18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
/ ARALIK 1991 DİZİ-RÖPORIAJ Üniversitelerden sikâytt etmek, kuskusuz, "Mastl bir üniversite istiyorsunuz" sorusunun kaptsuu çalmak demektir. Beğenilmeyen gerçekler, ozlemlerin tohumlanm da bünyelerinde tasırlar. "Ben bunu beğenmiyorum" demek "Keske söyle olsaydı", cumlesinin habtrdsidir. "Nasü bir üniversite" sorusu son 10 yüda pek çok kez sorutdu. Bir kez de biz soruyoruz. Ancak, bu keı durum farkU. Bu kez bu soru üniversitelerde çok önemti bir dönüşümün arifesinde soruluyor. 10 yıldır ağır elestirilere uğrayan YOK'ün gidici olduğunu kerkes kabul ediyor. Yeni iktidar universiteyi ilgilendiren yasalarda büyuk değisikUAler vaat ediyor. Üniversitelerin her kesiminde, rektöründen odacısma, oğrencisinden profesörune, değişikük bekliyor. YÖK duzeninin gideceği belli. Ancak onun yerini neyin alacağı henûz belii değü. Ne abnab? Üniversitelerimiz nasıl olmah? "Nasıl bir üniversite istiyorsunuz?" Bu diziyi hazırlarken bu sorunun yaıutau abnak için üniversiteyle ilgisi olan her kesimden pek çok kişiyle gorustük. Öncelikle, bugün universiteli olmanın nasıl bir şey olduğunu yaşayanlann gunluk yaşantısı içinden saptamaya çahftık. Üniversite oğrencilerinin yasamlanndan kesitler atdık. Eksiktikûr ve yoksunhıklar kadar, keyifler ve oıUmleri de duyumsamaya çahştık. Ortaya ilgiyle okunacak bir "kolaj" çıktı. Yaşamdan kesitlerin ötesinde üniversite sorununun yapısal öıelUklaini beiirkmek için tanınmıs uzmanlardan göruşler aldık. Kunılu duzeni savunanlardan radikal değisım isteyenlere kadar tum düşünce lay/ını taramaya çahştık. Sayılan, istatistikleri taradık, ortaya beige niteliği de tasıyan kolektif bir çalışma çıktt. "Nasıl bir üniversite istiyorum" sorusu sizi de yakmdan ilgilendiriyorsa, siz de fotoğrafinızı ilistirdiğiniz bir daktilo sayfast uzunluğundaki yazınızı tstanbul adresimize gondererek diziye katkıda bulunabiUrsiniz. Her katkı geUceğin ünivenitesinin bir tuğlası olacaktır. CVMJfURtYET/7 F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I : Nasıl bir üniversite istiyorsunuz? 1 üm yükseköğrenim gençliğine duyuru: Cumhuriyet bugünden başlayarak sütunlarını sizlere açıyor. Üniversite ile ilgili tûm sorunlarınızı, isteklerinizi, geleceğe yönelik düşüncelerinizi bize yazın. Adres: Üniverskeliler Yazıyor Cumhuriyet Gazetesi Türkoçağı Caddesi 39/41 34334 Cağaloğlu/İstanbul 'öğretbıı>iıksek*eğitiıııdüşük Temelgörevi bilim üretmek olan üniversiteler, hem öğretim üyesine hem öğrencisine hem de çağa ayak uyduramayan biryapıda Prof. Dr. AYSEL ÇELÎKEL I Ork siyasal yaşamı demokratikleşme dönemine gjrdi. Yeni hükümetjn kurulma- sında, protokolünde ve programında bu süreci yaşadık. Bu gelişme en aandan top- lumda demokratik kultürün yerleşmesin- de olumlu bir geleneğin başlangıcı olacak. Bugün ulkemizde yuksek öğretim üye- leri, araştırma görevlileri, öğrenciler, ida- ri ve teknik personel başta olmak üzere toplumun her kesimini mutsuz kılan, ba- şansız, güvencesız, çağına ayak uydurama- yan bir yapıyı sergilemektedir. Üniversitelerin yönetimi ile ilgili olarak 1946'dan 1981'de yUrürlüğe giren Yüksek öğretim Kanunu'na kadar dört köklü ya- sa değişikliği yapümışür. 1960'h yıllardan sonra her problemli 10 yıldan sonra siyasi iktidarlarm müdahalesi ile karşı karşıya kalan, her toplumsal olayın sorumlusu varsayüan bu kurumun kendi gelenegini de kendisinin olusturması nasıl sağlanabilir? Nitekim Yüksek öğretim Kanunu'nun yü- rürlüğe girmesinden sonra hiyerarsik bir otoriteye bağh olarak her üst makamın bir alttaki görevli ve yetkilileri ataması yolu ile ve ağır hukumler taşıyan disiplin yönet- meliklerinin onur kına hükümleri altında- ki üniversitelerimizdeki baskıdan, ancak geleneklerini oluşturma olanağı bulabilmiş çok az sayıda fakulte kendisıni kurtarabü- ofrtrtfi&tn Ö&tiim iyderMn Aoptfindc, fokaa.-Y/ffarjeç/ı miştir. Rektör, dekan, bölüm başkanı vd. ata- ma ile göreve getirilmesinin, yüzyülar bo- yunca kurumlarını oluşturma ve yönetme gelenegini geliştirmiş olan baa Baü üniver- sitelerinde uygulanmasııun, siyasal ıktidar- ların her vesile ile müdahalesine açık hale getirilmiş olan genç üniversitelerimiz için örnek teşkil etmesi mümkün değildir. Fakültelerin yönetimi ile ilgili temel ko- nulann tartışüdığı ve kararlaştırıldığı fa- külte kurullannın 1981 tarihli yasa ile iş- levsiz hale getirilmesi ile öğretim üyeleri bağh olduklan kurumun sorunlan ile ilgi- lenmek konusunda söz hakkına ve yetkı- sine sahip olmayan, yalnızca sınıflara gi- rip çıkan okutmanlar haline getirilmek is- tenmiştir. Üniversitelerin temel görevi olan bilim üretmekteki yetersizliği en önemli sorun- dur. Üniversitenin esas görevi olan araş- tırma, bilim üretme ve bunu öğretim baş- ta olmak üzere çeşitli yollarla yayarak ya- şama geçinnek, nitelikli eleman yetiştir- mek, yerini niteliksiz üniversiteler ve öğ- rencilere bırakmıştır. Bugün öğretim yapan 29 üniversitenin çok büyuk bir kısmımn bilim bir yana, öğ- retimin yapılabilmesi için gerekli şartlar ve altyapı (yeterli bina, deneyimli öğretim üyesi, asistan, donammh laboratuvar ve kütüphane, yeterl^teknik ve idari perso- nel vd.) yerine getirümemiştir. Dersler ço- ğunlukla asistanlar ya da dışandan sağla- nan uzmanlarca geçiştirilmeye çahşılmak- udır. Dersler Yüksek öğretim Kanunu'- nun getirdiği kolaykkh yoldan doktor un- vanuu alarak hemen yardımcı doçent kad- rolanna atanan elemanlarca verilmesi ola- naklann en iyisi haline gelmiştir. Doçen'lik ve profesörlük unvanlarımn elde edilme- sinde de aynı yöntemlerin izlenmesi, hep yeni kunılaı ı üniversitelerimizin kadrosu- nu oluşturnı a amacına yönelik olmuştur. Fakültele rin bilimsel eserleri satm alma ve yayımlan ıa yetkilerinin üniversitelerde toplanması, bürokrasi, mali ımkânsızhk ya da bilihmey en nedenlerden dolayı hemen hemen yapı lamaz hale gelmiştir. Dünya- daki bilims' ;1 gelişmelerden yararlanmak olanaklan I cısıth olan araştırmacılar bili- mi guncel o larak izleme yerine ya eski ta- rihli ya da" fürkçe yazılmış eserleri incele- mek zorun< da kalıruşlardır. YüksekC^retimin diğer önemli bir soru- nu, oğrenc.ilerin kurum ve öğretim üyesi ile olan iletişimsizliğidir. Oğrencilerin ör- gütienmelerinin çok sıkı şartlara bağlan- ması, onlann düşünce ve isteklerini ku- rumlara iletmelerini zorlaştırmış, bir öğ- renci temsilcUiği dahi kurulamamıştır. Ile- tişimsizlik öğrenciyi universite ile bütün- leşme, kurumun bir üyesi olma duygusun- dan yoksun bırakmış, öğrencilik onurunu hissedemeyen, anlatılanlan öğrenmesi gereken, yalnız kişiler haline getirmiştir. öğrencılerımizin genç insanlar olarak onur ve saygınlığa layık, bakunlı ve temiz binalara ve yurtlara, spor ve sosyal tesis- lere, sağlık kurumlanna, suları akan temiz tuvaletlere sahip olmalan gerektigini soy- lemeye gerek var mı? Bu olanaklann, hiç- bir ünıversitede olduğu kanısında değilim. Yukanda değüıdiğun sorunlara, her üni- versitenin ve her fakültenin işlevi ve özel- liklerine göre yenilerinin eklenmesi müm- kündür. Bu sorunlann hepsinin YÖK'ün yürürlüğe girmesinden sonra doğduğunu söylemek de haksızlık olacaktır. Gerçek olan, kendisıni yenilemek zorunda olan üniversitelerimizin, yenilemek şöyle dur- sun, anlamını yitiren kunımlar haline gel- diğidir. Sorunlann bir bölümün mali ola- nak ile ilgili olması, ülkemizin genel eko- nomik sorunu gibi görünmesine rağmen, son on yü içinde üniversitelerimize aynlan mali kaynaklann insana yatınm yerine bi- nalara yatırım ile harcandığı unutulmama- sı gereken bir gerçek. ISTE BIZIM YASAMIMIZ Yurt hayatı yalnızlığa itiyör EFSER GÖKER Boğazıçı Üm. Eko. Böl son sınıf öğr. Gızlerim -ne kadar geç yatmış olsam da- 07.30, en geç 08.00"de açüıyor. (Lise yılla- nnda varlığından haberdar bile olmadığım biyolojik saatim, üniversiteye ve yurtta kal- maya başlayışımdan sonra ortaya çıktı ve ben her sabah ayılmam için epeyce çaba sarfeden anne ve babamdan uzakta geçir- diğim bu yülarda hiç çalar saat kullanmak zorunda tnlmiuiım) Bazı sabahlar içımden bir an olsun "Keşke şu anda kendi evimde •yamyor ve binz sonra da •noemi-babamı förecek olsaydmı" diye geçiyor. VatagimHan inmek üzere ayaklanmı sal- landınr sallandırmaz dört yıllık ranzada- şun Ayje'nın "Günaydın" deyişini duyanm. Genellikle benimle aynı saatlerde uyanır, ama çoğu zaman hemen kalkmaz, bazen uykusuna devam eder ama öncelikle bir- birimizi o günkü programlanmızdan ha- berdar etmek üzere birkaç dakika konuşu- ruz. (Bu çok önemlidir, zira gun icınde her- hangi bir rnmanıia birbirimizi bulmamız gerekebilir ve bu kısa konuşma bu işi çok kolaylaştınr.) Ben bir yandan da yatağımı toplanm. Üniversite hayaüm boyunca bu işi yapmadan odadan çıkağım sayüıdır. Bu, hem annemin sıkı tembihlerinin, hem de kalabaük odalarda yaşamanın ancak kar- sılıklı saygıyla kolaylasabikceğine olan inancımdan kaynaklamyor. Ekonomi Bölümü, "ders ekme"nin ma- liyetinin hayli yüksek olduğu bir bölüm. Biraz bu sebeple, biraz da gerçekten çok bttyük zevk aldığun için zorunlu kalmadık- ça dersleri kaçırmaktan hoşlanmıyorum. Türkiye şartlannda, kendine uyan bir bo- YALNIZLIĞ1 AŞMAK — "Hep avakustu >e çoğunlukla dersler, ders notları gibi konularda konuşurken ogle molalarında biraz olsun zaraanı durdurup sohbet etme fırs» tını buluvonız. Üniversite ortamları hep yokluğundan şikâyet edilen "guven'e baştanberi sahibiz... Ve bu hepimiz için çok önemli. Insanın, özellikle de >urtta kalan bir in- sanın universite bayatında yalnızlık duygusunu asabilmesi çok önemli. Bu aşılamazsa çok bu>uk sorunlar çıkabiliyor." (Fotoğraf: EFtDOGAN KOSEOCLU) lümde severek okuyan az sayıda insandan biri olduğum için kendimi şansh buluyo- rum. Sık sık "Tannm, iyi ki başka bir bö- lömde okamayoram" diyorum. Okudu- ğum khaplarda, gazetede gördüğüm bir ya- nyla derste öğrendiklerim arasında bağlar kurdukça heyecan duyuyorum. Bu yü, hem mezun olmak için haarlan- dığun hem de kulüp çalışmalanmın yoğun olduğu bir yü. Bu sebeple özellikle hafta içinde sinemaya, tiyatroya gitmeye vaktim de halim de kalmıyor. Bu işi hafta sonla- nna erteliyorum. Akşamlan, Ayşe ve diğer bir yakın ar- kadaşım Cenk ile yakın bir yerlerde yemek yiyip sınavunız yoksa biraz sohbet ediyo- ruz. Bundan sonra yurda dönüp biraz ders çauşıyoruz, biraz oda arkadaşlanmızla çe- ne çalıp abur-cubur yiyoruz. Ben, gün bo- yunca gazetemi okuyacak vakit bulama- mışsam onu okuyorum. Y urtta erken yatmak mümkün olmuyor. En ı a-ken saat 24.00'te yatabiliyoruz. Ama çoğu gece FM'in 24.00-01.00 arasmdaki mü zik yayınını kaçmmyoruz. En sevdiğim şey lerden biri -eğer çok gergin değüsem ve çok uykum yoksa- yatmadan önce birkaç sayfa kitap okumak. Umutlar hep başka baharamı kalacak?Her yıl yuzbinlerce genç, "üniyersiteU'' olabilmek için üniversite giriş smavlarına giriyor ve yine yuzbinlercesinin umudu, "bir başka bahar"a kalıyor. Sınav sonucunda yükseköğretim kurumlanna yerleştirilenlerin oramnın en yüksek olduğu yü 1986. Bu yü duzenlenen sınava giren 503 bin 520 kişi arasından 165 bin 856'sı "üni- •ersiteJi" olmuş, bir başka deyişle katılanlann yüzde 32.9'u sınavı Icfl7anmi; 1980 ise sınava katüanlar arasmdan yükseköğretim kurumlanna yerleştirilenlerin yüzde 8.9 üe en düşük olduğu yıl. Söz konusu yüda sınava giren 466 bin 963 adaydan ancak 41 bin 574'ü başarüı olabilmiş. 1991 ydındaki üniversiteye giriş sınavı sonucu ise şöyle: 875 bin 817 aday sınava girmiş, bunlardan 199 bin 735'i çeşitu yükseköğretim kurumlanna yerleştirilmiş. Sınava başvuranlar arasında başanh olanların oranı yüzde 22.8. OSYSnin acı tablosu 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1960 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 229906 280504 316279 35742S 373717 434095 466963 420850 408573 361158 436175 480463 503520 628089 693391 824368 892975 875817 37271 68498 40849 36639 37428 40622 41574 54818 72983 105156 148766 156433 165856 174870 188652 193877 196111 199735 16 2 24 4 12.9 102 10.0 93 69 131 17 8 291 341 325 32.9 27.8 27i 23.5 21.9 22.8 I Dersgeçme sistemi getmeli NASIL BİR ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ?FEVKİYEBAŞAL Anadolu TJniversitesi Oğrencisi/Eskisehir Bugün, cahşanlann dışında tüm gençlerin tercihini oluşturmaya başlayan Açık öğretim Fakültesi yalnızca diploma vermeye yönelik eğitimin dışına taşmah. öğrenci alırken titiz davranan bir yükseköğretim kurumunda eğitim kaJitesinin de bugünkü standartlanndan kurtulması gerekli. Maddi olarak devletçe desteklenmesini, diğer üniversitelere yaklaşan bir eğitim görevlilerinin ders verdiği eğitim sistemi ıstiyoruz. Sımf geçme sistemi yerine diğer üniversitelerdeki gibi ders geçme sistemi istiyoruz. Her yıl binlercesı bır araya getirilen öğrenci projesi yerine çağdaş eğitime yönelik, bugünkü başansızlığından anmmş bir yükseköğretim kurumu istiyoruz. Ezber deâil deneyli eğitim HAKAN GÜNER Karadenız Ümversıtesı oğrencısı/Trabzon Üniversiteye girişimi kendimce büyük bir olay olarak nitelendiriyordum. Daha doğrusu olayı gözümde büyütüyordum. Yurdun çeşitli yerlerinden gelen öğrencilerle ___^™ kaynaşacağımızı, yeni dosthıklar, arkadaşbklar kuracağımızı umuyor ve bekliyordum. Ama yanılmışım. Bir takım gnıplaşmalar olda öğrencilerle ilgilenenler yok. Damşman öğretim elemanlan büe. Ben, kimya bölümü öğrencisiyim. Yaşamım laboratuvarlarda geçecek. Ancak son sınıftayım ve itiraf ediyorum, derslerde bazı aletlerin ismini bilmeyen arkadaşlanmız var. Bir umversite bitireceğim. Ama düşlerimin yüzde kacı gerçekleşti? Daha iyi bir öğretim. Ezberden çok, deneyli. İTÛ'nün eğitimi çok güzel FATMA KESKtN 19 Mayıs son sımf öğrencisi/Samsun Her şeyden önce benim iç;n üniversitede çok iyi ve sıkı bir eğitim Körmek önemli. Istediğim üniversite beni, seçtiğim dalda her yönüyle yetiştirmeli. Seçtiğim dalm hakkını vermeli. Daha doğrusu öğretim açısından beni doyurmaü. Eksik kalan hiçbir yön olmamah. Üniversiteden mezun olduğumda, bir şeyler yapabilmeli ve kendimi ispatlamalıyım. Gelişmiş ülkelerde çok iyi şartlarda eğitim görenlerden asaib olmamalı. Çünkü bizim onlardan bu konuda eksiğimiz olmayacağına inamyorum. Hani derler ye "üniversiteye kapagı atahm yeter". Ben buna katümıyorum. Benim için üniversiteye kapağı atmak değil çok iyi bir şekilde eğitim görmek önemli. Asü o zaman çok çahşacağun. Ortalamalanmı yüksek tutup dışanda eğitim görmek de istiyorum. Gönül isterdi ki dışanda göreceğim eğitimi Türkiye'de görebileyim. Ama ne olursa olsun bunlan gerçekleştirmek istiyorum. Bunlar için ne gerekirse yapacağım. Türkiye'deki bazı üniversiteler için çeşitli deyımkr kullanılır. örneğin "Bogaziçi'ni kazanmak zor, okumak kolay", "tTÜ'jü kazanmak kolay okamak zor" gibi. Gerçekten tTÜ'de çok güzel bir eğitim yapılıyor. Opda kendi profesörlerini kendileri yetiştiriyorlarmış. Bu konuda tam bilgim yok. Fakat öğrenmek için yan yıl tatüinde lstanbul'a gidip hepsini kendim görmek istiyorum. Oızerfc, bilimsel ve baskısız ORHANGAZİ Çukurova Ümversitesi öğrencısi/Adana 1 -ise son sımf mezunu olan gençlerin umududur ^/ukseköğrenim. Bu ıjöneme kadar sadece teorik ve sözcük yerindeyse gereksiz ' diyebileceğim bügüerle donatümış ortaöğrenimin sonrasında; hiç değüse belli bir noktaya kadar mesleki ve akademik eğitim yapan üniversitelerde kendilerinı geiiştirebümek ve hayata hazırlayabUmektir tüm umutlan. Fakat üniversiteye girişin getirdiği buyük zorluklar ve belli bir mesleği seçmekte ya da kazanmakta kendılerine olan güvensizliklen, universite adaylanm yetenekleri doğrultusunda branşlaşmaktan çok, sadece universite eğitimi yapmış olmak için üniversiteye gırmeye zorlamaktadır. Üniversitemizde tartışmaya ve yorumlara açık bir kişi olmaya çabaladığım halde, Ingilızce derslerde diğer arkadaşlanm gibi yalnızca dinlemek zorunda kalmam çok üzücfl. Bence bir üniversitede olması gerekenler şöyle: 1 — Universite özerk olmah, hükümetlerin siyasal anlayışmdan uzak tutulmahdır. Bu kurumlann yönetimi tamamen üniversitelere bırakümalıdır. Üniversitelerdeki yönetim için bir senato oluşturulmak, amarektördenbağımsız hareket etme inisiyatifi tanınmahdır. Üniversitelerin programmı hiçbir şekilde hükümet ve yan kunüuşlan etkilememeli, yönlendirmemelidir. 2 — Bilimsel olmah, duşünceye ağu-hk verilmelidir, normatif düşüncelerde ise hukuk bilimi geliştirilmelidir. Tamamen düşünce özgürlüğüne dayah olması gereken üniversitelerde bilimsel arastınna ve incelemeler sempozyumlarla tanıtılabilmelidir. 3 — Üniversitelerdeki ezberci, yeknesak eğitim anlayışına hızla son verilmelidir. özetle her türhı baskıdan annmış, büimin egemen olduğu, özerk bir universite hayata geçırilmeli, bunun gerekliliği için bilim adamlarmdan başlayarak kamuoyu mücadele etmelidır. YARIfV: HEDEF, DEMOKRATİK BİR OKUL... İŞTE BİZİM YASAMIMIZ!... NASIL BİR ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ?.. ÖĞRENCİLER AYRI DÜNYADA...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear