18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 KASIM 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 HALUKŞAHİN Vay, Sen Ne Hakla... "Cam gibi", "saydam" anlamına gelen "şeffaf" sözcüğü son zamanlarda pek moda oldu. Birkaç yıl önce "şeffaf ban- kacılık"tan söz ediliyordu. Derken şeffaf bluzlar ve ıç çarna- şıriarı çıkageldı. Seçim kampanyasında DYP, karakol duvar- lannın cam gibi saydam olacağma söz verdı. Yeni TBMM Baş- kanı Hüsamettın Cındoruk, Meclis oturumlarının televizyo- rta açılmasıyla parlamentonun da şeffaflaşacağını söyledi. Özellikle Demirel, şeffaflık üzerinde ısrarla duruyor. Demek kı yenı hükümetin kurulmasıyla birtikte saydam bir döneme gırdiğimızı varsayabiliriz. Bu, demokrası adına se- vinilecek bır şey kuşkusuz. Demokrasi açıklık rejimidir. Oy sayımında açıklık, kamu adı- na para harcamada açıklık, hesaplarda açıklık, toplantılar- da açıklık... Gizlilık ve kapalılık, olsa olsa bır istisnadır de- mokraside. Açıkltga övgüler düzmesine rağmen, ANAP dönemi bu açı- dan başanlı olmadı. En önemlı kararlar hep kapalı kapılar ardında (Özal'ın kapıları) alındı Mılletin parası bütçe ıçinde açıkça harcanmak yerine, bırtakım fonlann ıçıne aktanlarak bulanıklaştınldı. Bu bulanık sularda kimlerin hangi balıkları avladığını gö- remedik. Bakarsınız şimdi öğreniriz. • • • Saydamlık kavramına burun büküp geçemeyiz, çünkü bu kavram doğrudan doğruya devlet ile yurttaş arasındaki iliş- kilerin nrteliğini jlgilendiriyor. Yakın tarihlere kadar, hatta bugün, ülkemizde egemen olan devlet kavramına göre devlet işlerinin gizlıliği kuraldır. Bilgi- ler ve belgeler, kerameti kendinden menkul yetkililer tarafın- dan korunurlar. Bu bılgılerın yanlış ellere ve ayağa düşme- sinden pek korkulur. Artık hıçbir ışe yaramayan kâğıt parça- ları bile çelik dolaplarda kilıt altında saklanır ve üzerlerine "Yangında ılk kurtarılacak" yaftası asılır. Bır başka deyışle, . bu biigiier ayncaiıkiı Sıradan bir yurttaş nunS tekeİrnded?rru on- kendisiyle ya da kamu lar tarafından, halkı İŞİeHyle İlgİIİ bir belgeyı görmek istedi bir "yetkili" ona "hayır" mı dedi... Yurttaş ona haddini bildirebilmelidir: "Vay, sen ne hakla..." "icabında" ezmek için kullamlıriar. Bu arada kimi belgelere ulaş- mayı rüsvet kapısı ya- parak avantasını bu- lanlara da bol bol rast- lanır. İşte tam bir rüsvet yuvası halinde işleyen tapu daireleri! "^^~~~"^~-"~™ i ^^~~ 1 1 1 > ^^~ Bunun tam tersi olan devlet-yurttaş ilışkisinde ıse belge- lerin ve bilgilerin açıklığı kuraldır. İsveç, Danımarka, ABD gi- bi bazı ülkelerde, yurttaşın görmek istediği bir belgeyı sak- lamak isteyen yetkili, mahkemede bunun hesabını vermek zorundadır. Çünkü o belgeler, yurrtaşlardan toplanan vergilerte, yurt- taşın işlerinin yürümesi için yurttaşın maaşını ödediği me- murlar tarafından tutulmuştur. Bızde egemen olan ve memur despotizmine yol açan sis- tem ıçinde, sıradan bir yurttaş kendisiyle ya da kamu işleriy- le ilgili bir belgeyı mı görmek ıstedı... Başı belada demektir. Bir "yetkili" hemen horoz gibi diklenir: "Vay, sen ne hakla!" Oysa demokrasilerde tam tersi olmalıdır. Sıradan bir yurttaş kendisiyle ya da kamu işleriyle ilgili bir bekjeyi görmek istedi ve horoz gibi diklenen bir "yetkili" ona "hayır" mı dedi... Yurttaş ona haddini bildirebilmelidir: "Vay, sen ne hakla..." Şöyle de diyebiliriz: Çağdaş demokrasinin turnusol kâğıdı "Vay, sen ne hak- la!" diye bağıranın kimliğidir. • • * v?&) Demirel'in, Cindoruk'un ve ötekilerinin şeffaftıkla ilgili di- leklerinde içten olduklarına ınanıyoruz. Ancak artık vaat dönemi bitti, icraat başladı. İçtenliklerin iş haline gelmesi gerekıyor. Kamu kuruluşlannca tutulan bilgi ve belgeler, tersi kanıt- lanmadıkça, halka aıttir. Yurttaş bu bilgi ve belgeleri (kendisiyle ilgili gızli polis ra- poıiarı dahil) belirlı kurallar ıçinde görebılmelidir. Şeffaflık, yasalaria güvence altına alınırsa gerçeğe dönü- şür. Yoksa memur, yurttaşa diklenmeye devam eder: "Vay, sen ne hakla..." T.C. ZEYTtNBURNU ASLtYE 3. CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1991/267 Karar No: 1991/519 C.Savcı No: 1991/213 Hâkim: Mustafa Kayacan 13586 C.Savcısı: Nuri Kartal 15692 Z.Kâtibi: Saadet özkelle Davaa: K.H. Sanık: Rıdvan Arslan - Hasan oflu, Incikız'dan olma, 10.01.1951 lliç dogumlu, Erzincan Ui, lliç ilçesi, Kapıkaya Köyü, C: 034-01, S: 26 K: 11'de nüfusa kayıtlı, halen Fatih Cambaziye Mah. tmam Ala- yı Sokak, No: 39, K.M.Paşa adresinde oturur. Evli 2 çocuklu, okur- yazar, kasap, sabıkasız, T.C, Islam. Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet. Suçtarihi: 31.10.1990 Karar tanhi: 4.10.1991 Yukanda açık kımliği yazılı sanık hakkında Z.Burnu C.Başsavcı- hğı'nın 7.2.1991 tanh, 1990/8686-1991/213-170 sayüı iddıanamesiyle açılan kamu davasının sanığın yüzüne karşı yapılan aJeni muhake- mesi sonunda dosya ıncelendi. GEREGtDÜŞÜNÜLDÜ: Sanık Rıdvan Arslan'ın suç tarihinde kasap dükkânında sağlığa az veya çok zarar verecek şeküde kokuşmuş kıymayı satış için bu- lundurmak suretiyle Gıda Maddeleri Tuzüğü'ne muhalefette bulun- duğu kaymakamlığın suç duyunı yazısı, tstanbul Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsü Bakleriyolojı Grup Başkanlığı'nın 31.10.1990tarihli ve 1618 sayüı anahz raponı, veteriner bilırkişi Uğur Kayadelen'in yeminli mü- talaası ve dosya münderecatı ıle anlaşüdığından ve sanığa bu yolda ek savunma verildiğınden sanığın sübuta eren eylemine uyan TCK'nın 396. maddesi gereğince takdıren 3 ay hapsine ve 3506 sayılı yasa da nazara alınarak 40.000 lıra ağır para cezası ile teczıyesine, sanığa ve- rilen hapis cezasının beher günü 3506 sayılı yasa ıle değişik 647 sayüı yasanın 4/1. maddesi gereğince 5000'er lira ağır para cezasına çevri- lerek sanığın neticeten dörtyüzdoksanbinlira ağır para cezası ile tec- ziyesme, sanığın aynca TCK'nın 402/1. maddesi gereğince ceza müddetine müşavi olarak 3 ay sflre ile failin cürme vasıta küdığı meslek ve sanatın ve ticaretin tatiline ve fıiün işleniş şekli veya niteliğine gö- re takdiren 7 gün süreyle işyerinin kapatılmasına, kesinleşen karar özetinin büyük harflerle yazümak suretiyle ve kapama süresi kadar kalmak suretiyle kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine yapıştı- nlmasına aynca karar özetinin C.SavcüığYna bildirilmesıne, masra- fı bilahaıa hükumlüden alınmak üzere tstanbul'da yayınüanan ve tirajı 100.000'in Ozerinde bulunan bir gazete ile ve aynca suç yennde ya- yımlanan mahalli bir gazetede derhal ilan edilmesine. Sanığın gecmişteki haline ve suç işleme hususundaki eğilimine gö- re cezanın ertelenmesı, ileride suç işlemekten çekinmesine sebep ola- cağı hakkında mahkemeye kanaat hasü eylemedığınden 3506 sayılı yasa ile değişik 647 sayılı yasanın 6 maddesinin sanık hakkında tak- dıren tatbikine yer olmadığına, emanette suç eşyası bulunmadığ ci- betle TCK'nın 36. maddesinin tatbikine yer olmadığına, Işbu dava sebebiyle sarf olunan 1 davetiye ve iki müzekkere posta gıderi 7000 lira yargüama giderinin sanıktan alınmasına dair sanığın yüzüne karşı C.Savcısı Nuri Kartal'ın huzuru Ue talebe aykın ve Yar- gıtay yolu açık olmak üzere ıttihaz olunan karar, alenen ve usulen tefhim kıhndı. 4.10.1991 tşbu kararın taraflarca temyİ2 edilmeyerek 5.11.1991 tarihinde ke- sinleşmiş olduğu tasdik olunur. 5.11.1991 Basıtr 42024 SATILIK DAtRE Acıbadem Basın Sıtesi'nde hidroforiu, merkezi ısıtmalı 80m2 bahçe katı 120 milyona satılıktır. 325 68 81 Grev sonmsı yatınmlar duniu, nüfus azalıyor, işsizlik büyüyor, şehir köye dönüşüyor Göçükkent ZonguldakZonguldak, ancak bir toplusözleşme, seçim veya maden kazası olduğunda hatırlanmak üzere terkedildi. Gelişmişlik açısından bir zamanlar Türkiye'nin 4. ili olan Zonguldak, şimdi 17. sırada. DENİZ TOPALOĞLU ZONGULDAK — Körfez sa- vaşı öncesinde Türkıye günde- mini haftalarca işgal eden Zon- guldak maden grevi ve Ankara yürüyuşü, maden işçilerinin du- rumunun yanı sıra Zonguldak'- ın ekonomisi ve geleceği hakkın- da da yoğun tartışmalara yol ac- tı. ''Zarar eden KIT'ler kapatümsüıdır" diyen Cumhur- başkanı Turgut özal, madenci- nin öfkesini üzerine çekerken tartışmayı da alevlendirdi. Ve grev sonrasında Zonguldak an- cak bir toplusözleşme, seçim ve- ya maden kazası olduğunda ha- tırlanmak üzere bir türlü uygu- lamaya konulamayan kalkınma projeleri, işsizlik, göç, kent problemlenyle başbaşa bırakıl- dı. Zonguldak maden işçileri gre- vinden 20 gün önce Bakanlar Kurulu Zonguldak'ı 1. derece- de öncelikli yöreler kapsamına aldı. Dışardan bakılınca, kömür havzası, demir çelik ve kağıt fabrikalarıyla sanayi kenti ola- rak gönllen Zonguldak'a ne ol- muştu da kalkınması için önce- lik tanınması gerekmişti? Ba- kanlar Kurulu karan, grev ön- cesinde siyasi bir taktik olarak değerlendirildi. Ancak Belediye Başkanı tarafından "diınyanın en büyük köyü" diye tanımla- Taşkomuru talebinin artmasına karşın, ocaklardaki uretim geriliyor. Yabnmlarsa betirsiz bir tarihe ertelenmiş dururada. (Fotoğraf: BİROL UZMEZ) nan Zonguldak, rakamlara ba- kıldığında oldukça değişik bir görüntü sunuyor. Zonguldak 1979'da gelişmiş- lik açısından Türkiye genelinde dördüncu iken bugün 17. sıra- da. Türkiye'nin nufus artış hızı binde 24 seviyesindeyken Zon- guldak'ın 1985'ten 1990'a kadar nufus artış hızı binde 6.5'te kal- dı. Bu oran, Zonguldak'ın nü- fusunun artmadığını belirttiği gibi, yoğun bir göçün başladı- ğını da gosteriyor. Zonguldak, çevre iller ve ilçe- leriyle ulaşımın zorlukla sağlan- dığı bir ii durumunda. DPT'nin 1990 Zonguldak raporunda "Yuksek egilimi ve lank arazi- si nedeniyle karayolu Hİaşımın- da bıiyuk sorunlaria karşı kar- şıyadır. Mevcut demiryohmdan ulaşım tek hat olarak sağlan- maktadır. TTK limanı sadece TTK hizmeüerinde kullanıl- maktadır. Esldden yapılan feri- bot seferleri kaldınlnuşür. Sal- tukova Havaalanı yetersiz durumdadır" denmekte. Ra- porda bahsedilen ve 1950'de ya- pılan Saltukova Havaalanı'na gittiğimizde etrafta otlayan inekler ve pistte dantel ören köylülerden başka bir şey göre- medik. Havaalanı açüdığında sadece bir deneme uçuşu yapıl- mış. Saltukova Havaalanı bu- gün artık delik deşik olmuş uzun bir pistten oluşuyor. Zonguldak'ın kalkinması için öngörülen "Filyos Projesi" uzun süredirgundemde. Filyos Çayı'nın oluşturduğu deltada 20 milyon ton kapasitelı bir liman ve termik santralla birhkte or- ganize sanayi bölgesi kurulma- sını öngören projenin hangi aşa- mada olduğu belU değil. Zon- guldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yaşar Ali Haberal, Fil- yos Projesi'ni GAP'a benzeti- yor. Haberal, Sanayi Bakanlığı ve DPT'nin organizasyonuyla sürdürülen projenin liman tesis- lerinin yurutuldüğunü, organi- ze sanayi bölgesi kurulması için kamulaştırmanın henuz yapıl- madığını belirtiyor. Taşkömüru talebi 1979-89 yı- lan arasında 67.6 artarken üre- tim yüzde 2Z2 oranında gerile- di. Taşkömüru ithalatıysa yüz- de 729.5 oranında arttı. Zonguldak kömürüne yakın- lığı nedeniyle Karabuk ve Ereğ- li'de kurulan demir çelik tesis- leri kömür ihtiyaçlarımn yuzde SO'süıden fazlasını ithal ederek karşılıyorlar. Ülkemizde iç tüke- tim taşkömüru talebinin 9 mil- yon ton dolayında olduğu he- saplanıyor. TTK 1989'da 3 mil- yon 105 bin 296 ton satılabilir kömür üretti. 1980 öncesinde 4 milyon ton olan kömür uretimi, 1980 sonrasında sürekli düşüş göstererek 3 milyon tona indL Kömür havzasında işlenebilecek 1.4 milyar ton rtzerv var. Hav- zanm rezerv potansiyeli göz önüne alındığında yılda 10 mil- yon ton kömür üretimtnin mümkün olduğu belirtiliyor. StRECEK Ciğereyapışan kömür tozu, madenciyi adım adım ölüme götürüyor 'Nefes ahrsan ölürsünMaden işçisinin meslek hastahğı 'Pnumokonyos'. Hastalığın tedavisi yok. Sadece işçinin tozsuz ortama alınması, hastalığın ilerlemesini yavaşlatıyor. BİROL ÜZMEZ ZONGULDAK — Tertip ye- rinde bekleyen bir grup maden işçisi, kaygılı yüz ifadeleriyle iş- başı öncesi şakalaşan, canlılık- larıyla dikkati çeken diğer işçı- lerden aynlıyorlar. 17 sene kaz- maa olarak çalıştığını beürten Şevki Çenesiz, "Ciğerlerimizde toz var. Meslek bastası oldnk" diyerek yanındaki arkadaşlannı gosteriyor. Şubat ayında tespit edilen hastalıklarıyla ilgili SSK'nın malullük oranlannı tes- pit etmesi gerekirken bu oranın 9 aydır tespit edilmemesi kaygı- lannı daha da arttırmış. lşçiler yer üstünde tozsuz ortama alın- mışlar, ama ciğerlerinde kendi- lerini adım adım ölüme götüre- cek bir duşmanla yaşadıklanm hissediyorlar. Maden işçisinin meslek hasta- hğı "pnumokonyos." Yeraltında 10 yıl kömur ve taş tozlanna maruz kalınması ve solunan to- zun akciğerlerdeki hava kesecik- Kaza bilançosu MADENCt MEYDAN OKUYOR— gttalik yasamı ölmmle içiçe. Biitiin akciğer hastalıklan, artık kaaıksanınış ( lerine yerleşmesiyle meydana ge- len hastalıkla yorgunluk, nefes almakta zorluk hissedilmeye başlanıyor. Uzmanlar, hastalığın başlangıçta tespit edilerek işçi- nin tozsuz ortama nakledilme- sinin hastalığın ilerlemesini ya- vaşlattığını, ölüm riskini yok et- tiğini belırtiyorlar. TTK'da her yıl 20 bin maden işçisinin rönt- gen çekimlerinin yapıldığı 1990'da 283 işçide 'pnumokonyos' tespit edildiği bildirüiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nm 1986'da yapnrdığı bir araştırmaya göre kömür işçilerinin yuzde 13.5'inde pnumokonyos, yüzde 7'sinde bronşit, yüzde 2.5'inde diğer akciğer hastahklan oldu- ğu tespit edilmiş. Pnumokonyos'un tedavisi ol- madığı, ancak işçinin tozsuz or- tama aiınmasıyla hastalığın iler- lemesinin yavaşladığı ve tehlike- sinin azaldığını belirtiyorlar. TTK'da başka işçiler yer üstüne almırken yerine sağhkh işçiler tozlu ortamda çalıştınhyor. Türkiye ile birlikte diğer Avru- pa ülkelerinde uygulanan bu sis- teme az hastahklı çok işçi siste- mi deniliyor. Pnumokonyos'a karşı bazı in- sanların daha dayanıklı olduğu, kanda bulunan anti nükleer an- tikor miktan ne kadar azsa has- talığa yakalanma ihtimalinin de o kadar az olacağı tespit edilmiş. tşçiyi işe almadan önce bu ora- nın tespit edilebileceği, bunun için çok gelişmiş laboratuvarla- ra ve imkânlara sahip olmak ge- rektiği kaydediliyor. Resmi olarak tanınan pnumo- la. konyos'un dışında madencilerde rastlanan ölüm ve hastalık kor- kusunun, ayak parmağı mantar- lannın da meslek hastalıklan kabul edilmesi gerektiği belirti- liyor. Madenci, Zonguldak'ta bulu- nan SSK Hastanesi, Amele Bir- liği ve TTK sağlık ünitelerinin dışında sağhkları için yatınm yapümasını istiyor. İşçiler istis- nasız, grev boyunca sendikala- nnda toplanan 2 milyar 79 mil- yon liranın sağlıklan için kulla- nılm^şını istiyor. 5 yılda 122ölüZONGULDAK (Cumhuri- yet)— Türkiye Taşkömüru Ku- rumu Genel Mudurluğu'nden yapılan açıklamada son 5 yıl içerisinde çeşitli iş kazalannda 122 maden işçisinin yaşamını yitirdiğı bildirildi. Taşkömüru havzasında 1987-1991 yülan arasında (Ekim ayı itibanyla) meydana gelen iş kazalannda 31 bin 316 madencinin çeşitli yerlerinden yaralandığı bildi- rildi. Kazalann yıllara göre dö- kümu şöyle: 1987 yümda 33 ölü, 6845 ya- raü, 1988 yılında 32 ölü, 7255 yaralı, 1989 yıhnda 20 ölü, 6183 ya- ralı, 1990 yıhnda 22 ölü, 6836 yaralı, 1991 yılında 15 ölü, 4557 yaralı. Genel Maden İşçileri Sendi- kası tarafından hazırlanan tek- nik raporda, Türkiye Taşkö- müru Kurumu'nda 1990 yıh kayıp iş günlerinin yılhk ma- liyetinin 21 milyar lira olduğu belirtililyor. TTK'da yıllar iti- banyla işçi sayısında azalma olmasma rağmen kayıp işgün- lerinde azalma olmadığı, kaza- larda meydana gelen kayıp iş günleri sayısını etkileyen en büyük etkenin ölumle sonuç- lanan iş kazalan olduğu vur- gulamyor. 1983 yıhnda meyda- na gelen 145 ölümlü iş kazası- nın^oplam kayıp iş gününün Vo^ım kapsadığı belirtiliyor. FUARI'NDA •YENIYAPITLAR^KADINKÎTAPLIĞIKOKSATANLAR SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNLERİ BUGÜN 22 Kasım Cuma, 16.00-18.00 MELİSA GÜRPINAR - LEYLA PAMİR YARIN 23 Kasım Cumartesi, 16.00-18.00 NURTEN AY-SÜHEYLA TAŞCIER Hft gun: 11.00-20.00 F-M Kultur Meıkezi, Oftaklat (ad Mecidiyfkoy, T»l 167 18 I- N I I ATAKOY MİGROS ATRİUM SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNLERİ YARIN 23 Kasım C.tesi, 14.00-18.00 FÜSUN ÖNAL 24 Kasım Pazar, 15.00-18.00 YALVAÇ URAL (ûtapfan saA^cı olan yoynevfen: UC I *O* / ACMM / *f * / AKB / AKnjZ / A1AN / A1TIN KİTAPLU / AN! / « A ' U«A/ ABTAN / AÜKE a&vnm*.ıIK"aımousIKt*m'vtij*Mıts»:K&ı*a&us:nmuwıt K\.Gt ' UTA / VS /ftlfttlOTEK/ MllM VE SO5YAÜZM / IİLGİ / BİBEY Vf TOPIUM /ftOYUT/ MOT / CAN / CEM / ar I CUKJjntsl / C U « H U « I « T / CAĞDAS YAYINCIUIC , CAĞOAS Y A Y I N U » I QHM/ OAMA» Of MET / 0€BOAM / DOSt KİTAMVI ' OOMEM / 0UZ1EM / f ' EDCtlYAI / EKİM / E«N / El YAZIAM / E«N/ESİN/EVMM/KlNO/rCIIM/C(CE'GEIICB: • GCTCEK SANAI / G O l « ı CUNDOÖAN / CIC ' HA tOCA 1UJVGUN) / HACAN / HATIPO6iU HAZIftAN / H l / HUfttfrET VAKF1 / GEA / ItEflSİM / MK! IAP/ni»N/NtBi/i5l5/KAr«u/ao» utAia KASTAS KAVUM / KAYA / KAYNAK ' nvı / KOOAI ' KOKSAN IIMO / «HAVİBUUT / METS M1UYET , MSAN / CX1A / OMU« / OGUIMİN / ONCU / OYXU ' OZE> , CZGUt ' PAN / PADS / PAPOU5 / PAYE1 ' KNCBC /MDMOUSf / KMB / IUH VC MACOf ' SAK I SA8MAL/ SAUANC / S*VAS / SAY / Stt / SİMAV1 / SİMCC / SCHUN / SOSYA1 / SUN / ItHH / I&OS / TOOA* ' TOnUM / TOKS ' IUK M ütn*O , UMg / VAHK / VEISO / YMA / YA1CIN / YA PA ; YATI a I YAKAK / YASA / YA$»M / YA2R / YtNI IUBOJ / Y1MA2 / YCH / YO0DAM / TON / Yu*1 ' ITUVA Ş I Ş LI MİGROS GOLDEN PIAZA SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNLERİ YARIN 23 Kasım C.tesi, 15.00-18.00 HİLMİ YAVUZ 24 Kasım Pazar, 15.00-18.00 MARIO LEVİ Küapfon sahşia olan voynevteri- A»C / AfiA/ AÛAM; AfA/ AK1S ' AAYJZ / AİAN / AlTIN KİTAF1AJ1 / ANT / ARA / AMA/AfifTAN / AIKE aO<VESANtT/AIAa. A«tAWS'AYBKT1/tAâAM/USM(/K>S/iaaaj5\JNMI>«Uia/KIXZ/tEIA t'S , BiBilOIfK , BIÜM VE SOSYA1İZM / eHCI / BIKV VE TOKUM / IOTUT / VOt I CAN / CIM CE= /CUMARIfS rUMHUKlYET / CAGOAS YAYINCIUK / CAÛOAS YAVMAB / ONAt/ DAMMt /0E «ET ' DteGAH / DO51 KITAMV ı OONEM / DUZ1EM / E / EOEÜTAt / EKİM / EMN / El YAZVU1 / f«N ESiN'fV«w,K>CI/K)l»t/G«I/GE«CEI/GE«CKSAKAI/GO(Cf / GUNOOÛAN / GUI / HA ftOOA ITUYC JNj / HACAN / HAHPOÛ4U / HAZ«AN ı HH / MUW«YET VAKfl / CCA / llfTt5IM / ^«i IAP INSAN MTPR ' 5(S / STAf^u / XDW» / KA8AIO / KASTA5 '«AVRAM / ICAYA / KAYNAK / WYI / KORAL KOKSAN / IIM»O MAVeuiUI / MİT1S / MUIYEI / N1SAN / COA ' OW> , OG«T«N / Or<U / OYKJ ' OZE« / OZGUIÎ ' PAN / PARS PAP1BUS ' PAYEl / PtNCflK /RECMOUSf / «£MT / »Uw VE HACCC / SAK SAKMAL SATRANC / $A^A$ , SAY I 5£t / 5MAV) / SIMGC / SOftUN ' SOSYAL / SUN / TEKM / IE1OS /T COA* / 1O«UM TOÎOS ' tUK OH Ot&*Cl I Uf*U / VABK / VEBSO / YABA / YAtCM / YA PA / YAfl W£D1 / YAPSAK »ASA / YAS»j* YAZn / YEM R1IKI/ ' YUMZ / Y a / YOR0AM / 1ON I YUtT / YUVA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear