Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 18 HAZtRAN 1990
KAZIM K A K AB E K I R A N L A TIY O R V Ğ V R M U M C U
MustafaKemaregöre, kalkınmanın çabuk vekolayolması, HalkFırkası'nda din dışı unsurlann bulunmasına ve bunlann kuvvetli olmasına bağlıydv
Dindar olmayan,zengin olmalıBalıkesir'den sonraki ilk durak
fzmir'dir.
tzmir'de "İktisal Kongresi"
toplanacaktır.
Baskomutan ve Şark Cephesi
Komutanı birükte Izmir'e gider-
ler. Yolda din konulan hiç konu-
şulmaz.
Manisa'da karşılayıcılar, Kara-
bekir'den kongreye "Manisa
delegesi" olarak katılmasını ister-
ler. Karabekir "cephe komutam"
olduğunu, bu nedenle kendisinin
"mazur" görülmesinı ister.
Manisalılar ısrarlıdır.
Ertesi gün Manisalılar bir oldu-
bittı ile Kâzım Paşa'yı delege şe-
çerler. Bir grup da bazı yabancı
ajanların kongreye gelip "Tiırk-
lerin askertikten başka bir şcy
bcceremeyecelderini" kanıtlamak
amacıyla kongrede karışıküklar
çıkaracaklannı bildirir.
Önlem almak gerekecektir.
Karabekir, M.Kemal'in TBMM
Reisi" ve "başkomuıao" sıfatıyla
kongre başkaru olmasıru sakıncab
bulur. Gazi "Manisaülann ısran-
na göre siz kongreye giria ve ida-
re edin" der.
Kongre, M.Kemal'in "fahri
reisliği" altında açılır. Kongre
başkanlığına Karabekir seçilir.
Karabekir, kongre kararlannı ki-
tap halinde bastırır. (29)
lktisat Kongresi'nden sonra
Karabekir Ankara'ya döner.
tsrnet Paşa da Lozan'dan dön-
müştur.
lsmet Paşa, Kâzım Karabekir'e
"Lozan Sulh Kongresi azalannın,
Tttrk milletinin isgalden kurtulan
lusımlannın da" katılacaklan bir
seçım istediklerinı bildirir.
Konu grupta da görüşülilr ve
kabul edilir.
O gün Ankara'da tatsız bir gün
yaşanmaktadır. Trabzon Millet-
vekili Ali Şukrıl Bey ortadan kay-
bolrnuştur. Meclis'te, ikinci grup
milletvekilleri kürsüden hükümete
sen eleştiriler yöneltrnektedirler.
Sonrasıru Karabekir'den öğre-
nelim:
"Ne kötıi lesadiiftür ki, bugiın
Trabzon Mebusu Aii Şüknı Bey'-
in ortadan kaybolması ve bunun
da Mustafa Kemal Paşa'nın Mu-
hafız Taburu Komutanı Topal
Osman Ağa'nın'bir cinayeti ola-
rak ortaya yayılması, Ankara ba-
vasında bir samimiyetsizlik ve iti-
matsızlık nyandırmaya sebep ol-
du. Yeni intihaba karar verildiği
birgünde, Ankara'da matbaa aç-
mış ve gundelik bir siyasi gazete
çıkarmaya başlamış bulunan bir
muhalif mebusun ortadan yok
edilmesi çirkin oldugu kadar teh-
likeli bir iş. Bunu muhalif mebus-
lar, doğrudan dogruya Gazi'den
bili)orlar ve tevkif muzekkeresi
çıkarmaya kadar da ileri gidiyor-
lardı.
2 nisan sabahleyin ikamet etti-
gi daireden Başvekil Rauf Bey,
Mndafaa-i Milliye Vekili Kâzun
Paşa leJefonla y averime şuna yaz-
dınnış:
'Bugün saat 6'dan beri Çanka-
ya'da Gazi'nin köşkü civarında
Muhafız Taburu'yla Osman Ağa
taburu arasında miisademe başla-
dı. Osman Ağa ve en kıymetli he-
yeti maktul düşmüş. Gazi, Lati-
fe Hanım ile birlikte Istasyon'da
Rauf Bey'in yaıunda. İsmet ve
Kâzım Karabekir paşalann da gel-
melerini istiyorlar.'
Derhal gittim.
Gaziyi çok müteessir buldum.
Mubafız Nizamiye Taburu'nun
kendi dairesini deiik deşik ettik-
lertni anlattı. 'Neticede Osman
Ağa taburuyla anlaşır rru?' diye
endişe ediyoriardı.
Kars'tan gönderdiğim bu bin
kişMik Giresun Taburu'nun tali-
hinin sonunu böyle görmek beni
çok müteessir etti. 14 ocak giinu
trenle Bursa'ya aynldığımız gun
Gazj'nin Ceval Abbas Bey'e Ali
Şiikrii Bey ve matbaası hakkında
söyledigi şiddetli sözler ve benim
kendilerini teskinim göderimde
canlandı.
Bu aralık Muhafız Tabur Ko-
mutanı İsmail Hakkı Bey (30) gel-
di. Gazi, eodişesini ona da söyle-
di ve 'taburundan emin misin?'
diye sordu. O da emin olduğnnu
söyledi.
Nihayet mesele birçok masu-
mun öliimü ile neticelendi. Ali
Şüknı Bey'in cesedi de ertesi gün
ortaya çıktı. Ali Şüknı Bey de te-
lefon teUeriyle boğulmuş ve Çan-
kaya gerilerinde bir yere gömül-
müş.
4 nisanda Ali Şükrü Bey'in ce-
nazesi ikinci gnıbun elleri iis-
tunde Mecüs kapısına getirildi. Ve
'ikinci kurban gidiyor' diye hay-
kınşmalar oldu. (31).
Ali Şükrii'nün cenazesi tsttn-
bul'dan gecilerek Trabzon'a gö-
tünilmek isteniyordu. Bunun şu
aralık sebep olabileceği tezahür-
ler memleket besabına çok zararlı
olabilirdi. Cenaze, hukumeün ka-
ran ile tnebohı uzerinden Trab-
zon'a göturüldü.
Akşamustu de Millet Meclisi'-
nin karan ile Topal Osman'ın ce-
sedi Meclis binası onünde asıldı."
Yeni seçime doğru
"Birinci grup" adı verilen grup
yöneticileri ile Batı ve Doğu cep-
hesi komutanları bir araya gele-
rek yeni seçim sistemini saptarlar.
Bu iikeler sapıanırken Müdafaa-
i Hukuk cemiyetlerinin "Halk
Fırkası"na dönüşraesi de karar-
lastırılır. Vayımlanan bildirgede
hilafetin "beynelislam" ve daya-
nağının da TBMM olduğu duyu-
rulur.
M.Kemal, 8 Nisan 1923 gunü
"Halk Fırkası umdeJeri"ni açık-
lar. Bu ilkelerden 5'incisi şoyledir:
"tstinadgâhı TBMM olan ma-
kamı hilafet beynelislam bir ma-
kamı muaJladır. tslam dininde
bütün namazlaı cemaatle eda olu-
nur. Cemaatin bir ameli vardır ki,
cernaati terkip eden butun fertler
onaiktidaederler (uyarlar).. Bu
surette ımam cemaatin timsali ol-
muş olur. Cemaatin fertleri ara-
sındaki tesanut imamın şahsında
tecelli eder. Her imamın kendi ce-
maati namaz esnasında birleştire-
rek birçok ruhlardan tek bir ruh
küçük imamlar, küçük cemaatle-
ri temerküz ettirerek küçük tesa-
nutler (dayanışmalar) vücuda ge-
tirdiğj gibi buyuk imam da bütün
ümmeli temerküz ettirerek Islam
âlemindeki umumi tesanüdu hu-
sule getirmiştir.
Yeryüzünde bir hilafet makamı
bulunmazsa Islam âlerni kendısi-
ni imamesiz kalmış bir tesbih gı-
bi dağılmış, perişan gorür.
Bu ifadedeu anlaşüıyor ki, mut-
laka Islam ümmetinin basında
'halife' namı verilen şahsı bir tim-
salin bulunması lazımdır. Fakat
bu yüksek makamı hangi Müslu-
man millet kendi içinden bir şah-
siyet seçerek vucuda getirebilir?
Dinen halifenin gayri Müslim hiç-
bir devlete tabi olmaması şart ol-
duğundan halifeyi kendi içinden
kürsüsünden vaat ve ilan eltigi
'sine-i millette bir fert olarak
kalacağı' mesdesinden vazgeçtiği-
ni de bildirmiş oldu.
Bazı vekillerin de dahil olduk-
lan bir intihap komitesi teşkil et-
ti. Ve reisligini de kendisi deruh-
de etti. Bu komitede benim de bu-
lunmaklıgımı arzu ettiler. İstas-
yon'daki malum biaada loplan-
dık. Gazi'nin ilk teklifi şu oldu:
— Millet bana itimat reyi ver-
sin mebusların seçimini bana bı-
raksın.
Bu teklife itiraz ettim.
— Milletin size itimat etmesi ta-
biidir. Fakat bu itimat onun hu-
kuku esasiyesine hâkım olmağı
icap ettirmez. Böyle bir intihaba
milli intihap denilmez ve bu tarz-
da toplanacak meclise de millet
Ben de:
— Boyle emre ram bir meclis ile
dünyaya hâkirn olan İtilaf Millet-
lerinin emniyetini kazanamayaca-
ğımızı ve dahilde de hurriyet mef-
humunu kaldıracağımızı ve belki
de şiddetli bir muhalefete yol açı-
lacağını.. soykyerek itiraz ediyor-
dum.
Nihayet İntihap Komitesine git-
medim.
Fakat Latife Hanım ile birlik-
te Kubbeli Bağlar'da oturduğum
havu/lu köşke gelerek beni aldı-
lar ve aynlmamaklığımı rica etti-
ler.
Ben de artık muntazam bera-
berierinde oldum.
(...)
18 (emmuzda Trabzon'dan ge-
taraftar değilim. Bılhassa şu ara-
lık. Bunun için arkadaşlardan
mürekkep bir heyet gondeririz.
thtilas varsa tetkik eder, bulur.
Halkın sukûnetini bozmak iste-
yenler hakkında da luzum göru-
lürse kanuni takibat yapılır, ce-
vabını verdira.
Bu tarz muvafık gönildü."
Trabzonlular, Kâzım Karabe-
kir'den milletvekilleri olmalannı
isterler. Karabekir, doğduğu ve
buyüduğu şehır olan İstanbul'dan
milletvekili olmayı arzular, Edir-
ne ve Aydın illerinden de millet-
vekili olması için öneriler gelir.
İkinci Meclis'e girebilmek için
kulis çalışmalan hızlanmıştır. Ka-
rabekir, bu kulislerden tedirgin
olur.
O gunleri anılarında şöyle an-
leketin nimetlerinden istifade ede-
bilmek idi. İstiklal Harbirniz'in
neticesini gonınceye kadar İstan-
bul hukumetinin >e Padişah dal-
kavuklannın bile gunahlannı af-
fettirebiliyorlar ve yeni devlet ku-
ruluşunun ön saflannda yer ala-
biliyortardı.
Saadet avcılığı debşetli bir ya-
nş halinde başlamıştı.
Tehlike buyuktu.
İstiklal Harbi'nin fedakâr ve
feragatlı arkadaşlarıyla Gazi'nin
arasına her gun yeni simalar giri-
yor ve yerlesiyordu. Ve artık İs-
tiklal Harbi'ndeki gibi fikir sahip-
leri ile işbirliğinden ziyade muta-
vaat ve alkısa hazır bir zümreye
roller verilmeye hazıriık görunii-
yordu.
Mustafa Kemal 18 Mart 1923 tarihiode, eşi Latife Hanım'la birlikte Tarsus'ta, Sadık Eliyeşil'in babçesinde yemek yiyor.
tatürk Dini ve namusu olanlar
kazanamazlar, fakir kalmaya
mahkûmdurlar. Böyle kimselerle
memleketi zenginleştirmek mümkün değil.
Onun için önce din ve namus telâkkisini
kaldırmalıyız. Partiyi bunu kabul edenlerle
kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin
etmeliyiz. Bu suretle kalkınma, kolay ve
çabuk olur. Dini ve ahlaki inkılap
yapmadan önce bir şey yapmak doğru
değildir. Bunu da ancak bu prensibi kabul
k
edebilecek genç unsurlarla yapabiliriz.
arabekir Dinsiz ve ahlaksız bir millete bu
dünyada hayat hakkı olmadığını tarih
gösteriyor. Paşam, bu akide bizi
bolşevizmegötürür. îngilizler mütarekenin
ilk zamanlarmda bizi bolşevikliğe teşvik
ediyorlardı. Demek bizi başka yoldan yine
oraya sürmek istiyorlar. Bunun manası
açıktır: Türkiye'yi Ruslarla paylaşmak.
Paşam, siz Meclis'te 'Sulhtan sonra bir
ferd-i millet gibi yaşayacağım' demiştiniz.
Şimdi halkm asla hoşuna gitmeyecek ve
ucu uçurum bir formülü Öne sürüyorsunuz.
meydana getirmesiyle küçûk bir^
tesanüt husula gelir. Islamiyette4
bundan başka bir de büvük tesa-
nüt vardır ki, bütün ümmeti tek
bir ruh haline getirir. Bunun sek-
li de bütün insanların manevi bir
surette bir imamı ekbere (büyük
imama) iktida eylemeleridir. İşte
bu imamlara ondan 'halife' namı
verilir.
O halde namaz kılınırken yal-
nız gozumüzun önündeki cemaa-
tin imamda temerküz eden ruh
vahdetini (imamda toplanan bir-
liğinı) görmekle iktifa etmemeli-
yiz. Bilmeliyiz ki, bu cemaatten
başka milyonlarca cemaatler de
aynı zamanda bir ümmet halinde
birleşmişlerdir. Bu birleşme bütun
milletin bir büyuk imam etrafın-
da yani 'halife'nin cevresinde bir-
leşmesiyle husule gelir. Demek ki,
doğuracak milletin mutiaka kuv-
vetli bir orduya ve tam bir istik-
lale malik olan mucahit bir Islam
millefi olması lazımdır. Birçok
asırlardan beri bu şartlan haiz
olan millet Turk milleti olduğu gi-
bi bugün de bu şartlan haiz olan
millet, yalnız yeni Türkiye'dir.
Buna binaen TBMM bizzat hali-
fe hazretlerini intihap ederek ken-
disini bu muazzez ve muhterem
makama istinadgâh yapmıştır."
"Bir aralık Çankaya'da çifte
minareli büyük bir cami yapmak
bevesi de uyandı ve gazetelerde de
neşrolundu.
M.Kemal Paşa, Halk Fırkası
reisinin kendisi olduğunu ve uzun
vadeli bir programın tatbiki vazi-
fesini uzerine aidığını ilan etmekle
20 Temmuz 1922 Başkomulanlık
Kanunu muzakeresinde millet
meclisi denmez, dedim.
Mütalaamı kabul edip bana il-
tihak edenler gorulunce Gazi de
bu fikrinden tazgecti. Fakat her
taraftan kendisine en çok emnive-
ti verenler listeye girdiler. \ e halla
bükümet ve Müdafaa-i Milliye
Vekili'nin dahi yardımı ile seçime
arz olundular.
İkinci gruptan kimse namzet
gosterilmedi. Hatbuki. bunlann
çogu İstiklal Harbi'ne ilk gunden
beri canla basla hizmet etrais in-
sanlardı. Bu hususta aramızda
munakaşa da oldu. Gazi:
— Ben muhalif istemiyorum...
diyor ve kendisine sözle ve yazıy-
la en çok sadakat gosterenleri, Bi-
rinci Meclis'te fiiliyalıjla bu em-
niyeti kazananlan ve hemen bü-
tun karargâb mensuplarını nara-
zet gosteriyordu.
len haberler Gazi'nin canını çok
sıktı. Ali Şukru Bey cinayeli, ga-
zete sütunlannda kendisine atıf
olunuyordu. Trabzon hakkında
Sivas Kongresi sırasında da çok
sert hareket etmek istedikleri za-
mao da ben mani olmus ve ikna
her şeyin başıdır diyerek icap eden
iyi tedbirleıie işleri yurutmu^tüm.
Şimdi vaziyel daba da nazikleş-
mişli.
M.Kemal Paşa bana şunu soy-
ledi:
— Trabzon'da kaynayan bir
kazan var. Sen bunu vaktiyle sön-
durmedin. Şimdi de yine kayna-
maya başladı. Bu sefer kuvvetli
bir yumruk hak ettiler. Bunu na-
sıl >apmayı muvafık bulursun?
Mudafaa-i Hukuk merkezınin bu-
yük suıistimaleri de varmış.
— Gayri kanuni hiçbir icraata
Iatır:
"...Bir taraftan İkinci Meclis'e
girebilmek için, bilgi, emek ve se-
ciyesi ile tanınnuş olmaktan ziya-
de sadakat ve mutavaatla (başeğ-
rae) temayuz etmiş olmak ve tur-
lü vasıtalaria Gazi'ye hului etmek
(çevresine sokulmak) ise yaramış-
tı.
Mektuplarla, şiirlerie M.Kemal
Paşa'nın bir dnzüye tekrarlanan
sozler rauayyendi.
'Bizi sen kurtardın, ne emir bu-
yurulursa keramettir'.
Ve bir sürü metbiyeler.
İstiklal Harbi nasıl başladı?
Nasıl bir seyir takip etti? Bugün-
ku durum nedir? Istikbal için pla-
nımız ne olmaiıdır? Artık kimse-
yi ilgilendirmbordu. Biricik du-
şunce Gazi'nin leveccuhunü ka-
zanmak ve mebus olmak >e mem-
Artık Gazi hangi yolu tutarsa
yeni Meclis onun istediği suretle
hedefine götürecekti.
Koyu mutaassıplar da din ve
hele İslam aleyhindeki yeni yolda
birbiriyle çatışacak bir balde de-
gildiier.'
Diğer taraftan da Ankara'da
yeni bir hava esmeye başladı:
İsiamlık terakkiye mani imiş!
Halk Fırkası la dini (din dışı) ve
la ahlaki (ahlak dışı) olmalı imiş..
Macarlar ve Bulgarlar gibi ufak
milletler bizim gibi Almanya ta-
rafında bulunarak mağlup olduk-
ları halde istiklallerini muhafaza
ediyorlarmış... Medeniyete gir-
mişlermiş... Türkiye İslam kaldık-
ça Avrupa ve İngillere, müstemle-
kelerinin çogunun halkı İslam ol-
duğundan bize duşman kalacak-
mış. Sulh yapmayacaklarmış.
10 Teramuz 1923'te Ankara İs-
tasyonu'ndaki kaleme mahsus bi-
nasında fırka nizamnamesini mü-
zakereden sonra Gazi ile yalnu
kalarak basbiballere başlamıştık.
— Dini ve ahlaki olanlar aç kal-
maya mahkûmdurlar.. dediler.
Kendisini hilafet ve saltanat
makaraına layık gören ve bu hu-
suslarda teşebbuslerde de bulunan
din ve namus lehinde lürlü sozler
soykyen ve hatta hutbe okuyan,
benim kapalı yerlerde baş açıklı-
ğımla latife eden, fes ve kalpak
yerine kumaş başlık teklifimi hoş
gormeyen M.Kemal Paşa, benim
hayretle bakagımı göriince şu iza-
hatı verdi:
— Dini ve namusu olanlar ka-
zanamazlar, fakir kalmaya mah-
kûmdurlar. Boyle kimselerle
memleketi zenginleştirmek müm-
kün değildir. Onun için önce din
ve namus telâkkisini kaldırmalı-
yız. Partiyi, bunu kabul edehler-
le kuvvetlendirmeli ve bunları ça-
buk zengin etmeliyiz. Bu surette
kalkınma kolay ve çabuk olur.
Gerçi İsmet Paşa da 5 Ocak
1923 tarihinde bana yazdığı mek-
tupta 'vatanımız ne zaman ma-
mur olacak, bir tek ve asıl mese-
le budur. Sulh olsa da olmasa
da..' demişti. Fakat iki Lozan
arasında Ankara'ya geldiği za-
man kendisinden bu garip mana-
da mülalaa işitmemiştim. Zengin
olmak, mamur olmak, planlı bir
çalısma ve zamanla olurdu.
Gazi'ye şu mütalaamı söyle-
dim:
— Nereden, ne maksatla geldiği
bilinmeyen ve uzerinde kendi milli
kudretimizle işlenmeyen fikirler
milli bünyemizi sarsar. Tanzima-
tın da bu surette kurbanı olduk.
Bizi kuvvetle çozemeyenler yaldız-
lı formüllerle cevherimizi eritebi-
lirler. Harben kazandığımızı sulh-
teki yanlış ve vakitsiz adımları-
mızla daha doğrusu Avrupalılara
aldanmakla elimizden kaçırdığı-
mızı onJar pek iyi bilirler. Bunun
için ilim ve ihtisasa hürmet etmek
ve bilgili ve seciyeli adamlanmız-
la uzerinde işlenmemiş fîkirleri
program diye kabul etmemek ye-
niden aldanmamak için biricik
yoldur. Kendi ilim müesseselerinde
işlenmemiş veya kontrol edilme-
miş bayağı fikirlerin tatbiki diğer
bir bakımdan da tehlikelidir.
Emirle yaptınlacak, yani şiddet-
le tatbik olunacak demektir. Bu
tarz oelki itaat temin eder fakat
sevgi asla!
Bu hususta kendi tecrubelerime
de dayanarak diyebilirim ki, ita-
at gorunuştedir ve muvakkattır.
M.Kemal Paşa:
— Dini ve ahlaki inkılap yap-
madan önce bir şey yapmak doğ-
ru değildir. Bunu da ancak bu
prensibi kabul edebilecek genç un-
surlarla yapabiliriz.
Ben:
— Dinsiz ve ahlaksız bir mille-
te bu dunyada hayat hakkı olma-
dığını tarih gösteriyor. Paşam, bu
akide bizi Bolşevizme göturur. În-
gilizler, mütarekenin ilk zaman-
larmda bizi Bolşevikliğe teşvik
ediyorlardı. Demek bizi başka
yoldan yine oraya surmek istiyor-
İar. Bunun manası açıktır:
Türkiye'yi Ruslarla paylaşmak.
Bu hususta Erzurum'da da ay-
nı fikrimi izah etmiş olduğumu ve
daha önce de Amasya kararınıza
mani olmuş bulunduğumu hatır-
larsınız. Sonra siz Meclis kürsü-
sünden haykırdınız:
'Sulhten sonra millet saflan içi-
ne çekilerek bir ferd-i millet gibi
yaşayacağım'
Halbuki şimdi halkın asla ho-
şuna gitmeyeceği ve benim bile
ucunu bir uçurum görduğürn bir
formülü halka kabul ettirecek bir
idare kurmaya gidiyorsunuz. Bu-
nu yapmayınız. Milli birliğimiz
sarsıhr; bir tüfeyli tabaka halkm
başına geçer, kamnı emer, hiçbi-
rimizin hayatı uzun değildir. Bu
milletin yeni sarsıntılara taham-
mülü yoktur. Izmir lktisat Kong-
resi, iktisadi ihtiyaçlanmızı tesbit
etti. Bir heyeti milliyemiz maarif
programını tesbit edecek. Müte-
hassıs bir askeri heyetle 'ordunun
ilim ve irfanını'm tesbit ettiriniz.
Bu surette planlı ve programlı ola-
rak İstiklal Harbi'ni canıyla ba-
şıyla kurtaran milletimize hürri-
yet ve aşk saadetini tattırahm.
Gazi beni sükûnetle dinledi.
Münakaşayı uzatmadı. Anladık
ki, yeni bir muhit onu yeni hava-
ya çekmek istiyor. Fakat kati ka-
rannı vermiş değil.
Yaru: Başbakaa kim
oiacak?
(29)- tzmir lktisat Kongresi için bkz:
Ökçun Gunduz, Turkiye lktisat Kong-
resi, 1923-lzmır, SBFyay. 1968, Ank,
Karabekir'in kongreye başkan seçımi
s. 269 vd.
(30)- General İsmail Hakkı Tekçe, Tek-
çe'nm Anılan için bkz: GüVıaydın. 4
Aralık 1977.
(31)- Yahya Kahya, 3 Temmuz 1922
gunu Trabzon'da Soğuksu'da evine gi-
derken Uzerine sıkılan 40 kurşunla öl-
düruldu. O günlerin Trabzon Valisi
Ebubekır Hazım Tepeyran, cinayetin
Bolsevıkler tarafından ışlendıginin sa-
nıldığını, sonradan kuşkuların Topal
Osman uzerinde toplandığıru, Kahya'-
nın kardeşinin de kışlada askerlerden
süphe ettığını yazdı. (Tepeyran, Bel-
gelerle Kurtuluş Savaşı, Çağdas Yay.
1982 s: 125). '
General Tekçe, Günaydın Gazetesi'n-
de vayımlanan anıiannda M.Suphi'-
yı oldüren Yahya Kahya'yı Topal Os-
man'ın iki adam ile birlikte kendisi-
nin öldurdüğunu açıkladı!