18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 tçişleri Bakaru tstanbul'un sorurüanna çözüm bulmayayönelik toplantılam devam etti Polise insan hakkı dersitstanbul Haber Servisi — tçişleri Bakanı tsmet Sezgin, devletin bölünmez bütünlüğü- nün iç ve dış güçleı tarafmdan ciddi bir saldınya maruz kaldı- ğını belirterek "Bn dunım bii- kömet değU, devlct mesetesidir. Türkiye'yi botmeye yönelik gay- retler mutlaka boşa çıkanlacakür" dedi. Kamuoyunda uzun süredir gündemde olan Hiiseyin Tora- nun'ın halen kayıp olduğunu soyleyen tçişleri Bakanı Sezgin, "Gözalünda olduğuna ve sor- gulandığına Uişkin hiçbir hnsns yoktnr. Eger arkadaşlanm be- Toraman'dan haber yok: Hüseyin Toraman'ın hâlâ kayıp olduğunu söyleyen İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "Gözaltmda olduğuna ve sorgulandığına ilişkin hiçbir husus yok. Arkadaşlarım beni yanıltmışlarsa onlarla çalışmam mümküırdeğiT J - J * ni yanıltmışlarsa, onlarta birtik- te çaltşmam mümkün olmaz" diye konuştu. İçişleri Bakanı tsmet Sezgin, Jandarma Genel Komutanı Or- general Eşref Bitlis ve Emniyet Genel Müdürü Ünal Erkan ile beraberindeki yetkililerin Istan- bul'un sorunlanna çözüm bul- maya yönelik brifing ve toplan- tılan dün de sürdü. öğleye doğru Bakan Sezgin ve beraberindekiler îstanbul Bü- yükşehir Belediyesi'ni ziyaret ederek Başkan Nurettin Sözen ve ilçe belediye başkanlarından bilgi aldılar. öğle saatlerinde beraberinde- kilerle birlikte Gazeteciler Cemi- yeti'ni ziyaret eden tçişleri Ba- kanı İsmet Sezgin, burada gaze- tecilerin sorularını yamtladı. Sezgin şöyle konuştu: "Istanbul'da 16 bin polis, 3 bin jandarma görev yapıyor. Bu sayı ile tstanbul'un giivenliğini saglamak mümkiin degildir. tlk anda bu sayıyı 25 bine çıkarma- yı düşünüyoruz. Yeni diinya dü- zeninin Türkiye yansımalanna ayak uydurabümek için eğitime efilmek gerekir. Polis ve jan- darma oknilannda insan haklan dersinin okutulmasına başlana- cak." Sezgin, tstanbul'un sorunla- dedi. rını çözebilmek için uğraştıkla- ruıı belirterek sözlerine şeyle de- vam etti: "lucelemeler yapıyo- ruz. tstanbul için yeniden bir devlet politikası gerekiyor. Bu- gttnkfi yasalar ve yönetmelikler sorunlann çözümüne pek ola- nak venniyor. Nasl yeni onJem- ler ve yönetmelikler haarlama- mız gerektigini araştınyoruz. Yönetiın bakımından Istanbııl'u bölmeye kimsenin hakkı yok. Bu güzeJ kenthnizi, incimizi, iki- ye, üçe bölmeye gerek yok." tstanbul'da büyük bir trafık sorunu yaşandığına ve bunun bir ölçüde otorite boşluğundan kaynaklandığına işaret eden Sezgin, gecekondu, göç ve çev- re sonınuna da değinerek şöyle konuştu: "tsUBbul'a 100 bin konnt ge- rekiyor. Vatandaş konut edin- me olanagmdan yoksun. Devle- tin yeni birtakım olanaklar ya- ratması gerekir. Arsa üretimine agııiık verilmeii ve gecekondu- lar gündüzkondu haline döniiş- türölmelidir." Olağanüstü hal gözden geçinlecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — tçişleri Bakanı ts- met Sezgin, hükümetin "teror- le mücadele paketi"nin ana- hatlarını açıkladı. Sezgin, Gü- neydoğu'daki olağanüstü hal ile sürgün ve sansür uygulama- larının gözden geçirileceğini, gerekiyorsa kaldınlacağını soy- ledi. Koruculuk sisteminin de ıslah edileceğini belirten Sez- gin, terörle demokratik hukuk devleti ilkesi içinde mücadele edileceğini de bildirdi. TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin ortak önerge- leriyle gerçekleştirilecek olan güvenlik ve terör konulu genel görüşmenin öngorüşmesi dün yapıldı. Hükümetin konuyla ilgili görüşünü açıklayan Sezgin, üzerinde durdukları önlemle- re ilişkin şu bilgileri verdi: "• Olağanüstü hal ile sansür ve sürgün uygulamalan göz- den geçinlecek, gerekiyorsa kaldmlacaktır. • Bölgede uygulanan köy koruculuğu sistemi gözden ge- çirilip ıslah edilecektir. • ışkence bir insanlık suçu- dur. Bu konudaki iddialar ra- hatsızlık yaratmaktadır. Poli- se görev ve yetki veren yasalar yeniden gözden geçirilecektir. Polis, korkulan değil, saygı du- yulan, sığınılan bir kunım ha- line getirilecektir. • Gerekli hukuk reformu yapılıyor. Toplantı ve gösteri yürüvüşleri, sendikaiar, der- nekler, grev ve lokavt, YÖK, siyasi parli^er, seçim, mahalli idareler, belediye yasaları de- mokratik hale getirilecektir." Nusaybin Cenaze töreninde protestoDİYARBAKIR (Cumhuri- yet) — Güneydoğu'daki faili meçhul cinayetlere bir yenisi daha eklendi. Nusaybin'de kimliği belirsiz kişiler tarafın- dan öldürülen Hayrettin Çe- tin'in cenaze töreni, binlerce kişinin protesto gösterisine dönüştü. Mardin'in Nusaybin ilçesin- de belediye işçisi olarak çalışan Hayrettin Çetin adlı işçi, önce- ki akşam evine giderken kim- liği belirsiz kişilerin açtığı ateş sonucu öldürüldü. İşçi Çetin için dün ilçede düzenlenen ce- naze törenine yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı görüldü. "Kahrolsun kontrgerilla" diye bağıran protestocular, yurüyüş sırasında "Şehitler ölmez", "Serok Apo" ve "Kontradan hesap sorulacaktır" diye slo- ganlar haykıtdılar. Bir anne soruyor: Oğlum intihar etmek için karakohı mu buldu? tstanbul Haber Servisi — Gözaltında bulunan Ali Rıza Ağdoğan'ı Beyoğlu Emniyet Amirliği'nin 8. katından ata- rak öldürdukleri öne sürülen beş polisin yargılanmasına dün devam edildi. Sanık Komiser Seydi Yapı- cı, Beyoğlu Emniyet Amirliği- ndeki odasının kapısının sü- rekli açık olduğunu, olay gü- nü kapısının önünden hızla bi- risinin geçtiğini gördüğünü, bu kişinin aniden pencereden at- layarak intihar ettiğini öne sür- dü. Duruşmaya müdahil olarak katılan Ali Rıza Ağdoğan'ın annesi Cesminaz Ağdogan, oğlunun intihar ettiğine inan- madığını belirterek »'İşkence görmeyen birisi niye pencere- den aüama gereği duysun? Oğ- lum intihar edecek yer olarak karakolu mu buldu?" dedi. Cesminaz Agdoğan, Komiser Seydi Yapıcı'ya dönerek "Sen intihar edebilir misin? Bu iş bu kadar kolaysa, gel seninle bir- likte intihar edelim. İkimiz de 8. kattan atlavalım" diye ko- nuştu. Yıldız Üniversitesi'nde çatışan solcularla Müslümanlar baltalannı toprağa gömdüler Kavga bittL, suçlama sürüyorHem Müslüman gençler ve hem de solcular taşh-sopah, molotof kokteylli çatışmaya dönüşen olaylan karşı tarafın çıkardığını ileri sürüyor. Müslüman gençler, Müslüman değerlerin zedelenmediği, solcu gençler ise devrimci değerlere zarar verilmediği sürece çatışmaya girmeyeceklerini söylüyorlar. ledik. Kargaşa çıktı. İndirme- diler, ama yazıyı karaladılar. Liderleri "İslami değerlere za- vermediğiniz sürece biz VEDAT YENERER Yıldız Üniversitesi'nde baş- layan ve Îstanbul Üniversitesi ile diğer üniversitelere de sıç- rayan taşlı sopalı, molotof kokteylli çatışmalar nedeniyle kamuoyu tarafından ortaya atılan sağ-sol çatışmalannın tekrar başladığı yolundaki id- dialar sol görüşlü öğrenciler ile kendilerini 'Müslüman Genç- lik' olarak tanıtan öğrenci grubu tarafından yalanlandı. Gruplar gazetelerde çıkan ta- raflı haberleri de protesto etti- ler. Kendilerini devrimci olarak tanıtan öğrenci grubu, Müslü- man olarak nitelediklerı öğrenci grubunun tavırlanna ilişkin şu suçlamalan dile ge- tirdiler: "Yıldız'daki olayların ardın- dan, sabah taş, sopa ve molotof kokteyllerini bize göstererek provokasyon yaratmaya çalış- tılar. Zincirli sopalarını arka- daşların öniinde sallamaya başladılar. Aralarında bir fo- rum düzenlediler ve bize haka- ret anlamına gelen bir afiş astılar. Afişte aslında halkı simgeleyen orak-cekiç, emper- yalizmle özdeşleştirmişlerdi. Aynca bir de 'Sozde devrimci- ler, oportünistler' yazıyordu. Onlara afişi indirmelerini söy- rar saldırmayız" dedi. Biz de "Devrimci değerlere zarar vermezseniz saldırmayız" de- dik." Sol görüşlü öğrenciler, tar- tışmalar sırasında Çevik Kuvvet'in okul bahçesine gel- diğini ve bu sırada "Müslü- man Gençlik"e bağlı öğrenci- lerin sessiz bir şekilde kenarda oturduklarını belirterek şun- lan söylediler: "Biz polisi alkış ve sloganla protesto ederken onlar sessiz kaldılar. Polis burayı terke- din° diye seslendi. biz de onlara okulumuzun bahçesinde oldu- ğumuzu ve hiçbir yere gitmeye- cegimizi söyledik. Biz bunları sö>lerken Müslümanlar sadece seyrediyortardı. Sa>ıca onlar- dan o sırada az olmuş olabili- riz, ama kendimizi ezdirme- yîz» Sabırlannın taştığını fakül- te duvarlanna yazdıklan "Sabrediyoruz. Müslüman Gençlik"* sloganlarıyla ifade eden diğer grubun ileri gelen- lerinden birkaç kişi önce. basının kendileriyle ilgili ha- berleri devamlı çarpıttığını savundular. Müslüman Genç- lik'e mensup bazı öğrenciler görüşlerini şöyle ifade ettiler: "Yıldız'da sol görüşlü arka- daşlar bizimle olan ilke anlaş- malarına karşı gelerek sa>unmasız Müslüman Genç- lik'e molotof ve sopayla saldı- rıp kaçtılar. Bu saldırıda Müslüman Genç dergisi muha- biri Cihangir Yıldız. başından ağır yaralandı. Bir arkadaşı- mız molotoftan kısmen yana- rak hastaneye kaldırıldı. Biz bunlara karşılık saldırmadık, sabrettik." İslami değerlere bir zarâr verilmediği sürece saldırma- yacaklannı belirten öğrenciler daha sonra şöyle devam etti- ler: "Değerlerimize zarar venne- dikleri sürece, ne sağ ne de sol gnıplara saldıracağız. taraf ol- mayacağız. Olay, sağ-sol ça- tışması kesinlikle degildir. Basını, haberleri çarpıttığı için protesto ediyoruz. Onlarla ilke anlaşmalan > apmamıza karşın her seferinde anlaşmayı bozu- yorlar. Artık sabrımız tasıyor. tslamcı bir grup, Fen-Edebiyat ile Güzel Sanatlar fakültelerini bastı: 2 yaralı GüzelSanatLar'a çirkin saldırıtlk saldırı Mimar Sinan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'ne yapıldı. Sakallı gençler ve türbanlı kızların oluşturduğu grup, yemekhanedekilere saldırdı. Birinci olaydan yanm saat sonra yedi kişilik bir grup, Güzel Sanatlar Fakültesi'nin kantinini basıp duvardaki insan haklan afişlerini yırttı. 'Allahuekber' nidaları atan gruba karşı çıkan iki öğrenci yaralandı. Haber Merkezi — Mimar Si- nan Üniversitesi'nin Fen- Edebiyat ile Güzel Sanatlar fa- kültelerine baskın düzenleyen ve kendilerinin "tslamcı" olduğu- nu ileri süren bir grup, öğrenci- lere sopalarla saldırdı. Güzel Sa- natlar Fakültesi'nde meydana gelen saldırıda iki öğrenci ağır yaralandı. tlk saldırı Beşiktaş'daki Fen- Edebiyat Fakültesi'nde meyda- na geldi. Çember sakallı genç- ler ve türbanlı kızların oluştur- duğu bir grup, yemekhanedeki öğrencilere saldırdı. Aynı kişi- lerden oiuştuğu sanılan gnıptan yedi kişi birinci olaydan yarım saat sonra Fındıklı'daki Güzel Sanatlar Fakültesi'nin kantinin- de oturan öğrencüere saldırdı. Sopalarla yapdar saldırı sonu- cu Mimarlık 3'üncü sınıf öğren- cisi Hüseyin Aliyazıcıoglu ile Resim Bölümü 3'üncü sınıf öğ- rencisi Cengiz Özdemir yaralan- dılar. Taksim Hastanesi'ne kal- dırılan Hüseyin Aliyazıcıoğlu*- nun durumunun ağır olduğu be- lirtildi. Cengiz Özdemir'in ise tedavisi okul revirinde yapıldık- tan sonra ifadesi alınmak Uzere karakola götürüldü. Güzel Sanatlar Fakültesi öğ- rencilcri saldırıdan sonra kan- tinde yaptıkları toplantıda, okullannm böyle bir saldınya ilk kez hedef olduğunu söyleye- 'SANATA SALDIRI — Baskın olayından sonra fakülte kantininde bir toplantı yapan Güzel Sanaüar Fakültesi ögrencileri, saldı- nnın sanaU karşı yapddığını söyledüer. (Fotograf: MEHMET DEMtRKAYA) rek "Biz burada sanat yapıyo- ruz. Bu saldın da sanata yapıl- mış bir saldındır. Bu nedenle saldınya bütün öğrencilerin ?k- tif tepki göstermesi gerekir" de- diler. Politik hiçbir görüşü olmadı- ğı halde saldunya uğradığını söy- leyen bir öğrenci, olayın gelişi- mi ile ilgili şunları anlattı: "Saat 14.00'e geliyordu. Al- tı ya da yedi kişiden oluşan çem- ber sakallı bir grup kantine gir- di. Kantinde insan haklan ile il- gili bir afişi yırtmaya başladılar. Afişin vırtılmasına karşı çıkan iki öğrenciyi sopalarla dövme- ye başladılar. 'Durun ne yapı- yorsunuz, oturun konuşalım' demem üzerine bana da sandal- yeyle vurmaya başladılar. Alla- huekber diye bir süre bağırdılar, daha sonra da çıkıp gittiler." Sol görüşlü bir öğrenci, ken- dilerini "tslamcı" olarak tanı- tan grubun daha önce de Yıldız Üniversitesi, tstanbul Üniversi- lesi Avcıiar Kampusu'nda ve Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu'nda öğrencilere sal- dırdığını iddia ederek saldırıla- nn çeşitli kisveler altında belli bir merkezden yönlendirildiğini söyledi. Kantindeki toplantıda konuşan bir öğrenci, siyasi ola- rak bir görüşü savunmadığını, ancak yapılan saldınnın insan- lık dışı bir saldın olduğunu, yi- ne insanlık adına bir şeylerin ya- pılması gerektigini belirtti. Öğrenciler, olaydan sonra ge- len polisin, İnsan Haklan Haf- tası nedeniyle hazırlanarak kan- tine asılmış olan afişleri ahp git- mekle yetindiğini söylediler. Ankara'da eylem Ankara Üniversitesi'nde öğ- renim gören bir grup öğrenci, ders geçme barajının kaldınl- ması için dün protesto gösterisi yaptı. Üniversite Rektörlüğü önün- de dün öğleden sonra toplanan öğrenciler, ders geçmede uygu- lanan baraj sisteminin kaldınl- ması için toplanan beş bin im- zalı dilekçeyi Rektör Prof. Nec- det Serin'e iletmek istediler. Se- rin'in görüşmeyi kabul etmesi üzerine, her fakülteden bir tem- silciden oluşan grup içeri gire- rek rektörle görüstü. Prof. Necdet Serin ile yakla- şık yanm saat görüşen temsilci- ler, rektörün konunun en yakın zamanda üniversite senatosun- da görüşüleceği sozü verdiğini beh'rttiler. Öğrenciler, daha son- ra gruplar halinde olaysız dağıl- dılar. 820 kişilik kadrosundan 576'sını kapı önüne koyunca Fransa ayağa kalktı Fransız 5. Kanaiı ölümünüyayımlıyorFransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın çocuğu sayılan 5. Kanal'ın sahibi Hachette grubunun işten çıkardığı 576 gazeteci ve teknisyenin televizyon ekranlarına yansıyan acılı yüzleri Fransız kamuoyunu derinden yaraladı. Cfaıq" çahsanlan, dün 24 saatlik bir gre- w g ^ v e h ü k u m e t e ^^ Audiovisuel Denetim Kurulu'nun olaya el koyması- m, bir gazeteci kıyunı anlamına gelen iş- ten çıkarılmaların durdurulmasını PARİS— Fransız televizyonlannın 5. kanah "La Cinq" sahibi ve işletmecisi Hachette grubunun aldığı işten çıkarma karan gereğince, 820 kişilik personelin- den 576'smn kapı önüne koyuyor. 112 muhabirinden 85'ini devre dışı bırakan kanal, ücretlilerin üçte ikisi ile gazeteci- lerin dörtte uçünün işten çıkanlmasını öngören bu kararla haber televizyoncu- luğundan vazgeçmiş bulunuyor. özellikle haber dalında son bir yıldır büyük atıhm yapan S. Kanal, kaliteli programlanyla beğeniliyordu. Ancak 1986 yılından bu yana olanaklanmn çok ötesinde hırslann peşinde koşan yöne- tim, 3 trilyon liraya varan bir zarann oluşmasını önleyemedi. Kanalın ölümü demek olan son önlemler paketi Fran- sa'da bir devlet sorunu haline geldi. "La is- tediler. "La Cinq"in ölümü, Fransız yaalı ve görsel basımnda bir trajedi olarak yaşa- nıyor. Dün Le Monde gazetesi, kanalla ilgili habere birinci sayfadan yer verir- ken dört ayn yorum yazısı kullandı. 5. Kanal'ın, Fransız medya dünyasm- da özgün bir tarihi var. Fransa Cumhur- başkanı François Mitterrand'ın "çocuğu" sayılan kanal, ülkede sosyalîst- lerin özel sektöre açtıklan ilk televizyon- du. 20 Şubat 1986'da ilk büyük hisseda- n ttalyan Beriusconi, kanala Fransız se- yircisine kendisini sevdiremeyen bir var- yete kişiliği verdikten sonra başansızlı- ğıa uğrayınca kanal, Le Figaro gazetesi- nin sahibi Hersant grubu tarafından sa- tın alındı. 1987 yılında Hersant yöneti- mi büyük vaatlerle iş başına geldiğinde, "La Cinq", diğer yerleşik ve büyük tele- vizyonlann starlannı transfer ederek ka- nalı, spagetti kültüründen Coca Cola kültürüne geçirdi ve ucuz Amerikan fdmlerinin gosterildiği, Fransız varyete ağirlıklı bir medya haline geldi. Hersant grubunun, seyircilerin bir türlü ısınama- dığı yayını, ancak 1989 yılına dek sür- dü. Bir yıl süreyle Romanya olaylarında yaptığı habercüik ve ölen bir gazetecisi- nin reklamı üstüne dayanan "prestij'Me ayakta kalan televizyon, 1990 yılında Fransa'nın bir numaralı yazıh yaym hol- dingi ve Europe 1 adlı radyonun sahibi Hachette tarafından satın alındı. Hachette'in, geniş habercilik, belli oranlarda Fransız yapımlan konusunda taahütlere girerek devletle imzaladığı sağlam bir anlaşma, "La Qnq"i gerçek- ten kaliteli bir televizyon yayını haline ge- tirmeyi başardı. Ancak bu son patron da zarar edince işten çıkarmalarla ayakta kalmaya çalıştı. Şimdi bu televizyon kanaumn uğradığı başansızlığa suçlu aramyor. Hachette grubu, zarardan devletin yayınlar konu- sunda koşul koyduğu sert yönetmeliği sorumlu tutuyor ve büna bağh olarak reklam gelirlerinden yeterince kazanç sağlanamadığuıı öne sürüyor. Gerçekten de, Fransız televizyon yayın yönetmeli- ği, örneğin filmlerin yalnız bir kez rek- lam spotlanyla kesilmesi gibi kurallar içermekte. Fakat bu suçlamalara karşı hükümet, Hachette grubunun S. kanaiı satın alırken kurallann bilincinde oldu- ğunu ve kabul ettiğini belirtiyor. Audiovisuel Denetim Kurulu, Hachet- te yönetiminin kanalın zararım durdur- mak için zamanında önlem almadığmı ve tablo iyice kararıncaya kadar bekle- yerek "beceriksiz" bir yönetim izlediği- ni ileri sürüyor. Sonuç olarak "La Cinq", basının de- yişiyle *in Bve" bir yayınla ölüyor. Ka- nalın son günlerde yaşadığı kriz ekran- larına doğrudan yansıdı. GUNUN NOTLARI OSMAN ULAGAY Dünya Bankası ve KIT'ler Dünya Bankası hükumete ikinci bir yeşil kaplı rapor da- ha sunmuş bu hafta başında. Geçenlerde sözünü ettiğim "Ülke Memorandumu" başlıklı raporda genel ekonomik tablo inceleniyor, enflasyonsuz büyüme için senaryolar geliştiriliyordu. Görmek olanağını bulamadığım ikinci ra- por KİT'lerle ilgiliymiş. Dünya Bankası'nın KİT'lerle ilgili raporunu göremedim, ama raporda geliştirilen yaklaşımlar hakkında bir miktar fikir sahibi oidum. Dünya Bankası'nın değerlendirmesine göre KİT'lerin üçte biri ümitsiz durumda. Artık tüm değerini yitirmiş gö- rünen bu KİT'lerin rehabilite edilmesi ya da satılması ola- naksız. Tek çare "zarann neresinden dönsek kârdır" de- yip bunları kapatmak, İkinci grupta yer alan KİT'lerin verimli çalışır hale geti- rilmesi mümkün görülüyor ve bunların çeşitli yöntemler- le özelleştirilmesi öneriliyor. Düşünülen yöntemler ara- sında halkın malını halka mal etmeyi amaçlayan ilginç for- müller de var anladığım kadarıyla. Üçüncü grupta ise çoğu tekel konumunda olan ve önemli kamu hizmeti ifa eden KİT'ler toplanmış. Bunla- rın ilke olarak kamunun elinde kalması, ancak daha re- kabetçi bir ortamda çalışmaya yönlendirilmeleri önerilmiş. Aslında her üç grupta yer alan KİT'ler için önerilen çö- zümler, KİT'lerdeki fazla istihdamın azaltılmasını, perso- nel sayısının değişik ölçülerde düşürülmesini gerektiriyor. Peki bu çözüm önerilerine göre KİT'lerdeki işlerini kay- betmesi öngörülen binlerce insan ne olacak? Dünya Bankası bu insanların işsiz ve gelirsiz kalma- ması için bir "güvenlik ağı" oluşturulmasını, bu insanla- rın başka alanlarda verimli istihdamını sağlayacak eği- tim programları uygulanmasını ya da kendi işlerini kur- malarını sağlayacak koşuHarın yaratılmasını öneriyormuş, KİT raporunda. Zoriuk politik tercihte KİT'lerle ilgili çalışmaların çoğu bu kuruluşların kamu açıklarına katkısını azaltmak amacını güdüyor. Ancak sa- nıyorum Dünya Bankası'nın çalışması da kısa vadede bu amaca varmanın, KİT'leri rehabilite ederek ya da sata- rak kamuya gelir sağlamanın kolay olmayacağını ortaya koyuyor. En büyük açık veren, kamu açıklarına en fazla katkıda bulunan KİT'ler TMO gibı, TEK gibi özel işlevleri olan ve hükümetleriabazı politikaları için araç olarak kullandık- ları kuruluşlar. Dolayısıyla örneğin hükümetin çittçiyi des- tekleme politikası sürecekse bunun TMO'nun sırtından ya da doğrudan sübvansiyon verilerek yapılmasında ka- mu açığı açısından önemli fark yok. Yani burada sorun TMO değil, hükümetin politikası. Kamu açığının kapatıl- ması isteniyorsa değiştirilmesi gereken de o politika. Yani işin temeline inmek gerekiyor. Burada iç içe geçmiş iki dev sorun var. Her ikisi de po- litik bakımdan zor kararları gerektiriyor. Birisi KİT'lerden kaynaklanan açıkları zaman içinde azaltacak düzenleme- leri başlatmak. Ikincisi devletin kime ne kadar destek sağ- layacağını, sübvansiyon vereceğini belirlemek. Enflasyon ve kamu açıkları sorununa ciddi çözüm arayan bir ikti- darın her ikisini de gündemine alması zorunlu. Özal devri kapandı mı? Yakın zamana kadar Özal'a yakın destek veren VVall Street Journal gazetesi 17 aralık sayısında Türkiye'de Özal devrinin bittiğini yazdı. SHP Milletvekili Prof. Müm- taz Soysal'ın Özal için "Türkiye'de ender bulunan viz- yon sahibi insanlardan biri" dediğini belirten Wall Street Journal muhabiri, vizyon sahibi olmasının Özal'ın siyasi geleceğini kurtarmaya yetmeyeceğini, Türk toplumunda hiç kimsenin Özal'ı yeniden iktidarda görmek istemedi- ğini belirtiyor. VVall Street Journal muhabirinin seçim sonrası Türki- ye'de oluşan havaya bakarak bu sonuca varması ve "özal dönemi bitti" demesi belki normal, ama son ge- lişmeler vardığı sonucun ne denli doğru olduğunu sor- gulamamızı gerektiriyor galiba. Yalnızca Yerel Seçim Ya- sası'nı veto etme olayı değil çeşitli çevrelerden kulağı- ma gelenler Sayın Özal'ın sahneden çekilmiş gibi görün- mesine fazla aldanmamak gerektigini düşündürüyor. OECD'den Dünyaya Bakış OECD'nın dün açıklanan ve dünya ekonomisinin son durumunu değerlendiren raporu, dünya ekonomisi için 1992'nin 1991'den daha iyi geçeceğini tahmin ediyor. Ra- pora göre 1991'de yüzde 1.1 olarak gerçekleşmesi bek- lenen OECD ülkeleri ortalama GSMH büyüme hızının 1992'de yüzde 2.2'ye yükselmesi, söz konusu ülkelerde ortalama enflasyonun da yüzde 4.5'ten yüzde 3.8'e geri- lemesi öngörülüyor. Bu arada 1991 yılında milli gelirleri (GSMH'leri) gerileyen ABD, ingiltere ve Kanada'nın 1992'de yeniden büyümeye geçecekleri tahmin ediliyor. Eski Doğu Bloku'nu oluşturan ülkelerde ise 1991 yılın- da yüzde 9.3 gibi çarpıcı boyutlara varan GSMH düşüşü- nün 1992'de yavaşlaması ve yüzde 2 dolayında kalması bekleniyor. 1991 yılında bir kez daha yüzde 7-8 dolayında yüksek GSMH büyüme hızları yakalayan altı Güneydoğu Asya ülkesinin büyüme temposunda 1992'de hafif bir ge- rileme bekleniyor. Özetle, OECD'ye göre 1992'de dünya ekonomisinin du- rumu 1991'den biraz daha iyi olacak ama kara bulutlar henüz tamamen dağılmış değil. OECD'nin yukanda özet- lediğim aralık ayı tahminlerinin bu yılın temmuz ayında yaptığı tahminlerden daha kötümser olması da bunu gös- teriyor. KARTALKAYA Zirvede 5 yıldız k&.'fi liftkr ücretsiz. U L U D A Ğ Genç Yaztci TUROTEL (Tek Yet. AcenU) POLONEZKOY COUNTHY CLUB BOLU BohıKoru BoluTermal Bolu Yurdaer Esentepe Gerede VADE FARKSIZ TAKSITLE • BURSA-ANTALYA-SIDE-BODRUM-GONEN PAMUKKALE ve KIBR1S Tarfanmırın fivattanm :f Mtmc durumnu lütfen bürmuzû krabera ^^- ieptayhn.')&otıUınnt hafta mu turlonmz iıvm ıtmetyıdır. GRüPURA ÖZEL İNDİRÎM - PAZAR GÜNLERİAÇIĞ1Z v'alikonağı Caddesi Basaran Apartmam 33 1 Harbiıe İST. TEL.: 131 50 18-131 50 19-147 98 11-134 28 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear