18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
J8KASIM 1991 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Cindonık... (Baftarafl 1. Sayfada) ğinde eleştirmekten de geri kalmamıştır. Hüsamettin Cindoruk, Özal-ANAP iktida- rının hukuk ve yasa devietini hiçe sayan çiz- gisine de tutarlı biçimde karşı durmuştur. Muhalefet yaparken, bazen dilinin seviye kaybına uğradığı söylenebilirse de, ılke sa- hibi ve demokrasiden yana bir politikacı port- resi çizer Sayın Cindoruk. Bunlardan ötürü TBMM Başkanlığı'na se- çilmesı isabetli olmuştur. Görevini, bu ma- kamın gerektirdiği tarafsızlıkla yapacağına inanıyoruz. Sayın Cindoruk, dün Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte, "TBMM'yi halkın meclisi yapacağım" derken bazı noktaların altını şöyle çiziyor: "Halkın meclisinde işlevim, milletle parla- mento arasında sıcak bir ilişki ortaya çıkar- mak olacak. Tarihi Avam Kamarası bile ka- pılannı BBC'ye açtı. Türk halkı da TBMM'nin röntgenini görmeli, orada yapılan konuşma- ları bilmelidir. Televizyonun üçüncü kanalı- nın Meclis çalışmalarını yayma projesini hız- landıracağım. Meclis'in halktan gizli işi ol- maz. Meclislerde kavga, gürültü, laf atma olur. Meclis tek parti döneminin demokrasi- sine göre düzenlenmiş, çoksesli bir düzeni içine almıyor. Yeni içtüzüğü hemen hayata geçirmemız lazım. Bu, milletvekillerinin her gün bakanlara kısa sorular sorup cevabını alabilecekleri bir sistem olmalı. Aynca mima- ri imkânlan varsa, tartışmayı kolaylaştıncı bir düzene sokulmalı Meclis..." Katılıyoruz bu görüşlere. Demokrasilerde en temel siyaset kurumu parlamentodur. Sayın Cindoruk, TBMM'nin demokrasi açısından yaşamsal olan işlerlı- ğine bu yasama döneminde kavuşmasını sağlarsa, büyük bir görevi yerine getirmiş olacaktır. Başanlar dileriz. Bakanhk paylaşımında pürüz İdil Biret'ten plaklarla (Bajtanfi 1. Sayfada) yebilirsiniz. Bir besteciyi komp- le eserleriyle çahnak, kahcı ha- le getirmek, bir şeyi tamamla- mak duygusu çok hoşuma gidi- yor. Mesela Chopin'in iki bu- çuk dakikahk küçük bir parça- sı kaldı. Henüz notasını bula- madun, onu da çahnca komple Chopin'ler 15-16 compact-disc oluşturacak. — Nasıl seçtiniz hangi bcste- cikri külliyat taaJine getirece- — Ben çok eskiden beri plak yapryorum. Mikrofon hiç soğuk gelmiyor bana. Konserde çal- mak ayn bir zevk, stüdyoda çal- mak bambaşka bir zevk. Plak yapmış ohnak için yapmıyo- rum. Sevmediğim bir kompozi- törü bana kimse çaldıramaz. Şansım varnuş ki plak şirketi de benim karakterime uygun olan- ları önerdi. — Schamann, Schubert, Mo- zart yok kttlMyat arasında? — Schnmann'ı çok severim, ama Chopin oldu, daha da iyi. Ben galiba romantik bestecile- rin tutkunuyum. Yine de piya- noyu çalgı olarak iyi kullanmış, kJavyenin imkânlannı araştır- mış besteciler bana enteresan geliyor. Schubert'i dinlemeyi çok severim ama çalmayı değil. Mesela Haydn, orijinal bir bes- teci, ama hep Mozart'ın gölge- sinde kalmış, bundan sonraki plarum Haydn'ı komple almak olabilir. Enstrümanın zevkini çı- karmak bakımından çok şeyi birleştirmesi lazım. Brahms ve Liszt ilginç piyanistik bakım- dan. Chopin ise piyanoyu yeni- den keşfetmiş. — Plak yapmanıo hangi sii- recini sevryorsunuz? O anda stüdyoda çalmayı nu, plagı eli- tngiliz uçağına zorunlu iniş TRABZON (Cumhuriyet) — Karadeniz'de petrol arama ça- hşmalan yapan bir tngiliz fir- masına ait uçak, izinsiz Türk hava sahasına girdiğı için zorun- lu olarak Trabzon Havaalanı'- na indirildi. Olay, dün saat 16.00 sırala- nnda meydana geldi. Bölgede petrol arama çalışmalannda bu- lunan Ingiliz British firmasma ait uçaklardan biri dün Pazar il- çesinde bulunan radara yaka- landı, olayın Diyarbakır'daki 9. Ana Jet Üssü'ne bildirümesi üzerine buradan kalkan iki Fan- tom uçağı Snrvey adh tngiliz uçağının peşine düştü. Jetler, tngiüz uçağını 10 dakika içinde havada kontrol altına aldılar ve daha sonra Trabzon Havaala- nı'na indirdiler. tngiliz uçağının takibi Trab- zon ve Rize arasında bulunan yerleşim merkezlerinde heye- canla izlendi, uçağın pilotlan Peter Opensfaav ve Ontany Scmmons, Karadeniz'de petrol araştırması için gerekli izinleri- nin bulunduğunu, bir aydır ça- lıştıklannı, ancak uçuş planını radara bildirmediklerini söy- lediler. Özel TVlere (Baftarafl 1. Sayfada) nna rağmen herhangi bir başvu- ru olmadığını belirtiyorlar. Frekans kargaşasının kaçınıl- maz olacağını belgeleyen diğer bir en önemli konu, Türkiye'de- ki program sının oluyor. Yapı- lan araştırmalara gore Turkiye1 nüı topografîk yapısı ve yerleşim yoğunluğu en fazla 6 televizyon programına izin verebiliyor. Şu anda TRT'nin üç kanalı (TV 4 ve TV 5 çok sınırlı yerden sey- rediliyor) ve Starl ile doyma noktasına yaklaşılmış bulunu- yor. TRT, PTT, TGM ve Radyo Telerizyon Yiiksek Kunılu şu aralar sürekli toplantılar yapı- yorlar. Konu yeni yasa tasansı. Çıkacak olan yasa ile yeni fre- kans tahsisleri yapılacak. Asıl sorun yasanın hazırlanıp yürür- lüğe gireceği tarihe kadar neler yapılabilir oluyor. Bu konuda uzman Emre Dağdeviren şunlan söyltyor: "TRT'nin iki kanalı dışında atıl kapasitede calıştır- dıgı l kanal daha var. Son za- maniarda reklam gelirleri duşen knrum için bu iki kanalı kirala- yıp <ullandırmak akılcı olur. Hen TRT para kazanır hem de daha fazla özel TV sıkıntı çek- mez. Ama her durumda mutla- ka fıekanslann gundeme gelip hem giiç hem tahsis konulann- da dknetlemeye gidilmesi şart." ne ahp dinlemeyi mi, yoksa kar- şına sıralayıp seyretmenin key- fini mi? — Stüdyoda konsantre olup, o anda çalma olayı, bir şeyler aramak çok güzel. Inanır mısı- nız, master bandı dinleyip dü- zeltilecek şeyler bittikten ve plak basıldıktan sonra ben hiç dinle- mem artık. Benden çıkmıştır o. Yapılacak bir sey kalmamıştır. — Bana bir şairi ammsattı: "ŞUrimi yazıp daktilodan çı- karttıktan sonra bir daha oku- mam, o benden çıkmıştır artık" derdi. — Çok iyi anhyorum. Bu bir yaratıcıhk meselesi. Artık baş- kalanna sunmuş oluyorsun. Ben on yıl kadar ara koyuyo- rum. Sonra her şeyi baştan ça- labilirim. — Anlayışınız mı degişecek? — Temel şeyler değil, ama değişik versiyonlar olabilu-. — Böyle yeniden plaga aldı- gmız eserkr var mı şu smdarda? — Evet, Brahms'ın Handel ve Beethoven varyasyonları mesela. — tki icrayı karşılaşürdıgınız zaman degisen nedir? — Biraz ilerlediğimi umuyorum. — Biitün plaklannızın sayısı kaça vardı şimdi? — Ben ilk plağımı 16 yaşın- da yaptım. Arada bu- tane yok olan Chopm plağım var. Şu fur- yaya girmeden önce 20 kadar plagım vardı zaten. Şimdi 60 ci- van olacak. — Plak şirketi bunlan paket halinde mi, tek tek mi satacak? — Her iki türlü de. — Belki de plak dünyasında- ki fine kavnşmanızın bashca ne- deni BeethoTen senfonilerini pi- yanoda çalıp plağa almanız olmuşta. — Çok güçtü o iş, ama kor- kunç değil. Bilmem, onlar çok duyuldu mu, ben farkında de- ğürnı. Mesela bundan sonra Be- ethoven'in 32 sonatını birden yapmayı düşünebihrim, yirmi compact-disc tutar. — Çok yorucu degil mi? — Ben yoruhnayı seviyorum. Mazoşist değilmı, ama perfek- siyon isteyen şeylere bayıhyo- rum. Sınırı ohnamah. — Her şeyi mutlaka benimle birlikte doğmuş gjhi ezberleme- liyim demiştiniz. Oysa stüdyo- da notadan çalabilme olanağı- nız var. — Temiz çalmak yetmiyor. Notayı ezbere ahnca daha derin- lerdeki etkisini buluyorsun eserin. — Bir de piyanonnn marka- a, stödyonuD atmosferi gibi ko- şnllanmz var sizin. Bestecinin yaşadıgı zamana en yakın icra tarzıgibi. — Mümkünse çağına yakın olmanın avantajları var. Brahms'ı özellikle Bösendörfer piyanoda çalmah, Steinway'de fazla parlak oluyor. — Bugön Brahms veya Cho- pin yaşasaydı, çalgılann bu ge- lişmis olanaldanndan mutlaka yaraıianuiardı. — Ama yine bugünkü gibi pi- yanoya vurmazlardı. Piyanoyu vurmah çalgı gibi düşünenlere çok kızıyonım. Piyano şarkı söyler. Günümüzde bütün krü bundan çıktı. Melodi, şarkı unutuldu. —Çağ sonunda yine melodiye dönüş başladı deniyor! — Bir kere klasik müziği ha- fifleştirip ucuz yollara başvur- mayı kabul etmiyorum. Beste- cilerin elinin altında bütün tek- noloji var, ama neye vanr bilemem. — Sizin plaklan doldurma düzeninize bakınca tehlikeli bir sey çıkıyor ortaya: Brahms'lan calarken, Rahmaninov girdi araya, sonra biraz Chopin, çe- şitii besteciler bir arada. Her bir bestecinin kendine özgü danya- smı konsantre olmak önemli degil mi? — Hakhsınız, kanştırmak bi- raz tehh'keli olabüir. Konserde vinin de veTÜmesi görüşünde ol birkaç besteciyi peşpeşe çalabi- duğunu bildirdi. DYP'nin, lirsin, ama plak tekniği başka. (Baftarafl 1. Sayfada) rel, "Koalisyon, bakanlıklan iki parti arasında Uksim etmek de- ğil" dedi. Demirel, iki parti ara- sında görev bölümü yapacakla- ruıı vurgularken, "Yani bir hü- kümetin içinde iki hükümet ol- mayacaktır. Bir hükümet ola- cakur. Ama yine iki partinin hü- kümeti olacaktır. Aslında koa- lisyonun yumuşak karnı burası- dır" diye konuştu. Erdal tnönü ise, "Aldığımız mesafe önenüi" diyerek "Bugün vardıgımız ortak zeminin yeter- liligmi görerek hükümetin çatı- sını görüşmeye geçiyoruz" dedi. Meclis Başkanhğı seçiminin iki partinin ortak davranışı ile bir günde çözüldüğüne dikkati çe- ken tnönü, ülkenin uzun süre- dir çözülemeyen sorunlannın bulunmasının, koalisyon ortak- hğım kolaylaştırdıSmı savundu. SHP'yi şaşırtan öneriler Liderlerin açıklamalanmn ar- dından görüşme başladı. Görüş- mede DYP, SHP'ye 5'i devlet bakanhgı ohnak üzere toplam 11 bakanhk önerdi. DYP, tnönü'- ye başbakan yardımcıhğının ya- mnda Dışişleri Bakanhgı göre- pılan MYK toplantısmda beliren doğnıltuda, işlevsel bakanhklar istediklerini belirten lnönü, öne- rilen bakanlıklann bu nitelikle- ri taşımadığını kaydetti. Partile- rine toplam 14 bakanhk verilme- sini isteyen înönü, ekonomi yö- netimiyle ilgili bir bakanhk, YPK'da iki bakanhk, Milli Gü- venlik Kurulu'nda bir bakanhk isterken,* Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nın da kendilerine verilmesi- ni önerisini getirdi. SHP'nin DYP'den istediği bakanhklar ise öğrenildiğine göre şöyle: Tanm ve Köyişleri, Milli Sa- vunma veya Dışişleri, Enerji ve- ya Ulaştırma, Milli Eğitim, Ça- hşma ve Sosyal Güvenlik, Ada- let, Sanayi ve Ticaret, Bayındır- hk ve tskân, Çevre, Turizm ve in- san haklanndan sorumlu devlet bakanhgı, kadın çocuk ve aile- den sorumlu devlet bakanhgı, denizcihkten sorumlu devlet ba- SHP'nhı bu isteğine DYP ta- rafından olumsuz yanıt verilme- si üzerine görüşmeye iki saat ara verihnesi kararlaştınldı. lnönü ve arkadaşlarının yaklaşık bir saat süren görüşmeden çıkarken üzüntülü olduklan dikkati çek- ti. Chopin yaptığımdan beri kim- seyi karıştırmadım işe. Brahms'lan on gün içinde bitir- miştim, o arada Rahmaninovlar da girdi. Ama Brahms sanki benden bir parçaydı, yedi yaşın- dan beri Brahms ne bestelemiş- se çalmıştım. Bir de Fransa'da- ki eğitimim arasında, Fransız- lar Brahms'ı sevmezlerdi, ya- sakmış gibi düşünüp daha çok Brahms'a tutuldum. Neyse son- ra Françoise Sagan bir kitap yazdı da "Brahms'ı Sever misiniz" diye, dilden dile Brahms konuşulup dinlenmeye başlandı Fransa'da. Hikmet Çetin görüşmeden SHP'nin içinden 11 tanesini seç- sonra yaptığı açıklamada, De- mesini istediği bakanhklar şöy- nürel'üı "17 icracı, 15 devlet ba- kanlığından oluşan bakanlar kuruluyla ilgili bir catı önerisin- de bulunduğunu, bazı devlet ba- kaolıklannın görev alanlaruun da yeniden düzenlendigi- nTsöylediğini belirtti. Çetin, gö- rüşmelere iki saat ara verilece- ğüîi ve 20.15'te devam edileceğüıi kaydetti. Demirel de Meclis'ten aynla- rak, Ergenekon ve Ceyhun ile birlikte Güniz Sokak'taki evine gitti. Demirel, gazetecilerin so- nılannı, rahat bir ifadeyle yanıt- le: Dışişleri, Çevre, Çahşma ve Sosyal Güvenhk, Ulaştırma ve- ya Enerji, Köyişleri ve Tanm ve- ya Bayındırlık, Adalet, insan haklanndan sorumlu devlet ba- kanhgı, kadın-çocuk ve aileden sorumlu devlet bakanhgı, deniz- cüikten sorumlu devlet bakan- hgı, basın ve halkla ilişkilerden sorumlu hükümet sözcülüğu devlet bakanhgı, gençlik ve spordan sorumlu devlet bakan- hklan. DYP'nin bu önerisi, SHP'h- larken "bir tıkanıklığın söz ko- leri şaşırtü. Gorüşme öncesi ya- nnsu olmadığını" söyledi. SHP yetkililerine hükümetin oluşu- muyla ilgili model önerisinde bulunduklannı behrten Demirel, SHP kanadımn öneriyi değer- lendirme isteği nedeniyle görüş- meye ara verildiğini belirtti. SHP grubuna dönen tnönü, makam odasında Giirkan ve Çe- tin ile DYP önerisini değerlen- dirdi. Bir ara odadan çıkan Çe- tin, gazetecilerin görüşmeye iliş- kin sorularına, "Ba o kadar ko- lay bir iş değil. Siz genç olduğu- nuz için bilmezsiniz" karşılığıru verdi. Çetin, "Görüşme ne za- man biter" sorusunu da "bitme- yebilir de" diye yamtladı. Çetin başka bir odada toplan- tı halinde olan MYK üyelerinin yamna giderek gelişmeler hak- kında bilgi verdi. Ardmdan sa- at 20.00'de tüm MYK üyeleri tnönü'nün odasına girdiler. tnö- nü'nün MYK üyeleriyle yaptığı 20 dakika süren toplantıdan sonra Çetin, kapıya çıkarak gö- rüşmerûn iptal edildiğini açıkla- dı. Çetin, "Hükümetin çatısı ile ilgili bir öneri yapıldı. O öneri- lerinde henüz bir görüş birligi- ne vanlmadıgı için bn akymltl toplantı yapılmıyor" dedi. Çe- tin, gazetecilerin, önerinin içeri- ği ile ilgili sorulannı yanıtsız bı- rakırken, "Görüşmeler kesildi denilebilir mi" sorusuna, "Ha- yır, denflemez" karşıhğım verdi. Demirel gelmiyor Demirel'in TBMM'ye gelme- si beklenirken, Ergenekon yahuz geldi. DemireTi bekleyen DYP Genel tdare Kurulu uyesi Ennan Yerdelen'i de yamna alarak grup salonuna çıkan Ergenekon, bu- rada bir basın topantıst dü- zenledi. SHP ile görüşmelerin başla- masmdan sonra ilk kez SHP Genel Sekreteri olmadan konu- şan Ergenekon, "Ba akşamki görüşme olmayacak. Seldz cey- BİR ÖZELLÎK.LÖWENBRÂU Löwenbrâu, 100'den fazla ülkede kalitesini kanıtlamış bir dünya markası ve gerçek bir Alman bira klasiğidir. LÖVVENBRAU "(Bir Alman %[asiği" 5 Löwenbrâu Özel Pakette Özel Bardak ArmaĞanlı rekte buluşacaktık. Henüz catı üzerinde bir mutabakat saglaya- madık. Yarın (bugün) 17.00'deki, Cumharbaşkam ile randev u iptal edildi" açıklama- sında bulundu. Görüşmelere de- vam edilip edilmeyeceğinin bu- gün belli olacağını söyleyen Er- genekon, "Bu, temaslann kesil- diği anlamına gebniyor" dedi. Liderler arasındaki göriişmenin bugün belli olacağım söyleyen Ergenekon, hükümetin çatısı konusundaki önerilerini açıkla- madı. Ergenekon sonılan şöyle y a m t l a d ı : '— Bakanlıkların isimlerinde mi anlaşamadınız? Öneriniz ol- du mu? ERGENEKON: Demirel gö- rüşmeye gelirken koltuğunun al- tında çok geniş, büyük bu- dos- ya vardı. Devletin şemasına iliş- kin şeyler vardı. Onları gözden geçirmek istediler. Bu asamada hükümetin çatısıyla ilgili muta- bakat sağlanamadı. — Bakanlıklann dağüımında mı anlaşamadınız? ERGENEKON: Çatıdan ne anhyorsunuz? Şimdi hükümetin çatısı söz konusu. îsimler daha sonra. — Bakanlıklann isimlerinde mi anlaşmazhk var, bakanlann isimlerinde mi? ERGENEKON: Arada ne fark var? — Yani bakanlıklann adlan, dagıhmlan, birieşik bakannkla- nn aynlması, tanm ve köy işie- ri gibi. ERGENEKON: Şu andaki sistem geçmişten farkh. Geçmis- te başbakan, bakanhğın adını yazıyordu, karşısma da bakan adını. Yazdığı bakanhk da ku- rulmuş bir bakanhk oluyordu. Şimdi 32 tane bakanhk var. Bunlann 15 tanesi devlet bakan- hgı, 10 tanesi konvansiyonel ba- kanhk, 7 tanesi hizmet bakanh- gı. Şimdi bunun dışına çı- kamayız. — Bu kriz mi? ERGENEKON: Kriz demek için erken." lnönü de 21.00 sıralannda Meclis'ten ayrıhrken, basın mensuplanna Genel Sekreter'in açıklama yaptığını anımsatarak, "Bu akşam bu kadar" diye ko- nuştu. ınönü'ye cıkışta yönelti- len sorular ile yanıtlan şöyle: "— Bu akşam görüşmeler ke- sildi. Yann (bugün) görüşecek misiniz? tNÖNÜ: Yann (bugün) bulu- şacağız. Zamanı yarın (bugün) belli olacak. — Bakanlıklann dağüımında sorun çıktıgı soylenebilir mi? İNÖNÜ: Hükümetin çatısı kuruluyor, o kadar kolay bir şey değil. Ortak sorumluluk taşıya- cak bir hükümetin ortaya çık- ması gerekiyor. Bu da biraz za- man alır. — Siz 'Anlaşma olmazsa amaçlarda olur, bakanhk sayısı Eruh'ta çatışma: 1 er şehit SÜRT (Cumhuriyet) — Siirt- in Eruh ilçesine bağlı Narlıca bucağmın Kekliktepe köyünde güvenlik kuvvetleriyle teröristler arasında çıkan çatışmada bir er şehit oldu, bir terörist de ölü ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre dün ak- şam 18.00 sıralannda Keklikte- pe köyü yakınlannda operas- yonlar yapan guvenhk kuvvetle- rine teröristlerce ateş açılması üzerine çatışma çıktı. Çıkan ça- tışmada bir er şehit oldu, bir te- rörist de ölü olarak ele geçiril- di. öte yandan Silvan ilçe mer- kezüıde nöbet değişimine giden polis memurlanna ateş açıldı. Olayda üç polis memuru yara- landı. önemli değil' demiştiniz... tNÖNÜ: Evet. Anlaşma ol- madı diye bir sey yok. Anlaşma- nın tamamlanması için biraz da- ha zaman gerekli. — Sizin öneriniz neydi? İNÖNÜ: Biliyorsunuz görüş- meler açık yapıhmyor. Başlan- gıanda ve sonunda açıklama ya- pıyoruz. Aynntısı devam ediyor. — Hükümet listesi yann (bu- gün) Cumhurbaşkam'ndan saat 17.00'de alınan randevuya yeti- şebilir mi? İNÖNÜ: Görüşme bitmeden bir şey söylenemez. Herkes bun- lan yakından izhyor. Mesele de- ğil. Sağlam bir çaa kurmak için biraz zaman gerekli. Biraz ko- nuşma gerekh. Yani sonuca va- nlmayınca elbet tekrar görüş- mek gerekir!' Özal 'tstanbuPda kaldı Demirel'in randevuyu iptal is- temi üzerine tstanbul'da bulu- nan Cumhurbaşkanı Özal da bugün Ankara'ya dörunekten vazgeçti. Demirel'in Ozal'dan yeni bir randevu istemuıde bu- lunmadığı kaydedildi. Evin ıçı(Baftarafl 6. Sayfada) karmaşası" izlenimmi veren "ideolojik" veya "hizipsel" tar tışmalar... Bazı belediyelerin yetersizlik- leri... Veya yetersiz görünmele- ri... HEP'le ittifakın anlatılamaması... Parti uye ya- zımlarındaki ve delege seçimle- rindeki sağlıksızlıkların önlenememesi... Bir ölçüde bu- nun, bir ölçude genel merkezin inisiyatifsizliğinin sonucu olarak ortaya çıkan, bazı yanlış aday listeleri... Hepsi bir araya gelerek sözü- nü ettiğimiz o "ana neden"i oluşturmuştur. Bunun dışında iç ve dış sos- yolojik etkenlerle ilgili tahlille- rin de ortaya koyabileceği veriler üzerinde de durulabilir. Seçim* çevrelerinin ozellikleriyle ilgili değerlendirmeler yapılabilir, seçmenlerin sınıfsal, etnik, mez- hepsei yapılanmn seçim sandık- larına yansıyışları incelenebilır. Fakat sanırım, ötekiler bu "ana neden'Mn yanında ayrıntı kala- caktır. SHP'nin bundan sonrası için alması gereken önlemler de asıl bu noktada yoğunlasmahdır. Yani partinin "ülkeyi yönetebil- rae, iş yapabilme, sonınlan çözebilme" yeteneğine sahip ol- duğunun kanıtlanmasında. Tabii bunun için önce "evin içini dazettmek" gerekir^Parti- yi "her kafadan ayfi J "se«"in çıktıgı, bitmez tükenmez kavgalarla çalkalanan bir hizip- ler topluluğu gibi görünmekten kurtaracak bir "iç siyasal reform" gerekir. tkinci olarak, partinin dışa karşı, bir şeyler yapabikceğini gösterebilmesi gerekir ki şimdi kuruhnakta olan koaüsyon hü- kümeti bunun için büyük bir fırsat oluşturuyor. Bir ornek vereyim: tkinci Dunya Savaşı'ndan sonra Al- manya'da Sosyal Demokrat Par- ti'nin ilk parlayışı, 1966 yılında 'Ikinci parti" olarak katıldığı koalisyon hükümeti sayesinde olmuştur. Alman halkı o şekil- de görebilmiştir sosyal demok- ratlann da ulkeyi yönetebihne gücüne sahip olduğunu... Başta Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Brandt, kabine- ye giren sosyal demokrat bakan- lar, gerçekten de başanh ve etkih olmuşlardır. O tecrübennı sonu- cunda da sosyal demokratlar 1969 seçimlerinde Federal Al- manya Cumhuriyeti'nin kurulu- şundan beri ilk defa "birind parti" olup iktidara gehnişlerdir. Bizim sosyal demokratlanmı- zın da şimdi bu şansı iyi kullan- malan gerekiyor. HALUK OZDALGA TWA ile Amerikaya uçmanın üç yolu var! TWA ile, Amerika'nın üç büyük merkezine, New York'a VVashington'aı, St. Louis'e, Frankfurt üzerınden dırekt ulaşabilirsıniz... Haftanın üç günü. New York, VVashington ve St. Louis'den, Amerika'nın belli başlı 100'den fazla kentine de TWA ile ulaşabilir, TVVA'in ekonomik fiyatlarını daha da yakından tanıyabilırsiniz. Kusursuz TWA güvenliğinı ve konforunu da_. AMERİKA'NINENİYİSİ • . ; - • • - - £ Rezenasyonlarmız için. TWA Turkiye GenelSatış Acentem Mıltur htanbui(l) 13453271345332 Izmır (51) 218586-218713 Ankara (4) 12741 07(2 hat) ya da bendı seyahat acentenızı arayınız Ekonomi ve İnsan Hakları (Baftarafl 10. Sayfada) boyunca imparatorluğun Balkan topraklarında meydana ge- len milliyetçilik hareketlerini, Çarlık Rusyası'nın tahriklerinin bir sonucundan ibaret sanmış, daha derinlerde yatan nederv leri anlayamamıştır. Osmanlı toprakları üzerinde kurulan Sırp Krallığı'nda, Ef- lak ve Boğdan Prensliği'nde veya Yunan ve Bulgar devletle- rinde de azınlıklann kaderi hiç değişmemiştir. Daha sonra Balkanlar'da kurulan komünist yönetimlerin, değişik uluslardan tek bir "sosyalist millet" yaratma politi- kası, iktisat politikalanndan daha başarıh olamamıştır. Azınlıklar, Balkanlar'rJaki bitmez tükenmez toprak ihtiiaf- ları içinde devletler tarafmdan ya bir dış politika aracı ya da toprak bütünlüğüne yönelmiş başlıca tehdit unsuru olarak görülmüş ve kanlı hesaplaşmalar sırasında öncelikle orta- dan kaıoırıiması gereken un- surlar olarak kabul edilmiştir. Daha sakin barış günlerinde ise ya yüzyıllardır yaşadıkları ecdat topraklarından göçe zor- lanmışlar ya asimile edilmişler ya da varlıkları inkâr edilmiştir. Bakanlar'da bu akıbetlerden birıni yaşamayan azınlık grup yoktur. Tüm Balkan ülkelerinin ayı- bı ve kanayan yarası insan hakları ve azınlıklar sorununun hızla iyileştirilmesi için zaman çoktan gelmiştir. Şimdi, bölge- nin en güçlü ekonomisıne sa- hip Türkıye'nin bu konudaki gi- rışimlere önce kendi evinin içi- ni düzeltecek cesur adımları atarak başlamaması için hiçbir neden yoktur. Turkiye'nin ön- ce Balkanlar'da ve giderek Av- rupa'da layık olduğu yeri ala- bilmesi, ekonomiye olduğu ka- dar işte bu koşula da bağlıdır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear