18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 Doç. Dr. KAYIHAN ÖZOĞUZ Kamuoyu Araştırmajarı Rüşte Erdi 20 Ekim 1991 genel seçimlerinin belki siyasal sonuçları kadar örtemli bir diğer sonucu da "kamuoyu araştırmalan"- nın, yine kamuoyu gözünde "rüştünü" ispat etmesidir. Bu ise öncelıkle "siyasetin" ve giderek tüm "karar meka- nizmalarının" bilimle daha barışık hale gelmesi demektir. Gelişmekte olan toplumlar, determinist illşki ve sonuçları daha iyi kavrar ve dolayısıyla müspet bilimlere karşı güven, inanç ve saygı duyarken ıhtimali (stokastık) ilişkileri çözümle- yen sosyal bilimlere daha kuşkulu ve -itiraf edelim- kücümse- yen bir gözle bakıyorlar. Dolayısı ile özelde "kamuoyu araştırmaları', genelde "araştırma" olgusunun kuşku duvarlarını aşması, bilimin, toplumumuzun bütün alanlarındatüm boyutları ile layık oldu- ğu "saygınhğı" ve "etkinliği" kazanmasında bir önemli adım oluşturacaktır. Kamuoyu araştırmalanrta da yönelen kuşkulu tavırda, ge- nelde bilime saygı ve güven kıtlığından kaynaklanan bu genel neden dışında başka etmenlerın de payı var mı? Bence bu kuşku -hatta giderek kaygı- iki temel nedenden kaynaklanıyor. Bunlardan ilki, "istatistikbilimi veteknıği"nintanınmaması ya da çok az tanınması... Dolayısı ile bılinmeyen her şeyden olduğu gibi istatistikten de korkmak, korkulan her şeye yapıl- dığı gibi bir tür ınkâr yoluna gitmek ve hatta her inkâr olayında olduğu gibi bunda da bir "ıstihza-alay" ardına gızlenmek gibi bir tavır ortaya çıkıyor. Bu nedenden kaynaklanan olumsuz tutumu, "ortalama' kitlelerde olduğu kadar, kimi zaman "aydınlarda" dahı gözle- mek mümkün! Dolayısı ile bu ve bunun gibi toplantıların ilk amacı, istatis- tik biliminin "gücü" ve "etkinliğinin" sokaktaki adama kabul ettirilmesi; 30 milyonluk bir kitienin fikrini (oyunu) nasıl bir- kaç bin kişiden hareketle -hem de çok düşük bir hata payı ile- hesaplayabileceğimizi anlatmak olmalıdır. Köseli bir ifade kullanırsak, kişileri, nasıl kibrit kutusu bü- yüklüğünde bir elektronik hesap makinesine teknik özellikle- rini anlamadan hayranlık duyuyor ve yaptığı hesaptan hiçbir kuşkuya kapılmıyorlarsa, aynı şekilde örnekleme yönteminin "sihrini" çözemeseler de sonucuna inanmaya talim etfirmek gerekiyor. Ikınci kuşku (ve kaygı) nedenıni anlamak daha kolay. Bu araştırmalarla elde edilen sonuçların "saptjrılabileceği", "çarpıtılabıleceği", hatta giderek -deyış uygunsuz da olsa ifade etmek gerek-tamamen "uydurulmuş" sonuçlar yayım- lanabileceğı kuşku ve kaygısı bu! Bu kuşkunun iki nedenı (ve mantıklı) açıklaması var ilkin, bu araştırmaların kamuoyunu yönlenidirmek yolunda etkin bir araç oluşturduğu, özellikle siyasal seçimlerde "kararsız oyları" etkilemekte önemli rol oynayabıldıkleri kanısı yaygın. Ikinci olarak, farklı araştrma kuruluşlarınca yapılmış çalış- maların kımi zaman çok farklı sonuçlar vermesi de kamuoyu- nun kavramakta güçlük çektiği bir olgu. Dolayısı ile bir önemli görev de öncelikie bu araştırmaların gerçekten kamuoyunu etkıleyıp yönlendirerek "oluşturmak" gücünün sanıldığı ve söylendiği düzeyde olup olmadığını tar- tjşmak olacaktır. Burada hemen bir soruya da değinmek gerek. Eğer yönlen- dirme-etkileme amacı taşımıyorsa, kısa bir süre sonra sonuçları zaten belli olacak bir konuda (genel seçımler konu- sunda) bunca maliyet yüklenerek araştırma yaptrmak nıye? En etkin araştırmanın " ^ ^ ^ ^ ™ ^ ^ ^ ^ ^ " ~ ^ ^ ~ ^ ^ " ^ ~ llle de bir galip ve mağlup aranıyorsa, bence bu seçimin bu anlamda mağlubu, "olsa olsa metodu", "bence" sözcüğü ile başlayan her tahmin ve bunların simgelediği ' 'ciddiyetsizlik "ve 1 'bilim dışılık"tır. bile, tek bir oyun dahi önemi ve anlamının bu denli yüksek olduğu ge- nel seçimlerin yerini alması söz konusu ola- mayacağına göre kuşkusuz ilk elde haklı birsorubu! Buna karşılık, belki asıl amacı tarif etmek: Gerçekten etkin, doğru ve dürüstçe" gerçekleş- tirilebilir ve topluma bu özellikleriyle mal olur- larsa, kamuoyu araştjrmalarının, "siyasal katılım" ve "çoksesli- liğinin" önemli bir aracı haline geleceğini belirtmek gerekir. Böylece siyasal (merkezi ya da yerel) iktidarların da kamuoyu- nun nabzını tutmak. toplumu (tamamını ya da bir bölümü) ilgilen- diren konularda (yine ilgili) kamuoyunun fikrini almak olanağını kazanacağı açıktr. Yine farklı sonuçların, farklı yönlendirme-etkileme amaçların- dan değil, yalnızca farklı tekniklerden kaynaklandığını da kanıtla- mak durumundayız. Bu ise uygulanan örnekleme tekniklerini, örnek büyüklüğünden soru formuna kadar geniş bir biçimde açıklamak, irdelemek ve eleştirmekle mümkün olacaktır. Bu arada dürüst ve açık davranmak, kamuoyuna işin "hilesi"- nin de mümkün olduğunu anlatmak gerektiğini düşünüyorum. Hilenin yalnızca sonuçlann değiştirilmesi ya da uydurulması anlamında kaba bir biçimde değil, tekniği ustaca kullanarak, ömeği seçerken, örnekleme zamanını, -kotalan- soru formunu belirlerken ince bir biçimde de yapılabileceğini kamuoyuna açık- ça rfade etmek gerekir. Bu konuda yaptlacak asıl önemli şey, bir tür "deontoloji", yani bir meslek ahlakı tanımînı yapmak ve bu tanım üzerinde birleşmektir. Kamuoyu araştırma kurumlannın son seçimdeki "galibi" ya da "mağlubu" var mıdır? llle de bir galip ve mağlup aranıyorsa, bence bu seçimin bu anlamda mağlubu, "olsa olsa metodu", "bence" sözcüğü ile başlayan her tahmin ve bunların simgelediği "ciddiyetsizlik" ve "bilim dışılık'tır. Galip ise bizzat kamuoyu araştırmacılığının kendisi ile bu alan- da ciddiyetle çalışıp özelde istatistiğin, genelde bilimsel araştır- ma tekniklerinin (bilimin) gücünü kanıtlayan tüm araştrma şirketjerimizdir. I.U. İstatistik Araştırma Merkezi Müdürü İLAN T.C. POZANTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1991/36 Davacı Metin Saydan Kocahan vekili Av. Türgut Kocahan tarafın- dan davalılar Ayşe GUlay ve yandaşlan aleyhine açmış olduğu ferağa icbar suretiyle tescil davasının mahkememizde yapılan açık duruşmada verilen ara kararı gereğince: Davalılar Ayşe Gülay, Gülsüm Gülay ve Hayriye Gülay adına çı- kartılan daveüyenin bilatebliğ mahkememize iade edildiği, zabıta tah- kikat ve araştımıalanna karar verildiği, tebligata yarar adresleri te- spit edilemediğinden adlanna Uanen tebligat yapılmasına karar ve- rilmiştir. Verilen karar uyannca davalılar Ayşe Gülay, Gülsüm Gülay ve Hay- riye Gülay'ın 14.1.1992 günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bu- lunması, duruşmaya gelmediği gibi kendisini bir vekille de temsil et- tirmediği takdirde HUMK!nun 509 ve 510. maddeleri uyannca du- ruşmalara gıyabmda devam olunacağı ve gıyabında karar verileceği davacı dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 42166 T.C. * GAZİANTEP SULH CEZA MAHKEMESt HÜKÜM ÖZETİ Sayı: 1991/289 Karar No: 1991/786 Hâkim: Şazi öner 19523 Kâtip: Filiz Güvenç Davacı: K.H. Sanık: Mustafa Gazi Ünal, Mustafa Oğ. 962 doğ. Besni ilçesi nüf. kayıtlı olup, halen 25 Aralık Mah. 17 nolu sokak no: 29 Gazıantep. Bakkallık yapar. Suç: Gıda Maddeleri Tüz. Muh. Suç ta.: 26.12.1990 Karar Ta.: 9.7.1991 Sanık Mustafa Gazi Ünal hakkında Gıda Maddesi Tuzuğü'ne muh. suçundan eylemine uyan TCK'nın 396 mad. uyannca 3 ay hapis 40.000 TL. Ağ. P.Cezası TCK'nın 647/4 mad. uyannca içtimaen toplam 490.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına. TCK'nın 402/1 mad. uyannca cürme vasıta kılmaktan meslek, sanat ve ticaretten 3 ay men'ine, aynca takdiren 7 gün süreyle işyeri kapa- masına, TCK'nın 402/2 mad. uyannca karar özetinin C.Savcılığına gönderilerek gerekli ilan işleri yapılmasına dair karar verildi. 5.11.1991. Basın: 42027 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 22 KASIM 1991 Federal Almanya, ve Yabaneı tki Almanya'nın birleşmesinden sonra, ekonomik açıdan eyalet sağlık, sosyal ve çalışma bakanhklannın yardımlanndan yararlanamayan Türk toplumunun, ekonomik olarak gün geçtikçe artan ağırlığına rağmen politik ağırlığı olmaması, Alman toplumu içinde bir baskı grubu oluşturulamamasını beraberinde getiriyor. Prof. Dr. FARUK ŞEN Türkiye Araştırmalan Merkezi. Almanya'daki basın son bir yıldır Federal Almanya'ya sığınma hakkı için gelen yabancı- lann yapısı ve Alman ekonomisine getireceği yûk konusunda yaptıklan devamlı yayınlarla Alman halkında bu konuda belirli bazı olum- suz gelişmelere de neden oldular. Alman parlamentosunda özellikle konservatif parti- lerin ele aldıklan ve sığınma hakkı nedeniyle Federal Almanya'ya gelen yabancılann ülke ekonomisine büyük ölçüde yûk getirdikleri teorisi basın tarafından da geliştirilerek, 1991 ağustos ayından itibaren Federal Almanya'da büyük ölçüde gelişen bir yabancı düşmanlığını da beraberinde getirdi. Federal Içişleri Bakanlığfnın sayılannı 1 milyona yakın olarak gösterdiği sığınmacıla- nn, gerçekte bu sayımn ancak 1/3'ü kadar bir halk kitlesini oluşturdukları, Federal Al- manya'daki bilim adamlan tarafından da sayılarla ortaya konulmasına rağmen, Fede- ral Hükümet bu konuda sorumsuz bir tavır sürdürmeye devam etti. Federal Almanya'da ilk başlarda sığınma hakkı isteyen yabancılara yönelik olarak geli- şen bu düşmanhk son haftalarda sayılan 5.200.000'i bulan tüm yabancılara yönelmeye başladı. 78 milyonluk Federal Almanya'da %6.4'lük bir kitfeyi oluşturan 5 milyonun üze- rinde yabancı, başta Türkler olmak üzere bu ülkenin ekonomisine ve sosyal yaşamına bü- yük ölçüde katkıda bulunmuşlardır. 1955'te ltalyanlann Federal Almanya'ya gelişleri ile başlayan göç dönemi, 1961 yıhnda Türkiye ile Federal Almanya arasında imzalanan göç an- laşması sonucunda ilginç boyutlara varmış bulunuyor. Eylül ayından itibaren Federal Al- tnanya'daki yabancı düşmanhğının büyük ölçüde Türkleri hedef aldığı görûlmektedir. Başta eski Doğu Almanya'da yaşayan kitlenin Federal Almanya'da yaşayan Türkleri kendi- lerine rakip olarak görmesi ve 30 yıldır ülkenin ekonomisine büyük ölçüde katkıda bulunan Türklerin Almanya'da ulaştıklan başanlara tepki ile bakmalan yabancı düşmanlığını ya- vaş yavaş bir Türk düşmanhğına dönüştürme- ye başladı. Bunun en çarpıcı mısalıni geçen yaz aylannda Federal Almanya'ya katılan ye- ni eyaletlerde yapılan bir araştırmada tespit etmek mümkündü. 5 yeni eyalette 16 ila 22 yaşlan arasındaki Alman gençlerine yönelik yapılan araştırma sonunda, ülkede yaşayan yabancılann sevilme-sevilmeme sıralamasına baktığımız zaman; Amerikalılann sevilen ya- bancılar arasında 1., Fransızlann 2. ve Ingiliz- lerin 3. sırayı aldıklan görülmekteydi. Sovyetler'in 9. sırayı aldıklan bu araştırmada, 19. sırayı TürkJer ve 20. sırayı Çingeneler al- maktaydı. Bunun dışında gene Federal Almanya'da yapılan araştırmalara göre; sağ- cılann ve skinheadslenn yabanalara yönelik saldınlannı ve tepkilerini Alman halkının %34'ü olumlu olarak karşılamaktadır. Özel- likle Sachsen eyaletindeki Hoyerswerda ken- tinde. aşın sağcılann bir sığınmacı yurduna saldırmalan ve bu sığınmacı yurdunda yaşa- yan 100 kadar sığınmacının Alman polisi tarafından korunamayarak başka bir eyalete gönderilmeleri, Hoyerswerda'nın yabancılar- dan annması, aşın sağcılara büyük ölçüde güç vermiş bulunmaktadır. Böylece aşın sağcılar ve skinheadsler, içinde yaşadıklan kentlerde yabancılara gereken tepkiyi gösterdikleri tak- dirde, bu yabancılann kentlerini terk etmek zorunda kalacağı kanısındalar. Federal Hü- kümet ve Alman polisi özellikle eski Doğu Almanya'da, bugünkü yeni eyaletlerde ya- banalara yönelik saldınlar sırasında yabancı- lan koruyamayacak bir duruma düşmüş bulunmaktadır. Tarihin tekran mı? Bu gelişmeler, Almanya'da başta yabancılar olmak üzere bırçok kimsede acaba tarih tek- rar mı edecektir görüşünü yavaş yavaş hareke- te geçirmektedir. Avrupa'da yeni birdalgalan- ma başladı. Aşın sağcı hareket Fransa'da, son seçimlerden sonra Avusturya'da ve Federal Almanya'da yavaş yavaş büyük boyutlara erişmeye başlıyor. Federal Almanya'daki aşın sağa hareketin en korkutucu yönü; saldırgan olması, başta yeni eyaletler olmak üzere aşın sağcılann ve skinheadslenn yabancı düşman- lığını artık saldınya dönüştünneleri. Yeni eyaletlerdeki ekonomik yapının bugüne kadar düzelmemesi, işsizliğin büyük boyutlara eriş- mesi ve eski Doğu Alman, yeni Federal Alman vatandaşlannın ulusal gelirden ve ekonomik gelişmeden yeteri kadar pay alamamalan, kendilerini sosyal devletin altyapısından ya- rarlanmaya itiyor. Işsizlerin ve kısa süreli çalışanlann 2 milyona vardığı eski Doğu Al- manya'da en fazla tepki gösterilen grup, 1.675.91 l'lik nüfusu ile Türkler. Türklenn 30 yıllık göç tarihinden sonra belirli yerlere gel- meleri, artık homojenlikten çıkıp heterojen bir grup haline gelmeleri, toplumun her yerinde yer almaya başlamalan, bu tepkinin daha acı- masız olmasını da beraberinde getiriyor. Her 13 Türk ailesinden birinın kendı evinde otur- duğu Federal Almanya'da, Türk işçi çocukla- nnın 12.000'lik bir grupla yabancı öğrenciler arasında ilk sırayı almalan, 2000'li yıllarda, babalannın geldiklerinin çok üstünde yerlere gelebılecek olmalan, bu yabancı düşmanlığını özellikle Türklere yönlendiriyor. F. Almanya'daki Türk toplumunu önü- müzdekı yıllarda bekleyen sorunlann sayısı artıyor. Yeni Yabancılar Kanunundan olum- suz olarak etkilenen toplumumuz, bunun dışında 1 Ocak 1993 tarihinden itibaren ger- çekleşecek olan birleşen Avrupa'nın tek pazanndan da büyük ölçüde etkilenecek.lki Almanya'nın birleşmesinden sonra, ekono- mik açıdan eyalet sağlık, sosyal ve çalışma bakanhklannın yardımlanndan yararlana- mayan Türk toplumunun, ekonomik olarak gün geçtikçe artan ağırlığına rağmen politik ağırlığı olmaması, ALman toplumu içinde bir baskı grubu oluşturulamamasını beraberinde getiriyor. Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun %4'ü Avrupa'da yaşıyor ve Federal Al- manya'daki TürkJer, Avrupa'da yaşayan nüfusumuzun %75'ini oluşturuyor. Gerek Al- man gerek Türk ekonomisine büyük ölçüde katkılan olan bu topluluk. 9O'lı yıllarda yaşa- dıklan ülkelerde büyük güçlüklerle karşı karşıya kalmaya devam edecek. Moda ve magazin haberlerini Akkadın'dan izlemeniziçin... Akkart'h; • AkMatikler 'den paraçeker, parayatınr, hesaplar arasında virrnan yapar, bankacıhk işlemlerini gerçekJeştirirsiniz. • A k t e I' ı (188 12 88-lstanbul) arayarak hesap bakiyenizi, günlük döviz kurlarını, İMKB bilgilerinı, en yakın AkMatikler'in yerlerini arunda öğrenirsiniz. • Bir ay boyunca yaptığınız tüm banka işlemlerini istediğiniz adrese gönderilen Hesap Dökümü'nde izleyebilirsiniz. • İndirimli kaza sigortasındanyararlanır, Akkadın dergisini ücretsiz alabilırsiniz. AKBAIMK "Güveninizin Eseri" Şimdi berkes Akkart' t« niçin gerekli olduğunu büiyor.. Sizin içindebirAKKART gerekli. T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ İLANEN TEBLİGAT Sayı: Muafıyetler: 8/182- Konu: tlanen tebligat Hk. Erenköy Giriş Gümrilk Müdürlüğü'nün Mutlu Denizcilik Işletme- si A.Ş. Firması'na ait T.C. Basbakanhk Devlet Planlama Teşkilatı Müs- teşarlığı Teşvik Uygulama Başkanlığı'nca Tanzimli 85/2-1521 sayüı 20.10.1985 tarihli Ihracatı Teşvik Belgesi T.C. Başbakanlık Devlet Plan- lama Teşkilatı Müsteşarlığı Teşvik Uygulama BaşkaıüığYnın 76222 sa- yılı 27.12.1990 günlü yazüan ile iptal edilerek fırmaya Ihracatı ve Dö- viz Kazandıncı Faaliyetleri Teş\ik Tebliği'nin 47. maddesine göre mü- evyide uygulanması istenmiştir. İptal edilen mezkür thracatı Teşvik Belgesi ile Müdürlüğümüzden ithal edilen eşyalara ait aşağıda sayı ve tarihleri kayıtlı giriş beyanna- melerinde thracatı ve Döviz Kazandıncı Faaliyetleri Teşvik Tebliği'- nin 47. maddesine göre tahakkuk eden gümrük vergi veresimleriile (varsa fon bedelleri) fınnamn müdurlüğümuzde mevcut ve araştımıa- lanraız sonucu tespit edilen adreslerine yapılan tebligatlarda finna- nın bu adreslerde bulunamayışından dolayı Turk Ceza Kanununun 317, 319, 321 ve 323. maddeleri gereği fırma ortaklannın şahsi adres- lerine de yapılan tebligatlarda firma ortaklannın adreslerinde bulu- namayışından devlet alacağının tebliği yapılamamaktadır. MüdUrlüğümüzce tescilli aşağıda sayı ve tarihleri kayıtlı giriş be- yannamelerine ait tahakkuk eden 2.655.704.906 TL.sının esyalann fiili ithal tarihlerinden itibaren faiz ve gecikme zammı tutarlanmn saklı kalmak üzere 7201 sayüı Tebligat Kanunu'na göre ödeme emri yerine kaim olmak üzere İLANEN TEBLİĞl'NE karar verildi. FİRMA ADRESİ Büyükdere Caddesi No: Bevanname sayı ve tarihn 68534-12.11.1986 53342-2.9.1986 47247-30.7.1986 58206-25.9.1986 38176-17.6.1986 41256-2.7.1986 45262-22.7.1986 41737-4.7.1986 45324-22.7.1986 49341-11.8.1986 37637-13.6.1986 58210-25.9.1986 69999-18.11.1986 51025-21.8.1986 44326-17.7.1986 42260-8.7.1986 51862-26.8.1986 51214-22.8.1986 66716-5.11.1986 113/2 tstanbul Bey sayı tarihi: 51716-26.8.1986 54600-9.9.1986 47727-1.8.1986 53872-4.9.1986 50842-20.8.1986 54995-10.9.1986 68183-11 11.1986 70548-20.11.1986 57495-23.9.1986 65862-31.10.1986 46278-25.7.1986 49093-8.8.1986 56215-16.9.1986 54980-10.9.1986 53544-3.9.1986 52176-27.8.1986 39581-24.6.1986 55510-2.9.1986 46276-25.7.1986 Basın: 452045 1925-1984 ANMA Babamız AHMET EREN'i sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. ÇOCUKLARI KALORİFER KÖMÜRÜNÜZ İÇİN AKARSU MADENCİLİK İNŞAAT SAN. ve TİC. LTD. ŞTI. Kalorifer Kömürü Satış Merkezi Anadolu Yakası: Rumeli Yakası: Suadıye. Şemsetlın Günaltay Caddesi Samanyolu Sokak No 77 D 1 ŞehıtEvlıyaSok No 41/1 Kadıköy-ISTANBUL Osmanbey-ISTANBUL Te): 362 32 05 - 372 24 78 Tel 132 69 S7 - U831 02 Fax- 380 33 72 İLAN T.C. SORGUN KADASTRO MAHKEMESİ Sayı: 1985/10 Davacı Sorgun ilçesi Karaburun köyünden olup halen Sorgun ilçe- sinde ikamet eden Mehmet Ünal vekili Av. Yusuf Kıymazarslan tara- fından aynı köyden davalılar Salim Basol ve 36 arkadaşı aleyhine açılan tespite itiraz davasının (aym köy 188 parsel, 294 parsel, 254 parsel ve 224 parsel) yapılan açık yargılaması sırasında davalılar Mürüvet Çağlar, Şöhret Yılmaz, Nuriye înal, Ünal Koçer, Güner Koçer, Çınar Koçer, Yilmaz Koçer, Şükril Koçer, Meryem Koçer, Murat Koçer, Hakan Ko- çer, Hasibe Doğan, Şavgı Doğan, Erdoğan Duygu, Çoşkun Duygu, Halime llter, Orhan llter, Yalçın llter, Cansever llter ve Süleyman 11- ter'lerin adresleri kolluk kuvvetlerince de tespit edilememiştir. Duruşma gunü olan 19.12.1991 gunü saat 8.30'da Sorgun Kadastro Mahkemesi'nde yapılacak olan dunışmada hazır bulunarak yapılan kadastro tespitine ve davacının itirazlarına karşı gerekli beyanda bu- lunmalan, dunışmaya gelmez ve beyanda bulunmazlarsa 3402 sayılı yasanın 29. maddesi uyarınca yargılamaya yokluklarında devam edi- lerek karara bağlanacağı davetiye yerine kaim olmak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 50415 FAHRETTİN ÇÎLOĞLU Kafkasya Halkları ÜzerineSovyetler'in kapalı kapHİarını aralamasıyla bu ülkede neler olup bittiğini neredeyse günü gününe izleme olanağı bulduk. Balöklar'dan tutun da, ta Sibirya'ya kadar Sovyetler'in küçük bir bölümünü oluşturan Kafkasya'yla ilgili haberlerin iseTürklye'de özel bir önemi var. Çünkü Türkiye'de, göç yoluyla gelmiş, bütün Kafkasya halklarından topluluklar yaşamaktadır. Bu topluluklar, anavatanlarındaki soydaşlarına karşı ilgilerini bugün de sürdü- rüyor ve oradaki gelişmeleri yakından izliyorlar. ömeğin, geçen gün Türkiye'ye uçak kaçırarak Rusya yönetiminin baskısına karşı seslerini duyurmak isteyen Çeçenlere destek veren bir grup Tür- kiyeli Çeçen'in gazetelerde açıklamaları yer aldı. Uçak kaçırma sanırım amacına ulaştı ve Çeçenlerle ilgili gelişmeleri izleme olanağı bulduk. Daha önce de basında, Kafkasya daki gelişme- lerle ilgili haber ve yazılar yer almıştı. Peki basın, Kafkasya ve Kafkasya'daki gelişmeler konusunda kamuoyunu gerçekten doğru bılgilendirebiliyor mu? Degişik za- manlarda gazetelerde verildiği gibi, örneğın Kirovabad (Gence) kentı Gürcistan'da mı? Gürcistan'ın kuzeyinde Gürcülerle Çeçen- ler mi çatışmaktadır? Ceçenler Türk mü? Çeçen Devlet Başkanı Dadayev'in adı Çokar mı, yoksa Cahar mı? Gürcistan devlet baş- kanının soyadı Gamsakhurdia mı, Gamsahurdia mı, yoksa Gam- sakurdiya mı? Acarlar diye ayrı bir Kafkas halkı var mı? Çeşitli gazetelerde çıkan köşe yazılarından tutun da. üç-beş sütun üze- rinden manşette verilen haberlere vanncaya değin birçok yazı- dan bu tür örnekler birkaç katı çoğaltılabilir. Bu kadar çok yanlış ve eksik bilgi veren Türk basınının sanırım Kafkasya ile ilgili iki temel sorunu var. Birincisi bölgeyi iyi tanımı- yor olması, ikincisi Türkiye'nin ticaret ve dış politika açısından yakından ilgilendiği bu bölgedendüzenli haber akışından yoksun bulunması. Ancak bu yazının amacı, ne şımdiye kadar yayım- lanmış yanlışları düzertmek ne de basına düzenli haber akışının nasıl sağlanacağına ilişkin öneride bulunmaktır. Burada Kafkasya halkları üzerine özet bilgiler verilmesi amaçlanmıştır. Kafkasya etnik yapısı açısından oldukça karmaşık bir bölge. Eski Arap coğrafyacıların deyişıyle 'Cebelü'l-Elsine', yani Diller Dağı. Bu deyim, bölgede çok sayıda dilin konuşulduğunu anlat- mak için kullanılmış. Bu — ^ ^ " ^ ~ " demektir ki bölgede bir o Sovyetler'in küçük bir kadar da ayr. halk var. M / Ü m ü n û oluşturan Kafkasya'da yaşayan ^-a/ıfflcı/fl'ı//a ilnili halklar temelde ikiye ayn- ^^tKasya yia İlgili haberlerin ise Türkiye'de özel bir önemi var. Çünkü Türkiye'de, göç yoluyla gelmiş, bütün Kafkasya halklarından topluluklar yaşamaktadır labilir 1) Kafkasya'nın yerli halkları, 2) Yerli olmayan halklar. Hint- Avrupa, Altay ve Hami- Sami gibi geniş dil ailele- riyle yakınlığı olmayan ve ayrı bir öbek oluşturan Kafkas dillerini konuşan yerli halklar, tarihin baş- langıcından bu yana Kaf- kasya'da yaşamaktadır- lar. Ikinci gruba giren halklar ise Hint-Avrupa, Türk ve Sami kö- kenlidir. Kafkasya'nın yerli halkları bir güney, iki de kuzey koluns aynlır. Kartveli ya da Güney Kafkas dillerini konuşan güney kolu Gürcüler, Lazlar, Megreller ve Svanlar'dan oluşur. Bugünkü Gürcü ulusunu oluşturduğu kabul edilen bu halkların çoğunluğu Gürcistan'da yaşamaktadır. Bunlardan Lazlann bü- yük bölümü bugün Türkiye sınırlan içindedir. Gürcistan'ın Acara özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan ve bölgenin adından dolayı son- radan Acaralılar denen topluluk ise ayn bir halk değil, Osmanlı döneminde Müslümanlaşmış Gürcülerdir. Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Türkiye'ye göç eden Gürcü- lerin hemen hepsi bu bölgeden gelmişlerdir. Gürcistan'ın Abhaz özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Abhazlar Rusya Federasyonu'na bağlı Adige özerk bölgesindekı Adıgeler- le Kabartay-Balkar Ûzerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Kabartaylar ve 19 yüzyılda tümü Türkiye'ye göç etmiş olan Ubibler, kuzeybatı Kafkas halklarını. Rusya Federasyonu içinde yer alan Çeçerv Inguşya'da yaşayan Ceçenler ve Inguşlar. Dağıstan'daki Avariar, Lezgiler, Laklar ve Dargiler kuzeydogu Kafkas halklarını oluştu- rurlar. Adıgelen, Kabartaylar ve Karaçay-Çerkes Ozerk Bötge- si'nde yaşayan Çerkesterin tümü "Çerkesler" olarak adlandınlır. Ceçenler, Inguşlar ve küçük bir topluluk olan Batlara "Veynan- lar" denir. Bu halkların dışında küçük topluluklar oluşturan çok sayıda yerti Kafkas halkı vardır ve hepsi ayrı bir dil konuşmak- tadır Kuzeybatı ve kuzeydogu Kafkas halklannın hemen hepsi- nin bir bölümü, Rusların baskısı sonucu olarak 1864'te ve son- rasında Türkiye'ye göç etmişlerdir. Bunlar arasında çoğunluğu "Çerkeşler" oluşturur. Hint-Avrupa, Türk ve Sami kökenli halklar Kafkasyaya son- radan yerleşmişlerdir. Hint Avrupa kökenli halkların başında Er- meniler ve Osetier gelmektedir. Ermeniler Kafkasya'nın güney- batjsında, Ermenistan'da; Osetler ise orta kesiminde, Rusya Fe- derasyonu içindeki Kuzey Osetya Ûzerk Cumhuriyeti ile Gürcis- tan'daki Güney Osetya özerk Bölgesi'sinde yaşamaktadır. Küçük topluluklar oluşturan öbür Hint-Avrupa kökenli halklar arasında Kürtler. Talişler, Tatlar sayı labilir. Kafkasya'da yaşa yan Türk kökenli halklar arasında çoğunluğu Azeriler oluştur- maktadır. Azerilerin çoğu da Kafkasya'nın güneydoğusundaki A zerbaycan'da yaşamaktadır Azeri halkı da tarihsel sürecte ikiye bölünmüş ve büyük bölümü iran Azerbaycanf nda kalmış- tır. Türk kökenli öbür Kafkasya halklannın başlıcaları, Ku- muklar, Nogaylar, Karaçaylar ve Balkarlar'dır. Kumuklar Dağıstan'da, Nogaylar Karaçay-Çerkesye ve Dağıstan'da, Karaçaylar, Karaçay-Çerkesya'da, Balkanlar Kabartay- Balkarya'da yaşamaktadırlar. Kafkasya'nın Sami kökenli tek halkı, Dünya Savaşı'nda Osmanlılardan kaçarak bölgeye yer- leşmiş olan Asurilerdir. Bölgeye sonradan yerleşen Ruslar- la Ukraynalıları da içine alan Slav kökenli topluluklar Kafkasya nüfusunun en az üçte birini oluşturmaktadır. İNGİLİZCEYİ 8 AYDA KONUŞUN Sizi Amerikalı dostlanmızta tanıştıralım. 349 59 38 Tekirdağ Altmoba'da 0 deniz, kat kaloriferli, komple mobilyalı süper lüks daire. Tel.: 554 60 54
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear