25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 NÎSAN 1990 Nuri İyem sergisi • Kültiir Servisi — Ressam Nuri lyem'in tuval üzerine yağlıboya çalışmalanndan oluşan resim sergisi 6-27 Nisan 1990 tarihleri arasında Harbiye Garanti Sanat Galerisi'nde açık kalacak. 1915 yıhnda Istanbul'da doğan İyem, 1937 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Leopold Levy Atölyesi'nden mezun oldu. 1944'te Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü'nü bitiren İyem, 1941'de "Yeniler Grubu"na ve açtıklan tüm sergilere katıldı. İyem, 1951'de bu gruptan aynldı. 1946 yıhndan günümiize kadar her yıl özgün çalışmalarını sergileyen Nuri İyem, devlet eliyle düzenlenen yurtdışı sergilerinin birçoğuna katıldı. Cumhuriyet'in 50'nci yılı nedeniyle açılan yarışmada birincilik ödülünü kazanan tyem, Sedat Simavi Vakfı ödülü'nün de sahibi. 'Kitsch' konıılu sergi ve gösteri • Kiıltür Servisi — Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğretim üyesi Doç. Kadri Özayten'in "Çevrede Resmin Sağlıksız Değişimi- Yozlaşma" konulu konferansı ve dia gösterisi bugün saat 16.30'da fakültenin Acıbadem'deki resim bölümünde gerçekleşecek. Sanatçmın 1982 yılında yeterlilik tezi olarak hazırladığı bu çalışma, "taklit, ucuzlatılmış, bayağı, sanat ve estetik değeri olmayan, yoz, özenti ürünü" gibi sözcüklerle tanımlanabilecek olan "kitsch" ürünlerini konu ahyor. Rokoko dönemi resimli melamin tabaklar, altm varak taklidi çerçeveler içinde röprodüksiyon manzara resimleri, plastik günlük kullanım eşyaları gibi nesnelerle "kitsch"i örnekleyen Özayten, bu tür ürünlerle oluşturduğu sergiyi de bugünden başlayarak aynı mekânda bir hafta süreyle sergileyecek. Günümüz sanatçıları sergisi • Kültiir Servisi — Mimar Sinan Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi'nin desteğiyle Resim ve Heykel Miizeleri Derneği'nin düzenlediği "Günümüz Sanatçıları 11. Istanbul Sergisi" 22 haziran ve 31 ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek. Dolmabahçe Sarayı 1. Hareket Köşkü'nde ve MSÜ Resim ve Heykel Müzesi Şeker Ahmet Paşa Salonu'nda yer alacak sergiye, Gökhan Anlağan, Tomur Atagök, Hüsamettin Koçan, Füsun Onur ve Jale Erzen'in oluşturduğu seçici kurul denetiminde eserler kabul edilecek. Tür, boyut, konu, gereç, yönetme ve uygulama açısından hiçbir smırlama konulmayan yanşmaya dileyen her sanatçı 1989, 1990 yıllarında gerçekleştirdiği, daha önce başka bir yanşmalı sergide ödül almamış yapıtlarıyla katılabilecek. Yapıtlar 2-12 mayıs tarihleri arasında teslim ahnacak. Ferenc Liszt Oda Orkestrası • Kültiir Servisi — Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 8 ve 9 nisan tarihlerinde Ferenc Liszt Oda Orkestrası konuk olacak. Orkestra, 8 nisanda Suna Kan'ın solist olarak katılacağı bir sabah konseri ve daha sonra da bir gala konseri sunacak. Orkestra 9 nisanda ise üçüncü ve son konserini verecek. 1963'te kurulan ve Macaristan'ın müzik yaşamında önemli bir yere sahip olan Ferenc Liszt Oda Orkestrası 16 yaylı çalgı ve bir klavsenden oluşuyor. Avrupa turnelerini düzenli olarak sürdüren ve birçok festivalin konuğu olan oda orkestrası, 1974 yılında da lkinci Uluslararası tstanbul Festivali'ne katılmıştı. ABD ve Kanada'da 200'den fazla konser veren, Japonya ve Avustralya turnelerinde dikkat çeken Ferenc Liszt Oda Orkestrası M. Andre, M. Argerich, P. Fournier, I. Oistrakh, JP Rampal, M. Rostropovich, N. Zabaleta gibi ünlü isimlere de eşlik etti. Orkestramn yöneticiliğini kuruluşundan bu yana kemancı Janos Rolla yapıyor. Orkestra 8 nisanda saat 11.00'de Suna Kan'la beraber vereceği konserde Haendel, Haydn, Rossini ve Mendelssohn-Bartholdy'nin yapıtlarıru seslendirecek. Saat 20.00"de yine Kan'ın katılacağı gala konserinde Teleman, Haendel, Haydn, Rossini ve Dvorak'ın yapıtları, 9 nisan gecesindeki konserde ise Bach, Corelli, Mozart, Mendelssohn ve Bartok'tan yapıtlar sunulacak. KÜETÜR-SANAT CUMHURİYET/5 ULUSLARARASIİSTANBULFİLMFESTİVALİ Senaristi Cesare Zavattini onuruna 'Bisiklet Hırsızlan9 şenlikte 40 yılın eskitemedigi film"Bisiklet Hırsızlan", şiirselliği öne çıkartan Zavattini ile derin bir gözlemciliğin sinemasını yapan Vittorio de Sica'nın ortak ürünü. Bu filmi görmemiş olmak bir sinemasever için büyük yoksunluk. REKİN TEKSOY "Bisiklet Hırsızlan", sinema sa- natının ulaştığı doruk noktalar- dan biridir. Günümüzün sinema seyircisi, sınemanın birçok klasik örneğine, bu filmlerin sinema ta- rihindeki önemleriyle orantılı bir ilgi göstermiyor. Çünkü bu film- ler, zamanın yipratıcı etkisine kar- şı koyamayarak eskimişlerdir. "Bi- siklet Hırsızlan" ise çevrilmesin- den bu yana geçen kırk yılı aşkın süreye karşm, konusunun yoğun- luğuyla, anlatımının ustalığıyla, insancıl değerleriyle bugün de dünyanın dört bir yanında seyir- cileri etkileyebiliyor, sinemanın en yeni örneklerine meydan okuyabi- liyor. tkinci Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde, ttalyan sinemasına damgasını basan Yeni Gercekçilik akımının başyapıtı sayüan "Bisik- let Hırsızlan", senaryo yazan Ce- sare Zavattini ile yönetmen Vitto- rio de Sica işbirliğmin en yalın ör- neği. Ekmek parasının aslarun ağzın- da olduğu bir dönemde, iki yıl boşta gezdikten sonra iş bulabilen Antonio, duvarlara afış yapıştıra- caktır. Yüzlerce kişinin başvurdu- ğu bu ise bisikleti olduğu için alın- rnıştır. Ama daha ilk gün, Rita Hayworth'un bir filminin afişini asarken bisikleti çalınacak, bisik- leti bulabilmek için on yaşındaki oğlu Bruno ile birlikte Roma'yı alt- üst edecektiı. Bisikleti bul- maktan umudunu kesince, bir stadyumun- önündeki bisikletler- den bihni alıp kaçmaya kalkışa- cak, ama beceremeyerek oğlunun önünde aşağılanacaktır. Film bir yandan, yaşam savaşı veren bir insanın üstüne çöken ka- rabasanı verirken, bir yandan da savaş sonrası ItaJyasının toplum- sal koşullannı belgeler. lşsizleriy- le, gecekondularıyla, hırsızlanyla, dilencileriyle, bitpazarlarıyla, so- kak kadınlarıyla, din adamlarıy- la, falcılarıyla o yıUar Roması'm beyazperdeye getirir. Bn çarpıcı çerçevenin amacı, böylesine bir kargaşarun ortasın- daki insan ilişkilerini vurgulamak- tır. Baba Antonio ile oğlu Bruno arasındaki insancıl dayanışma benzersiz bir yahnlıktadır. Ceple- rindeki son paraya kıyıp bir aşçı- da karınlannı doyurdukları sıra- da, küçük Bruno'nun, varlıklı ai- lenin çocuğuyla bakışarak geliştir- diği oyun; oğlunun kendisini Ro- ma'oın ortasından geçen Tevere ır- mağrna attığı sanısına kapılan ba- banın kapıldığı körku; Bruno'nun bisiklet çalmaya kalkışan babası- nın tartaklandığını görünce yardı- raına koşması belleklerden silin- meyecek sinema sahneleridir. Itil- dikleri yalnızlık içinde el ele tutu- şarak evlerinin yolunu tutan ba- ba ile oğulun son görüntülertnde, Bruno'nun her şeye karşın ışıyan gözleri, umutsuzluğun umuda dö- nüşebileceğinin habercısidır. De Sica, bir Amerikan yapıme- vinin, başroide Cary Grant'ın oy- naması koşuluyla filmin yapım gi- derlerini karşılama önerisini geri çevirerek filrade profesyonel oyunculara yer vermez. Baba An- tonio'yu oynayan Laraberto Mag- gtorani gerçek yaşamda ışçidir. "Bisiklet Hırsızlan" ilk ve son başrolü olacaktır. Oğul Bruno'yu canlandıran Enzo Staiola ise yok- sul bir ailenin çocuğudur. Anne- yi oynayan Lianella Carell, gaze- tecidir. De Sica, bu tutumunu da- ha sonra "Milaoo Mucizesi" ve "Umberto D." adlı fîlmlerinde de sürdürecek, profesyonel oyuncu kullanmayacaktır. Günlük yâşantıyı olanca doğal- lığıyla verirken şiirselliği öne çı- kartan Zavattini iie yoğun bir du- yarlıhğın ve derin bir gözlemcili- ğin sinemasını yapan De Sica'nın ortak ürünleri "Bisiklet Hırsızlan"nı görmemiş olmak bir sinemasever için büyük bir yok- sunluktur. GERÇEK YAŞAMDA İŞÇİYDİ — Vittorio de Sica "Bisiklet Hır- sızları "nda profesyonel oyunculara yer vermedi. Baba Antonio'yu oynayan Lamberto Maggiorani gerçek yaşamda da bir işciydi. Oğul Bruno'yu canlandıran Enzo Staiola ise \oksul bir ailenin çocuğuydu. Alt Kurul tarafından geri çevrilmişti 'Karartma Geceleri'ne izinDün toplanan Üst Denetleme Kurulu filmin gösterilmesine karar verdi. "Karartma Geceleri" yann Atatürk Kültür Merkezi'nde gösterilecek. Kültür Servisi — Kültür Bakan- hğı tstanbul 11 Kültür Mudürlü- ğü'nde dün saat 13.30'da bir ara- ya gelerek, film denetlerne odasın- da Rıfat Dgaz'ın yapıtından uyar- lanan "Karatma Geceleri" filmi- nin bandını izleyen "Üst Denet- leme Kunılu", oybirliğiyle filmin gösteriminde bir sakınca olmadı- ğına karar verdi. 9. lstanbul Uluslararası Film Festivali programında ilk gün saat 15.00'te AKM'de gösterimi yapıl- ması gereken film, Cansel Ural (Kültür Bakanlığı), Cavit Efeler (Sesam) ve Tümer Argın'dan (Ga- zeteciler Cemiyeti) oluşan "Alt Denetleme Kunılu" kararıyla ya- saklanarak görüşülmek üzere Üst Denetleme Kurulu'na gönderil- mişti. Dün saat 11.00'de Sesam lokalinde yapılan basın toplantı- sında, Soder Genel Başkanı Türk- ân Şoray, Sinekam-Der Genel Başkanı Mnzaffer Hiçdunnaz ve Film-Yön Genel Sekreteri Yavu- zer Cetinkaya olayı protesto ettik- lerini ve sonucun olumlu bir şe- kilde sonuçlanması için girişimde bulunacaklannı açıkladılar. Daha sonra 11 Kültür Müdürlü- ğü binasına giderek Üst Denetle- me Kurulu'nun karannı bekleyen filmin yönetmeni Yusuf Kurçen- 8 ve başrol oyuncusu Tank Akan, sonucu öğrendikten sonra bekle- nen kararın verildiğipi ve filmin yann saat 21.30'da AKM'de gös- terileceğini söylediler. "Karartma Geceleri" filminin BAŞROLDE TARIK AKAN — Yusuf Kurçenli'nin nyariayıp yö- nettiği "Karartma Geceleri"nde başrolü Tank Akan üstleniyor. Akan, 2. Dünya Savaşı yıllannda işkence gören bir aydını canlan- d ı r ı y o r. oybirliğiyle gösterilmesine karar veren "Üst Denetleme Kunılu" şu üyelerden oluşuyor: Alpay Basinli (lstanbul Arkeoloji Müzesi Mü- dürü, Kültur Bakanlığı temsilci- si), Orhan Araslı (tstanbul Milli Eğiüm Mudür Yardımcısı), Ayşe Ok (Içişleri Bakanlığı temsilcisi), Kadri Ynrdatap (Sesam temsilci- si), Aydın Oran (Mesam temsil- cisi). Alpay Pasinlı'nin başkanlık yaptığ] kurula Milli Güvenlik ve sinema sanatçıları temsilcilerinin katılmadıklan bildirüdi. Peter Gneenaway'infılmiEmek'te Batı taşlamasıPeter Greenavvay'in filmi, paranın ve iktidarın gerçek insancıl değerler karşısındaki yengisini amansız bir biçimde eleştiriyor. ATtLLÂ DORSAY tlahi Peter G,reena»a>:.. Şa- şutıcı, yenüikçi, arna donmuş es- tetiği içinde "sinema" ile ilişkisi tartışmalı bir "Ressamın kontratı" ile başlayan ve. "Z.O.O.", "Drowning by Num- bers", "The Belly of the Architect" ile süren bir serüve- nin, "Aşçı, Hırsız, Kansı ve Âşıgı" gibi bir filme ulasabileceği kestirilebilir miydi? Ressam/yazar/yönetmen Gre- enaway, kendi yazdığı alabildiği- ne özgün bir senaryoda, Le Hoi- landais adlı luks bir lokantayı yö- neten Albert, doyumsuz kansı Georgina, lokantanın Fransız aş- çısı Richard ve Georgina'nm müşteriler arasından seçip buldu- ğu âşığı Michael'dan oluşan ga- rip Bir dörtlüyü karşımıza geti- riyor. Duvarlan dev resimlerle suslü, zevksiz ve çığırtkan dekorasyo- nu tam anlamıyla "kitsch" olan bu lokantada, tam bir mafya li- deri de olan Alben'in "cetesi" ile birlikte yediği akşam yemekleri, yemek sanatı ve türleri üzerine düşünceler kadar, bayağı, kaba, giderek iğrenç küfur ve hakaret- lerin de süslediği birer tüketim, haz ve boşalma törenine dönüşü- yor. Kocasının ve adamlannın bitmeyen kabalıklan, iğrençlik- leri ile dünyası kararan Georgi- na, uzakta oturan, sessiz, sakin, içine dönük Michael'le önce tu- valetlerde başlayıp sonra mut- fakta, kilerde, bulunabilen her yerde süren bir sevişme eylemi- ne girişiyor. tğTenç koca, Fransız aşçının "himayesi" ile süren bu "zina" yı keşfettiğinde, intikam kaçınıl- ırazdır. Ama Georgina, hiç de görüldüğü kadar güçsüz, zayıf bir "küçük kadın" değildir. Son sözü o söyleyecek ve sürekli ve en iğrenç biçimde tüketen koca- sına, hiç ummadığı bir "son yemek" sunacaktır. "Aşçı, Hırsız, Kansı ve Âşı- gı", ardında şaşırtıcı zekâ pırıl- tılan, ama a>7iı zamanda çağımız ve uygarhğımız üzerine uroulma- dık bir karamsarlık içeren bir film. Greenaway, içinde yaşadı- ğımız tüketim ve zevk çağını, kö- rii köfüne tutsağı olduğumuz bir "hedonizmi", paranın ve iktida- rın asıl, gerçek insancıl değerler karşısındaki kesin yengisini, amansız biçimde eleştiriyor. Marco Ferreri'nin "Biiyük Tı- kınma"sından beri, yemek ve tü- ketmek olgulan, insanlığın olası sonuyla hiç bu denli özdeşleşti- rilmemişti. Greenavvay'in hepsi de sonuç olarak adi, küçük, sı- radan, giderek mide bulandıncı olan kahramanları, farkh "kötülük" dereceleri içinde, in- sanlığın ve uygarlığımızm gelece- ği konusunda en ufak bir ışık bile getirmiyorlar. Yönetmen, 10 ge- ceye böldüğü öyküsünün içine, sinema tarihimn gördüğü en gör- kemli kimi kaydırmâlan yerleş- tiriyor; lokanta geniş hacmiyle çağdaş toplumların bir mikro- kozmasına dönüşüyor ve insan- lar, bilmek lükenmek bilmeyen bir iştahın, bir yeme, sevişme ve tüketme iştahımn sonunda, Fer- rari ve Pasolini'yi arumsatan bir kötümserlikle, yamyamlığa dek gidiyorlar. Greenaway'in filmi tüketme- ye doğru gıden Batı uygarlığı üzerine amansız bir aiegori. Mut- laka izlenmeii. U N U T U L M U Ş Y E M E K V E T A T L I I A R I M I Z I G Ü N I S I Ğ I N A Ç I K A R M A Y A V A R M I S I N I Z ? I . l e r e 1 kese oltın (4 Cumhuriyet) 2 . l e r e 1 kase a l t m ( 2 Cumhuriyet) 3 . l e r e 1 k«*e altın (1 Cumhuriyet) ve 2 ' ? e r m a n t i y o n ( l ' e r ç e y r e k j JÜRİ: Aydın Boyton, Atilla Donay, Ergun Köknar, Hason Özen, Tuğrul Şavkay, Aydın Yıimaz Restaurant Cafe-Bar PEREMECİ SOK 20/7 8ARO HAN B E Y O Ğ l U İ S T A N B U L 1 4 5 I 6 5 6 1 5 1 1 6 4 Bertrand Tavernier ve SabineAzema birsöyleşiye katıldılar Tiıtku ve zevk için sinema Tavernier, keşfettiği zevkleri ve hissettiği öfkeleri seyircilerle paylaşmayı seviyor. Azema, oyuncunun da kendi yorumunu ortaya koyması gerektiği kanısında. Kültür Servisi — lstanbul Film Festivali'nin konuklan yönetmen Bertrand Tavernier ve oyuncu Sa- bine Azema, dün Beyoğlu'nda, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'n- de yönetmenük, oyunculuk ve eleştirmenlik konusundaki görüş- ierini dile getirdiler. Söyleşiyi si- nema yazanmız Atülâ Dorsay yö- netti. 9. tstanbul Uluslararası Film Festivali'nde "Gece Yansına Doğru", "Beatrice Tutkusu" ve "Aslolan Hayattır" adlı fılmleri yer alan Tavernier'in, yönetmeli- ğinden önceki bir dönemde yönet- menlerle yaptığı söyleşileri ve film yazıları çeşitli Fransız yayın or- ganlannda yer almıştı. Dün yapı- lan söyleşide "film eleştirmenliği" ne ilişkin bir soru üzerine "Ken- dimi hiçbir zaman bir eleştirmen olarak görmedim. Hayatımı ka- zanmak için bu işi yapbm" diyen Tavernier, yönetmenliğe geçtikten sonraki durumunu da şöyle özet- ledi: "Eleştiri yapan insanlan ve çektikleri 'numara'lan iyi bilirsi- niz, ama bir anlamda kendinizi si- lahsız, caresiz.hissedersiniz. Sinik olursunuz." Bertrand Tavernier, Fransa'da eleştirmenlerin, bir önceki knşa- YÖNETMEN VE OYUNCUSU — Bertrand Tavernier'nin "Aslo- lan Hayattır" adlı yapıtı 9. Uluslararası lstanbul Film Festivali'nde gösterilen filmler arasında. Sabine Azema "Aslolan Hayattır"da baş- rolleri Philippe Noiret ile paylaşıyor. (Fotoğraf: Uğur Günyüz) ğa göre geride olduklannı da vur- gnlayarak eleştirinin "sinema dı- şında gelişen etkenler"le yapıldı- ğım söyledi. Tavernier'nin haya- lindeki eleştiri tipi, bir sanat ese- rini halka yaklaştıran, seyirciyle sinema arasında köprüler kuran bir eleştiri mekanizması. tlk kısa filmini 1963'te çeken, 1966'da ilk uzun metrajlı filmi "Saint Paul Saatçisi"m gerçekleş- tiren Tavernier, neden yönetmen- ük yaptığını da şöyle açıkladı: "Film çevinnek benim için ya- şarasal bir gereksinme. Yaşamak için film çekmek zorundayını. Gerçek nedenleri ise bazen filmi çektikten sonra buluyonım. Ama iki sözcük anahtar olabilir: Tut- ku ve zevk. Seyircilere, keşfetti- ğim zevkleri keşfettirmek ve duy- dugara öfkeleri hissettirmek." 1960'h yülarda, "Yeni Dalga" filmlerinin çoğunu gerçekleştiren yapuncı Georges de Beauregard'- ın yanında halkla ilişkiler uzma- nı olarak da çalışan Tavernier, "Yeni Dalga" akımıyla ilgili so- rulan yanıtlarken öncelikie bütün kategorik yargılann karşısında ol- duğunu belirtti. "Godard, Truffaut gibi yönet- menlerden sonra sinemanın hiç degişmediğini söylemek yanlış olur. Ama aynı zamanda onlann her şeyi keşfettiğini söylemek de yanlış." Filmleri festivalde "Ustalara Saygı" bölümünde gösterilen Ta- vernier için oyuncu seçmek bir zevk. Sık sık tiyatroya giden ve yeni, yetenekh oyuncularla karşı- laşma fırsatı bulan Tavernier'nin önemli yapıtlarından biri olan "Aslolan Hayattır"ın başrolün- de, dünkü söyleşiye katılan Sabi- na Azema oynamıştı. Cesar ödül- lu Azema da oyunculuk üzerine "Oyuncu çocuk gibidir. Bize 'şu- nu yap', 'bunu yap' derler yapa- nz. Ama zeki olmak da yasaklan- manuşbr. Oyııncu da kendi yoru- munu ortaya koymalıdır" dedi. FESTİVALDE BUGUTN Eaıek: Yaaba (12.00), Aşçı Hırsız Kansı ve Âşığı (15.00, 21.30), Neşey Pazar (19.00). Si»ep*p: Çiçeklerden Bir Taç (12.00, 19.00), Siddesbwari (15.00), Boris Godnnov (21.30). Atlmmi Srfır Kenti (12.00, 19.00), Orta Dznolokta 3 Dauman filmi (15.00, 21.30). Gazl: Son Darbe (12.00, 19.00). Bir Aşkın Güncesi (15.00, 21.30). R e k s : Kadınlar Arasında (19.00), Banı Bir Şeyler Cal (21.30). Smreyym: FJveda Caz (19.00), Seviyornm Seviyorsaa (21.30). AKM: Kilometre Taşlan II (12.00), İkili Oynnlar (15.00), Bisikiet Hırsızhuı 19.30), Abuk Sabak 1 Film (21.30) Restorasyoıı semineri • Küitiir Servisi — Alman Kültür Merkezi Yıldız Üniversitesi işbirliğiyle 5 nisan perşembe günü saat 14.00-18.00 arasında Yıldız Üniversitesi Oditoryumu'nda bir seminer gerçekleştirecek. Seminere Almanya'dan Nürnberg Germanisches Museum'un Müdürü Dr. Thomas Brachert ve Bavyera Eyaleti Eski Eserleri Koruma Dairesi Başkanı Prof. Dr. Michael Petzet katılacaklar. Dr. Brachert, "Ahşap Kültür Değerlerinin Restorasyonu ve Korunması", Prof. Dr. Petzet ise "Restorasyon, Konservasyon ve Yenileme" konularında konuşacaklar. Konferanslar Türkçeye çevrilecek. REFO'nıın yeni sayısı • Kültür Servisi — REFO Fotoğraf Sanatı dergisinin 11. sayısı çıktı. Dergide Ersin Alok'un hazırladığı "Dağ Fotoğrafçılığı", konuya ait fotoğraflarla yer alıyor. Aynca 1990 Avrupa Kodak Ödülü Yarışması'nın arifesinde, 1989'da derece alan fotoğraflar, Herbert List'i tanıtan yazı ve List'in Yıldız Üniversitesi'nde açılan sergisinin kataloğundan seçilmiş fotoğraflar, Seyit Ali Ak'ın hazırladığı "Fotoğrafçılığınıız" konulu yazıda geçmişten bugüne birçok Türk fotoğrafçısının yer aldığı portfoliosu da decginin sayfaları arasında. 'Gerçeklik ve \andsama' 1 • Kültiir Servisi — Avusturyah fotoğrafçı Chris Hinterobermaier'in "Gerçeklik ve Yanılsama" başlıklı fotoğraf sergisi 2-14 Nisan 1990 tarihleri arasında Yıldız Üniversitesi Sabancı Kitaplığı'nda açık kalacak. 1962 yılında doğduğunu, 1978 yılında ise fotoğraf sayesinde yeniden doğduğunu ve fotoğraflarında resimsel bir anlatımı işlediğini belirten Hinterobermaier, bugüne kadar 200'den çok ödül kazandı. Piyano resitali • Kültür Servisi — 1972 yıhnda ABD'de doğan özgür Aydın, 1984'te Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda piyano öğrenimine başladı. 1986'dan beri 15 piyano resitali veren Aydın'ın radyo ve TV için bant kaydı bulunuyor. Kasım 1988'de lstanbul 8. Ulusal Piyano Yanşması'nda mansiyon alan Aydın, bu gün saat 18.30'da Avusturya Başkonsolosluğu Kültür Ofısi'nde vereceği piyano resitalinde Mozart, Chopin ve Liszt'in yapıtlarını seslendirecek. BUGÜN m Viyolonsel resitali Sevil Gökdağ'ın piyanist Seher Tannyar eşliğinde vereceği viyolonsel resitali saat 18.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde izlenebilir. • Türk karikatürü Ferruh ' Doğan, Mustafa Eremektar, Turhan Selçuk, Ali Ulvi ve Tan Oral'ın yer aldıklan "Türk Karikatüründe 50 Kuşağı" başhklı panel 18.00'de Karikatür ve Mizah Müzesi'nde. STUDIO PEINTURE SANAT GALERİSİ & RESİM ATÖLYESİ 2. ÇOCUKLAR ARASI RESİM YA.RIŞMASI 4-12 YAŞ Son teslim tarihi 7 Nisan 1990 Tcb\ıkı>c Kalıpvı Sokak 148/1 ^^ı^bul. Tel- 132 2.' 19 BİLSAK'TA BUGÜN 3 Nisan Salı: 19.00 SEMİNER: YENt BİR SİNEMAYA DOĞRU VI: Reha ERDEM. 19.00 DİZİ KONFERANS: Frankfurt Okulu: Frankfurt Okulu ve VValter Benjamin. Unsal OSKAY Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon 18.30 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK Herkese Açıktır. BİLSAK Sıraselviler, Soğancı Sok. 7 CİHANGİR 143 28 79 - 143 28 99
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear