18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 OCAK 1991 CUMHURİYET/17 DANSÇI MtLLETVEKtLt ADAYI — Çıplak dansöz Hau Shao-lan, geçen yıl kılpa>ı oyla parlamento üyeliğini kaçır- raıştı. Hau, önceki gün başkent Taipe'de meelisi ziyarel eder- ken üzerine bir şeyler giymeyi ihmaJ etmemisti. (Fotoğraf: Reuter) 22 bin Türk Almanya'dan iltica istedi BONN (AA) — 1990 yılı için- de 22 bin Türk vatandaşının, Federal Almanya'dan iltica ta- belinde bulunduğu bildirildi. Federal Içişleri Bakanlığı tara- fından dun yapılan açıklamada, 1990 yılı içinde toplam iltica ta- lebinde bulunan yabancıların sayısı ise 193 bin olarak belirtil- di. Açıklamada, iltica talebinde bulunanlann sayısında 1989 yı- lına göre yüzde 59.1 oranında artış kaydedildiği belirtilerek il- tica başvurusunda bulunanlar arasında Türlderin iiçüncü sıra- da yer aldıkları kaydedildi. Açıklamaya göre 1990 yüında Federal Almanya'dan iltica ta- lebinde bulunan yabancıların başında 35 bin 345 kişiyle Ru- menler geliyor. MİNtK YARIŞMACI — Japonya'mn başkenti Tokyo'da dün 7700 çocuk "yan yazma" yanşmasına katıldı. Yanşmada ye- rini alan 7 yaşındaki minik Mai Nobara da boya fırçası elin- de tüm dikkatini yazısına veriyordu. (Fotoğraf: Reuter) Üniversite öğrencileri zehirlendi İZMİR (AA) — İzmir'in Bor- nova Uçesinde aynı evde yaşayan iki üniversite öğrencisi, piknik tupünden sızan gazdan zehirle- nerek öldü. Bornova 204 sokak 1 numa- ralı apartmanda birlikte oturan Ege Üniversitesi Eczaahk Fa- kültesi 4. sınıf öğrencisi Necati Alp (29) ile Tıp Fakültesi 6. sı- nıf öğrencisi Bekir Güven'in (27) birkaç günden beri evden çıkmamaları üzerine kuşkula- nan komşulan, polise haber ver- diler. Dün evegiren polisler, iki üniversite öğrencisinin cesetleri ile karşılaştılar. Yetkililer, Ne- cati Alp ile Bekir Güven'in, ev- deki piknik tupünden sızan gaz- dan zehirlendiklerinin belirlen- diğini bildirdiler. J BAYAN FRANSA MUTLU — Fransa'nın bu yıl en güzd kın denizaşm bölgesi Tahiti'den geliyor. 20 yaşındaki Bayan M«- reva Georges, 1991 Fransa giızeli seçildikten sonra şerefine verilen partide misafirlerine hizmel etti. (Fotoğraf: AFP) HABERLERIN DEVAMI İp Daha Çok Gerilmesin! (Baftarafi 1. Sayfada) Bunda en büyük sorumluluk payı siyasal iktidara aittir. Çünkü maden işçilerinin yak- laşık 40 gündür süren grevine dönük kayıt- sızlığı, hatta duyarsızlığı ile işleri patlama noktasına getirmiş olan ANAP iktidarıdır. Başbakan Akbulut'un dün Ankara'dan kal- kıp Bolu'ya gelmesi ve maden işçilerinin li- deri Şemsi Denizer'le üç buçuk saat görüş- mesi esnek bir davranış sayılabilir. Ancak böylesine kritik bir aşamada masaya eli boş oturması, yani parasal herhangi bir önerı ge- tirmeyişi, son derece hatalı bir davranış ol- . muştur. Oysa uzlaşma yolunda bir adım daha at- mak.durumunda olan siyasal iktidardı. Za- manlama da psikolojik açıdan bunu gerek- tiriyordu. Onbinlerin yollara dökükJüğü bir or- tamda başka türlü davranmak sağduyuya aykırı düşerdi. Iktidar, bunu görmedi ya da görmek iste- medi. Şimdi ne olacak? Genel Maden-İş Sendikası Başkanı Şem- si Denizer, Başbakan Akbulut'la yaptığj gö- rüşmeden sonra şunları söyledi: "Başbakan'ın yenibirpara teklifiyok. Biz- den yürüyüşü durdurmamızı istiyorlar. 0 za- man biz de yolumuza devam ederiz." Maden işçileri değil, ANAP iktidarıdır yan- lış yotda olan. Çünkü, yineliyoruz, uzlaşmak kpin bir adım daha atma sırası ondadır. Bu gerçeği görmezlikten gelmek ve ma- dencilerin Ankara yoluna çıkacakları E-5 kav- şağına barikatlar kurmak, ipi gereğinden çok germekiir, sertleşmektir. Bu anlayışla, bu kafa yapısıyla bir yere va- rılamaz. Yıllardır süren enflasyon ve yaşam paha- lılığından, maden işletmelerinin verimsizliği ve geriliğinden sorumlu olan işçiler değildir. Sorumluluk, bu alanda 1983'ten beri gere- ğini yapmayan Özal-ANAP iktidarınındır. Cumhurbaşkanı Özal, dün yine anayasal açıdan kendisini hiç ilgilendirmemesi gere- ken bu konuda konuşabilmiş ve "Her önü- ne gelene istediği parayı vehrsek, memleket geri gider" demiştir. Böylesine elektrikli bir ortamda işletmelerin kapatılmasından söz edebilmiş, bununla da yetinmemiş, muhale- fet ve basının bu konudaki tutumunu "kurv gürüttv" olarak nitelemiştir. Olacak şey değil. Ciddiye alamıyoruz ve geçiyoruz. Birkaç noktayı son kez daha vurgulamak isteriz: Barikatlar kurarak işçinin yürüyüşü- nü engellemek, aymazlık olur. Öncelikle bundan kaçınmak, sağduyunun geregidir. Siyasal iktkjar daha makul bir öneri paketiyle diyalog kapısını bir an önce açmahdır. İşçi- lerin haklarına örgütlü biçimde sahip çıka- bilmeleri, demokrasinin belkemiğini oluştu- rur. Buna da saygı duyulmalıdır. Bush: Kuveyt'ten çekilmezlerse sonuçlanna katlanırlar 'Gizli pazarlık yapılmayacak' \ ABD ÖzaPı rahatlatmak istiyor UFUK GÜLDEMİR VVASHING- TON — ABD Dışışleri Baka- B L J U » » Ba- ker'ın önumüz- deki hafta or- jasmda gerçek- leşmesi beklenen Ankara ziyare- tinin gundeminde "Özal'ı rahatlatmak" kaygısı hayli ağır basıyor. : Bunun nedenine gelmeden önce son bir hafta içinde Was- hington'da Turk-Amerikan iliş- kileri kapsamındaki bazı geliş- melere bakıldığında şöyle bir görünüm çıkıyor: Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ın son hafta- larda ABD'nin Turkiye'ye karşı tutumunun kendisinde düşkırık- lığı yaratmış olduğunu belirtme- si, burada ilk başlarda hızlı bir tepkiye yol açmadı. Yonetim, Özal'ın yakmmalarının daha çok kongreye dönük olduğu iz- İenimindeydi. Ancak Türk ma- kamları Amerikan yönetiminin doğru izlenimi almasını sağla- mak için son günlerde bazı gi- rişimlerde bulundu. Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir, iki gün once ani bir randevu ta- lebiyle Baker'a çıktı. Ankara'da da bu düzeyde bir girişim, en azından bir telefonlaşma oldu- ğu yönunde bazı belirtiler bulu- nuyor. Kandemir Baker'a, ABD'nin davranışının Türkiye'- nin beklentilerinin altında kal- âığını kuşkuya yer bırakmaya- cak netlikte iletti. Amerikan ta- fafı da Kandemir'in dile getir- diklerinin çok iyi algılandığı yo- nünde bir izlenim bıraktı. Burada dikkat çeken nokta şu: Türkiye, bunalımın ilk gun- lerinde, Cumhurbaşkanı Özal 1 £n inisiyatifiyle Amerika'dan karşılık beklemeden bazı adım- lar attı. Cumhurbaşkanı Özal, bu adımların zaten atılması ge- rektiği kamsındaydı. Türkiye'nin Birleşmiş Milletler kararının dı- şında kalması gerçekten güçtü, âma örneğin SEİA'nın (Savun- ma ve Ekonomik Işbirliği An- lasması) süresinin, ABD'nin SE- İA'ya ek belgelere çok gereksi- nimi olduğu donemde dostane bir jest olarak ve hem de Ame- rikan yönetiminin Ermeni tasa- nsı konusundaki tutumu daha belleklerden silinmemişken kar- şılıksız uzatılması, tümüyle "sı- cak bakışın" bir sonucu oldu. Kandemir'in girişiminden sonra ABD Dışişleri Bakanı Ba- ker, "zile bastı" ve CIA, Ulusal Güvenlik Konseyi ve Savunma Bakanlığı'nın Turkiye ile ilgili en Ust duzey sorumlulanndan olu- şan "Interagency Group" adı ve- rilen bakanhklararası grup hız- la toplandı. Bu, Türkiye'nin ya- kınmalarının, Amerika'ya gele- neksel olarak yumuşak bakmış olan Cumhurbaşkanı Özal tara- fından dile getirilmiş olmasının özellikle not etmeye değer bu- lunduğunun göstergesiydi. Bu yuzden de Baker'ın ziyareti ön- cesinde Amerikan yönetimi ye- niden "Türkiye için ek olarak ne yapılabilir?" diye bir arayış içi- ne girdi. Bu, yerinde bir arayış, çünkü geçen aylarda Amerikan yönetiminin Türkiye'ye "ver- miş" olmakla ovunduğu tekstil kotası artışı, şu ana kadar "Türkiye'ye tek bir kuruş ek gir- di sağlamış durumda değil. Turkiye, orijinal kotayı zaten dolduramıyordu, dolayısıyla da kotanın arttırılmış olması kısa vadede hiçbir işe yaramadı. Ortaya çıkan bu yeni durum- da Amerikan yönetiminin şu an- da üzerinde durduğu projeler- den birisi Arapların Körfez kri- zi çerçevesinde Türkiye'ye verdi- ği yardımları "kurumsallaştır- raak", tıpkı Amerikan yardımı gibi belirli bir düzene oturtmak. ABD Dışişleri Bakanı Baker'ın Ankara'da Cumhurbaşkanı Özal'a götüreceği projelerden bi- risi bu. Diğeri, ABD'nin Türki- ye'nin AT üyeliği için "ek çaba göstermek yönündeki niyetinde- ki canlanma." Amerikan yöne- timinin izlenimi o ki "Kore kat- kısıyla NATO'ya girmiş olan Türkiye, AT üyeliği için şu an- da her mmankinden daha faz- la şanslı". Ancak Amerikan yo- netimi "Kıbrıs" konusunu, bu- nun gerçekleşmesi önunde bu- yük bir engel olarak görüyor. Geçen aylarda ABD'nin Turki- ye'den Kıbrıs fle ilgili beklei^' Dış Haberler Servisi — ABD Başkanı Geor- ge Bush, dün radyodan A- merikan halkı- na yapiığı ko- nuşmada, Ce- nevre'de, gele- cek hafta çar- şamba gunü James Baker ile Ta- nk Aziz arasında yapılacak lop- lantıda gizli pazarlığa girişmeye- ceklerini, yalnızca Irak'a "Ku- veyt'ten çekilmesini ya da kor- kunç sonuçlanna katianmasını" söyleyeceklerini bildirdi. Bush, Saddam Hüseyin'in Türkiye için de bir tehdit olffşturduğunu kay- detti. Bağdat, Bush'un konuş- masına verdiği yanıtta "Ku- veyt'ten çekilme yok" dedi. Si- yasi gözlemciler bu gelişmenin, Körfez'de savaşı önlemek için "son şans" olarak görülen Ce- nevre göruşmelerini tehlikeye düşürdüğu yorumunu yapıyor. Bu arada, Bağdat'tan yapılan bir açıklamada, Devlet Başka- nı Saddâm Hüseyin'in bugun "Ordu Günü" nedeniyle çok önemli bir konuşma yapacağı bildirildi. Bush konuşmasında "15 ocak, Irak'ın Kuveyt'ten çekil- mesi için son tarihtir. Ama bi- zim harekete geçmemiz için son tarih degildir" dedi. Bush böv- lece Amerikan saldırısının 15 ocaktan hemen sonra yapılma- yabileceğini \e daha geç gerçek- İçşebileceğini belirtmiş oldu. leri o kadar yuksekti ki bundan Cumhurbaşkanı Özal bile şikâ- yet etmişti. özal, Amerikalı ga- zeteci David Judson'a verdiği demeçte, "Kıbrıs konusundaki baskıdan" yakınmıştı. Gezinin asıl amacını ise Kor- fez krizi oluşturuyor. Buna, böl- gede Irak'a karşı koalisyona kat- kıda bulunmuş ülkelerdeki son nabız yoklaması da denebilir. Baker şu ana kadar ne Türk ma- kamlarına ne de başka bir kim- seye bir gündem vermiş durum- da. Gezi, bu yüzden, bugüne ka- dar yapılmış olanların bir deva- mı niteliğinde, Turkçedeki de- yimle daha çok "iman tazele- mek" amacında. Ancak Amerika Türkiye'ye tüm vaatlerini de bu gezide ma- saya getirecek değil. "tsviçre'deki buluşma, gizli diplomasi olmayacak. Baker. Saddam'a şu mesajı iletecek: Kuveyt'ten derhal ve koşulsuz olarak çekilin, yoksa korkunç sonuçlanna katlanırsınız." Bush, "Dünyamızda ortaya çıkmaya başlayan yeni düzeni korumak için gerekirse kuvvet kullanmaya hazırız. Bu yeni du- zen barış içinde yaşayan bağım- sız ülkelerin düzenidir. Yeterli düzeye, 500 binden fazla askere ulaşan gıiçler, savaş emri verilir- se görevlerini cesaretle, profes- yonelce ve kararlılıkla yapacak- lar. Yeni bir Vielnam olmaya- cak" dedi. Bush, sozlerıni, Irak'ın ko- nuşlandırdığı guçlerin Mısır, Su- udi Arabıstan, Turkiye, Israil \e Suriye başkentleri ile Suudi Ara- bistan'da bulunan çokuluslu guçlere yönelik stratejik bir teh- dit oluşturduğunu belirterek sürdurdü ve "Geçen her gün Saddam Hüseyin'in biyolojik \e nükleer silahlar geliştirmesine olanak sağlıyor" dedi. Irak'tan Bush'a yanıt Irak, Bush'un dün yaptığı radyo konuşmasını yanıtlaya- rak, 15 ocağa kadar Kuveyt'ten çekilmesinin söz konusu olma- dığını açıkladı. Enformasyan Bakanı Latif Nazif El Casem, 15 ocak tarihinin Bush tarafından belirlendiğini öne surerek, "Bush tarafından belirlenen ta- rihler yalnızca onun düşüncesin- de ve aklında kalır, biz bunları tanımayız" dedi. İnönü'den Bush'a tepki SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Bush'un Türkiye'ye iliş- kin sözlerine scrt tepki gostere- rek ilk kez bir devlet başkanının başka bir devietin Türkiye için tehdit olduğunu öne surduğunu kaydetti. İnönü. "Ben bunu ilk defa duyuyorum ve kabul etmi- yorum. Başka bir ülkenin Türki- ye için tehdit olduğunu söyleyen bu devlet başkanı, çok iyi hatır- lıyorum, çok kısa süre önce '1923'e kadar Türkiye'de Erme- ni katliamı oldu' dedi. Bunu söyleyen devlet başkanı. başka bir ülkenin benim için tehdit ol- duğunu soyleyemez. Önce ken- di sö/unu değiştirmeli, ondan sonra dün\a hakkında ahkâm kesmetf" aedi. BM tedirgin New York muhabirimiz Şeb- nem Atiyas'ın bildirdiğine göre BM Güvenlik Konseyi'nin 15 ocaktan sonra Irak Kuveyt'ten çekilmediği takdirde üyelere sa- vaşma izni veren karan, Körfez 1 de kaos ve uzun süreli bir savaş ihümali nedeniyle Genel Sekre- terlik diplomatlannı tedirgin ediyor. BM Genel Sekreterli- ği'nde çalışan diplomatlara gö- re Korfez krizi banşçıl yollardan çözülemez ve çatışma çıkarsa, uzun süreli bir savaş ve Arap ko- alisyonundaki bölünme ihtima- li, BM'yi, "muğlak" bir Güven- lik Konseyi karan ile bu ortama aracı olmak suçlamasıyla yuz- yüze bırakacak. Savaş izninde BM Yasası'nın 42. maddesinin Sayın Doktor ve Eczacıların Dikkatine Vajinal kandidiyazism oral yoldan, tek dozla tedavisi için FLUCAN* (fluconazole) tıbbın hizmetine sunulmuştur. •Ticari şekli: 50'şer mg'lık 3 kapsül içeren blister ambalajlarda. FLUCAN(fluconazole) Phıer PFIZER ILAÇLARI A.Ş Ortakoy/lstanbul Tel: 160 22 10 kullanılması yerine, "genel ifa- delerin" tercih edilmesi, uzun süreli bölge savaşı koşullarında herkesi birbirine düşürebilecek bir ortama BM'nin aracı oldu- ğu izlenimini vereb'ilecek. George Bush hafta sonu tati- lini geçirdiği Camp David'de dün BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile Korfez krizine ba- rışçı çözüm buhınması konu- sunda 3 saat süren bir görüşme yaptı. Beyaz Saray tarafından yapı- lan bir açıklamada, Bush ve Cu- ellar'ın, BM kararının tam ola- rak uygulanması ve Irak'ın Ku- veyt'den çekilmesi konusunda göruş birliği içerisinde bulun- dukları belirtildi. AT'nin davetine ret Irak, AT Dışişleri Bakanları ile gelecek hafta Lüksemburg- da bir araya gelme önerisini red- detti. Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsu dün yapi:ğı açıklama- da, Dışişleri Bakanı Tarık Aziz 1 in, daveti kabul edememesi ne- deniyle üzüntü duyduğunu be- lirten bir mesajı AT'ye ilettiğini belirtti. Aziz, Lüksemburg Dı- şişleri Bakanı Jacques Poos'a iletilen mesajında, AT'nin gö- rüşme teklifinin, ABD ile ara- sındaki goruşme sürecinin belir- siz olduğu bir donemde yapıldı- ğını, bu nedenle, böyle bir gö- rüşmenin. ABD ile yapılacak görüşmenin ilkelerini zedeleye- bileceğini, aynca üç A\nıpa dı- şişleri bakanıun göriışmek ister- ler^e BağtfaTta memnunryefle karşılanacaklannı belirtti. Dışiş- leri Bakanlığı Sözcüsu açıkla- masında ayrıca, AT politikala- nrun ABD tarafından dikte edil- diğini öne sürdü. Baker gidiyor ABD Dışişleri Bakanı James Baker. Körfez'de savaş çıkması- nı önlemek için Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz'le 9 ocakta Cenevre'de "son şans" olarak ni- telenen görüşme için bugün ül- kesinden ayrılıyor. Baker, Cenevre'ye gitmeden once ilk olarak Londra'ya, da- ha sonra da Paris ve Bonn'a uğ- rayacak. ABD Dışişleri Bakanı, Tank Aziz'le görüştükten sonra da sırasıyla Ankara, Riyad, Abu Dabi. Taif, Kahire ve Şam'a gi- decek. Madenci dağ, tepe (Ba^tarafı 1. Sayfada) cak oturulacak bir yer için ko- nuşacaklarını hesaplıyoruz. Ne gezer? İlk posta taşımada kadınlar, yaşiılar, hastalara oncelik veri- liyor. Kitlenın çoğunluğu ko- naklama yerinde beklemeyi red- dediyor. Zaman kazanmak üze- re slogan ata ata sekiz saatlik yürüyüşün yorgunluğuna aldır- madan yola koyuluyorlar. Yakın köylerde oturan ve araçların son seferinde dağıtıla- caklar ayakta soğukta bekliyor- lar. Kendilerine büyük bir ko- nukseverlikle açıian sıcak kah- velere sığınmayı seçenler azmlık- ta. "Yorulmadımz mı" sorusu- na "Biz alışığız" yanıtı geliyor. Madenci uzun konuşmayı sevmiyor. Otuz yedi gündür ara- lıksız yürüyüşlerinde her günün gelişmelerine yanıt veren çok çarpıcı slogan üretebilme, slo- ganla derdini anlaıabilme yete- nekleri galiba uzun konuşmayı sevmemelerinden. Aralarında durum değerlen- dirmesi yaparken konu Ankara, Çankaya, E-5 karayolu üzerin- deki buyük askeri barikatlar- dan, yürutülmeyeceklerinden açılıyor. Yine bir iki kelimelik cümlelerle >anıtlar geliyor: "Tüneli kapatırlarsa dağlar- dan gideriz." "Dönmemek için ölümüne yemin ettik"... Zonguldak'ta 42 bin maden işçisi greve çıktı. 35 gün Zongul- dak içinde yapılan yurüyüşlere masraf olmasın, araçlarla gel- mesinler diye köylerde oturan çoğunluk katılmadı. Buna gerek gorülmedi. Çünku en kötü gün- de 30-40 binler vardı. Gelmeyen- lerin yerini eşler, dayanışma gös- teren Zonguldaklılar kapatıyor- du. Buyük Ankara yürüyüşune ise tum eşler, emekliler, akraba- lar katılıyor. O kadar yorucu bir yurüyuşün sonunda kalacak yerleri olmadığı için köylerine gönderilenler dun sabah sekiz- de ilk gece konaklanılan Dev- rek'ten çıkış için hazırdılar. Sadece Zonguldak içi değil, kasaba, köyler destek ve daya- nışmanın yarışı içindeler. Dün- yanın dikkatini üzerinde topla- yan bu buyük sosyal olaym için- de oJmaktan oylesine onurlanı- yorlar ki... Karamanlar'dan kargaşada kimsenin ortada kalmaması için çevreden gelen her tür araç ara- lıksız insan taşıyor. Bizi de ye- dinci Karamanlar-Devrek seferi- ni yapan bir özel araba götürdü. 20 işçilik küçük bir fabrikası olan Çaycumalı bir işverenin, özel arabasıyla şoförlük yaptığı- nı biraz hayretle oğreniyoruz. "Bu kadar zaman bu kadar onurlu bir mücadeleye çok say- gı duydum. Madencilere yardım etmek istedim" diyerek durumu- rru açıklıyor. Dün 40 kilometreiik Devrek- Mengen yolunun günübirlik yü- rumekle bitmeyeceği gerçeği gö- nullü araç seferberliğini cok da- ha zenginleştirdi. Yol kenarlarında en küçük yerleşim birimlerinde toplanan kadınlar, çocuklar, alkışla, el sallayarak halk desteğinin bir başka görüntüsünü yaratıyorlar- dı. Genel Maden-Iş yöneticileri Bolu Valiliği'ne Başbakan'la gö- rüşmeye geldiklerinde vilayeün onünde polis kordonu, karşı kaldırımda sempati gösterisi için toplanmış Bolulular vardı. Giriş çıkışta polise aldırma- dan sendikacıların yanına gelip çocuklarına Başkan Şemsi De- nizer'i tanıtan, el öptürten, sev- gi ve başarı dileği ileten kadın- lar halk desteğinin Zonguldak sınırları içinde kalmadığını, kal- mayacağını kanıtlıyorlardı. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) Bu neyin belirtisidir, biliypr musunuz? Özal'ın anayasa değişıkliği yaparak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini kafasma iyice koyduğunun. Özal, bu kurşun geçirmez otobüs ile başkanlık seçimi için propagandalara çıkacak. Ben, Özal'ın cumhurbaşkanlığına adaylığını koyacağın- dan başbakanlığa ikinci uçak alınca iyice emin olmuştum. Başbakanlığa, 27 milyara alınan GAP uçağından sonra 1988 nisan ve mayıs aylarında Amerika'daki Gulfstream şir- ketinden 1043 seri sayılı 'G-IV tescil işaretli TC-ANA uçağı alınmıştı. Bu uçak yetmiyor muydu? Yetmesine yetiyordu da Özal, 'Cumhurbaşkanı olunca ba- na özel uçak gerekir' diye düşündüğünden bu ikinci uçağı almıştı. O günlerde 'Başbakana ikinci uçak alınıyor' diye yazmış- tık. Bu haberimize o günlerde ANAP yöneticileri bile inan- mamışlardı. —Yok canım; olmaz, Sayın Başbakan'ın özel uçağj var.. Siz bana inanın, 3 ocak günlü otobüs haberi de Ozal'ın başkanlık sistemi için yaptığı hazırlıklan gösteren ilginç bir belirtidir. Özal döneminde bu gibi belirtilerle olacakları kestirmek gerekiyor. Şize de salık veririm, siz de öyle yapın. Özel uçaklar alınsa da zırhlı otobüsler getirilse de artık fayda yok. Hem ANAP gidecek hem Özal... Bunu nereden mi çıkarıyorum? Belırtilerden... Eğilin yere kulak verin, açların ayak seslerini duyacaksı- nız^, derinlerden gelen sesler de Zonguldak madencılerınin kazma sesleridir. Evet. ANAP gidecek... "Çok alametler belirdi..." Önümüz aydınlanıyorsa, bu ışık, ne milyartık lüks özel uçaklann projektörleri, ne Mitsubishı otobüslerinin farların- darj geliyor. Önümüz, madenci fenerlerinden gelen ışıklarla aydınla- nıyor! Tercüman Gazetesi Genel Yayın Mûdürü Artemur Kılıç, Nazlı llıcak'ın yazılannı 'sansür' ediyormuş. Örneğin llıcak'ın 3 ocak günlü 'İşçi ve Demokrasi' baş- lıklı yazısı ile 4 ocak günlü 'Halksız Demokrasi: Haksız Demokrasi' başlıklı yazıları Kılıç tarafından kesilmiş. 'Sar- delyanın Pullan ve Erdemli Demokrasi' başlıklı yazı ise di- zildiği halde, yine Kılıç tarafından "Aman Özal üzülür" diye yayımlanmamış. Kılıç, biliyorsunuz İngiliz 'Rothmans' adlı sigara şirketi- nin Türkiye temsilcisi. Aynı zamanda TRT Radyo ve Tele- vizyon Yüksek Kurulu üyesidir. Kılıç, öyle bir keskin kılıç ki Özal'ın kılıcı gibi eşi Kemal llıcak'ın gazetesınde Nazlı llıcak'ın Özal'ı eleştiren yazıla- nnı kesip biçebiliyor. llıcak'ın Kılıç tarafından kesilen 3 ocak günlü yazısının yayımlanmayan bölümünü biz yayımlayalım: —Evvelki akşam, TRTnin, kamuoyunu tek yönde oluştur- ma gayretiyle Profesör Sulhi Dönmezer ve Türkiye gazetesi yazarı Yalçın Özefi konuşturması, bu kişilerin de 3 ocak ey- lemini gayri kanuni ilan etmeleri son derece hatalı olmuştur. Bir kere birçok bilim adamı, söz konusu eylemin sürektilik taşımadığı için genel grev sayılamayacağı duşüncesindedir. Kaldı ki demokrasilerde yüz binlerce insanın arzusuna teh- dit ve şantajla karşı durulmaz, geniş kitlelerle zıtlaşılmaz. 3 ocak eylemi gayri kanuni de TRTnin tek yönü yayınlan pek mi kanuni? Anayasanın açık yasağına rağmen Magic Box'a hizmet veren PTT yasalara pek mi saygılı? Anayasa Mahkemesi'nin iptal edeceğini bile bile kıyak emeklilik ka- nunu çıkaran ve iptale kadar geçen süreden istifade ederek Emekii Sandığı'na başvurup kendilerine emeklilik maaşı bağ- latan miletvekillerı anayasanın ilkelerine pek mi bağlı? Yüz- de 21.75'le iktidarda kalmak pek mi demokratik? Ne var bunda sansür edilecek? Sermaye basını hep böyledir; işçi hakları söz konusu ol- du mu; cumhurbaşkanı ve başbakan eleştirildi mi; 'aman hükümet ne def diye hemen yasakçılığa ve sansüre sarılır. Ne diyelim meslektaşımız Nazlı llıcak'a? Yaksın bir siga- ra düşünsün olup bitenleri... Tabii sigara Altemur Kılıç'ın 'florhmans'ından olmasın... Rohtmanslar filitreli, yazılar sansüriü... | Ve olaylara -kılıçlı- tercüman!.. İZMİR HİPODROMU'NDAN FİKRETDAĞUOĞLL 1. KOŞU: F: Varol (4), P: Aknasip (1), S: Bursagüzeii (5). 2. KOŞU: F: Hanky Penky (9), P: Oğlum (5), S: Shakazu- lu (2). 3. KOŞU: F: Boğaziçi (6), PP: Beybaba (5), S: Arzu 4 (9), S: Gulay 3 (12). 4. KOŞU: F: Bigboy (4), PP: Wirdmill (10), P: Challenger (5), S: Opulent Mill (2). 5. KOŞU:F: Ahşık(l), PP: B.Kim (8), P: Güçlücan (2), S: Maestro (3). 6. KOŞU: F: Alseı (12), PP: Yağızcan (14), P: Piyango (16), S: Yeniçeri (3), S: Ilgın (15). 7. KOŞU: F: Alışık (2), PP: Handan (4), P: Oyacan (5), S: Muska (I). aroRİTELERİN GÖRÜŞLERİ F.Dağlıoğlu M. Durmuş B. Düzyatan K. Akyer 9-2-3 9-5-2-8 9-2 9 5-6-8-9 6-5-12 6-12-9 5-6 10-2-8 5-2-4 10-4-2 2-4-3-S 1-5 8-1-3 1-2-7 1 12 12-15 12 12-3-8 1-2-5 2-4-1 4-1-5 2-1-5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear