18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 HABERLER BAŞTÜRK'ÜN UZUN YÜRÜYÜŞÜ 25 ARALIK 1991 Zor zamanlarda başını hep dik tuttuDİSK Genel Başkanı Baştürk 12 Eylül'de Davutpaşa'da gözaltına alındığı zaman sorgucular gelip başına fiske vuruyorlardı. Baskı dönemini yaşayan Baştürk öfkeliydi. Ama bu öfkeyi kendisini diri tutmak için kullamyordu. Davutpaşa'da komutamn odasına karşı cimnastik yaparken "Olmediğimizi görsünler" deyip kahkahayı basıyordu. — 2 — AYŞENUR ARSLAN Abdullah Baştürk'ün yaşa- mında parlamento sıralan da ol- du, mahkeme sıralan da... 62 yülık yaşamında sıhhi tesisatçı- İıktan milletvekilliğine kadar pek çok şcy yaptı. Unvanlan ol- du. Ama bütün bunlann "so- nuacusu", yaşamma damgasını vurdu: DİSK Genel Başkanlığı. DİSK, gerçekten de Başturk için bir dönüm noktası, bir mi- henk taşı, hatta bir yasam biçi- mı oldu. 1976'da Baştürk, Türk-lş'in en büyük sendikalanndanbiri olan Genel-lş'in başkanlığını ya- pıyordu. Yıllardır hem bir sen- dikacı hem de bir CHP millet- vekili olarak "sınıf mücadetesi" ne ilişkin görüşleri biliniyordu. Sonunda bu görüşlerin Turk-tş bünyesine sığmayacağı da... 1976'nın haziranında sendika beklenen kararı aldı. Genel-tş DlSK'e katılacaktı. DİSK' ZOR GÜNLER— Abdullah Baştürk 1982 yılında DİSK davasında yargılanırken. Kemal Türkkr yönetimine karşı bir hareket başiamıştı. Bu hareketi önlemeye, Kemal Turk- lcr'i DtSK'in başında tutmaya çataştık. Butun çabalanmıza rag- men, Kemal Turkler de belli bir inada sahipti, karşılıklı inatlaş- mayı çözemedik. Çok uygarca bir mücadeleden sonra Abdul- lah Baştürk, DİSK Genel Baş- kanlığı'na seçildi." Yıl 1977'ydi. Başturk, sonra bir kez daha, 1980'de yeniden DİSK Genel Başkanlığı'na geti- rildi. Dönem, siyasi ve toplum- sal çalkantılann doruğa tırman- dığı bir dönemdi. Turkler öldü- rülmuş, DİSK gazete ilanları, baskılarla adeta yaylım ateşine tutulmaya başiamıştı. Fehmi Jşıklar: "1 Mayıslan- mıza, kitle eylemlerimize saldır- dılar. Sonuçta direndiğimiz ve ayakta durdugumuz görülünce bir askeri darbeyle özgürlükle- rimize el kondu." 12 Eylül'ün karanlığı, bütün ülke gibi DlSK'in de ustune çökmüştü. Baştürk ve arkadaş- lan gözaltına alındılar. Cezaevi yıllarını birlikte yaşadığı Tekstil Sendikası Başkanı Rıdvan Bu- dak, bu sürecin, Baştürk için na- sıl bir "mihenk taşı" olduğunu şöyle anlatıyor: "12 Eylül Ue birlikte örgtit li- deri olarak bizim aramızda en çok sıkıntıyı o çekti. Bir laraf- tan onlann baskısı. işkencesi, di- ğer taraftan bir örgütun başı ol- ma sorumluluğunıı aynı süreç içinde taşıyabilmek... Bu zor işi başardı. Hepimizi ayakta tuttu, moral verdi. 12 Eylül'ün karan- lık günlerinden DİSK, kendi içinde dağılma göstermeden ioançlannı, Okelerini en zor za- manlarda savunarak onun ön- derliginde çıktı." Hem bir "insan" olarak sıkın- tılara, baskılara katlanmak hem de bir "başkan" olarak bir so- rumluluğu taşımak... Abdullah Başturk'ü arkadaşları o gunler- de biraz daha yakından tanıdı- lar. Başa vurulan fiskeler Baştürk, 12 Eylül'de ören'den alınmıştı. Oradan ünlü Hasdal alayına, bir ay kadar sonra da Davutpaşa'ya göturilldü. Otağ-ı AbduUah Başturk, önce DİSK Başkanlar Konseyi üyesi, 27 Aralık 1977'de genel kurulda da DİSK Genel Başkanı oldu. Türk-lş içindeki mücadeleyi bir- likte yürüttüğü, DlSK'e katılma karannı birlikte aldığı Fehmi Işıklar da genel sekreter olmuş- tu. Işıklar, o günlere 15 yıl son- rasında şöyle bakıyor: "DlSK'e geçmek çok zor bir karardı. Ama Tiirkiye'nin pek çok yerinde toplanülar yapıp ta- bana anlattık. Taban da karar verdi. O sırada DİSK'te çok önemli bir sürtüsme başlamıstı. Pınar'la la>la için a>rı bir ke\ifti. Ama Ba»lurk, Pınara hep \enilirdi. Torunu ile tavla Torunu Pınar, Abdullah Başturk'un "gozdesi)di". Birlikte ujurlar, birlikte tavla o>narlardı. Fehmi Işıklar'ın, "Tavla)a hu> ılırdı. Sık sık o>nardık. Ama ka>belme\i hiç sevmezdi" dediği Başturk, bir tek Pınar'la o>narken ka>bederdi tavlay. Belki de >ine Işıklar'ın dediği gibi, "Pınar'ın 'gelecek' oldugunı bildigi için ona >enilmeyi severdi." Bugun 4.5 jaşında Pınar. üedesini, tavla arkadaşını ka>betti. Bu ka>bın bilincinde mivdi. bilinmijor. Ama cenaze (oreninde kortejin en onunde >ururken ö)lesine ciddivdi ki dedesinin Abdullah Baştürk olduğunun farkındaydı mutlaka... Hümayun'un "konuklan" ara- sına katıldı. Soğuk, açhk ve sorgu gunle- riydi. Gözaltındakilerin tümü aynı baskıy ve sıkıntıyı çekiyor- du. Ne var ki Baştürk "daha özel" bir hedefti sorgulayıcılan için. O, DlSK'in genel başkanıydı. Bu unvanı bile "suçlu" olması- na yetiyordu neredeyse. Bu "özel" kişiye, çok "özel" bir ta- vır gösteriyorlardı! Sorgucular, gelip gidip Başturk'un başının arkasına parmaklarıyla sert fis- keler vuruyorlardı. Bir, iki, üç... Yüzlerce kez tekrarlandı bu. Fi- ziksel acının yanı sıra aşağıla- mak ve psikolojik olarak yık- mak da amaçlanıyordu besbel- li. Yıllar sonra ölümünün ardm- dan arkadaşları o fiskeleri hatır- lamış ve Abdullah Baştürk'ün beynini kanatan "öfke"nin o günlerde biriktiğini düşünmuş- tü. öfkeliydi gerçekten de Baş- turk. Ama bu öfkeyi, kendisini diri tutmak için kullaruyordu. Davutpaşa'da, koğuşlann ara- sındaki uzun koridorda, komu- tamn odasına karşı cimnastiği- ni yaparken "Olmediğimizi görsünler" diyor, kahkahayı ba- sıyordu. Cezaevi, pek çok kişi gibi Baştürk için de bir okula dönüş- müştü. Bir yandan "izin verildi- gi kadanyla" okuyor, bir yan- dan mahkemede okunması haf- talar süren savunmasını hazırlı- yordu. Rıdvan Budak, "Roman oku- maya cezaevinde başladı Baş- türk. Hatta bana 'Babalar ve Oğullar' romanını tavsiye etmiş- ti. Çok begendiğini s6>lemişti. Aşk romanlan da okudu..." di- ye anımsıyor o günleri. Boş durmamak, ilk ilkeydi orada. Bedeni ve zihni diri tut- mak için işler uyduruluyordu. Bunlardan biri, eşe dosta yapı- lan gemilerdi. Abdullah Baştürk de kibritler, mandal parcalarıy- la sendika yazarı Şükran Keten- ci'ye bir gemi yapmıştı. Çocuk gibi keyif aldığını saklamadan... Baştürk'Un tutukluluğu, 12 Eylül "ölçülerinde"ydi. 18 ay tu- tuklu kaldıktan sonra davası başiamıştı. İdamla yargılaruyor- du Başturk. SO'li yaşlannda, adı "ihtiyar delikanlı"ya çıkmış Baştürk, idamını isteyen savcı- ya "demokraa dersi" veriyordu. Işçi sınıfını, DlSK'i ve en sonra da kendisini savunarak... SÜRECEK YÜRÜYLiy — Başturk, >ıllar OIKI I>I haklan için yalınayak yu-i rumuştü. Bu kez işçiler, )akalannda onun resmiyle yürüyorlardı. • . . -A BAŞTÜRK'ÜN CENAZESİNDEN NOTLAR Onde hükümet, arkada işçiler Baştürk için son görev tç Politika Servisi — İstan- bul'un caddeleri, 12 Eylül son- rasında bir Behice Boran'ın ce- naze töreninde bu sahnelere ta- nık olmuştu, bir de Bahriye Üçok'un öldürulmesinden son- raki protesto yüruyüşunde. Abdullah Başturk'un cenaze töreni, Boran ve Üçok'un tören- lerindeki gibi kitle eylemine do- nüştü neredeyse. Binlerce kişi - kimilerine göre 15, kimilerine gore 20 binden fazla- Teşvikiye 1 den Zincirlikuyu'ya kadar slo- ganlarla yürudü. Baştürk'un cenaze törenini ötekilerden ayıran bir özellik vardı: Yürüyenlerin çoğunluğu işçiydi. Caminin avlusunda ise neredeyse alışılmaya başlanmış bir tablo gozleniyordu: Solun tüm kesimlerinin unlü kesimle- ri gelmişti Başturk'ü uğurlama- ya. Dün birlikte olup bugün ay- rılanlar, dün kavga edip bugun birlikte olanlar... Cami avlusundakilerin "hapis" yattıkları süre ise top- lansa binlerce yılı bulurdu her- halde. Sadun Aren, Yalçın Kıi- çük, Haydar Kutlu, Ertuğrul Kürkçü... Aynı hapishanelerde yatmış, ayrı hapishanelerden haberleş- Uluslararası sendikacılık hareketinin önde gelen temsilcilerinden, Türkiye'deki işçilerin ve emekçilerin güçlü önderi, Hapis, işkence ve ölüm tehdltlerine rağmen '80'li yılların askeri rejimine boyun eğmeyen, Demokrasi, sendikal haklar ve DİSK'in yeniden özgürlüğüne kavuşması mücadelesini sürdüren, Kendisinin ve arkadaşlarının mücadelesini '80'li yılların başından beri desteklediğimiz, ABDULLAH BAŞTÜRK'un ölümünü büyük bir üzüntüyle karşılıyoruz. ASK'ın 24 ülkede 47 milyon üyesi adına eşine, ailesine ve Türkiye sendikal hareketine başsağlığı diliyoruz. Mücadelesinin Türkiye'de işçilere ve emekçilere ışık tutacağına inanıyoruz. EMILIO GABAGLIO - Genel Sekreter AVRUPA SENDİKALAR KONFEDERASYONU-ASK (Baftarafı 1. Sayfada) Cenaze namazının kılınma- sından sonra Başturk'un tabu- du, eller ustünde taşınarak ce- naze arabasına bindirildi. Kor- tejin başında, aralarında Baş- turk'un eşi A>1en Baştürk ve to- runu Pınar'ın da bulunduğu ya- kmları yer aldı. Onları, DİSK yöneticilerı ile bazı SHP millet- vekilleri izledi. Yaklaşık iki kilometre uzun- luğundaki kortej Teşvikiye Ca- mü'nden Zincirlikuyu'ya cena- zeyi izledi. Yürüyüşe katılanlar. Belediye-İş, Tüm-Bel-Sen pan- kartları açtılar ve "Baştürkler ölmez", "12 Eylül yargüan- sın", "Insanlık onuru işkence- yi yenecek" sloganlan attılar. Polisin çevrede geniş güvenlik önlemleri aldığı ve bir panzerin de korteji izlediği görüldü. Baştürk daha sonra Zincirli- kuyu Mezarlığı'nda toprağa ve- rildi. Yılmaz'ın mesajı Bu arada ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yılmaz, yayımladı- ğı mesajda, DİSK Genel Başka- nı Abdullah Başturk'un vefatı dolayısıyla Turk işçilerinin ke- derini paylaştığını belirtti. Yıl- maz, mesajında, Başturk'un ömrünün büyük bölümünü işçi hareketi uğruna çalışmaya ada- dığını söyledi. Törene katılanlar Erdal tnönu, cenaze namazı- nın kılınmasından sonra cami- den ayrılarak Ankara'ya dön- du. Törende DYP'yi, eski SHP'li belediye başkanı Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna ile DYP Istanbul İl Başkanı Muh- sin Divan temsil etti. Cenaze tö- renine, Başturk'un toplusozleş- AİLESİ — Abdullah Baştürk'un oğlu Serdar (sağ başta) Ayten Baştürk'u teskin etme>e çalıştı. (Fotoğraf: LĞUR GÜNYLZ) me masalarında karşı karşıya geldiği İstanbul eski Belediye Başkanı Ahmet tsvan ile TİSK'- in eski başkanı Halit Narin de katıldı. Abdullah Baştürk'un cenaze toreninde şu isimlerin de yer al- dığı görüldü: Erdal tnönü (SHP Genel Baş- kanı, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı), tbrahim Tez (Dev- let Bakanı), Yıldırım Aktuna (Sağlık Bakanı), Mehmet Mo- gultay (Çalışma ve Sosyal Gu- venlik Bakanı), Fehmi Işıklar (Meclis Başkanvekili), Cevdet Sdvi (SHP Gene! Sekreteri), Er- can Karakaş (SHP İstanbui Mil- letvekili), Salman Kaya (SHP Milletvekili), Deniz Baykal (SHP Milletvekili), Nurettin Sö- zen (Istanbul Büyükşehir Bele- diye Başkanı), Fatma Girik (Şiş- li Belediye Başkanı), Şevket Yıl- maz (Türk-îş Genel Başkanı), Ertuğrul Kürkçü, Osman Kava- la (işadamı), Ayşe Buğra, Umur Coşkun, Onat Kutlar (yazar), Ercan Kanar (İHD tstanbul Şu- be Başkanı), Seyfettin Gürsel (yazar), Asaf Savaş Akat, Ali Talip Özdemir. Murat Belge (yazar), Necati Çelik, Mehmet Ali Aybar (SBP), Se>fi Oktoy, Mustafa Sangül (SHP), Tank Akan (sanatçı). Ahraet tsvan (eski Belediye Başkanı), Dr. Er- dal Atabek, Turgut Kazan (Is- tanbul Barosu Başkanı), Teo- man Özturk, Bozkurt Nuhoğlu (İstanbul SHP İl Başkanı), Bay- ram Meral (Yol-İş Genel Başka- DİSK Genel Başkanı, eski CHP, SHP Milletvekili, demokrasimizin yerleşmesine büyük çaba ve katkıları olan örnek demokrat ABDULL.\H BAŞTÜRK'ün vefatından dolayı büyük üzüntü duymaktavım. Ailesine halkımızave dilerim. KÂĞITHANE BELEDİYE BAŞKANI KEMAL ERGİN miş yüzlerce insan. Abdullah Başturk'un sevdiği deyişle "as-i ker arkadaşlan"... Birçoğu, arr tık cenaze torenlerinde, cami avJ lulannda buluşmaya başladıkla^ rından yakınıyordu. < Teşvikiye Camii'ndeki tören,' imamın "Abdullah Baştürk'üf nasıl bilirdiniz?" sorusuna bin ağızdan verilen "iyi biMrdik" ya-( nıtıyla sona erince, "Baştürk yürüyüşu" başladı. Kortejin ha4 rekete geçmesiyle birhkte, cami-j nin çevresindeki polis gnıplanj da hareketlendi. Kortejin iki >-a- nına "birerli kolda" sıralampl onlar da yürüyüşe başladı. Da-i ha önce hep görüldüğü üzere..^ Ama bu kez önemli bir fark var-j dı. Törene katılanların da söy-ı lediği gibi "Önde hükümet yü-i rüyor"du. Iktidar ortağı SHP'nin yöneticileri, bakanlan.l milletvekilleri cenaze arabasuunj hemen arkasmdaydı. Başbakan' Yardımcısı Erdal Inönu ise An-! kara'ya döneceği için camideki! törenden sonra aynlmıştı. ; Abdullah Baştürk, yıllar ön-; ce işçi haklan için yalınayak yü-; rümüş, sonraki yıllarda da yü-i rüyüşlerin başını çekmişti. Bu! kez ise işçiler, yakalarında onun' resmiyle yürüyordu. ] m), Akın Birdal (İHD Genel; Sekreteri), Sadun Aren (SBPİ Genel Başkanı), Aytekin Kotill (eski Belediye Başkanı), Erolt Toy (yazar), Süleyman Sebaj (Beşiktaş Kulübü Başkanı), Er- gun Göknel (İSKİ Genel Müdü- rü), Tugnıl Erkin (Buyukşehir Belediyesi Genel Sekreteri), Y«l- çın Kuçiık, Haydar Kutlu, Şa- ban Yıldu (TİP Eski Genel Baş- kanı), Rahmi Saltuk (sanatçı), Feridun Yazar (HEP Genel Baş- kanı), Murat Baban, Serhat Bu- cak (SHP Parti Meclis Üyesi), Necdet Uğur (Eski Bakan), Şemsi Denizer (Genel Maden-lş Genel Başkanı). SHP'nin dün yapılan Meclis grup toplantısının başlangıcın- da konuşan Grup Başkanvekili Mahmut Alınak, "işçi sınıfuun degerli bir önderini kaybettifi- ni" belirtti. Alınak, Baştürk'un 12 Eylül faşizmine karşı verdiği mücadele ile anılacağını söyledi ve millet- vekillerini Baştürk'un anısı için bir dakikalık saygı duruşuna ça- ğırdı. Başturk'un anısına saygı du- ruşunda bulunuimasından son- ra kursüye gelen Grup Başkan- vekili Aydın Guven Gürkan da Baştürk'un ölümünden büyük uzüntü duyduğunu belirtti. SHP'nin Sosyalist Enternas- yonel'e kabul edilmesinde Baş- türk'ün uluslararası saygınhğı- nın önemli rol oynadığını vurgu- layan Gürkan, "Baştürk sadece Türkiye için degil, dünya işçi ve sosyalist bareketi için bir kayıptır" diye konuştu. Gürkan, Baştürk'un kararlılı- ğına karşın, "pamuk" gibi yu- muşak bir kişiliği olduğunu kay- detti. Yaşamını işçi sımfı mücadelesine veren, 12 Eylül işkencehanelerinden Davutpaşa Kışlası'ndaki 'otağ-ı hümayun'da onurlu tutumuyla tanıdığımız, dostumuz ve hapishane arkadaşunız ABDULLAH BAŞTURK'Ü kalbimize gömüyoruz. Emekçi halkın ve sevenlerin başı sağ olsun. Kapatılan BANK-tŞ Sendikası yöneticilerinden ATtLLA ONÜR, ATİLLA AKSEL. KAMER DOĞAN, RECAJ VARU ve Av. ALtŞAN SERTTEL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear