14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İOEYLÜL Amerika güzeli Dlinois'ten ATLANTIC CITY (AA) — U- linois güzeli Marjorie Judith Vin- ccat, 1991 Amerika güzeli seçüdü. Atlantic City'de yapılan yarış- mada, seçildiğini duyunca gözyaş- lannı tutamayan 25 yaşındaki gii- zel, uluslararası hukuk öğrenimi görmek isteyen Haiti asülı bir pi- yaaist... Duke Üniversitesi Uçüncü sıruf öğrencisi olan Vincent'in Depaul Universitesi'nden de müzik diplo- ması bulunuyor. Üç yaşındayken Haiti'den ABD'ye gelen koyu kahverengi gözlü güzel, az gelişmiş Karayip ülkelerinin ekonomik açıdan ge- lişraelerine yardımcı olmayı istiyor. CUMHURİYET/21 yuzyıhn sonu ve bu yüzydın başlannda ^ t göç edenlerin ilk durağı olan Ne» York açıklanndaki Ellis Adası mıize haline getirildi. Harap durumda olan adadaki binaiar sekiz yıl sü- ren ve 156 railyon dolara mal olan bir çahşmayla restore edildi. Bugün meraklılara açılacak olan Ellis Adası'nda, ABD've biiyük göçün ilk yıllannın fotoğraflan da sergilenecek. Bunlara en güzel örneklerden biri olarak da 1910'da Ellis Adası Göçmen Kayıt Biırosu Şefi Augustus Sherman'ın çektiği bu Macar göçmen ailesinin foloğrafı gösteriliyor. (Fotoğraf: AP) Panda ikiz doğurdu PEKtN (AA) — Çin'in güney- batısındaki Chengdu Hayvanat Bahçesi'ndeki dev panda ikiz dün- yaya getirdi. Halkm Günlüğü Gazetesi'nde yer alan haberde, pandalann ka- palı tutulduklan yerde çok ender olarak yavruladıklan kaydedildi. 16 gün önce dünyaya gelen bi- ri dişi diğeri erkek olan yavru pandalann sağlık durumlannın iyi olduğu ve anne panda Qing Qing'in yavrulanna kendisinin baktığı bildirildi. tkizlerden dişi olanına Guan Guan, erkek olanına da lun Jun adının verildiği kaydedilen gaze- te haberinde, "tkiz pandalann 16 giinden fazla yaşamalan hemen hemen hiç rasüanmayan bir olay. Bu pandalann korunması açısın- dan biiyük bir aşama" ifadesini kullandı. Kennedyierin düğünti ve adı aşk maceralarına sık sık kanşan ABD'li senatör Edward Kennedy, kıa Kara'yı evlendirdi. Saçlan iyice beyazlaşan ve yaşlı bir adam göninümu alan Senatör Kennedy, gorkemli düğünde kızını kiliseye götüren tipik mutlu bir babaydı. Gelinligi içinde bir peri kızına benzeyen Kara Kennedy'nin kocası, Michael Al- len adlı YVashingtonlu bir mimar. (Fotograf: REUTER) Ertugrulgazi şenlikleri SÖGÜT (AA) — Ertuğrulgazi şenliklerinin 709'uncu, Söğüt'ün düşman işgalinden kurtuluşunun da 68. yıldönümü törenlerle kutlandı. Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek ile Devlet Bakanı tsmet Özarslan'ın da katıldığı törenle- re, hükümet meydanındaki Ata- türk Anıtı'na çelenklerin konul- masıyla başlandı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı eşliğinde göndere bayrak çekildi. Ertuğrulgazi'nin türbesinin bulunduğu yerde de- vam edilen törenlerde, Kültüı Ba- kanı Zeybek ile Devlet Bakanı özarslan, 16 Türk buyüğünün büstlerine çelenkler koydular. Törende konuşan KüJtür Baka- nı Namık Kemal Zeybek/700 yıl- dan beri şenliklerin yapıldığını, bundan sonra şenlik giderleri ve organizasyonun bakanhğı tarafın- dan yapılacağını bildirdi. HABERLERIN DEVAMI Dünya Serbest Güreş Şampiyonası'nda 5. olduk Tekmadalya Sezgin Ayık'tan Inönü, Baykal, Ve Otesi Tokyo'da yapılan şampiyonada Türkiye 38 puanla Ş.'liği elde ederken SSCB birinci, ABD ikinci, Bulgaristan üçüncü, İran da dördüncü oldu. TOKYO (Cumhuriyet) — Ja- ponya'nın başkenti Tokyo'da so- na eren Dünya Serbest Güreş Şampiyonası'nda tek madalya ile yetindik. Dün sabah seansında yapılan güreşler sonrası grup ikin- ciliğini elde edip 3.1ük-4.1ük mü- sabakasına çıkan 130 kilo güreş- çfmiz Sezgin Ayık, Çekoslovak rakibi Steck'i 56 saniyede tuşla ye- nip bronz madalyaya ulaştı. Türkiye. Dünya Güreş Şampi- yonası'nda takım halinde 38 pu- anla 5.1iği eide ederken, SSCB bi- rinci, ABD ikinci, Bulgaristan üçüncü, İran da dördüncü sırada yer aldı. Dün mindere çıkan diğer güres- çilerimizden 52 kiloda Fikret Mut- lu dünya 9.1uğunu elde ederken, 90 kiloda çok iyi maçlar çıkaran ancak şanssız yenilgilerle madal- yadan olan Kenan Şimşek sakat- lığı nedeniyle 5.1ik maçına çıkma- dı ve dünya 6.1ı|ında kaldı. Ak ve Demir üzgün Dünya şampiyonasında önceki gün şanssızlık ve hakem oyunlan sonucu madalyadan olan 57 kilo güreşcimiz Ahmet Ak ve 100 ki- lodaki sporcumuz Mahmut De- mir, hakem oyunlarının kurbanı olduklannı açıkladılar. Kaflledeki yöneticilerin de pasif kaldığını açıklayan iki sporcu, "Madalya alamadık ama bunun suçlusu biz degiliz" dediler. Dünya şampiyonasında Türki- ye'ye tek madalyayı kazandıran 130 kilo güreşçimiz Sezgin Ayık'a kutlamalar yağdı. Japonya'yı te- lefonla arayan gureş federasyonu üyeleri Ayık'ı kutladılar. Bu ara- da DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel de Sezgin Ayık'ı tebrik etti. Sabatini şampiyon Sezonun son Grand Slam 1 Turnuvası'nın bayanlar fi- nalini Arjantinli Gabriela Sabatini, F.Alraan Steffi Grafı yene- rek kazandı. Bu yılki Amerika Açık Tenis Turnuvası. geçen yıl- lara oranla oldukça sürprizli geçti. Turnuvada final şansı tanı- nan Yugoslav Seles ve ABD'li Navratilova'nın erken elenmeleri, turnuvaıuo bayanlar kategorisinde mücadelenin olmasa da hc- ytcanın azalmasına yol açtı. Finalde F.AIman Steffi Grafı. 6-2 ve 7-6'lık setlerle 2-0 yenen Gabriela Sabatini şampiyon oldu. 5 nnmaralı seri başı tenisçi bu yıl ilk Grand Slam şatnpiyonluğu- nu kazamyor. Günün içinden • F.Babçe huzursuz — Fener- bahçe, dün Dereağzı'ndaki tesis- lerinde haftanın ilk çalışmasını yaptı. Çalışma sonunda Kulüp Başkanı Metin Aşık, iki hafta- da sergilenen değişik görünü- mün üzüntü yarattığını vurgula-ı dı. Metin Aşık, Hollandalı Tek- 1 nik Direktör Hiddink'ten başa- nsızlık konusunda bir rapor is- tedi. Menajer Selim Soydan da futbolcuları uyararak bundan böyle kötü skorlarda para cezası uygulayacaklarım duyurdu. • Voleybol—Yunanistan'ın Si- ros Adası'nda yapılan Balkan Genç Erkekler Voleybol ŞarîSpi- yonası'nın 4. gününde Türkiy», Bulgaristan'a 3-2 yenildi. Maçın setleri 17-15, 15-6, 14-16, 12-15, 12-1 şeklinde oldu. Türkiye bu- gün Romanya ile karşılaşacak. • Kros—Türkiye Masterler Kros Şampiyonası sona erdi. Heybeli Ada'daki 8 km.'lik par- kurda yapılan krosta, erkekler- de Zonguldak bolgesinden Ce- mal Polat ((25.54), bayanlarda ise tstanbul bolgesinden Han- dan Doğan (38.23) birinci oldu. Takım sıralamasında İstanbul birinci, Eskişehir ise ikinciliği al- dı. • BASKETBOL Uluslararası Efes Pilsen Basketbol Turnuva- sı'nda Sovyetler Birliği'nin Ko- rabel takımını, 99-95 yenen Efes Pilsen şampiyon oldu. Tumuva- da üçüncülüğu, Finlandiya'nın Torpan takımını 116-76 yenen Sovyetler Birliği'nden CSK Moskova takımı aldı. • Laser şampiyonası— Avrupa Gençler Laser Şampiyonası'nın 4. gününde Eralp Hoşgör, Ital- yan ve Yunanlı rakiplerinin ar- dından, üçüncü oldu. Yunanh Emilios'un birinci, tngiliz Ga- reth'in ikinci durumda olduğu genel klasmanda Eralp Hoşgör 10,'luğa yükseldi • Ritmik jimnastik—Ritmik Jimnastik Türkiye Birinciliği dün yapılan yarışmalardan son- ra sona erdi. Ipte Ankara'dan özlem Keskin; çember, top ve kurdelede tstanbul bolgesinden Gülhan Şanda birinci oldu. • Boks birincUiği—Türkiye Bü- yükler Ferdi Boks Birinciliği grup karşılaşmaları sona erdi. Kayseri, takım halinde üstünlük sağladı. • Yelken yanşlan—Kalamış'ta yapılan yelken yanşlarında, op- timistte GS'den Burak Görkem- li, 3.80'de ÎYK'dan Böğehan Şahbas, Tarkan Kara, laserde FB'den Aydın Yurdum, hafif windsurfte ÎYK'dan Can Tuna- lı, ağır windsurrte GS'den Ke- rem Erman, 4.70'te ise ÎYK'dan Bülent Özge-Murat Abatlev ilk sırayı aldılar. Beşiktaş (Baştarafı 20. Sayfada) kikada Aydınspor beraberliği sağ- ladı. Bu dakikada tlker'in sağdan getirdiği topa Mustafa ceza ala- nında yatarak vurdu ve durumu 1-1 yaptı. 40. dakikada Recep sağ- dan aldığı topla ceza alanına ka- dar yaklaştı, beklenmedik anda sert şutu köşeden ağlan buldu 1-2. 43. dakikada Mehmet'in pasına Metin yetişemedi. Eser'den seken topu Ali boş kaleye yuvarladı ve ilk yannın sonucunu belirledi. 1-3. ikinci yanya Aydınspor daha hareketli başladı. Nitekim Siyah- Beyazülar bir de gol buldular. 53. dakikada Amani'nin kafa şutun- da Engin'in kısa yumrukladığı to- pu, Cengiz tamamladı: 2-3. Konuk ekip bu baskı ile farkı arttırdı. 82. dakikada Meh- met'in ara pasıru alan Feyyaz, Eser'in altından topu ağlara gön- derdi 2-4... 85. dakikada yine Feyyaz cezaalanı içinden sert şutla kendisinin ikinci, takımının 5. go- lünü attı. 87. dakikada ise Beşik- taş cezaalanı içindeki karambol- de Cengiz'in şutunda Gökhan'a çarpan top fılelere gitti, bu aynı zamanda maçın sonucu oldu.ı 3-5... Barselona (Baştarafı 20. Sayfada) tekniği ile tam bir orta saha or- ganizatörü idi. Soner ve Orhan boş koridorlardan suratle gide- rek arkadaşlarını gol pozisyon- lanna sokuyorlardı. Soner getir- diği toplarla Çukic'e 2 gol, ken- dine 1 gol yazdırdı. Orhan da ge- tirdiği toplarla Hamdi'ye ve de Soner'e 1 gol attırdı. Trabzonspor'un milh takıma seçilen oyunculan içinde Hami- yi yetersiz gördük. İlk yan rakip kaleye 10 top götürdü, 9'unu ra- kiplere teslim etti. l'ini de kale- ciyle karşı karşıya kaldığı halde topu kalecinin uzerine attı. Ha- mi'nin futbol stili ve futbol ka- fası Fenerbahçeh' Hakan'a çok benziyor. Secüenler içinde en iyi- si Ünal. Ogün ve Kemal görev- lerirıi yaptılar. Bakırköyspor'a gelince kişilikli ve cesaretii bir futbol sergiledi. Aklın yolu (Baştarafı 20. Sayfada) den sonra çok gol kaçırmasalar- dı, oyunun sonucu da değişik olurdu. Asıl sorunlan orta alan, Novak yorulunca, bu alan iyice kayboluyor. Erman Toroğlu, yeni kuralla- n olağanüstu güzel uyguladı. Yan hakemlerinin hatalanna ka- tılmazken, kaleci Levent'e yap- tığı sakatlık numarası yapma- ması için yaptığı uyan adeta ders niteliğindeydi. Deplasman keyfi (Baştarafı 20. Sayfada) maya çalışarak orta alandan top çıkarmak için çabaladı durdu. Erken gol konuk takımı canlandırması gerekirken, bir ara dur- gunluğa itti. Bu dakikalarda da Aydınspor Talip-Faruk-tlker uç- lüsüyle yüklenmeye başladı. Karşılaşma 1-1 olduktan sonra Beşiktaş dengeyi yeniden sağladı ve ilk yanyı 3-1 önde kapatma- sını bildi. Ne var ki Beşiktaş takımında savunmada yaratılan boşluklar Aydınspor'un çok kolay gol pozisyonlarına girmesini sağladı. Özellikle Ulvi ve Kadir ikilisinin oldukça durgun ve hata dolu futbolları, geçtiğimiz yılın en az gol yiyen takımı olan Beşiktaş- ın bir maçta 3 gol yemesine de neden oluyordu. Bu alandaki ba- şarılı isim kaleci Engin olarak goruldü. Ayrıca hataların surmesi önumüzdeki haftalar için Beşiktaş'a daha buyük tehlikeler ya- ratacağa benzer. Beşiktaş'ın orta alanında dün bir dinamo var- dı. O da, ligin başından beri sergilediği olumlu futbolla alkışlanan Mehmet'ti. Bu futbolcu 90 dakika boyunca takımını atağa kal- dıran ve orta alanı tek başına savunan oyunuyla yıldızdı. Bir de ilk ll'e alınmayan ve kenarda oturtulan Feyyaz vardı ki, bu fut- bolcu da attığı 2 golle, 'ben bu takımda direk oynanm' diyordu. Kısacası Beşiktaş takımı dün Aydınspor karşısında 2 gorunüm- lu bir futbol sergiledi. Bunlardan biri olumlu yanları söz edile- cek Beşiktaş, ikincisi ise özellikle savunmadaki hatalarıyla eleştirilecek Beşiktaş'tı. -*«=- *~ -•» Şifo ile Feyyaz (Baştarafı 20. Sayfada) mak gerekirse gollerin dışında tatmin eden bir durumdan söz et- mek yersiz olacak. Özellikle geçen sezon ligin en az gol yiyen ta- kımı Beşiktaş'ın Aydın'da üç golu birden kalesinde görmesi, du- şundürücu olmalı. Beşiktaş savunması, bu takımdan yine şampiyonluk bekleyen taraftar adına gerçekten "düşündunicü" bir futbol sergiledi dün. Geçen yılki formunda olmasa da Gökhan'ın dışında tutarsak çok güzel bir gol atmasına karşın Recep aksıyor. Özellikle de Kadir ve Ul\i artık yanlışlarıyla oyun alanında iyice sırıtıyorlar. Çağ- daş futbolda ağır ve yavaş olsa kuvvetleri ve deneyinleriyle işi göturmeye çalışan futbolcu tipi çoktan kalktığına göre Ulvi ve Kadir'le Beşiktaş'ın bu sezonu götürmesi, özellikle de geçen yıl olduğu gibi "ligin en az gol yiyen" takımı olabilmesi çok güç gö- rünuyor.." Bu arada Engin'den de söz etmekte yarar var; bir kere "Engin kötu bir kaleci" değerlendirmesi son derecede yanlış. Çünkü dün Aydın'da Beşiktaş kalesi en az 3' kez Engin'in başarılı hareketle- riyle golü görmekten kurtuldu. Maçın onemlı yanlanndan diğerlerine gelince, adına "Şifo" de- nen ancak kendi kimliği Mehmet'le büyüyen Kahramanmaraş- ın toprak sahasında toz yutup bugün Beşiktaş'ta bu denli başa- rılı olan bir futbolcunun oyuna çok önemli emeği ve bunun an- lamı da... Basın tribünunün havaşına bakıhrsa bugün Feyyaz için çok olumlu ancak Şenol için bir o kadar olumsuz yazılar okunacak. Feyyaz'ın güzel, akıl dolu gollerle lige "merhabası" çok guzel. Buna biz de katılıyoruz ama Şenol için "kötümser" yazmaya hiç gerek yok. Bu futbolcu her zamUnki gösterişsiz ama yararlı fut- bolunu üst düzeyde olmasada yine sergiledi. G.Saray kazamyor ama (Baştarafı 20. Sayfada) bir gol kazandı. Bu gol hem Hasa'a hem de Galatasaray'a psi- kolojik rahatlık getirmesi gerekirken, anlaşılmaz bir şekilde Ga- latasaray'm temposu giderek duştü. Orta alanın dış kenarlarında oynayan Tayfun ve Tugay'ın maç başındaki başarılı ortaları ye- rini topa basmaya ve orta alana dönmeye bıraktı. Bu o>-uncula- rın ikisinin de genç olması ve yapılan bir başarısız hareketten sonra seyirciden etkilenmeleri Galatasaray'ın sonuca gitme is- teğine olumsuz yönde etki yapıyor. Oysa Tanju ve Hasan'ın başarılı olması için yağmur gibi orta gelmesi gerekiyor. Ama doldur boşalt şeklinde değil. On ve ar- ka direkleTe, amaca yönelik ortalar. Böyle iki orta ile buluşan Hasan birini gol yaptı. Hem de nefis bir kava vuruşu ile. Tayfun ve Tugay'ın topa basarak orta alandan gelen arkadaş- larına pas çıkarmalarında ise Uğur, Rotariu ve Muhammed'e çok uygun ikiye bir olanakları doğdu. Ama Tanju bu tür top- larda arkadaşlarına duvar görevi yapamadı. Bu sezona iyi pa- sör olarak başlayan Tanju dün futbol alanında kayboldu. Zaman zaman savunmadan çıkarak oyuna katılan Yusuf ve Cüneyt'in eski devamlılığı yok. Düşünceleri iyi, ama uygulama yetersiz. Savunmanın en dinamik adamı K.Bülent ise kestiği toplardan sonra "olağanüstu işler yapmayı düşünme" yanlışım sürdürü- yor. Konyaspor'un attığı golde de kayarak topu almaya çalıştı ama, ayağmın altından kaçırdı. Rotariu ise ülkemize geldiği ilk günlerdeki başansından giderek uzaklaşıyor. Kötü sinyaller (Baştarafı 20. Sayfada) bunlann ancak birindenHasan'la yararlanabildi. ikinci yan baş- lar başlamaz savunmadan çıkan Konya, Galatasaray'ın biraz üs- tüne gidince 3-5-2'>i yine dağıtıp skora denge getirdi. Kaleci Lu- gisiç, Suat ve Salih'ten başka elle tutulur oyuncusu ounayan Kon- ya'nın özellikle savunma oyııncular sahanın en başarılı oyuncu- su Lugisiç'e gol yedirmek için ellerinden gelen tüm çabayı gös- terdiler. Yine Galatasaray'ın bu ataklanrun birinde Metin'in or- tasını topluca seyredince Uğur için golü atmak zor olmadı. Galatasaray ikinci yarıda da üstün oynamasma karşın gele- cek için de iyi sinyaller vermedi. Zira rakibi Konyaspor ligin en zayıf ekiplerinden birisi. Bu takıma karşı oyunun büyuk bölü- munde üstün olmalan bize göre kendi başarılarından çok rakip- lerinin başarısızhğına bağlanmahdır. Sezon başından bu yana ilk kez 90 dakika görev alan Hasan çok gol kaçırmasına karşın yine de galibiyette Muhammed, Rotariu ve Uğur'la birlikte en fazla pavı olan ovunculardandı. (Baştarafı 1. Sayfada) SHP'li belediyelerin bekleneni veremeyişi bunlardan biridir. Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesi ve SHP'de hiç eksik olmayan parti içi mü- cadelenin kesintisiz sürmesi de SHP'ye yö- nelik düş kırıklığını kuşkusuz körükledi. SHP açısından bugün bir başarı, herhal- de söz konusu değildir. 19 Ağustos Bay- rampaşa seçiminde alınan olağanüstu yenil- gi ise her şeyin üstüne tüy diken bir başarı- sızlık örneği oldu. Bir iki gündür görüştüğümüz yetkililer de partinin tıkandığını, yenileşmesi gerektiğini, bir atılıma ihtiyaç duyduğunu itiraf etmekten geri kalmıyorlar. O halde, son 1.5 yıldır çizilen iniş grafıği- nin sorumlusu kim SHP'de? Bu sorunun tek bir yanıtı var kuşkusuz: Başarısızlıktan parti yönetimi bir bütün ola- rak sorumlu olur; kural budur. Ama bugün gelinen noktada, durum fark- lı gözüküyor SHP'de. Genel Başkan İnönü ile Genel Sekreter Baykal 1 ın yandaşları bu konuda daha çok birbirlerini suçlamak eği- limındeler. İşte böyle bir hava içinde olağanüstu ku- rultaya gidiyor SHP. İnönü mü, Baykal mı? Artık SHP'nin soru ya da sorunu budur. Er ya da geç, bu hesaplaşmanın yaşana- cağı biliniyordu. Bilinmeyen, zamanla- masıydı. İnönü de Baykal da baştan beri birbirleri- ni içlerine sindirememişlerdi. Eninde sonun- da işlerin bu noktaya kaçınılmaz olarak ge- leceğini bilmiyor değillerdi. Tek bir olasılığın gerçekleşmesi, böyle bir gelişmeyi belki engelleyebilirdi: SHP'nin gümbür gümbür iktidar yürüyüşüne geçmesi... Bu da olmayınca, İnönü mü, Baykal mı so- rusu gündeme geldi. Zamanı mıydı? Değildi. Türkiye'nin yaşadığı iç ve dış kriz koşul- larında, parti içi kavga, kamuoyunda SHP'ye puan kaybettirecektir. Ya hesaplaşma ne getirebilir SHP'ye? Türk demokrasisi açısından, sosyal de- mokrasinin içinde bulunduğu bugünkü iç açıcı olmayan durumun anlamı nedir? Ne olacaktır? Sosyal demokrasinin, SHP'nin görece et- kisizliği, Türkiye'ye ne getirecektir? Sosyal demokrat hareketin, SHP'nin etkili olabilmesinin koşulları nelerdir? Soru işaretlerinin uzayan çengelleri, ister istemez zihinleri uzunca bir süre uğraştıra- cak. Başka çare yok! SHP'de taktik savaşı (Baştarafı 1. Sayfada) halinde takınılacak tavır uzerın- de tartışü. Bu grup bugün topla- narak PM'deki gelişmelere gore ve İnönü'nün güven tazelemek için genel başkanlık seçimine git- mesi durumunda Baykal'ın aday olup olmayacağının belirlenmesi kararına vardı. Alınan bilgilere göre "taktik savaşı" diye nitelendirilen her iki taraftaki durum değerlendirmele- rinde olağanüstu kurultay, genel başkanlık ve PM seçimleri üzerin- de çeşitli görüşler öne sürülüyor. Baykal'a yakın olarak adlandın- lan kesimin değerlendirmeleri özetle şu noktalarda toplanıyor: "• Olağanüstu kurultaya kar- şı çılolmalıdır. Çünkü durumu de- ğiştirmeyecegi gibi partiyi de ge- reksiz yere yıpratacaktır. • Bugün y apılacak PM toplan- bsında, genel başkanın olağanüs- tu kurultayı toplantıya çağırması ve genel başkanlık seçimini de gündeme getirmesi halinde yeni bir durum değerlendirmesi yapıl- malı. Baykal'ın genel başkan ada- yı olarak çıkıp çıkmavacağı, bu dunım açıklandıktan sonra karar- laştınlmalıdır. Ancak Baykal ge- nel başkanlıga aday olsa da olma- sa da PM'deki ağırlık korunma- lıdır. • Olağanüstu kunıltayda İnö- nü'nün bile istediği gibi bir parti yönetimi ve PM bu kurultay ya- pısından çıkmaz. Yine Baykal'a yakın bir PM oluşacakür. Bn ne- denle de partinin iki başhlığına yi- ne çözüm bulunamayacak, şu an- ki durumda değişik bir şey olma- yacağı gibi, parti içi muhalefetin şimdiki kadar bile Parti Meclisi'- ne üye sokmaması da olasıdır. • Genel başkanlık mücadelesi en geç haziran ayında y apılacak olağan kurultay da nasıl olsa or- taya çıkacaknr. İnönü'nün olağan kurultaya kadar kendi seçeceği yönetimle işi yürütmesi ve bura- daki nihai hesaplaşmaya hazuian- ması kendi yarannadır." Öte yandan lnönü'ye yakın olarak adlandınlan kesimdeki dü- şunceler ise şoyle biçimleniyor: "• Genel başkanlık besaplaş- ması er ya da geç olacaktır. Bu nedenle olağan kurultayı bekle- mek fazla anlamlı değildir. Çün- kü PM'de ezici bir çoğunluga sa- hip Baykal'a yakın bir kesimin tnönü'ye istediği tasarruflarda bulunması imkânı vereceği kuş- kuludur. • Baykal'a yakın kesim, İnö- nü'nün olağan kurultaya kadar beklemesi, bu süre içinde yıpran- masını ve başansız olduğunun or- taya çıkması beklentisi içinde. Bu sırada da Baykal tabandan çalı- şarak genel başkanlıga hazıriana- cakbr. Bu nedenle genel başkanın da olağanüstu kurultayın bir an önce yapılmasında yarar vardır. • Baykal, daha önce CHP'de Bülent Ecevit'in yüriittüğü lakti- ği izliyor. Ancak onun kadar ba- şannın doruğunda olduğu söyle- nemez. Bülent Bey böyle bir ka- rara 12 mart sonrasında prestiji en yüksek bir noktadayken vannıştı. • Baykal olağanüstu kurultay ya da olağan kurultay dan madem ki başanlı olarak çıkacağını dü- şunuyor. İnönü'nün bu kunıltay- larda istedigini yapüramaması ha- linde zaten istifa ermesi çıkar yol olarak durmaktadır. Bunun ola- ğanüstu ya da olağan kunıltayda gerçekleşecek olması İnönü açı- sından çok anlamlı değildir. • Olağanüstu kurultay eski de- legelerle yapılacağı için bu İnö- nü'nün yarannadır. Çünkü bu de- legeler birkaç kurultay geçirdik- leri için tecriibelidirler. Partinin yükseliş ve daha sonraki iniş gra- figini yakından bilmektedirler, tnönü ve Baykal'ı tammaktadır- lar. Bugünkü yonetimin oluştur- duğu delege listelerivle gidilecek bir olağanüstu kurultayın tnönü'- nün aleyhine sonuç vermesi daha büyük olasılıktır." • Olağanüstu kurultaya gidil- meyip, geçici yönetim kurulsa bi- le, parti olağan kurultaya kadar yine genel başkanlık sorunu ile uğraşacaktır. Bu da 7-8 ay boyun- ca, Türkiye'nin iç ve dış sorunla- n büyürken partinin kendi iç he- saplaşması ile uğraşması demek- tir. Baykal, delege çoğnnluğunun desteğini alarak genel başkanlıga gelse, partiyi büyüteceği kuşkulu- dur. Çünku tnönü'nün kamuoyu nezdindeki prestiji fazladır." Bu arada Baykalcı kesimin dü- şüncelerine benzer biçimde, bu kesime yakın bazı il başkanlannın da lnönü'ye yakın adları araya- rak, "Olağan kurultaya kadar bu ikiüyi bozmasmlar" mesajını ver- dikleri öğrenildi. Baykal ve arka- daşlannın ise örgüt başkanlany- la telefon temaslannın surdüğü ve il başkanlanndan da genel olarak "Eğer bir genel başkanlık müca- delesi başlayacaksa bunu başlatan taraf tnönü olsnn, biz olmayalım" görüşünün geldiği öğrenildi. Bu arada lnönü'ye yakın kesim "Baykal ve çevresinin Erol Cevik- çe'nin bürosunda ikinci bir parti yönctimi gibi çalışmasını" eleşti- rirken bu kesim de İnönü'nün Baykal'a "Eğer toplu istifa eder- seniz, olağanüstu kurultaya gideriz" >xılundaki sözlerini eleş- tirdiler. SHP yönetiminde yaşanan "is- tifa krizi", dün toplanan SHP Ankara tl Danışma Kurultayı'nda da ele alındı. Parti yönetiminde toplu istifa noktasına kadar gelen sorunların görüşüldüğü kunıltay- da, Genel Sekreter Baykal, par- tinin Meclis grubu ve bazı beledi- ye başkanları eleştirildi. Kurultayın açış konuşmasını yapan Ankara İl Başkam Vecihi Mutln, kendi iç sorunlan ile bu kadar dolu olan bir partinin, ül- ke gündemini belirleyici politika- lar üreteceğine inanmanın zor ol- duğunu savunarak, şöyle dedi: "Üst yönetim hiçbir eleştiriye açık degil. Dar kadroculuğun ya- rattığı olumsuzluklar, genel baş- kana maledilmeye ve genel baş- kan pasifize edilmeye çalışıldı." İnönü'nün sözleri Öte yandan dün gece saat 10.30'da Izmir'den Ankara'ya ge- len İnönü, havaalanında gazete- cilerin sorusu üzerine, "PM'yi bekleyin. Bu PM çok önemli iş- ler yapacak" dedi. İnönü, Izmir'- den Baykal'a yakın genel merkez yöneticisi olarak tanınan Adnan Keskin ile birlikte dönerken ken- disini Baykal'a yakın olarak bili- nen hiçbir genel merkez yönetici- sinin karşılamaya gitmediği dik- kat çekti. Nüfus cüzdanımı, sigorta kartımı ve emekli maaş cüzdanımı yitirdim, geçersizdir. NESLIHAN GÜVEN GENCAY ŞAYLAN ALİ DOĞAN ANTALYA — BM Küresel Kal- kınma Sorunlan Toplantısı, ya- yımlanan Antalya sonuç bildirge- siyle sona erdi. Bildirgede, sorun- ların artık bütün dunyayı ilgilen- dirdiği belirtilerek "Klasik anlam- da ulusallık çağı geride kalmıştır. Devletlerin kısa dönemli çıkarla- rının otesinde ortak hareket ge- reklidir. 1990'lar bu açıdan eşi gö- rülmemiş ekonomik ve toplumsal dayanışma umutlan vennektedir" denildi. BM kalkınma programı çerçe- vesinde, Antalya'da ilk kez düzen- lenen Kuresel Kalkınme Sorunla- rı Toplantısı 3 gun surdü. Çeşitli ulkelerden gelen 140 katılımcının oluşturduğu 5 çalışma grubu, bu sure içinde dünyadaki değişimle- rin siyasal, ekonomik, insani ve ekolojik etkilerini ele alarak birer rapor hazırladılar. Toplantıda, çok sayıda ve farklı görüşte ya- bancı katılımcı yer alırken Türk katıhmcıların daha çok hüküme- te yakın görüşlerde birleştikleri gözlendi. Çalışma gruplanmn raporlann- dan yola çıkılarak hazırlanan '•Antalya Sonuç Bildirgesi"nde dünyanın hızla değiştiği ve gide- rek tum insanlığı ilgilendiren so- runlarla karşılaşıldığı belirtilerek şoyle denildi: "1900 yılında 2 milyar olan dünya nufusu bugün 5 milyan aş- mışbr. Biz, eskiye göre çok daba fazla enerji, yüksek teknoloji, gı- da ve hammadde kullanıyoruz. 20. yüzyılda yaşanan buyük po- litik dönüşümler sonucu temel haklar bilinci, özgürlük, ırklar arası eşitlik ve ekonomik olanak- lar daha önce benzeri göriilmemiş ölçüde insanları birbirine bağla- mış ve harekete geçirmiştir. Antal- ya'da ortaya çıkan açık ve belir- gin işaret şudur: Klasik anlamıy- la ulusallık çağı arük geride kal- mıştır. Sorunlar butun dunyayı il- gilendirmekte ve ulusal devletle- rin kısa dönemli çıkarlannın çok ötesine uzanan ortak bir hareketi gerekli kılmaktadır." Bildirgede, 1990'lann eşi görul- memiş bir ekonomik ve toplum- sal dayanışma umudu verdiği de vurgulanarak "Değişmenin olum- suz yönlerinin bizi tekrar 1980'lerin umut kıncı ortamına götürmesine izin vermemetiyiz. Önumüzdeki 10 yıl içinde kalkın- mayı engelleyecek bütün dogma- ların etkili olması onlenmelidir. Doğu-Batı, Güney-Kuzey her yer- de ve herkeste umut uyandıracak şekilde birleşik bir cephe içinde olmalıdır" denildi. Siyasal değişim ve ahlaksal de- ğerler konusunda çalışmalannı sürdüren komisyonun raporunda da "Daha az otoriter yönetim, da- ha az askeri harcama ve silah pa- zannın onlenrnesi" istendi. Ra- porda, BM Guvenlik Konseyi'nde- ki daimi üyelik statüsünün yeni- den gözden geçirilmesi istenerek 'MiIIi Egemenlik ve TBMM" Paneli ErdemVleıı demokrasi uyarısı İZMİR (Cumburiyet Ege Büro- su) — TBMM Başkanı Kaya Er- dem, "Demokrasilerde çoğunlu- ğnn, azınlıkta kalanlann fıkirle- rine saygı ve onlann gönişlerini dikkate almak faziletini gosterme- si gerekmektedir" dedi. TBMM'nin 70. açıüş yıldönü- mü nedeniyle lzmir AKM'de dü- zenlenen "Milli Egemenlik ve TBMM" konulu panelin açılışını TBMM Başkanı Kaya Erdem yap- tı. Erdem açış konuşmasında, de- mokrasinin halkın parlamentoya güven duyduğu yerde var olduğu- nu vurguladı. Erdem, "Devletin ve onu me>dana getiren kunımlann taraflı davranışlannın, haklann adil dağıtımına engel olacağı ve bunnn vatandaş nezdinde yarata- cağı küskünlüğün pariamenter de- mokrasi için ciddi bir tehdit olnş- turacağı artık bilinmelidir" dedi. Erdem devamla, "Demokratik, la- ik cnmhuriyet ve Atatürk ilkele- rine aykın bir gidişi seânlediği- mizde, gerekçesi ne olursa olsun, tüm gücumüzle bu eğUimi anında mahkûm etmek görev ve sorum- luluğunu taşımamız gerektiğine inanıyoram" diye konuştu. Erbakan (Baştarafı 1. Sayfada) plam biündiği gibi esas olarak Irak'ın Kuvevt'ten şartiara bağh olarak çekilraesini. Suudi Arabis- tan ve mukaddes topraklann gü- venliğinin "Müslüman Ülkeler Banş Göcü" tarafından sağlan- masını. Ortadoğu'daki ABD ve Batılı güçlerin bir plan dahilinde geri çekilerek yerine yeteri miktar- da Müslüman Ülkeler Banş Gn- cü yerleştirilmesini öngöriiyorda. Plan, her iki devlet başkanıoa iletUmiş ve ber ikisi de Ortadogu^ da bir harp çıkmaması için nasıl bir çözüm yoluna başvunılabile- ceğini göriişmek üzere Erbakan'a randeva vermişlerdi. Bu prognun dahilinde göriışmderi sürdürmek üzere Erbakan bu hafta Suudi Arabistan Kralı Fahdta ve gelecek hafta da Irak Devlet Başkanı Sad- dam Huseyin'le bir araya gelecek ve konn hakkında görüşecektir. RP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmertin Erbakan krizin başın dan beri çeşitli Müslüman ulkeler- de temaslarda bulunarak Körfez krizine nasıl bir çözüm bulunabi- leceğini araştannış ve Körfez Ba- nş Plam'nı anahallanyla ortaya koymuştu. Şimdi ise Erbakan, Körfez'de kalıcı bir banşın tesisi için yaptığı çalışmalann neücesi olarak her iki Müslüman ülkenin devlet başkanlanyla gönişmeler yapacak ve bölgede bir harp çık- maması için elden gelen gayreti gösterecektir." "ulusalcılığm rasyonalizmin önü- ne geçmemesi" görüşü savunuldu. Ekonomik Değişim ve Kalkın- ma Grubu raporunda da tüm yar- dım programlarının tek elden ko- ordine edilmesi olgusu üzerinde durularak, yardımların, yardım alan ülkelerde bağımlıhk yaratma- ması gerektiği kaydedildi. Rapor- da, devletin kalkınma için "hâlâ çok önemli ve yaşamsal bir rolü olduğu" vurgulandı. Küresel Kalkınma Sorunlan Toplantısı'nda, teknolojik değişi- min çevre uzerindeki olumsuz et- kileri de ele alınarak, BM'nin çev- re sorunlanmn giderilmesinde da- ha etkin bir rol oynaması gerek- tiği kaydedildi. Antalya bildirgesinde, geliş- mekte olan ulkelerin 1MF ve Dün- ya Bankası'na çok fazla bağımlı olmaması gerektiği vurgulandı. IMFnin özellikle geür dağılırru üe ilgili sorunlara daha fazla duyar- h olması istendi. Buna ek olarak uluslararası kurumlann Körfez krizinin sonuçlan üzerinde daha yaratıcı duşünmesi ve durumu yu- muşatması gereğine işaret edile- rek, özellikle yoksul ulkelerin bu krizden doğan zararlanmn olabil- diği ölçüde, mali ayrıcalıklarla karşılanması gereği üzerinde du- ruldu. Bıldirgeye son anda şu cumle de eklendi: "Körfez krizinia geliş- mekıe olan ulkelerin gelecek 10 y> lına da mal olmasını önlemek ge- rekir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear