Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 HAZÎRAN 1%
tşkenee ve Soromlulııklar
|> • Resmi görevlilerin şiddet uyguladığı bir ülkede, devletin demokratik
i ' : yöntemlere bağlı kaldığını söylemek, hele hukuk devletini şiddet
t : uygulayarak korumayı sürdürmek, çeüşkiden başka bir şey değiJdir.
İ MUZAFFER tLHAN ERDOST İHD Ankara Şube Başkanı
Birieşmiş Mületler tanımına göre işkence, bir in-
sana bılerek maddi ya da manevi ağır acı vermek
ya da eziyette bulunmaktır. Aynı taruma göre iş-
kence, bilgi ya da itiraf sağlamak, cezaJandınnak,
gözdağı vermek ya da bir şeye zorlanmaJc amacıy-
la ya da herhangi bir aynmolığa dayaiı bir neden-
le yapılır. Gcne bu tanımda, işkencenin, bir resmi
görevli ya da resmi sıfatla davranan bir başkası ta-
rafmdan ya da onun kışkırtması, oluru ya da iz-
niyle yapüdığı belirtilir.
İşkenceci: Devletin temsikisi
işkence yapan ya da yaptıran resmi görevli ile
devlet, işkence gören ile yurttaş ya da genel olarak
birey belirtilmiştir. Dolayısıyla Birleşmiş Milletler
tarafından benimsenen ve Türkiye'nin de onayla-
dığı Işkenceye Karşı Sözleşme, devletin yurttaşla-
rına işkence yaptığını ya da işkencenin devlet ta-
rafından yapüdığını esas alarak devletin işkence
yapmasıru engellemeyi amaçlayan bir sözleşmedir.
Devlet, ulus ölçeğinde toplumsal birliğin üst ve
egemen iradesi olarak algılanırsa, devleti belirle-
yen irade, burada resmi görevlinin kendisinde ki-
şüeşmiş biçime bürünür. Resmi görevli olarak ki-
şı, yurttaşı olan kişi ya da kişilere ağır acı verecek
maddi ve manevi olanakJan, ya devletten sağlarruş-
tır ya da devlet ona sağlamıştır.
fşkence yapan ister "resmi" görevli olsun, ister
resmi görevli gibi davranan biri olsun, işkence gö-
ren tarafından, herhangi bir kişi olarak değii, dev-
letin gücünün bir temsilcisi olarak aigılanır. Bu,
önemlidir. Çünkü işkence gören kisi, kendisine iş-
kence yapan kişide, kendisi gibi eli, dili, akb bü-
yüklüğünde gücü olan birini ya da birilerini değil,
onun ya da onların içinde temsil edüdiği kurumu
ve bu kunıma varük veren devleti ve devletin gü-
cünü görür.
Dolayısıyla işkence yapan polis ya da polisler de
kişi olarak değil, devletin ve devlet gücUnün tem-
silcisi olarak işkence yapılacak kişinin karşısında
yer alırlar. İşkence görenin fızik gücünün, o anda
kendisine işkence yapanlan durdurmaya yetecek ol-
ması, fazla bir aniam taşımaz. Çünkü işkence gö-
realer, işkence yapanlan haklı olarak devletin bas-
kıcı gücöyle özdeşlerler.
işkence iddıaiarının tüm engelleri aşarak kanıt-
lanabilmesi halinde, işkenceyi bizzat yapan polisin
ya da polislerin, şöyle ya da böyle cezalandınldığı
biliniyor. Ne var ki polisin kendilığinden ve salt
kendi iradesiyle ya da istisnai olarak işkence yap-
madığı da biliniyor.
Polisin kendüiğinden ve keyfi olarak attığı to-
kat ya da benzeri bir flil, kuşku yok ki olağan sa-
yılamaz. Ama bunu, belli bir sonuç elde etmek
amacıyla yapılan ve o ölçüde gizli yüriltülen işken-
ceden ayırmak gerekir. Çünkü ikincisinde, resmi
görevli olarak polis, şu ya da bu amaçla ve bu
amaçlan elde edene değin işkence yapmak için go-
revlendirilmiştir.
Bu durumda bir polis, yainızca polis oiduğu için
değil, ancak ayrıca belli bir seksiyonda ya da bö-
Iümde görev aldığı için işkence yapabilir, işkence
yapma olanağına sahip olur.
Kendilerinden sağlarunak istenen bilgi ya da iti-
rafın önemine, gözdağı verilmek istenen kişinin top-
lumsal konumuna göre işkencenin yoğunluğunun
değişmesi ya da kimi kişilere işkence yapılmamış
olması, işkencenin istisnai olduğunun kanıtı ola-
rak gösterilemez.
işkencenin, yer, arac, yöntem, kadro ve sürek-
liiik bakımından gizli de olsa kurumlasetası halin-
de bu kadrolar içinde yer aJan kimi kişileri işken-
ceden sorumlu tutmak, ama işkenceyi de içeren bir
•amaçla bu kadroları olusturanlan, bu amaçla yer
ve araç sağlayanları, yöntem belirleyenleri ve ge-
"liştirenleri sorumluluktan yalıtmak, işkencenin de-
vam etmesini istemek demektir.
Dolayısıyla, işkenceden bir ya da birkaç polisi
mahkûm etmek işkence yapan bu resmi görevliye
olur veren, iân veren öteki resmi görevli kişileri so-
rumluluktan dışlamak ve hele ilgili bakanlığı ve si-
yasal iktidarı işkencenin sorumluluğundan yalıt-
mak, işkenceyi gklemenin örtülü yöntemleri olmak
gerekir.
Askeri yönetimlerin egemenliğinin bir uzantısı
olarak devlet erki içerisinde özerkleşmiş kimi bi-
rimlerin, siyasal iktidardan bağımsız olarak işken-
ceyi sürdürdüğü durumlar olabilir. Siyasal iktida-
rın, devlet erki icersinde özerkleşmiş bir birimin iş-
kenceyi üstlenmesini içten içe benimsemiş olabile-
ceği ya da böyle bir birimin işkenceyi yönetmesini
önleyemediği düşunülmelidir. Devlet erkine tam
egemen olmadığı ya da olamadığı böyle durumlarda
da siyasal iktidar, kendini işkence sorumluluğun-
dan yalıtamaz.
İşkence: Sistemin parçası __
Ülkemizde işkencenin farklı iki boyutuna değin-
mekte yarar var:
Bunlardan geleneksel ve kesintisiz olam, işledi-
ği ya da işlediğinden kuşku duyulan (cinayet, hır-
sızlık, gasp gibi) adli suçlardan dolayı itiraf sağla-
mak ya da bilgi aJmak için yapıian işkencelerdir'.
Siyasal/ideolojik anlamda işkence ise ideolojik
etkinliklerin gelişmesi ölçüsünde dönem dönem
gündeme gelmiş ve faşist yöntemlerin toplumsal ve
siyasal yapılanmayı kuşatması ve egemeniiği altı-
na alması ölçüsünde, sürekli bir dururo almıştır.
özellikle 12 Mart 1971 'le birlikte, sorgulama yön-
temi olarak işkence yoğunia$mıştır. 1973 seçimle-
rinden sonra büyük ölçüde geriletilen işkence,
1978'lerde yeniden hızlanarak günümüze değin ara-
lıksız ve artarak sürmüştür. Yainızca 12 Eylül'den
günümüze bakarsak, sorgulama, dolayısıyla işkence
yapmakla görevli kadrolar sık sık değişmiş, ama
işkence sürekli olarak devam etmiştir. Yainızca bu
bile işkencenin bir istisna olmaktan çıktığını, sis-
temio »vnlmaz bir parçastna dönöştüğiinn kanıt-
lamaya yetecek niteliktedir.
İşkence görenierin ideolojik kimliklerine bakıl-
dığında, işkencenin kendisinin de karşıtı ideoloji-
lerden kaynaklandığmı düşünmek gerekir. Bu an-
lamda da işkence ideolojiktir. Sorgulama yöntemi
olduğu kadar, karsıt görüşteki kişinin direncini lcır-
raak, kimliğini sarsmak, kişiliğini dağıtmak, bede-
nini çökertmek, toplumsal korkuyu beslemek, ege-
men güçlerin egemenliğini daha da pekiştirmek
amacıyla yapdmaktadır.
işkencenin gözaltında ve sorgulamarun bir par-
çası olarak yapıldığı göz önüne alımrsa, gözaltın-
daki sorgulama sırasında yapılan işkenceden, ki-
şinin gözaltına aiınarak sorgusunun yapılması em-
rini veren makamm da ya işkencenin yapılmasına
izin vermekten ya da işkenceyi önlememiş olmak-
tan sorumlu olması gerekir. Ve bu sorumluğu araş-
urmaktan sorumlu olan da siyasal iktidardır.
Sonuç
1 Şubat 1990'da, yani Türkiye dahil Avrupa Top-
luluğu ülkelen tarafından onaylanan lşkenceye
Karşı Sözleşrae'nin yürürlüğe girişinin birinci yıl-
dönümünde, basına ve kamuoyuna IHD Ankara
Şubesi olarak acıkladığımız tskeoce lUponı Ankan
19S9'u irdeleyen biri, Ankara'da, bir yil içinde, bei-
geli ve anlatımlı 37 işkence olayının varhğmı, göz-
aitına aJınanlann çoğunun işkence gördüğünü ve
büyük bir kısmına iz bırakmayacak yöntemlerle iş-
kence yapıldığım ya da bunlann işkence izleri iyi-
lestikten sonra adli tabipliğe çıkanldığını aniamakta
güçlük çekmeyecektir.
Demokratik bir hukuk devletinde, böyle bir ya-
yını, parlamento başta olmak iızere siyasal parti-
lerde ve özellikle muhalefet partilerinde, basında,
demokratik kitle örgütlerinde ve kamuoyunda tar-
tışmak, belgfclerin yönlendirdiği doğrultuda so-
rumlular hakkında soruşturma açılması için çaba
harcamak gereklidir.
işkence, kanjtlarıyla ve basılı olarak açıklandı-
ğı zaroan, işkencenin takipcisi olmak ve sonuç alı-
nana kadar çaba harcamak gerekir. Doğa) ki işken-
ce ülkede gerçekten önlenmek isteniyorsa. Doğal
ki tüm sorunlann cözümünün ve çözüm yöntem-
lerinin demokratik olması isteniyorsa. Çünkü iş-
kence bir şiddet yöntemidir. Kimi yurttaşlan olası
şiddet yöntemlerinden vazgeçirmek amacıyla on-
lan şiddetin tehdidi altında tutmak, demokratik bir
yöntem değildir. Resmi görevlilerin şiddet uygula-
dığı bir ülkede, devletin demokratik yöntemlere
bağlı kaldığını söylemek, hele hukuk devletini şid-
det uygulayarak korumayı sürdürmek, bir çeüşki-
den başka bir şey değildir.
EVET/HAYIR
OKTtfAKBAL
Kimse İdam Edilmemeli"27 Mayıs'ın da hataları olmuştur. Mesela idamlan yapmamala-
rı gerekirdi."
Bay Kenan Evren 27 Mayıs konusunda böyle diyor Bilmeyen
biri, Bay Evren'in idamlara karşı bir kişi olduğunu sanacak! Oy-
sa 1980 sonrasındakı idamlar anımsanacak ofursa Bay Evrer^
in hiç de öyle biri say/lmaması gerektiği ortaya çıkar. Herkes bi-
liyor, Evren'in kesin iktidar döneminde 16-17 yaşmdaki çocuklar
bile asılmıştır! idamlara karşı olan insan, sayılan hayli kabank
idamları nasıl onayladı?
Yıllardır, özellikle son aylarda Menderes, Polatkan, Zorlu üç-
lüsünûn idam edilmeleri konusu gündemde... Herkes konuşu-
yor, ûzellikle idam edilen politikacıların yakınları her fırsatta ateş
pûskürüyor. ANAP hükümeti bu üç kişiyi bir anıtmezara göme-
ceğini bildırdi. Haksız bir yargıya kurban gittiği söylenen bu üç
DP büyüğü bundan böyle çevre yolu üstündeki bir anıt mezar-
da yatacaklar. 6u anıt önünde yapılacak törenlerde sık sık 27
Mayısçıların acımasız katiller olduğu yolunda söylevler duyaca-
ğjz. Gelecek kuşaklara da böyle bir yorumla tanıtılmaya çaiışı-
lacak 27 Mayıs...
Bay Evren, "Bu işleri yapan kuşaklar yaşadıkça objektif bir
değerlendirme yapmak mûmkün değildir. Çünkü olayların taraf-
ları hayattadır. Gerçek değerlendirmeyi bu nesillerden sonra ta-
rih yapacaktır" diyor.
Tarih, değerlendirmeleri belgelere, kanıtlara ve tanıklara gö-
re yapar. Tarih diye okuduğumuz kitaplarda yer alan her konu-
yu gerçek saymak doğru olmaz. Unutmayalım ki DP dönemin-
de bir Zuhuri tarihi vardı. DP milletvekili tarih öğretmeni Zuhuri
Danışman, okullar için hazıriadığı ders kitaplarından inönü sa-
vaşlarını çıkarmıştı! Batı Cephesi Komutanı Ismet Paşa'nın adı
da hiçbir biçimde kitapta yer almıyordu!
Gelecekte tarihçilerin, içinde yaşadığımız dönemler konusun-
da neler yazacaklarını, kişileri ve olayları nasıl yorumlayacakla-
rını şimdiden bilmek zor. Ama 1940'dan bu yana Türkiye'nin si-
yasal yaşammı yakından izleyenler, kendimizi duygusal yakla-
şımlardan kurtarabilirsek birtakım olayların, sorunfarın nereden
kaynaklandığmı görebiliriz.
1945'ten 1950'ye kadar özgürlük ve demokrasi dersleri veren-
ler, Türk ulusuna çağdaş uygariığın tüm koşullarını getirecekle-
rini söyleyenler, iktidara geçer geçmez en azılı bir despot, en
güçlü bir demokrasi düşmanı kesilmediler mi? 27 Mayıs devri-
mi gerçeklestirildiyse bunda DP büyüklerinin suçu yok mu? Bu
işler idamla sonuçlanmamalıydı elbet. Siyasal tutumlar, davra-
nışlar ne kadar yanlış sonuçlar verirse versin, ceza idam olma-
malı... Hiçbir suçun cezası idam olmamalı!..
Bay Evren ve arkadaşlannın döneminde kırktan çok genç asıl-
dı. Daha önceki yıllarda Deniz ve arkadaşlannın idamı haklı mıy-
dı? Menderes ve arkadaşlannın asılması ne denli yantı^sa De-
niz ve arkadaşlannın asılması da o denli yanlış ve haksızdır. Deniz
ve arkadaşlan kimseyi öldürmemişler, devlet yönetiminde sorum-
luiuk alıp ülkeyi bir çıkmaza sürüklememışlerdı. Bugün Mende-
res ve iki arkadası adına anıt dikmek isteyenler, neden Deniz'i
Aslan'ı, Hüseyin'i anımsamak istemezler? Gün gelecek, nasıl
Menderes'in adı caddelere, alanlara verilmişse Denizler de böyle
saygılı anılmalara konu olmayacak mı?
Insanları şu ya da bu nedenle asmak yanlıstır. Bay Evren "Men-
deres'in idamı yanlıştı" derken Denizleri ve daha önemlisi ken-
di kesin iktidar döneminde asılan kırktan çok genci nasıl unu-
tur, nasıl unutabilir, bizlere nasıl unutturabilir?
CEBRAİL'e
Hâlâ sıcak, hâlâ güzel, hâlâ
dostsun.
Özlüyoruz.
BERAT-SEBO
Sevgili
CEBRAİL,
Şeni içimizde yaşattığımız ikinci yıl
Özlemini daha da arttırarak geride kaldı
Özlem hiç bitmeyecek...
Ve anıların silinmeyecek sonsuza dek...
CUMHURİYET GÜNEY İLLERİ BÜROSU
ÇALIŞANLARI
1949 - 17.6.1984
FATİH ÖKTILMLŞ
DAMLADA
OKYANUSTULAR
Kimi zaman bir avuç insan halkın
bilincini, iradesini, onurunu, öfkesini
gelecek güzel günlere umudunu temsil
eder. tstanbul ve Diyarbakır ölüm
orucu şehitleri ölümsüzlesen
yaşamlarıyla bunun en güzel sembolü
olduJar.
Y. AYAŞLI, S. AÇAN. K.
GÜNGÖR
Bötçeden Ayrılan Paylar
MiUi Savunma Bakanlığı personel dışı Öbür ödeneklerinin
Konsolide Devlet Bütçesi'nden almış olduğu payda bir düşme
görülmekle birlikte yine de 1990 Mali Yıh'nda Milli Eğitim
Bakanlığı'nın almış olduğu payın yaklaşık üç kat daha fazla
olduğu anlaşılmaktadır.
Doç. Dr. ENGİN ATAÇ Anadolu Üniversitesi
Kuruluşlara, Konsolide Devlet Bütçesi'nden
aynlanedenekler, o kuruluşlann devlet önce-
likleri içerisindealmış olduklan yerin, başka bir
anJatımla, bu kuruluşlara verilen önemin bir
göstergesidir. Milli Eğitim Bakanı Sayın Avni
Akyol, bakanlığı ile ilgili olarak yaptığı açık-
lamalarda, 1990 Mali Yılı Milli Eğitim Bakan-
lığı batçesinin ilk kez Milli Savunma Bakanlı-
ğı bütcesini geçtiğini ifadeederken bu durumu
vurgulamaya özen göstermektedir. Gerçekten
1985-1990 döneminde her iki bakanlığın bütçe-
leri, başlangıç ödenekleri olarak, yainızca Kon-
solideDevlet Bütçesi 'nden almış olduklan top-
lam pay açısından, Tablo 1 yardımı ileincelen-
diğinde Sayın Bakanın haklı olduğu ortaya çık-
maktadır.
TUUII
MSnun Bak
M E»tın Bak
1M5
93
I M
18
86
1M7
15 6
«4
t H t
115
86
N M
)t8
9
1<M
12 2
132
«rt.
95
tir. Milli Savunma Bakanlığı için bu artış ora-
m %3.4olarak gerçekleşmiştir.
Bu iki bakanlığın ödenekleri, aynı dönem
için personel ödenekleri ve öbür ödenekleri
(öbür cari + yatırımı + transfer) olmak üze-
re incelendiği zaman ise daha değişik bir tablo
elde edilmektedir.
Milli Eğitim Bakanhğı'nın 1985-1989 döne-
minde Konsolide Devlet Buıçesinden almış ol-
duğu ortalama pay Vo8.8'dir. Bu paym %6.6'sı
personel ödeneklerine, %2.2'si öbür ödenek-
lere aynlmıştır. Bu, Milli Eğitim Bakanlığı top-
lam bütçesinin «l»75'inin personel ödenekleri-
ne, %25'inin öbür ödeneklere özgüiendiğini
(tahsis edildiğini)göstermektedir. Görüimek-
tedir ki 1990Mali YıL Konsolide Devlet Bütçe-
si'nden, Milli Eğitim Bakanlığı'nın almış oldu-
ğu pay. 1985-1989 döneminin ortalaması olan
%8.8'den 13.2'yefırlamıştır. %4.4'lük artışm
%4.3'ü personel odeneklerinde, %0.1'i ise
öbür ödeneklerde meydana gelmiştir. Bu dağı-
TABLON
Aç*tasa
M.Savun. Bak.
M EOitim Bak.
1M9
Hn.
3.6
7.2
BMr
13.6
2.1
1tM
Pm.
3.5
6.5
ÖMr
14 5
2.1
1«7
Pm.
3.3
6.3
Mr
12.3
2.2
I M
Hn.
3.1
6.3
«Mr
8.4
2.3
1M9
Pvn.
3
6.5
ÖMr
8.8
2.5
İ t M
Pan.
4.6
10.9
M«r
7.6
2.3
1990 Mali Yılı'nda Milli Eğitim Bakanlığı'-
nın Konsolide Devlet Bütçesi'nden almış oldu-
ğu pay Vt 13.2 iken Milli Savunma BakanlığT-
nın aldığı pay Vt 12.2'dir. Altı yıüık bir dönem
(1985-1990) ele alındığında ise Milli Savunma
Bakanlığı'nın Konsolide Devlet Bütçesi'nden
almış olduğu ortalama paym %14A olduğu,
1988,1989 ve 1990yülannda bu bakanlığından
konsolide devlet bütcelerinden almış olduğu
paylann bu ortalamanın altında kâldığı anla-
şılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın aynı
dönemdeki ortalama değeri ise %9.5 olup bu
ortalama, yainızca 1990 yüında asılmıştır. Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 1990 ydında, bir önceki
yıla göreKonsolide Devlet Bütçesi'nden almış
olduğu pay,
r
o47 dolaylannda artış göstermiş-
lun Miili Eğitim Bakanlığı'nın 1990 Mali Yılı
Bütçesi içindeki personel ödeneklerinin payını
Vo83'e çıkanrken öbür ödeneklerin payını
%17'yedüşünnektedir. 1985-1990 döneminde
personel ödeneklerinin Konsolide Devlet Büt-
çesi'nden almış olduğu ortalama pay Vt7.3,
öbür ödeneklerin ortalama payı ise 2.25'tir. Al-
tı yülık dönemde MiUi Eğitim Bakanlığı bütçe-
sinin ortalama %76.8'inin personel ödenekle-
rine, %24.3'ünün de öbür ödeneklere aynldı-
ğı anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, Milli
Eğitim Bakanlığı bütçesinin en az dörtte ücü
personel ödeneklerine, dörtte biri de öbür öde-
neklere aynlmaktadır.
Milü Savunma Bakanlığı'nın 1985-1989 dö-
neminde Konsolide Devlet Bütçesi'nden almış
olduğu payın ortalama değerinin ft 14.8 oldu-
ğunu belirtmiştik. Bu payın %3.3'ü personel
ödeneklerine, % 11.5'i de öbür ödeneklere ay-
nlmıştır. Yani Milli Savunraa Bakanlığı bütçe-
sinin, arulan dönemde, *«22'si personel öde-
neklerine, %78'i de öbür ödeneklere özgülen-
miştir. Görülmektedir ki 1990 Mali Yılı'nda
Konsolide Devlet Bütçesi'nden Milli Savunma
Bakanlığı'nın almış olduğu pay, beş yülık or-
talama değer olan %14.8'den %12.2'yedüş-
müştur. öbür Ödeneklerde %3.9 düsüş olurken
personel odeneklerinde fol.3 artış meydana
gelmiştir. Yani personel ödeneklerinin payı
Vo38'e çıkarken, öbür ödeneklerin payı %62'ye
inmiştir. 1985 -1990 döneminde personel öde-
neklerinin Konsolide Devlet Bütçesi'nden almış
olduğu ortalama pay %3.5 iken, öbür ödenek-
lerin ortalama payı ^010.9'dur. Böyleceanılan
dönemde, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin
ortalama %24.3'ünün personel ödeneklerine,
%75.7'sinin de öbür ödeneklere aynldığı anla-
şılmaktadır. Kısacası, Milli Savunma Bakan-
lığı bütçesinden dörtte biri personel ödenekle-
rine, dörtte üçü öbür ödeneklere aynlmıştır.
Sonuç
Incelediğimiz altı yülık dönem içinde, Milli
Eğitim BakanlığVna Konsolide Devlet Bütçe-
si'nden ayrılan personel ödeneklerinin Savun-
ma BakanlığVna ayrılan personel ödeneklerin- (
den yaklaşık iki kat daha fazla olduğu görül-
mektedir. 1990 Mali Yılı"nda Milli EğjtimBa-
kanlığı'nın Konsolide Devlet Bütçesi'nden al-
mış olduğu pay itibariyle Milli Savunma Ba-
kanlığı'nı geçmesine işte bu personel odenek-
lerinde meydana gelen artış neden olmuştur.
Çünkü, Milli Eğitim Bakanlığı'nın personel dı-
şı öbür ödeneklerinde, yani öbür cari ödenek-
ler, yatınm ödenekleri ve transfer ödeneklerin-
de, 1990 Mali Yılı Konsolide Devlet Bütçesi'-
nden aynlan %2.3'lük payda geçen yülara göre
önemli sayılacak bir değişiklik olmaınışor. M ^
li Savunma Bakanlığı personel dışı öbür öde-
neklerinin Konsolide Devlet Bütçesi'ndenalmış
olduğu payda bir düşme görülmekle birlikte,
yinede 1990 Mali Yüı'nda Milli Eğitim Bakan-
lığı'nın almış olduğu payın yaklaşık üç kat daha
fazla olduğu anlaşılmaktadır.
v Bu bulgular sonucunda, Milli Savunma Ba-
kanlığı bütçesi içinde personel ödenekleri ile
öteki ödenekler arasmda belli bir denge söz ko-
nusu iken Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin, ge-
nel anlamda, personel ödeneklerinin ağırlık ta-
şığı bir bütçeye dönüşmekte olduğunu söyleye-
biliriz.
Bize bugün fax çekin (olmazsa yarın)
İngiliz - Fransız işbirliği sonucu yakında yatırıma başlayacak kuruluşun
satış şirketinde görevlendirmek üzere nitelikleri aşağıdaki görevlere uy-
gun "otomobilsever" takım arkadaşları arıyoruz:
ANKARA SATIŞ MÜDÜRÜ
Otomobiün satışından ve satış mağazasının yönetiminden soaımlu. Otuzlu
yaşlarda, yönetim ve satış deneyimli, inisiyatif sahibi.dinamik, üniversite
mezunu.
SATIŞ GÖREVLİLERİ
İstanbul, Ankara ve İzmir mağazalarında otomobil satışından sorumlu.
Yirmili yaşlarda, temsil ve satış yeteneğine sahip, dinamik, eğitilmeye
hazır.
Özgeçmiş notunuzu gündüz erişilebilecek telefon belirterek bize hemen
bugün veya engeç yarın (18-19 Haziran) faxlaym. Uygun görülerrler
önümüzdeki hafta içinde aranacak ve görüşmeye davet edilecektir.
Fax No. 14906 43
OKURLARA.
OKAYGÖNENSİS
Haber-Kapıcısı
itle iletişimi üstüne kafa yoran düşünürler,
1950'lerde bir kavram buldular: Haber-kap/cısı. Bu
kişi, sanayi toplumunda diğer insanlar adına "s
yapan insanlardan biri. Özelliği, diğer insanlann
bilgilenmesi konusunda karar verici olması, yani
gazeteci. Bir haberi yazmaya ve yayımlamaya,
dolayısıyla diğer insanlara ulaştrıp ulaştırmamaya kara.
veren 'haber-kapıcılan"nın her zaman etkili olması da
olanaksız; ınsanları seçtiği haberhri okumaya zorlamak
gibi bir olanağı demokratik toplumlarda yok.
"Haber-kapıcısı" tanımı ve "kamuoyunun gündemr
üstüne tartışmalar iletişim kuramcıları için "nesnellik"
sorunuyla doğrudan bağlantılı. irfan Erdoğan ve
Korkmaz Alemdar, "İletisim ve Toplum" adli
kitaplarında klasik nesnellik kavramını şöyle özetHyorfar:
"Tutucu kuram haber araçlannın tam/doğru olarak
rapor ettiği nesnel bir dış gerçeğin olduğunu, bu dış
gerçekle kitle iletişim araçlannın çizdiği portre ve
bunun izleyiciler tarafından alınışı arasındaki ilişkinin
istikrahı bir şekilde kalıplaştırılmış olduğunu (savunur)...
Nesnellik kavramına göre haber, betimlenenin kendisini
içerir ve habercinin karaharı, betimlenen dış dünya ile
sınırlıdır. Yani haberde kişisel olmayan veriler konuşur,
hiçbir bireysel değer yargısı yoktur. Haber/haberci
siyasal ve ideolojik bakımdan yansızdır."
Erdoğan ve Alemdar bu tür bir nesnelliğin
olanaksızlığını şöyle savunuyorlar: "y&nsız ve değer
yargısı taşımayan bir enformasyon düşünmek olasıl/ğı
çok azdır. Enformasyon, sözcüğün her anlamıyla bir
güçtür ve gücün yansızlığını savunmak oldukça zordur.
Haberdeki her sözcük, her kavram, her tümce, her
paragraf, her konu ve her resim belli bir anlam taşır..."
Amerikalı sosyolog Gouldner de "nesnellik" kavramı
konusunda daha acımasız: "Nesnellik, insanlann
sevme kapasitesi kötürümleştiği zaman kendilerine
sunduklan tesellidir. Nesnellik yansızlık değil,
kendinden ve toplumdan yabancılaşmadır Nesnellik,
kişinin sevmediği, fakat karşı gelmediği bir dünya ile
anlaşması, barış yapmasıdır... Nesnellik, yabancılaşmış
ve siyasal bakımdan yersiz yurtsuz olanların
ideotojisidir.."
işte iki ztt görüş: 1- Kamuoyunun gündemini hazıriayan
haber-kapıcıları nesnel ve yansız olmak zorundadır... 2-
Klasik kuramsal nesnellik olanaksızdır...
Kitle iletişim araştırmacılarına göre bu dalın
profesyonellehnin kendileri hakkındaki imajlannın en
önemli yanlarından biri "nesnellik"tir. Böylesine
tartışmalı bir kavramın yasama uygulanmasında bu kez
teknik ilkeler ön plana çıkar: Kaynağı gizlememek,
kişisel görüşünü habere katmamak, karşı görüşlere
başvurmak. Bu klasik ölçütlerin kullamlması dar
anlamda haberin nesnelliğini sağlayabilir, ama iletişim
kuramcılarının anladığı tarz "nesnellik"in, haber-
kapıcılannın biraz uzağında olduğu anlaşılmaktadır.
*
Geçen haftaki yazımızda gazetelerin aylık reklam
harcamalannın dökümünü aktanrken bir yanlış yaptık.
Bkonomik Bülten'in mayıs ayı reklam harcaması basın
ve televizyonda 39 milyon liradır. Düzeltir, özür dileriz.
ARACINIZIN MOTORUNA
DOĞRU KATKIYI SEÇİNİZ!
DÖMYADA 1 NUMARA
EN ÇOK re EN FAZLA ÛlttDE SATILAM
MÇTOR KORUMA ve GÜÇLENDİRME
MÜSTAHZAR YAĞ ve YAKIT KATKILARI
• Ülkemizde 20 yıldanberi milyonlarca
ürünlerini kullanan tüketicilerin deneyimîeri
• Dünyada yılda 100 milyonla ıfade edilen
ürünlerine gösterilen tercih
ıin üstünlüğünü kanıtlayan test sonuçları
Sb 4e ancmauı motonua
riağnı katkıyı seçiıtU.
SsiK/mzdta ısntti 0j^
n rntou ^ Z > yi kabul eiiniz.
TÛmtrC DtSTMtOTODU
AS-PAR
ENTERNASrONAL DISTRİBÜSYON
VE MUMfSSİUİK A Ş.
İNÖNÖ CAD. NO. S £>• 2
TAKSİM • İSTANBUL 80090
TEt. 1.15 U 16- 14i 16 » 4 - 1*4 (6 «7
FAICSIİI 66 95 TftfKS 24»S oıpr Ir
ANMA
Sevgili kızımız ve kardeşimiz
ELİF FATMA
AYKANAT'ı
kaybedişimizin 6. yılına rastlayan 18 Haziran 1990 günü
(bugün), ikindi namazını müteakip Kulaksız Mezaruğı'nda,
mezan başında bir anma yapılacakür.
Sevenlerine duyururuz.
AYKANAT AİLESt
F A K S I M I L E
Servis Güvencemizle
Bilar Bilgi Araçlan Ticaret A.Ş.
Manbul Tel:9|1) 175 38 00 (4 Hat)
Ankara Te) :9(4) 11? 85 60 j4 Hatı
AUSTRALIAN I^USINLSSCOLLI
SIDNEY PERTft C«NBERR» MElflOURHE AOELAIDE
AVUSTRALYA'DA JNGİLİZCE
GENEL İNGİLİZCE-TyRlZM-BİLGİSAYAR-YÖNETİCİLİK KURSLARI
AVUSTRALYA-AMERİKA-INGILTERE UNIVERSİTELERINE KESİN
SIRIŞ
EĞITIMINIZ SURESINCE PART TIME ÇALIŞMA OLANAĞI
TEK A Ş (1) 362 39 59 • (1) 362 10 96
BAĞDAT CAD NO 510/6 BOSTANCI-ISTANBUL
ANKARA IHTIBAT BtJROSU. (4) 230 07 54 - (4) 230 06 87
İZMİR IRTIBAT BUROSU (51) 316724