18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYEI/4 HABERLER 21 OCAK 1991 BozkurtHan muhalefete suçlama • ANKARA (UBA)— Anavatan Partisi TBMM Grup Ba$kan Vekillerinden Yasin Bozkurt muhalefetin bir tehlike kaışısmda devleti, hükümeti yalnız bıraktığıru öne sürdu. Bozkurt, "Cumhurbaşkanı özal değil de başka birisi olsaydı bugün muhalefet hükümetin yanmda olurdu" dedi. ANAP, TBMM Grup Başkan Vekillerinden Yasin Bozkurt, Körfez savaşı ve Tûrkiye'nin durumu konusundaki görüşlerini UBA muhabirine açıklarken Körfez'de savaş çıkmaması için bütün dünyanın einden geleni yaptığını, ancak Saddam Hüseyin'in savaşı seçtiğini bildirdi. Irak'ın nasıl bir potansiyel tehlike olduğunun üç gıindür iyice açığa çıktığını kaydeden Yasin Bozkurt, Sovyetler Birüği'nin, ABD'nin, tngiltere'nin ve Fransa'run da bu gerçeği tespit ettiğini soyledi. Tekyanh haber • ANKARA (Cumhnriyet Bürosu) — SBP mUletvekilleri Kemal Anadol, Ekin Dikmen, Hüsnü Okçuoğlu ve Kamil Ateşoğullan, Tûrkiye'nin sorumsuzca savaşın içine itildiğini ifade ederek, Meclisin devre dışı kaldığını vurguladılar. SBP milletvekilleri dün yayımladıklan bildiride, ANAP iktidannm "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini bir kenara btrakarak siyasal gelecegini savaşın sonucuna bağladığtnı belirttiler. Emperyalist saldırı • tç Polittka Servisi — SP Genel Başkanı Ferit tlsever, tncirlik Üssü'nün ABD uçaklannca kuliandınlmasım protesto ettiklerini belirterek vatandaşları ABD askeri varhğına karşı çıkmaya ve eylem yapmaya cağırdı. Üssün kullanılmasıyla Türkiye'nin Washington'dan Ortadoğu'ya uzanan eraper>'alist bir saldınya yataklık ettiğini öne süren Ilsever, "Uçaklar dostumuz, komşumuz ve kardeşimiz Arap halkının üzerine bomba yağdınyor. GörUlmemiş onursuzluk ve görülmemiş vicdansızlık. Ulusal Kurtuluş Savaşı ile kurtanlmış yurt toprağı, bir komşu halkın ezilmesi için emperyalistlere peşkeş cekiliyor" diye konuştu. SP Günay: Hesap sorulacak • ANKARA (UBA)— SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Gûnay, hükümetin, Turkiye Cumhuriyeti hukûmeti olmanın bilinciyle bu sorundan en az zararla kurtulma hassasiyetini taşıması gerektiğini belirterek "Bu konuda ciddi kaygılanmız vaT" dedi. Günay, üslerin kullandınlmaması doğrultusunda çabalarını sürdüreceklerini söyledi. Barıççağrısı • ANKARA (AA>— Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Hekimler Derneği'ne (NÜSHED) üye 100 dolayında doktor, Güvenpark'ta bulunan "Banş Ağacı"nı sulayarak savaşı protesto ettiler. Dernek Genel Başkanı Prof. Dr. Leziz Onaran, burada yaptığı konuşmada, Incirlik Üssü'nü kullanrna izninin verilmesinin, ülkenin gereksiz yere savaş hattına itilmesine neden olduğunu savunarak "Böyle olmasına karşın halkı koruyacak herhangi bir ciddi sivü savunma önlemi aünmamıştır" dedi. Onaran, barışçı hekimler olarak barış için çabalarını daha da arttırarak sürdüreceklerini bildirdi. Emekli havacı GeneralNuri Gök, Irak'ın Türkiye'yefüze atmasının riskinin ağır olacağını söyledi: Irak ikinci cepheyi göze alamazNuri Gök Irak'ın hazırlığını iyi yaptığı uygulamalardan ortaya çıkıyor. ABD'li komutanlar net olarak şu kadar uçak vurduk diyemiyorlar. Irak'ın kimyasal silah kullanması zor ihtimal. Çünkü karşı taraf da kullanabilir. Savaş, savaştır. tç Politika Servisi — ABD ve müttefiklerin Irak'a karşı baş- lattıkları harekât sürerken Tûrkiye'nin Körfez krizinin başladığı gunden bu yana izle- diği politikalar ve Incirlik Üs- su'nün kullandınlmasıyla ilgili olarak emekli Hava General Ntıri Gök, "Sayın Özal, tncir- lik'in açılmasının BM kararian çerçevesinde harekâla kaülan ulkelere daha fazla destek içer- digini söyledi. Olabilir. Irak Türkiye'ye füze atar nu? Bonun riski vmr. Çünkü Tûrkiye'nin riski birkaç tane füzeye muha- tab olmaktır. Ama Irak'ınki nedir? İkinci cephedir. tkinci cephenin açılması Irak'ın işine gelmez" dedi. Cumhuriyet'in "Körfez kriâ, savaşın sonuçlan ve Türkiye" ile ilgili sorularmı yanıtlayan Gök şunları söyledi: "tsraiı'in Irak'a müdahak et- raesi için kendisine dost olma- yan bir iilkenin hava sahasından geçmesi lazım. Birinci derecede Ürdün, ikinci derece de Suriye. Suriye aslında hava sahası ihlal edilmediği sürece koali$>ona bir zarar vermeyeceğini açıkladı. Ancak Ürdun'ün Israil'in hava sahasını kullanma izni yok. Bence tsrail müdahale ederse mümkttn olduğunda Suriye'nin dikkatini çekmeden Ürdün üze- rinden saldınr. İsrail Hava Kuv- vetleri dengeler açısından Irak'- la eşit. Ancak egitim ve vunıcu guç olarak tsrail daha güçlü. Eğer bir hava saldırısına geçer- se Irak'a agır darbeler vurabi- lir." ABD'nin istihbaratuun güçlü ve teknolojik imkânlarının çok iyi olduğunun bilindiğini kayde- den Gök, "Şimdi bakıyoruz, di- yoruz ki Irak'(a 24 hava üssü vardı. ABD'liler '22 sini vurduk' diyemiyorlar. Hava üs- tünlüğü savaştn başında çok önemlidir. Eger uçak alanlan, pistler vurulsajdı Irak'ın uçak- İan çıkamazdı. Demek ki Irak'- ın sığınakları var. Yani ABD'li komutanlar net olarak 'Şu ka- darını vurduk. Şunları yok ettik' diyemiyorlar. Örneğin İs- rail Hava Kuvvetleri bir zaman- lar Mısır'a saldırmış ve Mısır Hava Kuvvetleri'ni yok etmiş- lerdi. Ama burada öyle bir du- rum yok" diye konuştu. 'Hava gücii yok edilmeli' ABD ve müttefiklerin ellerin- deki silahların teknolojik açıdan çok gelişmiş olduklanna dikkat çeken emekli Hava General Nu- ri Gök daha sonra şöyle konuş- tu: "EUerindeki silahlar o kadar güçlü ki bulut üzerinden, gece, gündüz taarruz yapıp hedefleri vurabilirler. Deuaek ki ya insan hatası var ya da pilotlann bece- rileri belli bir yerde tıkanıyor. Ancak bn tam anlamıyla ABD'- nin beceriksizliği anlamına da gelmez. Kısacası Irak'ın hava güctinü tam anlamıyla yok et- meden, hava ustünlüğünü tam anlamıyla sağlamadan bir kara savaşına girîlernez. Çünkü bu defa satıh yani kara kuvvetlerin- de çok buyuk kayıplar verilir. Bunu da hiç kimse göze alamaz. Hiç bir üikenin de almaması la- zun. ABD Başkanı Bush, zaten böyle bir riski göze alamaz." ABD ve müttefiklerin "Çöl Fırtınası Harekâtı" adını ver- dikleri harekâtta Irak'm karşı- sındaki guçlerin tüm olanakla- nna karşın Irak'ın da çok iyi ha- zırlık yaptığının anlaşıldığını sa- vunan Gök daha sonra şunlan söyledi: "Irak'ın hazırlığım iyi yaptı- ğı, uygulamalardan ortaya çıkı- yor. Bu hazırtıktan ne olur? Ön- ce bir haftada biter diye tahmin ediyorduk. Ne olur, biraz daha uzar. Türkiye ve tncirlik konu- SHna gelirsek eger, Sayın Özal söyledi: 'Belkı BM kararian çer- çevesinde bu üslerin bu savaşa dahü olmasalar bile BM karar- lannı destekleyen ülkelerin da- ha fazla harekâta katılanlara destek vermesi yerindedir! Ola- bilir bu. Ama riski nedir? Bu- nun riski Irak'ın ve Arapların Türkiye'nin Batı'nın yanında yer almasından dolajı iizüntü duymalandır. Irak da 'Acaba birkaç füze atayım mı?' diyebi- lir mi? Yani tsrail'e attıgı gibi. Tabii bunun da bir riski var. Türkiye'ye tüze atarsa dikkate alması gereken hususlar var. Çünkü Türkiye'nin riski birkaç tane füzeye muhatap olmaktır. Ancak Irak'ın riski ikinci eep- hedir. Türkiye'yi ikinci bir cep- heye zoriarsan bu Irak'ın işine gelmez. Bu son derece sakınca- Iıdır. O nedenle tereddüt geçire- büir." Irak'm nükleer veya kimyasal silah kullanmasının sakıncalan- na da değinen Gök, "Saddam'- ın kendisine vereceği zarariann büyüklüğiınü dikkate almadan kendi lehinde olacakmış gibi davranıp yanlış işler yapması dikkati çekiyor. Kimyasal silah kullanabilir. Ancak bunu yap- tığı takdirde karşı tarafın da benzeri güç ve özelliklerde silah- laria karşılık vereceğini unutma- ması lazım. Savaş, savaştır" di- ye noktaladı sözierini. PROF. DUYGUSEZER- Kapsamlıbir dış pofitikaşart Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Duygu Sezer, Yunanistan ile Kıbrısh Rumların, Irak'ın Kuveyt'i işgalini, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesine benzetmeye çalıştıklanna dikkat çekti. Körfez krizinin İurk dış politikasını tüm yaşamsal boyutlan ile etki alanı içine çektiğini belirtti. ' ' V İ İ T n İ V İ İ S İ İ K ö r f e z s a v a î ' ' d u n Adaoa'da ya- kak'ta bir arava gelen yaklasık 150-200 kişilik grup, 'Savaşa hayır* sloganlanyla J ^ ^ j " Ş 1 * pılan bir 'korsan' yürüyüş ile pro- yürüyüşe geçti. Yüriiyuşe «yıu sokakta bulunan kimi esnafın da dükkân ve isyeri- testo edildi. Yaklasık 500 kişinin katıldığı yürüyüşe polis müdahale etti ve 50 ka- ni kapaUrak katüdığı görüldii. Çevreden kaülanlarla 500 kişilik bir gruba ulaşan dar göstericiyi gözaltnıa aldı. Yürüyüş, keotin tncirlik'e yakın semtlerinden yürüyüşçüler, Kozan yoluna çıkarken çevik kuvvetin barikatı ile karşılaşıpca da- Kiremithane Mahallesî'nde gerçekleştirildi. Saat 13.00 sualannda 1214 Noin So- ğridılar. polisin en az 45 kişiyi yakalayarak «raçlara doldurduğu izlendi. PROF. DR. MEHMET GONLÜBOL TÜRKİYgNtN FİİLEN SAVAŞA GİRDtĞİNÎ VURGULADI Irak saldırı için tahrik edildiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosa) — Körfez krizi, "Körfez savaşı"na dönüşürken Türkiye 1 nin giderek hassaslaşan bir or- tamda izlediği dış politika ile In- cirlik Üssü'nün kullandırılması konularında göruşlerini aldığı- mız AÜ SBF Uluslararası İlişki- ler Bölümu Başkanı Prof. Dr. Mehmel Gonlübol, Türkiye'nin fiilen savaşa girdiğini ve Irak'ın Türkiye'yi bombalama hakkırun doğacağını söyledi. "Barışın ka- zanılmasının savaşın kazanılma- sı kadar kolay olmayacağına" dikkat çeken Gonlübol şunlan söyledi: Savaşın iik tahmin edildiği ka- dar kısa surmeyeceği açıktır. Şimdi hava savaşı devam ediyor. Bunu kara savaşı izleyecek ve kara savaşı hava savaşından da- ha uzun sürecektir. Savaş sür- dükçe taraflara gösterilen sem- pati ve antipatiler artacak veya azalacaktır. Savaşın uzun sür- mesi Irak'a karşı olan sempati- leri arttıracaktır. Neticede sava- şın Birleşmiş Milletler kuvvetleri ya da müttefik devletler taraft- nın galibiyetiyle sonuçlanacağı hususunda herhangi bir kuşku yoktur. Bölgedeki dengeler herkesin söylediği gibi savaş öncesinden farklı olacaktır. Bu konuda tah- min yürütmek oldukça zordur. Ancak Irak ve Arap halklan ge- nel olarak hayal kırıklığı içinde kalacakür. Bölgede Amerika'nın biraz daha uzun süre kalması gerekecektir. Araplar arasında Amerika'ya karşı antipati arta- caktır. Barışın sağlanması uza- dıkça bu antipati de yogunlaşa- caktır. İsrail meselesinin çözü- mü için bir konferans toplanma- dıkça Amerika ve müttefik dev- letlere olan antipati de artacak- tır. Barışın kazandması savaşın kazanılması kadar kolay olma- yabilir. Daha önce verilen söz- ler uygulanarak Irak sınırlarını muhafaza edecek harita değiş- meyecektir. Böyle de olması ge- rekir. Türkiye'nin tutumu da bu yönde olmalıdır. Türkiye kendisine saldırı ol- madıkça savaşa girmeyeceğini söylemektedir. Ancak Türkiye kendi ülkesindeki üslerin kulla- nılmasma izin vermiştir. Haber- lere göre bu üslerden kalkan uçaklar Kuzey Irak'ın bomba- lanmasında kullanılmaktadır. Bu durumda Türkiye fiilen sa- vaşa girmiş bulunmaktadır. Sal- dınya uğramadan herhangi bir savaşa girmeyeceğini söylemesi- ne rağmen üslerini kullandır- makla fiilen savaşın içindedir. Bu durumda Irak açısından Türkiye'yi bombalama hakkı doğar. Tıpkı Irak'ın saldınsının tsrail'e cevap verme hakkı do- FETHULLAH HOCA,SÜLEYMANÎYE CAMİİ'NDEVAAZ VERDİ: gıınnuş oldnğu gibi. Türkiye'nin üslerini kullandırmasına karar verenler, savaş sonrasında yapıl- ması muhtemel banş müzakere- lerinde Türkiye'nin de bulunma- sını istedikleri için bunu yap- maktadırlar. Türkiye'nin banş müzakerele- rinde söz sahibi olmak isteme-- sinin nedenlerinden biri etnik sorundur. Bağımsız bir Kürt devleti kurulmasının zaman za- man gündeme geldiği bölgede yapılacak yeni duzenlemelerde Türkiye söz sahibi olmak ister. Türkiye liderleri böyle düşünü- yorlar. Ancak aslında bu bir Birleşmiş Milletler savaşıdır. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Körfez krizi ve ABD ile müttefiklerin başlattıklan "Çöl Fırtınası Harikatı"nın Ortado- ğu'ya, dünyaya ve Türkiye'ye ne gibi etkileri olacağı konula- nnda sonılanmızı yanıtlayan Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Duygu Sezer, "Kör- fez savaşı Türk dış politikasını, yalmzca Ortadoğu boyutu ola- rak değil tüm diğer yaşamsal boyutlan da etki alanı içine çek- miş gözükmektedir" dedi. Körfez krizinden uluslarara- sı ilişkiler anlamında önemli dersler alınması gerektiğine dik- kat eeken Sezer şunlan söyledi: "Ben kamuoyunun bugüne kadar ilgisini fazlaca çekmemiş gibi görünen bir Yunan iddia- sından başlayacağım; Yunanis- tan ve Kıbrıslı Rumlara göre Kuveyt'in işgali ile Tûrkiye'nin Kıbns'a 1974'te yapmış olduğu askeri müdahale arasında hiçbir fark yoktur. tkisi de devletlera- rası hukuka aykın birer saldırı ve işgal hareketleridir. Dünya kamuoyu ve gerçeği anımsama- lı, Irak'ın saldırganlığına ve hu- kuk dışılıgına karşı verilen ulus- lararası savaşım, Türkiye'nin Kıbns'taki askeri gücüne karşı da verilmelidir. Yunanlılar ve Kıbns Rumlan bu görüşleri tüm uluslararası toplantılarda ses- lendirmeye çalışmaktadırlar. Işin ilginç vönu, Saddam Hüse- yin'in de bu iddiadan yararlan- dığı ve ABD'yi çifte standart uygulamakla suçlayarak "1974'te Türkiye'nin Kıbns'ı iş- gaüni niçin durdurmadınız" di- ye sorguladığı basında ifade edilmiştir. Körfez bunalımı bize de epey- ce önemli dersler vermektedir. Bunlardan biri de "bilginin ve bilgiye dayanan uzmanlığın önemini ister istemez ortaya çı- kartmış olmasıdır." Örneğin, Onadoğu tarihi, uluslararası ekonomi piyasası, dünya petrol piyasası, büyük veya komşu devletlerin toplumsal yapılarm- daki ve süreçlerindeki gelişme- ler ve bunların dış politikaya yansımaları, silahlanma silah- sızlanma dinamikleri gibi konu- larda uzmanlaşma Körfez buna- hmını kısa surede önlemeye yet- mese bile anlamak için zorunlu- dur. önlemenin yolu da her şey- den önce, anlamaktan geçmez mi? Yunanlılaruı Kıbns ile Kuveyt işgali arasında kurmaya çalıştık- ları paralellik tarih, hukuk ve demografik temellere dayana- rak kolayca çürütülebilir. An- cak temel bir tarihsel ve bilim- sel gerçek de vardır: Olumsuz duygular Türkiye'nin dış politikası Os- manlı devletinin ardında bırak- tığı ve temelde Türk unsurunca 400 yıl yönetilmiş olan bir Balkan-Ortadoğu dünyası için- de yürümck zorundadır. Hem Balkan, hem de Ortadoğu siya- sal dengelerinde Osmanlılara karşı birikmiş olan olumsuz duygular çağdaş Türkiye'ye is- ter istemez yüklenmiştir, yük- lenmektedir. O kadar ki Kıbns sorununda gördüğümüz gibi Hıristiyan Balkanlar ile Müslü- man Ortadoğu arasında Türki- ye aleyhine bir siyasal işbirliği potansiyeli her an gündemde kalabilmektedir. Yunanistan'm son uluslararası taktikleri de bu potansiyelden yararlanmaya yö- neliktir. Bu da bizi kuramsal ve siyasal sonuçları olan şu soru- ya yöneltmektedir: Bilgi ahşverişi "Müsiümanlık - Hıristiyanlık gibi dinsel bolunmeler, sandığı- mız gibi kesin kategorik bolun- meler midir acaba, gerek Orta- doğu bolgesinde gerek dünya politikasında?" Özetlersek Körfez savaşı Türk dış politikasını, yalnızca Ortadoğu boyutunu değil tüm diğer yaşamsal boyutlarını da etki alanı içine çekmiş görün- mektedir. Bu etkileşimi Türki- ye'nin uzun vadeli iç huzuru ve dış güvenliği yönünde değerlen- dirilmesi için ise toplumun çe- şitli kesimleri ile demokratik bir bilgi ahşverişi içinde oluşan, kapsamlı ve uyanık bir dış po- litika anlayışına gereksinim var- dır. Sokağa dökülerek6 hayır'demekle olmaz VAAZ — Yutdçnda tedavi gören Fethahh Hoca'nıo 1 yi sonra venfigi vaaa bMerce k^i dMedl tstanbul Haber Servisi — Son vaazında rahatsızlanarak yurtdı- şına tedaviye giden ve Fethuüah Hoca olarak bilinen Fethullah Gülen, 1 yıl sonra yurda döne- rek dün ilk vaazını Süleymani- ye Camii'nde verdi. Gülen'in konuşmasını yurdun dört bir yanından otobüslerle gelen ve geceyansı camiyi dol- durmaya başlayan binlerce kişi izledi. Konuşmasında Türkiye^ de bugün yerli yersiz huzursuz- luk çıkarmanm kimseye fayda- sı olmadığını söyleyen Fethullah Hoca, Körfez savaşını kastede- rek, "Küçük bir kıyamet kopu- yor, kentlere bombalar atılıyor. Bu içimize dehşetler salıyor, ama esas kıyamet Allah'ın kıya- meti. Yani kıyamet günü. Bunun yanında öteki kıyamet hiç kalır" dedi. 53 yaşındaki Erzurumlu Fet- hullah Gülen'in yılın ilk vaazı- nı vereceği Süleymaniye Camii' ne çok sayıda dinleyicinin gele- ceği düşünülerek bir gün önce- den cami içinde ve dışmda ge- rekli her türlu teknik önlemler alındı. Süleymaniye Camii'nin içine kurulan kapalı devre tele- vizyon sistemiyle dışanda kalan- ların vaazı dinlemeleri sağlandı. Vaaz için cumartesiyi pazara bağlayan gece, Bolu, Düzce, Bursa, Sakarya, Kütahya, Koca- eli, Balıkesir, Ankara, Mersin, Malatya, Tokat ve Fethullah Hoca'nın en çok tanındığı Izmir ve çevresinden binlerce insan Sü- leymaniye Camii'ne otobüs ve minibüslerle gelmeye başladılar. Fethullah Gülen'in erken sa- atlerde vaazına başlayacağı da- ha önceden duyurulduğu için vatandaşlann cami içinde gece yansı yerleşmeye özen gösterdik- leri gözlendi. Soğuk havaya kar- şın cami içinin dolmasından sonra çok sayıda kişinin bahçe- de toplandıklan görüldü. Bu arada tstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağh Çevik Kuv- vet elemanlan da erken saatler- den itibaren çevrede geniş gü- venhk önlemleri aldılar. Yüzler- ce otobüs ve minibüs nedeniyle Süleymaniye Camii çevresi oto- parka döndü ve trafik durdu. Fethullah Gulen konuşmasın- da, Müslümanların bir takım si- yasi amaçlara alet olarak sokak- İara dökülmesinin yanlış oldu- ğuna dikkat çekerek bugünlerin Türkiye için kritik günler oldu- ğunu, Müslümanların aralanna nifak tohumlan sokmamaları gerektiğini söyledi. Fethullah Hoca, "Müsluman- lar düşmanlanna karşı tek yum- ruk halinde birleştikleri zaman, ve Allah için sonuna kadar sa- vaştıklan dunımlarda hep başa- rılı olmuşlardır. Bu Bedir Sava- şı'nda da Kosova Savaşı'nda da böyle otmuştur. Bundan sonra da böyle olacakür. Sokaklara dökülerek, "falana hayır, filana hayır" demekle bir yere varıla- maz. Allah her zaman göster- melik değil, gerçek Müslüman- ların yanında olacaktır. Dost, Kuran'dır. Dost Allah yolunda yıirüyen insanladır. Kotü arka- daş kara yılandan daha kötüdür. Kimisi şeytana uyup aldanmış- tır, kimisi aldatılmıştır" dedi. Bugun Türkiye'de yerli yersiz huzursuzluk çıkarmanm kimse- ye faydası olmayacağım söyleyen Fethullah Hoca, Körfez Savaşı- nı kastederek sözierini şöyle sürdürdu: "Doğumuzda, bahmızda, ku- zeyde, güneyde Türkiye için bin- bir dolaplar döndüriiluyor. Bin- bir komplo kuruluyor. Bu or- tamda bu miUetin itlifaka ihti- yacı vardır. Milletimiz sıkılmış bir tek yumruk haline gelmeli- dir. Küçük bir kıyamet kopuyor. Kentlere bombalar atılıyor. Bu içimize dehşetler salıyor. Ama esas kıyamet Allabın kıymeti. Yani kıyamet günü. Bunun ya- nında öteki kıyamet hiç kalır" dedi. İzmir ve Bornova bolgesinde çok kişi tarafmdan ve vaazları büyük bir ilgiyle izlenen Fethul- lah Hoca, konuşmasının bazı bölümlerinde de Hazreti Ebube- kir ile Hazreti Ömer'in vaşam- larmı anlatıp örnekler vermek- le yetindi. Saat 10.30'da başlayan ve 12.25'te sona eren konuşması sonrası camiden yapılan bir anonsla, bahçede toplananlann içeridekilere daha rahat namaz kılma olanağı vermeleri için baş- ka camilere gitmeleri istendi. Binlerce kişi, herhangi bir ola- ya yol açmadan dağıldı. Fethul- lah Gülen'in avukatı Fethi Gün, konuşmanın Körfez savaşıyla bağlantılı olmadığını soyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear