29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 HAZİRAN 1990 HABERLERÎN DEVAMI BULGARİSTAN CUMHURÎYET/19 Geçmişle Hesaplaşmak ya da Tarih Yazımı.. (Baştarafı 1. Sayfada) açıdan bakmayı öğretir." Burada ister istemez, kendi geçmişimizi ne kadar bitiyoruz sorusu ortaya çıkar; tarih- çiler ve tarih yazımı gündeme gelir. Toplum olarak tarihsel bilince sahip ola- bilmek ve tarihten güne ve geleceğe dönük yararlı dersler çıkarabilmek için, tarihi iyi bil- mek ve geçmişe önyargısız yaklaşmaktan başka çare yoktur. Bunun için, iyi yetişmiş tarihçiler, herke- se açık, zengin arşivler, her şeyin özgürce tartışılabileceği platformlar ve tabulardan arınmış bir demokratik ortam şarttır. Bunlar olmaksızın tarihsel gerçekleri gün tşığına çı- karmak çok güçtür. Aynca, "Tarih belirti aralıklarla yeniden yazılmalı" der büyük ozart ve dûşünür Go- ethe; "6u yalnrzca yeni olgular ortaya çıktı- ğı için değil, fakat zamanla bakış açılan de- ğiştiği için de bir zorunluluktur." (Tarih ve Toplum dergisi; Mart 1990 sayısı; sayfa 62). Işte tûm bu açılardan bakılınca, ülkemiz- de durum pek öyle iç açıcı sayılamaz. Uğur Mumcu'nun bir kuyumcu titizliğiyle araştınp yazdığı "K&zım Karabekir Anlatryor" dizisi- ni okurken, insanın bilincine bir kez daha çarpıyor bu durum. Diziyi sunuş yazısında şu satırlan dikkat çekiciydi Uğur Mumcu'nun: "Karabekir'in anılan devrim tarihimizin bir boşluğunu dolduruyor. Amacımtz yakın tari- hin karanlıkta katan bir bölümünün aydınla- tılmasına yardımcı olmakttr. Bu anılarda Anadolu ihtiialini başlatanların yol aynmlarını ve devrim yıllannın dalgaJan- malarını göreceksiniz. "İhtilal evlatlannı yer!" Bu, bir değişmez kuraldır. Anadolu ihtilali, Türkiye 'de bir yeni dönem açmış; bir çağ de- ğiştirmiştir. Böylesine bir olayda ihtilalcilerin yollannın ayrılması doğaldır. Doğal olmayan, bu otaytar ûzerindeki yasaklann şu ya da bu nedenle bugûn bile sûrmesi ve sürdürülme- sidir!" Yasakçı ve sansürcü anlayışın hiçbir ya- ran olmadığının bilincine varabilsek, ne iyi olacak. İşçilerin uzun yazı (Baftarafı 1. Sayfada) şilik bir ailenin sadece gıda har- camaları net 497 bin 896 lira ol- ması beklenmektedir. Ceiik-tş. Sendikası: 1990 yılı içinde ücretlerin insanca yaşana- bilecek bir düzeye eriştirilmesi he- defınden gidilerek pazarbk marjı dahi düşünülmeden 1990 yılı üc- retleri en az 1 milyon 500 bin lira olmalıdır. Bu ücret, insanca yaşa- nabilecek en düşük aylık ücrettir. Türk işçi hareketinde yer alan sen- dikalann, bu ücreti ilke edinerek, sözleşme masasında taviz verilme- yecek ideal ortalama ücret olarak kabul etmeleri gerekir. Gend Maden-lş (52 bin isçi, or- talama ücret 394-525 bin arası): 1990 yılında yapılacak toplusöz- leşmelerde öncelikle 1980 sonrası kayıplar çıkanlarak hesaplanma- lı, bugün alınması gereken değer bulunmalı ve bu değer, sözleşme başlama rakamı olarak baz kabul edilmelidir. Türkiye Maden-tş (35 bin işçi, ortalama ücret 408 bin lira): Işçi ücretlerinin enflasyonu arttırdığı savı, işverenlerin ve hükümetlerin 1980'den bu yana ücretleri düşür- me politikasımn bir gerekçesi ola- rak kullanıldı. Ücretler tespit edi- lirken, işyerlerindeki farkh ücret uygulamalan nedeniyle, ücretler arasındaki farklan daha arttırmak için yuzdeli zamdan çok, ülkenin bugünkü ekonomik koşullannda ortalama 4 kişilik bir ailenin ge- çinmesini sağlayacak bir ücret zammının seyyanen istenmesi ye- rinde olacaktır. Sdüloz-tş (16 bin işçi, ortalama acret 517 bin 500 lira): Bu yil ya- pılacak toplusözleşmelerde özel- likle 1980 yılından bugüne, kay- bedilen haklann geri alınmasına dikkat edilraelidir. Ücretler, 1980 yılındaki alıra gücü düzeyine yük- seltilmelidir. TEKStF (160 bin işçi, ortalama ücret 400 bin lira): Toplusözleşme görüşmelerinde öncelikle ücretler ve iş güvenliği, işin devamlıuğı dikkate alınacaktır. Enflasyon karşısında yok olmayacak, hayat ILO sınavında geriye sayış (Baftarafı 1. Sayfada) krimjzde Türk-ts btzden destek b- ledi. Biz zaten bona ker zaman hanr oidugumazu, üzerimize dü- şeni yapi-»gımı-n söyledik. Aacak bizim etkili bir şeyler yapabHaıe- miz bir yerde tamamen Türk-lşin faaliyeüeriae ve etldnligİM baglı. Türk-tş Türkiye'de bir mncadeie verecek, etkinlik yapacak. Karşı- lasbg] engeUer ve sonınlan somnt olarak bize ulaşnracak, biri uya- racak. Biz de onun uyanlan, so- mot istemleri dogrultusunda yap- mamız gerekeıUeri yapacagız. So- yut deslek bir işe yaramaz. Somnt sorunlar uzerinde mücadeie etmek gerek." Çeşitli değişik kaynaklardan al- dıklan bügilerie Türkiye'deki ge- lişmeleri çok yakından izledikle- ri anlaşılan uluslararası sendikal kuruluşlann yöneticileri, kamu çalışanlannın, öğretmenlerin Türkiye'de başlattıklan sendikal haklar kampanyasma, sendikalaş- maya karşı sözleşmeli personel uy- gulamasına, toplusözleşmelerdeki kitlenme, grev hakkının engellen- tnesine ilişkin uygulamalarda so- mut destek verebilmek için, Türk- Iş'ten hareket beklediklerine işa- ret ettiler. "Bütün bu konnlarda tek tek öncelikle Türk-tş'in ciddi bir şeyler yapması ve konulan bi- ze getirmesi gerek" dediler. Avrupa Işçi Sendikalan Konfe- derasyonu'nun (ETUC) Türk-îş yönetiminin katılmadığı oturum- İannda Doğu Avrupa gelişmeleri- ne ilişkin raporlann değerlendiril- mesinden sonra Doğu-Batı Avru- pa sendikal hareketinin tümünün kaulacagı bir forum düzenlenmesi kararı alındı. Avrupa ülkelerinin 5 terörist (Baftarafı 1. Sayfada) arasında Adıyaman'ın Besai ilçesi Karagüveç bölgesinde karşılaştık- lan 2 teröristle çatışmaya girdiler. Iki terörist de ölü olarak ele geç- ti. Siirt ili Eruh ilçesi Koçtepe mevkiüıde çıkan bir başka silahlı çauşmada da 1 terörist ölü olarak ele geçirildi. Bunlann yanı sıra sürdurülen operasyonlar sırasında Hakkâri bölgesinde 3, Tunceli bölgesinde 2 olmak üzere, 5 teröristin de sağ olarak teslim alındığı bildirildi. Bölge Valiliği'nin açıklamasmda, ölü ve sağ olarak de geçirilen te- röristlerle birlikte 5 adet Kalaşni- kof marka uzun namlulu silah, 10 adet şarjör, 3 adet el borabası, 8 adet elektrikli fünye ve çok sayı- da fışek ile çeşitli malzemelerin de elde edildiği kaydedildi. önceki gün sürdurülen söz konusu ope- rasyonlar sırasında çıkan çatışma- larda l'i astegrnen, 6 er de şehit olmuştu. Bu arada dün Hakkâri'nin Çu- kurca ilçesi Çığlı köyünün bir grup PKK'lı militan tarafından basıldığı öğrenildi. ENin Çığlı kö- yüne gelen PKK'lılar, köyden 170 katır ve 13 öküzü kaçırdılar. Irak sınırı yönüne doğru kaçan mili- tanların yakalanması için operas- yonların başlatıldığı öğrenildi. çalışanlarım bir araya getirmek üzere ETUC ile birlikte, Hür Dün- ya Işçi Sendikalan Konfederasyo- nu (ICFTU), Dünya Sendikalar Birliği (WCL) ve sendikalann Av- rupa Topluluğu'ndaki ekonomik çıkarlannı savunan TUAC görev alacak. Sonbaharda tarihi henüz belirlenmeyen forumun gündemi- ni ise Doğu-Batı Avrupa ülkeleri- nin işçileri ve sendikalannın hak- lar, ortak değerler, çalışma kosul- ları, ücretler, sosyal koşullar için 15 ve güçbırliği olusturuyor. Batı ve Doğu sendikal hareketlerinin işsizlik ve sosyal dampinge karşı birlikte savaşım venneleri, Doğu ve Baü'nın ekonomik örgütlenme- leri, ülkelerin ekonomik kararla- n uzerinde bu doğrultuda etkili olmalannın programlanması ön- görülüyor. Türk-lş Başkanı Şevket Yılmaz, ETUCun toplantı hazırlıklanna ilişkin 2. gün yapüan son oturu- muna katıldı. Ancak Türkiye'ye ilişkin herhangi bir sorun ya da tartışma gündeme getirilmedi. ILO direktöründen sonra ILO 1 da en yetkili isimler arasında ge- nel direktör görevinde olan ve da- ha önce Sendika özgürlükleri Ko- mitesi Başkanı olarak Türkiye*yi yakından izleyen, birçok kez gel- miş ve raporlar düzenlemiş W.Simpson'dan, Türkiye'nin ILO'daki durumu ve geleceği uze- rinde bir değerlendirme istedik. öncelikle geçen yıl 98 sayılı söz- leşme ihlali nedeni ile işveren gru- bunun dayatması sayesinde kara listeden kurtulan, ancak ondan da agır sayılabilecek biçimde eleşti- rilere hedef olan Türkiye'nin bu yıl listeye girmemesinin anlamını sorduk, şöyle yanıtladı: "Bu, doj- rudan ILO'nuıı fah^ifm sisteminiıı dogal bir sonucn. Bu yıl Türkjye 98'den gönişülmnyor Id listeye gir- iin. Ancak yıl içinde işçi kanadı, başta Türk-lş, özel bir çaba gös- terip, gerekçekrie görüşme zorun- lnhıgu nzerindc ısrarta olsaydı, lis- teyt ve gündeme girebUlrdi. Tabü D organlarda dogrudan görevti ol- nadıgım için getişmekri bflemem. Normal koşnllarda zaten bu yıl göritşülmemesi gerekiyordo. Bu Hbette sorunun ILO için önemi- ain azaldıgı anlamına gelmiyor. Sadece genel kunıllar bütün diin- yt sonınlan ve ülkeler arasında, yeni dnrnmlaıia baglanbh olarak bir secim yapmak zorandadırlar. Bu seçimde ILO Gene) KunıİB- ouo o yıl için ağıriık verdigi ko- aular öncelik alır. Id 98 sayıh söz- leşme bu anlamda da gündemde Simpson özellikle bir ülkenin genel kurulda taraşümasma baka- rak ILO'daki saygınüğına ölçü ya- pılmaması gereğine işaret ediyor. Bir ülkenin önetnli hiçbir ILO söz- eşmesini imzalamayarak ILO Ge- nel Kurulu tartışmalan dışında kalabileceğuıi, ancak ILO'da say- gınlığı olan bir ülke konumunda ısla olamayacağını vurguluyor. Simpson, 98 sayıh sözleşmeden Türkiye'nin gelecek yıl gündeme gelebileceği kanısında. şartlannı karşdayacak bir ücret il- kesi, ücret zammı önerisi getirile- cektir. İşveren sendikalan da 1990 yı- hnda ücret ilkesinin ne olması ge- rektiği, verilecek ücretin ortaya çı- karacağı sonuçlan da şöyle değer- lendirdiler: MESS: Ücret ilkemiz, işçiyi enf- lasyona ezdirmemek ve refahtan da pay vermektir. MESS'in bu il- ke doğrultusunda 1988-1990 yılı grup toplusözleşmelerinin 2. yılı için yaptığ) düzenleme, diğer iş- kollannda da iyi bir emsal olarak kullanılmaktadır. tşçilerimize, şartlann elverdiği ölçüde, en iyi imkânlan sağlamak amacımızdır. Ancak bunu yaparken, işyerleri- mizin de üretim ve rekabet imkân- lannı yitinnemesine dikkat edece- ğiz. Toplusözleşme, bir ölçü ve he- sap meselesidir. Burada yapılan yanhşhklann faturası, önce işciye ve işverene, sonra da tüm vatan- dasa çıkmaktadır. Türkiye Gıda Sanayi tşverenleri Sendikası: Toplusözleşmelerde uc- ret 7ammı, enflasyon oranına belli bir refah payı eklenerek ve sektör- lere mensup işyerlerinin ödeme gücü de gözönüne alınarak >-apıl- malıdır. Bunun yanında verimli- liği yükseltmek için teşvik edici bir unsur olan iş değerlendirmesi sis- temi de toplusözleşmelerde yer al- malıdır. Çoğu zaman, iscilerin re- fah seviyesini yükselten zamlar, kücük ve orta büyüklükteki işlet- melere kaldıramayacağı bir yük getirmekte ve işletmeler kapasite azaltma, tensikata gitme ve hatta işyerlerini kapatmaya mecbur ol- mak tadırlar. K1PLAS: Bu yü yapılacak top- lusözleşmelerde, keyfi ve işciye faydası dokunmayan, buna muka- bil işyerinde üretımi olumsuz et- kileyen bınakım imtiyazlı sendi- kal haklar olmamah, işyerinin en iyi ve rantabl cahşabileceği kural- lar kabul edilmelı, yönetüne ve hızlı karar ahnaya yönelik ımkân- lar yönetime verilmeli, sendikal formalitekr teklif edilmemeli, tek- nik eğitim ve produktiviteyi sağ- layıcı önlemler alınmalı, seyyani ücret zammmdan vazgeçilmelidir. 1990 yılı başından bu yana deği- şik iş kollannda yapılan toplusöz- leşmelerle işciye 4-5 bin lira saat ücret zammı ve muhtelif işkolla- nnda değişik sosyal haklar veril- miştir. Kagıt tşverenleri Sendikası: Üc- ret ödemesi, sadece işçinin geliri olması açısından değil, işletme gi- derlerinin bir bölümünü oluştur- ması yönünden de incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde toplusöz- leşmelerde sendikamız tarafından çalışma banşını geliştirecek bir politika izlenirken, üye işyerleri- mizin mali dengelerini bozmaya- cak ölçuler içerisinde kalınması- na dikkat edilecektir. Haeı (Baftarafı 1. Sayfada) gidemeyenlerin, gelecek yıl aynı ücretle hacca gidebilmeleri için hükümetten yardım istedi. Diyanet tşleri Vakfı Genel Mer- kezi Mütevelli Heyeti Başkanı ve Diyanet lşleri Başkan Yardımcısı Halit Güner, Cumhuriyet muha- birinin sorulannı yanıtlarken bu sabahtan itibaren paralann öde- nebilmesi için ilgili banka şubele- rine talimat verileceğini bildirdi. Güner, ödemeterin il müftülükleri aracüığıyla gerçekleştirileceğini belirtti ve şu bilgiyi verdi: "Hacı adaylanmız, bugiinden itibaren daha önce ödemede bu- lunduklan il mnftBİüğüne ellerin- deki alındı makbuzlanyla birlik- te gdecekler. Müfrülükler, mak- buzlara 'ödeme' damgası vuracak- lar. Ödemeler, ilgili banka sube- lerinde hacı adaylanoa yapılacak." Güner, ödemelerin usulüne uy- gun vekâletnamelerle de yapılabi- leceğini, ölen haa adaylannın da varislerine ödemenin gerçekleşti- rileceğini bildirdi. Hacı adaylan için yapüan "zo- nınlu masraflar" tutarı olarak yaklaşık 250 bin liralık bir kesin- ti uygulanacağını belirten Güner, bu kesintinin yapüabUeceğine iliş- kin hukmun, daha önce hacı adaylanna verilen "Hac Yönerge- si"nde yer aldığını belirtti. TATBİKATIİZLEDİ — Cumhurbaşkanı Turgul Özal, Deniz Kurdu 2 - 90 tatbikaü ile ilk kez bir deniz tatbikatına katddı. Bodnım-Antalya arasındaki tatbikatın her safhasını dikkatle izleyen Cumhurbaşka- nı Özal, elindeki dürbünle uçaklann ve gemilerin attıklan bombalann bedeflere düşüşlerini izledi. ÖzaVdan 'modern ordu' vaadi FARUK BtLDİRİCİ MEHMET SARAÇ YAVUZ FİRKATEYNİ/AN- TALYA — Deniz Kuvvetleri'nin planh tatbikatlanndan Deniz Kur- du 2-90 tatbikatının Bodrum - Antalya bölümünü 36 saat sttrey- le izleyen Cumhurbaşkanı Turgut Özal dün Antalya'ya geldi ve eşi Semra Özal ile buluşarak tatil yap- raaya başladı. Özal, gemide gaze- tecilere, Türk ordusunun ve özel- likle de donanmanın modemizas- yonunun devam edeceğini ve pro- fesyonel ekiplere daha fazla ihti- yaç olduğunu söyledi. 11 haziranda Gölcük'te başla- yan ve Bodnım'da Cumhurbaşka- nı Turgut özal, Genelkurmay Baş- kan] Orgeneral Necip Tonımtay, Kara Kuvvetleri Komutanı Orge- neral Dogan Güreş, Deniz Kuvvet- leri Komutanı Oramiral Orhan Karabulut, Hava Kuvvetleri Ko- mutanı Orgeneral Safter Necioğ- lu'nun da katılımıyla Akdeniz'de devam eden Deniz Kurdu 2/90 tat- bikatı dün Antalya açıklannda ya- pılan "tören gecişi" ile sona erdi. Ozal'dan güneydekî komşulara Cumhurbaşkam Turgut özal "tören geçişini" izledikten sonra otuz altı saat kaldığı Yavuz'dan aynhnadan önce bir basın toplan- tısı düzenledi. İlk defa bir deniz tatbikatına katıldığını belirten özal, Deniz Kuvvetleri'nin tüm personelini ve diğer ilgılileri "çok başanlı bir tatbikat yapıldı" diye- rek kutladı. Geçen tatbikatlarda da söylediği gibi modern silah, araç ve gereçlerin kullanılmasın- da daha fazla profesyonel ekibe ihtiyaç olduğunu belirten Cum- hurbaşkanı, bu sözlerinin "bazen yanlış anlaşıldığı"nı söyledi. "Uznn zamandan beri silahlı kuvveüerin bu konuyu nazan dik- kate aldığını" söyleyen Cumhur- başkanı Turgut özal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bildiğiniz gibi uzman erbaşlık kanunu gibi kanunlarla profesyo- nel taraî güçlendirilmeye çalışılı- yordu. Tabü ileride bu modern araç ve gereçlerin artması dolayı- sıyla astsubay ve subay kadrola- nmızın ona göre lasfiye edilmesi gereklidir. Bunun yanında uzman çavuşlar, erbaşlardan herhalde da- ha fazla istihdam yoluna gidik- cektir." Modern gemilerin kullanılma- sı ve kontrol için iyi yetişmiş bir kadroya ihtiyaç olduğunu belirten özal "Maksadımız çok açıkbr. Önümüzdeki günlerde moderni- zasyon devam edecektir. Trak-2 projesinin uzerinde hassasiyetle dnracagız. Yeni iki tane daha, bi- raz daha büyük firkateyn ba şe- kilde filomuza katılmış olacak" dedi. Cumhurbaşkanı özal'ın bulun- duğu Yavuz Sancak fırkateyni sa- at 14.15'te yat limanına geldi. Bu arada Antalya Belediye Baş- kanı DYP'lı Hasan Subası'nın Özal'ı karşılamaya gitmeyerek ye- rine Başkanvekili Abdurrahman Fırtma'yı göndermesi dikkati çek- Cumhurbaşkanhğı Basın Büro- su görevlileri, özal'm açüışı bu- gün yapılacak olan beş yıldızlı Steigenberger Fdez Oteli'ne gide- ceğini söyleyerek gazetecileri ya- mlttılar. Gazetecüer, uzun süren çabaları sonucunda cumhurbaş- kamnın her zamanki gibi Ağa Ceylan'ın Çamyuva'daki Simena Tatil Köyü'ne gittiğini belirlediler, ancak içeri alınnıadılar. özal'ın bugün Antalya'da bazı açılışlar yapacağı bildirildi. Cumhurbaşkanı, carşama günü Ankara'ya dönecek. • Yargılanmama olanağı doğdu Horzıımdavasında ziyaret yasallık tartısıııası ANKARA (Cumhuriyet Büro- J 3ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Cumhurbaşkanı Turgut ÖzaTın, Türkiye'nin güney kom- şuları ve bölgedeki Arap ülkeleri ile son dönemde bozulma eğilimi- ne giren iüşkilerini düzeltmeye yö- nelik bir dizi ziyaret gerçekleştireceği kesinlik kazandı. Ankara'daki yetkili çevrelerden edinilen bu bilgi, Cumhurbaşkan- hğı Sözcüsü Büyükelçi Kaya To- peri tarafından dün Antalya'da doğrulandı. Toperi, tarihleri sap- tanmamış olmakla beraber bu zi- yaretlerin bayramdan sonra yapılmasının beklendiğini bildir- di. özal'la birlikte Antalya'da bu- lunan Toperi, gazetecilerin soru- larını yanıtlarken Suriye, Iran, Irak, Ürdün ve Körfez ülkelerini kapsayacak olan bu ziyaretlerin birer günlük olacağını söyledi. To- peri, Cumhurbaşkanı özal'ın söz konusu ziyaretleri sırasında ağır- lıklı olarak ikili ilişkilerin gelişti- rilmesi uzerinde duracağını sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanı Özal'ın bu üst düzeyli ziyaretlerinde öncelikli olarak GAP ve Fırat ile Dicle'nin sulannın paylaşımı konulannda Arap dünyasında beliren Türkiye aleyhtan yaklaşımlan gidermeye çalışacağı tahmin ediliyor. Bu ko- nunun Arap basınında artan bir biçimde işlenerek Türkiye'nin komşularını susuz bırakmayı amaçladığının bildirihnesi, Anka- ra'yı rahatsız ediyor. öte yandan özellikle Iraklı yet- kililerin son dönemde sert ifade- ler kullanarak Türkiye'yi su konusunda eleştirmekten çekiu- memeleri bu rahatsızhğı arttırmış bulunuyor. Cumhurbaşkanı Özal'ın Suriye ve Irak'a yapacağı ziyaretlerde, su konusunun ön pla- na çıkmasına kesin gözüyle bakı- lıyor. Bu çerçevede Özal'ın, Türkiye'nin suyu komşularına karşı bir silah olarak görmediği- ni vurgulaması bekleniyor. öte yandan Şam'da Devlet Baş- kanı Hafız Esad ile yapacağı te- masları sırasında Özal'ın Türkiye'nin sınır güvenliği konu- sundaki duyarhlığını en üst düzey- de dile getirerek bu konuda etkin tedbirler almasını isteveceği var- sayıhyor. Özal'ın Bağdat'ta bulunduğu süre içinde ise Irak'ın yapmakta olduğu iddia edilen "süper top^ *un parçası olduğu savıyla Türki- ye'de elkonan bir borunun daha sonra Ingiltere'ye iade edilmesi ne- deniyle iki ülke ilişkilerine giren soğukluğu da gidermeye çahşacağı tahmin edih'yor. Özal'ın Tahran'da da "türban krizi" nedeniyle geçen yıl yaşanan diplomatik bunalımdan sonra durgunlaşan ilişkilerin canlandı- nlması için yeni adımlann atılma- sım istemesi bekleniyor. TURAN YILMAZ ANKARA — Yargıtay'ın boz- ma gerekcesi, "Horzum davası"- run yasaüığını tartışma gündemi- ne getirirken, Kemal Horznm'a da yargüanmaktan kurtulma ola- nağı sağladı. Yargıtay karanna göre Horzum için Isviçre'den bu kez "usulüne uygun" olarak ye- niden "yargılama yetkisi" isten- mesi gerekecek. lsviçre'nin yapı- lacak bu başvuruya olumlu yanıt vermemesi halinde ise Horzum'- un, Suçluların ladesi Sözleşmesi hükümleri nedeniyle Türkiye'de yargılanamayacağı bildirildi. Yar- gıtay'ın bozma gerekcesi yaptığı iade başvurusu, Adalet Bakanlı- ğı Ceza lşleri Genel Müdür Yar- dımcısı Turgut Aydın tarafından 'Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ekrem Çetenk'e imzala- tılmıştı. Davanın bu şekilde "çık- maz"a sokulmasına yol açan Adalet Bakanhğı'nın tutumu da tartışma gündemine geldi. Adalet Bakanhğı'nın, sonuçta 12.5 yıla mahkûra olan ve halen tutuklu bulunan işadamı Kemal Horzum'un yargılanmaktan kur- tulması sonucunu da doğurabile- cek bu tutumu, "ytrgıya yürüt- menin mödahalesi" olarak vo- rumlandı. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, boz- ma gerekçesinde, Horzum'un ia- desi için yapılan başvuruyu, Av- rupa Suçlulann tadesi Sözleşme- si'ne uygun bulmadığını belirtti. Bu nedenle davanın esasına gir- meksizin, verilen kararı usulden bozdu. Bu karan yorumlayan ce- za hukukçulan, Yargıtay'ın kara- nna göre davanın Horzum'un ia- desinden bugüne kadarki bölü- münün yok sayıhnası gerektiğini, başta iade başvurusu olmak üze- re birçok işlemin yeni baştan ya- pılması gerektiğini söylediler. Horzum'un avukatlarından Prof. Dr. Ufnr AlacakapUn, Yargıtay karanna göre Horzum'- un iadesinin usulsüz bir biçimde yapüdığının ortaya çıktığını belir- terek, "Sabte bir belge ile iade is- teminde bulunuldugu anlaşümak- tadır. Böyle bir belgeye dayanıla- rak yapılan işlem ise yok sayılır. Bu dunımda ise Horzum'un yar- gılanma şartmın bulunmadıgı or- taya çıkmaktadır. Buna göre bu kez usulüne uygun bir biçimde ye- niden iade isteminde bulunulma- sı, bu istemin kabul edilmesi ha- linde de yargılamaya devam edil- mesi gerekmektedir" dedi. Kemal Horzum'un Emlak Kre- di Bankası'ndan aldığı krediler konusunu inceleyen TBMM Araş- ürma Komisyonu'ndan beş kişilik bir heyet, Bülent Şemiler ile bu- gun bir kez daha görüşecek. BAYKAL SEÇİM GEZİSİNDE W ANAP'a oy vermenin vebali vardır EVREN DEĞER ESKİŞEHİR — SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal ANAP'a oy vermenin "vebali" olacağını belirterek, "Oy vermek, Özal'a belal olsun demektir" dedi. Bay- kal Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı elestirirken de "Senin neyine cumhurbaşkam olarak buğdav fi- yaü vermek. Cumhurbaşkanı mı- sın, Toprak Mahsulleri Ofısi baş- kanı mısın? Kendi işine bak" di- ye konuştu. Deniz Baykal dün karayolu ile gittiği Eskişehir'de SHP'li Beledi- ye Başkanı Selami Vardar tarafın- dan karşılandı. Baykal burada yaptığj konuşmada belediyelerin olumsuz bir mali kuşatma altın- da bulunduğunu söyledi. SHP'li Belediye Başkanı Vardar ise Es- kişehir belediye işçilerinin bir sü- redir bağıtlanamayan toplu iş söz- leşmesinden yakınarak, "34 mil- yar gelirimiz var. 32 milyannı iş- çilere ödememiz gerekiyor. Bunu ödeyemeyiz. Sözleşme şu anda Yüksek Hakem Kurulu nda. Bn- rada ödeyebilecegüniz şekilde bir karar çıkarsa öderiz. Voksa öde- yebilecegimiz kadar isçi çalıştın- nz. Diger işçileri çıkannz" dedi. Baykal Eskişehir Belediyesi'nden aynhrken de bağıtlanamayan top- lu iş sözleşmesi nedeniyle pasif di- reniş için sakal bırakan belediye işçileri tarafından "Toplu sözleş- me ne oldu? Açız" diye protesto edildi. Bu arada bazı işçilerin SHP otobüsünü yumrukladıkla- n da gözlendi. SHP Genel Sekreteri Baykal daha sonra önümüzdeki hafta pa- zar günü seçim yapılacak Eskişe- hir'in Kırka beldesine gecti. Ka- labalık ve hareketli bir vatandaş ıcpluiuğu tarafından karşılanan Baykal burada yaptığı konuşma- da özetle şunları söyledi: "Bugünkü iktidar ölmnş de na- mazım kılan yok. ANAP bu se£ çimle burada kendisine hayat aşısı vurdunnak istiyor. Seçim zaraan- lan muhasebe zamanıdır. Işte şimdi siz memleketin gidişatından hesap soracaksımz." Sosyalistler önde ZAFER ARAPKİRLI ~ SOFYA — Bulgaristan'da dün ülke tarihinin 44 yıldır > ı a; şadığı ilk serbest genel seçimlerin ikinci tu- ru yapıldı. Seçim sonucunda Türk azınhğın örgütlendiği Hak ve Öz- gürlükler Hareketi beklediğine ya- kın oranda oy alarak parlamento- nun üçüncü siyasi gücu durumu- na geldi. 400 üyeli parlamentodaki 81 üyeliğin belirlenmesi için yapılan ikinci tur oylamada seçim sandık- ları TSJ 18.00'de kapandı. Gelen ilk sonuçlara gore, 81 bölgeden 22'sinde, sosyalist aday- lann büyük bir farkla rakipleri- nin önünde gittiği kaydediliyor. Sofya'ya ulasan haberlere göre, sosyalistler, 33 bölgede de az bir farkla önde gidiyorlar. İlk turda 107 sandalye kazanan muhalif Demokratik Güçler Bir- liği'nin (UDF) üderlerinden Petar Beron dün yaptığı açıklamada, sosyalistlerin salt çoğunluğu ka- zanacağıru sandığını kaydetti. Be- ron, "ancak böyle bir hükumet geçici olnr, ülkeyi uzun bir süre yönetemez" ifadesini kullandı. Sosyalist Parti lideri Alexander Lilov da, dün BBC'ye verdiği de- mecte, bir Ulusal Birlik koalisyo- nunun kurulmasım istediklerinı söyledi. Lilov, muhalefetin bu öneriyi reddetmesi durumunda "uzmanlar ve profesyonellerden oluşan bir hükumet kunnak için saygın kişilere yaklaşacagım" be- lirtti. Siyasi gözlemciler de, sosyalist- lerin parlamentoda çoğunluğu sağlayacağı konusunda görüş bir- liği içindeler. 10 haziran günü yapılan ilk tu- run aksıne dünku seçimler genel- likle sakin ve gergin olmayan bir atmosferde gerçekleştirildi. Geçen hafta pazar gunü yapılan seçinı- ler öncesinde ve seçimin hemen er- tesinde özellikle başkent Sofya'da gerginleşen siyasi ortam, muhale- fetteki Demokratik Güçler Birli- ği'nin "seçime komünistler tara- fından hile kanştınldığı" iddialan ile doruğa tırmanmıştı. Seçimin ilk tur sonuçlarının ik- tidardaki komünistlerın galibiye- tini göstermesi ve bunun hemen ardından yabancı gözlemci heyet- lerinin de "seçimin adil ve temiz" olduğunu onaylamaları, muhale- fetin yoğun ofkesini doğurmuşlu. Seçim sistemî nasıl? Bulgaristan'da secim karan alınmasından sonra en çok tar- tışüan konuiardan biri de seçim sistemi oldu. İktidar olmanın avantannı kullanmak isteyen ko- münistlerin önerdiği çoğunluk sistemi ile bunu engellemek is- teyen muhalefetin sıkı pazarlık- tan sonucu ikisinin kanşımı olan ve Macaristan ile Federal AJmanya'yı andıran iki turlu se- çim sisteminde karar kıhndı. Buna göre 400 üyeli parla- mentonun 200 üyeliği için çok adaylı ve nispi temsil usulüne göre diğer 200 sandalyesi için de çoğunluk sistemine göre oy kul- lanıhyor. İlk turda gerekli yüz- de 4'lük barajı aşabilen partile- rin, ikinci tura katılmaya hak kazandığı seçimde 10 hazian pa- zar günü 319 sandalyenin tiangi partilere gideceği ve bu adayla- nn isimleri belli oldu. Dün de geri kalan 81 seçim bölgesinde -daha önce en çok oyu alan ikişer adaym yanştığı ikinci tur için oy kullaiulâı. Türk azınlık adaylan bu 8İ bölgeden 7*sinde de ikinci tur şansı denedileT. DüNYA KUPASI İtalyanlarsoruyor Bunlar Marsh mı? NİLGÜN CERRAHOCLU CAGLIARI — Cagliari'de lngiltere-Hollanda karşılaşması "İtalya 90'ın" en uzun günü oldu. Olayı izlemeye giden gazeteci- ler, 1 gün ve 1 gece boyunca ger- çek bir savaş muhabiri psikozu- nu ^aşadılar. ttalyan Televizyonu RAI'nin 2. kanal muhabirlerin- den Massimo De Grandis'in bir parmağı ve kaburga kemikleri kı- nldı. tspanyol Diario (16) gazete- sinin foto muhabiri ise suratına yumruk yedi. Hooliganlann, jaıı- darmaları "hooli, booli, hooli" diye bağırarak taş yağmuruna tut- malannı izleyen Sunday Times muhabiri Johnston, gördüğü sah- neleri, "Dehşet" sözcüğü ile ifa- de etti. Polis, Jngiliz ve Hollan- dalı taraftarlann arasında tüm maç günü boyunca delinmez bir güvenlik perdesi oluşturdu. İki ta- kımın taraftarlan, Cagh'ari Stadı'- na ayn ayrı polis ve jandarma eş- liğinde götürüldü. Statta ise yine güvenlik güçleri, taraftarlan bir toplama kampındaymışcasına sü- rekli gözetimde tuttu. Stat çevre- sinde polis ve jandarmalar 2000'e yakın hooliganı çevirdi ve üzerle- rini aradı. Tüfeklerin namlulan- nı, ellerini enselerinde kitleyen ho- oliganlara çeviren jandarmalar, yansı biletsiz olduğu saptanan ln- gıliz ve Hollandalılan maça sok- madı. Hooliganlar, i_ncak bir iç savaş ortamında gözükecek ara- ma operasyonunda bile kanşıkhk yarattılar. Kimi şarkı söyledi, ki- mi bağırıp çağırdı. Kimi stattaki gibi koro yaptı. Cagliari, kuşat- ma altına alınmış bir kent gibi gözükmesine karşın, maç sırasın- da asayiş güçlükle sağlanabildi. Yan yanya işleyen biralkol yasa- gı (bazı barlar bira servisi yaptı) ve maçın berabere bitmesi yatış- tırıcı rol oynadı. Maç sonrası po- lis, stattan, önce Hollandalılan, sonra Ingilizleri ayrı ayrı çıkardı ve yine kafileler halinde bu grup- lara limanlara ve havaalanına dek eşlik etti. Hollandalılann büyük bir bölümü 21 hazirandaki Hollanda-lrlanda maçım izlemek üzere Palermo'ya hareket ettiler. Bir gün ve bir gece boyunca pa- nik içinde yaşayan Cagliari halkı- run daha çok Hollandalılann ta- rafını tuttuğu görüldü. Milan'da oynayan Gullit, Van Basten, Rij- kaard gibi futbolculann, Hollan- da milli takımında yer alması, Italyanlarda Hollandalılara kar- şı sempati uyandırdı. lngilizlere duyulan antipati ise açıkça belli edüdi. Cagliari sınırlanmn ötesinde Italya'nın pek çok yerinde ise fut- bolla ilgisi olmayan tngiliz turist- ler otellerden geri çevrildiler. Pek çok İngiliz, milliyeti belli olur ol- maz, Italyanlann kötü bir tutum almasından, kendilerini hor gören bakışlarla süzmesinden yakınıyor. Topraklannda güneş batmayan imparatorluğun torunlan, şimdi hooliganlar yüzünden ancak 3. Dunya ulkeleri vatandaşlanna gösterilen bir muameleye tabi tu- tuluyorlar. Bu arada önceki gün Avrupa Topluluğu zirvesi için Dublin'de bir araya gelen 12'lerin içişleri ba- kanlan, ttalyanlan, alınan güven- lik önlemleri nedeniyle tebrik et- ti. Ve gerçek bir anti-hooligan it- tifakı oluşturmaya karar verdiler. İçişleri Bakanlığı'ndan oluşan ve Turklere, Kuzey Afrikalılara ko- nan vizeler, uyuşturucu trafiği gi- bi sonınlan tartışmak için bir ara- ya gelen Trevi grubu, AT sınırla- rı içinde hooüganlan göz altına al- ma kararı altiı. İngiliz içişleri Ba- kanı David VVaddington, Dünya Kupası sırasında ttalya'da tutuk- lanan ve hapse atılan hooliganla- nn Ingiltere'ye dönüşte de hapis cezası yiyeceklerini açıkladı. Şık giyime meraklı, klasik ka- lıplar içinde yaşayap ve hâlâ de- ğerlere sahip çıkan ttalyanlar, ho- oliganlara akıl sır erdiremiyorlar. Örneğin kupa maçlarına operaya gider gibi kuaförlü ve şık giden Ttalyanlar, mideleri bira ile şişmiş saçlan sıfır numara tıraşlı, göğüs- leri, kolları döğmelerle kaplı ho- oliganlar için "Bunlar Marslı mı?" diye sorarak şaşkınlıklarım dile getiriyorlar. TV'de olayı tar- tışan İtalyan gazetecileri, bu an- lamsız vahşeti kavramakta güçlük çektiklerini söyluyorlar ve bu ga- rip saldırganlığı "yersiz, geri ze- kâlı, sersemce" davranış biçimi olarak değerlendiriyorlar. Hooligan (Baftarafı 1. Sayfada) ile bir anda patlayan olaylan po- lis kontrol altına alamadı. Böl- gedeki bir kaıbüratör dükkânııı- üakı otoları tahrip eden hooli- ganlar bir şarap deposunu da. basarak tüm şarap şişelerini kır- dılar. Hollandalı hooliganlann bu taşkınlıklanna İngiliz hooli- ganlar da katılınca bu kez kav- ga iki grup hooligan arasında başladı ve polis kontrolü iyice kaybetti. Sa>ilan 500*0 bulan İn- giliz hooliganların üzerine Ital-' yan polisi gözyaşartıcı bomba atmak zorunda kaldı. İtalyan polisinin copladığı İngiliz hoo- liganlar daha sonra yerlere yatı- . rılarak üzerleri arandı. Üzerle- rinde maç bileti olanlar yine po- lis kordonu altında stada götü- rülurken bileti olmayanlar polis kordonu altında maçın sonunu sokakta oturarak beklemek zo- runda bırakıidı. 25 hooligamn ambülanslarla hastanelere dağı- tıhnasından sonra polis müdü- rü, hooliganlann polis güçleri- ne tahta ve taşlarla saldırdıkla- rım açıkladı. Maçtan 1 saat önce Cagliari sokaklarında "Hollandalılan eşek sudan gelinceye kadar dö- vecegiz. İntikam" diye bağırarak dolaşan İngiliz hooliganlar ara- sında Neo-Nazilerle gamalı haçh kişilerin de olduğu belirlendi. ALTIN REHBER i kullanın. hayatı kolaylastırın!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear