18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
) KASIM 1991 DİZİ-RÖPORTAJ CUMHURÎYET/7 demokratiar fgrtişiyor Nedenyenıldiknasükazanırız? Ecevit: DSP'ninyolu açık & içine düştüğü tıkamkhkta, ideolojik bakımdan çok îutarsız ve çelişkili bir yapı oluşturmuş bulunması da önemli bir etkendir. Sosyal demokrasi veyademokratiksol SHP'nin gölgesinden kurtuldukça ve DSP'nin bütün engelleri aşabilecek güce eriştiği anlaşıhnca DSP'nin yolu açılmaktadır, açılacaktır. — Gerek dunyada gerek Türkiye'de sosyal demokrasi sizce nasü düzlnğe çı- kabilir? ECEVtT — Sosyal demokrasinin ta- rihsel süreç içinde kökleşnûş bazı gek- nekleri, kavraırüan, simgdcri, hatta tut- kulan vardır. Bütün dünyayı sarsan tuzlı değişim döneminde, sosyal demokratla- nn, temel insani değerkrini korumak ve sürdürmek koşuluyla, o geleneklerden, kavramlardan, simgelerden veya tutku- lardan çoğunu değiştirebümekri gerekir. Bu da kolay olmadığı içindir ki şimdi Doğu Avrupa'nın sosyal demokrat eği- litnli kesimkri, kendilerini bizim gibi "demokraük solcu" olarak nitelemeyi yeğliyorlar. Hatta bu eğilim ttalya gibi bazı Ban Avrupa ülkelerinde de görü- lüyor. Zatcn biz de daha 1960'h yülarda CHP yapısı içinde başlattığıraız yeni ha- reketi, geçmişe bağımlı olmamak için "sosyal demokrat" terimiyk değil, "De- mokretik Sol" terimiyle tanımlamayı uygun bulmuştuk. Bizim 1%0'h yıllar- da açnuş olduğumuz bu çığır şimdi dün- yada yaygınlaşıyor. Son yıllarda dünya, Doğu-Batı ikili- ğinden kurtuldukça, Güney-Kuzey iki- liği ağulık kazanıyor. Sayın Willy Brandt'ın başkanhgında ve önderliğin- de yıllar önce yapılan çahştnalar da Kuzey-Güney iküiğini giderici, en azın- dan yumuşatıcı bir sureç öngörüyordu. Fakat sotı yıllarda "Güney", yani yok- sulluk veya az gelişmişlik, Avrupa kıta- smda özgürlüğe yeni kavusan Doğu ül- keleriyle birlikte, Batı'nın kapısma da- Mitinglerden yansıyan sıcak hava seçim sandıgına yansım»dı. yanınca, Batılı sosyal demokratlar, bu soruna etkili çözümler üretemediler. Körfez bunahmı sırasında da Batı ka- pitalizmınin ve emperyalizminin dümen suyundan kendilerini bir ölçünün öte- sinde kurtaramadılar. Fakat çok geçmeden Batı'daki sosyal demokratlann veya demokraük solcu- lann, çağı yakalayacaklanna ve değişU mi yönlendirebilir duruma yeniden ge- lebileceklerine güveniyorum. Öte yandan Batı'mn sa|cı partileri, sosyal demokrasinin birçok ilkelerini ve amaçlarını, değişik ölçülerde özümse- mişlerdir. Batılı sosyal demokratlar, eski dinamizmlerini ve etkinliklerini yeniden kazanabilmek için şimdi, sağın da be- nimsediğ) amaçlannı aşan daha ileri ba- zı amaçları somut olarak belirlemek ve izlemek zorunluluğuyla karşı karşıyadır- lar. Türkiye'deki duruma gelince, tıkanıp kalan parti, SHP'dir. SHP, geçmişe ba- ğımlılıktan, geleneksel "seçkinci aydm" tavnndan ve dar kadroculuktan kurtu- lamadığı için düzlüğe çıkamamaktadır. SHP'nin içine düştüğü ukamkhkta, ide- oloji bakımmdan çok tutarsız ve çeliş- kili bir yapı oluşturmuş bulunması da önemli bir etkendir. Ama SHP'nin bu sorunlan DSP için söz konusu değildir. Sosyal demokrasi veya demokratik sol SHP'nin gölgesin- den kurtuldukça ve DSP'nin bütün en- gelleri aşabilecek güce eriştiği anlaşıl- dıkça, DSP'nin yolu açılmaktadır ve açılacaktır. Eğer normal bir nispi temsil sistemi uygulanıyor olsaydı, DSP yüzde ll'e yaklaşan oy oranıyla bugün Meclis'te yaklasık 40 kişilik bir grup oluşturabi- lecekti. Eğer seçün karnpanyasınm ilk aşamasından sonra aleyhimizde açılan çoksesli ve insafsızca kampanya olma- saydı, DSP, seçim sistemi engeline kar- şın yüzde ll'in çok üstünde oy da ala- bilecek ve Meclis'te çok güçlü olarak temsil edilebilecekti. Secim sistemi engeli olmasa, DSFnin oyları daha da yükselebilecekti. Demokrasinin temel kurallanndan biri oy eşitliğidir. Oysa Türkiye'de özel- likle 1987'den beri uygulanan, ANAP- SHP işbirliğiyle uygulamaya konulmuş olan seçim sistemi, oy eşitliğini tümüy- le yok etmiştir. öyle ki son seçimlerde DYP 37 bin oyla bir milletvekili çıka- rabilirken, DSP'nin tek bir müktvekü- liği için 375 bin oy alması, yani DYP'den on kat daha çok oy alması ge- rekmiştir. Şimdilik DSP'nin düşürüldüğü bu hi- leli seçim sistemi tuzağına, yann başka partiler de düşebilir. Demokraside sorunlar seçmenlerin oylanyla çözülür. Ama Türkiye'deki se- çim sistemi, seçmen iradesini büyük öl- çüde çarpıtarak Meclis'e yansıttığı için seçmenin sorunlan çözebilmedeki etkisi de önemli ölçüde azalıyor. Onun için bize göre bütün sonınla- nn anahtarı adaletli bir seçim sistemi- dir. Eğer adaletli bir seçim sistemi geti- rilmezse "demokratikteşme" adı altın- da atılacak biltün adımlar bir göz bo- yamacıhktan ibaret olacaktır. —BtTTt— Yönetimin amacı verimi arttırmak ise çalışan, kendisinin vazgeçilmez olduğuna inandınlmalı Mutlu olmak için işyerine ait olun! GAZETECI YA VUZ DONA T(Meydan Gazetesi Ya<an) Benint penceremdenTürkiye'de gerçek sosyal demokrat oy potansiyeli nedir? Klasik yaklaşım yüzde 35. Hamburg Üniversitesi Siyasal Bilgi- ler Fakültesi Öğretim üyelerinden Dr. Harun Gümrükcü'nün bir raporunda, bu potansiyelin yüzde 60 olduğu belir- tiliyor. Ama Türkiye'de sosyal demokrat oy- lar, hiçbir dönemde bu orana yaklaşa- madı. 1977'de CHP'nin yüzde 42'ye ka- dar ünnamşı bile, Ecevit'in popülist po- litikasırun sonucu. Onu saymazsak, sos- yal demokrat oylar yüzde 30"lar ölçti- sünde kaldı. Bunun nedeni, sosyal demokrat par- tilcrin, Türkiye gerçeklerini doğru analiz eden, sonınlara çözüm önerileri getiren bir politika ürctemeyişi. Kendini sosyal demokrat sayan par- tiler ve kadrolar, Turkiye gerçeğini kav- rayamadılar ve bunun sonucu olarak da kitleye doğru mesajlar iletemediler. 1991 seçimi bu olayın en kötü ve ba- şansız anlatımıdır. Ve soldaki seçmen kitlesi de bu parti ve kadrolara gereken dersi vermiştir. Bu durum Türkiye açısmdan ve sos- yal demokrat partiler açısından sevin- dirici bir sonuçtur. Sol seçmenin,' analiz yapamayan, dertleri ortaya koyamayan, çözüm üre- temeyen kadrolara "hayır" demesi, ay- nı seçmenin demokrasiye sahip çıkışı- nın açık örnegıdir. SHP'nin yapması gereken öncelikü iş, CHP'den devraldığı "aydm-bürokrat partisi" göritotüsünü aşabilmesiydi. SHP bunu başaramadığı gjbi sosyal de- mokrasilerde yeri olmayan mezhep çe- kişmelerini ve etnik sürtüşmeleri de günderaine sokarak, CHP'nin gerisine düştü. Ban ülkelerinde maaşlı ve ücretiilerin, çalışan nüfus içindeki oram yüzde 80'dir. Ve SHP, işte bu Batı'run sosyal de- mokrat partilerini örnek almak istedi. Yanlış şurada: Maaşlı ve ücretliler Türkiye'de sade- ce yüzde 30. Emeğin en yoğun olduğu Istanbul- da bile memur ve işcilerin toplamı, yüz- de 4O'ı geçmiyor. Ve aynı Istanbul'da "sahibi olduğu oram, tabü Istanbul'dan fazla. Yüzde 60-70. Ve SHP Anadolu'da da -yeterince- yok. Gorüyonız ki o haritada, sosyal de- mokrat partilere oy vermesi beklenen seçmen DYP, Refah ve ANAP'ı tercih etti. Sağda eskiden "vatan, millet, Sakarya" edebiyatı ilgi görürdü. Solda da "ezilen işçi-emekten yana sol" ede- biyatı. ten atıldı. Refah iktidara gelecek, adil duzen kurulacak, babama iş verüecek" diyordu. Adil düzen, bir alternatif slogandır, politikadır. SHP bunu söyleyemedi. SHP, serbest piyasa ekonomisinin sosyal yamna nasü ağıruk vereceğjni an- latamadı. İcazetli sosyal demokrasi M%k.endinisosyal demokrat sayanpartiler ve kadrolar, Türkiye gerçeğini kavrayamadılar ve bunun sonucu olarak kitleye doğru mesajlariletemediler. 1991 seçimi bu olayın en kötü ve başarısız anlatımıdır. Soldaki seçmen kitlesi de bu parti ve kadrolara gereken dersi vermiştir. küçük sermayesi ile iş yapanlann" yani küçük esnafm, işportacınm sayısı, ma- aş ve ücretlilerden fazla. Yüzde Sffmn üzerinde. îşte bunun sonucudur ki emeğe dö- nük politika yapma iddiasmdaki SHP, emek yoğunluklu tstanbul'da, Zongul- dak'ta, Bursa'da, Kocaeli'de başanlı olamadı. Anadolu'da küçük esnaf, küçük çiftçi Değişen Türkiye'de SHP yine bu "içi boş" sloganı kullamyor. Slogan belki al- kış getiriyor, ama seçmen için hiçbir an- lam ifade etmiyor. Sosyal demokrat politikalan seslen- dirmek bakımmdan DYP ve hatta Re- fah daha başarüı oldu. Refah'm görüntülü reklamım haar- layalım. Ekranda görünen çocuk "babam iş- Türk ekonomisinin tepesüıde yer alan 500 büyük fırmanın 200tanesine, 20 aile hâkimdir. Ve bu 20 aile fiyatlan tayin eder. Ya- ni tekeldir. Batıya gelince... Batıda da yine tepelere ban aüeler hâ- kimdir, ama tekelleşmeyle ilgili yasalar vardır. Fiyatlarda bir monopol olayı söz konusu değildir. Bu yasalara uymayan- lar cezalandırüır. Türkiye'deki sosyal demokrat parti- ler bunu isteyecek bir politikayı bile üre- tebildiler mi? Hayır. Seçim öncesi SHP zirvesi TÜSlAD'a gjtti. lcazet istedi. Gitmeyebilirdi. Gidişi, seçim sonrasına bırakabilirdi. Ama madem gitti, TÜSİAD üe temel uyuşmazhk konulanmn altmı çizebiür- di, eleşürisini getircbilirdi. Sosyal demokrat parti ve kadrolar sa- dece işcilerin değil, esnaf ve sanatkâr- lann örgütlenmesi olayında rol üstlene- medikçe, öncelikleri arasma köyü ve koylüyü alamadıkça başarüı olamazlar. Tüketiciyi koruyucu örgütlenmeye ön- cülük yapma görevi sosyal demokratlara düşer. Bu tür konularda politika ürete- medikçe başarıyı yakalamak yine güçtur. Işte berdm penceremden olayın değer- lendirilmesi. HALKNEDÎYOR? Cenab-ı Hak yardım edersetopariamrlarSamim Boztepe (Emekli) — Ben sos- yal demokrat değilim, ama dışandan izlediğim kadanyla onlan belediyeler ve HEP yıktı. — Toparlanmalanna gelince, şu an- da SHP'nin DYP ile koalisyon görüş- meleri var ve neredeyse anlaştüar, Eğer koalisyon başanlı olursa bu, sosyal de- mokratlara da yarar. Şükriye Atmaca (Ev kadmı) — Be- nim sorunuza tek cevabım var: Sol bitti de ondan. Muhsin Topai (Pazarlamacı) — Şu anda sosyalist ülkeler yok olmuş du- rumda. Artık bloklar falan kalmadı. Bunun ülkemizdeki sosyal demokrat- lara da çok etkisi olduğu görüşünde- yim. — Birbirleriyle çekişmeyi bir kena- ra bırakmalan gerek. SHP hiziplerden arınmalı, sonra oturup tnönü de Ece- vit de düşünmeli. Yoksa ne tek başına tnönü ne de Ecevit iflah olabüir. Ahmet Koşar (Memur) — Bence sosyal demokratlar belediyelerde başa- nsızdüar. Halktan yana gözüküp hal- ka kazık attılar. Bir de kendi içlerin- deki hizipler var. SHP bu konuda her zaman problemli. Bunu çözmeleri ge- rek. Bunlann işine akıl ermez. Mesela HEP'lileri Paris'e gittiler diye partiden attüar, sonra da aldılar. Ben aynı par- tiden olmasam da înönü'yü seviyorum. Temiz insan. DSP ise Örgütünün zayıf- hğından çok çekiyor, biraz önem ver- mesi lazım. — Toparlanma için bir kere anaya- sadan kaynaklanan sorunlann ortadan kaldırılması lazım. Geniş kesimlerin politize olması lazım. Turk toplumun- da lider anla>işı değişik. Siyasetçiler bencil ve asırlar boyunca kalmayı dü- şünüyorlar, bunun değişmesi için ilk önce kendilerini değiştirmeyi bilmele- ri gerek. Orhan Yazıcı (Ziraat Mühendisi) — Şimdi düşündüğümüzde birkaç konu başhğı altında toplayabiliriz. Bir kere birincisi belediyeler, sona erdirilemeyen parti içi kavgalar. Her ne kadar sosya- lizm başka bir şey olsa da Doğu Blo- ku'ndaki gelişmeler de onları etkiledi. Oy almak için HEP'in ahnması, bu ül- kenin yararma değil bölüculerin^ara- nna oldu. DSP'liler de "Ecevit OzaJ'a kıyak geçiyor" yargısı yüzünden um- duklannı bulamadılar, ama her şeyden önemlisi ben derim ki Doğu Bloku'- ndaki gelişmeler. — Toparlanmaya gelince, sosyal de- mokratlar bir çatı altında birleşmeli. Partilerde zarar verici unsurlar var, bunlar uzaklaştınlmalı. Sonra üder de- ğişikliği, taze kan olabilir. Muharrem Kekeç (EsnaO — Beledi- yeler, dünyadaki gelişmeler ve HEP de- rim. — Bana göre Erdal Bey bu işi bırak- mah. SHP'ye yeni bir lider, parti yapı- smda bazı değişiklikler olması ilk ya- pılması gereken seylerden. Hızır Tiran (Arzuhalci) — Bence be- lediye başkanlannın basansızhğı, taraf- gir olmalan seçimlerde solu çok etki- ledi. Halk serbest iradesini kullandı. Bunlar doğru dürüst muhalefet yapa- madılar ki. Demirel kadar muhalefet yapamadılar. Oysa yülardır buna alış- kındılar. Zaten Halk Partisi öteden beri tarafgirdir, bölgeciliği çok sever. HEP'i oy almak için getirdiler. — SHP'yi ancak koalisyon kurtarır. İDARECİHKTEN YÖNET1CIUGE DOĞAN PAZARCIKL1 — 3 — Nasrettin Hoca'ya göre dün- yanın merkezi, eseğinin sol arka ayağının yere bastığı noktadır. Adma "insan" denen yaraük karmaşık bir yaratıktır. Her bi- rinin gözü dünyayı değişik biçimkrde algılar. O yüzden in- san sayısı kadar dünya ve insan sayısı kadar dünya merkezi var- dır. Bütün insanlar, dünyanın -kendikri için belirkdikleri- merkezinde yaşamak isterler. Üstelik her insanın kafasmda dünya kadar da amaç bulunur. Evde. dernekte. okulda, maçta, sinemada. şirkette, dairede.» uyurken, gezerken, gükrken, ağlarken, oynarker., çaltşır- ken... her insan biHnçli-biünç- siz, ama çok kez bilinçli bir "amaçlar karmaşası" ik birlikte yaşar. Dahası, insanlar gibi amaçlar da yerkrinde durmaz- lar, zaman içinde sürekli olarak değişirkr. Genel olarak hiç kimse "boşu boşona" yaşamış olmaktan hoş- lanmaz. Bütün ınsanlarda "ben obnasaydıtn dünya bu kadar an- lamh ohnazdı" diyen bir >an bulunur. Bu kurahn ıstisnaian Genel olarak hiç kimse 'boşuboşuna yaşamış intihar ederkr. Belki onlar bik. o m ı a k istemez. Bütün insanlarda, 'Ben !ueX U d B iye dü^nü"- olmasaydım dünya bu kadar anlamh olmazdı' yoriardır. Doğal olarak. yüce diyenbir yan bulunur. Bu kuralın isüsnalan bir amaç için hayatianm ortaya m t i n a r ederler. Belki onlar bile,''Ben öleyim de görün bakın, dünya nasü eksilecek" diye düşünüyorlardır. _ _ _ _ _ _ 'Sosyal Demokrasi'nin Geleceği' Dizimiz boyunca çeşitli görüşlerdeki okurlarımızın düşüncelerine de yer vertnek istiyoruz. Yarım daktilo sâyfasını geçmeyecek yazılarınızı / P.K. 246 34344 İstanbul / adresine gönderebilirsiniz. Bunu da neredeyse başarmak üzereler. Ancak o zaman toparlanabüirler. Par- tiyi Baykal'a bırakmamak lazım, son- ra oylar daha da düşer. Hasan Ayan (Arzuhalci) — İnönü yalan söyleyemiyor. Siyaset de yalan- sız olmaz. Şaka tabü. Başta belediye- ler, HEP. Halk bunlann daha seçilir se- çilmez Meclis'te ne yaptıklannı gördü. — DYP-SHP koalisyonu solu kurta- rabilir. Bir de sosyal demokratlann Do- ğu sorununa çözüm getirmeleri en ön- ce yapmaları gereken şey. Mustafa Yddınm (Seyyar satıcı) — Onları belediyeler yıktı, belediyeler. — Cenab-ı Hak yardım ederse to- pariamrlar. Bunu da zaman gösterecek. Mustafa Zurnacı (İşçi) — Belediye- ler hiç çahşmadı. Onun için SHP az oy aldı. SHP çalışmakla toplanabilir. Mille- te hizmet venneliler. Mustafa Tekin (tşsiz) — SHP sağ- hkh, tutarh bir politika ortaya koyama- dı. Tutarsız bir programla ortaya çık- tılar. Belediyeler de yetersizdi. İnönü, Avrupalı sosyal demokratlar yapısında. Halkımız bunu anlamıyor. — Sosyal demokratlann güçlenme- si için halkımızın da o seviyeye gelme- si lazım. Parti içi sorunlar çözümlen- meli. Çok net ve sağlıklı programlarla ne yapacaklarını haîka anlatmalılar. dan benim aldığım hisse budur. Yöneticilik mestek mi- dir? koyanlar. bunlardan kesin bir çizgi ile aynhrlar. Bu ikinciler. sonuçta hayatianm yitirseler bi- le, asıl amaçlan ölüm değil, K s m , yaşa'mt ta k e n S dunyasın, küçülterek kendi ye- tır. Vönetim.n bir sanatoUlugu amaçlaması gerekmez. Ama rini bulma ve bu yolla, buyuyen - > — < ' — » " An» hrn, _ıl herkes, ölüm için ölüm ik yaşam dünyada daha mutlu yaşama için ölüm diyebileceğimiz bu ikı çabalannda onemh bır katkı uç arasında bir yerkrde, derece sağlayacağı ıkn sürukbüır. derece, yaşamı kendisi için an- Nasrettm Hocanın kıssasın- lamlı kılmaya. ya âa kendisini yaşam için anlamh kılmaya ça- balar. Bir başka deyişle, dünya- nın merkezinde sağlam bir yer tutmaya çalışır. Işsiz kaldığım bir dönemdi. Ancak, çok sayıda msan'bir Boştagezerliğjn devkt katında, araya geldiğinde, ortaya bir işsizligin ise aile ve konu komşu amaçlar toplamı da çıkmaz. El- çevresinde hoş karşılanmadığı- ma ile armudun toplanamaya- cağı bize daha ilkokulda öğretilmiştir. O zaman ortaya, amaçlann matematik toplammı aşan bir başka amaçlar karma- şası çıkar. Unutmamalı ki bu amaçlar karmaşası da yaşar, ge- lişir, nitelik değiştirir. Bu durumda asıl önemli olan, deği- şik dünyalann kesiştikleri ortak noktanın aranıp bulunmasıdır. O ortak noktanın bulunuver- mesiyle iş bitmez; o da sürekli degişeceği için arayışın sürekli- lik kazanması gerekir. Bireyşeldünyalar da söylenmiştir. Ama beni asıl ilgilendiren işin pratiğidir. Fut- bolculuktan nasılpara kazanıh- yorsa. -o düzeyde olmasa bile- yöneticıliklen de öyle para kaza- nüıyor. Demek ki bu bir meskk, demek ki birileri yönetici denen adama gereksınme duyuyorlar. Evet, yöneticinin yaptığı iş ilk bakışta göze çarpmıyor, somut değilmiş gibi görünüyor. Mû- hendisin, mimann yaptığı işi önce kâğıt üzerinde, sonra ara- Her alanda hızlı bir değişim geçirmekte olan dünyamız, kişı- krin bireysel dünyalannı da aynı hızla büyütüp genişktmek- mı oluyor, kahvaltımı ediyor, özenle giyiniyor, bond çantamı "alarak. işi olan herkes gibi soka- ğa çıkıyordum. Bazen, önceden belkdiğım küçük kavhehaneye giderek gazetemi okur gibi ya- pıyor. bazen de eski dostlanmı ziyaret ederek usulünce kulak- lannı dolduruyor. böylece iş aramış oluyordum. O gün kendisine uğradığım arkadaşımçoktandır kendi işini yürütüyordu, orta halli bir pat- ron sayıhrdı. Beni coşkuyla karşıladı, işknmin nasü gittiği- ni sordu. "Valla iş bana monoton gel- meye başladı arkadaş!" dedım. "şöyle kendimi kanıtlayabitece- Türkiye'de yönetim üzerine kuramsal düzeyde yazılmış birçok kitap bulabilirsiniz. Ama pratiğe değgin en basiti anlatan, dipnotsuz, sistemsiz, hatta çoğu kez kişisel duygusallıklarla yoğrulmuş bir anlatı bulamazsınız. Kamu yönetimi okuyan gençlerirrâz, 'örnek olay'sız dersgörüyorlar. tedir. Dünyanın küçülmekte olduğu tezi sadece teknolojik açıdan geçerüdir. Artık insan- lar, büyüyen bireysel dünyala- nndaki gerçek merkezkrini bulmada eskıye oranla daha çok zorlanıyorlar, yalnızhkları giderek artıyor. Alvin Toffler'ın "Fature Shock"una yollama yapmıyorum, gerçi o da yapıla- bilir, ama benim konum yöne- tim. Konu yönetim. yani insan olunca, ipin ucunu işte böyk ka- çırabilirsiniz. İş hayatı değişik dünyalann kesiştikleri ortak noktanın ara- nıp bulunması çabalanmn en yoğun biçimde gözknebildiği alanlardan birisidir. Daha doğ- rusu öyle olması gerekir. Çünkü iş hayatı insan ömrünün önemli bir bölümünün içinde geçtiği alandır. Orada çahşan kişi ken- disine gerek duyulduğuna. kendisinin vazgeçilmez olduğu- na inanmalıdır. Kendisini çalış- tığı grubun bir parçast, doğal üyesi saymahdır. Çalışanlann orada bulunuyor oluşu, mer- kezde yer tuımuş olan kişi ya da kişikrin varlığını kanıtlamak- tan ibaret ise, -hep birlikte ortak bir amaç çevresinde toplanürruş değilse- orada bulunmanın an- lamı kalmaz. Yönetimin amacı eğer verimin-etkinliğin arttınl- ması ise bu temel nokta gözardı edilemez demek tir. Aslında aynı görüş daha geniş çaplı toplumsal yaşam açısm- dan da geçerlidir. Belli dernek- kre, okullara, spor kulüplerine. siyasal partilere, sendikalara "ait otana" duygusunun. yalnız- lık içinde bocalayan insana. gim bir başka iş olsa daha mutlu olacağun. Doğrusunu istersen, gönlümden geçen kendi adııtıa bir iş kurmak, danışmanhk gibi bir şey ömeğin. Bunca yılm biri- kimi var. köşede üç-beş kuruş param da var. (Bunu, kendisin- den para istediğhni sanma&ın diye soylüyorum.) Ama, yeni bir işe de geçebilirim sanınm. (Bak- layı burada ağzımdan çıkarıyo- rum.)" Arkadaşım birden: "Yahu bağışla beni" dedi. "senneişyaparsın?" "Idareciyim, yönetfciyim 1 " de- dim. "Canun onu biliyorum" dedi, "yani uzmanı olduğun alan ne- dir? Sigortacılık mı, ithalat-ihra- cat mı, bankacıhk mı, iş hukuku rnu, tekstil mi. madencilik mi? Dünya kadar konu var..." "Valla ben bunlann hepsiyle de ucundan kıyısından tanıştun, ama hiçbirisinin uzmanı olduğu- mu söyleyemem." "Yok, olmadı!" dedi, "Bu ne- ye benziyor biliyor musun? Hani köyden gelen \atandaş iş arar- ken 'ne iş olsa yaparır ıbi' der ya, işte ona benziyor. Kendine uygunbir konu scçmelisin." Kötü yakalandığımı hisset- tim, sözü degiştirdim. Bir süre sonra vedalaştık. doğruca be- nim küçük kahvehaneye gıdip geçmişimi sorguya çektim. Genel yönetıcıliğin bir meskk olup olmadığı bızde hep- tartışt- lagelmiştir. Dahası, yönetim biliminin. hatıa genel olarak in- san çevresinde dönen diğer bilimkrin gerçekıen bilim olup olmadıkları da hep tartışümış- kazanınca anhyorsunuz. Dok- torun verdiği ilaç bazen sizı iyi ediyor. Polis hırsıa yakalarsa somut bir iş yapmış oluyor. Ya yönetici? Bence yönetici- nin yaptığı iş belki daha da somut. Bir yönetici geliyor, fı- lanca bankayı bataktan kurtâ- nyor, bir başkası falanca KİT'i düze çıkanyor. Yıllarca sigorta yöneücıliği yapmış kişi bir bakı- yorsunuz inşaat sektöründe at koşturuyor. Bir başkası, tekstil sektöründen sonra tunzm sek- töründe de aynı başanyı gösteri- yor. Doğal olarak bunun tersi de olabüiyor. Ama benim göre- bildiğim, bu insanlann hiç birisi de başında bulunduklan işin derinliğine uzmanı olmuş kişiler değil. Personel seçmeyi, ekip kurmayı, işi örgütlemeyi, yön- lendirmeyi. koordine etmeyi, planlamayı, sonuçlan denetîe- meyi biliyorlarsa başanya gidi- yorlar; değilse başansız oluyorlar. Başanyı dış koşullar da etkiliyor elbet. Ben daha ileri giderek diyo- rum ki arkadaşımın saydığı, sonra benim yenikrini ekledi- ğim o uzmanlık alanlannda çalışanlann yaptıklan işin so- mut görüntüsü bile yöneticinin birkştirici, yönlendirici. bağ- daştına niteliklerinden kay- naklanıyor. Kendimi aklayarak kahveha- neden aynldım. Rahatlamış- tım. ama içimdeki seskr bir türlü susmuyordu. Birisi: 'Sen yine de bugün aldığm dersi fazla yabana atma" der- ken. öteki, "Bırak canım, dünya nereterde bak ve Türkiye o dün- yada" diyordu. Ücnol Neden "Son söz" değil de üç nokta1 ? Çünkü bu yazı ne son sö- zü söykmek için yazıldı, ne de kendisinin bir son sözü var; bel- ki de son sözün hiçbir zaman sö>lenmemesi en doğru olam- dır. Türkiye'de yönetim üzerine kuramsal düzeyde yazılmış pek çok kitap bulabilirsiniz. Ama pratiğe değin, en basiti anlatan, dipnotsuz, sistemsiz, hatta çoğu kez kişisel duygusallıklarla yoğ- rulmuş bir anlatı bulamazsınız. Kamu yönetimi okuyan gençk- rimiz "örnek olay"sız ders görüyorlar. Ben, bu'yüzden, as- lında herkesin bildiği, ancak nedense bir türlü yazmadığı yö- netime ilişkin bazı basit şeykri söylemeye cesaret ettim. Bu ara- da, ortada pek çok olumlu şey varken daha çok olumsuza ta- kılmanın gereğjne de inandım. Bir gazete yazısı çerçevesinde neyin önemli neyin önemsiz ol- duğunu kestiremeden -çünkü benim önümde de bir örnel yok- notlanmdan seçtiklerimı gelişigüzel yazdım. Kendilerini ister idareci gib görsünkr ister yönetici gibi, hai ta isterlerse vatandaş gibi uygulamadan gelen kişikr b alanda daha nice şeyler söykyi yazabılirkr. Benimki sadece bir çağndır. —Btnrt—
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear