18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Cem 'Kırmızı Koltuk'ta • Iç PoUtika Servisi — Magic Box'ta bugün Vayımlanacak olan "Kırmızı Koltuk" adlı programın Vonuğu olan SHP tstanbul Milletvekili İsmail Cem, Neşe Duzel ile Ahmet Âltan'm son kurultay, sosyal detnokrasi, Türkiye'de sol, Körfez krizi lle ilgili sorulannı yanıtladı. İsmail Cem, son kurultaydan önce Deniz fiaykal'ın bir düşünce zemininde ideolojik içeriği olan ileriye dönük yeni bir arayışı başlatmayı içeren bir tavn, bir yaklaşımı olduğunu ve bunun oluşturulmasında kendisinden katkıda bulunmasını istediğini beirterek "Bu yaklaşımın desteklenmesi gerektiğini düşündüm ve geriye bakuğımda da çok doğru yaptığım düşüncesindeydim" şeklinde konuştu. • • J)alan: Ozal istifa etsin • lZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — DMP Genel Başkanı Bedrettin Dalan il kongresinde yaptığı konuşmada devletin tahrip edüdiğini, işçiler karşısında Başbakân Yıldırım .Akbulut'un 'işveren temsilcisi" gibi hareket ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ı da sert bır biçimde eleştiren Dalan, "Anayasa'yı bir defa delmekle bir şey olmaz, derseniz, sonra da insanlara, yasalara uyun, nasıl dersiniz? Yemin edersiniz, sonra da ben tarafsız olamam, dersiniz. Silah zoruyla mı yemin ettiniz? Niçin istifa etmiyorsunuz" dedi. DMP 1* töoögnesr Fuar Petek Restoran'da yapıldı. Kongreye katılımın azlığı dikkat çekti. Dalan partilerini kurma gerekçelerini anlattı, "cumhuriyetin ana ilkelerinin hızlı bir erezyona uğradığını, Ataturk'ü bile neredeyse yargılayacak durum gelindiğini" söyledi. Saddam'la görüşme yarışı • İSTANBUL (RJHA) — HEP Milletvekili Cüneyt Canver, Körfez krizinin siyasi partiler tarafmdan "Saddam Hüseyin ile görüşme yarışı"na dönüştürüldüğünü söyledi. Bilsak taraf'ından düzenlenen "Günlerin Götürdüğü" adlı söyleşiye katılan Canver, "Körfez'in lç Politikaya Etkileri" konusunda görüşlerini dile getirdi. Canver, "Kriz siyasi partilerce bir yarış gibi görüldü. Krizin barışçı yollardan çözülmesi için fîaddam ile görüşmeler bir yarış havasına girdi. Bu olumlu etkilerin yanında Körfez krizini bahane eden iktidar partisi de Guneydoğu'da insan haklan Ihlallerini arttırdı" dedi. Fıravun benzetmesi • İZMİR (ANKA) — Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı isim vermeden "Mısır firavunlarına" benzererek "Günumüzde insanları çağ atlamış köle haline getirdiler. Bu köle düzeni yıkılıp adil düzen kurulmadan kurtuluş yoktur" dedi. ANAP'ta6 skeç' hazırhgı • ANKARA (ANKA) — ANAP, muhalefet parti liderlerine yonelik 'espriyle 'savaş' stratejisini genişletiyor. İnönü ve Demirel'i konu alan karikatur ve fıkralardan sonra genel merkezde 'skeç* hazırlıklanna başlandı. 'Siyasi mesajları espriyle vermek' mantığıyla yola çıkan ANAP'ın araştırma ve politika üretmekten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Metin Gürdere, yeni bir hazırlığın içine girdi. İnönü "Barış Mitingi"nde ÖzaVı eleştirdi: Savaşa hayır, seçime evetSHP'nin "görkemli" İskenderun mitingine katılan on binler, "Savaşa hayır, Özal istifa" diye bağırdı. "Madenciler yalnız değü" sloganları attı. Mitingde konuşan SHP lideri İnönü, Türkiye'yi savaş tehlikesine Özal'ın bulaştırdığını belirterek, hiçbir yetkilinin bundan ne yarar sağlanacağını « açıklayamadığını söyledi. ALİ DOĞAN İSKENDERUN — SHP'nin İskenderun mitingine katılanlar "Savaşa hayır", "Madenciler yainız degil" ve "Özal istifa" diye bağırdılar. SHP Genel Bas- kanı Erdal İnönü, Turkiye için önemli sorunun Irak lideri Sad- dam Hüseyin'in diktatörlüğu olmadığını belirterek "Biz Tiirkiye'de Ozal'ın diktatörlük heveslerine karşıyız" dedi. İnö- nü, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Körfez gezisinden ra- hatsız olduğunu kaydederek "Beni kıskanıyor. Onun için ne diyeceğini bilemiyor" diye konuştu. İnönü, önceki akşam geldiği Adana'da partililer ve kalabalık bir yurttaş topluluğunca karşı- landı. SHP liderini karsılayan- lar arasında görevden alınan Adana İl Başkanı Feva Ciritci'- nin de bulunması dikkat çekti. Inönü, geceyi geçirdıği otelde kendisine lobide bekleyenleri dinlenme gerekçesiyle odasına çekilerek yalnız bıraktı. Otelde uzun süre bekleyenler "Başba- kan İnönü" sloganları attılar. İnönu dün Adana'nın düş- man işgalinden kurtuluşunun 69. yıldönumü törenlerine katıl- dı. Otelden tören alanına MYK üyeleri, milletvekilleri ve parti- lilerle birlikte yaklaşık 3 kilo- metre yüruyerek giden İnönu, vilayeti de ziyaret etti. Yurüyüş sırasında bir vatandaşın cadde- ye yatarak Inönü'nün önünü "Kurtar biri baba" diyerek kes- tiği görüldü. SHP lideri gazete- cilerin "Vatandaş babalan ka- nştırdı gcliba" sözlerine uzun süre kahkahalarla güldü. înönu'nun neşesi kurtuluş yıl- dönumü torenlerinde de surdü. Törene katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt ve TBMM Grup Başkan- vekili Yılmaz Hocaoğlu ile Ino- nu arasmda protokol karışıkh- ğı nedenıyle üç kez yer değişik- liği yapılması gerekti. Hocaoğ- lu Inönu'ye "SHP'yi biraz kay- dırdık galiba" diye takılınca, Inonü "Hiç merak etmeyin bi- zira yerimiz sağlam, kimse kaydıramaz" yanıtını verdi. SHP lideri daha sonra parti otobüsüyle İskenderun'a hare- YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ — SHP lideri, Türklye'nin savaş tehlikesine Özal nedeniyle bulaştığını söyledi. SHP'Lİ HASAN FEHMİ GÜ1NEŞ ULUBEYDE KONUŞTU TV, Özal'ınaîle fotoğrafçısı ERDOCAN ERİŞEN ORDU — SHP Meclis Grup Başkanve- kili Hasan Fehmi Güneş, Turkiye'de işba- şında halksız bir iktidann bulunduğu ve bu iktidann da artık tükendiğini söyleyerek "TV de Özal'ın aile fotografçısı haline getirildi" dedi. Bugün Ordu'nun Ulubey ilçesinde yapı- lacak olan belediye başkanhğı seçimi için SHP Ordu 11 Örgütu tarafından Ulubey il- çesinde düzenlenen görkemli mitingde ko- nuşan Hasan Fehmi Güneş, bütün sosyal demokratların el ele vermesi gerektiğini söyledi. Güneş, "Çünkü yerel yönetimler- de de gerçekte de iktidar biziz" biçiminde konuştu. Beraberinde PM üyesi tbrahim Tez, An- kara Buyukşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, PM uyesi Türkân Akyol ve Ay- la Akbal olduğu halde yuzlerce araçtan olu- şan bir konvoyla Ulubey'e gelen SHP Meclis Grup Başkanvekili Hasan Fehmi Güneş kalabalık bir topluluğa hitap etti. Zonguldak'tan yürüyüşe başlayan ma- den işçileri konusuna da değinen Güneş, "Tiirk işcisi bir gun işe gitmedi. Şimdi de yürüyor. Ama hükumeün kulaklan, gönül- leri, hatta kapılan onlara kapalı" dedi. PM üyelerinden Prof. Türkân Akyol da, ANAP'ın seçim kazanmak amacıyla türlü oyunlara başvurduğunu söyledi. Akyol, "Eşegi boyamak gibi, Ünye Devlet Hasta- nesi'nin ambulansını boyayıp üzerine Ulu- bey yazmışlar. Buraya getirmişler. Ulubey'de devlet hastanesi yok ki. Seçim yatınmı diye boş bir arsaya temel atmışlar. Insaatına başlanmadan ambulansını getirmişler" biçiminde konuştu. Ayla Ak- bal da daha önce yaptığı bir konuşmasın- da, "Biz tek adam partisi degiliz. Bizde tek adam yok. Biz bütün olarak her yerdeyiz. Bu seçim çok önemli. Bush bile buraya ba- kı>or. Acaba yine ANAP seçim alacak ege- menligim devam edecek mi diye" dedi. Bugün Ulubey'de yapılacak belediye baş- kanlığı seçiminde 5 siyasi parti yarışacak. Belediye başkanhğı için ANAP'tan Meh- met Yılmaz, SHP'den Halil tbrahim Şen- gül, DYP'den K. Şenol Altunkaya, DSP'den Necmi Şahin, MÇP'den ise Ga- lip Turap'ın aday olduğu Ulubey'de bugün 11 sandıkta 3715 seçmen oy kullanacak. ket etti. Yaklaşık 4 kilometrelik araç konvoyu nedeniyle Adana- Iskenderun karayolu uzun süre trafiğe kapandı. Alanda "Dul ve yetim kal- mak istemiyoruz", "Savaşa ha- yır seçime evet", "Özal için öliı- me gönderecek çocuğumuz yok", "Madencinin mücadele- sini destekliyoruz" pankartları yer alırken mitinge katılanlar el- lerinde zeytin dallan taşıdılar. SHP lideri seçim otobüsünün uzerine çıktığında, Meryem adlı küçük bir kız kendisine savaş is- temediğine ilişkin bir mesaj ver- di ve banş güvercinleri uçurdu. tnonü konuşmasına "Devrek'- ten çıkan maden işçilerine bura- dan selam >olluyoruz" diyerek haşladı. Vatandaşlann ellerini kaldırarak "Savaşa hayır" diye bağırmalarını isteyen tnönü, "TRT, bu göriintüyü göster- mezse, biz onlan bu akşam gös- teririz. Bunu yalnız TRT değil korsan televizyon da degil, dün- \a letevizyonlan da görsün. Turkiye savaş istemiyor" dedi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'- ın önceki akşamki televizyon konuşmasına değinen İnönü, halkın gucünü artık Özal'ın da anladığını "Ben diktatör degi- lim, her istediğimi yapamıyo- rum" demeye başladığını anla- tan tnönü, "Daha ne yapacak. Özal'ın hangi tarafı tuttuğunu bilmeyen var mı? Cumhurbaş- kanı öyle aklına estiğini yapa- maz. Ama artık Özal halkın de- mokratik haklanna sahip çık- ması karşısında size kendini yn- muşak göstermeye çalışıyor.Hal- kın gücünü anladı" diye konuştu. Bu tür mitinglerin Türkiye'- nin savaş istemediğini, Özal gi- bi maceracıların bulunmadığını göstermesi açısından yararh ol- duğunu kaydeden İnönu, ken- disini izleyenlerle birlikte "Yurt- ta barış diinyada l ıanş" sloga- nı attı. Turkiye'nin savaş tehli- kesine Cumhurbaşkanı Özal ne- deniyle bulaştığını, ancak baş- bakan dahil hiçbir yetkilinin sa- vaştan Turkiye'nin ne yarar sağ- layacağını ortaya koyamadvğını belirten inönü şoyle devam etti: "Turkiye ambargoya katıldı, daha ne yapacağız. Bir de bizi savaşa sokacaklar. Bu bir oyun- dur." dedi Türkiye'yi savaşa sokmak is- teyenlerin Irak'ta diktatörlük olduğu, bu ülkenin buyük silah gücüne sahip olması nedeniyle ileride Turkiye için tehlike oluş- turacağı gerekçelerini öne sur- düklerini anlatan tnönü, "Bu- nu Irak'a silah satan devletler söylüyor. Bu silahları satarken bize sordular mı? Şimdi kendi- leri için tehlikeli olduğunu an- ladılar. Kendileri sattılar, gitsin- ler kendileri alsınlar" dedi. İnönü, Başbakân Yıldırım Akbulut'un "son günlerde çok sıkıntılı" olduğunu, bunun ne- deninin, kendisini birden bire başbakân yapan Özal s .n "işler zorlaşınca ortadan kaybolma " s»"ndan kaynaklandıgını kay" detti • CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR ÖZAUBN BAŞDANIŞMANI DENETLEME KURULU ÜYESt DeneÜemede operasyon ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Devlet Denetleme Kuru- lu'nda "ekip" değişikliğine gidi- yor. 6 kişiden oluşan kurulun 3 üyesi değişirken bir üye de bt ekip değişikliği nedeniyle istifa ederek görevinden ayrıldı. Özal'ın başbakanlığı dönemin- de basbakanlık müsteşarı, cum- hurbaşkanhğı döneminde ise başdanışman olarak görev ya- pan Ahmet Selçuk kurul üyeli- ğine atanırken kuruldaki göre- vinden istifa ederek ayrılan Mustafa Yuluğ, kurulun bun- dan böyle "tarafsız ve bağımsız" çalışıp çalışmayacağı sorusuna, "calısması umulur" yanıtını ver- di. Görev bırakanlar 1982 Anayasası ile "tdarenin hukuka uygunluğunun, düzen- li ve verimli şekilde y ürütulme- sinin ve geliştirilmesinin sağlanması" amacıyla oluşturan ve cumhurbaşkanına bağlı ola- rak çaüşan Devlet Denetleme Kurulu'ndan ilk aynlan, kuru- lun Başkanı emekli General Sabri Talazer oldu. Cumhurbaş- kanı özal'ın bu göreve seçilme- sinin hemen ardından aynlan Talazer'den sonra Bedrettin Oğuz ile Akif Dereboy da süre- lerinin sona ermesi nedeniyle görevlerini bıraktılar. Cumhur- başkanı Özal, bu üç üvenin yer- lerine, Cumhurbaşkanlığı baş- danışmanlarmdan Ahmet Sel- çuk, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kurulu Başka- nı S. Sırrı Vidinlisan ile Hazine ve Dış Ticaret Musteşarhğı uz- manlarından \ah\a Doğan'ı atadı. Bu atama kararı, 3 Ocak 1991 tarihli Resmi Gazete'de ya- yımlanarak yürürlüğe girerken Kurul BaşkanhğYna da aynı gun Ahmet Selçuk getirildi. Bu görev değişikliklerinin ar- dından, kurul üyesi Mustafa Yu- lug da önceki gün görevinden is- tifa etti. Yuluğ'un istifası Cum- hurbaşkanı Özal tarafından ka- bul edilirken ilk oluşturulduğu dönemden kurulda üye olarak Yıldırım Özdemir ile Alaittin Karaman kaldılar. Mustafa Yuluğ, Cumhuriyet 1 in istifasına ilikin sorulannı ya- Kurulun görevi Anayasanın 108. maddesme gore, Devlet Denetleme Kurulu'nun gorevı şöyle: "tdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaskanhğına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaskanuıın isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluflarınaa ve sermayesinin yansından fazlasuıa bu kurum ve kuruluşlann katıldığı her türlü kurulusta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki isçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararU demeklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar." nıtlarken, kurulda bir "ekip" değişikliği olduğunu, istifasının da esas olarak bundan kaynak- landıgını, bunun dışında özel olarak ortada'bir neden bulun- madığını söyledi. Kurulda ilk göreve başladıklannda 6 kişi o\- duklannı, daha sonra Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ar- dından önce Başkan Talazer'in, ardından da üyeler Oguz ve De- reboy'un ayrıldıklannı, böylece uç kişi kaldıklannı belirten Yu- luğ, "tşte ben de şahsen burada bir ayrılma geregini duydum" dedi. Kurul olarak çok kapsamü ve çeşitli çahşmalar yapıp rapor- lar hazırlamalanna karşın bun- ların kamuoyuna açıklanmama- sının da yarattığı bir rahatsızlı- ğın bulunduğunu belirten Yu- luğ, "Raporlarda genel olarak toplumsal, ekonomik ve idari olayların degerlendirilmesi de yer alıyordu. Tabii. bunların açıklanmaması, tablonun tam olarak görulmesini de engelle- yen bir durum" diye konuştu. Kurallara uymuyor "tstifanız buna da bir tepki ola- rak nitelenebilir mi?" sorusuna da "Bürokraside bazı kendine özgü kurallar \ardır. Belli şey- lerin bu kurallara tam uygun ol- madığı kanısında oldugum için istifa ettim. Bunlar tabii kendi özel kurallarım" yanıtını veren Yuluğ, "Bu kendi kurallarıma aykırılıklar gordüğum için a> nldım" dedi. "Bu ekip deği- şiklikliğini ardından, kurulun gorevini bundan böyle tarafsız ve yansız bir biçimde japacagı inancını taşıyor rausunuz?" so- rusuna da "Valla, bu konuda şimdi benim bir fikir belirtmem doğru olmaz. Şu anda kurulda benimle birlikte görev yapan iki de arkadaşım var. Diğer üç ar- kadaşın da niteliğini tam olarak bilmiyorum. Yani bu açıdan bu konuda kesin bir şe> söylemem doğru olmaz. Ama umulur ki öyle çalışırlar" yanıtını veren Yuluğ, bundan sonra ne yapaca- ğma ilişkin bir soruya da"Her- hangi bir angajman dolayısıyla ayrılmadım, bu nedenle bunu artık bundan sonra düşuneee- ğim" karşılığını verdi. Yatıştıran mı, Yoksa Kışkırtan Devlet mi? ANKARA — Bir başbakân, bir günde ancak bu kadar de- ğişebilir. Ancak bir Türk başbakanı 15-16 saat önce söyle- diklerinden 15-16 saat sonra 180 derece dönme becerisini gösterebilir. Önceki.gece Akbulut, Sabah ekibiyle akşam yemeğine oturuyor. Işçilerle iyı ilişkileri koparan daha önceki hükümet- leri eleştiriyor. Tersine davranacağını, işciiere sicak baka- cağını söylüyor. O sırada Denızer, Başbakan'ı telefonla an- yor. Akbulut, Hilton Otelı'nin görkemli Marco Polo yemek salonundan kalkıyor, özel bir bölüme geçiyor, konuşuyor, dönüyor ve Bolu'da buluşacağı Denizer'le "meseleyi çözeceğini" müjdeliyor. Bu ve benzeri bilgilerden sonra Akbulut'un, anlaşmazlı- ğı çözecek, yürüyüşü durduracak "yeni rakamlarla dün Bo- lu'ya gidecegıne" kesın gözle bakılıyor. Son davranışları, yumuşak üslup konuşmaları, işçinın ayağına giderek çözüm bulmaya çalışan yeni kimligi Akbulut'un hanesine olumlu notlar yazıyor. Ya sonra ne oluyor? Olumlu karşılanması olası parasal önerileri Bolu'ya götürmesi beklenen bir başbakân gıtmiş, yerine koşullara bağlı dayatmalar dikte eden bir başkası gel- miş! Meger "çözeceği mesele" halkla bütünleşerek Zongul- dak'tan Ankara'ya doğru hareket halindeki işçi yürüyüşü- nü engellemek, durdurmakmış. Amacı, işçiyı yürüyüşe zor- layan parasal kimi yeni olanakları konuşmak, tartışmak, yü- rüyüş durursa, hangi yeni rakamlann tartışılabileceğini soy- lemek değilmiş. Basbakanlık koltuğunda bir günde iki değtşik yüz neden izleniyor? Belki de _ _ _ _ _ Bir başbakân bir günde ancak bu kadar değişebilir. Önceki gece işciiere sıcak bakacağını söylüyor. Ya sonra ne oluyor? Bolu'da Akbulut, dayatmasını sürdürürken TÖ, Ankara'da Denizer'i suçluyor. yürüyüş durmadan, yeni zamlar öner- meyi hükümetin er- kekligine sığdırama- dı. NedeolsaDoğu çocuğu. Ya da ger- ginliği arttırarak hü- kümet rakamlarında işçileri dize getirme- yi umuyor. İyi, ama uzun sa- atler süren görüş- meden sonra anlas- mazlığın ve olayın püf noktasını Deni- zer, mantıklı bir cümle ile özetliyor: "Para, bizi yürüyüşe sevk etti" diyor. İçişleri Bakanı Aksu'nun toplantıya alınması dünkü gö- rüşmeden yaramaz sonuçlar çıkacağının işaretiydi. Aksu içeride kimbilir hangi aşırılıklarta ışçiyi kışkırtacak sızmalar- dan dehşetengiz hangi raporlar gösterdi kimbilir? Başba- kân da buna ek olarak işçi olayını siyasetçılerın sömürdü- ğünü uzun uzadıya anlatmış olmatı. Olayları yatıştırmaya özen gösteren işçisini, insanını ko- ruyan bir devlet mi, yoksa olayları, insanın, işçinin üzerine kışkırtan bir deviet mi? Soruyu yanıtlayan son gösteriler dün başkentte izleniyor. Bolu, Akbulut dayatmasına sahne olurken çevresindeki aynlmaz parçaların huzurunda TÖ, Ankara'da düşman sö- zünü kullanmadan Denizer'i neredeyse öylesi tanımlayan bir konuşma yapıyor. Denizer'le asla anlaşmaya vanlamaz- mış. "Nuh der peygamber demezmış". Denızer'e saldırdı- lar. Sonra bütün maden isçilerini devletin karşısına alacak kışkırtıcılık yapıyor TÖ. Maden ocaklarının verimli olmadı- ğını söyleyerek kapanmaları fıkrini işçinin üstüne üstüne gi- derek hem de TV'den yineliyor. Başbakan'la Çankaya'daki işçiyi kışkırtacak her davra- nışın tutsağı olmuşlar sanki. Ve belirli bir planı birlikte uy- guluyorlarmış gibi bir yandan da yol boyuna daha çok po- lis, tabur tabur asker gönderiyorlar. Olaylar saat başı değişkenlik gösterdiğinden bu sabah neler olur kestirilemiyor. İşçiler günlerce sürecek yürüyüş için hazırlık yapabilmek amacıyla eylemi 1 gün geciktirirler mi ya da başka gelis- meler mi izlenir, önceden bir şey söylemek zor. Ne var ki kolay söylenecek yargı, ortak bir yargıl Başba- kân gerginliği arttırmak için elden geleni yapıyor, TÖ ise olumsuz gelişmelerle Işçiyi kışkırtıyor. Ateş üzerine iki koldan benzin dökerek. Bir yüdu sûren ve iki yü daha sürecek olan kutlamalann amaa: 500 yüdır kendilerini huzur içinde yaşatcm Osmanlı ve Türkiye'ye şükrctn. Yahudi önderleri ve ünlüleri tarihlerini, geleneklerini ve amaçlaruu Tempo'ya anlattı. Bu yanyı okuduktan sonra "Türkiye'deki Yabudüer hakkînda bir şey bUmiyormuşum" diyeceksiniz. 32. Gün'de neler oluyor Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün progTamına ait faturalan TRT'yi kanşbrdı. Teftiş kurulu olcryı soruşturuyor. İddialar ve Birand'ın yanıûan. Türkiye'nin Körfez'deki yeri Londra'daki Uluslararası Stratejik Araşarmalca Enstitüsü Ortadoğu Sorumlusu Albay Duncan. Turkiye'nin Körfez Krizi'ndeki yerini Tempo için değerlendiıdi: "TürkiYe bölgede bir ç/üç olamayacak." Dünyanın gözbebeği Sovyetlerin dünyaca ünlü göz hastanesinde komea naklini Tempo görüntüledi. Her on dakikada bir miyop ameliyatı yapılan hastaneye daiı bilmek istediğiniz her şey. Traven'in kimligi Ünlü efsanevi yazar Traven'in kimligi açıkkmdı. 30 yüdır gizlenmesinin çok hakb nedenleri vanmş. Kadınlar iahışeliğı seçıyor Cemil Çiçek'e incrt olsun diye bazı kadınlar kocalanndan resmen boşanıp birlikte yaşamaya başhyor. Çiçek'e tepkiler sürecek. Aynca bu hafta Tempo'da: Balerinlerin şikâyeüeri, iki yıllık av yasağından ricat edenlerin öyküsü. Karadeniz ekonomik isbirliği girişimlerinin Türkiye'ye getirecekleri. HAFTAUK HABER DERGİSİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear