" demıştir. Böylece Körfez savaşının İran yöneti- mi içinde de derin görüş ayrılığına yol açtığı anlaşılıyor. Olayın başka boyutu da var: Irak halkının yüzde 65'i Şii. Bombardımanlardan Şiilerin de etkilenmesi. İran'da Batı'ya karşı "Şii dayanışması" görüşünü savunanlann seslerini yük- seltmelerine neden olmaktadır. Bu durumda yönetici kadro içindeki huzursuzluğun İran halkına da yansımaya başladı- ğı bildiriliyor. İran'ı gezmediğimiz için halkın ne düşündüğü- nü bilecek durumda değiliz. Ancak başkent Tahran ve Kum'da "Müslüman Irak'ın bombalanmasını protesto" için düzenle- nen, binlerce kişinin katıldığı gösteriler ve Rafsancani'nin ge- çen hafta radikallere açıkça hücum etmek zorunda kalması, Iran'da, Irak'ın bombalanmasının yol açtığı huzursuzluğun arttığını göstermektedir. Savaş uzadıkça bu huzursuzluğun boyutları genişleyebilir. Halktan gelen tepkiler yoğunlaşırsa Rafsancani yönetiminin radikalleri nasıl denetim altında tu- tacağı ya da onları yatıştırmak için politikasında ne gibi de- ğişiklikler yapmak zorunda kalacağı akıllara takılan bir so- rudur. İran'a inen Irak uçakları olayını bu çerçeve içinde dûşûn- mek yararlı olabilir. FiLlSTlN IsraiTeroket yağdıDış Haberler Servisi — Filis- tinli gerillaların Güney Lüb- nan'dan lsrail'e düzenledikle- ri roket saldınları önceki gece de sürdü. lsrail, Filistinliieri, Körfez savaşında ikinci cephe açmakla suçladı. lsrail polisi, Filistinli gerilla- lann dün sabaha karşı yaklaşık 80 adet Sovyet yapımı roket at- tığını, kendilerinin de Filistin kamplannı topçu ateşine tuta- rak karşılık verdiklerini açıkla- dı. Güney Lübnan ordusuna bağlı askerler dün üç Arap ge- rülayı öldürdüler. Tunus'ta ya- pılan bir açıklamada FKÖ lide- ri Yaser Arafat'ın tsrail'e kar- şı saldınlması şeklinde emir verdiği haberi yalanlandı. lsrail ordusu, dün yaptığı açıklamada, Filistin gerillalan tarafından atüan roketlerin gü- venlik kuşağı olarak ilan ettik- leri Güney Lübnan'a düştüğü- nü, ancak herhangi bir zarara yol açmadıklarını belirttiler. Roket saldınsı üzerine, ISTail de Raşidiye ve Iklim El Tufah bölgelerindeki Filistin kampla- nnı topçu ateşine tuttu. Topçu ateşi sırasmda en az iki kişi öl- dü, 6 kişi yaralandı. Ote yandan tsrail tarafından desteklenen Güney Lübnan Or- dusu'na ait birlikler, dün sabah 3 Arap gerillayı öldürdü. Ça- tışmanın, Israil'in Zarit kasa- basının 4 km kuzeyinde, Güney Lübnan'da meydana geldiği bildirildi. Ajanslann haberine göre çatışma sırasında iki Lüb- nanlı milis de hafıf yaralandı. ALMANYÂ~ Neo Naziler Saddanı'ı destekliyor FRANKFURT (AA)— Al- manya'da bir grup Neo Nazinin lideri Michael Kuehnen, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüse- yin'in yanında savaşmaya hazır olduklarmı bildirdi. Hesse radyosuna bir demeç veren Kuehnen, Saddam Hüse- yin'in yanında mücadele ver- mek için gönüllülerin toplandı- ğını bildirerek, "En az 500 gö- nüllii hiçbir sorun çıkarmadan silah altına alındı" dedi. Kuehnen, bu gönüllülerin, Demokratik Almanya ordusu- nun eski askerlerinden ve eski paralı askerlerden oluştuğunu kaydetti. Almanya'da çok iyi tanınan bir Neo Nazi lideri olan 35 ya- şındaki Kuehnen, 1984 yılında Neo Nazi yanlısı bildirilerin ba- sımında faaliyet göstermek su- çuyla 3.5 yıl hapis cezasına çarptınlmıştı. Ote yandan Alman hüküme- ti, Körfez savaşına katılan In- giltere'nin mali harcamalanna katkıda bulunmak amacıyla bu ülkeye 800 milyon mark (533.33 milyon dolar) yardımda bulun- mayı kararlaştırdı. Alman hükümetinin yardım karanru, Dışişleri Bakanı Hans- Dietrich Genscher, Bonn'da bu- lunan tngiltere Dışişleri Baka- nı Douglas Hurd ile görüştük- ten sonra açıkladı. Amerikan liberallerinin sözcüsü Prof. Hoffmann, Cumhuriyefe demeç verdL Savaş uzarsa siyasal riskler artar"Körfez'deki savaş uzun sürerse koalisyon çatlayabilir. ABD'nin kayıplarının çok fazla olması ise iç politikada büyük çalkantılara yol açabilir. Öte yandan Irak tümüyle çökerse herkes hak iddia edeceğinden bölgede sonu belirsiz bir istikrarsızlık dönemi başlarî' ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — Prof. Stanley Hoffmann, Harvard Üniversitesi Sosyal ve Siyasi Bilim- ler Fakültesi'nde 1955'ten beri Fransız siya- si tarihi, Amerikan dış politikası, savaş sos- yolojisi, uluslararası ilişkiler ve modern si- yasi doktrinler konulannda öğretim üyeliği yapıyor. Belli başlı edebi ve siyasi eleştiri der- gilerinde sık sık makaleleri çıkan Hoffmann, Amerikan liberal aydınlannın çok tanınmış bir sesi, kitapları arasında Uluslararası Iliş- kiler (1968), Savaş Haü (1965), 30'lardan Be- ri Fransa, Düsüş ve Yükseliş (1974), önce- b'k Ya Da Dünya Düzeni (1978), Janus ve Minerva (1986), Yirmisinde Beşinci Cumhu- riyet (1981), Nükleer Silahlarla Yaşam (1983), Mitterrand Deneyimi (1987) bulunu- yor. Prof. Hoffmann Cumhuriyet'e körfez sa- vaşının Amerikan toplumundaki sosyolojik etkisini, Amerikan liberallerinin savaşa ba- taşını aktardı. Hoffmann zaferi belirleyen şe- yin savaşın maliyeti olduğunu vurgulayarak, uzamakta olan Körfez krizinin ABD ve dün- ya açısından büyük riskler içerdiğini söyle- di. — Körfez savaşının beklenenden çok da- ha uzun surecegi, giderek kesinlik kazanıyor. Bu baglamda Amerikan yönetimini aşın de- recede tedirgin eden ve sık sık dile getirilen 'Vietnam sendromu'nu anlatır mısınız? HOFFMANN — Vietnam sendromu, hiç- bir yere varmayan, giderek uzayan ve çok fazla kayıp verilen bir savaşa karşı duyulan korkudur. Sadece Vietnam'da değil Kore'- de de aynı şey oldu. özellikle savaşın nede- ni tümüyle açık seçik değilse, kuşku daha fazla artıyor. Fakat önemli bir farkhhk da var. Vietnam sendromunun bir diğer özelli- ği, askerin hiçbir kısıtlama olmadan savaş- ma isteğinde yatar. Asker için bu son dere- ce önemli bir noktadır. Vietnam'da Başkan ve Savunma Bakanı savaşın "mikro" yöne- timini de üstlenmişti. Sovyetler'i ya da Çin- lileri kışkırtmamak için bombalamanın ne düzeye varacağı konusunda kısıtlamalar ge- tirdiler. Tabii bu da askerlerin "bir elleri ar- kada bağlı savaştıklan" şeklindeki şikâyet- lerine neden oldu. Oysa şimdi anladığım ka- darıyla kontrol tümüyle askerin denetimine verilrniş durumda. Bir de coğrafi durum hava saldırısına çok daha uygun. Bu da temel bir farkhhk getiriyor olaya. — Amerikan yönetimini, Amerikan ka- muoyunun yanı sıra koalisyon ülkelerinde- ki kamuoyunun tepkisi de rahatsız ediyor. Hatta bu rahatsızlık kendisini demokratik kaygılardan uzak kararlarla belli ediyor. Bu tutumun nedeni, Amerikan vöneliminin Vi- etnam savaşının kaybedilmesinde savaş aleyhtan kamuoyunun rol oynadığına olan inancı mı? HOFFMANN — Doğru, şunu unutma- mak gerek, Vietnam'm başında savaşa şim- dikinden çok daha fazla destek mevuttu. Ka- muoyu desteği çarpışmalann bir zafere git- mediği anlaşılmaya başlayınca değişti. — Bu kaygı yönetiminin kararlannı de- mokratik kaygılardan uzaklaşmaya itiyor mu? HOFFMANN — Şimdilik henüz aşın göze batan bir durum yok, Kongre oylaması ya- pıldı. Demokratik mekanizma halen işliyor, ama her savaşın başında durum böyledir, so- run bunun böyle kalabilip kalamayacağında. Kore ya da Vietnam'da böyle kalmadı ve de- ğişti. Bu nedenle yönetim "çabuk bir zafer" peşinde. İki temel neden var. Birincisi böyle büyük bir askeri gücü ramazanda ve uzun sü- reli Suudi Arabistan'da tutabilmenin olanağı yok. Ikincisi savaş uzadıkça kamuoyunun desteği de ortadan kalkacak. Yeni düzen — Amerikan yönetimi ve özellikle bütün bu senaryonun mimari olarak bilinen Dışiş- leri Bakanı Baker krizden "yeni bir düzenle" çıkılacağını tekrarlamaktan çok hoşlamyor. Nedir bu "yeni düzen" sizce? HOFFMANN — Doğrusunu isterseniz, bu ifadenin ne anlama geldiğini ben de bilmi- yorum. Çok güzel bir klişeden başka ne an- lama geldiğini bilemiyorum. Şu aşamada Or- tadoğu'nun savaş sonrasında kendisini ne durumda bulacağını öngörmenin imkânı yok. Bir yığın senaryo var, en kötüsü Irak'- ın tümüyle çokeceği ve herkesin Irak üzerin- de hak iddia edeceği. Böyle bir gelişme so- nu belirsiz bir istikrarsızlık döneminin baş- langıcı olacaktır. İkinci kötü senaryo sava- şın uzun sürmesi halinde koalisyonun par- çalanmasıdır. Bu ikisi arasında, pek çok ola- süık var, örneğin hava saldınları amacına ulaşır ve Irak ordusu çözühneye başlarsa, Saddam Hüseyin devrilir ya da öldürülse, sa- mrım herkes rahat bir nefes alacak. Bunun yeni düzen olduğunu iddia edebilecektir. Ma- alesef bütün bunlar şimdilik sadece olasılık. Bu da savaş sonrasında ne olacağı yönünde planJar yapılmasını güçleştirmektedir. — Birleşmiş Milletler'de, savaş öncesinde tek taraflı hareketler ve ittifaklar dengesiyle süren uluslararası ilişkiler ortamında bir de- gişiklik olduğuna inamyor musunuz? Pek çok Batılı uzman Körfez krizi boyunca BM'nin "ilk kez gerektiği gibi işledigi, Gü- venlik Konseyi kararlarının büyük bir des- tekle uygulandığı"nı öne sürdü. Bu doğru mu sizce? HOFFMANN — Kuşkusuz tek taraflı ve çifte standartlı diplomasinin devam edebil- mesi mümkün, en azından teorik olarak. ör- neğin eğer a) tsrail saldırıya uğramaya de- vam ederse, b) ve cevap vermemesi için üze- rindeki baskı devam ederse lsrail uzun süre- dir kaybettiği sempatiyi kazanacaktır. Savaş sonrasında Israilliler bunu kuşkusuz kulla- nacaklardır. Üstelik FKÖ, yanlış ata oyna- makla büyük bir gerileme kaydetti -her ne kadar başka çareleri olmadığı düşünülürse de- bütün bunlar diplomasinin eski çerçeve- sinde devam etmesi için yeterli. Tabii bilin- mez, geçen gün gazetedeki senaryo ilginçti; lsreıil ile Suriye'nin barış yapması, lsraillile- rin Filistinlilerle işgal altındaki bölgelerdeki sorunu yuz yüze çözme zorunluluğunu ka- bul etmeleri. Senaryo Filistinlilerin FKÖ li- derliğinden ayrılmalan "umudunu" taşıyor. Bence böyle bır ihtimal yok, ama bu tür bir politika denenebilir bir politikaya benziyor. Bütün bunlardan dolayı ben her şey bitince ABD daha adaletli olmak zorundadır şeklin- deki klişeye inanmıyorum. Tabii özellikle ABD'nin İsrail'e karşı politikasında kamu- oyu ve Kongre'nin ağırhğıru unutmamalıyız. Sonuçta esas olarak yönetimin lsrail üzerinde ne kadar baskı yapacağını belirleyen faktör kongre ve kamuoyudur. Bu da yeni bir şey değil, sanırım savaştan sonra daha görülür duruma gelecek. — Bütün bunlardan sonra ABD'nin bu sa- vaştaki hedeflerinin açık olmadığı söylene- bilir mi? HOFFMANN — Her şeyden önce şunu görmek lazım, amaç Irakhlan Kuveyt'ten çı- karmak, aynı şekilde başmdan beri bu ola- yın Irak'ın saldın gücünü yok etmek için ola- ğanüstü bir fırsat oluşturduğu belli idi. Son olarak da Saddam Hüseyin'in düşürülmesi hedefi. Bu üç amaç son derece açık. Benim söylediğim şu ki bütün bunlar ABD'nin Or- tadoğu politikası açısından bir şey getinni- yor. Örneğin lsrail'e karşı, gelecekteki ba- nş olasılıklan son derece belirsiz denebilir. Şöyle bir soru ortada kalacak ve uzun süre konuşulacaktır ki, bütün bunlann bedeli ne olacak? Ne sonuçlar getirecek? Arap dünya- sında ne değişiklikler getirecek? Bu bana ka- lırsa halen belirsiz, bir başka soru da eğer ka- yıplar çok fazla ise bu, ABD'nin geleceği açı- sından ne anlama gelecek? Çünkü bu, iç po- litikada büyük çalkantılara yol açabilecek- tir. Bunun dışa yansımaları ne anlama gele- cektir? Dolayısıyla bütün bu sorular yanıt bekliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear