Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı: Cumhunyn Maıbaacılık 1e Gazelecıiık Turk Anonun Şirkoı adına
S«dir NMH ^ Gtnd Ya>m MudurU Hâs»n Cemıl, Müessese Muduru
Etaime l'$*klıgil. Yazı Işkrı Muduru O k » GöocnsiD. • Haber Merkezı
Muduru Ytlçı» Bıytr, Sayfa Duzenı Yonnmenı Ali Aar, 0 TemsılaJer
ANKARA. Ahmet Tuı. tZMtR. KUkmct Çdukıoa, ADANA. Çetin
Iç Polıtıka. Cttal tl«|lıınn Dıs Haberfcr: EigPB H o . Ekonom: C<^u IMaa. 1; Sendıka Şufcnn kctaci. Kultur CtU Usttr.
Egıum Gcac» Ştyiaıı, Habtr Anjunna. bâtt Boku, Yurt Haberlcn NccdM Dot»n. Spor Danısmanı Abdulkıdır Ymtnuıı.
Dlz Yazüar t n * (Ujfcu, Araşünna. Şalfe \lp»v. Duüdnnc ilııMıt Yıao. % Koordınatör Aiımef Kornlsan. # Malı Ul«
Eral EıtaL # Muhascbe: IMnt teacr • Buu^-PUniama. Snft fliM»yıı>ı m>ı 0 Rcklam. Ayj» Tonın, • Ek YayınJar Hutva
Akyol 0 Idarc- Hncyia Gam. • Işktme: Öa4tr ÇHfc. • Bjlp-UJan: \ad tuL 0 Penond. Sc»gi Bostunotkı.
&»n .r >iımn Cumtıun>« Mabnokk vc GuotdUt TJLŞ. Turk Oofc CsL 39/41 <
"f'"tk
-
34)34 Uı PK 246-lsunbuL Td: 512 05 05 (20 hjJl THcı. 222*6 Fu. II) 526 «0 71 #
Burutr AAnc Zıja Gokaip Btv Inkılap & No 19/4. Td. 133 II 41-47, Tdo. 42344 Fu. (4) 133
05 65 0 İ2Kfe H Zıya Hv. 1352 Si'3. Ttt 13 12 30. TOOL. 52359 Fta: (51) 19 53 «0
# 44>ac tnonu Cad 119 S. Na I Kaı 1. Tfct 19 37 52 (4 hat), Tcln. 62155. Fu: (71) 19 37 52
TAKVİM: 18 HAZİRAN 1990 îmsak: 3.23 Güneş: 5.24 öğle: 13.10 tkindi: 17.10 Akşam: 20.45 Yatsı: 22.37
Hollanda Prensi Bernhard:
'Çevre koruma
nerkesin işi
9
Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin Çevre-90 ödül
dağıtımı için Tiirkiye'ye gelen Hollanda Prensi
Bernhard törende yaptığı konuşmada, "Biz Batıh
sanayileşmiş ülkeler doğal mirasımızın acıklı durumu
ile sürekli yüzleşmek zorundayız. Doğanın korunması
hepimizin sorumluluğundadır" dedi.
Haber Merkezi — Doğal Ha-
yatı Koruma Derneği'nin "Çev-
re 90" ödülleri, önceki gece Çu-
buklu'daki Kulüp 29'da düzenle-
nen baloda sahiplerine verildi.
Baloda, açık arttırmaya çıkanlan
bronzdan yapümış bir kuş make-
ti, I milyar liraya işadamı Asil
Nadir'de kaldı. Maket, Dışişleri
Bakaru Ali Bozer tarafından Na-
dir'in sekreteri NU Adult'ya
verildi.
Gup 29'daki baloya, aralann-
da Hollanda Prensi Bernhard,
îngiliz Büyükelçisi Sir Timoty
Daunl, Vahil Halefoglu, Rahmi
Gümrükçüoglu, Rüşdii Saracoğ-
lu, Ali Bozer, Selahattin Beya-
nt'ın da bulunduğu seçkin bir
davetli topluluğu katıldı. ödül
töreni öncesi bir konuşma yapan
ICBP Başkanı ve Hollanda Pren-
si Bernhard şunlan söyledi:
"Dünyanın dogal ortamlan-
DID korunması, rüm insaolığın,
bepimizin sonımluluğudur. Biz
sanayileşmiş Batdı ülkeler artık
sürekli doğal mirasımızın aakfa
dnrumuyla yüzleşmek zorunda-
yız. Hava, deniz ve topragımızın
kiriiliği nedeniyle geleceği düşü-
nerek bugiınü hazırlamamız, ge-
lecek nesillerin takdirle karsda-
yacaklan bir olay olacaktır.
ICBP ve DHKD gibi gönullü ku-
nıluşlann devletle el ele vererek
yapacağı çalışmalar bunu büyiik
ölçude kolaylastıracakbr."
SHP Tekirdağ MiUetvekili Gü-
neş Gürseler'e çevre ödülü Çevre
Kanunu'na yapıian ek bir madde
ile Türkiye'nın ekolojik den-
gesinı tehdit edecek katı çöplenn
ithalatının yasaklanmasını sağla-
dığı ve TBMM'de çevre sorunla-
rıyla ilgili bir Araştırma Komis-
yonu'nun oluşturulmasma öncü-
Prens Bernhard ve DHKD Miidii-
ni Nergis Yazgan ödül töreninde.
lük ettiği için verildi. Yedikır Ba-
rajı gölünün "Yedi Ku£ular Kuş
Cenneti" ve "dogal SIT alanı"
ilan edilmesi ile Ekolojik Plan
Grubu'nun kurulrnasındaki ça-
lışraalarından otürii Amasya Va-
lisi Sılkı Aslan da aynı ödüle la-
yık görüldü. Yapüğı programlar
ile Türkiye'de çevre bilincinin ka-
muoyuna yansıtılmasında etkin
olan TRT Genel Muduru Kerim
Aydın Erdem adına ödülü TRT
tstanbul Bolge Müdürü Sadık
Öztekin aldı. Çevre içerikli ha-
berlerinde Akdeniz kıyılarında-
ki deniz kaplumbağalan ve Men-
deres Deltası'nda ya$ayan Tepeli
Pelikanlar gibi nesli tükenen tür-
lenn yanı sıra hassas ekolojik
dengelere sahip yörelerde dev sa-
nayi tesislerin, kurulmasındaki
sakmcaları işleyen gazetemiz mu-
habirlerinden Hakan Kara'ya da
çevre ödülü verildi. ICBP Başka-
ru ve Hollanda Prensi Bernhard,
Dogal Hayatı Koruma Demeği
Başkam Sait Cevahiroglu, yöne-
ticilerden Orhan Kapan ile Do-
ğal Hayatı Koruma Derneği Mü-
düru Nergis Yazgan sertifıka ve
ICBP rozetlerinden oluşan ödül-
leri sahiplerine verdiler.
Nihal Yeğinobalı, 45yılda elliyi aşkın kitabı dilimize kazandırdı; iki roman yazdı
Diliıı tadını aktarmak...Çeviri ücretleri
yönünden, 1980 öncesi
bir altm çağdı. Üstelik
kitaplar eskiden 5 bin
basılırken şimdi 3 bin
basılıyor. Nüfus bu
kadar artmışken...
İnamlmaz şey!
Çok anlamlı, çok
güzel bir kitap hiç
satmayabiliyor. Hiçbir
ölçü yok. Klasikler ise
Reşat Altıru gibi.
ALPAY KABACALI
Babıâli dedjğimiz yayın dünya-
sına ilk adımını attığında on yedi
yaşında bir kolejli genç kızdı. Tah-
sin Demiray'ın Türkiye Yayınevi,
o yıl Sezai Solelli yönetiminde
"Yddız Romaalar" diasini başlat-
mış, ilk olarak Charlotte Bronte^
un Jane Eyre'ini ve Hemingway-
in Çanlar Kimin İçin Çalıyor'unu
yayımlamıştı.
Nihal Yeğinobalı'dan Robert
Hichens'ın Allahın Babçesi adlı
romanını çevinnesini istediler. Ya-
yınevi kataloğundaki anlatımla
"Londra'nın sıkıcı sosyete haya-
tından bıkarak Afrika'nın esrar,
macera ve aşk dolu çöllerine ka-
çan dilber bir tngiliz kızının aşk
hikâyesi"ydi bu; o sıralar birçok
dile çevrilmişti...
Aynı hızla Hervey Allen'dan
Antnony Adverse'ı, Wilkie Col-
lins'ten Beyazlı Kadın'ı, Elizabeth
Goudge'dan Sevenier Hanı'nı çe-
virdi.
Çevirilerindeki başansı, düzgün
Türkçesi, Sezai Soleüi'nin dikka-
tini çekmişti. Günün birinde çek-
mecesinden iki kitap çıkardı.
"Bunları", dedil'Robert Kolej'den
beri kendim çevirmek için saklı-
yordum. Ama göriiyorum ki ben-
den daha iyi yapacaksın. fkisini de
sana emanet ediyorum!'
tlki, Florence Barclay'in Aşk
Şarkısı'ydı. Çıktığı gunden beri
lngiltere ve ABD'de "best-seller"
listelerinde yer alnuş bir aşk roma-
PORTRE NİHAL
YEĞİNOBALI
Gizli
YEGtNOBALI —45 yılhk edebiyat emegiain biriklminl taşıyor.
romancı1927'de Manisa'da doğdu.
Istanbul'da Anıavutköy
Amerikan Kız Koleji'ni bitirdi
(1945). öğrenciliği sırasında
başladığj çeviri çalışmalannı
sürdürürken bir Amerikalıyla
evlenerek ABD'ye yerleşti. İki
yıl New York Eyalet
Üniversitesi'nde edebiyat
Öğrenimi gördü. Eşinden ayrılıp
Türkiye"ye döndüğü tarihten
(1963) bu yana roman
çevirilerini sürdurüyor. tngiliz,
Amerikan ve Latin Amerika
edebiyatlarının klasik (Jane
Austin, Charles Dickens, vb.)
( ve ça|da$ (Graham Green,
Manuel Puig, Carlos Fuentes
vb.) yazarlarından ellinin
üzerinde roman çeviren Nihal
Yeğinobalı iki de roman yazdı:
Genç KızJar (Vincent Ewing
takma adıyla, 1955) ve Mazi
Kalbimde Bir Yaradır (1988).
nı... Ikincisi James Morier'in Haa
Babanın Maceralan. lran'ı, tran-
hların yaşayışını anlatan; yarı se-
yahatname yan masal; esprili, sü-
rükleyici, ilginç bir kitap... Nihal
Yeğinobalı en çok bunu sevdi. İki
kitabı da özenle çevirdi...
Bir ara, Türkiye Yayınevi'nin çı-
kardığı Hafta dergisi için de çevi-
riler yaptı. Bunun dısında, hep ki-
tap çevirdi. Başka yayınevleriyle
de ilişki kurdu, yaşamım çevir-
menhkle kazandı. Ve hiç 'kadrolu'
olmadı, hep bağımsız çalıştı. Bu
yüzden de sosyal sigorta kapsamı-
na giremedi, emeklilik hakkı ka-
zanamadı...
Çeviriye başladığı sıralarda bir
de roman yazmak istemişti. Kolej
yaşamından esinlenen bir aşk ro-
manı. Yine yayınevi kataloğunda-
ki anlatımla "Aynı erkegi seven
dört kızın hazin hikâyesi."
Ancak roman yazacagını söyle-
diğinde, ne yayınevi ciddiye alıyor-
du ne de çevresi. "Daha
kuçüksün" diyorlardı. "Böyiivün-
ce yazarsm."
Yazdı. Yayınevine bir çeviri ro-
raanı gibi sundu: "Genç Kızlar -
Yazan: Vincent Ewing, Çeviren:
Nihal Yeğinobalı." 1 9 5 0 ^ yayım-
landı kitap. llgi gördü, yeni bas-
kılar yaptı... "Yayınevi epey bir za-
man sonra farkına varnuş" diyor.
"Söyledigim kişilerden biri bir
başkasına soykmiş, o başka biri-
DC en sonnnda yayınevinin kula-
gına giimiş. Vincent Ewing diye
biri var mı diye çok arasürmıslar.
O ismi nereden bulmuşlum. bil-
miyonım. Ya bir Vincent Ewing
olsaydı? Herhalde çok mancup
duruma düşecektim."
Türkiye Yayınevi dağıldıktan
sonra başka bir yayınevi, çeviri de-
ğil 'telif olduğunu bilerek basma-
yı öneriyor Genç Kızlar'ı. Ama ne
yazar ne de yayınevi bozmak isti-
yor "kitabuı söylencesini, bovüsü-
ntt." Vincent Evving'in yazdığı, Ni-
hal Yeginobalı'nun çevirdiği Genç
Kıztar olarak yasıyor roman. Şim-
di 16. baskıda...
1964 ya da 65'te fılme alıruyor.
Türkân Şoray'ın, Hülya Kocyiğit-
in ilk fılmlennden biri, Ediz Hun1
un ilk fîlmi. Olay Türkiye'de ge-
çiyor. Senaryoyu da Nihal Yeğino-
balı yazıyor. Ancak klasik Yeşil-
çam filmlerinden olduğundan, se-
naryo pek uygulanmıyor...
Bir Amerikalı'yla evlenen Nihal
Yeğinobalı, 1950'lerin ikinci yarı-
sında, 1960'ların ilk yıllarında
ABD'de yaşıyor. Ama Türkiye'yle
ilişkisini büsbütün kes-miyor; yıl-
da bir iki kez geliyor, bazen uzun-
ca bir süre kalıyor. Bir gelişinde,
1957-58'de, VaUn gazetesinde tef-
rika edilmek üzere bir roraan yaz-
ması isteniyor. Başlıyor yazmaya...
Türkiye'den kaçınlan Karun Hazinesi'ne ait gümüş sürahinin benzeri bronz testiyarın satışa çıkanlıyor
New ü>rk'ta 'yüzydın müzayedesfTürkiye'den kaçınlan
ve Karun Hazinesi'ne
ait olan gümüş sürahi,
1968'de Metropolitan
Müzesi'ne girmişti.
Yarın müzayede ile
satışa çıkanlan bronz
testi gümüş sürahiye
çok benziyor, ancak
kökeni hakkında açık
bilgi yok. Testinin 150
bin dolara alıcı
bulması bekleniyor.
Bronz testinin de
Karun Hazinesi'nden
gelmesi olasılığı çok
güçlü.
ÖZGEN ACAR
NEW YORK — "Karun'un
Hazinesi" olarak tanımlanan ve
1966-68 yıllarında Türkiye'den
Amerika'ya kaçınlan Lidya eser-
lerinden bir gümüş sürahinin ben-
zeri bir bronz su testisi, yann ak-
şam New York'ta 150 bin dolara
(yaklaşık 400 milyon üraya) "Vnz-
yılın Antika Müzayedesi"nde sa-
tışa çıkıyor.
Türkçeye "Karnn gibi zengin"
kavramının yerleşmesine neden
olan ve Pers Kralı DarjTis tarafuı-
dan yenilgiye uğratılan Lidya Kra-
lı Krezns'un yaşadığı döneme iliş-
kin bazı altm, gümüş takı ve ay-
rıca aynı değerli madenlerle
bronz, fîldîşi ve kemik ile toprak-
tan yapılmış eserler, Salihli ile
Uşak'ın Güre ilçesi yöresindeki
dört anıt mezardaki kaçak kazı-
larda bulunmustu.
Bunlann çoğunluğunu Izmirli
ünlü eski eser kaçakçısı AU Bayır-
lar, John J. Kkjman adlı bir Ame-
rikalı eski eser tüccanna ve o da
bazılannı New York'taki ünlü
Metropolitan Sanat Müzesi'ne
"MET" ve bazı eserleri de Lond-
ra'daki müzayedelerin yanı sıra
Amerikah özel koleksiyonculara
satmıştı.
Türk hükümetinin 1986'da New
York Federal Mahkemesi'nde aç-
tığı ve "Yargıç Vincent Brode-
rick'in 18 aydır yazdığı ve önü-
müzdeki birkaç hafta içinde açık-
lamasının beklendiği" söylenen
karannın arifesinde ilginç bir eser,
"Sotheby's" müzayede salonunda
açıkarttırmaya çıkıyor.
Bu eseri, "müflis milyarder"
Nelson Bunker Hant ve VVilliam
Herbert Hunt kardeşler, vergi ve
alacaklılara borçlarını ödemek
amacıyla ve en az 20 milyon do-
larlık (yaklaşık 52 milyar lira) ge-
lir bekledikleri müzayedede satı-
yor. Hunt kardeşlerin ünlü anti-
ka ve sikke koleksiyonunun geri
kalan bölümünün 1991 yılına ka-
dar New York ve Londra'da aşa-
malı olarak satılacağı açıklandı.
tlginç sürahi
Türkiye'den kaçırıldıktan son-
ra Metropolitan Müzesi'ne 1968
yılında giren ve şu anda sergilenen
gümuş sürahi hakkında 'MET
1
GÜMÜŞ SÜRAHf -Karun'un Hazinesi olarak bilinen Lidya eser-
lerinden güranş bir sürahi New York Metropolitan Müzesi'nde.
BRONZ TESTİ — Benzeri bronz testiye müzayedede 400 milyon
üralık fiyat biçümesi bekleniyor. Anadolo kökenii oldağn sanıhyor.
ASLAN MOTtFİ — Gümüş sürahinin üstunü agzı açık bir aslan
ile yanlannda rozet çiçekleri süslüyor.
AYNI TtP ASLAN — Müzayededeki bronz testide de aynı biçinKİe
aslan ve rozet çiçekleri dikkati çekiyor.
in verdiği bilgi ozetle şoyle:
l.Ö. 6. yüzyılda 20.6 cm. yük-
sekliğinde, 11.9 cm. çapında, 825
gram ağulığında yapılmış, bu gu-
müş sürahinin (oinochoe) ağzı
yonca biçiminde, sapın ağız ile
birleştiği yerde, ağzını açmış bir
erkek aslan başı ve bunun da yan-
lannda rozet çiçeği motifleri ve
çevresinde yumurta desenleri gö-
rülüyor. Sapın gövdeye birleştiği
yerde ise pençelerini öne uzatmış
bir panter başına ait bir post bu-
lunuyor.
Vazoyü müzeye "Rogers Fon",
adı açıklanmayan bir kişi ile Bay
ve Bayan John Klejman'lar ortak-
laşa hediye etmişler. Resmen kim-
liği açıkJanmayan bu sanatsever
kişinin adı, elimizde bulunan mü-
zenin gizli belgelerine göre Yunan
ve Roma Sanatı Bölümü Başkan-
lığı'ndan geçen ay hukuken, bu ay
fıilen emekliye ayrılan Dr. Diet-
rich von Bothmer'in petrol zengini
eşinden başkası değil.
Buna karşılık satışa çıkan ben-
zeri bronz su testisi (hydria) hak-
kında "Sotheby's"in verdiği resmi
bilgi ise özetle şöyle:
"MET" gümüş sürahisine kı-
yasla 60-70 yıl sonra yapılmış, 48,3
cm. yüksekliğinde, ağzı oval, sa-
pın ağızla birleştiği yerde yine ağ-
zını açmış bir erkek aslan başı ve
bunun da yanlannda aynı rozet çi-
jeği motifleri ve çevresinde yu-
raurta desenleri gorülüyor. Sapın
gövdeye birleştiği yerde ise pençe-
lerini öne uzatmış, bu kez (pan-
ter yerine) bir aslan postu bulunu-
yor.
Hunt koleksiyonundaki bronz
testide aynca bu tür eserlerin ge-
reği olarak yatay iki sapı ile bo-
yun bölümünde bazı işlemeler var.
Ikisi arasında işlevlerinden do-
ğan büyüklük ve sap farkı bulu-
nuyor. Daha çok su taşıyabilmesi
için "hydria"nm daha buyük ol-
ması ve bu ağırlığı kaldırabilmesi
için doğal olarak sürahiden (oi-
nochoe) farklı yatay saplanrun da
bulunması gerekiyor.
Hunt koleksiyonundan müza-
yed«ye çıkarılan eserlerin çoğun-
luğunda, (eserin geçmişı ile ilgili
bir çeşit nüfus kâğıdı niteliğinde)
daha önce hangi özel koleksiyon-
da bulundugu, nerede sergilendi-
ği ya da hakkında yapıian yayın-
lara geniş yer verildiği halde, bu
eserin "nereden ve ne zaman gei-
digi haklunda" herhangi bir bilgi
verümediği gözleniyor.
"Sotheby's" müzayede salonu
sadece bu işten anlayan müzeci,
koleksiyoncu, antikacı ve arkeo-
loglar için "Gözlerime bak ne de-
mek istediğimi anlarsın" gıbıler-
den "Bothmer'in yayımladığı Yu-
nan ve Roma hazinesi kataloğun-
daki gümüş sürahi ile aynı temel
sapa ve desene sahip oluşuna"
dikkat çekilmekle yetiniliyor. Ve-
ciz biçimde "arif olan anlar" de-
niliyor.
Anadolu kökeni mi?
New Yorklu bir muze yetkilisi
şu değerlendirmeyi yaptı:
"19701i vıllann başında İzmir-
in Torbalı ilçesinde bir 'anıt me-
zar'da bulunan ve daha sonra Efcs
Müzesi'nden cabnıp New York'ta-
ki özel bir koleksiyoncuya satılan
bir başka bronz testi daha vardır.
Prof. Ekrem Akurgal'ın Berlin
Üniversitesi'nde suuf arkadaşı
olan Dr. Dietrich von Bothmer, bn
eser hakkında bir makale yayım-
layınca Efes Mnzesi'nin o zamaıı-
ki asistanı Profesör Recep Meriç
bu eseri tanıyıp Türtüj-e^ye geri ge-
rjrilmesini saglamıştır. Her iki
bronz sürahi arasında (konu fark-
lılıgı varsa da) stil vr yapım tek-
niği açısından ilginç benzerlikler
ve (her iki» de LÖ. 480) tarihsel
uyuşum var.
Hunt kardeşlerin 400 milyon li-
raya müşteri aradıklan bu bronz
testinin Anadolu kökenii olrnası
olanagı gerçekten çok büyük."
Bothmer bu makalesinde, çoğu
zaman ölü küllerinin bu bronz tes-
tiler içinde mezarlara konulduğu-
nu da yazıyor. Daha önce yapıl-
mış ve yaşam boyıı kullamlan al-
tın ya da gümüş gibi eserlerin, yıl-
lar sonra ölünün gömülmesinde
kullamlan ve ölürn tarihine yakın
yapümış bu bronz testilere model-
lik yapması da doğal karşılamyor.
New York'ta konuştuğumuz ba-
zı Amerikalı arkeologlar ise konu-
ya bir başka görüş açısını özetle
şöyle getirdiler:
"Böyle bir su testisini ttarya'da,
Yonanistan'da ve Türkiye'de bul-
mak mümkündür. Bu nedenle ilk
balusta bir bronz testiye Türkiye1
den gelmiş demek çok güçtür. Ni-
tekim, "MET"teki Anadolu kö-
kenii "Lidya eserlerTnin bazılan-
nın da Türkiye'den geldigini he-
men soylemek güçtur. Bazılan için
Yunanistan, bazılan için de İran-
dan gelmiş denebüir. Nitekim Von
Bothmer, bunlan sergilemek ve
Türkiye'den geldigini kamufle et-
mek için (Dogu Yunan) eserleri di-
ye genri bir ad albnda toplamış-
ür.
Bilimsel olarak 'Dogu Yunan-
dan lauç, Türki>t'nin Ege kıyı-
sındaki ince bir şerit ile bnna pa-
ralel ve kıyıya yakın adalardır.
Lidya eserleri deyince akla, Lid-
yalılann kendine özgü eserleri,
Pers ve Yunan sanatlannın etkisiy-
le oluşmuş melez eserler anlaşüır.
"MET'teki gümüş sürahinin
Türkiye'den geldiği bilinmeseydi,
bunun Yunanistan'dan, hatta ttal-
ya'dan dahi geldigi rahatlıkla öne
sürülebilirdi ve bunu da hiç kim-
se yüzde 100 kanıtlayamazdı. Bu
gümüş sürahinin yanı sıra "MET-
'in eündeki yaklaşık 300 kadar
eserin tümündeki ortak biçim ve
esteükten. aynca bunlan bulanla-
nn tanıklıklan nedeniyle Türkiye1
den geldiği herkesçe biliniyor.
Dunım böyle olunca ve aynca
"provenance"ı, yani "kökeni" ko-
leksiyoncu ve müzayede evi tara-
fından açıklanmadığına göre salı
akşamı sablacak bronz sürahinin
de Anadolu çıkışlı oldugu rahat-
lıkla söylenebüir."
Fürkjye habersiz
Gerek Kültür Bakanlığı'mn ve
gerek Dışişleri Bakanlığı'nın ilgi-
li dairelerinin New York'taki bu
"yuzyüın antika müzayedesi''nden
ve burada saüşa çıkanlan Anado-
lu kökenii eserlerden şu ana kadar
bilgi sahibi olmadığı, yetkililerin
bu tür müzayedeleri zamanında
öğrenip en azından kataloglan in-
celemediklerı de belirlendi.
Bir müzayedede satılmış bir ese-
rin "aklannuş" olduğu için daha
sonra yasal hak iddia edilmesine
olanak bulunmadığı anımsatılı-
yor.
Bu arkeologlar arasında Tür-
kiye'de çahşmalar yapan biri,
"Kaldı ki "Hunt koleksiyonn"
hakkında 1983 yılında "Kirnbell
Art" Müzesi'nce yayımlanan bir
kitapta bu esere geniş yer verildi.
Türk Kultur Bakanlığı, dış yayın-
lan ve müzayede katalogiannı iz-
lemediği için bedelsiz, mahkeme-
siz geri alabilecegi pek çok eseri
izleyemiyor. Aynca, Türk arkeo-.
loglan da Türkiye'deki kütüpha-
neJere bu kitaplann kazandınlma-
yişından dolayı dünyadaki bilim-
sel gelişmelerden de habersiz
oluyorlar" dedi.
Son 'tefrika'ları günü gününe ye-
tiştiriyor. O sıralarda kitap olarak
yayımlama önerileri alıyorsa da
acele ABD'ye dönmesi gerektiğin-
den, gazete sayfalannda kalıyor
roman. Ancak otuz yıl sonra
1988'de, Mazi Kalbimde Bir Ya-
radır adıyla basılıyor. Şimdi 3.
baskıda... Ve üçüncü romanının
ücte birini yazmış, gecim kaygısm-
dan baş alıp surdürmeyi bekli-
yor...
1963'te eşinden ayTihp Türkiyet
ye geldikten sonra yine çevirmen-
liğe girişiyor Nihal Yeğinobalı. Bu
kez de bağımsız çalışıyor. Çok sa-
yıda klasik ve çağdaş roman çe-
viriyor. Forma başına ücret alıyor
ve bununla rahatça geçinebihyor.
Bu nedenle öğretmenlik vb. iş
önerilerini geri çeviriyor. Ama ar-
tık koşullann çok değiştiğini söy-
lüyor:
"198O*den bn yana bir geriye gi-
diş yasanıyor. 1980 öncesini bir al-
tm çag olarak anıyorum. Veni bas-
ladığnn yülarda bile bu kadar ye-
tersiz degildi çeviri ücretleri. Üs-
telik kitaplann baskı sayıs da
düştü. 5 binden 3 bine... Nüfus bu
kadar artmışken... tnanılmaz bir
şey!"
Kitap seçimini kim yapıyor?
Çevirmen mi yayınevi mi?
"1950'lerde öaeri daha çok ce-
virmenlerden gdirdi. Yayınevinin
Şunu çevirelim' dedigi de ohırdu
tabii. Şimdi yayınevleri daha uya-
nık. Dışanda yeni çıkan kitaplan
takip ediyorlar. Daha çok onlar-
dan geliyor öneri"
Dogru seçim yapılıp yapdmadı-
ğını belirleme oianagı yok, Nihal
Yeğinobalı'ya göre. "Satışlar pek
bir şey ifade etmiyor. Gerçekten
çok anlamlı, çok güzel bir kitap
hiç satmayabilivor. Klasikler Re-
şat Altını gibi. Durmadan yeni
baskı yapıyor. Bunlardan en çok
satan, Jane Austin'in 'Aşk ve Gu-
rur'u oldu. Çagdaş yazaıiardan şu
sıra Maaoel Puig çok sabyor. lsa-
bel Allende'nin iki, iki buçuk yıl
Avrupa listelerinden inmeyen gü-
zel bir romanını çevirdim: Rahla-
nn Evi. O, nedense hiç satmadı.
Yani hiçbir ölçü yok!" Ve rekor
Genç Kızlar'da...
Nihal Yeğinobaü'nın çeviriye
başladığı 1945'ten bu yana Tttrk-
çe çok değişti. Hiçbir dil bu ölçü-
de değişikliğe uğramış değil. "In-
gilizcede zamanla konuşmalarda,
esprilerde bazı degişiklikler olu-
vbr. Bizde, dili anlaştırma yolun-
da bilinçli bir çaba var. Ben bunu
yaşamaya çauşıyonım ve seviyo-
rnm. Ancak bir ara, 1970'lerde,
yayıncılar ille yeni Tnrkçe diyor-
lar, nerede?se hiçbir Osmanlıca
kelime istemiyorlanlı. Bu da bizim
etimizi kolumuzu baglıyordu. Me-
sela 'aşk' denilemezdi, ille sevi'
diyeceksiniz. Osmanlıca diye bir-
takım kelimeleri atarsak, dil çok
fakiriesiyo'r." Hem "fakir"i hem
"fukara"yı hem "yoksul"u kuüan-
maktan yana Nihal Yeğinobalı.
Ona göre "Dil demek, nüans de-
mek."
Dil özleşmesınden yana olanla-
rın görüşlerinı aktardığımda,
"Onlar icat edednrsanlar" dedi.
"Ben de arasıra bazı şeyler icat
ediyorum. Hatta bir eleşrirmen,
'nedence' dememe kızdı. Bu. In-
ginzce 'cause'un karşıhgı. 'Neden,
sebep' değil... Bence çok güzel ol-
du. 'Yision'a karşıhk da 'göriim'
kelimesim buldum. Vizyon, biz-
de sinema terimi olarak yer etnüş.
Oysa başka anlamlan var."
Nihal Yeğinobalı çevirdiği yaza-
ra, onun diline alabildiğine saygı
gösteriyor. En çok bu konuda ti-
tiz davramyor. Bu yüzden, uzun
cümleler tedirgin ediyor onu: "In-
gilizcede cümle yapısı bizünkinin
tam tersi olduğu için, çevirince
vurgu tamamen ters bir yere ge-
lebüiyor. Son günlerde Fuentes1
in 'Yaşlı Gringo'sunn çevirirken
çok ısbrap çektim. Bir, bir buçuk
sayfalık cümleler döşenmiş."
Buna karşılık üslup gösterisi ya-
pan yazarları çevirmekte o kadar
zorlanmıyor: "İlk bölümde zorla-
nıyorum yalnız. Sonra onun kah-
bına ginneye başlıyonım, ben de
onun üslubuna benzer bir çeviri
üslubu ediniyorum."
Televizyondaki çeviri yanlışla-
nndan ve Türkçenin kötü kulla-
nılmasından yakımyor Nihal Ye-
ğinobalı. Bunun, günlük dilde ve
>ua dilinde kullamlan Türkçeyi de
bozduğunu söylüyor. Tam tersi
anlam verilerek yapılmış çeviriler
bulunduğunu da ekliyor...
Akbulut'tan
fe
baba
?
ya mesaj
• Haber Merkezi —
Başbakan Yıldınm
Akbulut, 17 Haziran
Babalar Günü dolayısıyla
yayımladığı mesajda,
"babalanmız üstlendikleri
görevler ve yüksek
sorumluluk bilinci ile Türk
toplumunun gelişmesinde
etkin bir rol
oynamaktadırlar" dedi. Bu
arada Babalar Günü'nde
ceza ve tutukevlerinde açık
görüşe Lzin verilraemesi
tepkilere neden oldu.
Diyarbakır 1 Nolu E Tipi
Cezaevi önünde toplanan
tutuklu ve hükümlü
yakınlan ile güvenlik
güçleri arasında tartışmaJar
çıktı. Ankara ve
Istanbul'da tutuklu ve
hükümlü yakınlan açık
görüş yapamadı. Cezaevleri
yetkilileri Adalet
Bakanlığı'ndan açık
görüşle ilgili kendilerine
bir yazı gelmediğini
belirttiler.
Tıırizm Bakanı
Aliaga^ya karşı
• ANKARA (UBA) —
Türizm Bakanı Ilhan
Aküzüm, "SahilleTİmiz
betonlaşmasın" çağrısı
yaptı. Aküzüm, "Aşın
betonlaşma çevreye talebi
arttırdı" dedi. Bakan
Aküzüm yaptığı
açıklamada, "Aliağa Termik
Santralı'na karşı olduğıınu"
söyledi. "Bütün dünyada
çevrecilik başlamışken, sen
tut Aliağa sahillerine
termik santral kur. Bu
olacak iş mi?" diye
konuştu.
Uludağ'a
kanalizasyon
• BURSA (AA) —
Türkiye'nin "kayak
merkezi" Uludağ'da hizmet
vererı oteUerin kanalizasyon
sorununa köklü çözüm
getirileceği bildirildi.
Uludağ Milli Parklar
Müdürlüğü yetkilileri,
kanalizasyon ihalesinin ay
sonunda yapılacaginı,
inşaat çahşmalanna ise
temmuz ayında
başlanacağını söylediler.
Kanalizasyon harcamalan
için buradaki tesislerin 610
milyon 592 bin lira
ödeyeceğini belirten Güney
Marmara Turistik Otel
tşletmecileri Birliği Yönetim
Kunılu Başkam Ferruh
Ulukardeşler, Uludağ
oteller bölgesine yapılacak
kanalizasyon şebekesi
sayesinde atıkların
arıtılarak tahliyesinin
sağlanacağjnı söyledi.
Ozel okulda
ücretsiz öğrenci
• ANKARA (AA) —
Anayasa Mahkemesi, özel
öğretim kurumlarında
ücretsiz öğrenci
okutulmasının anayasaya
aykırı olmadığına karar
verdi. Konuya ilişkin
Anayasa Mahkemesi kararı
dünkü Resmi Gazete'de
yayımlandı. Oy çokluğu ile
alman karara Anayasa
Mahkemesi Başkanvekili
Yekta Gungör Ozden,
üyeler Mehmet Çınar ve
Servet Tüzün karşı oy
kullandılar.
Adana'yı sel
aldı
• ADANA (AA) —
Adana'da dün sabah 05.00
sıraJannda başlayan
sağanak yağmur ve dolu,
hayatı felce uğrattı. Şiddetli
yağış nedeniyle kent içi
ulaşım, yaklaşık 2.5 saat
yapılamadı. Açıköğretim
Fakültesi'nin yıl sonu
sınavlanna girecek
öğrenciler, sınav yerlerine
güçlükle ulaşabildiler.