14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 EYLÜL 1990 CUMHURÎYET/7 ANKARA HAVASICumhuriyet Ankara Bürosu GUNUN TEZKERESİ BıraksalardıHükumete asker gönderme ıznı veren tezkerenın TBMM'de görûşülmesi sırasında bağımsız mılletvekıli Kemal Anadol, düşuncelerıni Meclıs kursüsunden aktarabılmek ıçın birleşımi yöneten Başkanvekılı Yılmaz Hocaoğlu ıle cebelleşti. Bu tartışmaya sınırlenen ANAP Antalya Mılletvekilı Onglz Dağyar, hışımla Anadol un üzerine yürüdü. Ancak araya gırenler Dağyar'ı sakınleşlırerek dışarı çıkardılar. Dağyar, kuliste arkadaşlarına anlatmaya başladı: — Bıraksalardı, ağzını burnunu kıracaktım... Sonra etrafına şöyle bır bakınan Dağyar, gazetecileri görünce sözlerine sesıni biraz kısarak devam erti — Zaten komünistin tekı. KADIN SEMPOZYUMU Evde kimin patron olduğunu bilirdik "Dünyada Kadının Bugünkü Durumu" konulu sempozyum Ankara'da yapıldı. Sempozyuma katılan ABD Büyükelçisi'nin eşi bayan Abromovvrtz de sorulardan kurtulamadı. tzleyıcilerden biri sordu: —Ben bir süre ABD'de bulundum. Orada erkeklerin eşlerine çok saygılı davrandıklannı gördüm. Acaba bunun belli bir nedeni var mı? Bayan Abromowitz'in yanıtı kocasının kişitiğine ilişkin ipuçları verir niteJikteydi: —Evet, bazı erkekler eşlerine çok yardırn ediyortar. Ama eşım bana ev işlerinde yardım etmiyor. Eğer bir anne oğlunu kûçûkken kendisıne yardım etmeye alıştırırsa, o çocuk büyüyüp, evlenince eşine yardım eder. Ama benim kayınvalıdem hep çocuklarına hizmet etmiş, onun için eşim bana hizmet etmiyor. * • * Sempozyumun gözde konuşmacılarından biri de Japon Prensesi Mikasa'nın annesi, Dame Kazuo Aso idi. O da Japonya'da kadtnların geçirdiği devrim niteliğındekı gelişimı anlattı: —Japon kadınlarından bahsederken ıçımde bır his bana bütün dünyanın Japon hanımlannı. kimonolu, nazik, güneş şemsıyeti ve kocasının üç adım gerisinde yürüyen insanlar olarak tahayyül ettiklerini söylemektedir. Bir deyişe göre ki itırai etmelıyım, bu senelerce evveldi. Bır erkeğin ıdeali, İtaiya'da mavi bir göğün altında, tam olarak donatılmış bir Batı evinde, Çinli bir aşçı ve Japon eşiyle birtikte yaşamaktı. Korkarım ki bu hakikatten çok uzaktır... Büyük babam, Kont Makina, harp öncesi Japonyası'nın liderlerindendi. Eşi ise Japon kadınlığının çok gûzel bir . örneği idi. Toplumda daima kocasının arkastnda durur, hemen hemen hiç konuşmaz ve kocasının fikirlerini benimserdi. Ama evde kimin patron olduğunu bütün aile bilırdi. . YILIN ÖĞRETMENİ BAKAN ÖĞRENCİLERİNİ ANLATTI Kahveci sempatik ve uyanıkYüriir sakindi YüKsel Yünlü, Samsun'da 19 Mayıs Lısesı'nde edebiyat öğretmenı. 1990'da yılın öğretmeni seçildi. Meclısin açılışını "görkemli" bir kokteylle gerçekleştiren TBMM Başkanı Kaya Erdem'ın davetlısi olarak Ankara'ya geldi Yünlü. Meclis bahçesındeki kokteylde dığer meslektaşlarıyla da tanışan Yünlü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut'la "bır hemcins" olarak tanışmadan edemedi. Yünlü, Aykut'la yeniden görüşmek dıleğıyle ayrıldıktan sonra sorulanmızı yanıtladı: — Sayın Yünlü, Aykut'la önceden tanışıyor muydunuz? Yünlü — Yok, hayır. Ama bir hemcinsim olarak kendisini çok takdir ediyorum, mutiaka tanışmak istiyordum. — Başka takdir ettiğiniz bakanlar var mı? Yünlü — Takdir ettiğım bir yana, öğrencim olan bakanlar var. — Hangi bakanlar? Yünlü — Adnan Kahveci'yle Şükrü Yürür öğrencim olur Samsun 19 Mayıs Lisesi'nde. — Nasıl, başarılı öğrencıler miydi? Yünlü — Evet, evet başarılıydı. Adnan Kahveci sempatiktı, akıllıydı. Şükrü Yürür ü biraz daha az hatırlıyorum. — Onlara hiç kızdığınız olur muydu? Yünlü — Öğretmen olunur da kızılmaz mı? Ben Şükrü Yürür'e bir kez sıfır vermışım. Samsun'a geldığınde söyledi, benden çok çekınirmış. — Kahveci'nin ve Yılın öğretmeni Vuksel Yünlb, kabinede bakanlık yapan ogrencile- rini anlaltı. (Fotograf: Salim Surraeli) Yürür'ûn bakanlığına on üzerinden kaç verırsıniz? Yünlü — Yok olmaz, şimdi öğrencim değiller. — Körfez'deki sıcak savaş durumunda Türkıye'nın de asker gönderme olasılığı belirdı. Sizın öğrenciniz olan bakanlar da Özal'ın "tavsiyesi"ne uyacak, ne diyorsunuz? Yünlü — Aman savaş olmasın, yavrularımız ölmesin! MEB TEDRISAT Iki İngilîzce bir sınıf Bütünleme sınavları, öğretmenler kurulu, şartsız kurul.. Yenı oğretim yılına gırerken öğrencilerın sıkıntı ve beklentilerı saymakla bitmıyor. Bu arada ilginç sıkıntılar da var. "Aynı dersten, aynı sınıfta, aynı yılda iki kere kalma" gibi. Bu ilginç durum, Ankara'da Namık Kemal Ortaokulu'nda okuyan Veysel Kızılkaya adlı öğrencinin başına geldi. İngılizcenın zorunlu ders olarak verildıği, aynı zamanda zorunlu "seçmeli ders" olarak da okutulduğu okulda bu oğrencı her iki İngılızce dersmden başarısız oldu. Kızılkaya dığer derslerinın hepsınden başarılı olurken, Ingılizce derslerinı bütünleme sınavlannda da veremedi ve sınıfta kaldı. Ustelik notu tutmadığı içın oğretmenler kuruluna da giremedi. öğrencinin velısı Hadiye Kızılkaya, sorunlarını şöyle dile getiriyor: "Eğer oğlum tek bir dersten sınıfta kalsaydı, borçlu olarak geçecekti Oysa şimdi iki Ingilizce dersinden birden kaldığı ıçın sınıfını yenileyeceK Birbirinden ayrı iki dersten kalsa ve sınıfını yenılese hiç sesimi çıkarmayacağım. Ama aynı dersten ıkı kere kalması yüzünden borçlu geçme hakkını kullanamıyor. Bu duruma da başka okul yönetıcıleri olmak üzere kımse akıl erdiremıyor?" Kızılkaya'nın sorununa belkı "eğıtımde eleyıcı olmamalıyız" diyen Bakan Akyol, yanıt verebilir. GUNUN HABERI Kahveci: Sözen'i Saddam'a vereiim • Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci Büyukşehır Beledıyele- rı ile ilgılı yasalar konu- sunda dün Buyüka- da'da duzenlediğı ba-j sm toplantsında "So-' zen'i Saddam'a teslım edelim" dedi Kahveci gazetecılerin Istanbul Buyükşehir Belediyesi ıle Adalar Belediyesi arasındakı maddı so-ı runlara ne duşündüğu' sorusuna "Sozen'ı Saddam a teslım et-ı mek lazım" esprisinij Kahveci'nin ikramı... Istila yok Milli Eğitim Bakanlığı'nın, ' 'ricacı' mılletvekillerinin 'baskısı ve ıstılası'na uğradığı haberlerı basında sık sık yer alıyor Bakanlık da bu haberlerın yoğunluk kazanması üzerine konuya açıklık getırmek üzere bir açıklama yaptı. Açıklamada, 'son derece kapsamlı ve sürekli hizmet ilişkisi' nedenıyle bakanlığa her an vatandaşlar, memurlarla birlikte her siyası partiden milletvekillerinın ya da diğer seçilmış kışılerin de başvurduğu belirtilerek "Milletvekillerimizin bakanlığımızı zıyaretleri, eğitimle ılgili mılii ya da mahalli problemlerı dile getırmeleri, görevlerı ve sorumluluklannın gereği olarak değerlendırilmektedir. Milletvekillerimizin "Bakanlığımız bürokratlannı tehdıt ettiklerı", 'baskı altında tuttukları' ve 'Bakanlığırmzın son günlerde ozellıkle ANAP'lı milletvekillerinin istilasına uğradığı' şeklindeki iddialar tamamen gerçek dışıdır" denildi. Açıklamada şu görüşler de dıkkat çektı. "Sayın milletvekillerimizin bakanlığımıza hiçbır şekilde baskısı olmamakta, aksine kendilenyle sevgı ve saygı ortamına dayalı ilişkilerimizle eğitim problemlerimizin daha kolay çözülmesi sağlanmattadır. Bakanlığımız mensuplarının bu hususta herhangi bır şıkâyetlerinin olması söz konusu değildir" MEKTUP Susuz sağlık Diyarbakır Devlet Hastanesı'nde görevli bir doktorun bölgede yaşadığı sıkıntıları dile getirdiği mektubu bu sütunlarda yayımlamıştık. Bu ilimizden bir başka doktor da yaşadığı sorunları yazmış. Mektup özetle şöyle. "Bölgede koruyucu sağlık hizmetleri yok denecek kadar az. Bir ilin sağlık açıstndan en az doktor kadar su, kanahzasyona ihtiyacı var. Urfa'da Karakoyun, Diyarbakır'da Dicle Nehri sağlığı tehdit ediyor. Bütün bunlar dururken sağlık taraması yapmanın bir anlamı yoktur. Suyu dahi akmayan sağlık ocakları sağlık değii, hastalık kaynağı oluyor. Orneğin Diyarbakır Hıfzıssıhha Araştırma Merkezi'nde sular çoğu zaman kesiktir. Bina da hizmet veremeyecek kadar eksik." Denlz Baykal: "Ya ben ya İnönû!" Sen seni bil, sen seni, yoksa patlatırlar enseni. • • SHP'nin durumuna bakryorum, İsmet Paşa'nın aziz ruhu rahatsız olmasın diye, O'nun adına değil kendi adıma SHP'hlere sesleniyorum: — Ben bile sizı kurtaramam. * * Sana senden gelir bir işte daad lazımsa Ûmidıni kes Özal'dan imdaad lazımsa. Tercüman'da manşet: "Dûnya, zirveyi gözlûyor" Türkiye'de ise poiisler gazetecHeri gözlûyor. Şinasi Nahit Berker HAYVANLAR tSMAtL GÜLGEÇ HBMBHGc iZ ÇUI/AL ÜN, Bi£ OHAİ 100 - KİM KİME DUM DUMA BEHlç AK fu t>efan ytğ/nhrınç/on- Casa, bunhnn ycrine, Acyunfann, olan rnoydbnoz /orhları HIZU GAZETECİ yECDET ŞEN SÖ PRÖMİYEJ? tiM ö \İ0l fBTe FA JOÜ I f LAA - 3 X A T I A U I O Z E BIR HEtkı Hesıçno. # ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACİ GARFIELD jm DAVIS TARİHTE BUGÜN MlMTAZ ARIKAN lOEylüi MUSTAFA KEMAL İZMİR'DE.. 1922 'P£ &U&UN, K£MAL, YUNAA1 İŞ&ALINDEN GlRMfÇTİ. BUYUK ZAF£G İSTEPtĞl TA&HrE 6ELMl$TI • "9 EYUJLPE '"•O,SÖZ.ÜNPE PUHMUŞrU AMA", 6Öeu$MECfL£R OerAPA yOHCTV. ERTESİ 6ÜN, YANINPA PCYZt PAÇA <LE, UAUahl 8ÜYUK SEI/6İ GOÇreRiLERl AÇASfNPA IZİAIR 'E UUtŞtrOK-PLI. MÜSTrtFA IZEMAL PAÇA, 19 MAYfS Y3f9'PA gAÇLADlĞI UZUN VE ÇET(N »ÜOtDELEYf NOIcrALAMtÇTI.. \jot-: Nıf.tzmtr'ın l/çest Kema(fhşadır. Pmvzı Ptrnfa: £e.vz.ı Çakmak.. TÜRK ve DÜNYA KARİKATÜRLERÎNDEN Tibor Kajan (Macaristan)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear