Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 HAZİRAN 1990 HABERLERÎN DEVAMI
BULGARİSTAN
CUMHURÎYET/19
Geçmişle Hesaplaşmak ya da Tarih Yazımı..
(Baştarafı 1. Sayfada)
açıdan bakmayı öğretir."
Burada ister istemez, kendi geçmişimizi
ne kadar bitiyoruz sorusu ortaya çıkar; tarih-
çiler ve tarih yazımı gündeme gelir.
Toplum olarak tarihsel bilince sahip ola-
bilmek ve tarihten güne ve geleceğe dönük
yararlı dersler çıkarabilmek için, tarihi iyi bil-
mek ve geçmişe önyargısız yaklaşmaktan
başka çare yoktur.
Bunun için, iyi yetişmiş tarihçiler, herke-
se açık, zengin arşivler, her şeyin özgürce
tartışılabileceği platformlar ve tabulardan
arınmış bir demokratik ortam şarttır. Bunlar
olmaksızın tarihsel gerçekleri gün tşığına çı-
karmak çok güçtür.
Aynca, "Tarih belirti aralıklarla yeniden
yazılmalı" der büyük ozart ve dûşünür Go-
ethe; "6u yalnrzca yeni olgular ortaya çıktı-
ğı için değil, fakat zamanla bakış açılan de-
ğiştiği için de bir zorunluluktur." (Tarih ve
Toplum dergisi; Mart 1990 sayısı; sayfa 62).
Işte tûm bu açılardan bakılınca, ülkemiz-
de durum pek öyle iç açıcı sayılamaz. Uğur
Mumcu'nun bir kuyumcu titizliğiyle araştınp
yazdığı "K&zım Karabekir Anlatryor" dizisi-
ni okurken, insanın bilincine bir kez daha
çarpıyor bu durum.
Diziyi sunuş yazısında şu satırlan dikkat
çekiciydi Uğur Mumcu'nun:
"Karabekir'in anılan devrim tarihimizin bir
boşluğunu dolduruyor. Amacımtz yakın tari-
hin karanlıkta katan bir bölümünün aydınla-
tılmasına yardımcı olmakttr.
Bu anılarda Anadolu ihtiialini başlatanların
yol aynmlarını ve devrim yıllannın dalgaJan-
malarını göreceksiniz.
"İhtilal evlatlannı yer!"
Bu, bir değişmez kuraldır. Anadolu ihtilali,
Türkiye 'de bir yeni dönem açmış; bir çağ de-
ğiştirmiştir. Böylesine bir olayda ihtilalcilerin
yollannın ayrılması doğaldır. Doğal olmayan,
bu otaytar ûzerindeki yasaklann şu ya da bu
nedenle bugûn bile sûrmesi ve sürdürülme-
sidir!"
Yasakçı ve sansürcü anlayışın hiçbir ya-
ran olmadığının bilincine varabilsek, ne iyi
olacak.
İşçilerin uzun yazı
(Baftarafı 1. Sayfada)
şilik bir ailenin sadece gıda har-
camaları net 497 bin 896 lira ol-
ması beklenmektedir.
Ceiik-tş. Sendikası: 1990 yılı
içinde ücretlerin insanca yaşana-
bilecek bir düzeye eriştirilmesi he-
defınden gidilerek pazarbk marjı
dahi düşünülmeden 1990 yılı üc-
retleri en az 1 milyon 500 bin lira
olmalıdır. Bu ücret, insanca yaşa-
nabilecek en düşük aylık ücrettir.
Türk işçi hareketinde yer alan sen-
dikalann, bu ücreti ilke edinerek,
sözleşme masasında taviz verilme-
yecek ideal ortalama ücret olarak
kabul etmeleri gerekir.
Gend Maden-lş (52 bin isçi, or-
talama ücret 394-525 bin arası):
1990 yılında yapılacak toplusöz-
leşmelerde öncelikle 1980 sonrası
kayıplar çıkanlarak hesaplanma-
lı, bugün alınması gereken değer
bulunmalı ve bu değer, sözleşme
başlama rakamı olarak baz kabul
edilmelidir.
Türkiye Maden-tş (35 bin işçi,
ortalama ücret 408 bin lira): Işçi
ücretlerinin enflasyonu arttırdığı
savı, işverenlerin ve hükümetlerin
1980'den bu yana ücretleri düşür-
me politikasımn bir gerekçesi ola-
rak kullanıldı. Ücretler tespit edi-
lirken, işyerlerindeki farkh ücret
uygulamalan nedeniyle, ücretler
arasındaki farklan daha arttırmak
için yuzdeli zamdan çok, ülkenin
bugünkü ekonomik koşullannda
ortalama 4 kişilik bir ailenin ge-
çinmesini sağlayacak bir ücret
zammının seyyanen istenmesi ye-
rinde olacaktır.
Sdüloz-tş (16 bin işçi, ortalama
acret 517 bin 500 lira): Bu yil ya-
pılacak toplusözleşmelerde özel-
likle 1980 yılından bugüne, kay-
bedilen haklann geri alınmasına
dikkat edilraelidir. Ücretler, 1980
yılındaki alıra gücü düzeyine yük-
seltilmelidir.
TEKStF (160 bin işçi, ortalama
ücret 400 bin lira): Toplusözleşme
görüşmelerinde öncelikle ücretler
ve iş güvenliği, işin devamlıuğı
dikkate alınacaktır. Enflasyon
karşısında yok olmayacak, hayat
ILO sınavında geriye sayış
(Baftarafı 1. Sayfada)
krimjzde Türk-ts btzden destek b-
ledi. Biz zaten bona ker zaman
hanr oidugumazu, üzerimize dü-
şeni yapi-»gımı-n söyledik. Aacak
bizim etkili bir şeyler yapabHaıe-
miz bir yerde tamamen Türk-lşin
faaliyeüeriae ve etldnligİM baglı.
Türk-tş Türkiye'de bir mncadeie
verecek, etkinlik yapacak. Karşı-
lasbg] engeUer ve sonınlan somnt
olarak bize ulaşnracak, biri uya-
racak. Biz de onun uyanlan, so-
mot istemleri dogrultusunda yap-
mamız gerekeıUeri yapacagız. So-
yut deslek bir işe yaramaz. Somnt
sorunlar uzerinde mücadeie etmek
gerek."
Çeşitli değişik kaynaklardan al-
dıklan bügilerie Türkiye'deki ge-
lişmeleri çok yakından izledikle-
ri anlaşılan uluslararası sendikal
kuruluşlann yöneticileri, kamu
çalışanlannın, öğretmenlerin
Türkiye'de başlattıklan sendikal
haklar kampanyasma, sendikalaş-
maya karşı sözleşmeli personel uy-
gulamasına, toplusözleşmelerdeki
kitlenme, grev hakkının engellen-
tnesine ilişkin uygulamalarda so-
mut destek verebilmek için, Türk-
Iş'ten hareket beklediklerine işa-
ret ettiler. "Bütün bu konnlarda
tek tek öncelikle Türk-tş'in ciddi
bir şeyler yapması ve konulan bi-
ze getirmesi gerek" dediler.
Avrupa Işçi Sendikalan Konfe-
derasyonu'nun (ETUC) Türk-îş
yönetiminin katılmadığı oturum-
İannda Doğu Avrupa gelişmeleri-
ne ilişkin raporlann değerlendiril-
mesinden sonra Doğu-Batı Avru-
pa sendikal hareketinin tümünün
kaulacagı bir forum düzenlenmesi
kararı alındı. Avrupa ülkelerinin
5 terörist
(Baftarafı 1. Sayfada)
arasında Adıyaman'ın Besai ilçesi
Karagüveç bölgesinde karşılaştık-
lan 2 teröristle çatışmaya girdiler.
Iki terörist de ölü olarak ele geç-
ti. Siirt ili Eruh ilçesi Koçtepe
mevkiüıde çıkan bir başka silahlı
çauşmada da 1 terörist ölü olarak
ele geçirildi.
Bunlann yanı sıra sürdurülen
operasyonlar sırasında Hakkâri
bölgesinde 3, Tunceli bölgesinde
2 olmak üzere, 5 teröristin de sağ
olarak teslim alındığı bildirildi.
Bölge Valiliği'nin açıklamasmda,
ölü ve sağ olarak de geçirilen te-
röristlerle birlikte 5 adet Kalaşni-
kof marka uzun namlulu silah, 10
adet şarjör, 3 adet el borabası, 8
adet elektrikli fünye ve çok sayı-
da fışek ile çeşitli malzemelerin de
elde edildiği kaydedildi. önceki
gün sürdurülen söz konusu ope-
rasyonlar sırasında çıkan çatışma-
larda l'i astegrnen, 6 er de şehit
olmuştu.
Bu arada dün Hakkâri'nin Çu-
kurca ilçesi Çığlı köyünün bir
grup PKK'lı militan tarafından
basıldığı öğrenildi. ENin Çığlı kö-
yüne gelen PKK'lılar, köyden 170
katır ve 13 öküzü kaçırdılar. Irak
sınırı yönüne doğru kaçan mili-
tanların yakalanması için operas-
yonların başlatıldığı öğrenildi.
çalışanlarım bir araya getirmek
üzere ETUC ile birlikte, Hür Dün-
ya Işçi Sendikalan Konfederasyo-
nu (ICFTU), Dünya Sendikalar
Birliği (WCL) ve sendikalann Av-
rupa Topluluğu'ndaki ekonomik
çıkarlannı savunan TUAC görev
alacak. Sonbaharda tarihi henüz
belirlenmeyen forumun gündemi-
ni ise Doğu-Batı Avrupa ülkeleri-
nin işçileri ve sendikalannın hak-
lar, ortak değerler, çalışma kosul-
ları, ücretler, sosyal koşullar için
15 ve güçbırliği olusturuyor. Batı
ve Doğu sendikal hareketlerinin
işsizlik ve sosyal dampinge karşı
birlikte savaşım venneleri, Doğu
ve Baü'nın ekonomik örgütlenme-
leri, ülkelerin ekonomik kararla-
n uzerinde bu doğrultuda etkili
olmalannın programlanması ön-
görülüyor.
Türk-lş Başkanı Şevket Yılmaz,
ETUCun toplantı hazırlıklanna
ilişkin 2. gün yapüan son oturu-
muna katıldı. Ancak Türkiye'ye
ilişkin herhangi bir sorun ya da
tartışma gündeme getirilmedi.
ILO direktöründen sonra ILO
1
da en yetkili isimler arasında ge-
nel direktör görevinde olan ve da-
ha önce Sendika özgürlükleri Ko-
mitesi Başkanı olarak Türkiye*yi
yakından izleyen, birçok kez gel-
miş ve raporlar düzenlemiş
W.Simpson'dan, Türkiye'nin
ILO'daki durumu ve geleceği uze-
rinde bir değerlendirme istedik.
öncelikle geçen yıl 98 sayılı söz-
leşme ihlali nedeni ile işveren gru-
bunun dayatması sayesinde kara
listeden kurtulan, ancak ondan da
agır sayılabilecek biçimde eleşti-
rilere hedef olan Türkiye'nin bu
yıl listeye girmemesinin anlamını
sorduk, şöyle yanıtladı: "Bu, doj-
rudan ILO'nuıı fah^ifm sisteminiıı
dogal bir sonucn. Bu yıl Türkjye
98'den gönişülmnyor Id listeye gir-
iin. Ancak yıl içinde işçi kanadı,
başta Türk-lş, özel bir çaba gös-
terip, gerekçekrie görüşme zorun-
lnhıgu nzerindc ısrarta olsaydı, lis-
teyt ve gündeme girebUlrdi. Tabü
D organlarda dogrudan görevti ol-
nadıgım için getişmekri bflemem.
Normal koşnllarda zaten bu yıl
göritşülmemesi gerekiyordo. Bu
Hbette sorunun ILO için önemi-
ain azaldıgı anlamına gelmiyor.
Sadece genel kunıllar bütün diin-
yt sonınlan ve ülkeler arasında,
yeni dnrnmlaıia baglanbh olarak
bir secim yapmak zorandadırlar.
Bu seçimde ILO Gene) KunıİB-
ouo o yıl için ağıriık verdigi ko-
aular öncelik alır. Id 98 sayıh söz-
leşme bu anlamda da gündemde
Simpson özellikle bir ülkenin
genel kurulda taraşümasma baka-
rak ILO'daki saygınüğına ölçü ya-
pılmaması gereğine işaret ediyor.
Bir ülkenin önetnli hiçbir ILO söz-
eşmesini imzalamayarak ILO Ge-
nel Kurulu tartışmalan dışında
kalabileceğuıi, ancak ILO'da say-
gınlığı olan bir ülke konumunda
ısla olamayacağını vurguluyor.
Simpson, 98 sayıh sözleşmeden
Türkiye'nin gelecek yıl gündeme
gelebileceği kanısında.
şartlannı karşdayacak bir ücret il-
kesi, ücret zammı önerisi getirile-
cektir.
İşveren sendikalan da 1990 yı-
hnda ücret ilkesinin ne olması ge-
rektiği, verilecek ücretin ortaya çı-
karacağı sonuçlan da şöyle değer-
lendirdiler:
MESS: Ücret ilkemiz, işçiyi enf-
lasyona ezdirmemek ve refahtan
da pay vermektir. MESS'in bu il-
ke doğrultusunda 1988-1990 yılı
grup toplusözleşmelerinin 2. yılı
için yaptığ) düzenleme, diğer iş-
kollannda da iyi bir emsal olarak
kullanılmaktadır. tşçilerimize,
şartlann elverdiği ölçüde, en iyi
imkânlan sağlamak amacımızdır.
Ancak bunu yaparken, işyerleri-
mizin de üretim ve rekabet imkân-
lannı yitinnemesine dikkat edece-
ğiz. Toplusözleşme, bir ölçü ve he-
sap meselesidir. Burada yapılan
yanhşhklann faturası, önce işciye
ve işverene, sonra da tüm vatan-
dasa çıkmaktadır.
Türkiye Gıda Sanayi tşverenleri
Sendikası: Toplusözleşmelerde uc-
ret 7ammı, enflasyon oranına belli
bir refah payı eklenerek ve sektör-
lere mensup işyerlerinin ödeme
gücü de gözönüne alınarak >-apıl-
malıdır. Bunun yanında verimli-
liği yükseltmek için teşvik edici bir
unsur olan iş değerlendirmesi sis-
temi de toplusözleşmelerde yer al-
malıdır. Çoğu zaman, iscilerin re-
fah seviyesini yükselten zamlar,
kücük ve orta büyüklükteki işlet-
melere kaldıramayacağı bir yük
getirmekte ve işletmeler kapasite
azaltma, tensikata gitme ve hatta
işyerlerini kapatmaya mecbur ol-
mak tadırlar.
K1PLAS: Bu yü yapılacak top-
lusözleşmelerde, keyfi ve işciye
faydası dokunmayan, buna muka-
bil işyerinde üretımi olumsuz et-
kileyen bınakım imtiyazlı sendi-
kal haklar olmamah, işyerinin en
iyi ve rantabl cahşabileceği kural-
lar kabul edilmelı, yönetüne ve
hızlı karar ahnaya yönelik ımkân-
lar yönetime verilmeli, sendikal
formalitekr teklif edilmemeli, tek-
nik eğitim ve produktiviteyi sağ-
layıcı önlemler alınmalı, seyyani
ücret zammmdan vazgeçilmelidir.
1990 yılı başından bu yana deği-
şik iş kollannda yapılan toplusöz-
leşmelerle işciye 4-5 bin lira saat
ücret zammı ve muhtelif işkolla-
nnda değişik sosyal haklar veril-
miştir.
Kagıt tşverenleri Sendikası: Üc-
ret ödemesi, sadece işçinin geliri
olması açısından değil, işletme gi-
derlerinin bir bölümünü oluştur-
ması yönünden de incelenmeli ve
değerlendirilmelidir. Bu nedenle,
önümüzdeki dönemde toplusöz-
leşmelerde sendikamız tarafından
çalışma banşını geliştirecek bir
politika izlenirken, üye işyerleri-
mizin mali dengelerini bozmaya-
cak ölçuler içerisinde kalınması-
na dikkat edilecektir.
Haeı
(Baftarafı 1. Sayfada)
gidemeyenlerin, gelecek yıl aynı
ücretle hacca gidebilmeleri için
hükümetten yardım istedi.
Diyanet tşleri Vakfı Genel Mer-
kezi Mütevelli Heyeti Başkanı ve
Diyanet lşleri Başkan Yardımcısı
Halit Güner, Cumhuriyet muha-
birinin sorulannı yanıtlarken bu
sabahtan itibaren paralann öde-
nebilmesi için ilgili banka şubele-
rine talimat verileceğini bildirdi.
Güner, ödemeterin il müftülükleri
aracüığıyla gerçekleştirileceğini
belirtti ve şu bilgiyi verdi:
"Hacı adaylanmız, bugiinden
itibaren daha önce ödemede bu-
lunduklan il mnftBİüğüne ellerin-
deki alındı makbuzlanyla birlik-
te gdecekler. Müfrülükler, mak-
buzlara 'ödeme' damgası vuracak-
lar. Ödemeler, ilgili banka sube-
lerinde hacı adaylanoa yapılacak."
Güner, ödemelerin usulüne uy-
gun vekâletnamelerle de yapılabi-
leceğini, ölen haa adaylannın da
varislerine ödemenin gerçekleşti-
rileceğini bildirdi.
Hacı adaylan için yapüan "zo-
nınlu masraflar" tutarı olarak
yaklaşık 250 bin liralık bir kesin-
ti uygulanacağını belirten Güner,
bu kesintinin yapüabUeceğine iliş-
kin hukmun, daha önce hacı
adaylanna verilen "Hac Yönerge-
si"nde yer aldığını belirtti.
TATBİKATIİZLEDİ — Cumhurbaşkanı Turgul Özal, Deniz Kurdu 2 - 90 tatbikaü ile ilk kez bir deniz
tatbikatına katddı. Bodnım-Antalya arasındaki tatbikatın her safhasını dikkatle izleyen Cumhurbaşka-
nı Özal, elindeki dürbünle uçaklann ve gemilerin attıklan bombalann bedeflere düşüşlerini izledi.
ÖzaVdan 'modern ordu' vaadi
FARUK BtLDİRİCİ
MEHMET SARAÇ
YAVUZ FİRKATEYNİ/AN-
TALYA — Deniz Kuvvetleri'nin
planh tatbikatlanndan Deniz Kur-
du 2-90 tatbikatının Bodrum -
Antalya bölümünü 36 saat sttrey-
le izleyen Cumhurbaşkanı Turgut
Özal dün Antalya'ya geldi ve eşi
Semra Özal ile buluşarak tatil yap-
raaya başladı. Özal, gemide gaze-
tecilere, Türk ordusunun ve özel-
likle de donanmanın modemizas-
yonunun devam edeceğini ve pro-
fesyonel ekiplere daha fazla ihti-
yaç olduğunu söyledi.
11 haziranda Gölcük'te başla-
yan ve Bodnım'da Cumhurbaşka-
nı Turgut özal, Genelkurmay Baş-
kan] Orgeneral Necip Tonımtay,
Kara Kuvvetleri Komutanı Orge-
neral Dogan Güreş, Deniz Kuvvet-
leri Komutanı Oramiral Orhan
Karabulut, Hava Kuvvetleri Ko-
mutanı Orgeneral Safter Necioğ-
lu'nun da katılımıyla Akdeniz'de
devam eden Deniz Kurdu 2/90 tat-
bikatı dün Antalya açıklannda ya-
pılan "tören gecişi" ile sona erdi.
Ozal'dan
güneydekî
komşulara
Cumhurbaşkam Turgut özal
"tören geçişini" izledikten sonra
otuz altı saat kaldığı Yavuz'dan
aynhnadan önce bir basın toplan-
tısı düzenledi. İlk defa bir deniz
tatbikatına katıldığını belirten
özal, Deniz Kuvvetleri'nin tüm
personelini ve diğer ilgılileri "çok
başanlı bir tatbikat yapıldı" diye-
rek kutladı. Geçen tatbikatlarda
da söylediği gibi modern silah,
araç ve gereçlerin kullanılmasın-
da daha fazla profesyonel ekibe
ihtiyaç olduğunu belirten Cum-
hurbaşkanı, bu sözlerinin "bazen
yanlış anlaşıldığı"nı söyledi.
"Uznn zamandan beri silahlı
kuvveüerin bu konuyu nazan dik-
kate aldığını" söyleyen Cumhur-
başkanı Turgut özal, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Bildiğiniz gibi uzman erbaşlık
kanunu gibi kanunlarla profesyo-
nel taraî güçlendirilmeye çalışılı-
yordu. Tabü ileride bu modern
araç ve gereçlerin artması dolayı-
sıyla astsubay ve subay kadrola-
nmızın ona göre lasfiye edilmesi
gereklidir. Bunun yanında uzman
çavuşlar, erbaşlardan herhalde da-
ha fazla istihdam yoluna gidik-
cektir."
Modern gemilerin kullanılma-
sı ve kontrol için iyi yetişmiş bir
kadroya ihtiyaç olduğunu belirten
özal "Maksadımız çok açıkbr.
Önümüzdeki günlerde moderni-
zasyon devam edecektir. Trak-2
projesinin uzerinde hassasiyetle
dnracagız. Yeni iki tane daha, bi-
raz daha büyük firkateyn ba şe-
kilde filomuza katılmış olacak"
dedi.
Cumhurbaşkanı özal'ın bulun-
duğu Yavuz Sancak fırkateyni sa-
at 14.15'te yat limanına geldi.
Bu arada Antalya Belediye Baş-
kanı DYP'lı Hasan Subası'nın
Özal'ı karşılamaya gitmeyerek ye-
rine Başkanvekili Abdurrahman
Fırtma'yı göndermesi dikkati çek-
Cumhurbaşkanhğı Basın Büro-
su görevlileri, özal'm açüışı bu-
gün yapılacak olan beş yıldızlı
Steigenberger Fdez Oteli'ne gide-
ceğini söyleyerek gazetecileri ya-
mlttılar. Gazetecüer, uzun süren
çabaları sonucunda cumhurbaş-
kamnın her zamanki gibi Ağa
Ceylan'ın Çamyuva'daki Simena
Tatil Köyü'ne gittiğini belirlediler,
ancak içeri alınnıadılar. özal'ın
bugün Antalya'da bazı açılışlar
yapacağı bildirildi.
Cumhurbaşkanı, carşama günü
Ankara'ya dönecek. •
Yargılanmama olanağı doğdu
Horzıımdavasında
ziyaret yasallık tartısıııası
ANKARA (Cumhuriyet Büro- J
3ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Cumhurbaşkanı Turgut
ÖzaTın, Türkiye'nin güney kom-
şuları ve bölgedeki Arap ülkeleri
ile son dönemde bozulma eğilimi-
ne giren iüşkilerini düzeltmeye yö-
nelik bir dizi ziyaret
gerçekleştireceği kesinlik kazandı.
Ankara'daki yetkili çevrelerden
edinilen bu bilgi, Cumhurbaşkan-
hğı Sözcüsü Büyükelçi Kaya To-
peri tarafından dün Antalya'da
doğrulandı. Toperi, tarihleri sap-
tanmamış olmakla beraber bu zi-
yaretlerin bayramdan sonra
yapılmasının beklendiğini bildir-
di.
özal'la birlikte Antalya'da bu-
lunan Toperi, gazetecilerin soru-
larını yanıtlarken Suriye, Iran,
Irak, Ürdün ve Körfez ülkelerini
kapsayacak olan bu ziyaretlerin
birer günlük olacağını söyledi. To-
peri, Cumhurbaşkanı özal'ın söz
konusu ziyaretleri sırasında ağır-
lıklı olarak ikili ilişkilerin gelişti-
rilmesi uzerinde duracağını
sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Özal'ın bu üst
düzeyli ziyaretlerinde öncelikli
olarak GAP ve Fırat ile Dicle'nin
sulannın paylaşımı konulannda
Arap dünyasında beliren Türkiye
aleyhtan yaklaşımlan gidermeye
çalışacağı tahmin ediliyor. Bu ko-
nunun Arap basınında artan bir
biçimde işlenerek Türkiye'nin
komşularını susuz bırakmayı
amaçladığının bildirihnesi, Anka-
ra'yı rahatsız ediyor.
öte yandan özellikle Iraklı yet-
kililerin son dönemde sert ifade-
ler kullanarak Türkiye'yi su
konusunda eleştirmekten çekiu-
memeleri bu rahatsızhğı arttırmış
bulunuyor. Cumhurbaşkanı
Özal'ın Suriye ve Irak'a yapacağı
ziyaretlerde, su konusunun ön pla-
na çıkmasına kesin gözüyle bakı-
lıyor. Bu çerçevede Özal'ın,
Türkiye'nin suyu komşularına
karşı bir silah olarak görmediği-
ni vurgulaması bekleniyor.
öte yandan Şam'da Devlet Baş-
kanı Hafız Esad ile yapacağı te-
masları sırasında Özal'ın
Türkiye'nin sınır güvenliği konu-
sundaki duyarhlığını en üst düzey-
de dile getirerek bu konuda etkin
tedbirler almasını isteveceği var-
sayıhyor.
Özal'ın Bağdat'ta bulunduğu
süre içinde ise Irak'ın yapmakta
olduğu iddia edilen "süper top^
*un parçası olduğu savıyla Türki-
ye'de elkonan bir borunun daha
sonra Ingiltere'ye iade edilmesi ne-
deniyle iki ülke ilişkilerine giren
soğukluğu da gidermeye çahşacağı
tahmin edih'yor.
Özal'ın Tahran'da da "türban
krizi" nedeniyle geçen yıl yaşanan
diplomatik bunalımdan sonra
durgunlaşan ilişkilerin canlandı-
nlması için yeni adımlann atılma-
sım istemesi bekleniyor.
TURAN YILMAZ
ANKARA — Yargıtay'ın boz-
ma gerekcesi, "Horzum davası"-
run yasaüığını tartışma gündemi-
ne getirirken, Kemal Horznm'a
da yargüanmaktan kurtulma ola-
nağı sağladı. Yargıtay karanna
göre Horzum için Isviçre'den bu
kez "usulüne uygun" olarak ye-
niden "yargılama yetkisi" isten-
mesi gerekecek. lsviçre'nin yapı-
lacak bu başvuruya olumlu yanıt
vermemesi halinde ise Horzum'-
un, Suçluların ladesi Sözleşmesi
hükümleri nedeniyle Türkiye'de
yargılanamayacağı bildirildi. Yar-
gıtay'ın bozma gerekcesi yaptığı
iade başvurusu, Adalet Bakanlı-
ğı Ceza lşleri Genel Müdür Yar-
dımcısı Turgut Aydın tarafından
'Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanı Ekrem Çetenk'e imzala-
tılmıştı. Davanın bu şekilde "çık-
maz"a sokulmasına yol açan
Adalet Bakanhğı'nın tutumu da
tartışma gündemine geldi.
Adalet Bakanhğı'nın, sonuçta
12.5 yıla mahkûra olan ve halen
tutuklu bulunan işadamı Kemal
Horzum'un yargılanmaktan kur-
tulması sonucunu da doğurabile-
cek bu tutumu, "ytrgıya yürüt-
menin mödahalesi" olarak vo-
rumlandı.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, boz-
ma gerekçesinde, Horzum'un ia-
desi için yapılan başvuruyu, Av-
rupa Suçlulann tadesi Sözleşme-
si'ne uygun bulmadığını belirtti.
Bu nedenle davanın esasına gir-
meksizin, verilen kararı usulden
bozdu. Bu karan yorumlayan ce-
za hukukçulan, Yargıtay'ın kara-
nna göre davanın Horzum'un ia-
desinden bugüne kadarki bölü-
münün yok sayıhnası gerektiğini,
başta iade başvurusu olmak üze-
re birçok işlemin yeni baştan ya-
pılması gerektiğini söylediler.
Horzum'un avukatlarından
Prof. Dr. Ufnr AlacakapUn,
Yargıtay karanna göre Horzum'-
un iadesinin usulsüz bir biçimde
yapüdığının ortaya çıktığını belir-
terek, "Sabte bir belge ile iade is-
teminde bulunuldugu anlaşümak-
tadır. Böyle bir belgeye dayanıla-
rak yapılan işlem ise yok sayılır.
Bu dunımda ise Horzum'un yar-
gılanma şartmın bulunmadıgı or-
taya çıkmaktadır. Buna göre bu
kez usulüne uygun bir biçimde ye-
niden iade isteminde bulunulma-
sı, bu istemin kabul edilmesi ha-
linde de yargılamaya devam edil-
mesi gerekmektedir" dedi.
Kemal Horzum'un Emlak Kre-
di Bankası'ndan aldığı krediler
konusunu inceleyen TBMM Araş-
ürma Komisyonu'ndan beş kişilik
bir heyet, Bülent Şemiler ile bu-
gun bir kez daha görüşecek.
BAYKAL SEÇİM GEZİSİNDE
W
ANAP'a oy vermenin
vebali vardır
EVREN DEĞER
ESKİŞEHİR — SHP Genel
Sekreteri Deniz Baykal ANAP'a
oy vermenin "vebali" olacağını
belirterek, "Oy vermek, Özal'a
belal olsun demektir" dedi. Bay-
kal Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı
elestirirken de "Senin neyine
cumhurbaşkam olarak buğdav fi-
yaü vermek. Cumhurbaşkanı mı-
sın, Toprak Mahsulleri Ofısi baş-
kanı mısın? Kendi işine bak" di-
ye konuştu.
Deniz Baykal dün karayolu ile
gittiği Eskişehir'de SHP'li Beledi-
ye Başkanı Selami Vardar tarafın-
dan karşılandı. Baykal burada
yaptığj konuşmada belediyelerin
olumsuz bir mali kuşatma altın-
da bulunduğunu söyledi. SHP'li
Belediye Başkanı Vardar ise Es-
kişehir belediye işçilerinin bir sü-
redir bağıtlanamayan toplu iş söz-
leşmesinden yakınarak, "34 mil-
yar gelirimiz var. 32 milyannı iş-
çilere ödememiz gerekiyor. Bunu
ödeyemeyiz. Sözleşme şu anda
Yüksek Hakem Kurulu nda. Bn-
rada ödeyebilecegüniz şekilde bir
karar çıkarsa öderiz. Voksa öde-
yebilecegimiz kadar isçi çalıştın-
nz. Diger işçileri çıkannz" dedi.
Baykal Eskişehir Belediyesi'nden
aynhrken de bağıtlanamayan top-
lu iş sözleşmesi nedeniyle pasif di-
reniş için sakal bırakan belediye
işçileri tarafından "Toplu sözleş-
me ne oldu? Açız" diye protesto
edildi. Bu arada bazı işçilerin
SHP otobüsünü yumrukladıkla-
n da gözlendi.
SHP Genel Sekreteri Baykal
daha sonra önümüzdeki hafta pa-
zar günü seçim yapılacak Eskişe-
hir'in Kırka beldesine gecti. Ka-
labalık ve hareketli bir vatandaş
ıcpluiuğu tarafından karşılanan
Baykal burada yaptığı konuşma-
da özetle şunları söyledi:
"Bugünkü iktidar ölmnş de na-
mazım kılan yok. ANAP bu se£
çimle burada kendisine hayat aşısı
vurdunnak istiyor. Seçim zaraan-
lan muhasebe zamanıdır. Işte
şimdi siz memleketin gidişatından
hesap soracaksımz."
Sosyalistler önde
ZAFER ARAPKİRLI ~
SOFYA — Bulgaristan'da dün
ülke tarihinin 44 yıldır >
ı
a;
şadığı ilk
serbest genel seçimlerin ikinci tu-
ru yapıldı. Seçim sonucunda Türk
azınhğın örgütlendiği Hak ve Öz-
gürlükler Hareketi beklediğine ya-
kın oranda oy alarak parlamento-
nun üçüncü siyasi gücu durumu-
na geldi.
400 üyeli parlamentodaki 81
üyeliğin belirlenmesi için yapılan
ikinci tur oylamada seçim sandık-
ları TSJ 18.00'de kapandı.
Gelen ilk sonuçlara gore, 81
bölgeden 22'sinde, sosyalist aday-
lann büyük bir farkla rakipleri-
nin önünde gittiği kaydediliyor.
Sofya'ya ulasan haberlere göre,
sosyalistler, 33 bölgede de az bir
farkla önde gidiyorlar.
İlk turda 107 sandalye kazanan
muhalif Demokratik Güçler Bir-
liği'nin (UDF) üderlerinden Petar
Beron dün yaptığı açıklamada,
sosyalistlerin salt çoğunluğu ka-
zanacağıru sandığını kaydetti. Be-
ron, "ancak böyle bir hükumet
geçici olnr, ülkeyi uzun bir süre
yönetemez" ifadesini kullandı.
Sosyalist Parti lideri Alexander
Lilov da, dün BBC'ye verdiği de-
mecte, bir Ulusal Birlik koalisyo-
nunun kurulmasım istediklerinı
söyledi. Lilov, muhalefetin bu
öneriyi reddetmesi durumunda
"uzmanlar ve profesyonellerden
oluşan bir hükumet kunnak için
saygın kişilere yaklaşacagım" be-
lirtti.
Siyasi gözlemciler de, sosyalist-
lerin parlamentoda çoğunluğu
sağlayacağı konusunda görüş bir-
liği içindeler.
10 haziran günü yapılan ilk tu-
run aksıne dünku seçimler genel-
likle sakin ve gergin olmayan bir
atmosferde gerçekleştirildi. Geçen
hafta pazar gunü yapılan seçinı-
ler öncesinde ve seçimin hemen er-
tesinde özellikle başkent Sofya'da
gerginleşen siyasi ortam, muhale-
fetteki Demokratik Güçler Birli-
ği'nin "seçime komünistler tara-
fından hile kanştınldığı" iddialan
ile doruğa tırmanmıştı.
Seçimin ilk tur sonuçlarının ik-
tidardaki komünistlerın galibiye-
tini göstermesi ve bunun hemen
ardından yabancı gözlemci heyet-
lerinin de "seçimin adil ve temiz"
olduğunu onaylamaları, muhale-
fetin yoğun ofkesini doğurmuşlu.
Seçim
sistemî
nasıl?
Bulgaristan'da secim karan
alınmasından sonra en çok tar-
tışüan konuiardan biri de seçim
sistemi oldu. İktidar olmanın
avantannı kullanmak isteyen ko-
münistlerin önerdiği çoğunluk
sistemi ile bunu engellemek is-
teyen muhalefetin sıkı pazarlık-
tan sonucu ikisinin kanşımı
olan ve Macaristan ile Federal
AJmanya'yı andıran iki turlu se-
çim sisteminde karar kıhndı.
Buna göre 400 üyeli parla-
mentonun 200 üyeliği için çok
adaylı ve nispi temsil usulüne
göre diğer 200 sandalyesi için de
çoğunluk sistemine göre oy kul-
lanıhyor. İlk turda gerekli yüz-
de 4'lük barajı aşabilen partile-
rin, ikinci tura katılmaya hak
kazandığı seçimde 10 hazian pa-
zar günü 319 sandalyenin tiangi
partilere gideceği ve bu adayla-
nn isimleri belli oldu.
Dün de geri kalan 81 seçim
bölgesinde -daha önce en çok
oyu alan ikişer adaym yanştığı
ikinci tur için oy kullaiulâı.
Türk azınlık adaylan bu 8İ
bölgeden 7*sinde de ikinci tur
şansı denedileT.
DüNYA KUPASI
İtalyanlarsoruyor
Bunlar Marsh mı?
NİLGÜN CERRAHOCLU
CAGLIARI — Cagliari'de
lngiltere-Hollanda karşılaşması
"İtalya 90'ın" en uzun günü
oldu.
Olayı izlemeye giden gazeteci-
ler, 1 gün ve 1 gece boyunca ger-
çek bir savaş muhabiri psikozu-
nu ^aşadılar. ttalyan Televizyonu
RAI'nin 2. kanal muhabirlerin-
den Massimo De Grandis'in bir
parmağı ve kaburga kemikleri kı-
nldı. tspanyol Diario (16) gazete-
sinin foto muhabiri ise suratına
yumruk yedi. Hooliganlann, jaıı-
darmaları "hooli, booli, hooli"
diye bağırarak taş yağmuruna tut-
malannı izleyen Sunday Times
muhabiri Johnston, gördüğü sah-
neleri, "Dehşet" sözcüğü ile ifa-
de etti. Polis, Jngiliz ve Hollan-
dalı taraftarlann arasında tüm
maç günü boyunca delinmez bir
güvenlik perdesi oluşturdu. İki ta-
kımın taraftarlan, Cagh'ari Stadı'-
na ayn ayrı polis ve jandarma eş-
liğinde götürüldü. Statta ise yine
güvenlik güçleri, taraftarlan bir
toplama kampındaymışcasına sü-
rekli gözetimde tuttu. Stat çevre-
sinde polis ve jandarmalar 2000'e
yakın hooliganı çevirdi ve üzerle-
rini aradı. Tüfeklerin namlulan-
nı, ellerini enselerinde kitleyen ho-
oliganlara çeviren jandarmalar,
yansı biletsiz olduğu saptanan ln-
gıliz ve Hollandalılan maça sok-
madı. Hooliganlar, i_ncak bir iç
savaş ortamında gözükecek ara-
ma operasyonunda bile kanşıkhk
yarattılar. Kimi şarkı söyledi, ki-
mi bağırıp çağırdı. Kimi stattaki
gibi koro yaptı. Cagliari, kuşat-
ma altına alınmış bir kent gibi
gözükmesine karşın, maç sırasın-
da asayiş güçlükle sağlanabildi.
Yan yanya işleyen biralkol yasa-
gı (bazı barlar bira servisi yaptı)
ve maçın berabere bitmesi yatış-
tırıcı rol oynadı. Maç sonrası po-
lis, stattan, önce Hollandalılan,
sonra Ingilizleri ayrı ayrı çıkardı
ve yine kafileler halinde bu grup-
lara limanlara ve havaalanına dek
eşlik etti. Hollandalılann büyük
bir bölümü 21 hazirandaki
Hollanda-lrlanda maçım izlemek
üzere Palermo'ya hareket ettiler.
Bir gün ve bir gece boyunca pa-
nik içinde yaşayan Cagliari halkı-
run daha çok Hollandalılann ta-
rafını tuttuğu görüldü. Milan'da
oynayan Gullit, Van Basten, Rij-
kaard gibi futbolculann, Hollan-
da milli takımında yer alması,
Italyanlarda Hollandalılara kar-
şı sempati uyandırdı. lngilizlere
duyulan antipati ise açıkça belli
edüdi.
Cagliari sınırlanmn ötesinde
Italya'nın pek çok yerinde ise fut-
bolla ilgisi olmayan tngiliz turist-
ler otellerden geri çevrildiler. Pek
çok İngiliz, milliyeti belli olur ol-
maz, Italyanlann kötü bir tutum
almasından, kendilerini hor gören
bakışlarla süzmesinden yakınıyor.
Topraklannda güneş batmayan
imparatorluğun torunlan, şimdi
hooliganlar yüzünden ancak 3.
Dunya ulkeleri vatandaşlanna
gösterilen bir muameleye tabi tu-
tuluyorlar.
Bu arada önceki gün Avrupa
Topluluğu zirvesi için Dublin'de
bir araya gelen 12'lerin içişleri ba-
kanlan, ttalyanlan, alınan güven-
lik önlemleri nedeniyle tebrik et-
ti.
Ve gerçek bir anti-hooligan it-
tifakı oluşturmaya karar verdiler.
İçişleri Bakanlığı'ndan oluşan ve
Turklere, Kuzey Afrikalılara ko-
nan vizeler, uyuşturucu trafiği gi-
bi sonınlan tartışmak için bir ara-
ya gelen Trevi grubu, AT sınırla-
rı içinde hooüganlan göz altına al-
ma kararı altiı. İngiliz içişleri Ba-
kanı David VVaddington, Dünya
Kupası sırasında ttalya'da tutuk-
lanan ve hapse atılan hooliganla-
nn Ingiltere'ye dönüşte de hapis
cezası yiyeceklerini açıkladı.
Şık giyime meraklı, klasik ka-
lıplar içinde yaşayap ve hâlâ de-
ğerlere sahip çıkan ttalyanlar, ho-
oliganlara akıl sır erdiremiyorlar.
Örneğin kupa maçlarına operaya
gider gibi kuaförlü ve şık giden
Ttalyanlar, mideleri bira ile şişmiş
saçlan sıfır numara tıraşlı, göğüs-
leri, kolları döğmelerle kaplı ho-
oliganlar için "Bunlar Marslı
mı?" diye sorarak şaşkınlıklarım
dile getiriyorlar. TV'de olayı tar-
tışan İtalyan gazetecileri, bu an-
lamsız vahşeti kavramakta güçlük
çektiklerini söyluyorlar ve bu ga-
rip saldırganlığı "yersiz, geri ze-
kâlı, sersemce" davranış biçimi
olarak değerlendiriyorlar.
Hooligan
(Baftarafı 1. Sayfada)
ile bir anda patlayan olaylan po-
lis kontrol altına alamadı. Böl-
gedeki bir kaıbüratör dükkânııı-
üakı otoları tahrip eden hooli-
ganlar bir şarap deposunu da.
basarak tüm şarap şişelerini kır-
dılar. Hollandalı hooliganlann
bu taşkınlıklanna İngiliz hooli-
ganlar da katılınca bu kez kav-
ga iki grup hooligan arasında
başladı ve polis kontrolü iyice
kaybetti. Sa>ilan 500*0 bulan İn-
giliz hooliganların üzerine Ital-'
yan polisi gözyaşartıcı bomba
atmak zorunda kaldı. İtalyan
polisinin copladığı İngiliz hoo-
liganlar daha sonra yerlere yatı- .
rılarak üzerleri arandı. Üzerle-
rinde maç bileti olanlar yine po-
lis kordonu altında stada götü-
rülurken bileti olmayanlar polis
kordonu altında maçın sonunu
sokakta oturarak beklemek zo-
runda bırakıidı. 25 hooligamn
ambülanslarla hastanelere dağı-
tıhnasından sonra polis müdü-
rü, hooliganlann polis güçleri-
ne tahta ve taşlarla saldırdıkla-
rım açıkladı.
Maçtan 1 saat önce Cagliari
sokaklarında "Hollandalılan
eşek sudan gelinceye kadar dö-
vecegiz. İntikam" diye bağırarak
dolaşan İngiliz hooliganlar ara-
sında Neo-Nazilerle gamalı haçh
kişilerin de olduğu belirlendi.
ALTIN REHBER i kullanın. hayatı kolaylastırın!