25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VEGÖRÜŞLER 11 EYLÜL 1990 Mçin Tarikat?! Tarikat eğitimi bir beyin yıkamadır. Ereği bilinci, düşünme yetisini, istenci körelterek edilgin, uydu olmaya yatkın bir insan yaratmaktır. Bu amaca ulaşmak için uyuşturucu bile kullanılır. CEMİL YENER, Emekli Türk Dili ve Yazını Ögretmeni Şeriat, Kuran ile tslam Peygamberi Muhammed- in sözleri olduğu ileri sürülen hadis'lere dayanarak din bilginlerinin koydukları kurallardan olusur. Halk, davranışlannda bu kurallara uyar. Din adam- larının, halka din konusunda bilgi vermek ve din- sel törenleri yönetnıek dışında bir etkinlikleri yok- tur. Saygmlıkları ötesinde, doğaüstü güçleri bulun- duğuna da inanılmaz. Beyin yıkama Kimi Şii mezhepler ile tarikatların türaünde ise din ululan kutsal sayılır. Tarikat ulularma genel- likle şeyh denir. Alt katmanlardaki tarikatlılara der- viş ya da mürit adı verüir. Dervişler şeyhlerinin buy- ruklarına bir köle uysallığıyla boyuneğerler. Çün- kü şeyhlerin Tanrı katında sözlerinin geçtijine inan- dınlmışlardır. Kimi şeyhlerin Tanrı ile iletişim kur- duğuna bile inanılır. Tarikatların kimi şeyhleri kendi soyağaçlanm Halife Ali aracılığı ile peygambere da- yarlar. Nakşibendiliğin kurucusu Bahaüddin ise Aii yerine Ebubekir'i seçmiştir. Nedeni Şiiliğe bulaşmamak. Birçok tarikatlann inancına göre yeryüzünde her çağda Tann temsilcisi bir şeyh vardır. Şeriata göre dünya yaşamı değersizdir. Kuran'da ahret yaşamının dünya yaşamından daha değerli ol- duğunu belirten birçok ayet var. Tarikat ise dünya yaşamını tümden aşağılar, ölmeden önce ölmeyi öğütler. Bu ölüm nefsi (benliği) öldürmedir. Şeria- tın cihat ya da gaza adını verdiği lslam uğruna sa- vaş, Kuran'da birçok ayet ile farz kılınmıştır. Tari- katçılar "En büyük cihat" adını verdikleri benlikle savaşı, tslam uğruna savaştan üstün sayarlar. Benliği öldürme uzun ve yorucu bir eğitimi ge- rektirir. Bu eğitimin, avlanmak için yakalanan yır- tıcı kuşların (doğan, atmaca vb. gibi) uysallaştırı- lıp boyun eğdirümesi eğitimine ilginç bir benzerli- ği vardır. Yırtıcı kuş birçok gün ve gece uyutulmaz. Karşısında nöbet tutulur, gözlerini yumunca ufak bir çubukla başına vurularak uyandırüır. Ölmeye- ceği kadar yedirilip içirilir. Dervişin benlijpyle savaşında çilenin önemli bir yeri var. Çile, bir odaya kapanıp tapınmadan baş- ka bir şey yapmadan yaşamaktır. Genellikle kırk gün süren çile boyunca derviş az yer, az uyur. Kimi tekkelerin çile odasında yere çakılı sivri bir kazık bulunur. Derviş tapınmalarını, bu kanğa başım da- yayarak yapar. Uyuyup da başı kazığa yüklenince canı yanarak uyamr. Tarikat eğitimi bir beyin yıkamadır. Ereği: Bilinci, düşünme yetisini, istenci körelterek edilgin, uydu olmaya yatkın bir insan yaratmaktır. Bu amaca ulaşmak için uyuşturucu bile kullarulır. TV'de tarikatçüık 9. yüzyılda, Basra dolaylannda sosyalist cumhu- riyete benzer bir devlet kuruldu. Adı Karmatiyye. Bu içrek (Batıni) devletin örgütlenmesi birçok yön- leriyle, özellikle yayılma ve büyüme yöntemi bakı- mından tarikatlara çok benzer. Örgütün temel giz- lerini yalnız başta bulunan az sayıda kişiler bilirdi. Giz vermeleri, aşama sırasına göre aşağıya inildik- çe azalırdı. En alt katmandakilere ise hiç giz veril- mezdi. Mükellebe (kopekleştirilmişler) adı verilen bu sınıf, yalnız üstten gelen yönergelere göre örgü- tün propagandasını yapardı. Adlarmdan da an- laşılacağı üzere üstlerine bir köpek gibi bağımlı idi- ler. Bütün tarikatların alt katmanlan aşağı yukarı bu durumdadırlar. Laik bir devletin radyo ve TV'sine yakışmasa bi- le TRT'de sık sık din dersleri veriliyor, İslam'ı yay- ma ve benimsetme konuşmaları, tasavvufa ve tari- kata isteklendirme çalışmaları yapüıyor. TRT ko- nuşmalannı pek az dinlerim. Rastlantı olarak kar- şılaştığım birkaç konuşma tüylerimi ürpertti: 25.5.1990 akşamı TVl'de adı Gönül Sohbetleri. olan bir konuşma yapıldı. Konuşmacı özetle şun- ları söyledi: "Gerçek mutluluk dünyadan ve özdek- sel varlıktan (vücuttan) kurtularak Tann'ya kavuş- maktır. Bu yolda çaba harcayan insanın yaşamı iki aşamalıdır. I. aşama Tann'ya vanncaya, onun var- lığında yok oluncaya değin surer. Bu yolculuk kısa ve geçicidir. Tanrı'ya vardıktan sonraki yolculuk ise kalımlıdır, sonrasızdır. Bu yolda başarıya ulaşma- nın koşulu oruçtur. Bu oruç ramazan orucu gibi gün boyu aç ve susuz kalmak değil, yaşam boyunca vü- cut isteklerinin tümüne yaşam boyu karşı koymak, nefsi (benliği) öldürmektir. 29 haziran akşamı yine TVl'de yine Gönül Soh- betleri adlı başka bir konuşmada özetle şu görüş- ler savunuldu: "Çocuklanmızı ebediyete (sonrasız- lığa) gore yetiştirmeliyiz. Bunun için nefisle savaş- maya ahştırmalıyız. Büyüklerin buyruklanna bo- yuneğmeyi öğretmeliyiz. Koca Fatih, hocası Akşem- settin'in karşısında bir çocuk gibi çekingen durur- du:' Bu görüşler bütün tarikatların ortak savı, kamu- tanrıcılık ve tasavvuf felsefesinin ana çizgileridir. Ramazan akşamları yine TVl'de yapılan dinsel konuşmalarda bir yandan tamunun (cehennemin) yılgı saçan işkenceleri anlatılırken bir yandan da özenle seçilen koşuklarla, sinlerde (mezar) çürüyen dudaklar, toprak dolan gözler, dağılan cesetler be- timlendi, ölum havası estirilerek yaşamın cekicili- ği, değersizliği belirtildi. Her akşam iftar öncesi okunan yakanda şu tümcelere yer verildi:"... Bize yaşama sevinci ver, her türlü güçlüğe karsı dayan- ma gücü ver;' Bu denli tüyler ürpertici, korkunç şeyler anlatıl- masının ardından yaşama sevinci dilenmesinin an- lamsızlığı bir yana, her türlü güçlükle savaşma, on- ları yenme gücu istenmiyor, dayanma, katlanma gü- cü dileniyor, sabır isteniyor Tanrı'dan. Tasavvufçu, tarikatçı dileği!.. Yine TVl'de bir zarnanlar, Avrupa'da Türk tzle- ri adlı bir dizi gösterildi. Dizide genellikle Avrupa'da Osmanlılar çağından kalma yapıı'ar tanıtıhyordu. Bu arada camilerde esen uhrevi (ahretle ilgili) hava belirtilirken çevrelerindeki türbelerde, sinlerde ya- tan ölülerden yardım dileyen boynu bükük insan- lara, yüzyıllardan beri hiç değişmeyen Türk toplu- muna da imrendirici bir anlatımla yer veriliyordu. Bunlara benzer bir imrendirme Eyüp Camisi ve çev- resi tamtılırken yapıldı. Sonuç Özleri bakırrundan edilgin inanç dizgeleri (sistem- leri) olan, kimseye ne yaran ne de dokuncası olmaz görünen tasavvuf ve tarikatlar, gizli oyun çevirmek isteyenlerin elinde önemli etkinliklere araç olmaya elverişlidir. Çünkü derviş, yaşamın değersizliğine ve şeyhin kutsalhğına inandınlmıştır. Dolayısıyla şeyh onu en korkulu, en çekinceli eylemlere kolaylıkla sürebilir. Bu nedenle lslam ve Türk tarihlerinde bir- çok kanlı olayların başında bir şeyh, bir baba var- dır. Hangi nedenle olursa olsun Türkiye'nin çağdaş- laşıp güçlenmesini istemeyen çevreler, şeriattan çok, tarikatları besleme yolunu yeğliyorlar. Bu çevreler, ortada görünen uygulayıcılar değil, perde arkasın- da bilgili, bilinçli, uz ellerdir kanımca. Belki de dost görünüp Türkiye'nin güçlenmesini bölgesel çıkar- lan açısından dokuncalı gören güçlerdir. Bunlar Su- udilerin, Humeynilerin de ötesinde, onları da yön- lendiren güçler olabilir. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Bilezikçi Çiftliği Olayı!.. istanbul'a 'doğa armağanı' dıyebıleceğimiz Boğaziçinin yokedilmesigecekondularlabaşladı Kısa sürede yön ve nıtelik değiştırerek 'lüks vılla'lar yükselmeye başlayınca, saldırıdahadakorkunçlaştı Şimdı- lerde ise lyice azıttı. Boğaziçı bu gıdişle coğrafya kıtapların- da birad, birsöz olarak kalacak bellekierde ne yazık ki' Sarıyer yamaçlarından Belgrad Ormanı eteklerine uzanıp giden uçsuz bucaksız ağaçlıklı topraklar, tapu defteri adıyla Bilezikçi Çiftliği toprakları. kimi hukuk bılımcılerı. yakıştırma buluşuyla, holdıng babalarına sunulmak üzere şu sıra 1 Adla- rı aşağıda yazılı aydın mımarlar muthıs tehlıkeyi bizlerden öncesezerekyetkililereyazıylabaşvurdu. "12 Eylül den bu yana gelişen ve güzel yurdumuz için en büyük kötülüklerden biri, sahıllerimızin ve büyük kentlerimı- zin en değerli yeşıl alanlarının, yasal kılıflar, karışıklıklar ya- ratılarak hıleli yollarlayadadoğrudan hukukdışı yöntemler- le yağmalanmasıdır. Bütün milletin malı olan bu değerli alanlar. Anayasa Mah- kemesınin iptal kararlarına rağmen Arap şeyhlere, Turizmı TeşvikYasası ıleyabancışirketlere,49yıllığınapeşkeşçekil- mektedır Imar Yasası nı gece yarısı darbesı ile delerek, Boğazi- çı'nin ön görünümüne vıflakondular yerleştirilmiş, ideolojık kılıf olarak da vılla sahiplerının Boğaz'ın yesilini daha iyi ko- ruyacağı safsatası resmı ağızlardasavunulabilmiştir. Artık bugün siyası ıktidarların başını çektığıyeşil alan yağ- ması. toplumun bütün tabakalarınısaran kentlerin yaşamını ve geleceğinı yasadışılığa mahkûm eden salgın bir hastalık, ydzîâşmaveçörümeboyutunayarmıştır Artıkkentegöçenler, barınacakiarı bir gecekondu değil. üç dörtkatlı kaçakyajjı yapmagûdüsünesahlptirter. Ne yazık kı bu duruma karşı, ne siyası ıktıdarlar ne de muhalefet partilörı cıddı politıkalar oluşturulabilmektedir. Yağmacılık ve köşe dönmecilık resmi ideolojı halındedir. TVprogramları vebazı basın aracılığı ile kamuoyuna, yeşil alanları devletin ve belediyelerin koruyamadığı, ama hol- dinglerin, emekli albaylar ve silahlı grupları ile koruyabildiğı propagandası dolaylı ve dolaysız olarak yapılmaktadır. Bilezikçi Çiftliği bu açıdan son derece önemli bir örnektir. I.U adına nazım plan gereğı kamulaştırılmış olan cıftlik, hu- kuk hilelerıne dayanılarak bir önceki belediye başkanının desteğı ve koruması altında satışı yapılarak, yapılaşmaalanı halınegetırılmekistenmıştir Idare Mahkemesı ve Danıştay kararları ile üniversiteye ait olduğu saptandığı halde. tashihi karar asamasında üniversi- tenin bu yeşıl alanı koruyamayacağı ve gecekondu işgaline uğrayacağnmajıyaratılmaktadır Düsünce özgürlüğu için yürümek isteyen yazar ve sanatçı- lara çevik kuvvet yollayan sıyasi ıktıdarın, kaçak yapıya ve yeşil alan yağmasına kayıtsız kalması, yeşil alan yağmasın- danaslanpayınıalmasınınvesuçaiştirakinaçıkdelılidir. Yeşıl alanlar, ancak ciddi bir planlama ve toplumsal kulla- nımaaçılarakhalkınyesil alanlara aktif olaraksahipçıkması- nısağlayandüzenlemeierlekorunabılır Hıleli yollarla ele geçirılen ormanlık ve yeşil alanların si- lahlı özelçetelerle korunması nagözyuman an layısakarşı; Üniversıte, yerel yönetım ve sivil kurumların aktıf ve örgüt- lüdavranışınıöneriyoruz.'* Mustafa Altıneller Inş Müh.Od.lst Şb Bsk. Mustafa Ertan MakıneMuh.Od Ist.Şb.Bşk. Ramazan Gecenoğlu Sarıyer Halkevi Y.K üyesı Yucel Gürsel MımarlarOd.ist Sb Bşk. Adnan Kop Boğazici Yerel HaberlerGzt Sahibi ErolKöktürk HaritaveKadastroMühOd.lst Şb Bsk. AsımMutlu Ada Dostları Derneğı Bşk. ÖzdemirSönmez ŞPO ist.Sb Bşk Çanan Zırh Yeşiller Partisı Ist. Şb. Bşk. Türk aydınları, Türk yargı gücü çetin bir sınav karşısında 1 Holdıng ağaları mı? Lüks vı llacılarmı? Yadasağduyumu 9 TEŞEKKUR Başanlı müdahale ile beni sağlığıma kavuşturao Ortopedi Uzmanı Op. Dr. EKREM ERTEM'e Dr. Şenek Çarpar'a aneztezi uzmanı, Dr. Fikret Kutlu'ya, Başhemşire Sabahat Bakır'a, hemşire Sevgi Güyümcüoğlu'na, hastabakıcılar Döndü Sever ve Fikret Karsavran'a ve Kozyatağı Göztepe Sağlık Tesisleri'nin tüm personeline teşekkürü bir borç bilirim. BİRSEL SAVCI KAMUOYUNA Muammer AKSOY, Çetin EMEÇ ve şimdi de Tu- ran DURSUN'a sıkılan kurşunlar bağımsız, demok- ratik ve laik Türkiye özlem ve mücadelesine sıkılmıştır. Tirmandırılmaya çalışılan terör, aydınlarımızı ve hal- kımızı sindirmeyi amaçlıyor. Bizler bu cinayetleri şid- detle kınıyor, değerli bir evladını yitiren halkımıza başsağlığı diliyoruz. (SİDAD) SİVAS DAYANIŞMA DERNEĞİ, DIVRİĞİ KÜLTÜR DERNEĞİ, KANGAL KÖYLERİ KÜLTÜR DERNEĞİ Cenııot Imge^i: GöçAkuıüan ve Doğa Sosyalsözleşmeüzerinekurulu(Rousseau)düşüncemizdeyenibir sözleşmeyi düşünmek zorunda: Doğa ile yapilacak sözleşme. Bu sözleşme ancak insanların sosyalliğinin sürmesini sağlayabilecek. Ayaklarımızı budoğa üzerine bastığımızzaman. ancak, cennet ya da cehennem imgelerinden kurtulabiliriz. geçilır. Ütopik sosvalızmden gerçek sos\a- lızmegeçilmeyeçalışıldığında bugerçeklen kaçmavaçalışaninsanlarortavaçıkular. Ülke değiştırmek bir sonuç gibi gözük- müyor. Önemli olan insanın kendi ülkesin- den bir göç alanı. kaçış çizgisi oluşturması değil mi? Yrd. Doç. Dr. ALİ AKAY MimarSimm Üniversitesi Kendi ülkesinden göç Son yıllarda cn çok dıkkdt çeken konu- lardan biri yerini yurdunu bırakanların gıt- likleri ülkelerde sağladıkları veya sağlaya- madıkları uvum oldu. Göçmen olarak ge- lenlerın topiumlara göre farklarını koru- maları veya toplumlu buıünleşmeleri gibi tartışmalar makalelere. gazctelere konu ol- du. bakanlar. sivaselçiler. sosyologlar bu konular üzerine tikir yürüttüler. Â\rupa göf edenlerin \urdu olur durumıjnu gırer- ken. bellibirorandaırkçılıkvevabancıdüş- manlığı perçinlendi. Irkçı. aşın sağcı partı- lero> \üzdelerını buioplumsalhisterisaşe- sınde arltırdılar. Toplumlar sankı artık ye- rınde duran halklarlu değil de ver değışti- renlerle birlıkte vaşamaya alışıyorlar. Gör- kemlı birgelgit yaşanıyor yırminci\üzvılın sonuna yaklaşırken Bu akımlar. sınırların kaldırılmaja başlandığı dönemlerde (1992 sonu A\rupa Birleşık Devletlerınden böz edebiliriz)neyapaeağınıbilmezserseri kur- şunlar gibi ülkelerarasındaki sınırların var- lığını sarsmaklalar. Kınıse >erinde dura- mazoldu Göçebebir yaşam Gurbette .çalışmaya gıtmeyle başlayan hicran. yolların kesışmesiyle. yenı rastlantı- lara yol açtı. Ycrleşiklik düzeni gıtgideyeri- ni göçmen-göçebe bir yaşam biçımine bıra- kıyor. tıpkı düşünce gibi. Kimse yerinden vurdundan memnun gözükmüyor. V!em- nuni\etbizlık geçer akçe: Eskiden "Nasıl- sın?" sorusunun karşılığı •"İyiyim. sen nasıl- sın?" iken. artık •'Vapalım yuvarlanıp gi- diyoruz" oldu. >uvarlanıp-gitmek!.. Bu yerleşikliğinbıttiğiyerdebaşlar. Hepbirye- rcdoğru gıdilmekarzusudoğar. Bount\ ka- çaklarıgıbı hep ütopik bircennetadasıara- nır Buyerleşıklik söylemininböylencesinın kendisi haline gırer. Yerleşikliğin bittiği yerde gerçeklc karşı karşiya yaşayan göçe- belcrin doğallığı gıbı yer-yurt değiştirenle- rındoğal gerçek karşısında parıldayan göz- lerinin ümıtsızliğıbelırir. Aranan cennet ar- tık bir başka yert-yıırt olmuştur. Çünkü ccnncl uki}ilamazolangerçektır. Toprağın Ü7erıne yerleşmiş bir seraptır. Toprağın yaniimasının havudakı halidır cennet: Bir görüntü. bırimgedır. Sınema perdesının üs- tiindekı ımgelerın deği}mesı gıbı. yaklas.il- dıkça görüntü görülemez hale gırer. Uçsuz bucaksız bir çölünsıcağından başka birger- çek kdlmaı gözlerımızin önünde. Üç tek tanrılı dinınsıcakçöllerdekurulmuşolması ıklimın zıhniyet imgesi üzerindeki etkisini kanıtlamaktadır. Cenneıi arayanlar genel- de cehennem "sıcağr" ile karşılaşırlar ve \a- rolmayan birebedi dönüş temasına çakılıp kalırlar. Bu labıı ki Nıetzsche'nınkı değil. Cebennemin sıcağında bize gelen cennet imgesi yansılama olarak görüldüğünde, ateşlenmiş bir barut gibi fırlamak arzusu uyanır insanda. Görür gibi olduğu hayaletı yakalamak ister: Marx '"Bir hayalet Avru- pa'da gözüküyor" dediğinde sözünü ettı- ğimiz hayaletın bu olmadığını söyleyebilir miyiz? Proletarya cennetinın imgesinin ger- çeğe dönüşmeye külktığı jerlerde cehen- nem sıcağı (Afrika Marksizmi) ya da soğu- ğu (Gulak mahkûmlan) ortaya çıktı. Ce- henneme gen dönüş olunan yerde saymak değil bir iktidar dıyagramı değiştiımektir. Bir iktidar cehenneminden bir başkasına Gözüktüğü kadar bugün yaşanan kitle- selbirgöçhayatıdır(Berlınduvandelindik- ten sonra Doğu Almanların büy ük miktar- da Batı'ya geçmeleri. Türklerın Batı Av- rupa ülkelerıne kıtlesel olarak gelmesi. Vi- etnam"dan Doğu Almanya'ya gelen Vı- etnamlılarınduvanndelıklerinden Batı Al- manya'ya kaçmaya çalışması ve askerler tarafından bu kaçış'.n önlenmesi. kımyasal silahların yıkınıından kurtulmak isteyen peşmergelerin Türkiye'ye kaçması. Gü- ney Amerikalıların Kuzey Amerikaya gitmelen. Miamı'nin sanki bir Kübahlar kcnti halinegirmesi \ b.) Ülkeler ıçinde bile bölgeden bölgeye göç var Ekonomistler emeğin esnekleşmesin- den söz edıyorlar. yanlış bulana kadar yer değiştirmek. Sonzamanlardaaçılanyüzler- ce"fastfood" buhızhdeğişiminyemekbıçi- mi değil mı'' Yüzyıllardan beri yaşanan Vlakyavclci bir iktidar modeli. yerini sınır- ların toprakları kısıtlayamadığı bir iktidar biçimine bırakmakta: Makyavel, ıktıdann bir toprak ve üzerirtde yaşayan insanlar üzerine yönlenmesini planlamıştı. Oysa \V.- tidar kadar sermaye de artık sınır tanımı- yor ve zaten de tarih boyunca tanımamaya çalışmıştı. Toprak bize başkaldırmış du- rumda. Ekolojı. eko-sistem bozuluyor. Sosy al sözleşme üzerine kurulu (Rousseau) düşüncemiz de yeni bir sözleşmeyi düşün- mek zorunda: Doğa ile yapilacak sözleşme. Bu sözleşme ancak insanlann sosyalliğinin sürmebini sağlayabılecek. Ayaklarımızı bu doğa üzerine bastığımızzaman. ancak. cen- net ya da cehennem imgelerinden kurtula- biliriz. Öğretim progntmının benim ça- lı^ma disipliaime uyguo olraaa FINAL'i tercifa etmemde etkili oldu. AYDIN AKGÜN 1990 ÖSS-ÖYS Tiirkive Birincisi Siiper Birinci Aydın AKGÜN ve ÖYS'de Uk 50'ye giren öğrencOerden 38'i a- nava FİNAL'le hazırtandı. Büyök fıoale siz de "FİNAL'le hazırlamn Üniversite adayları, ÖSS ve ÖYS "garanti" eden ilk ve tek dergi ÖSS-ÖYS ÇALIŞMA REHBERİ jlaveli l. sayısı çıktı gazete bavılerinde "geleceğinizi Final'le belirleyin..." Final okuyucu- larından ÖYS sonuçlarına gö- re, Türkiye'de ilk 50'ye girenle- re ve 73 ilin bi- rincilerinden "abonelerimiz" olanlara BAŞARI ödülü verilecek- tir. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'DAN MALİYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrilk Bakanüğı Teftiş Kurulu Baskanlığı'nca 16.10.1990 Salı günü başlamak üzere Ankara ve İstanbul'da Maliye Müfettiş Yar- dımcılığı Giriş Sınavı yapılacaktır. I- SINAVA KATILABİLME ŞARTLARI: 1. Devlet Memurlan Kanunu'nun 48. maddesinde yazılı nitelikleri tasmak, 2. 01.01.1990 tarihinde 30 yaşıru doldurmamış olmak, 3. Siyasal Bilgiler, Hukuk, Iktisat, Işletme ve Iktisadi ve Idari Bi- limler Fakülteleri ile aynı konularda öğretim >apıp bu fakultelere denk- liği Yüksek Öğrenim Kurumu'nca kabul edilmiş yerli ve yabancı yıiksek öğrenim kurumlanndan birinden mezun olmak, 4. Sağlık durumu Türkiye'nin her yerinde göre\ r yapmaya, her tur- lü iklim ve yolculuk koşullanna ve her türlü taşıt araçlanyla yolcu- luk yapmaya elverişli olmak; 5. Erkeklerde askerliğini yapmış veya erteletmiş olmak (halen as- kerlik görevini yapmakta bulunanlar, terhislerinden sonra atamalan yapılmak üzere sınava kabuî edilebilirier); 6. Maliye Müfettişliği niteliklerini taşımak, 7. Daha önce bir defadan fazla Maliye Müfettiş Yardımcılığı Giriş Smavına katılmamış olmak; II- SINAV KONULARI: Yazıh sınavlar, Maliye, İktisat, Hukuk, Muhasebe, Matematik ve Yabancı Dil (Ingilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerizıden- biri) olmak üzere 6 grupta yapılacaktır. Yazılı sınavı kazananlar aynca Ankara'da sözlu sınava tabi tutula- caklardır. İstekliler sınavlaria ilgili a>Tintılı bügi içeren broşur ve müracaat formlannı Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'n- dan ve Ankara, İstanbul ve İzmir'deki Maliye Müfettişliklerinden te- min edebilirler. III- SON BAŞVURU TARfHt: Sınavlara kaulabilmek için isteklilerin gerekli belgelerle birlikte en geç 28.09.1990 günu mesai saati bitimine kadar Maliye ve Gümruk Bakanlığı Teftiş Kurulu Baskanlığı'na bizzat veya bu tarihte Teftiş Ku- rulu BaşkanlıgYna ulaşacak şekilde posta ile başvurmaları gerekmek- tedir. Postada vaki gecikmeler nedeniyle bu tarihten sonra Teftiş Ku- rulu Baskanlığı'na ulaşan müracaatlar dikkate alınmay'acaktır. İlan olunur. PENCERE Dimyat'a Pirince Giderken... 40 günden beri -en başta sorumsuz Cumhurbaşkanı TÖ- ol- mak üzere çoğumuz Genç Osman'a dönüştük, Bağdat seferine çıktık çıkıyoruz diye yerimizde duramıyoruz. Peki, memlekeften ne haber? Sınır ötelerine gözümüzü dik- mişken ve Ortadoğu'da patlayacak bir savaştan medet umarken yurdumuza sahip miyiz? "Öğretmen Dünyası" dergisinin ağustos sayısında Zeki Sarı- han, Güneydoğu'ya ilişkin durumu gazetelerin haberlerine da- yanarak ortaya dökmüş; köşemizin elverdiği ölçüde yazıyı akta- ralım, üzerınde düşünelim. • "Geçen ders yılının önemli gelişmelerinden biri Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu bölgelerinde eğitimin felç olmasıydı. Buralar- da PKICnın okul yakması ve bazı öğretmenleri öldürmesi olayı yeni değildi. Türk hükümeti geçen yıl da bu hareketleri önleyemedi ve eğitim için yeni arayışlara girdi. Daha öğretim yılı başında bura- daki okullar açılarnadı. Açılışın 1 ekime ertelendiği bildirildi. Hür- riyet(18.9.1990) 'Öğretmenlerin Doğu Korkusu' diye başlık atıyor- du. yeni Nesil: 'PKK terörü yüzûnden isttfa edenler çoğalıyor" (21. 9. 1990). Doğu'da 460 ilkokul öğretime kapalı idi; Erzurum, Er- zincan. Kars, Ağn, Muş, Bingöl ve Tunceli'de 2300 öğretmen açığı vardı (Güneş 2&9.1989). Van'da vetiler PKK var, buralara artk öğ- retmen gelmiyor, diyortardı; birçok okulun kapısı kilitliydi, veliler açılacağından umutlu değillerdi (Güneş 30.9.1989). Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu okulların açılamayışmın gerekçesi olarak 'öğ- retmenleri koruyamayız1 diyor, köy ve mezra okulları yerine yatılı okullan savunuyordu (Hürriyet 1.10.1989). Tercüman'a göre Do- ğu ve Güneydoğu'da öğretmen açığı on bini aşmışû (15.10.1989). Bkim sonuna doğru Şanlıurfa'nın 420 köyünde öğretime baş- lanamamıştı (Güneş 25.10.1989). Mardin'in 400 köyünden ancak yarısında öğretime başlanabilmişti (Türkiye 27.10.1989). Bu böl- gede ilk ve ortaöğretım çağında 1 milyon 9 bin çocuk eğitim gö- remiyordu. Güneydoğu'da 'eğitimin adı var"dı (Güneş 3.4.1990). AvniAkyol, Mardin'de 254 okulun güvenlik nedeniyle hâlâ kapalı olduğunu mart ayı başında açıklıyordu (Hürriyet 2.3.1990). Böl- gedeki çocukların Türk eğitlminden başka eğilimlerden etkilen- diği akla gelebilirdi. Nitekim Tercüman, 'Militan çocuklar" başlığı altında şunlan yazıyordu: 'PKK ilkokul çağındaki çocuklan bağım- sız Kürdistan ideoiojisi ile yetiştiriyor" (30.3.1990). PKK Türk oku- lu ve öğretmeni istemıyordu. Bu görüşten hamketie geçen yıl hayü okul yakıldı. (...) Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in bir sorusunu yanıtlayan Devlet Bakanı Hüsamettin Örüç, bugüne kadar 54 köy okulunun yakıldığını, bunlann yapılması için 12.5 milyar liraya ih- tiyaç olduğunu açıklıyordu (Milliyet 13.2.1990). Milli Eğitim Baka- nı Akyol, kapalı okulların sayısını 442 olarak bildiriyordu (Cumhu- riyet 11.3.1990). Lice'de 23 mart gecesi üç köy okulu yakılınca ve öğretmen Tahir Çeper öldürüpnce, ilçenin bütün öğretmenleri mer- kezde görevlendiriliyordu (Öğretmen Dünyası, 1990 temmuz). Durmuş Güçlü, Mehmet Kapuş, Ersin Temel adlı öğretmenler Enıh'un Fındık bucağı yakınlarında kurşuna dizildiler (Günaydın 14.9.1989). Tercüman 1989 ekiminde 1987'den bu yana 18 öğret- menin öldürüldüğünü, 137 okulun yakıldığını açıkladı (10.10.1989). Beytülşebap mezra köyünde öğretmen Muhlis Aladağ ve eşinin PKK'cılar tarafından kaçınldığı açıklandı. (Bugün 22.10.1989). Aralık ayı başında Siirt Valisi Attila Koç. okulların hâlâ niçin açılmadığı sorusuna, 'Okulları açayım da öğretmenleri PKK'ya hedefmi ya- payım?' diye karşılık verdi (Cumhuriyet 3.12.1989). Türkiye gaze- tesi, PKK'nın hedefi eğitim yuvalan' diyordu (3.1.1990). Kahraman- maraş, Pazarcık ilçesi, Narlı kasabası Cennetpmar köyü ilkokul öğretmeni Hanefi Çakaloğlu, gece evinden alınmış, otomatik si- lahlarla taranıp öldürülmüştü (gazeteler 30.3.1990). Elazığ'ın Bü- kardı köyü öğretmenleri İzzet Yüksel, Ahmet Bekâr, Sabahattin Kurtuluş, Bayram Vfe>// öldürüldü (Cumhuriyet, Sabah, Hürriyet 16.4.1990)." "Öğretmen Dünyası" yazarı Zeki Sarıhan, Doğu'da öğretme- n« verilen "çift maaş"ın da derde deva olmadığını bildiriyor: "Gü- neydoğu'da milli eğitim felçtir." • Yeni öğretim yılı yaklaşıyor. -• . ' •••<•••• Siyasal iktidar ne düşünüyor? Bağdat seferine hevesir3orurrV suz Cumhurbaşkanı, vatan sınırlan içinde doğru dürüst eğitim yapamayan bir yönetimin Arap çöllerindeki savaştan medet um- masının anlamını açıklayabilir mi? Kendi yurdumuzda öğretmenlerimizi terörcülerin önüne kur- ban gibi sürmekten hiç gocunmadığımıza bakılırsa Arap çölle- rinde her türlü maceraya çıkabiliriz. Erkan ESKİÇIRAK 1958- 11 Eylül 1979 Kimmiş Ölen! Kanla Barut Arasında Bilincimin Sesiyle Dipdiriyim Ayakta! Seni Unutmadık, Sözümüzü de! ARDEŞENU AKRADAŞLARI ADINA Osman Buçan, Faruk Kâhya. Vedat Oğuz, Sami Memoğlu, Tevfik Çevik. Özcan Sapan NtZAMETTİN ORHANGAZİ (1957-1978) Sen bizim için onıuun simgesisin ve bizimle yaşıyorsun. AİLESİ VE ARKADAŞLARI ADENA MJRETTİN ORHAISGAZİ HEP HALKIN EMEK PARTİSİ'NDEN ÇAĞRI Demokratlar Devrimciler Yurtseverler Sosyalistler İşçiler Memurlar Esnaflar Kadınlar Gençler İşsizler Temel hak ve özgürlükJeri ellerınden alınan. baskı ve sömürüye maruz kalan ve 12 Eylülleri içine sindiremeyen tüm emekçi halkımız... "ASKERİ DARBELERE KARŞI DEMOKRASİ" "SAVAŞA KARŞI BARIŞ" adlı loplantımızda dayanışmamızı güçlendirelim. HALKIN EMEK PARTİSI'nin bu amaçla dûzenlediği gecede buluşalım. Tarih: 12 Eylül 1990 Çarşamba Saat: 20.00 Yer : Bahçelievler Zafer Sineması/Bakırköy Doğan Copy 16O 78 28 1. Hamur kağıda çok temiz O T O KOP İ 60 TL. Ortabahçe Cad. No: 6O Beşlktaş
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear