18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 21 OCAK 1991 Üstat fişek'iıı "Sosyal Tıp" DediğL.. Nusret Hoca, bir sosyal tıp orgutlenmesini ozluyordu. Yarım yy'hk meslek yaşamının tamamını bu uğurda savaşımla surdurdu. Binlerle hekim yetiştirdi. Ulkusu ve mesajının -yurtdışmdakiler bır yana- bu binlerin beymnde ve yureğindeyer ettiğinden kımsenin kuşkusu olmasın! Doç. Dr. AHMET SALTIK Edirne-Kırklareli Tabip Odası Yön. Kur. Üyesi Türk ve dunya ınsanlannın sağlığının korun- ması ve gelıştırılmesı ereğını yaşamının başlıca uğraşı kılan ve 52 yıllık hekımlık hızmeJinın tu- munu bu doğrukuda \eren Prof Fışek'ın yorul- mak bılmeyen yureğı, 3 Kasım 1990 gunu dur- du ölumunden hemen once ağzından dokulen sözler, "Sosyal tıbbı koruyunuz " oldu Acaba neydı bu buyuk sağlık emekçısının "sosyal tıp" tan kastı? Bu kavramın ıçerığı nelerdı'' ABD'de bakten bıyokımyası doktorası yaparken nasıl ol- muştu da Hocamız sosyal tıp anlayışını benım- semıştı7 Yetişişi ve iilküsii Istanbul Tıp Fakultesı 1938 yılı mezunu Dr Fışek, aynı yıl Adana Sıtma Enstıtusu'nde sıt- ma savaş hekınu olarak ulkesının sağlık ordusuna katılmıştı Daha sonra, II Dunya Savaşı'nı ızle- yen yıllarda ABD'de Harvard Tıp Fakultesı'nde doktora yapmıştı Bu yıllarda, tüm dunyada he- kımhk ve sağlık sorunları ıle tıp hızmetlen yay- gın olarak tartışılıyor ve 16 yy'da TMoore'un, 19 yy'da S.Neuman, RVırchow, EChadvvıck vd'nın temellerını attıkları sosyal tıp felsefesının olgunluk dönemı yaşanıyordu 2 buyük savaştan büyuk yaralar alarak çıkan ınsanlık, dev boyut- lara varan sağlık sorunlanna çözüm anvordu Halklar yoksul duşmuştu, kaynaklar son derece sınırh ıdı Özetle dunya konjonkturu, olgunluk dönemındekı bu felsefelerın artık yaşama geçı- nlmesı ıçın çok uygundu S.Neuman, 1847'de, "Tıp aslında sosyal bir bilimdir" demıştı RVırchow daha da ılerı gıde rek, "Tıp, ılığıne, kemığıne dek sosyal bır bılımdır" dıyordu Vırchovv, "Hekımhkte Reform" adlı yapıtında şu goruşlere ver venyor- du • Herkesın çalışma hakkı vardır • Herkesın sağlığının korunması toplumun go- rev ıdır • Hukumet, halkın sağlığı ıle yakından ılgı- lenmeüdır • Sağlığı gelıştırme ve hastalıklar ıle savaş yal- nızca hekımlık hızmetlerı ıle sağlanamaz • Sağlık ıle sosyo-ekonomık koşullar arasın- dakı etkıleşım, önemlı bılımsel araştırma konu- ları arasındadır A Grotjhan'sa, 1915'te yazdığı "Sosyal Patolojı" adh yapıtında, sosyal hekımlığın 3 ana ılkesını şöyle özetlıyordu 1) En önemlı hastalıklar, bır toplumda en çok görulen, en çok ölduren ve en çok sakat bırakan hastalıklardır 2) Bıreym ya da toplumun sağlık duzeyını be- hrleyen, kışının hastalanmasına, yaralanmasına ya da ölumune yol açan bıyolojık ve fızık çevre etmenlennı oluşturan -veya bunların etkısını koşullayan- etkenler, aslında sosyal ve ekonomık karakterlıdır 3) Bır kımsenin hastahğı yalnızca kendını ıl gılendırmez Bu durum, aılesınden başlavarak tum toplumun sonınudur Sosyal hekımlığın en anlamlı tanımı ıse R Gu- enn'den gehyordu (1946)- "Sosyal hekımlığın ko- nusu, hıçbır ıdeolojıye \e doktnne bağü olma- dan, hekımlık ıle toplum arasındakı ılışkılenn ın- celenmesı ve hekımlık hızmetlennın toplum >a- ranna gelıştırılmesıdır "Bu yaklaşımda hıçbır ıdeolojı ya da öğretı>e (doktnne) bağlı olmama oğelen, sosyalıst hekımlık ıle sosyal hekımhğı bır- bırınden ayırma amacını gutmektedır Sosyalıst hekımlık, hekımlık hızmetlennın sosyalıst öğre- tı açısından ele alınmasıdır Oysa sosyal hekım- lık, tum ıdeolojı ve oğretılerden bağımsızdır Dr Fışek, ışte bu atmosferde ABD'dekı eğıtı- mını tamamlayarak ulkesıne donduğunde, sos- yal tıp anlayışı, yukanda özetlenen çerçevede ka- fasında yerleşmıştı Doktora eğıtımı sırasında ka- zandığı yığınla bılgı ve becerının, aslında ulke- sının karşı karşıya bulunduğu dev boyutlardakı sağlık sorunlannı çözmede yeterlı olmadığını, en- gın sağduyusuyla kısa zamanda sezınledı O'na göre ulkesınin sağlık soniDİannın çozumu labo- ratuvarda mikroskobun altında ya da tuplerın içınde değıldi. Turk msanının sağlık sorunlan çok daha makro duzeyde ıdı ve oncelıkle global bır bakış ve çerçeve gerektırıyordu Ağacı, gıde- rek onun dallannı, yapraklarını ıncelerken or- manı gozden kaçırmamak gerekıyordu Alt>r apı dan yoksun buyuk bu- kara parçası uzerınde eğı tımsız ve sağhksız bır nufus hızla artıyordu En- dustnleşme surecı henuz başarılamamıştı Ulke kaynakları alabıldığıne sınırhydı 2 Buyuk Sa- vaş'ın ardından, hemen her alanda halk darlık- lar ıçındeydı Başta sıtma ve tuberkuloz (verem) olmak uzere, lepra (cuzzam), frengı, trahom gı- bı hastalıklar çok vaygındı Örneğın tuberkuloz 1 olum nedem ıdı' "Sosyal hastalıklar" adı da venlen bu hastalıklar ulke kalkınmasına ket vu- ruyordu Halk vetersız ve dengesız beslenıyordu Ölum oranlan ve ortalama yaşam suresı gıbı obur bazı sağlık duzeyı ölçutlerı çok karamsardı Musteşarlığı ve hizmetleri Nusret Hoca, 27 Mayıs devnmı ıle bırlıkte Sağ- lık Bakanlığı Musteşarhğı'na getınlınce, en bu- yuk yapıtı olan, 224 sa>ıh "Sağlık Hızmetlerı nın Sosvalleştırılmesı Yasası"nı yaşama geçırdı Bu yasa, sağlık hızmetlennı bır devlet görevı ola- rak temel kamu hızmetlen arasına ahyor, her- kese eşıt olarak goturmeyı hedefîıyordu Ulke- nın gerı kalmış yore ve gruplarına oncelık tanı yor, koruyucu sağlık hızmetlenm on plana çıka- rarak bınncı basamak sağhk hızmetlennı orgut- luyordu Yasa, örgutlenme, fınansman ve perso- nel pohtıkalan bakımından kendı içınde tam bır butunluk ve uyum gosterıyordu Sağhk planla- n, ulkenın sosyo-ekonomık kalkınma planlan- nın bır parçası ıdı Hıçbır bıçımde şabloncu de ğildı Sağlık yonetımı bılımının evrensel ılkele ruıden kalkılarak, ozgun koşullanmız doğrultu sunda uygulamalar, >orumlar uretılmıştı Pılot denemeler çok olumlu sonuçlar venvordu Ne var kı Hoca Musteşarlıktan aynldıktan sonra ışba şına gelen ıktıdarlann sıyasal veğlemelerı çok farklı ıdı 1961 Anayasası'nın 49 maddesıne kar- şın sağlık hızmetlennın toplum yararına gelıştı- rılmesı tavsadı, gıderek tumden yadsındı ve gu- numuzde, 200 yıl oncesınm kohnemış ıktısadı oğ- retılerı (') doğrultusunda pıvasa ekonomısmın sozde liberal acımasız ve çağdışı kuralJanna ter- kedıldı 224, uygulanmamakla bırlıkte, bugune değın hıç kımse bılımsel bır seçenek de ureteme- dı Bu arada Hoca, Dunya Sağlık Orgutu'ne da- nışmanlık, Yurutme Kurulu uyelığı yaptı Hazır- ladığı sağlık planları Kore ve Srı-Lanka'da uy- gulanarak dunya lıteraturune örnekler oluştur- du tngiliz ve Amerikan Haik Sağlığı Bırliklerı- ne onur uyesı kaydedıldı Turkıye ıçın Sağlık Master Planı hazırlamak uzere Sağlık Bakanlı- ğı'nca görevlendırılen tngılız Pnce-Waterhouse firması, Prof Fışek'e danışmanlık onerdı' So- nunda hazırlanan rapor, Hocamızın 224 sayüı ya- sa ıle ongorduklerıne çok benzıyordu Şımdı bu metın ortalarda yok Ülkemızde sosyal tıbbın yerleşmesı ıçın Hoca'mn çıkardığı bu yasadakı hemen tum ılkeler, 17 yıl sonra Dunya Sağlık ör- gutu önderhğınde toplanan, -Türkıye dahıl-134 ulkenın katıldığı uluslararası Alma-Ata Konfe- ransı'nda aynen benımsendı Şımdılerde, çoğu 3 Dunya Ülkelen, O'nun eşsız beynının ürünü olan planları ızleyerek sağhk sorunlanna çözüm an- yorlar Nusret Hoca, ışte bu anlamda bır sosyal tıp orgutlenmesını ozluyordu Yarım yy'hk meslek yaşamınm tamamını bu uğurda savaşımla surdur- du Bınlerle hekım yetiştirdi Ulkusu ve mesajı- nın, -yurtdışmdakiler bır yana bu binlerin bey- nınde ve yureğınde yer ettiğinden kımsenin kuş- kusu olmasın' EVET/HAYIR OKTflY AKBAL Bir Şair Oldu... "Korkulmasın, ışler kotu, gün solgun dıye Güneşlı günlere kapalı kalmaz pencereler istemese de ağzın o türküyü söyler Bır yaprak düşer dalından Çok sular köpürûr geçer El sallamam yetmez mı sana ötelerden" Bır şaır öldü Adı pek anılmadı gazete, dergı sayfalarında Uzunca bır süre Izmır'de hastanede yattı Umutsuzmuş duru- mu, öyle dedıler Bır devrımcı öğretmendı Ne demek devrımcı öğretmen? Çağdaş duşunceden, ınsanı ınsan eden anlayışlar- dan yanaydı Ogretmenlığının yanı sıra şaırdı Duygularını dıze- lere döken bır aydın kışı "Kim bılır geçtığım yollardan - Belkı bır daha geçemem - Ölüm olur, kalım olur - Helâl et hakkını sevgılım - Sonrasını bılemem" 1953 yılıydı Dört arkadaş Vatan Sanat Yaprağı nı hazırlıyor- duk, haftada bır gun venlen bu yaprak ılgı uyandırmıştı Pek çok ünlü şaırın, yazarın yapıtlarını yayımlıyorduk Bır gun gelen mek- tuplar arasından Maksut Doğan ımzalı bır kaç şıır çıktı Yaprak- ın hazırlayıcılarından Şakır Eczacıbaşı dıkkatımızı çektı Okuduk şiırlen, yenı bır duyarhk, taze bır seslenış gdrdük Kimdı bu Mak- sut Dogan'' Köy Enstttü çıkışlı bır öğretmen llk sayıya ıkı üç şıı- rını bırden koyduk "1932 yılında Mılas'ın Ağaçlıyuk köyünde dünyaya geldım Tek oda bır toprak damdan meydana gelen evımızde beş kışı barın- dık Yoksullukla geçen çocukluktan sonra ılkokulu aynı ye;de ta- mamladım Köy Enstıtusu ne gıtmek ıçın beklerken bır yıl boş geçtı Çıft sürdüm buğday ektım, tütün yetıştırdım Başkaları- nın tarlalarında ırgatlık ettım Köy üç beş 'bey'e aıttı Onların tar- lalarında onların bıçtığı ücretle çalışıyorduk Kütahya Kız Öğret- men Okulu ögretmenı ıken genç yaşta ölen yeteneklı köylum ve dostum Nabı Çalık'la yan yana olurduk çapada Benım belım çok ağrıdığı ıçın zaman zaman doğrulurdum Tam güneşımıze durmuş bulunan 'bey' -Doğunun ağaları gıbı - 'Ulan sarı, vursa- na lan çapayı Ben parayı yolda bulmuyom" dıye sıtma görme- mış bır sesle bağırırdı Nabı ıle bırlıkte 'bey'ın önümüze duşen gölgesını olmadık kufurlerle kazmalardık' Maksut Doğan çocukluk gunlerını boyle anlatmıştı Köy Ens- tıtüsü tek kurtuluş yolu olmuş Bılınç ışığına orada kavuşmuş öğretmen derneklerınde üyelık, TÛS'ün kuruculuğu, en sonra da Aydın Eğıt-Der Şubesı Başkanlığı Yıllarca süren öğretmen- lık, mütertışlık Bunların yanı sıra şıır uğraşı 1990 25 Aralık günü de bu dünyadan kopuş Uzunca bır hastalık dönernınden son- ra Ardında bıraktığı uç kıtap Yağmura Durmuş Üç Kışı', 'Bı- rak Büyüsün', 'Korkulmasın' Maksut Doğan sanat anlayışını şöyle özetlıyor "Şaırın yaşadığı topluma, tum ınsanlığa karşı sorumlu oldu- ğu söz göturmez Bıldırısı açık anlaşılır, ulaşkan olmalı, şaırın ayağı yere basmalıdır Hakım sınıflara ozenıp tepeden gazel oku- ması bır şaır ıçın bağışlanacak bır kusur değıldır Bu da bır çe- şıt sömürü bence Sömurünün her çeşıtı gıbı sanatın da sömü- rüsüne karşıyım " Maksut Doğan'ı hıç tanımadım Bır kaç mektubunu aldığımı anımsıyorum Dostluklar ılle de karşılıklı konuşmalara, görüşme- lere dayanmaz Maksut Doğan'ın ılk şıırlerını yayımlamak çalış- maiarını ızlemek genç yaşta bu dünyadan ayrılışına tanık olmak acı bır anı şımdı "Bırak Büyusün"den bır şıırını okurlarıma sunuyorum "Bu bıldığımız kan katıksız duru / Bu al rengıyle aydınlık gök- lerde / Sokak başlarında özgurlük olmuş / Yürumuş gençlerın yığıt yüreklerınde Savaş boyle başlar usun suzgecınde/ Böyle gûrler gökyuzle- rı tarlalarda / Fabrıkalarda bır ağızdan soylenır turkuler / Başlar dık, sıkılmış yumruklar havalarda Bır gün alırız ellerınden hakkımızı / Halkça bır yağmur oluruz, en bereketlısındert / Olgurt başaklar doldurur tarlalanmızı / Ge- çerız ustünden köylerımızın' Gençliğe Güvenmedikçe... Duşunmenın erdemini yakalayan, kendisıne oğretılmeye çalışanları ve etrafında olup bıtenlerı sorgulayan, ataerkil aile kurumunun baskısına başkaldıran, derslerin ve eğitım sısteminın ilkelliğini dile getirme gucunu gosterebilen gençler 'asi', 'ukalâ', 'nankor' ya da 'saldırgan' olarak değerlendirilmekte ve de en kotusu, gereksiz yere cezalandırılmaktadırlar. Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN, ÇYDD Başk. "O bır mıkroptur" dıvordu yuzunu hıç gormedığı N A'>ı destekleven bır oğrencısı ıçın okul muduru, kendısının 30 >ıllık eğı- tımcı olduğunu, pedagojı bıldığını ve bu ço- cuğun kavbedılmış olay olduğunu anlatıyor du "Artık hıçbır okul onu almaz" derken gorevını yapmanın da>-anılmaz huzuru ıçın- devdı' N A'yı ıhbar eden eğıtımcı de M C'yı tutuklatan okul muduru de benzer savun- malar yapıyorlardı kamuoşunun tepkısı karşısında En buyuk dıleğım bır gun bu yo- neucılenn çocukiarının ya da torunlannın da bır duvara koskoca rengârenk bır "sa- vaşa hayır" yazmalandır' Bırdıleğımın çok kısa bır surede gerçekleşeceğıne de guvenı- >orum Bugun geleceğın çağdaş bıreylerını yetış- tırmesı gereken ortaokul ve hselerde, oğre- tım nıtelıgırun yetersızlığı kadar, eğitım yok- suniuğunun da varlıği, durmadan yınelejen anlamsız ve sağhksız olaylar nedenıyle goz- ler onune serılmektedır Duşunmenın erdemını yakalayan, kendi- sıne oğretılmeve çalışanlan ve etrafında olup bıtenlerı sorgulayan, ataerkil aıle kurumu- nun baskısına başkaldıran, derslerin ve eği- tım sısteminın ılkellığını dıle getirme gucu- nu gosterebilen genc,ler 'ası', 'ukalâ', 'nankor' va da 'saldırgan' olarak değerlen- dirilmekte ve de en kotusu, gereksiz yere ce- zalandırılmaktadırlar Okul dısıplınının çağdışı kurallanna gore sunıden ayrılma gı- rışımı gösteren, sorular soran, doğru bul- madığını yapmak ıstemeyen gençlerı, ya- şamları kayacak şekılde cezalandırmak, onurlarını onarılmayacak şekılde kırmak sankı yönetıcılenn aslı gorevıdır Gençlenn kışılık sahıbı olması, gudulmeve karşı çık malan, genelde hep boyle tepkı alır buyuk lerden, sıradan eğıtıcılerden Bundan 30-40 vıl once bızler ortaokul ve lısede okurken alnına perçem duşuren, ın- ce çorap gıyen, bır erkek oğrencıvle konuş- ma cesaretını gösteren kızla ın sık sık "ıhtar" ve "tekdır" denen cezalar aldığını gorurduk Oğretmenlerle tartışmaksa okul- dan atılmava kadar varabılen sonuçlar ge tırırdı Bızler oğretmenlerımızden olesıye korkar, vanlış bır şe\ vapıp cezalandınlma- mak ıçın tır tır tıtrerdık Aradan onca yıl geçmesıne ve yervuzunde bunca değışıklık olmasına karşın eğitım sıstemımızde ıyıye doğru bır gelışme şovle dursun, daha da ko- tuleyerek "ıhbar"lar, sığlık, çığlık ve çag- dışıhklara yol alma donemıne gırılmış Yenı yetışen gençlere, onların en sağhklı kıpırdanışlarına gosterılen bu tur tepkıler cezalandırmalar, 2OOO'Iı yıllara yaklaşırken utanç verıcı bır tatumdur Hıçbır haklılık ve mantık taşımavan bu tur davranışlarla gençler yanlış yonlendırılmekte, kışılık bu- nalımına gırmelerıne ve gelecek ıçın tum umutlarını vıtırmelerıne vol acılmaktadır ^ynı ve benzer sorunlar bugunun sustu rulmuş ve bastınlmış unıversıte gençhğı ıçın de soz konusudur Yonetıcıler başta ohnak uzere genelde tum öğretım uyelennce oğren- cı bır "potansıyel tehlıke"dır, her an saldır- gan, patlayıcı ve zararlı olabılır "O"nunla yakın ılışkı kurmak, sorunlarını ve sorun et- tığı konuları tartışmak yanlış ve sakıncah- dır Oğrencıler uslu uslu derslerı dınlemelı, not almalı, hıç soru sormamalı, taşkınlık yapmamalı, tartışmamalı, okuldan çıkıpev- lerıne, yurtlarına gıtmelı ve derslerıne ça- lışmalıdırlar Soru soran oğrencıler 'hoca'- mn konsantrasyonunu dağıttıkları ıçın ıs- tenmezler' Oğrencının eğitım sıstemını eleştırmesı ve bır şevlerın değışmesı ıçın çaba gosterme- sı, vanlışları vurgulaması en buyuk başkal dırıdır, affedılmez bır suçtur ve her zaman "maksatlı", "gudumlu" bu- davranış olarak nıtelenır Bu suçlamalar oylesıne cıddı bo- vutlar alır ve başkaldıran genç oylesıne ce za gorur kı artık uzun sure bır başkası aynı davranışı, aynı haklı tepkılerı, başına gele- ceklen bıldığınden gosteremez Sayın analar, babalar ve eğıtımcıler, ar- tık "Bızım zamanımızda şoylevdı", "Bız bu- yuklenmızden çok korkar, onlann sozlerın- den asla çıkmazdık", "Dayak cennetten çık- mıştır", "Etı senın kemığı benım" donem- len çok çok geçmışte kalmıştır Yaşadığmız, beynınızı ve yureğınızı ıçıne tutsak ettığımz karanlık mağaralardan çıkınız, gozlennızı 21 yuzyılın aydınhğına alıştınnız, beynınız de hıç kullanmadığınız hucrelerınızı çağdaş eğitım bılgüerıyle araştıran, ıncele\en, göz leyen, tartışan, yazan, çızen genç eğitım bı- lımcılerının onenlerıyle doldurunuz, kabuk bağlamış vureğmızın kılıfını atıp ıçıne sıca- cık sevgı ve anlayış duvgularının gırmesını sağlayınız' Hepsınden onemlısı sızm ve bı- zım yapamadığımız, yapmayı bıle duşleye- medığımız başkaldınvı başaran gençlenn doğru yolda olduğuna, bu davranışların sağhklı ve doğal tepkıler olduğuna ınanınız' Yaşhlann gençlerden her an, her olay sıra- sında öğreneceğı pek çok şey olduğunu, on- larla sağhklı bır ıletışım kurmakla neler ka- zanabıleceğımızı bır kavrayabılsek, gençlı- ğımızde çektığımız acüann ıntıkamını bılınç altı bır durtuyle onlardan, kendı evlatları- mızdan, oğrencılerımızden almaktan ken- dımızı alabılsek yaşam ne kadar daha baş- ka, eğitım ne kadar daha çağdaş ve anlam- lı olacaktır 1 Gerek ortaokul ve hselerde, gerekse unı- versıtelerde sık sık basma yansıyan ıhbar, tu- tuklama, ışkence olay lan kamuoyunda bu yuk tepkıyle karşılanmakta, eğitım kurum- larına ve eğıtımcılere olan guvenı sarsmak- tadır Hemen hepsı av Iar sonra aklanan bu genç ınsanlann yaşadıklan korkunç olav- lann sorumlusu olan eğıtımcıler acaba ge- celerı yataklannda rahat uyuyabılıyorlar mı 1 ' Bır gencın yaşamında öğretmen son de- rece önemlı bır yer tutar, ona ornek olur Boyle çağdışı, bılım dışı davranışlarla on- lann dunyasını ve geleceğını karartan bır kaç yetkılının varlıği nedenıyle tum eğitım cılerın karalanması ve guven yıtırmesı ıse olup bıtenlenn yarattığı en acı kayıptır Anneler, babalar (velıler) gençlık sızın gençlığınız değıldır belkı, ama onların da en az sızın kadar sevgıye, saygıya ve adam yenne konmava hakları vardır Sız onları yanlış yone ıtmez ve suruklemezsenız çocuk- lannız sızden farklı ama çok daha bılınçlı, yapıcı ve varatıcı olacak ve dunvamızı sızın, bızım bıraktığımızdan daha guzel aşamalara getıreceklerdır Onlara guvenınız, onların haksızlığa uğramalarına tepkı gosterınız, onlan kem gözlerden, kötu yureklerden ve hasta beyınlerden sakınmız Doğurduğunuz ve doğurmadığınız tum çocuklar ve ortalı- ğa surduğunuz tum gençler sızden bunu ve yetkılılerden de eğıtıme gönul vermış, çağ- daş kafalı "gerçek oğretmenler" yetıştırıl- mesını dılıvor' KARŞIYAKA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 199O/821 Ihbar eden K Yaka 2 Noterbğı tarafından muteveffa Nanfe Özo- ner'm vasıvetnamesının tenfizı davası nedenı ıle Muteveffa Nazıfe Ozoner mıra»çısı Melıha Ozoner adresmde bu lunamamış olmakla, duruşma gunu olan 5/2/1991 gunu saat 10 OO'da duruşmada hazır bulunması \e vasıyetnameyı kabul etmıvor ıse 1 av içınde vasıyetnamenın ıptalı davası açması, aksı takdırde vasıvetna me>ı kabul etmış ve yokluğunda davanın sonuçlandınlacağı hususu ılanen teblığı olunur 7/1/1991 İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'ND AN Dosya No 99Ü/696 990 990 Davacı Ozyuva oyuncak Haydar ve Muammer Orhan veküı Av Mehmet Elçın tarafından, mahkemenuzde ıkame olunan konkorda tonun tasdıkı davasımn yapılan açık duruşması sonunda Mahkememızın yukanda esas \e karar nurnarası vazılı dava dos yası ıle ıttıhaz olunan 18 12 1990 tarıhlı kararla davacı tarafından tekhf edılen konkordatonun tasdıkıne karar verılmış ve hukurn ke- sınleşraış olmakla kevfıyet ılanen teblığ olunur 11 1 1991 COJHURIYEFTE/V OKURLARA... OKAYGÖNENSİN Dezenformasyon... S avaş hakkında bır ongoru kesınlıkle doğru çıktı Korfez Savaşı tarıhın medyalaşmış ılk bûyuk savaşı oldu Savaş alanı 2 ağustostan başlayarak 7V ekranı oldu, hâlâ da oyle Medyalar savaş alanı oldu, savaş medyalaştı Bu gelışme başından ben bır kaygı konusuydu Tarıhın medyalaşmış en büyuk savaşının en buyuk manıpülasyon ve dezenformasyon alanı olmasının kaçınılmazlığı tedırgın edıyordu Böylece bır savaşta, hukümetlenn ve askerlerın herkesın evındekı TV ekranını bır mesaj taşıyıcı olarak kullanmak ıstemelerı doğaldı Aynı ekranın hem Batı kamuoyları hem de Irak kamuoyuna yonelık bır baskı aracı olarak kullanılmak ıstenmesıyle olçuler şaşabılır, televızyon yıne tanıklık gorevının dışında ışlevler ustlenebılırdı. Oyle olmadı Amerıkalı sıyaset ıletışımı uzmanı Rosser Reeves şöyle dıyordu "Tecrıt olmuş, yalnız başına kalmış seçmen, eczanede ıkı dışmacunu arasında seçım yapamayan alıcı gıbı tereddut eder Ama sonunda kendisıne en çok adı soylenmış markayı seçer" Şu anda da benzer bır durumu yaşamıyor muyuz'* Mılyonlarca ınsan evlennde, ekran başlannda yapayalnızlar Jean Baudnllard'ın deyışıyle 'TV ekranlarının tutsağı, rehınesı' konumundalar Naklen yayınlanan bır maç gıbı gözlennm önünden akıp gıdıyor savaş haberlen gorüntulen Kısa kısa, hızlı hızlı, tekrar tekrar Anlatıcılar da yorumcular da takımlardan bınnı tutuyor, bunu da gızlemıyor Hangı dışmacununu alacakları şımdıden bellı değıl mP Dezenformasyonu sozluk şöyle tanımlıyor "Haben yok etme, onemını kuçültme ya da anlamını değıştırme eylemı " (Larousse 1982) Dezenformasyonun amacını "Yazılı Basın Sozlüğü" (Pıerre Albert, Pans II Unıversıtesı, Dalloz, 1989) < anlatıyor ' "Dezenformasyonun temel amacı, ıster bır kışı, bır grup ya da bır ulus olsun, duşmanı, rakıbı ya da muttefıkı yanıltmaktır Bır dezenformasyon operasyonu, ne kadar yalan habere dayanırsa dayansın, kamuoyunda başarılı olduğu zaman, zıhınlerde yarattığı ızlenım her turlu duzeltmeye karşı dırenır" Televızyon yayıncılığının da kendı 'tıraj' ölçusü var, her programı ya da yayını kaç kışının ızledığı saptanarak belırlenıyor bu 'tıraj' TV yayınlarının, şırketlennın acımasız rekabetının kuralı da bu, çünkü reklam buna göre gelıyor ya da gıdıyor Bu rekabetın gerektırdığı hız, yazılı başından daha da 'vahşı bır ortam yaratıyor, sayısız haber ya da görûntü öylece, geldığı gıbı, denetlenmeden, tartışılmadan ekrana yansıyor, mılyonlann gözune, beynıne, zıhnıne, belleğıne, bılınçaltına ulaşıyor Sonuçta dezenformasyona can verenler, bır anlamda görevı dezenformasyondan sakınmak yanı doğru haber vermekle yukümlu ınsanlar oluyor Dezenformasyon, bu haber verıcılerın, habenn köpuğuyle ozünü, bılerek ya da bılmeyerek karıştırmalanndan doğuverıyor Olayın bır tek yanı, bır anda olayın butununu ortuvenyor, olayın özu, hızla bırbınnı ızleyen goruntu ve sözcük yağmurunun ardında yok oluvenyor Işte ' ' 1 J ı r " ' d dezenformasyon Seyırlık haberler medyalar sahnesını tıka basa doldurunca, olaylann özünu merak etmeye kımsenin zamanı kalmayınca, mılyonlarca ınsan kendisıne tek elden verılenle yetınmeye başlayınca (Claude Julıen tamamlıyor) "Alan dezenformasyon uzmanlarına açılmış demektır Onların açıklamalarını ızlemek ıçın fazla çaba da gerekmez, basıttır bu açıklamalar, rahatlatıcıdır Ve de yanlıştır Demokrasıye ınançlarını yıtırmıştır bu ınsanlar" ÇAĞOAŞ YAYINLARI H. V VEÜDEDEOĞLU ILK MIÜCLİS Millî Mücadele'de Anadolu TBMM'NİN 70. YILI 1920 »1990 / 5.000 lira (KDV ıçmde) Odemeiı gonderılmez ÇAĞDAŞ YAYINLARI Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-ISTANBUL • • BÜRO DATA1991 • *NTSVS SA • * CATEL 0 SIN SS SVS EMS NGl ERE • & IŞ M BH.U SA *R S f S T M LERlTCAHeT VE S*NAV ıTD g î • 9OHE B GISA^AR SAN VE T C TO 5T «BENEFCfcCV (F**ANOİV* « BRCTHEP APONVA « » G ELEKTSONH CARET ı;E SAf^V A Ş • SMÇAÛ SİLGJ ŞLEUUALZEMeLEfl PA2ARLAMALM ED Şte*ET • BROTHEfi FED A L M CJM • & L A 4 SE MAXtı(eSA^Ay ~O ŞT • SAUER SVÇRE • BESAŞ 3LG-SAYAR aAZAfLAUA VE T CA RETAŞ • BOOE C ED ALU CUM • .OMMCOORE FE ALW OJM # CETEL O DAN UARKA • OEI«S KAB^O SAN VE T C 0 Ş~ • D1ZGE E EKT^ONK D ŞT f DRA-<6 t>SA • DA TEX TAV^AN) • OAZa S «=RN ^TA^/A • D€ VELOP FEO ALM CUM t DEV OP BUHO SVSTEUE FEO ALM OJM • ^ G DE TSO"1 E ECTRA»L*~ GnöM ED ALM CUM • DUNYA BLG1SAVAR * EKONCUS7 VA^NEvl • E L E K T R C S E H E E" RON - BU«U MAKNEUR SAHAVİ VE TCAR6T L TD ŞT GENE-S • Lf'T'RO SE=»wS 9 ^O •*** NS ER IMAı_AT E k > = i r LTO 5T • E KOMMUMENDSLK SANA^ VE TICARE" AŞ • EHMET* EŞ^A SAN rt'C A $ • ENTÇGftE BİLG 5 L £ M # e L E ' T - [ ' O 9 S K L c T « ELEc ROMAK BURO MAK NEtER SAN VETC İletişim araçlarının etkin kullanımı, teknolojik yeniliklerin izlenip firma bünyesine uygulanması, yalnız işyeri verimliliğini arttırmakla kalmaz, aynı zamanda rekabetın bir adım önüne geçilmesini de sağlar. Yeniliğe açık sayın yöneticiler 63 yerli ve 57 yabancı firmamn katıidiği bu fuara mutiaka zaman aytrın. * Ş • ^ORSA l-LETŞİMGEREÇLgfl ENDUS^ffl VE T l C A R f LTO ŞT • RDRE^S B) Gl LETaŞ*M HZH£- ER A 5 «GOKSU B L U SA^AR VE TEKN« MALZEME ?AZA.UMkA SAN TtC TD ÇT • GEO«o£ DALAK O C S X)HN OJGOS CC VUNAN STAS « OAAMMER «OtTuK S ST^MLER SA- NAY VE TCAflET • Ş • oESTETNPfl JAPON>A « GÛNP» E EK7RONİK SAN VE C » Ş • Gu SFAX JAPONYA • 1PC CO». (SINGAPUR) * STE JSA t l T T B M BİLG VE «*" NAK tCARET A Ş • KTE M C R C S V S t M USA • NTEL N X S*"~TEM JSA • INTEL *ORK S A ON USA • 5 TAVVAN « H EK BCG SA v Afl SfâTESML^R MUM SAN /E TİC TD $T • •lO^CA JAPOSYA • *.LKs KAB^O VE EL KT R K PKALZE ME L£ R SANAY VE A f l f T ŞT • «OMTRANSSJLGSAYAFSSTEMLEH tfE YAS URUNLfRi SANAV vE T CAHET TD Ş~ • KU2£V UAİN BLRC DONATIMLAR SASAY E CARET A 5 • Kjvn^L TE £K3WuM-ASY0S SANA V^ TC * Ş • KARA<A V ALA3 AtFA THAi-A -HRACA V C R E T LTC ŞTl » U GP>V¥ H O . N C JSA • UER M V»DC O ŞLC TMELERİ LTD $T • M « V * İ K ^ 0 S'ST'M kC tMZ L M H2ME~ ER AŞ » M T S U 6 S H KASE COflPORATO. APONVA »MKROASAL12B 3fSAv AH M İ FUARDA SERGILENECEK URUN GRUPLARI Askerı ve sfvıl amaçl» sabıt haberleşme cıhazlan, sayısal elektronık teiefon santralları, radyo ve TV verıcı sıstemlerı, sayısal ve analog radyo lınk sıstemlerı telebılgı ve çağrı sıstemlerı onlıne sıstemler, vıdeo konferans sıstemlen, bıtgısayar sıstemlerı ve yan urunlerı, bılgısayar yazıcıları, çeşıtlı program paketlerı, guç kaynaklart, baskı devrelerı ve bunlartn yedek parçaları, elektronık yazı makınelerı faksımıle hesap makınelen, fotokopı makınelen, buro mobılya ve malzemelert kırtasıye malzemelerı, konuyla ılgılı yaymlar S A N ^ I C TC Ş • MA3SAMAV" VA-1RIMV6PAZARLAMAAS • MT JAPONVA • MAc f-A.LV* • MAKRCOA A B ŞMSSTEU-ER TD • 3M JSA # NETAŞ NOR~HEfh EL C*RC TE EKOMUN«ASYON A Ş • NORM ELEKT=1ONK SAS VE T C LTD $ T • hECT CC**»UTE«S TAYVAN • NETTE-' SE WORK NG C HN&.0G ES Bt G SAYAP HABcRLESMg SİSTEMLEP • OMtS MUMESS J . K • OL VETT T A L ^ A • OC^ HCtLAIOA • CX STAR APONVA • O,SE t-ASSAS KAij V E ' A P Ş T R ^ 3AW »JCA^E A 5 • 6 L Ç 5 A * . OLÇU A. ET ER SAN«v A • PERSEUS TAVvM, # PAMPA «AiSYET K uRUNuER HALAT M R A U A SAN T C LT" 5T # PET •CAB •'AS C SANAV ^E <" L D 5T # P C 0 | B £ C 3L j SAY«=l SSTEMLEF D Ş ESMAS A Ş • °**ES WJHEN0 SL K DAN ŞMANL K 1 A 9 t " (MrTED ŞIRKE* • P ONEER VA4.IO AN • PO»4VA •PANASONCPANl fc-AX JAPOSVA •3TNEyBOWES USA • PR AM LSA • =AR" R CGDLAN NGİLTERE • REX RO ARV JAPON^A • =i£GUA CRAN^A • REPAJL(=- B. G SA YA.R r»ZMET £fl OROGflAM-AMA .E P*2ARuUylA TC VE SAN D Ş • SAMSLM3 ^JE TPO N«CS -O TD GUNEV «ORE • S A !TA(. *A) • STRAPAC* JAPONVA, » S Q 5 SAVUNMA GS REÇLERt SA*. 1, T C A Ş P R O LO • S1STEK SURO U A K İ N E L E R SAHAV VE TCARE^ TD Ş • 5 SA E L E K - R O N * SSTCfcB.£R»SAMSUNG *ORE • S^O LSA «SEKOSMA JAPON v * •5ECONC JAOf>*VA 9 A TRtıJI*>w A£X.ER F D ALM CJM • T * T L * J G TAYVAN • ' H G MCOMFHJTEH KORE •TETMUHENDSLİK'^AN »ETC D ST »TEK»<O RANSK: OKDP «OMONIKASVON V BUROSTSTEMLES TC SAN LTD • TECH TAV-VAN »TEKOFAKSAŞ « T E TAŞTE E<COMUN-<ASVDN ENDUSTR ;C TCAFLET AŞ »TIRVAKILER MPE $ **E • OS F BA _>PCW V A • RANSTE UA« SAN TH R-P VT T C *T5 Ş~ • AMOAŞ * Ş • RANSTE UAKNA :iAf*AY T H A L A T İMRA A V" TIC D S~ • TEC B LGlSAYAB VE D 5 T CARET T j Ş • MÎA7A &İLGSAVAR LT3 Şf • T C PTT ISLETUE G £ N P L MLOUR L Û U » TOSHISA CCRPCRA C N JAPONYA • UNIMTSUBSM PENC -O TD JAPOSV* » u RA COAPUT R 7. Telekomünikasyon, Bilgisayar,Büro Makine, Mobilyave Malzemeleri Fuarı 23-27Ocak1991 TUYW> ISTANBUL SERGİ SARAYI T E P E B A Ş I • I S T A N B U L Zıyaret Saatlerı Hergun 11 00 20 00 Seçkın fuarlar Seçk n zıyaretç ler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear