14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/18 HABERLER İZİ...KORFEZKRİ 10 EYLÜL 1990 Z KRf ZÎ...KÖRFEZ KRtZt KONUK YAZAR GüvenlikKonseyi Karan veTBMM izniR M CTİiveniik" Ifnnspvi tarnfınHaTi lrarnrlactinlîifak acVori . • _..T^ «.-„ , . . . . . . letlerden istenmistir. Avnca Konsev'ce ka- kive've eelmesıni TBMM'nin iznine batla- askeri tedbirler nitelijhnde olduiu, o neden-BM Güvenlik Konseyi tarafmdan kararlaştırılacak askeri yaptırımlar, başka bir ülkeye savaş ilanını ya da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesini veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesini gerektirdıği ölçüde bu tedbirlerden her biri için TBMM'den izin ahnması zorunludur. Prof. Dr. HİKMET SAMt TÜRK Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kon- seyi'nin Irak'a ve işgali altındaki Kuveyt'e karşı 6.8.1990 tarih ve 661 sayılı karan uya- nnca uygulamaya konulan ekonomik am- bargoya Basra Körfezi'nde deniz kuvvetleri bulunduran devletlerce yürütülecek bir ab- luka ile etkinlik kazandırmak amacına yö- nelik 25.8.1990 tarih ve 665 sayüı yeni ka- ran, Türkiye'ye doğrudan doğruya ilgilen- diren bir yükümlülük getirmemesi bakımın- dan hiç değilse bir sflre için vatandaşlara rahat bir nefes aldırmıştır. ÇOnkü son za- manlarda özellikle Cumhurbaşkaru'nın Körfez bunalımında Türkiye'nin askeri bir katkı ile daha aktif bir rol üstlenebilmek için adeıa Güvenlik Konseyi'nden bu yol- da bir tavsiye veya karar çıkmasını ya da Irak'ın tehdidi altındaki Olkelerden bir çağn gelmesini beklediği izlenimini uyandıran de- meçler vermesi, kamuoyunda belirgin bir tedirginlik yaratmış bulunmaktadır. Bu arada 661 sayılı karar uyannca uy- gulanan ekonomik yaptırımlann kısa za- manda umulanı vermemesi üzerine Güven- lik Konseyi'nin askeri yaptınmlaıa da baş- vurulmasını kararlaştırması olasılığırun or- taya çıkmasıyla birlikte böyle bir durum- da Türkiye'nin ne yapması gerektiği ve ka- rar yetkisinin hangi organda olduğu konu- sunda başlayan siyasaJ ve hukuki tartışma da devam etmektedir. Üstelik Konsey'in ka- rarlaştıracağı askeri yaptmmlara Türkiye'- nin katılması için bir yanda Cumhurbaşka- nı'nın TBMM'den izin alınmasını gerekli gören, öbür yanda Başbakan'ın Bakanlar Kurulu'nca karar verilmesini yeterli sayan demeçler vermesi, yalnız tartışmaya ilginç bir boyut kazandırmakla kalmamış; kamu- oyunda hükümetin durumu ve tutumu hak- kındaki kaygüarını da arttırmıştır. 665 sayılı yeni kararla sınırb bir biçimde askeri yaptınmlar alanma girildiği dikkate alınırsa, Körfez bunalımının tırmanması durumunda bu karan daha geniş kapsamlı askeri yatınmlara başvurulmasım öngören başka tavsiye veya kararlann izlemesi şa- şırtıcı olmayacaktır. O rfcdenle böyle bir du- rumda Türkiye'yi hangi yükümlülüklerin beklediğlni ve Güvenlik Konseyi'nce karar- laştınlacak askeri yaptmmlara katılmaya karar verme yetkisinin hangi organda ol- duğunu araştırmakta yarar vardır. Bunun için konuyu önce uluslararası hukuk, son- ra anayasa hukuku açısından incelemek uy- gun olacaktır. BM Antlaşması'nın 39. maddesine göre Güvenlik Konseyi, banşın tehdit edildiğini veya bozulduğunu ya da bir saldırı eylemi olduğunu saptarsa, dünya banşı ve ulusla- rarası güvenliğin konınması veya yeniden kurulması için 41. ve 42. maddeler uyann- ca ahnması gerekli zorlama tedbirleri hak- kında tavsiyede bulunur veya karar verir, 41. madde, silahlı kuvvet kullanılması dı- şındaki yaptınmlar, 42. madde ise askeri ni- telikteki yaptınmlarla ilgilidir. 41. madde- deki zorlama tedbirleri, ekonomik ilişkile- rin, demiryolu, deniz ve hava ulaştırması- nın, posta, telgraf ve telsiz bağlantılan ile diğer ulaştırma olanaklannın ve diploma- tik ilişkilerin kesılmesi biçiminde somutla- şabilir. örneğüı 661 sayılı kararla Irak'a ve işgali altındaki Kuveyt'e karşı uygulanma- sı öngörülen ekonomik ambargo, 41. mad- deye dayanmaktadır. 42. maddeye göre ise Güvenlik Konseyi, 41. maddedeki tedbirlerin yetersiz kalaca- ğı veya yetersiz kaldığı görüşünde ise ha- va, deniz veya kara kuvvetlerini kullanmak suretiyk dünya banşı ve uluslararası güven- liğin konınması veya yeniden kurulması için gerekli zorlama tedbirlerini alır. Bu tedbir- ler, gösteri, abluka veya BM üyelerinin ha- va, deniz veya kara kuvvetleriyle yürütüle- cek diğer askeri harekâtı içerebilir. örne- ğin 665 sayüı karar uyannca uygulanan ab- luka, 42. madde kapsamına giren bir aske- ri yaptınm niteliğindedir. Güvenlik Konseyi'nin 39., 41. ve 42. maddeler çerçevesinde alacağı tedbirlerin uygulanması ve BM üyelerinin bu konudaki yükümlülükleri ise bu tedbirleri getiren iş- lemin türüne, uygulamayı yapacak üyeleı çevresine ve öngörülen tedbirlerin niteliği- ne göre farklı özellikler gösterir. 1. Her seyden önce zorlama tedbirlerini iceren işlemin türüne göre BM üyelerinin yükümlülük derecesi değişir: a) Güvenlik Konseyi'nin "taniye" biçi- minde aldığı tedbirlerin uygulanması, BM üyelerinin takdirine bırakümıştır. Üyeler, Birleşmiş Milletler'in amaçlannı göz önun- de tutmak suretiyle olayın somut koşullan içinde, yapacaklan bireysel değerlendirme- lere göre Konsey'ce tavsiye edilen tedbirle- ri uygulayıp uygulamamakta serbesttirler. b) Güvenlik Konseyi'nin "karar" biçi- minde aldığı tedbirlerin uygulanması ise zo- runludur. BM Antlaşması'nın 25. madde- sinde Konsey kararlarımn bağlayıcı etkisi vurgulanmıştır: "BM üyeleri, bu Anthşma- ya uygun olarak Güvenlik Konseyi karar- lannı kabul etmek ve uygulamak konusun- da anlaşmaya varmışlardır". Dolayısıyla Türkiye, Körfez bunalımında askeri yaptı- nmlar uygulanmasına yönelik bir karann gereklerini yerine getirmek zorunda kala- bilir. 2. Fakat Güvenlik Konseyi'nin kararlaş- tıracağı zorlama tedbirlerinin uygulanma- sı, bütün üyeleri ilgilendirmeyebilir. Çün- kü bu tedbirleri uygulayacak üyeler çevre- si de Konsey'ce belirlenir. BM Antlaşma- sı'nın 48. maddesi uyannca zorlama tedbir- leri, Konsey'in takdirine göre BM üyeleri- nin hepsi veya bazılan tarafından uygula- rur. Nitekim 661 sayılı kararda öngörülen ekonomik ambargonun uygulanması, -BM üyesi olmayanlar da dahil olmak üzere- bü- tün devletlerden; 665 sayüı kararda öngö- rülen ablukanın uygulanması ise sadece Körfez'de deniz kuvvetleri bulunduran dev- letlerden istenmiştir. Aynca Konsey'ce ka- rarlaştınlacak zorlama tedbirleri, doğrudan doğruya BM.üyelerince ya da onlarm üye olduklan uluslararası örgütler aracılığıyla uygulanabilir. , 3. Öte yandan BM Antlaşması'mn 43. maddesine göre BM üyelerinin askeri yap- tınmlara katkılan, ilgili üyelerden her biri veya üye gruplan ile Güvenlik Konseyi ara- sında imzalanacak bir veya daha çok özel anlaşma ile de düzenlenebilir. Üyeler, bu anlaşmalar çerçevesinde dünya banşı ve uluslararası güvenliğin konınması için ge- rekli olduğu ölçüde Güvenlik Konseyi'ne is- teği üzerine silahlı kuvvet tahsis etmeyi, des- tek vermeyi, -askeri geçit hakkı dahil olmak üzere- kolayüklar sağlamayı üstlenirler. Bu anlaşmalarda tahsis edilecek süahlı kuvvet- lerin sayısı ve türü, haarhk derecesi ve gö- rev yeri, sağlanacak kolayhklar ve verile- cek desteğin türü gösterilir. Konsey'le bu tür özel anlaşmalar yapü- madıkça BM üyelerinin askeri yaptınmla- ra katkılan, yukanda çizilen genel çerçeve içinde yürüyecektir. Zaten özel anlaşraalar sistemi, BM Antlaşması'nda şimdiye değin işlerlik kazanmamış bir mekanizma olarak kalmıştır. Dünya banşı ve uluslararası güvenliğin konınması veya yeniden kurulması amacıy- la başvurulacak askeri yapunm tedbirleri, BM Güvenlik Konseyi'nce tavsiye değil ka- rar biçiminde alınmış, yani BM üyeleri için bağlayıcı nitelikte olsa bile bu, her üye dev- letin kendi anayasal düzenine göre yetkili organlarca gerekli işlemlerin yapılması zo- nınluğunu ortadan kaldırmaz. Çünkü Gü- venlik Konseyi kararları, üye devletlerde doğrudan doğruya uygulama alanı bulan iş- lemlerden değüdir. Dolayısıyla askeri yap- tınmlar uygulanmasına ilişkin bir Güven- lik Konseyi kararının gerekleri de Uye dev- letlerce iç hukuka uygun işlemlerle yerine getirilmelidir. Bu açıdan tavsiye ile karar arasında bir fark yoktur. Yürürlükteki T.C. Anayasası'nın 92. maddesinin 1. fıkrası, her durumda savaş ilanını ve -iki istisna dışında- Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilme- sini veya yabancı silahlı kuvvetlerin Tür- kiye'ye gelmesini TBMM'nin iznine bağla- yan bir duzenlemeyi 1961 Anayasası'nın 66. maddesindeki biçimiyle sürdürmektedir. Bu çerçeve içinde Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nce kararlaştırılacak askeri yaptı- rımlara katüması da TBMM'nin iznine bağ- lıdır. Ancak konuyu Türk Silahlı Kuvvet- leri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve- ya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesi ile ilgili olarak 1982 Anayasası'nın 92. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen iki istisna açısından irdelemek, yerinde olacak- tır. Çûnİcü 92. maddenin 1. fıkrasında bu tedbirler için TBMM izni, "Tnrkiye'nin ta- raf oldnğu milletlerarası antlasmılann ve- ya mffletlenırası nezaket kurallannın gerek- tirdiği haller dışında" aranmaktadır. Anı- lan iki istisnada ise Bakanlar Kurulu kara- n yeterlidir. Acaba BM Antlasması, -örneğin Başba- kanın anladıfı gibi- 92. maddenin 1. fıkra- sında sözü edilen "railletlerarası antlaşma- l«r"dan mıdır? 92. maddenin 1. fıkrası ge- niş yorumlandığında bu soruya olumlu ce- vap verilebilir. Çünkü BM Antlasması, -ashnda BM Teşkilâtı'nın anayasası niteli- ğinde de olsa- Türkiye tarafından imzalan- mış ve onaylanmış bir uluslararası antlas- madır. Ancak böyle bir yorumu engeUeyen bazı nedenler vardır: 1. Yürürlükteki anayasamn 92. madde- sinin 1. fıkrasında yine TBMM'nin iznine bağlanan savaş ilanı, ancak "Milletlerara- sı hnknkaıı meşnı saydıgı haüerde" söz ko- nusu olabilir. Oysa uluslararası hukukun savaşı "meşnı" saydığı iki durumdan bi- ri, BM üyelerinin Güvenlik Konseyi'nce dünya banşı ve uluslararası güvenliğin ko- runması veya yeniden kurulması amacıyla kararlaştınlmış bir zorlama tedbiri olarak süahlı kuvvet kullanmalandır. Demek ki si- lahlı kuvvet kullanmanm Güvenlik Konse- yi karannı uygulamak amacıyla olması, 92. maddenin 1. fıkrasına göre TBMM'den izin alınması zorunluğunu ortadan kaldıran bir durum değildir. 2. Buna karşı Türk Silahlı Kuvvetleri'- nin yabancı ülkelere gönderilmesi veya ya- bancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'ye gelme- sinin savaş Uaruna oranla daha sınırb ölçüde askeri tedbirler niteliğinde olduğu, o neden- le bu tedbirler Güvenlik Konseyi karannın uygulanması amacıyla alındıgı takdirde TBMM iznine gerek görülmediği öne sürü- lebilir. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi veya yaban- cı silahlı kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesi dostluk ve nezaket ziyaretleri niteliği taşı- madıkça; böyle bir ayınm, savaşın hangi Üİ- kede yapüdığını veya yapüacağını göster- mek dışında fazla bir arilam taşunaz. 3. Doğrudan doğruya BM Antlasması de- 1 ğil, fakat bu antlaşmanın 51. ve 52. mad- deleri çerçevesinde yapüan ortak savunma antlaşmalan ve bölgesel antlaşmalar, 92. maddenin 1. fıkrasında sözü edilen "mil- letlerarası »Btlaşmaltr"dandır. Aynı biçimde BM Antla$ması'nm 43. maddesi çerçevesinde Güvenlik Konseyi ile yapüacak özel anlaşmalar da istisna kap- samına girer. Yukanda değinildiği gibi 43. maddede özel anlaşmalann imzan devlet- lerin kendi anayasal düzenlerine uygun ola- rak onaylanması öngörülmüştür. özetle BM Güvenlik Konseyi'nce karar- laştuılacak askeri yaptmmlar, başka bir ül- keye savaş ilanını ya da Türk Silahh Kuv- vetleri 'nin yabancı ülkelere gönderilmesi- ni veya yabancı silahlı kuvvetlerinin Türki- ye'ye gelmesini gerektirdiği ölçüde bu ted- birlerden her biri için TBMM'den izin alın- ması zorunludur. Hatırlamak yerinde olur ld TBMM, Kör- fez bunalımı sırasında söz konusu askeri tedbirlerin uygulanmasına "Üikemize bir tecanız vukun halinde derhal makabde edilmesi maksadına münhasır" olmak ko- şuluyla izin verdiğini 12.8.1990 tarih ve 107 saydı karannda açıkça belirtmiştir. tleride BM Güvenlik Konseyi'nden farklı bir ka- rar çıksa bile Bakanlar Kurulu, TBMM' den yeni bir izin almadıkça 107 sayılı ka- rarla çizilen çerçeve dışında bir amacla si- lahlı kuvvet kullanılmasına karar veremez. Anüan koşulu kaldıracak bir TBMM izni ise, bunu gerektiren bir Güvenlik Konseyi karan olmadan verildiği takdirde Türkiye^ nin niyetleri hakkında ciddi şüpheler uyan- dıracaktır. HABERLERİN DEVAMI Bush-Gorbaçov zîrvesînden Saddaırfa uyarı(Bajtarafı 1. Sayfada) Başkan Bush, basın toplanüsın- da Sovyetler Birliği'nin Körfez krizinde ABD ile "kayda deger" bir işbirliği yaptıgım büdirerek, "ABD ve Sovyetler Bbligi'ıriıı bu- gtn Körfez krizi konosunda U- kındıklan ortak tavır, Irmk lideri Saddam Hüseyin'e gönderiien en güçiü mesajdır" dedi. Bush, gazeteciierin Irak Devİet Başkanı Saddam Hüseyin'in ön- ceki geceki mesajını anımsatma- ları üzerine de "Saddam biri (ABD ve SSCB'yi) bölemeyecek, dteld ülketeri de birbirine duşüre- meyecek" dedi. Filistin sorunu ABD Başkanı, Kuveyt sorunu ile Filistin sorununu birbirine bağ- lamaya karşı olduğunu yine bir soru üzerine belirtti. Ancak ken- disinden sonra söz alan Gorba- çov, "Sanıyornra bu iki soran arasıııda beûi bir bag bulunuyor" dedi ve "Ortadogu sorununt çö- zttm bnhınmamış olmasın, bugön sözünu erdğinıiz aniaşmazbğın ve- hametini artünyor" diye konuş- tu. Gorbaçov, Saddam'ın önceki günkü mesajında "SSCB'nin sü- per güç oldagunn göstermesi ge- rektigini soylediğlnin" anımsatıl- ması üzerine de "SSCB'nin konu- •mnda degişüdik yoktur, rolumiiz ve sorumluluklanmıza uygun ola- rak ve BM Girvenlik Konseyi'nin öteki üyderiyle birlikte hareket ediyoruz" ifadesini kullandı. Gorbaçov, Irak'taki Sovyet as- keri danışmanlarını çekmekte ol- duklannı da apkladı ve "Başlan- gıçU Irak'taki askeri danışman- lanmızın sayıst 196 idi, bugün bu sayı lSO'iere düştii" dedi. Bush da Irak'taki Sovyet danışmanlannm "iki sûper araanda önemli bir an- lajmartık nedeai olmadıgııu" söy- ledi ve "Yine de Sovyet danış- manlann oradan çıkmaian işleri kolaylaştıracakür" diye konuştu. Askeri çözüm konusu AP Ajansı Körfez krizine aske- ri çözüm konusunda Bush'la Gor- baçov arasında "bir ölçfide göriiş aynhğının" bulunduğuna dikka- ti çekti. Gorbaçov, basın toplan- tısında sürekli siyasal çözümden söz etti. Bush da siyasal çözüm is- tediğini söylemesine rağmen gere- kirse askeri çözüme de kapıyı ka- patmadı. Nitekim Bush, zirveden sonra düzenlenen basın toplantısında, askeri çözüm konusunda, "bu konuda görüş ayrılıklarımız olabilir" derken, Gorbaçov, aske- ri secenek için, "Bu bizi tahmin ediieineyecek soouçlara götarebi- Ur" jeklinde konuşta. tki lider basın toplantısında BM Güvenlik Konseyi karannda Irak'a "insani amaçlarla gıda ve ilaç gönderilmesine" izin verildi- ğinin de büincinde olduklannı be- lirttiler. Ancak bu işlemin yetkili uluslararası kuruluşlann sıkı de- netimi altında gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgufadılar. Bush, zirvede stratejik silahla- nn sınırlandınlması konusunu da görüştüklerini ve yü sonuna ka- dar anlaşma imzalamayı umut et- tiklerini söyledi. "SSCBsatılıkdegfldir" Basın toplantısında bir gazete- ci, Körfez krizinin yanı sıra Sov- yetler'e ekonomik yardımın da görüşülüp görüşülmediğinı, bu iki sorun arasında bağlantı olup ol- ANKARA madığını sordu. Bush bu sonıya "Perestroykayi tam olarak des- tekledikleriu ve SSCB'ye ekono- mik yardım koausunn Kongre'ye götnrecegiııi" söyleyerek yanıt verdi. Bush'tan sonra söz alan Gorba- çov ise SSCB'nin ekonomik du- rumu ile Körfez krizi arasında bir bağlantı bulunmadığını söyleye- rek "Sovyetler satılık degikUr" dedi. Bush, basın toplantısından son- ra da Gorbaçov'un davetini kabul ettiğini ve "yakwda" Moskova'yı ziyaret edeceğıni açıkladı. Ancak ziyaretin tarihinin belli olmadığını beurtti. Bush, dün gece Washing- ton'a döndü. Baker'in yoramu ABD Dışişleri Bakanı James Baker, SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov'un Irak'a karşı "knv- vet kallanılma$ı"m dışlamadığı- m söyledi. Baker, Helsinki'de gazetecilerle konuşurken Bush-Gorbaçov do- ruğu sonunda yayımlanan ortak bildiride, "kuvvet kullanımınm" reddedilmediğini, Sovyet liderinin de birçok kez "siyasal çözttmden" yana olduğunu söy- lemesine karşın askeri çözümü açıkça reddetmemiş olduğunu ifa- de etti. Baker, "Hekinkioen çtkan so- nuç, SSCB'oin benüz kavvet kul- lanımuu kabal etmedigidir, ancak ortak bildiride ek onlemlerin dii- şünalebilecegüıdea soz edilmesi, Sovyetier'in tntnmanun yerinde saymayacagııuB göstergesi sayıla- bilir" dedi. Neşeli başladılar tki lider dün sabah zirve top- lantısına neşeli biçimde başladılar. Zirvenin yapıldığı Başkanlık Sa- rayı'nda el sıkışırken Mihail Gor- baçov, Bush'a iki lideri şampiyon boksörler olarak gösteren bir ka- rikatür verdi. Karikatürde iki li- derin ayaklanmn altında soğuk savaşı simgeleyen bir figür bulu- nuyor. Dünya da iki liderin elle- rini havaya kaldıran bir hakem gi- bi ortada resmedilmiş. Bush, ka- rikaturü görünce güldü. Basın toplantısı sırasında da Bush ve Gorbaçov'un birbirleri- ne karşı çok nazik davrandıklan dikkat çekti. tki lider gazeteciie- rin sorulannı birbirlerine sık sık söz vererek yanıtladılar. Bush ve Gorbaçov'un bu aşın nezaketi, gazeteciler arasında güluşmelere yol actı. Bir ara iki lider birbirle- rine sürekli söz hakkı vermekten bir turlü konuşamayınca güluş- meye başladılar. Bu durum salon- daki gazetecüeri kahkahaya boğ- du. _ _ Zirve sonuçlanmn açıklandığı basın toplantısının diğer bir ilginç görüntüsünü de Bayan Bush ve Bayan Gorbaçov oluşturdular. Gazeteciierin arasında bir yere oturan Barbara Bush ile Raisa Gorbaçov'un aralanndaki sami- miyet dikkatlerden kaçmadı. Liderler memnun George Bush, Helsinki'den ay- nldıktan sonra özel uçağında yap- tığı açıklamada, Gorbaçov ile gö- rüşmesi ve Saddam'a gönderdik- leri "mesaj" için, "Çok memnu- num, bandan daha iyisi olamaz- dı" şeklinde konuştu. Gorbaçov ise Sovyet TV'sine verdiği demeçte, "Dornk için ba- şarı sözcüğnnü kullanabiliriz herhalde" dedi. Beklenen en makul soııuç SEMtH İDİZ ANKARA — Körfez krizinin ağırlıkh olarak ele alındıgı 3. Bush-Gorbaçov zirvesinin neticesi Ankara'da "beklenebilecek en makul sonnç" olarak değerlendi- rildi. Konu hakkında görüşlerini aldığımız Dışişleri yetkilileri, zir- vede BM kararlannın öneminin vurgulanmasıyla bölgede bir sıcak çatışma olasılığırun şündilik arka plana itildiğini söylediler. Böyle- ce, Irak'a karşı uygulanan ambar- gonun başanya ulaşması için za- man kazanılmış oiacağım kayde- den yetkililer, bunun Türkiye'nin de isteğini yansıttığını, kazamlan süre içinde diplomatik girişimle- re de 'hareket sahası' sağlanmış oiacağım belirttUer. Zirve konusunda Ankara'da dün yapüan ilk değerlendirmele- re göre Başkan Bush ile Sovyet li- deri Gorbaçov, Saddam Hflsc- yin'e net bir ortak mesaj gönde-' rerek Kuveyt'e karşı gjriştiga sal- dından dolayı hiçbir anlayış bek- leyemeyecefini bildirdiler. Aynı şekilde, BM kararlan gereğince Irak'ın Kuveyt'ten ön koşulsuz olarak çekümesinden başka bir formülun hiçbir şekilde düşünü- lemeyeceğini vurguladılar. Bu arada Gorbaçov, Bağdat'ı yeni bir saldınya karşı uyarmakla, Sad- dam Hüseyin'i "Moskova'nın sessizlifinin sağlayacağı açık kaptdan" yoksun bırakmış oldu. Başkan Bush'un, kriz sonrasın- da Amerikan güçlerinin Suudi Arabistan'dan hemen geri çekile- ceği sözlerinin ise Moskova'ya ol- duğu kadar açıkça telaffuz etme- seler de bu konuda endişe duyan bölge ülkelerine de bir güvence vermeyi amaçladığı bildiriliyor. Bush'un, "askeri çözümnn tarbşılmadığinı" belirtmesi de zir- vede ABD tarafmdan Irak'a karşı düzenlenecek bir operasyonun çerçevesinin çizildiği yolundaki kaygılan gidermeyi amaçladığı ifade ediliyor. Öte yandan Helsinki'den çıkan önemli bir sonuç konusunda gö- rüş bildiren bir yetkili şunlan söyledi: "Şu anda istenen, sıcak çatıs- madan kacuıiarak ambargo ve diplomasi yoluyla krize bir cözü- mün bnlunmasıdır. Ama Başkan Bush ve Gorbaçov, bunlardan bir sonnç alınamadığı takdirde, BM'den yeni önlemler istenebile- cegini bildirdiler. Böyiece BM scmsiyesi arbnda Sovyetler Hrti- ği'nin de kaölacagı askeri önkm- kr olasılığı gündemde tnrnlmaş oidu. Superierin bu yöndeki ortak mesajlan önemli bir gelişme ola- rak görülmeüdir." Ankara'da dikkatler şimdilik Saddam Hüseyin'in Helsinki zir- vesinin sonuçlanna göstereceği tepkiye çevrildi. Ankara'mn zir- ve konusundaki resmi açıklama- sının ise bugün yapılması bek- leniyor. Bu arada Ankara'daki diplo- matik gözlemciler, Bush- Gorbaçov zirvesinin askeri opsi- yonu arka plana itmesi ile Türki- ye'nin Suudi Arabistan'a askeri güç gönderme olasılığımn da en azından önümüzdeki günler için gündemden kalkacağını sandıkla- nm belirttUer. 'FIRST LADY'LERİN ZİRVESİ — Raisa Gorbaçov ve Barbara Bush, eşleri zirve göıüşmelerini sürdü- nirken Helsinki'yi gezdiler. Birbirlerine çok samimi davranan 'First Lady'ler zaman zaman el ele tutu- şarak dolaştılar. Raisa ile Barbara, gezilerinin bir bölumünde ise yagmurdan korunmak için şemsiyele- rin altna sığındılar. (Fotograf: Reoter) ÖKTAKBİLDÎRİNİN TAMMETNİ IrakşartsızçekilmelV BATI BASKENTLERİNDENDEĞİSİK TEPKİLER Paris ve Bonn ıııemnun, Londra temkinli Dış Haberler Servisi — Başkan Bush'la Başkan Gorbaçov'un dün Helsinki'de düzenledikleri zirve- ye, Batı Avrupa'dan değişik tep- kiler geldi. • Paris muhabirimiz Sabe&y Varol' büdirdiğine göre Cumhur- başkanı François Mitterrand'ın sözcüsü Hubert Vedrine dün ge- ce yaptığı açıklamada, "Körfez krizinde iki süper güç arasındaki görüs birliği, BM Güvenlik Kon- seyi üyelerinin işbiriiginin çarpı- a bir örnegini olusturdn" dedi. Hubert Vedrine, Paris'in, Gü- venlik Konseyi üyeleri arasında- ki dayanışmadan büyük mem- nunluk duyduğunu söyledi. Söz- cü, Bush'la Gorbaçov'un "Irak'a karşı gerekirse BM çerçevesinde diger onlemlerin de alınacagım" belirttiklerini arumsatarak bu on- lemlerin "havadan abluka" ola- bileceğini söyledi. • Federal Almanya muhabiri- miz Dilek Zaptçıoglu'nun habe- rine göre ABD Başkanı George Bush'un isteği üzerine gerçekleşen zirve, Bonn'da olumlu değerlen- dirildi. Dışişleri Bakanı Hans- Dietrich Genscher, zirveden son- ra yaptığı açıklamada şöyle dedi: "ABD ve Sovyetler Birliği'nin Körfez konusunda göriiş birliği- ne varması, dünya banşımn ko- rnnmasında işbirliğinin önemini gösteriyor. tki devlet baskanmın Helsinki'de politik çozâmü öne çtkartmasmı oramln karşıbyo- rnz." Alman televizyonunda ve rad- yolannda yapüan yorumlarda ise Helsinki zirvesi "aslında bir mcd- ya olayı" ve "Saddam Htseyin'e verilen gözdağı" olarak nitelendi. Yorumlarda genel olarak şu de- ğerlendirmeler hâkimdi: "İki devlet başkanı, söper güç- lerin bnndan sonra dünya banşı için işbirliği içinde olacagını gös- termeye çahştdar. Helsinki'de ve- rilmek istenen bu mesaj, Saddam Hüseyin'i etkOemeyecektir. Irak Dışişleri Bakam Aziz, birkaç gön önce Moskova'da Sovyetfcr'in ro- tnmnnn yerinde ögrenme fırsatı edinmişti. tki siiper gnç arasında ilkede biriik olsa btle yöntemde görüs aynlıgı vardır. Sovyetler Birligj, Körfez krizi- nin diplomatik çözümünden ya- nadır. Moskova, Amerika'nın Körfez'de tek başma hareket et- mesine karşıdır. Bu noktada Hel- sinki yeni bir sonuç getirmedi. Sovyetier'in şimdiye kadarki kat- kısı ahlaki düzeyde kalıyor; öroe- gin asker göndermeyi içenniyor. Sovyetier Birligi, danyada Ame- rika'nın serif yardımcüıgını üst- lenmek niyetinde oimadıfnn Hel- sinki'de de kanıtladı." • Londra muhabirimiz Edlp Emfl Öymen'in bildirdiğine göre, Helsinki zirvesine ilk resmi tepki, Dışişleri Bakanhğı'nda Ortado- ğu'dan sorumlu Devlet Bakanı VV'ilHam Waldegrave'den geldi. Bakan, "Koşnllar gerektirdigin- de, Irak'ın Knveyt'ten çıkmasını zoria sagfaunak için Birleşmiş Mfl- letkr'in onayım almaya çafaşmak pratik bir yarar sağlamayabilir" şeklinde diplomatik bir ifade kul- landı. Ingıltere hükümeti, BM Güvenlik Konseyi'nin şimdiye ka- dar gösterdiği biriik ve beraberli- ği, Irak'a yöndik bir askeri hare- kâtı onaylama konusunda göster- meyeceği inancında, özellikle de daimi üyelerden Çin'in, Irak'la ilişkisi nedeniyle böyle bir kara- ra olumlu oy venneyeceği görü- şünde. • Irak, Bush'un Helsinki'de yaptığı açıklamalan kınadı. Irak haber ajansı INA, Bush'- un açıkiamalarının, "Körü niyet ve Arap nlusuna karşı kinini" or- taya koyduğu görüşunu savundu. Ajans, "Bush, siyonist kâbns al- tında yaşayan Füistinlilerin traje- disini görmezden geldi" deyişini kullandı ve Bush'un, "Körfez so- rannyla Filistin davasını ayırma- sına şaşmamak gerektiği" görü- şünü ileri surdü. • tsrail ise zirvedeki Amerikan tutumundan hoşnut olduğunu bil- dirdi. tsrail TV'sinden yayımlanaa yorumda, ABLynin, Kuveyt'in iş- galiyle Filistin sorununu birbiri- ne bağlamamasından duyulan memnuniyet dile getirildi. HELStNKİ (AA) — ABD Başkanı George Bnsh ile SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov, basın toplan- tısından önce yayımladıklan ortak bildiride, Irak- ın saldırganlığma musamaha gösterilmeyeceğini vurguladılar. Ortak bildirinin tam metni şöyle: "Irak'ın Kuveyt'e müdahalesi ve bu filkede siren işgali ile ilgili olarak başkan Bush ve Başkan Gor- baçov'un yayımladıklan ortak bildiri: Irak'ın Kuveyt'e müdahalesine miisamaha göste- rilmemesi gerektiği konnsunda ortak inanca sahi- biz. Büyük devletlerin, daha küçük komşulannı yu- tabfldikleri bir ortamda, banşçı bir uluslararası dü- zen mömkün olmayacaktır. Dışişleri bakanlanmızın 3 Agustos 1990 tarihli ortak bedirilerini ve BM Gnvenhk Konseyi'nin 660. 661, 662, 664 ve 665 No'lu kararlanna verdigimiz destegi, bir kez daha teyid ederiz. Bugün, Irak hükümeüni bir kez daha, Kuveyt- ten sartsız olarak çckilmeye, KuvcvCin yasal hükü- metinin işbaşına gelmesine izin vermeye ve şu an- da Irak ve Knveyt'te tutulan tüm rehkıeleri serbest bırakmaya (BM Güvenlik Konsevi'nin talebi dog- rnltnsnnda) davet ediyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlan- nın tam olarak uygulanmasından başka hiçbir şey kabul edilemez. Kuveyt'in, 2 ağnstostan önceki statüsüne dönme- sinden başka hiçbir şey, Irak'ın yalıtılmtşhgını so- Ba erdiremez. Tüm dünya toplnmunn, BM denetimindeki yap- tmmlara baglı kalmaya davet ediyor ve bizler de •ynm içerisinde, yaptınmlann tam olarak uygulan- masını sagJamak için çaJışacağımıza soz veriyoruz. Amerika BMeşik Devlederi ve SovyeUer Birligi aynı zamanda, insancıl dommlarda Irak ve Kuveyt'e gida sevkiyaü yapdmasına izin veren 661 No'lu BM Güvenlik Konseyi karannı tanımaktadırlar. Yaptı- nm komitesi, insancıl olarak bdirlediği durunıla- n. Güvenlik Konseyi'ne önerecektir. Birlcşik Ame- rika ve Sovyetler Birligi aynca, öncelikle çocukla- nn gereVsinimlerinin karşılanması göz önüade tu- talarak düsunulen bedeflere ulaşmastnı ««flamafc için, bu gibi sevkiyatlann hutünayie uygun alusla- rarası knrumlar tarafından düzealenmesi gerektiği konusunda da görüş birligi içerisindedirler. Tercih banşçı çözüm Tercihimiz, krizin banşçı yollarla çözümüdür. Kriz devam ettiği sürece Irak'ın saldırganhğı karşı- sında biriik içerisinde bulunacağız. Bunurua biriikte, saldırganlığın sona erdiğini görmekte kararhyız ve var olan girişimlerin başanya ulaşmaması duru- munda, BM ana sözleşmesi kapsamında ek önlem- ler ahnmasına hazınz. Saldırganlığın karşüıksız ka- lamayacağına ve kalmayacağına dair hiçbir kuşku- ya yer vermemeliyiz^ Bölgesel güvenlik yapılan "Yukanda sözünü ettiğimiz BM Güvenlik Konse- yi kararlannın verdiği yükümlülükler yerine geti- rildikleri ve saldırganlığın karşüık bulacağı göste- rildikten sonra başkanlar, banş ve istikrann sağlan- ması yönünde bölgesel güvenlik yapüanmn ve ön- lemlerinin geliştirilmesi hedefi ile dışişleri bakan- lanm bölge ve bölge dışı ülkeler üe çalışma yapma- lan için görevlendinnişlerdir. Ortadogu ve Körfez'de var olan tüm catışmala- nn çözumlenmesi için etkin bir çalışma yürütmek, temel önem taşımaktadır. Her iki taraf, karşdıklı olarak danışmalarda bulunmayı ve bu gibi kapsamü durumlarda zamanında önlemler almayı sürdüre- ceklerdirî'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear