18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 19 KASIM 1991 AHMETCEVİAL Nikolay Stepaniç'in Çıkhiazı... Thomas Mann, Anton Çehov uzerıne kaleme aldığı unlü denemesının bır yerınde, Çehov'un kendısını en etkıleyen eserının Sıkıcı Bır Öykü - Bır Yaşlı Adamın Notları adlı uzun öykusû olduğunu söyler Oykunun kahramanı Nikolay Ste- panıç, tıp alanında çok ünlu bır bılım adamı, aynı zamanda da bır generaldır, ıçınde yaşadığı toplumun gozbebeklen ara- sındadır, "ekselans"tır ve notlarında, kendı de kendısını "ekseians" dıye nıtelendınr Gorunuşte mutluluğun dorukla- rında gezınmesı gereken Nikolay Stepanıç, yaşı ılerledıkçe büyük bır tedırgınlığın ve doyumsuzluğun bunalımını yaşa- maya başlar Aslında bunun nedenının de bılıncındedır Yaşamı boyun- ca şan ve şöhret hıç eksık olmamış, ama bu yaşam, tum et- kınlıklerını çatısı altında toplayabılecek, bütun yapıp ertıkle- rını anlamlandırabılecek, odak noktası nıtelığındekı bır dü- şünceden, başka deyışle betlı bır dünya gorüşunden hep yok- sun kalmıştır "Ve bu eksık olduğunda, gerıye de zaten hıç- bır şey kalmıyor Insanoğlunun ıçınde, dış dunyada olup bı- tenlerın hepsınden daha yuce ve daha guçlu bır şey yaşa- mıyorsa eğer, o zaman eibet sıradan bır nezle bıle dengesını yıtırmesı ıçın yeterlıdır ve yıne o zaman ırılı ufaklı düşunce- lerıyie butun kötur-ıserlığı ya da lyımserlığı, ancak hastalık belırtılerı kadar önem taşır - o kadar" Nikolay Stepanıç, çıkmazının bılıncıne neden bu denlı geç varmıstır'? Nikolay Stepanıç, dunya edebıya- tında çok sayıdakı benzerlerı gıbı, tüm kurumlarıyla çöküp gıtmekte olan bır dönemın bunalımını yaşarken, yenı gelmek- te olanın bılıncıne varıp, kendını köklü bır değışım doğrultu- sunda yenıleyememış ınsan tıpını sımgeler Insanoğlunun bel- lı bır dünya göruşune sahıp olması, ıç dunyasında ' dış dun- yada olup bıtenlerın s . . . •, hepsmden daha yüce Içmde yaşadığımız ve ve daha guçiu" bır şe- sonuna yaklaşan çağ, yın yaşaması, aynı za- akmazdaki Nikolay manda onun bellı bır î». . .. j- dönemde donup kai- Stepanıç'ın, ınsancıdunya maması aniammı taşır görüsünü eylemleriyle çevresmde oiup bıten- besleyemeyen Danton'un len hep ayrı ayrı prız- , ,'ı-*.- -ı_ ^ maiar gıbl mceiemış, ve çokseslılığı ıhanet sayan onian zamanm akışı Robespıerre'in rollerini jçensınde bır bağiama üstlenenlerden yana epey o t u r t a m a m ı ş o l a n N ı - , , , , . , . . . . . . koiay stepamç, doğai kalabalıkbırgorunum olarak yenı btr dönem sergiledi. ıçın yenı düşunceler — — — — — — — — — — — uretebılme gucunden de yoksundur Bır bılım adamı olması, Nikolay Stepanıç'ı bır Oblomov ol- maktan kurtaracak, ama duşuncelerının değışıme kapalılı- ğı, onu anlamsızlığın uçurumuna surukleyecektır Edebıyat sahnesındekı Nikolay Stepanıç'ın dunya tarıhının sahnesındekı en guçlu karşıtlanndan bırı, Fransız Devrımı- nın unlu kuramcılarından Maxımıllıan Robespıerre'dır Çe- hov'un kahramanının değışımı algılayamamasına karşıhk Ro- bespıerre, kendını tepeden tırnağa 'buyuk değışım'e adamış olan ınsandır, ne var kı bu adayıştakı yoğunluk, sonunda Ro- bespıerre'ı bır geçış dönemının esneklığını ve özunde doğal olarak taşıdığı degışkenlığını görmekten alıkoyacak, erdemı egemen kılmaya yönelık buyurgan tutumlarıyla bır tıranın er- demsızlığıne kayan Robespıerre, vardığı son noktada tarıhın en hoşgöru tanımaz dıktatorlennden bırıne dönuşecektır Nikolay Stepanıç'le Robespıerre arasındakı çızgının, du- şunce serüvenının ve duşunce özgürlüğunun en hareketlı sahnelennden bırı olduğunu ılerı sürmek, sanırım bır abart- ma olmayacaktır Çunku bu ıkı kutup, dünya gorüşunden yok- sunluk ıle çağı değışımlen yakalamak amacıyla bellı bır dun- ya goruşunde bağnazca dırenmek olgularını en somut bıçım- lerıyle gozler önüne sermektedır llk olgu, ınsanoğlunun en kısa deyışle kendı varoluş gerekçesını saptamasını engeller- ken, ıkıncı olgu, yanı modernleşme uğruna gelıştırılmış bır dunya göruşunun yorumunda bağnazhğa kaçmak, doğrudan düşünce özguriuğüne yoneltılmış oldurücu bır sılah olabıl- mektedır Oscar WıkJe, "Ideal Kbca" ('An Ideal Husband") adlı oyununun ıkıncı perdesınde kahramanlarından bırıne şunu söyletır "Aşırı modern olmak kadar tehlıkelı bır şey yoktur Çunkü ınsanoğlu o zaman, ansızın eskımış oluverme gıbı bır yazgıyia karşı karşıya kalabılır " Özdeyış nıtelığındekı bu söz- ler, Nikolay Stepanıç orneğının tersıne, varılan ve çağa uy- gun dunya göruşunun ' modernlığının" sınanmaması duru- mgnda suruklenılecek yazgıyı belırler Içınde yaşadığımız ve sonuna yakiaşan çağ, çıkmazdakı Nikolay Stepanıç'ın, ınsancı dunya goruşunu eylemleriyle besleyemeyen Danton'un ve çokseslılığı ıhanet sayan Robes- pıerre'in rollerini üstlenenlerden yana epey kalabalık bır go- runum sergiledi Kapımızı çalmakta olan yenı bır çağda ın- sanoğlunun duşunen ınsan nıtelığını egemen kılması, sanı- nm buyuk ölçüde yukarkı doğrultuda seçeceğı rolden bağımlı olacaktır Yıllardır ozlemle beklediğiniz sanatçı ve sizler için ozel olarak okuduğu 1 UU» UZI (U 2 s- «rcaıueuı uummoo nm u H «- ca. cmuH ICULS vott vonikt S- M I E CULUZAR HA CULA7S» 2 GOÇ EYLEDI MfAİJ* BJUKtB 3 GÖftUl AYOU U H 4 DUZGUft 0 BA VA OUTCİHO) 5 OY OY LOMfE GUNER PLAK ve KASETÇILIK 6 Blofc No fAV Jnkaoan stanbul "eefon 526 10 49 T.C ÇORUM ÎŞ MAHKEMESİ Sayı 1990/116 Davacı SSK Genel Müdürlüğıl adına Çorum SSK Sıgorta Mudür- lüğu vekılı Av Fıgen Karagözoğlu tarafından davalılar Alaattın Yur demı, Hacı Palabıyık, Hasan Yılmaz, Dudu Duman, Fıkret Duman, Nıhat Duman, Beyhan Duman, Çorum Çımento Fabnkası aleylune açılan kurum zarannın tahsıb davaamn mahkememızde yapılan açık yargılaması sırasında venlen ara kararı uyannca Davalılardan Nıhat Duman mırasçılan Çorum ılı merkez Palabı- yık köyü, cılt 167/2, sayfa 20, ktıtük sıra no 36'da nüfusa kayıth bulunan Seyhan Duman, Sınem Duman \e Dıdem Duman'm teblı- gata yarar açık adreslen tüm aramalara rağmen tespıt edılemedığm- den Seyhan Duman, Sınem Duman, Dıdem Duman'ın duruşma gü nO olan 9 12.1991 gunü saat 09 00'da mahkememız duruşma salonunda hazır bulunmalan veya kendılennı bır vekılle temsıl ettırmelen, du- ruşmada haar bulunmadıkları ve kendılerını bır vekılle temsıl ettır medıklen takdırde duruşmaya yokluklannda devam olunacağı ve karar venleceğı hususu dava dılekçesı ve duruşma davetıyesı yenne ılanen tebhğ olunur 7 11 1991 Basın 50353 Radyo-Televizyon Yayımlara İçin Yenl Bir Hukuk Pttzeni Ülkemızde, devlet tekelı kalktıktan sonra da TRT Kurumu'nun yayımcılık hızmetını sürdürmesı kamu yaran anlayışının gereğıdır. Ancak ozel kuruluşlarm önundekı anayasal ve yasal engelın kaldınlması gerekmektedır Bunun ıçın ılk koşul, anayasanın 133. maddesının değıştırılmesıdır. Dığer değışıklıkler, buna göre yapılacaktır. ATtLÂ SAVAvukat 20 Ekım seçımlen kıtle ıletışım araçlannın etkıleyıcı gücünu ve değennı bır kez daha ka- nıtladı Bu alanda en yaygın etkınlığı olan televızyon yaymlan ıle ıîgılı yasal düzenleme- nın yetersızlığı de bır kez daha ortaya çıktı Hukuk, teknolojının gensınde kaldı Bu açığı kapatmak ıçın Yuksek Seçım Kurulu'nun, se- çım hukukundan kaynaklanan yetkısıne dayanarak aldığı karar da yetennce amaca hızmet edemedı Devlet tekeli 1961 Anayasası ıle ılk kez duzenlenen radyo-televızyon yaymlan devlet tekelı ongo- rüyordu Anayasa bu tekelı, devlet adına kullanmak ıçın bır "özerk" kuruma varhk ve- n>ordu TRT Kurumu'nun, 1971 yılında 1488 sayılı yasa ıle yapılan değışıklıkle ozerkhğı kal- dınlıp "tarafsızlık" ılkesı kabul edıldı boylece kaynağını anayasadan alan bu kamu tuzelkı- şıhğının yasasında yonetım ve denetımı ıçın tarafsızlık ılkesının bozulmayacağına ılışkın huküm yeterlı sayıldı Sıyasal ıktıdann, çeşıth atamalarla yonetımıne el uzatabıleceğı kuru- mun tarafsızlığı ıse uygulamada hep tartışmalı hale geldı 1982 Anayasası'nın 133 maddesı düzenle- nırken de aynı esaslar gözetıldı Radyo-tele- vızyon yayınlan ıle ılgılı 133 madde şoyle yazıldı ' Kurumun yonetım ve denetımınde, yönetım organlarının oluşturulmasında ve her türlü radyo ve televızyon yayınlannda taraf- sızlık ılkesını gözetır " Anayasada behrtılen ılkelere göre çıkanlan 2954 sayıh Turkıye Rad>o \e Televızyon Ya- sası da TRT Kurumu'nu Başbakanlığa bağlı- yor, yoneümını ıse en yüksek karar organı olan yonetım kuruluna venyor Altı uye ıle ge- nel mudurden oluşan kurulun başkanı genel müdürdür Genel müdürün ve yonetım kurulu uyelennın seçımınde yurutme organının et- kınlığı nedenıyle -ıster ıstemez- ıktıdar baskısı yoğun bıçımde tartışma konusu olmuştur Neden tekel? ~ Radyo ve televızyonun kıtle ıletışım aracı olarak eğıtım ve kultür alanındakı değennın yanı sıra propaganda etkınlığı de göz önunde tutularak bır kamu hızmetı sayıldığı açıktır Teknolojının hızlı gelışmesı sonucu her eve gıren radyo ve televızjon, toplumun gunluk vaşamının vazgeçılmez bır parçasıdır Bu olu- şum, yayınlann etkıleyıcıhğını de artırmıştır Yayın yoluyla yapılan propaganda kadar, bu yolla toplum yaşamını etkıleyen, ama duzenı tehdıt edebılen eylem ve davranışlann da one- mını anımsatmıştır Yaym yoluyla yapılan reklam ve propagandanın butun yaşam meka- nızmalannı behrle>ıcı etkısının duzene alın- masını gerektırmıştır Bu denlı etkın bır hızmetın. topluma olumlu olduğu kadar olumsuz etkıler yapması kaçınılmazdır Bu nedenle olumsuzlukları denetım altında tuta- rak azaltmaya, ya da ortadan kaldırmaya çalışırken, olumlulan artırmak ıçın de bır ka- mu otontesı gereklı sayılmıştır 196O'lı yıllarda bu otonterun devlet tekelıyle sağlanması uygun sayılmıştı Ancak hem tek- nolojının gelışmesı, hem de ınsan haklan duşüncesının buyumesı bu duzenlemenın de- ğışmesı gerektığmı ortaya çıkarmıştır Demokrasılerde basın ve yayın ozgürlüğüne getınlen sınırlamalan aşma ve daha genış bır özgûrlük ortamı yaratma beklentısı yoğunlaş- mış radyo ve televızyon yayınlanndakı devlet tekelı bır sıkıntı ve kısıntı gıbı gozükmeye baş- lamıştır Devlet tekelını kullanan kurumlara yönelık sıyasal baskılar da bır tür gudümleme- ye karşı koyma ıhtıyacını getırmıştır Bır yandan teknolojının ılerlemesı yayın et- kınlığınden yararlanmak ısteyen gırışımcılerın ılgısını artırmıştır Radyo ve televızyon yayın- lan yeryüzü sınırlannı da uzay sınırlannı kolayca aşabılecek yaygınlığa enşmce, ser- bestlık olanaklan da çok artmıştır Kamu yaran Ülkemızde sorun bu duğümu aşma nokta- sındadır Devletın yayın tekelını kullanan TRT Kurumu'nun yansızhğına yonelen ağıı ve yoğun eleştınler vardır Kurum ozerk ol- madığı ıçın sıyasal basblara açıktır, ıktıdann etkı alanındadır Buna karşılık büyük serma- ye yatınmı ıle yayıncılığa başlayan bır ozel kuruluş, Almanya uzennden uydu ve PTT ka- nallan aracılıgı ıle yaygın ve etkın bıçımde yayıncıhk yapmaktadır Bu yayınlan toplum yaşamını etkıledığı gıbı genel seçımlerde sıya- sal tartışma ve yanşmayı da etkılemıştır Bu etkınlığın denetımı de yoktur Çoğulcu demokrasılerde radyo-televızyon yayıncılığı, tekelı çoktan aşmış bulunuyor Batı ulkelennde devletın yayın kuruluşunun yanında, yerel yonetımlenn ve ozel kuruluşla- nn da halka hızmet sunma yollan açılmıştır Ülkemızde de muhalefet partılennın ışba- şında bulunduğu beledıyeler çanak antenlerle yayın olanaklannı zorlamış, doğrudan yayın yapamasalar bıle ozel yayın kuruluşunu ve ya- PARISTEN SELÇUK DEMIREL bancı yayınlan halka ulaştırmışlardır Kımı Avrupa ulkelennde ozelhkle Italya ve Yuna- nıstan'dakıne benzer bu gınşımler, anayasa- nın ve yasalann açık hukümlen ıle çatışmak- tadır Yurürlüktekı hukuk kurallannın, teknık gelışmelerı ve "de facto" (fiılî) durumu ızleye- medığı, duzenleyemedığı açıktır Buna aldınş etmemek, ya da gonnezlıkten gelmek hukukun aşınması sonucunu getınr Bır hukuk devletınde olabılecek en sakıncalı durum budur Ne yapmalı? Gelışmış çoğulcu demokrasılerde dahı kıtle ıletışım araçlannın yayınlan, kamu adına dü- zenlenmekte denetlenmektedır Hem devlet yayın kuruluşlannın hem de özel gınşım kuru- İuşlannm yayınlannı kapsayan "yayın ılke- len"nı koyan bu kuruluşlar, uygulamalan da devlet adına denetlemektedır Bunlar sansür uygulamasını onlemekte, eşıtlık ve ozgurluk ıçınde yayıncılığın düzenını korumaktadır Özel gınşımcılığın en gelıştığı ulkelerden bır olan ABD'de F C C (Federaflletışım Komıs- yonu) bu gorev yapmaktadır Ülkemızde, devlet tekelı kalktıktan sonra da TRT Kurumu'nun yayıncılık hızmetını surdurmesı kamu yaran anlayışının gereğıdır Ancak özel kuruluşlann önundekı anayasal ve yasal engelın kaldınlması gerekmektedır Bu- nun ıçın ılk koşul. anayasanın 133 maddesı- nın değıştınlmesıdır Dığer değışıklıkler, buna gore yapılacaktır Anayasa değıştırılırken, radyo-televızyon vayınlannı kamu adına düzenleyecek ve de- netleyecek bır kurumun getınlmesı gereklıdır Bugunku vasada yer alan "Radyo ve Televız- yon Yuksek Kurulu"nun yennı alacak bu Ulusal Radyo-Televızy on Yuksek Kurulu'- nun özerk olması ve her turlu müdahaleden uzak çalışması ışı gereğıdır Sıyasal ıktıdarla- nn el uzatamayacağı, etkıleyemeyeceğı bu kurulun oluşumuçok onem kazanıyor Çünkü yayınlara devlet adına ızın verecek, gozetecek, denetleyecek bu kurul. yayın ılkelennı behrle- dığı gıbı bu ılkelere aykın yayın yapan kuru- luşlann yayın ıznını de kaldırabılecektır Boylesı bır kurulun uyelennın toplum ıçın- dekı çeşıth kurum ve kuruluşlardan seçım yoluyla gelmesı doğru olur Görevlennın öne- mı göz onunde tutularak, doyurucu akçalı olanaklar sağlanması, görevlen sürecınce baş- kaca ış ıhşkılennın kesılmesının düşünülmesı yennde olacaktır Esaslar böyle kabul edılın- ce kımlenn. hangı kurumlann kurula üye vereceğı, seçım vontemlen aynntı sayılabılır Bu anlayışla anayasanın 133 maddesının şöyle duzenlenmesı düşunulmelıdır öncelıkle. yayıncılığın bır kamu hızmetı olduğu saptan- malıdır Bu hızmetı yurutmek uzere kurulan ozerk ve tarafsız kamu tuzelkışılığının (TRT Kurumu) varlıgı korunmalıdır Bunun yanı sı- ra kışılenn de anayasada belırlenen ve ozel yasasında duzenlenen ılkelere bağlı kalmak koşuluyla radyo ve televızyon yayını yapmak uzere studyo ve ıstasyonlar kurabıleceğı ongo- rulmelıdır Her turlu radyo ve televızyon yayını taraf- sızlık esaslanna gore yapılacaktır Haber ve programlann seçılmesınde, ışlenmesınde ve sunulmasında. kultur ve eğıtıme katkı gorevı- nın yenne getınlmesınde sağlanacak ozgurlü- ğün hangı olçutlerle sınırlanacağı da belırtıl- melıdır Bu, çıkanlacak yasalarla özgürlük ve eşıtlığı bozabılecek kısıntılann onlenmesmı sağlayacaktır Ozetle, hem ınsan haklan alanındakı ulusla rarası belgelenn ulaştığı, hem de çağdaş teknolojının enştığı olanaklardan halkımızın da yararlanması ıçın yayın alanındakı hukuk kurallannın -anayasadan başlayarak- çağın gereklenne gore duzenlenmesı zorunludur Ozal^ın AzU Caiz Değüdir Askerı >önetıme de onun yaptırdığı 1982 Anayasası'na da karşıyım Bu metnın bır an önce, demokratık bır yonde değıştınlmesını can ü yurekten ıstenm. Lâkin demokrası, ancak bır hukuk devletı çerçevesınde kurulabılır. Prof. Dr. METE TUNÇAY GİDERA^AK \AŞARKEN Vedat Gunyol 8 000 lıra(KDV ıçınde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad 39 41 Cağaloğlu tstanbul Ödemelı gondenlmez. Bundan yırmı ay önce, Tanh ve Top- lum'un Mart 1990 sayısındakı' Okuyu- culara Mektub 'umda, ' Cumhurbaşka- nının Tarafsızlığı Sorunuyla Ilgılı D P Dönemı Belgelen"' başlıklı bır yazıyı, "ıbret alınmak gereken su-ı mısaller" dı- ye okuyuculara sunarken, şoyle yazmış- tım "Bana fıknmı soran yok, ama yıne de söyleyeyım Ben kendı payama Turgut Özal'ın (velev bır anayasa değışıklığı ya- pılabılse de) suresını doldurmadan Çankaya'dan ındınlmesıne karşıyım Bövle bır şey hukuksal olmaz. darbesel olur1 Bunu bana, cumhurbaşkanına fart-ı muhabbettım değıl demokrasıye saygım soyletıyor " (Gerçekten boyle demışmıyım dıye, dergının o sayısına bakacak oku> r ucula- ra, hazır açmışken. aynı sayıdakı bır başka yazıyı okumalannı salık vennm Usûl-ı veraset-ı saltanatın tebdîlı (kalıt- sal sıralaşmanın değıştınlmesı) meselesı hakkında "Jön Turklenn Erken 1907 ta- nhh Bır Bıldınsı' Şeyhuhslâm Cemaled- dın Efendının. bu konuda "mânı-ı şer'î (dınsel engel) yoktur' deyışını, yasa-dışı muhalefettekı Ittıhatçılar bır fetva-yı Şer'î" saymıyorlarmış) Hukuk ve kanunlar Ben kışısel olarak da 12 E> lul rejımınm buyuk zarannı gordum Turgut Ozal baş- bakan yardımcısı olarak ıktıdarda ıken, YOK -geçen dönem ANAP mılletvekılı olan- Ankara Sıkıyönetım Komutanı Re- cep Ergun Paşa'ya benı 1402 sayılı yasa- dan yararlanarak ünıversıtedekı gorev ımden attırdı Askerî yonetıme de onun yaptırdığı 1982 Anayasasfna da karşıyım Bu metnın bır an önce, demok- ratık bır yonde değıştınlmesını can u yurekten ıstenm Lâkın demokrası, an- cak bır hukuk devletı çerçevesınde kuru- labılır Hukuk, bazan kanunlardan fazla bır şeydır Ama, kanuna karşı hıle yolla- nyla, makable teşmıllerle (genye vurut- melerle) vb hukuk devletıne varamayız Sayın Demirel, kışısel oçalma arzusuna, kendı partısınden başka SHP ve RP'yı de âlet etmeyı başanrsa, bu yenı TBMM ıçın, ılende utanılacak bır leke olur (Ha- nı, Baba Erenler, abdest almadan namaz kılınıp kılınamayacağı tartışılırken, 'ben yaptım, oldu" demış) 1982 Anayasası'nın 106'ncı maddesıne gore, cumhurbaşkanh&ı makamı ya ölümle, ya ıstıfayla ya da "başka sebep- ler"le boşalabılır Başka sebeplerden kasıt, herhalde. goreve devam edemeye- cek derecede hastalanma veya vatan ıhanetınden mahkûm olmadır (Tabıı bır de darbeyle alaşağı edılme olasılığı var Ama, o hıçbır zaman yasal sayıla- maz) Cumhurbaşkanınm sorumsuzlu- ğunu anlatan 105'ıncı maddenın son fıkrası, cumhurbaşkanınm vatana ıha- netle ıtham edılebılmesı ıçın, TBMM uye tam sayısının enaz uçte bınnın önensıyle enaz dortte uçunun karannı gerektınyor (Aranan katmerlı çoğunluk, nıçın 1961 Anayasası'ndakı uçte ıkıden dortte uçe yukseltılmış acaba 9 ) Bunlann arasında, (İngılızce recall, Fransızca revocation denılen) "gen çağ- nlma ' yok Zaten, bızım anayasa huku- kumuzda böyle bır azıl kurumu hıçbır zaman olmamıştır Oysa. bazı başka ül- kelenn hukukunda u> gulaması sınırlı da olsa bu kurum vardır Prof Dr HuseyınNaıl Kubalı Anaya- sa Hukuku Dersleri kıtabında (Istanbul. 1971), "Temsılî Demokrasının Gelış- mesı"nden söz ederken, "Yan Temsılî Demokrasının Yerleşmesını Sağlayan Hukukî Etkenler" arasında "Mumessıl- lenn Kolektıf ve Ferdî Azlf'nı de sayıyor (s 291-92) Kubah, saf temsılî demokra- sılerde "emredıcı vekâlet"ın yasaklandı- ğını ve temsılcmın bır kez seçıldıkten sonra, donem ıçınde seçmenler tarafın- dan azledılemeyeceğını soyluyor "Ko- lektıf Azıl" denılen şey, Weımar Almanyasf nın bazı Land'lannda ve hâlâ İsvıçre'nın kımı kantonlannda geçerlı olan, bır çeşıt, halk tarafından meclıs fes- hıdır "Ferdî azıl" ıse, ABD'nın bazı state'lennde, seçım yoluyla ışbaşına ge- len (yargıçlar da dahıl) butün kamu gorevlılenne uygulanabılen bır yontem- dır Rahmeth hoca, bunun Amenkan businessman anlayışındakı "ışını gordur- mek ıçın seçtığı kışıyı beğenmeyen bır kımsenın her zaman onu ışınden uzaklaş- tırmaya hakkı olduğu" duşüncesının urünu olduğunu ılen sürüyor Seçmenle- nn yüzde 10-25 gıbı bır bolumünün ısteğı uzenne, yenıden seçım yapılabılır Ama azledılen kamu gorevlısı de yıne adaylığı- nı koyabıhr "Seçımı tekrar kazanırsa, azıl ısteğınde bulunan vatandaşlar, dev- letın yaptığı seçım masraflannı ödemek mecbunyetındedırler " Geri çagırma Gen çağınnanın en dıkkate değer orne- ğııse, 1936 Sovyet Anayasası'nın 142'ncı maddesıdır Her mılletvekılı seçmen ço- ğunluğunca her an azlolunabılır Kubalı, bu hukmun Komunıst Partı dıktatorya- sının gorünüşte halk aracılığıyla sağlan- ması ıçın konulduğundan şuphe etmıyor Yenı (1977) SSCB Anayasası'nın da 107'ncı maddesının ıkıncı fıkrasında aynı gen - çağırma olanağı vardır Aslında. Sovyetlenn -tatbıkatını hıç bılmedığım- bu usule gonul vermışlıklen, Lenın uze- nnden Marx ın Parıs Komunu hakkın- dakı kıtabına dayanmaktadır (Fransa'da fç Savaş: Marx'ın Enternasyonal adına yazdığı kıtaplann uçüncusü. 1871 ve En- gels'ın 1891'dekı onsözü) Bu kıtapta Komün'ün devlet tahakkumune karşı. bütun kamu görevlılennı her an azledıle- bılme koşuluyla seçerek ataması, delege- lere emredıa vekâlet vermesı ve ucretlen- nı ışçı ücretlennın duzeyıyle sınırlaması gıbı önlemlen övguyle anıunaktadır Bır kamu gorevhsmın seçımle getınldı- ğı gorevınden, süresı ıçınde yıne oy mekanızmasıyla uzaklaştınlmasının u>- gulaması en çok ABD'de görulmüştür Bu yuzyılın başlannda, sıyasal partılenn etkısını kırmak amacıyla, tlencıler tara- fından (halk ınısıyatıfı ve referandumla bırlıkte) savunulan azıl usulu, halen 13 federe devletle bazı şehır yönetımlennde yururluktedır Meclıslenn hukûmete gu- vensızlık oyu vermelenne benzeyen bu mekanızma, Kubalı'nın dedığı gıbı, belh bır oranda seçmenın bır dılekçe ımzala- masıyla harekete geçer ve seçım yenıle- nu" ABD tanhınde, bu yontemle bır tek federe devlet yönetıcısı (eyalet valısı1 ) ış- başından uzaklaştınlmıştır 1921 de Kuze> Dakota'da Lynn J Frazıer (O da daha sonra federal Senato'ya seçılmeyı başarmıştı) Hıçbır ülkenm anayasasında. bıldı- ğım kadanyla. cumhurbaşkanı ıçın gen çağırma ongörülmemıştır Bızde de azıl sozu ağıza alınmamakta, anayasaya yenı bır seçım usulu getınlırse, eskı usule gore 7 yıllığına seçılmış olan cumhurbaşkanı- nm donemını tamamlaması beklenme- den. yenı seçıme gıdılmesı, ıstenmekte- dır Ama bu, bal gıbı azıldır ve hukuka aykındır Tanhımızde, (1923) daha kısa bır dönem ıçın seçılmış bır cumhurbaşka- nınm (ve meclısın). onu seçen meclıs tarafından yenı bır anayasa yapılarak (kendı suresıyle bırlıkte) suresının uzatıl- dığı görulmüştür, ama tersı (yanı meclı- sın süresı değıştınlmeden, cumhurbaşka- nınm suresının kısaltıldığı) gorulmemış- ty: Oyunun kurallan Özal'ı cumhurbaşkanı seçen meclısın çoğunluğunu oluşturduğunu bıldıgımız ANAP, daha sonra ıtıbar kay bettıy se, bu meclısın eskıden vaptıgı seçımı hükum- den düşurmez öyle olsa, yalnız daha sonrakı kararlan değıl, o zaman verdığı dığer kararlar (orneğın, çıkardığı yasa- lar) da hükumden düşmek gerekırdı' Belkı. cumhurbaşkanlığı dönemıyle meclıs dönemının aynlması sakattır ve yapılacak anayasa değışıklığınde, (aşın yetkılen gıbı) baska sakıncalannın yam sıra bu da düzeltılmelıdır Ama hem par- lamenter sıstemın ıçınde kalmayı, hem de cumhurbaşkanını halka seçtırmeyı dü- şunmek abestır Ben, parlamenter rejı- mın ulkemız ıçın presıdansıyel sıstemden daha uygun olduğuna ınandığım ıçın, cumhurbaşkanlığı seçımının ne vönde değıştınlebıleceğını de anlamıyorum Ünutmayalım kı hukuk devletı, her şevden önce oyunun kurallarına gore oy- nanmasıdır DURSUN BERK Demokratikleşme ve Kaba Güç Son yıllarda Türk toplumunun sıyasal gundemınde yoğun bır bıçımde yer alan 'demokratikleşme ' ve sıvılleşme kavram- lan, ozünde toplumun rasyonalıze olma surecı ıle ılıntılı kavram- lardır Bu süreç bır bakıma, toplumsal yapıya toplumsal yapının otesınde devletın temel kurumlarına hâkım akıldışı (ırrasyooel) guçlerın tasfıye olmasıyla bağlantılı bır sureçtır de Bu bakı- mndan demokratıkleşmeyı devletın zor kurumlarıyla butünleş- mış, akıldışı kaba guçlerın ıktıdar aygıtı uzerırtdekı muttak hâkj- mıyettennı ortadan kaldırmaya yönelık bır rasyonalıze olma su- recı olarak tanımlayabılınz Insan temel hak ve özgurluklerını ınsanın türsel vaıiığının ev- rensel nıtelıklerıne uygun kurumsal yapılara kavuşturmaya yö- nelık bu sureç hıç kuşkusuz toplumsal yaşamı ureten guçlerın gelışme düzeyıne gore şekıllenır Toplumsal yaşamı ureten, toplumsal yapıyı şekıllendıren ürete- cı güçler Batlı toplumlarda rasyonalıze olma sürecının yuzyıllar- ca önce baslamasına yol acmışlardır Oysa, Asya tıpı uretım tarzı ve ona bağlı toplumsal formasyona sahıp toplumumuzun tarıhsel surecınde toplumun oz dınamıkle- rıne dayalı ve toplumsal yaşamın doğrultusunu belırleme eflonlı- ğı gösteren rasyonel akımlara pek rastlandığı soylenemezi Kaba güç temelınde orgutlenmış akıldışı yapılan değıştrmeye yönelık aydınlanma hareketlerı ne yazık kı yer almamış sıyasal tanhımızde Baölı toplumlann tarıhsel süreçlennde o toplum- doğal evnmlerının Bar kadrolu aydın hareketleri, siyasal zor uygulayan devlet aygıtları üzerinde mutlak denetım kurma yoluyla toplumsal yapıyı Avrupaıleştirme anlayışını hareket tarzlarının merkezıne yerleştirmışlerdır. ~ lann bırer yapıtaşına dönüş- müş aydınlanma hereket- lerı yenne, Batılı toplunv lara öykünme temelınde vucut bulmuş dar çerçe- velı aydın kadro hareket- lerı yer almışhr bızım ta- rıhsel sürecımızde Dar kadrolu aydın hareketle- rı, sıyasal zor uygulayan devlet aygıtlan üzennde mutlak denetım kurma — , yoluyla toplumsal yapıyı Avrupaıleştirme anlayışını hareket tarzlarının merkezıne yerteş- trmışlerdır Bu anlayış devletın zor aygıtlannı tabulaşbrmış, devletın zor gucünu mutlaklaştrmış ve zor uygulamalanyla bütûnleşmış top- lumsal kurumlann oluşmasına yol açmıştır Bır başka söyteyışle, toplumu devlet zoruna dayalı uygulamalarla Avrupaıleştirme an- layışı, toplumsal yaşamı yenı bır akıldışı surece sokmuştur, dıye- bılınzi Son yıllarda, toplumsal yaşamın altyapı ve üstyapı kurumlan- nda uretıcı guçlerın gelışımıyle oluşan potansıyei yapı toplumu- muzda doğal bır demokratikleşme sürecının bâşlamış olduğunu gostergelemektedır Devletın zor kurumlannı, toplumun akıldışı kaba güç temelındekı orgutlenmelerını aşmaya yönelık, demok- rası anlayışıyla butunleşmış sıvıl toplum hareketlerinın toplumsal arenada vucut bulmuş olması, Turk toplumunda da demokratık- leşmenın ve sıvılleşmenın rasyonel bır temele oturmakta olduğu- nu gostermektedır Çağdaş anlamda demokrası hareketlerinın ıdeolojık düzlem- dekı en belırgın ozellıklerı mıtoslardan kopmuş olmalan ve nes- nel koşullara uygun rasyonel yapılar ınşaetmeye yönelmelerıdır Çunkü mrtos akıldışı kaba gucü besleyen ıdeolojık bır kaynakbr Çağımız ozunde kaba guce tapınmayı esas alan ve tebası kaçını- Imaz olan "kahraman adamlar' çağı değıldır Çağdaş demokra- tık hareket, kendı kendıne yeten nesnel bılınç yuklu özgur bırey- ler oluşturmaya yönelık bır harekettır Boylesı bır hareketın ya- şamın somut nesnel koşullannı ozumsemış bılımden başka bır kaynaktan beslenmesı beklenemez1 ,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear