18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 KASIM 1991 OKUKLARA. OKAYGÖNENSİN Özeleştiri B asın ve gazeteciler her yerde eleştirinin ağır ateşi altında. Bir yanda talepleri artan belli okuyucu kitleleri, bir yanda her toplumun kendine göre dengelenmiş güç odakları. Ve tüm bunların ortasında her gün bir sırat köprüsü aşmak zorunda oian gazeteci... "Her ülkenin basını, bilgilendirdiği toplumun aynasıdır." Bu, hep yinelenen bir söz. Ama farklı toplumlarda gazetecilere ve basına yağdırılan eleştirilere baktığımız zaman birçok ortak noktayla karsılaşıyoruz. Bu eleştirileri değişik kaynaklardan derledik, özetledik, önce sıralayalım: — Gazeteciler "yaklaşık" bilgi vermenin, kesin olmamanın rahathğını çok fazla kullanıyorlar. — Tutarlı ve bırbirini izleyen haberlerle toplumu aydınlatmak yerine parlak ve çarpıcı haberlerle yetinmek okuyucunun bakışını çarpıtabiliyor. — Yorum-tahlil-haber arasındaki farklan bilerek ya da bilmeyerek gözden kaçıran gazeteciler insanları yanlış yönlendireblliyor. — Lafa boğulmuş metinlerde sık sık haberin ve fikrin özü kaybolabiliyor. — Okuyucularda zaman zaman şöyle bir görüş egemen oluyor: Gazeteciler skandalları çok severler, araştırmayı boşverirler. — Araştırmaya, yazmaya, okumaya zaman ayıran gazeteci türünün giderek azaldığı kaygısı yaygınlaşıyor. — Gazeteci kavramı çevresinde oluşmuş efsaneler hem toplumun geniş kesimlerini hem de bu meslege yeni başlayanları yanlış etkileyebiliyor. — Gazeteciler ünlendikçe her konuda fikrı sorulan, her konuda yazan, her konuda akıl öğreten bir üstün- insan konumuna gelıyorlar. — Toplumun karşısında nesnel ve tarafsız eleştirmenler olması gereken gazeteciler zaman zaman bu konumdan çıkıyor, dışandan ve üstten bir noktadan topluma bakıyorlar. — Gazetecinin de insan olarak güdüleri, duyguları ve kendine göre yaşam amaçları vardır. Ama önemli olan, bunların işini etkilememesidir. — Gazetecilerin güçlü ve ayncalıkh bir seçkinler topluluğu oluşturmaları toplum açısından sakıncahdır. — Gazeteleri daha geniş topluluklara okutturmak için daha basit düşünmek ve basit yazmak çabalarında ölçü kaçırılmış ve gazetelerin düzeyi en alttaki kültür düzeyine kadar düşürülmüştür. — Bugünün toplumlarında uzmanlık gerektiren konular çoğalmakta, ama gazeteciler çalıştıkları alanlarda her zaman uzman niteliği kazanamamaktadır. — Zaman darlığı, zamanla yarışmak gibi zorunluluklar gazeteci için sık sık eksiği ve yanlışı örtmenin gerekçesi olarak abartılmaktadır. — Gazeteciler kendilerini toplumun diğer temsilcilerinden, özellikle de politikacılardan üstün görme eğilimindeler. Bu eğilim de onların bakış açılarım etkiliyor; sorunlan farklı açılardan görmek, hiçbir bakış açısını azımsamamak ya da ayrıcalıklı kılmamak görevini zedeliyor. Gazetecilere değişik toplumlarda yöneltilen eleştirilerden bir bölümünu aktardık. Kuşkusuz bunlann içinde büyük ölçüde haklı olanlar da var, fazla abartılmış olanlar da ya da topluma göre değişenler de. Ama şu kesin ki tümû belli gerçeklerden, toplumdakı rahatsızlıklardan kaynaklanıyor. Ama en önemlisi, basının, gazetecinin toplumdaki özel önemini gösteriyor. Bu da, mesleklerini, işlevlehni dürüstlük, özen ve bilinçle yapmaya çalışan gazetecilerin yüklerinin, sorumluluklannın ne kadar ağır olduğunu kanıtlıyor. Okuyucunun özeni ve bilinci gazeteci ile uyuma girdiği zaman ortaya çıkan bileşim demokratik bir toplumun en büyük güvencesidir. Ebedl Sef-Mim Sef-Keyfi Sef Mustafa Kemal'in kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti de üç aşamayı içeriyor: 1) Ebedi Şef dönemi, 2) Milli Şef dönemi, 3) Keyfi şef dönemi. Ebedi Şef dönemi Atatürk'ün ölümüyle kapandı. Milli Şef dönemi 1950'de sona erdi. O tarihten bu yana Türkiye Cumhuriyeti İkinci Meşrutiyet kavgalannın içine yuvarlandı. CAHİT TANYOL Tarihçiler 600 yıl süren Osmanlı İmparator- luğu'nu, 1) Kuruluş ve yükseliş. 2) Durakla- ma, 3) Çöküş olarak üç döneme ayınrlar. Gerçekte çöküşü kendi içinde birtakım bölüm- lere ayırmak gerekir. Çünkü büyük impara- torluklann yıkıhşı kuruluş ve yükseliş yıllan- na göre daha uzun sürer. Osmanlı Devleti çökmeye başladığı andan itibaren aydmlann kafasında sürekli olarak şu soru yineleniyordu: Devleti nasıl kurtarabili- riz? Üçüncü Selim'den Osmanlı tmparator- luğu'nun çöküşüne kadar bütün yenilik hare- ketleri bu soruya yanıt aramak kaygısını taşır. Yanıtlann hepsi yanlış mıydı da devletin çö- küşü önlenemedi? Elbette değıl. Fakat çökü- şün temel nedenleriyle getiriıen önlemler ve öneriler arasında bir çelişki olduğu hep gözar- dı edildi. Ve bu, Atatürk ve onun devnmleri dışta tutulursa, günümüze kadar sürüp gel- mektedir. Tanzimat'tan tkincı Abdülhamit'e ve son padişah Sultan Vahidettin'e kadar bütün pa- dışahlann da kaygısı, "Devleti nasıl kurtara- biliriz" sorusunda düğümleniyordu. Bu yanlış yanıtlar zinciri son aşamada Damat Ferit Paşa'da olduğu gibi insanlan çaresizliğin tu- zagında farkında olmadan ihanete kadar sürüp götürdü. Halk Meclisi Mustafa Kemal, devleti bu son ihanet ve ka- ramsarlık halkasında yakaladı Onun kafasın- da da aynı soru vardı. Yalnız yanıt farklı idi. O, devleti ancak halkla bütünleşerek kurtar- manın mümkün olacağına inanmıştı. Ana- dolu'ya geçtı. Halk meclısini kurdu. Bu meclis sayesınde hem ülkeyı hem devleti kurtardı. Ve bin yıllık bir devlet geleneğinı Türkiye Büyük Millet Meclısı'nın çatısı altında somutlaştırdı. Bu meclisin sağlam ve dokunulmaz temeline Osmanlı Imparatorluğu'nun çöküşünde önemli rol oynıvan Yeniçen alışkanlığım bu- laştırmamak ve tam anlamıvia sivil bir meclis yaratmak için ordunun politika dışında kal- masına büyük bir özen gösterdi. öyle ki ordu mensuplanna seçimlerde oy hakkı bile tanın- madı. Genelkurmay Başkanlığı'na kendi türünde tek özel ve bağımsız bir statü ve say- gınlık sağlandı. Türkiye Büyük Millet Mec- fisi'nın gerisınde Mustafa Kemal'in karizması ve ordunun temelinde Mareşal Fevzi Çak- mak'ın kişiliğindeki üstün nitelik, bir devlet ve rejim gelenegi halıne getirildi. Atatürk'ün en çok dikkat ettıği nokta, Tür- kiye Büyük Millet Mechsı'nin, sonunda vatan ihanetine kadar giden tkınci Meşrutıyet'in parti kavgalanna dönüşmesini önlemekti Çünkü artık Türkiye Cumhuriyeti'nin kimse- ye verilecek bir kanş toprağı yoktu. Osmanlı tmparatorluğu bütün çalkantılar ve yozlaşmalar içinde varlığını 600 yıl sürdür- dü ve tarih sahnesinden çekildi. Mustafa Kemal'in kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti de üç aşamayı içenyor: 1) Ebedi şef dönemi, 2) Milli Şef-dönemi, 3) Keyfi Şef dönemi. Ebedi Şef dönemi Atatürk'ün ölümüyle ka- pandı. Milli Şef dönemi 1950'de sona erdi. O tarihten bu yana Türkiye Cumhuriyeti İkinci Meşrutiyet kavgalannın ıçine yuvarlandı. Meclis tarihsel ve geleneksel nitelığinı yitirdi. Asken darbeler birbirini ızledı Sonunda üni- formalı bir general kışlayı Çankaya'ya taşıdı. Oysa Osmanlı Devleti dönemınde Yenıçeri ağası (ki bugünkü anlamda genelkurmay baş- kanı demektir) bir yığın çocuk, deli ve bunak padişahlann olduğu dönemlerde. değil devlet tahtına kurulmak, Divan'da dahi bulunamaz- lardı. Böyle bir şey bizim devlet geleneğımizde yoktu. Askerin politıkaya bulaştığı ıkıncı Meşrutiyet"te bile ordu, sıvil bir derneğin kad- rosunda (İttihat ve Terakki Cemiyeti) yer almıştı. Nitekim Mustafa Kemal de Kurtu'luş Savaşı'nın çekirdeği olan sıvıl bir dernekten işe başladı ve sonra yine Sakarya ve Dumlupı- nar Meydan savaşlannın Başkumandanı Gazı Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nın sıvil başkanı Mustafa Kemal'in önün- de eğilerek meclise girdi. 12 Eylül'den bu yana her şey, iç ve dış baskı- lar Keyfi Şef dönemini başlatmak ve kalıcı yapmak için seferber oldu. Keyfi Şef devrinde her şev allak bullak oldu. Türkiye Cumhuriye- ti büyük bir tarihi görev başarmış olan Osmanlı hanedamnı kaldınrken bir soyun egemenliğine değil, "saltanat sürme"ye son vermişti. Son Osmanlı şehzadelerinin almış ol- dukları para öyle yürekler acısıydı ki Bay PARİSTEN SELÇUK DEMİREL Özal'ın çocuklannın uşaklan onlann yamnda mılyarder sayılırdı. Mustafa Kemal cumhuriyeti kurarken Os- manlı hanedanından egemenliği almış, salta- natı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kapısında bırakmıştı. Keyfi Şef döneminde Sal- tanat Çankaya'ya çıktığı gibi, milletvekilleri de yüksek aylıklarla ulufelere boğulmak sure- tıyle saltanattan pay aldı. Daha korkunç ve hazini Mustafa Kemal'in alçakgönüllü Çan- kaya'sı bu saltanat hovardalannın başdöndü- rücü israfiyle bir müştemilat sığıntısı haline getirildi. Ebedi Şef Mustafa Kemal yurt gezilerinde halkın arasında korumasız ve korkusuzca do- laşırdı. Keyfi Şef döneminde ise onu korumak için müezzinlerin ayak seslerini unutmuş olan minare şerefelen keskin nişancılarla donatıldı. Ebedi Şef "Hukukun üstünlüğü" ilkesini Türkiye Cumhuriyeti'nin temeline koyarken kendi kışısel kanzmasını bunun dışında bırak- madığı gibi, adalet ve yargı gücüne herhangi bir kuşkunun bulaşmamasına özen gösterdi. Siyasi suçlann zaman ve dönemin koşullanna göre olumlu ya da olumsuz olarak yer değişti- rebileceğı yargısına saygı gösterdiği için "Is- tiklâl Mahkemesi" gibi özel ve geçici kunımlar adalet örgütlerinin dışında bırakıldı. Ebedi Şef bütün malvarlığını, tıpkı Osman Gazı gibi, kurum ve kuruluslara bıraktı. Ka- nuni mirasçılannın mahfuz hisseden (saklı pay) yararlanmasını önlemek için özel kanun çıkarttı. Keyfi Şef döneminde cocuklannı, kardeşle- rini, kayınbirader ve yeğenlerini makam ve servete boğmak için Nevşehirli Ibrahim Paşa ve Şeyhülislam Feyzullah Efendi'lere taş çı- kartacak bir ortam yaratıldı. "Köşeyı dönme'' deyimi her alanda bir ahlâk felsefesi haline ge- tinldi. Gerçı hırsızhk. rüşvet. eş-dost ve akraba ka- yırma, devlet malını yağmalama, Köprülü Mehmet Paşa'nın cellatlanna rağmen, tarihi- mizin her aşamasında görülen bir olaydır. Bu bir devlet suçudur. tki türlü yıkım Bir devlet yaşamında kalıcı ve geçici olarak iki türhl yıkım vardır. Bunlardan bir bölümü kışiye ve kadroya ait özel suçlardır. Bir bölü- mü vardır ki devlet haysiyeti ile ılgılıdır. Ve devletin özünü çürütür. Herkesin bildiği iki ör- neğı anımsatalım: Ebedi Şef döneminde Ismet tnönü Italya'ya gidecek, Italya'da çağın ünlü diktatörü Mus- solini başbakan. Atatürk. Başbakan Inönü'ye şu öneri ve uyanda bulunur: "Oraya vardığın zaman seni doğrudan doğ- ruya Mussolıni karşılamazsa derhal dön gel. Devlet haysiyeti bunu gerektirir. Bir başbaka- nı, gücü ne olursa olsun, başbakan karşılar". Bay özal Amerika'ya gidiyor. Bir zenci al- bay tarafından karşılanıyor. Sonra Amerika Cumhurbaşkanı sayın Bush Türkiye'ye geli- yor. Arkasında büyük bir imparatorluK ve bin yıllık bir devlet gelenegi bulunan zat karşıla- mada -görgü eksikliği bir yana- bir sömürge valisiymiş gibi Türk toprağında. Türk bayrağı altında fngilizce konuşuyor ve Ingilizce basın toplantısı yapıyor. Dil bir mılletin namusu ve bayrağıdır. Dev- letin başında bulunan kışi bu bayrağı yere indirirse dilin dili tutulur, diyecek söz kalmaz. "Devleti nasıl kurtarabilıriz?" sözü acaba tersıne mi işliyor? Bugüne kadar bir hayli göz doldurduk... İşte yeni '92 model Telefunken... Telefunken Mega Sound. Görüntüsü, renkleri göz dolduruyor. Modern dizaynı göz dolduruyor. Teknolojik üstünlükleri, yetenekleri zaten bir harika... Ama bir özelliği var ki... duymak lazım... Simdi sıra kulaklarda T.C. ÇORLU SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1989/57 Karar No: 1989/686 Hırsızhk suçundan sanık as- len Babaeskı ılçesi Eski Man- dıralı köyü nüfusuna kayıtlı olup, halen Çorlu ilçesi Kore Mahallesi, Papatya Sokak, bi- la sayüı yerde ikamet eden Os- man ve Sebahat oğlu 1963 do- ğumlu Gündüz Yılmaz mahke- memızin 28.1Z1989 tarih ve 1989/57 esas, 1989/686 karar sayüı karan ile TCK'nın 491/1, 522/1 ve 40. maddeleri uyann- ca 8 ay hapıs cezasına mahkûm edilmiş olup sanık tum arama- lara rağmen belirtilen adreste bulunamadığı gibi açık ve sa- rih adresi de tespıt edilemedı- ğinden gıyabi karar kendisine tebliği mümkun olmadığından, 7201 sayüı Tebligat Kanunu 1 nun 28 ve müteakip maddelen uyannca karann gunlük tirajı 100.000'nin uzennde yayımla- nan bir gazetede ilan edilmesı- ne, ilan bedelinin sanıktan tah- siline, karann gazetede ilan ta- rihinden itibaren 15 gün sonra kesinlesecegi hususu ılanen teb- liğ olunur. Basın: 41631 Yeni Mega Sound'un hoparlörleri ayrı- labiliyor... Evet. Stereo müzik seti gibi... Bir hoparlörü salonun bir köşesine koyun. Diğerini öbür köşeye... İşte Mega Sound farkı: Kulak dolduran güçlü ses... Kurutun şöyle bir koltuğa, gelsin müzik programları, filmler... Şimdi aşağıdaki ödeme koşullanna bir bakın! Sonra doğru bir AEG Yetkili Satıcısı'na... Bu müthiş keyifle bir an önce tanışın! Haydi bekliyorum... MGkfOUND MEGA SOUND 51 Ekran TVUK MEGA SOUND 55 Ekran TV UK 32 DFD VHS Video H E M E N T E S L İ M 1 Peşm, 6 Taksıt 516000 612 000 406 000 Toplam 3 612 000 4 284 000 2 842 000 Peşınat 800000 900000 600 000 11 Taksıt 284 000 343000 227 000 Toplam 3 924 000 4 673 000 3 097 000 AEG Hııijiı Itıiiii Üaha fazla bttgı alrrak ıçın AEG Damşma Merkezı'nı ârayaMtfSiraz. Tûrioye'nın ne r esınden ararssn z arayın ücretsîz görû^ebtieceğıntz tefefortianrrvz. 'Ek nunara çevırmervze gerek yoktur) 9-00-164-024 ve 9-00-164-O25 Dığer teiefonıamvz (1) 174 65 90/91 ANTALYA ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1991/465 E. Davacı tsmail Asrav tarafından davalı Fatma Asra\ aleyhine açılan bosanma davasının açık duruşma- sında: Davalı Fatma Asrav'a tebligat yapılamadığı, zabıta marifetiyle de adresinin tahkiki mümkün olmadı- ğından adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup duruşmanın bırakıldığı 9.12.1991 günü saat O8.3O'da ibraz etmek istediğiniz vesikalar ile birlikle mahkemeye gelmeniz veya vekil göndermeniz, aksi takdirde gıyap karan tebliğ edilmeyerek duruşmaya gıyabınızda devam edileceği HUMK'nın 509. ve 510. maddeleri geregince davetiye yenne kaım olunmak üzere ilan olunur. 21.10.1991. İSTANBUL 10. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1991/1234 sayıh kararı ile 213 sayılı Vergi Usül Kanunu'nun 348, 360/1-2. mad- Karar No: 1191/1177 delen geregince 3.375.000 lira ağır para cezası ve 1 ay süre ile ticaret, Sanık: Mehmet Naci Canbay, Hasan oğlu, 1955 doğumlu, Van Gevaş sanat ve meslek icrasından mahrumiyetine, 647 sayılı yasanın 6. mad- Güzdkonak köyü nüfusuna kayıtlı, Köplüce Mah. Çimen Sokak, No: desi geregince cezalarımn ertelenmesine, 7.200 lira yargılama gideri- 17/2, Usküdar adresinde oturur. nın sanıktan tahsiline, aynca masrafı hükümlüden sonradan alınmak Yukanda açık kimliği ve adresi gösterilen sanık Mehmet Naci Can- üzere keyfıyetın bir gazetede ilanına karar verilmi^tir. bay, mahkememızin 24.10.1991 tarih ve 1991/1234-1177 esas ve karar Keyfiyet ilanen tebliğ olunur. 12.1.1991. Basın: 41946
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear