18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 *•** HABERLERİN DEVAMI 16 KASIM 1991 DYP ile SHP'nin Demokrasi Paketi... (Baştarafı 1. Sayfada) sanların ağır bastıkları toplumlarda demok- rasinin gelişmesi kolay olmaz. Böylesi koşul- larda kitleleri gütmek, birtakım klişelerin çe- ktciliğinde olmadık noktalara sürüklemek olasıdır. Geçen gün Necdet Şen'in bantında 'Hızlı Gazeteci' şöyle yakınıyordu: "Söylem anlamın önüne geçti... Düşünce sloganda boğuldu..." Düşüncenin sloganda boğulması... İnsan- lann sloganlarla yetinip gerçeği araştırmak zahmetine katlanmayışlan... Düşünsel tem- bellik... Bunlann altını şu nedenle çiziyorum: Bir koalisyon ortakltğına hazırlanmakta olan SHP ile DYP, dün kamuoyuna bir 'de- mokrasi reformu' nrteliği taşıyan ortak bir de- mokratikleşme paketini açıkladılar. Merkez sağ ve soldaki iki partinin böylesine somut bir programda buluşmuş olmaları, ülkemiz- de demokrasinin gelişmesi açıandan gerçek bir dönüm noktasıdır. Ülkemizi yeni bir yüzyıla taşıyacak bu re- form gerçekleşirse, kökleri belki 150 yıi ön- cesine uzanan anayasa ve rejim tartışmala- rı da noktalanmış olacak. Ancak, yeni anayasa ve yeni yasalann de- mokrasiye uygun biçimde değişmesiyle, ka- faların da eşzamanlı olarak değişmesi kuş- kusuz beklenemez. Zihniyet degişikliği, ya- saları değiştirmekle olamıyor ne yazık ki. Bu, bir kültür işi. Demokrasinin bir yaşam tarzı, bir kültür olarak yerleşebilmesi için daha yapılacak çok iş var. Kafalarımızda, evlerimizde, ku- rumlarımızda çoksesliliği içimize sindirme- yi öğrenemezsek, yasaları ne kadar değiş- tirirsek değiştirelim, toplumda demokrasinin gerçeklik kazanması güç olacaktır. Eğer ülkemizde demokrasiyi kckleştirmek istiyorsak, eğitim ve oğretim düzenimizi kök- lü bir değişime uğratmakian başka çaremiz yok. Demokratik bir rejim en sağlam güven- cesini her şeyden önce demokratik bir siya- sal kültürde bulur. Bunun da yolu en başta insana yatırım yapılmasından, eğitimden ge- çer. Olaytara değişik açılardan, eleştirel biçim- de bakabilen... Düşünceleri kuşku süzgecin- den geçirebilen... Tabulardan arınmış... Slo- ganlarla düşünmek yerine, araştırıcı kafaya sahip... Bağımsız düşûnüp karar verebilen, davranabilen insanlar... Böylesi insanlan yetiştirebildigimiz öiçüde, daha güzel, daha mutlu yarınlara ulaşacak- tır bu toprakların insanı... FIEJ'İN 'PAZARLAMA VE YÖNETİM' SEMPOZYUMU Gazetecilikte teknolojitstanbul Haber Servisi — Uluslararası Gazete Editörleri Federasyonu'nun (FIEJ) önceki gün Swissotel*de başlayan "Pa- zarlama ve Yönetim" konulu sempozyumun ikinci ve son gü- nü dün tamamlandı. Dünyanın önde gelen gazetelerinin temsil- cileri satışlar, kapıdan kapıya dağıtım, kart sistemi, abone sa- tışlan, gazete otomatlan, haber- de yeni yönelmeler, paketleme, yeni tasanmlar ve etkileri konu- İannda görüş bildirdiler. Saat 09-12.40 saatleri arasın- da başkanlığinı Garbis Kesisoğ- hı'nun yaptığı bölümde Politi- ken (Danimarka) Gazetesi Da- ğıtım Müdürü Jan Bergh, gaze- tenin zamanlama ve dağıtım hız- lılığı konusunda bilgi verirken Dta-Sanomat (Finlandiya) Ga- zetesi Pazarlama Müdürü Mik- ro Vuorikoski de gazete dağıtı- mında pazarlamanın önemi ve istenilen tip gazetenin üretimi Uzerine konuşma yaptı. Kahve molasının ardından de- vam edilen ilk bölümde konuşan Washington Post (ABD) Gaze- tesi Dağıtım Müdürü Jake Ter- rel, gazete otomatlarının ABD- de ve özellikle Washington'da çok yaygın olduğunu ve baskı- dan çıkan gazetenin daha çabuk satışa sunulduğunu belirterek şöyle konuştu: "Otomatlaria 24 saat saüş yapma olauagı vardır ve bu ne- denle daha yaygın hali getirdik. Makinelerin bakımını yapan eldpteriıniz tataribaün çok az ol- dmgnnu kaydcdiyoriar. Aynca özellikle söper marketlere koy- dngumuz 'RaP sistemiyle gaze- teyi saüşa çıkanyoruz. Üzerin- dc bazı aaberlerin yazdı oktağu aftşferi raflara yerleştiriyoruz. Bu, okuyncunun Ugûni çektiği için etkiü oluyor. Gazetelerin tüm Uavekriyle birlikte dagıla- bilmesi içiıı pakete koyuyoruz." La Stanpa (Italya) Gazetesi Satış Müdürü Gianluigi Mont- resor ltalya'nın Torino şehrinde çıkan ve yaklaşık dört yüz bin tirajh gazetesiyle ilgili olarak şunlan söyledi: "Italya'da gazete bayileri çok güclüdür, âdetatekelhattndeler. Otomatlar tahrip edüdigi için bu yoln kuUanamıyoruz. Bu neden- le son zamanlarda alternatif sa- üş politikacılan oiuşturuyoruz. Bualardan 'kapıdan kapıya' sa- tiş ve kart sistemini oturttuk. Bayilerle iade konusunda anlas- mazüklar çıkabttiyor. Kartlı sis- tem ile satış daha yaygın." tlk bölümün son konuşmacı- sı Saarbrücker Zeitung (Alman- ya) Gazetesi Pazarlama Müdü- rü Dr. \Volgang Falke dağıtım- da satışı arttırmanın metodik ve Dünyanın önde gelen gazetelerinin temsilcileri, dün İstanbuPda satışlar, kapıdan kapıya dağıtım, kart sistemi, abone satışları, gazete otomatlan, haberde yeni yönelmeler, paketleme, yeni tasanmlar ve etkileri konularında görüş bildirdiler. pratik yükselişinden söz etti. Dr. Falke yüz seksen bin tirajh ga- zetesinin yaklasık bir milyon nü- fuslu şehirde çok geniş bir da- ğıtım şebekesi oluşturduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çoğu zaman 'dostluk kampanyalan' düzenliyoruz. 1e- ni okuVUCU LaTannnmın Sağll- yor. Dağtfım önemU bir konu ol- doğu için dagıüm şebekesini kontrol eden şebeke kurdnk. Buaun dışında oknyucu kitlesi- ni genişletmek için sosyal araş- tırma kurnmlanyta işbiriiği ya- pıyonz." Milliyet gazetesi tarafından gazeteci konuklar onuruna ve- rilen öğle yemeğinde Milliyet ga- zetesi köşe yazan Sami Koben, davetlilere hitaben bir konuşma yaptı. Kohen, Milliyet gazetesi- nin Türtdye'de dddi ve etkiM ga- zetelerinden biri olduğunu ve Türkiye'nin 'en iyi' köşe yazar- lannın da kendi gazetelerinde çalıştığını söyledi. Öğle yemeğinin ardından sa- at 14.30 sıralannda başlayan ikinci bölümde konnşan Missi- onri Gazetecilik Yüksekokulu öğretim görevlisi, sayfa dttzeni uzmanı Jean Gaddy, özellikle Kuzey Amerika'da gazetecilerin sık ak yaratıcüık üzerine toplan- tılar yaptığını ve Norveç ya da Pasifik'te bu anlayışın farklı ol- duğunu belirterek şunlan dedi: "Los Angeles Times gazete- siyle gerçekkştirdigimiz bir olay var. O da hızh mizampaj ve diz- gidir. Aynca altbaşuğa, daha ça- rpıcı şeyler yazma tekniğini ge- liştirdik. Bu etkili oldu. ABD'- de halkın değişik kesimlerine hi- tap eden haberlerle buükte yaşlı, genç, anne baba değişik ülkeler- den gelen göçmenlere hitap eden yazüan da fazlalaştırdık. Chica- go Tribnne'de de konsantre ha- ber tekniğini geHştirdik. Yani haberleri kısa, öz ve spotlar ha- linde verdik. tnsanlara bnnu okumak hem daha kolay geldi bem de daha çabuk iş bitirdik." Daha sonra konuşan De Financiel-Ekonomische Tijd (Belçika) Gazetesi Müdürü Jan Lamers, Le Bien Poblk (Fran- sa) Gazetesi Müdürü Louis de Broissia, Herald Times (ABD) yayımcısı Scott C Schurz ile Ga- zete Reklam Bürosu (ABD) Stratejik Pazarlama Müdürü Phil Carroll paketleme, yeni kompütür teknolojileri, yeni maddi kaynaklar yaratımı konu- lannda konuşmalar ve gazete örneklerini verdiler. Sempozyum yaklasık 2S0 da- vetli onuruna 1çişleri Bakanhğı ve Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce Pera Pa- las Oteli'nde verilen kokteylle sona erdi. Karakola (Baştarafı 1. Sayfada) lan Cudi Dağı'ndaki bazı nok- talan dün bombaladıklan belir- tiliyor. Şırnak'ta bir süre önce PKK'dan aynlarak teslim olan ve itiraflarda bulunan eski bir terörist öldürüldü. Viranşehir'- de teröristler yol yapım şantiye- sini basarak 8 iş makinesini yak- tılar. Tatvan'da da bir polis oto- su otomatik silahla tarândı. Gü- neydoğu önceki akşam saatle- rinde yoğunlaşan kanlı günlerin- den birini daha yaşadı. En kan- lı olay PKK'nın bu yılın ortalanndan itibaren yöneldiği jandarma karakollanndan Bele- nok'a saldınsıyla gerçekleşti. Sayılan 60 kadar olduğu bil- dirilen teröristler, saat 20.00'de Belenoluk Jandarma Karakolu- na 500 metre mesafeden roketa- tar ateşi actılar. Isabet aldığı bil- dirilen karakola teröristler daha sonra saldırıya geçtiler. Ancak teröristler Herakol dağına gidiş- te geçiş yolu olarak kullandık- lan bölgede bulunması nedeniy- le bir süre önce olası saldınlara karşı asker sayısı arttınlmış olan Belenoluk karakolunda güçlü bir savunmayia karşüaştılar. Çı- kan çatışma iki saat kadar sür- da "ftröristler, planladıklan gibi karakolu basamayacaklannı an- layınca fazla direnmeden geriye çekildiler. Çatışma sırasında jandarma erleri Hayri Koçak (Çorum) ve Cemal Saçmiaa (Çorum) şehit oldular. Çaüşma- da teröristlerin ikisi ölü olarak ele geçirüdi. PKK teröristleri, Şanhurfa^ run Viranşehir ilçesinde bir yol yapım şantiyesini basarak 8 iş makinesini yaktılar. Demirel kö- yune bağh GölcUk mezrasında- ki Mustafa Akgül'e ait "Akgul Yol Yapım Şantiyesi'ni saat 19.30'da basan 20 kadar terörist, burada çalısanlan bir araya top- layarak bir süre propaganda yaptılar. PKK'nın bir dizi saldırı ola- ymı gerçekleştirdiği Güneydo- ğu'da dün sabah şafak sökme- den Türk savaş uçaklannm PKK mih'tanlarunn yuvalandığı beürtikn noktalan bombalama- ya başladıkları görüldü. Dört savaş uçağının katüdığı bombar- dımanın saat 04.00*16 başladığı yerel kaynaklarca belirtildi. DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, Pervari'deki olay- lardan dolayı büyük üzüntü duyduğunu belirterek "Tnrkiye Cumhuriyeti Devleti, halkıyla, milletiyle bu cinayetleri bir yer- de dnrdurma gücüne sahiptir ve durduracaktar" dedi. tnönü ile görüştükten sonra gazetecilerin konuya ilişkin sonılannı yanıt- layan Demirel şöyle konuştu: "Son on ay icinde gnvenlik kavvetlerinin şehit sayısı 255'i buldu. Koalisyon çaltşmalannı, Türkij'e'ye banş, huzur getinnek amacıyla gerçekleştiriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, halkıyla, milletiyle beraber bu cinayetleri bir yerde durdurma göcime sahiptir." FESTİVALİNDBĞERLENDtRMESl Antalya yıllardır aldığını geri veriyor ATİLL DORSAY Antalya'da açıklanan ödüller, beklenti- lerimize uyuyor. Gerçi şenliğe katılama- dık, yanşan 19 filmin tumünü görmedik. Haksız ve abartıh bir yargıda bulunabiü- riz. Ama uzaktan görebildiğimizce Ömer Kavnr'un gizemli ve mistik bir arayışı hi- kâye eden değişik filmi "Giıli Yüz", böy- le bir yanşmadan eli boş dönmeyecek bir filmdi. Dış şenüklerde de Ugjyle izlenen bu film, kuşkusuz sanatımızdaki Doğu gize- mini, masal aünosferini ve mistik eğilim- leri harman eden yapısıyla, birincüiği hak etmiş olmalı. Kendi adımıza çok sevdiği- miz bu filmin Altin PortakaJ'ından mem- nunuz. "Ateş Üstünde Yürümek" fümi Ya^ız özkan'a hem bir ikincilik hem de bir en iyi yönetmen ödülü getirdi. Henüz görme- diğimiz bu fıhnin olasıhkla hak ettiği de- recesinden çok Engin Ayça'mn "Soğuktu ve Yağmur ÇiseUyordu" füminin Uçüncü- ,lüp bizi ilgüendirdi. Ayça'mn "tipik Yeşflçam" denen duyarlıklara ihanet etme- den, bir tur popüler sinema geleneğini sür- düren, ama aynı öiçüde tutarh, titiz ve dü- zeyli bir sinema gerçekleştirmek yönünde- ki çabalannın bu ikinci fılminde başarüı bir sonuca ulaştığuu söylemek mümkün- dü. Bu açıdan ne yazık İd sinema bulama- dığj için doğrudan doğruya video pazan- na verilen ve orada da layık olduğu ilgiyi bulamayan bu filmin seyirci önüne çıkma- sı olanakları umarız ki doğar. Diğer sonuçlar üzerine ne söylemeli? Filmini göremediğimiz Sumru Yavrncak'm ödülünün yanı sıra özellikle en iyi erkek oyuncu ödülünün paylaştınlması ve ikisi- nin de oyununu çok beğendiğimiz farklı kuşaklardan 2 oyuncunun, "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu" ile Ekrem Bora'mn ve "Gİ2Ü Yüz"le Fikret Kuşkan'm ödüle layık görülmesi, bizce çok yerinde olmuş- tur. Türk sinema«ının bu zor döneminde her kusaktan oyuncunun, sanatçımn ve emekçinin katkısma gereksinmesi var çün- kü... Bu ortak ödül de bunu simgeliyor. Ve böylece bir Antalya senliği daha son bulmuş ohıyor. özeUikle bu yıl açüan Film Pazan'mn son derece basanh olduğu söy- lenen şenliğe, kamuoyunun, bu arada TKTnin de ilgisi yüksek düzeyde oldu. Bu, şu bunahm günlerinde iç açıa ve umut verici bir görünümdür. Ve Antklya'mn yü- lar yılı Türk sinemasından aldıklanm ar- ük ona tam yerinde ve zamanında geri ver- meye başladığının bir göstergesidir. Ödüller1. Film Gizli Yüz / ömer Kavur 2. Film: Ateş Üstünde Yürümek / Yavuz özkan 3. Film: Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu / Engin Ayça Mansiyon: Uzlaşma / Oğuzhan Tercan Mansiyon: Devlerin ölümü / Irfan Tözüm En İyi Yönetmen: Yavuz özkan En İyi Kadın Oyuncu: Sumru Yavrucak (Seni Seviyorum Rosa) En iyi Erkek Oyuncu: Ekrem Bora (Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu), Fikret Kuşkan (Gizli Yüz) En iyi Özgün Senaryo: Orhan Pamuk (Gizli Yüz) En İyi Göriintii Yönetmeni: Ertunç Şenkay (Seni Seviyorum Rosa / Ateş Üstünde Yürümek) En İyi Özgün Müzik: Cahit Berkay (Gizli Yüz) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Gülsen Tuncer (Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu) En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Hayati Hamzaoğlu (Tatar Ramazan) En İyi Film Stüdyosu: Fono Film (Ateş Üstünde Yürümek) En İyi Kurgu: Mevlüt Koçak (Ateş Üstünde Yürümek) Altın Portakal 'Gizli Yüz'e (Baştarafı 1. Sayfada) birliğiyle seçildiği bildirildi. Sumru Yavrucak ise 2'ye karşı 9 oyla En İyi Kadın Oyuncu se- çilirken, En iyi Erkek Oyuncu Ödülü iki sanatçı arasında pay- laşünldı. Jüri, "Soğuktu ve Yağ- mur Çiseliyordu" fümindeki ro- lüyle Ekrem Bora'ya ve "Gizli Yüz" fümindeki rolüyle Fikret Knşkan'a ödullerini oybirliğiyle verdi. En İyi özgün Senaryo Orhan Pamuk, (Gizli Yüz-oybirliğiyle), En İyi Görüntü Yönetmeni Er- tunç Şenkay (Seni Seviyorum Rosa ve Ateş Üstünde Yürümek- oybirliğiyle), En İyi özgün Müzik Cahit Berkay (Gizli Yüz 5'e karşı 6 oyla), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Gülsen Tuncer (Soğuktu ve Yağ- mur Çiseliyordu- oybirliğiyle), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Hayati Hamzaoğlu (Tatar Ra- mazan - oybirliğiyle), En tyi Film Stüdyosu Fono Film (Ateş Üstünde Yürümek - 2'ye karşı 9 oyla), En İyi Kurgu Mevlüt Ko- çak (Ateş Üstünde Yürümek ve Gizli Yüz - oybirliğiyle). En İyi Erkek Oyuncu ödülü- nü paylaşan Ekrem Bora 1966 yüında yapüan 3. Altın Portakal Film Festivali'nde Sürtük fil- mindeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu ödülü'nü kazanmıştı. 25 yıl sonra gelen ikinci altın portakal için duygulannı anla- tan Ekrem Bora, "Çok mutlu- yum. Uzun bir çalışma sonucu emeğimizin karşılığını aldık" dedi. 2. filmin yönetmeni Engin Ayça, basarüanmn tek başma kendisine ait olmadığını, Türk- ân Şoray ve kameramanlarıyla birlikte ödülü paylaştığını söy- leyerek sevinçli olduğunu belirt- ti. En İyi Yardımcı Kadın Oyun- cu ödülü'nü kazanan Gülsen Tuncer ise "Herkes çok iyiydi, Biz bir ekiptik " diye konuştu. Altın Portakal kazanan sa- natçılar bugün Dedeman Ote- li'nde düzenlenecek bir törenle ödullerini alacaklar. Ali-Zuleyha Yalçın çifti sonunda hastanedeki bebeklerine kavuştu. (Fotoğraf: AHMET OZEL) 'Borçlu' bebek kurtuldu(Baştarafı 1. Sayfada) belirtildi. Bu kez hasta sabibi Dörtyol Vakfı'ndan, öğret- menlere uygulanan tarifeye uy- gun bir ödeme yapılacağına da- ir bir taabhütname getirdi, an- cak o kişi devlet memuru olma- dığı için tedavi gideri 5 milyon lira fazlasıyla tahakkuk ettiril- di. Sorun, sahtedlik yapılması nedeniyle faturamn kabarma- sından ileri geldi. Biz Dörtyol TRTnin açıklaması Gazetenizin 5 Kasun 1991 salı günü yayunlanan 24140 sayılı nüshasının 1. ve 15. sayfalannda yayınlanan Sn. Uğur Mumcu'nun "Kamera" başlıkh yazısına konu teşkil eden gerçek du- rum aşağıda açıklanmıştır. Yazıda, "26 Temmuz 1990 saat 1030" olarak beürtilen tarihin Alman Klostennann GmbH rırmasına çekilen fax mesajının mı yoksa ya- zıya konu oluşturan kame- ra ihalesinin açılış tarihi mi olduğu açıkça anlaşılama- makla birlikte, kesin olan söz konusu tarihte hiçbir ihaleye ilişkin teklifin açd- madığıdır. Diğer tareftan, Alman Klostennann firma- sı bugüne kadar kurumu- muz tarafından açüan ka- mera ibalelerinin hiçbirine kaülmamıştu-. Bu gerçek göz önflnde tntalarak yazı ince- lendiğinde, Alman Kloster- mann GmbH, Fransız Ange- reau ve Almaa BTS firma- lamun kauldıklan "eski TV nakkn yayın araçlannın ye- niden teçbizi" ihalesi oldu- ğu sanılmaktadır. Sözü edi- len ihaleye ilişkin teklifler, 26 Haziran 1991 günü saat 15.00'te fırma temsilcilerinin de hazır bnlunduklan TRT Satın Alma Komisyonu top- lantısında açdmışür. Bu dn- rumda, yazıya konu teşkil eden ve Klostennann finna- sına çekildiği ileri cünilen fax'ın tarihi, tekliflerin açıl- masından bir ay sonrasına rastlamaktadır. Kurumun fi- yat ve teklif isteme şartna- mesinde hükme bağlandığı üzere, ihaleye katılan bütün isteme şartnamesinde hük- me bağlandığı üzere, ihale- ye katılan bütün firmalann, tekliflerin acüması sırasında diğer fîrmalann tekliflerini öğrenme haklan zaten mev- cut bulunmaktadır. Aynca gene sözü edilen şartname gereği, tekliflerin açılmasın- dan sonra firmalann birim ve toplam fîyatlannda indi- rim veya artış yapmaya hak- lan bulunmamakta, yapılsa bile bn teklif satın alma ko- misyonu tarafından değer- lendirilmeye alınmamakta- dır. Belirtilen sebeplerden dolayı, tekliflerin açtlmasın- dan sonra rakip firmalann birbirierinin teklif ettikleri fiyatian öğrenmelerinin ge- rek sonucu etkilemesi ve ge- rekse kurumıı etkilemesi acı- smrian önemi bulunmamak- tadır. Kuruma yapüan tek- lifler, kurumun alım satım ve ihale yönetmeliğine göre önce bir teknik ait komisyon tarafından inceienmekte da- ha sonra satın alma komis- yonu tarafından ele alın- maktadır. Her iki komisyo- nun da aldığı olumlu karar, daha sonra TRT Yönetim Kurulu'na sunulmakta ve son karar yönetim kurulun- ca verilmektedir. .\çıkca gö- rülecegi gibi ihale sonucu tek kişi veya tek komisyonun karan ile kesinleşmediğin- den ihale sonucunun etki- lenmesi söz konusu edile- mez. Bu görevlerde çalışan ve yıllannı kuruma venniş dü- rüst personel hakkında de- ğerli okuyuculannızda yan- lış kanaat uyanmasını önle- mek balumından, bu açıkla- mgmızın gazetenizde yayım- lanması hususunda gereğini rica ederiz. Saygılanmızla. Köksal Taştan Basınla tuşkiler ve Protokol Müdürü Ziya Ankan Genel Sekreter Vakfı'na 'Bu bedeli ödemeden sakın hasta göndermeyin' diye bildirimde bulunduk, ama kü- çük Bekir ve diğer hastalar gel- meye devam etti. Olay budur." Baba An' ile anne Züleyha Yalçın, 32 gün hastanede rehin tutulan çocuklanna dün akşam saatlerinde kavuştular. Hasta- ne yetkilileri Prof. Dündar ile Arslanoğlu'nun Dörtyol Vakfı'ndan gelen "Küçük Be- kir'in tedavi bedeli olan 5 mil- yon lirayı ödemeyi kabul ediyonız" şeklindeki taahhüt- name üzerine Bekir bebeğin ta- burcu edilmesine izin verdiler. Prof. tsmail Dündar ile Baş- müdür Haymllah Arslanoğlu, Cumhuriyet'e yaptıklan açıkla- mada özetle şöyle dediler: "Borçlu vakfı, kesin ve res- mi bir dille 'Bize borcunuzu ödeyinceye dek hasta gönder- meyin, taahhütnameler de ka- bul edilmevecek' diye uyardık. Bekir bebek ve diğerieri gönde- rilmeye devam edildi. Ancak konu istismar edidiği halde, ai- lenin de sıkıntısım dikkate ala- rak ve istisnai bir durum ola- rak taburcu işlemini yaptık. Biz, nakit ödeme yapümadan taburcu işlemi yapmayacaktık, ancak bu kez taahhütnameyi kabul ettik. Bekir bebek, anlaş- mazlık bir yana, eski borç yiı- zünden degil, borçlann kronik- leştirilmesi eğüimi nedeniyle bu süunnlan yaşadı. Hastanemiz- de en iyi sekilde bakımı yapü- dı. Ancak artık hiçbir şekilde borç ödenmeden bu tür işlem- ler yapümayacakür." Mehmet Ali Birand'a dava (Baştarafı 1. Sayfada) maz Güngör ile Müdür Yardım- cısı Şaban Adıgüzel hakkında da görevlerini kötüye kullandık- lan gerekçesiyle dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Sabit Karakaya tarafından ha- zırlanarak, dün ilgili mahkeme- ye iletilen iddianamede, TRT'ye sunduğu faturalarda usulsuzlUk saptanan Birand'ın "evrakta ve özel belgede sahteciük suçunu işleyerek haksız kazanç sağladığı" öne sürüldü. TRT'den bu yolla 5 bin ABD Dolan, 4 milyon Italyan Lireti, 97 bin Belçika Frangı, 481 Alman Markı, 35 bin Avustur- ya Şilini, 1800 tngüiz Sterüni ve 6 milyon 379 bin Türk Lirası fazla ve haksız kazanç elde et- tiği belirtilen Birand'ın, TCK'nın "özel belgede sahtekârhk" suçunun tanımlan- dığı 345. maddesi uyannca 1-3 yıl arasında hapsi istendi. İddianamede, Güngör ve Adıgüzel'in, Birand'm haksız ve fazla kazanç elde etmesine göz yumarak görevlerini kötüye kul- landıklan savunuldu. Güngör ve Adıgüzel'in de TCK'nın "go- revin kötüye kullanılması" su- çunun tammlandığı 240. mad- desi uyannca 6 aydan 1 yıla ka- dar hapis cezasına çarptırılma- lan istendi. İddianame ile birlik- te dava konusu belgelerden olu- şan iki büyük klasörden oluşan dava dosyası, dün öğleden ön- ce, ilgili mahkemenin belirlene- ceği nöbetçi Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. öğleden sonra çekilen kura sonucu, dava dosyası, davaya bakacak olan Ankara 17. Asli- ye Ceza Mahkemesi'ne iletildi. Mehmet Ali Birand, Cumhu- riyet'in konuya ilişkin sorulan- nı yanıtlarken, "Nihayet doğru- lar ile yanlışlar ortaya çıkacak- nr" dedi. Yargılama sonucunun kendisinin hakhhğuıı ortaya ko- yacağını da savunan Birand, şöyle konuştu: "Sonuc benim baklı oldnfu- mu ve iddialann yanlış olduğu- nu ortaya koyacakür. Zaten savcıhğın, TRT Teftiş Kurolu'- nun iddialannın büyük bir bö- Inmünü reddetmiş olması, be- nim söylediklerimin geçerHliği- ni ortaya koyuyor." TRT'nin usulsüz görüp geri istediği faturalann parasal değe- rinin toplam 350 milyon lira ol- duğunu da savunan Birand, "Bazı arkadaşlar 800 milyon - 1 miyar liradan söz etmektedir. Bizim TRT'ye genel olarak yap- üğunız tüm işlerin yaklasık ye- kûnu da 10 milyar Türk Lirası'- dır. Yani, yüzde 3.5'lik oranın faturalannda usulsüdük olduğu öne sürülmektedir. Oysa yapı- lan bütün harcamalar ve de bel- geler, kurumun ber yıl üç defa denetiminden geçmiştir" diye konuştu. Olay neydi? Birand'm TRT'ye sunduğu masraf faturalannda, usulsüz- lük saptanması üzerine, 2 Kasun 1990'da TRT Muhasebe ve Mali tşler Daire Başkanlığı durumu bir yazı ile TR J Haber Dairesi Başkanı tiban Öztamer'e bildir- di. Daha sonra da Birand'ın TRT'ye sunduğu faturalar tek tek incelendi. Yapılan inceleme- ler sonucunda, bazı faturalarda tahrifat yapıldığı görülürken Bi- rand'ın yaptığmı öne sürdüğü bazı harcamalann orijinal fatu- ralarını da ibraz edemediği id- dia edildi. Birand'm, TRT'ye verdiği bir kısım faturalann ise çeşitli Avrupa kentlerinde faa- liyet gösterdiği öne süriilen, ha- yali şirketlere çıktığı anlaşıldı. Soruşturma sırasında fatura uzerinde yer alan adreslerde adı geçen şirketlerin bulunmadığa belirtildi. Bu gelişmeler Uzerine, Birand hakkında 'evrakta sahtekâriık' savıyla hazırlanan teftiş kurulu raporu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildi. Başsav- cılık da gerçekleştirilen soruş- turma sonucunda iddiaları cid- di bularak Birand hakkında 'resmi evrakta. sahtekârlık' sa- vıyla iddianame hazırlayarak Ankara Ashye Ceza Mahkeme- si'nde dava açtı. Izmır Atatürk devrimleri paneli tZMİR (Cnmhariyet Ege Bü- rosı) — Büyükşehir bekdiyesin- ce düzenlenen Tnpr—Mİ Ge- Uşmeıaizde Atatirk Dentalcri- nin Yeri" konulu panel bugün yapılacak. Kültürpark'taki Ismet Inönü Kültür ve Sanat Merkezi'nde dü- zenlenen panel saat 15.00'te baş- layacak. Beria Nadi'nin onur konuğu olarak Vatıiamgı pane- ün konuşmacıları Oktay Akbai, MeHh Cevdet Amlay, Ctoeyt Arcaytrek, Hikset Çeti^aya, Mnstafa Ekmekçi, U | v M u - cu, tlkaı Selcmk ve AB S i n m . Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yikad Çakanr, "Ata- tirkci disnMMİa öNtertı b- Bi Nadir Nadfnln u n u «• zenlenen pande t t n yvttaşla- nmızçagnbdır. UtaöaderAta- n n n ve o n n ucnııuenBH yn- maz savvnncttsa Nadir Nadi'yi ba paMÜe bir kez daha ancak, yad edeceğiz'' dedi. ATİNA Ankara'ya nota STELYO BERBERAKİS ATtNA — Yunanistan, Türk savaş uçaklannm Yunan hava sahasım ihlal ettiği gerekçesiyle Ankara'ya bir protesto notası verdi. Notada, Türk savaş ucak- lannın Yunan FIR hattına da birçok kez "tecavüz ertiti" de öne sürüldü. Bu arada Yunanistan, DYP Genel Başkanı Sileyaaa Dcdi- reTin, KKTC'nin 8. Inıruluş yıl- dönümü nedeniyle yaptığı açık- lamaya tepki gösterdi. Demirel, "KKTC Cumharbaskaaı Ra«f Denktaş'su, Kıbns s o m u a bir çözüm düşünülenez" demişti. Yunan Savunma Bakanhğı dün bir açıklama yaparak Türk savaş uçaklannm, önceki gün Yunanistan 'ın hava sahasmı bir kez ihlal ettiğini, FIR hatüna ise "tecavüzde" bulunduğunu, bu- nun üzerine Yunan uçaklannm "püskirtnc" harekâtı için ha- valandıklannı açıkladı. Bunun üzerine hükümet, Yunanistan'- ın Ankara Büyükelcisi Dimitri Makris'ten, Türk Dışişleri Ba- kanhğı nczdinde protesto nota- sı vermesini istedi. Hükümet sözcüsü Viron Po- Udoras da dün bir açıklama ya- parak, Demirel'in KKTC'nin kuruluş yüdönümü mesajına tepki gösterdi. PoKdoras şunlan söyledi: "Yeni Türk bikümetmi kar- malda görevM Sayn Dcarird'm, Kuzey Kıbns'ta sözde derletin Oau yıldöaümü içia yaptıtı açddaınaian ea azoidaa sfirpriz yaratmaktadır. Bn apkbuBa da- ha da fleriye gkferek Saym h g m eşÜM rarthiMMT et- künstaia bir parçasnı oİBştvndctadır. Sayıa Deoü- rd'in gccea yiuyıllarda yaşaa- nu| tarihi olayian; gcrçekdısı ve mibalafalı bk Mçtandc sapteaa bu açddamahunu partidük çı- karlan agnua yapbtua iaao- mak istiyoraz. Ba yöa dünya k u n o f n u g BM iyesi Kıbns'n 17 yddaı ba yau * 37'smin iagal attmda bnlaııdanüausua ve Kıbns Rudaruua yurtiarudaB edfl- •Mtoiae karşı bir mazeret gos- tcriMye fi^—y*ı> YeaTTirk hikiuMtfad kvmakla görevüg Sayu DeHİrel'm BM Gtvc Koueyi'BİB bir ÖMCU Ma ka- rarlanm içnca a n ahfc* 71i sa- yıta karamu reMedMkle de düya tophuauu gösterdiği yoUa BerleaMk istemediihd tfa- dc eteektedfr. Ynuudstu htt- kttmeti bu ve baau gibi otam- suz açıkhuulan reddcbMfcte- dfr." 2 kuyunıcu soygununda 2 ölü (Baştarafı 1. Sayfada) Atatürk Mahallesi'ndeki Alparsian Akçakaya'ya ait Ana- dolu Kuyumcasu'nda meydana geldi Dükkâna giren iki kişi, si- lah zoruyla dükkânda bulunan çırak Mustafa Özrürk'ten (17) ka<Lanın anahtanm istediler. Oz- türk'ün anahtan venneyerek di- renmesi üzerine saldırganlar ateş açtı. Kuyumcu çırağı genç olay yerinde yaşamım yitirdi. Saldır- ganlar ise dışarda bekleyen iki arkadaşıyla birlikte yaya olarak olay yerinden uzaklaştı. Dükkân sabibi Alpaslan Akçakaya'mn yeğeni olduğu öğrenilen Musta- fa öztürk'ün vücuduna isabet eden üç kurşunla öldüğü sapta- nırken mağazada yapılan araş- tırmada beş boş kovan bulundu. Bölgede geniş operasyonlara başlayan jandarma ve polis, da- ha önce gasp edilen bir taksiyi olay yeri yakmlannda terk edil- miş olarak buldu. Taksi sürücü- sünün tanımladığı gaspçılar ile kuyumcu soygununa kanşan ki- şilerin eşkâlinin birbirine benze- diği ve soruşturmamn bu yönde sürdürUldüğü bildirildi. İkinci kuyumcu soygunu ise Bayrampaşa, eski Edirne asfal- tı, 500 Evler durağı yakınlann- daki Mustafa Yençel'e ait Çağn Knyumcusu'nda meydana geldi. Saat 14.30 sıralannda dükkâna gelen silahh 4 kişiden 2'si içeri girerek dükkânda bulunan Mas- Ufa %nçd, oğlu Yusuf Yeaçel ile misafırleri Mustafa Çakalog- hı'yu silahla tehdit ederek yak- lasık 4 kilogram altını bir torba- ya doldurdular. Daha sonra ken- dilerine direnen dükkân sabibi ve konuğuna ateş eden soygun- cular 34 LH 263 plakalı Lada marka otomobile binerek kaçtı- lar. Mustafa Çakaloğhı (58) olay yerinde yaşamım yitirdi. Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kal- dırılan dükkân sahibi Mustafa Yençel'in (40), yaşamsal tehlike- yi atlatamadığı belirtildi. Soygunculann kaçarken kul- landığı otomobil daha sonra olay yerine 1 kilometre uzakhk- taki Güven Düğün Salonu önünde terk edilmiş olarak bu- lundu. Tüm Istanbul çapında operasyona başlayan polisler, soygunculann izine rastla- yamadı. Hüviyet cüzdammı kaybettim. Hükümsüzdür. HASAN GÜDEN DEMİROZLU (Baştarafı 11. Sayfada) muş, orada buyümüş genç bir Sırp da kendisini Hırvatistan'a bağh duyabiliyor. Slovenya da birlik içinde, en çok kendisini, ekonomik açıdan zararda görüyor. Dünyanın bu bölgesinde açılmış olan dönem ulusal bilinç, daha genel ve doğru bir deyişle 'kültürel kimlik' ddnemidir. Her halk topluluğu kültürel kimlik arayışına, bulunduğu ge- lişmişlik düzeyinden başlıyor. Birçoğunun da ilk sanldığı kül- türel kurum 'din' oluyor. Çok sıkıntıîı dönemlerden geçecek bu halk toplulukları. Sorunun çözümü ise kuşkusuz ki bas- tırmada, tepelemede, savaşmakta degil. Tersine halklara kül- türel kimlik arayışlarında yardımcı olmakta, en geniş özgür- lüğü tanımakta. Çözüm otoritarizmde değil, tersine libera- lizmde. Kültürel kimliğini araştıran insanlar, özgürlükçü bir dünyada, ilkel kültürel eğilimlerden de kurtulabilecekler; kar- maşık (ve insanlığın ortaklaşa) kültür verilerine de yönelebi- leceklerdir. Propaganda, ordu ve polis gücüyle insanları bir arada tutma döneminin kapandığı anlaşılıyor. Savaşla, kan- la sağlanan beraberlikler elbette gerçek beraberlikler değil- lerdir. Siyası liberalizmin özgürlükçü tutumudur kuşkusuz, çeşitli kürtürlerden insanları bir arada yaşatabilecek olan.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear