23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ARALIK 1990 CUMHURİYET/21 HAVA DURUMU TÛRKIYE'DE BUGÜN MetoorokflsieriGanelMü- dûrttOOMan * » , M p p gûre bû- tün Mtgriar çok buk/tkı, Marmara. Ege, AMeniz, Iç Anadokı, Ba* ve Om Kandeniz le Ooflu ve GOney- doOu Anadokı^un b t t a yaOşlı ge- çacek. ftfclar yer yer e&* ve sû- raM ofenak tore yaflmur v« safla- n * pMnde otacak. HAM SICAK- U â ftnkın b * hasiıi^arinden bi- ı» ntzienmBbe loble \e loöostan 4 ılâ 6 kuvvetınde saatte 16 »â 27, Bat AJaJenc ve Ejede 7-8 kuvvetinde saatte 3^40 »kSl!Z vetosa çac*. Rû^r güney y^lerden ta« ara ara «1a kuvMîttB ştfdinde esecek Oe- esecek, gffl kûçûk dalgaH atacaK. B*dk Btnooı Bdfc Bokı Buna ÇamMoto Çorum Denzf «P WHyartakır B 13° (PltoiBa 11° 9°E*n« Y 10» 5°KM«ş 13° 7°Eranc» Y 7» 2°M«rsn 10° 5°Eraırvm V fP-f Mujta 5° 1°Eslo?«h» V «» 8°Mu» 1° 4°6>zanlap B 12° e°NıQde 19° 12° Gnsun Y 17° 12° Ortu 16°12'Gûn*5h««Y 10° 2°«B 10° T> Samsun 9° 5°S»rt 12° «°Smop 14° 9°Snw 10° 5°HaUdri Y 14° 9°ls{Mrta Y 12° 8°lstanM Y V 8°bı«r B 7» 2°K*s B 8° 7>Kasanwnu Y Y 9° «°K«Mfi Y Y 1Z° e°KjrtJar«l Y Y V <*"(anfk Y Y 8° «°KBWı»« Y Y t3° mialJlya Y 0°1»(i fttsg* 2°Zonoutt* - A-jpk B-buluflıı Ogûneşlı K-lorit DÜNYA'DA BUGÜN Kahıre •'' BULMACA 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Hücum... Tibet sığın. 2/ Su düzeyin- deki sıra kayalar... Avuç içi. 3/ Çok iri ve zehirsiz bir ydan... Yurdumuzda bir pet- rol bölgesi. 4/ Osmi- yum elementinin siragesi... Bir fotoğ- rafın, bir desenin, bir karikatürün gös- terdiği ya da temsil ettiği şeyi belirten yan. 5/ Güneydoğu Asya'da yaşayan bir maymun. 6/ öğe... Bir organımız. 7/ Don, şalvar... Gös- teriş. 8/ Osmanh devletindeki sivil rütbelerden biri... Yurdumuzun ba- tısında bir körfez. 9/ Elli şiniklik ta- hıl ölçeği... Zayıf, cılız. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Genellikle yetişme koşullarını in- celemek amacıyla değişik türlerden yabanıl ağaç, ağaççık ve çalılann de- neysel yetiştinlmesine ayrılmış park ya da alan. 2/Izmir yakınlannda an- tik bir kent... Uzun tüylü bir süs köpeği. 3/ Baston... ölüm. 4/ Türkçede ilgi adılı.. Tibetlilerde ve Moğollarda Buda rahibi. 5/ Birim zamandaki titreşim sayısı. 6/ Gizli görevli... tlenme, beddua. 7/ Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek... Katışıksız, saf. 8/ 1leri gelenler... Güç emek, çaba. 9/ Yelkenleri yerlerine çekmekte kullanılan halatların genel adı. 60 YÎL ÖNCE Cumhuriyet Tasarruf haftası KMIIN I.KMK Şosoo ve lâstıklennı JADRAT 16 ARALIK 1930 Milli tasarruf ve yerli mallan haftasının üçüncü günu olan dün de halkımız; ayni alâka ile şehriraizin muhtelif mahallerinde yerli mallannı teşhir eden mağazalann vitrinlerini tetkik etmişlerdir. Bu suretle yerli mallanmızın nefasetini daha iyi anlıyan halkımız; beğendikleri vitrinler için bu mağazalara uğrıyarak reylerıru ıstımai etmişler ve mübayaatta bulunmuşlardır. Ticaret odasının tevzi ettiği 5 bin rey pusulasınm magazalarda sarfından sonra hıfzedilen diğer 5 bin rey pusulasının da halk tarafından tarnamen istimal edildiği anlaşıimıştır. Bunun üzerine ticaret odası dün tekrar kâfi miktarda pusula tab ve tevzi ettirmiştir. Diger Uraflan mekteplerde bu hafta hayat bilgisi dersleri, tasarruf ve hayat bilgisi dersleri, tasarruf ve yerli maOar mevzuu etrafında tedris ve mes'ele, misaller tasarruf vazife ve borçlarımızdan intihap edilmektedir. Türk Ocağında dün saat dörtte kadın, erkek toplanan halka yerli mallar fihni gösterümiştir. 30 YEL ÖNCE Cumhuriyet Kozludaki infilâk 16 ARALIK 1960 Kömür lşletmeleri Kozlu Bölgesi Incir Harmanı bölümünün 5 inci kartiyesinde bu gece saat 03 sırasında 21 madencimizin şehit olmasıyle neticelenen büyük bir grizu infüâkı olmuştur. Grizu sahası Acılık, Leonidis ve Haapetro damarlarını içine almaktadır. Kurtarma ekiplerinin infilâk sahasındaki devamlı çaüşmaları neticesinde 61 kişilik mevcuttan 28'i sağ, 12'si ağır yaralı ve yaralı olarak kurtarılabümişlerdir. Hâdise mahalline derhal gelen Zonguldak Valisi Tevfık Sargut, Zonguldak C. Savcılan, Işletme Umum Müdürü, Müdür Muavini ile Bölge Müdürü tahkikat ve tahliye ameliyesiyle bizzat meşgul ohnaktadırlar. tnfilâk'rn sebebi anlaşılamamış olmakla beraber kazma dareleri sonunda meyadan gelen kıvılamlardan çıktığı tahmin edilmektedir. Yanarak feci bir şekilde ölenlerin cesetleri peyderpey cıkanlmaktadır. ölenlerin büyük bir kısmı Ereğlinin Sofular diğer kısmı ise Ayvatlar Yılanca, Oğubeyler köyü halkındandır. Zonguldak Teşkilât hastahanesine kaldınlan Tevfik Sevim, Osman Şirin, Mustafa Sert, Halil Sorhan, Kâzım Çetin, Yaşar Arslan isimli ağır yaralılardan ikisinin komaya girdiği büdirümiştir. Kozlu Amele Dispanserinde tedavileri yapılahlar şunlardır: Şaban Orhan, Feyzullah Çelebi, Mahmut Usta, Rıza özcan. Dispanserde tedavi edilenler arasında bulunan Başçavuş Rıza özcan basını suya sokarak ölümden kurtuhnuş fakat akli muvazenesini kaybetmiştir. Aynı bölge ve bölümdeki en büyük infilâk 1948 yıhnda olmuş ve 49 kişi ölmüştü. G E Ç E N Y I L B U G Ü N C u m h î General Pinochet 16 ARALIK 1989 Şili'de dün cumhurbaşkanJığı ve parlamento için seçim yapıldı. Secimler, 16 yıldır Şili'yi baskıa bir rejimle yöneten General Augusto Pinochet'ye "son" mesajı da taşıyor. Şili halkı, 1973 yıhnda Salvador AJlende'nin devrilmesiyle başlayan "Pinochet diktatörlüp"nü, dün sandık başına giderek noktaladı. DÜZELTME: ~ • Cumhuriyet DERGİ'nin bugünkü kimi nüshalarında Annağanlı Bulmaca sayfasında, bir önceki haftanın bulmaca metni yer almıştır. Okurlarımızdan özür dileriz. AÇIKLAMA • 16 Kasım 1990 tarihli gazetenizde "Üniversite Kararlı" adlı manşet yazıstnın devamında ve 28 Kasım 1990 tarihli gazetenizin Uğur Mumcu imzası "Gözlern" adlı köşesınde kişilik haklarımı ve güvenlığimi tehlikeye düşürecek tarzda ismime yer verildiğini görmüş bulunmaktayım. Sözü edilen olayla uzaktan yakından bir ilgim olmadığı gibi özellikle 16 kasım tarihli gazetenizde açıklamalarda bulunan Sayın Nejat Kaymaz'ı da geçmişte veya bugün herhangi bir sebepten dolayı tanımam. Bu itibarla Sayın Nejat Kaymaz'ı tehdit etmem söz konusu değildir. Ciddi olarak tanınan gazetenizde tekzibimin kamuoyuna duyurulmasını dilerim. NAİM AYDOĞDU TÂRITSMA Yutttaşm Oyunu Aluıeaya Dek? Yurttaşın oyunu alıncaya dek onu biraz adam yerine koyuyorsun; oyunu bir kez kaptın mı ondan sonra bir şımanyorsun ki eh, seni tanıyabilene aşk olsun! tşine geldiği zaman Tann'ya inanmak, ona sığınmak en büyük günahtır. Seni o yüksek makamlara Allah mı oturttu? Al- dıgın seçmen oylannı gökten sandık sandık Tann mı gönderdi? Seçilinceye dek yurtta- şın oyunu alabilmek için bin bir türlü yola başvuruyorsun. Ya var olan partilerden bi- rine giriyorsun ya da halkı kandırmakta da- ha etkili olur diye yeni (!) bir partinin ku- rucuları arasına katılıyorsun. Secim çalış- malannı hep ne için yapıyorsun? Halkın oyunu almak için değil mi? Propaganda ko- nuşmalarını gerek kitle iletişim araçlarıyla gerekse alanlarda kürsülere çıkarak halk için yapmıyor musun? Kentlerın en gözde yerlerinde -seçmenle daha^sıkı bir iletişim kurabilmek için- seçim buroları kurmuyor musun? Kapah salon toplantılan, delege- lere, hatırlı seçmenlere verdiğin şölenler, davullu-zurnalı-kornalı seçim konvoylan, gazetelerdeki çarşaf çarşaf duyurular hep ne için? Yurttaşın elinden oyunu kapmak için değil mi? O oyu alabilmek için büyük harcamalan göze alıyorsun. (Hesaplamış- lar; bir seçime girebümek için -1989 fiyatlanyla- en az yüz milyon lirayı gözden çıkarmak gerekiyormuş.) Sonuç, yine de güvenceli değil. Onca harcamaya karşın se- çilememek de var hesapta. Bu seçimde aday olabilmek için en az yüz milyon lirayı göz- den çıkarabilmesi için insanın en az iki üç yüz milyon liralık bir serveti olması gere- kir. Oysa, ulusu temsil edebilecek, ülke yö- netimıni daha önceki seçilmişlerden çok da- ha guzelce, yetkince üstlenebilecek, iyi eği- tilmiş, erdemli, topluma saygılı, tüm yaşa- mını onun esenliğine adamış binlerce aydın yurttasımız olduğu halde, bunlardan aca- ba kaçının kırk elli milyon liralık mal var- hğı vardır, kaçı bir seçime aday olarak ka- tılabilmek için beş on milyon liralık bir gi- deri göze alabilir (ya da bu kadarlık bir pa- rayı denkleştirebiür)? Seçime aday olarak katılanlar zenginler, seçilenler zenginler! Başka bir seçimde yine onlar katılıyor, yi- ne onlar seçiliyorlar. Eğitim, kültür ve er- demce zengin; ancak, paraca yoksul yurt- taşlann yalnız seçme haklan var gerçekte; yalnız bu haklannı kullanabiliyor, onlan da ister istemez zengin adaylan seçmek için de- ğerlendirebiliyorlar. Yasalarda yazılı olan bir de seçilme haklan var, fakat bu - göstermelik- haklannı kullanabilmeleri mürnkün değildir. Paraca yoksul, eğitim- ce orta düzeyde olan ancak ulusun sonın- larını görebilen, sezgisi güçlü, sağduyulu yurttaşlann 'kamutay'a (ulusal meclis), ye- rel meclislere seçilerek birer kamu sözcüsü olabilmeleri yurdumuzun bugünkü koşul- lannda bir düştür. (Buna da demokrasi di- yorlar! Varhklılann demokrasisi!) Evet, yurttaşın oyunu alıncaya dek onu biraz adam yerine koyuyorsun; oyunu bir kez kaptın mı ondan sonra bir şımanyor- sun ki eh, seni tanıyabilene aşk olsun! "Ne oldum delisi" derler sizler gibilerine. "Ben neymişim be!" havalanna, önemli adam pozlanna bürünüveriyorsunuz. "Ben hesa- bımı Allah'a veririm!" demeye başhyorsun! Yurttaşı adam yerine koymak artık geçmiş- te (seçim öncesinde) kaldı, değil mi? Seçim öncesinde efendiliğini berümsediğin yurttaş seçim sonrasmda senin kulun kölen, teba- an mı oluyor? SELÇUK YÖNEL ESENLİK Özel Yılbaşı Programı Yeni ytia Ege'nm incisi Izmir'degirmeyi diifuraiyorsamz Gtizel bir ytibaşı geçirmek için. ytüardır Okhtğu gibi yine bizi tercih edeceğinize inamyoruz. Bu amaçla; siz değerli misafırkrimize uygn*fiyatlariaaşa- ğıdaki seçeneklen sunuyonız. 5 gün yarım pansiyon iki kişilik odada bir • 3 gün yarım pansiyon iki kişilik odada bir kişi Creenhouse'da nostaljik müzik eşliğin- • 1 OCAK 1991 SABAH KAHVALT5I ŞAMPANYAU BRUNCH ŞEKUNOE VERtECEKTiR • 15 YAŞINA KADAR ÇOCUKLARA İLAVE YATAK UCBET5İZO« • YIBAŞI CECESIIÇ1N ÖZEL EÛ.ENCELI KREŞİMIZ VAROR • TÜRK HAMAMI-SAUNA VE TENIS KORTUNA ClPrş UCRETSİZDR • TALEP EÖLDCI TAICTftDE. EFE5 MERVEMA.SA VE 8ERCAMA TURLARI DtZENLENIR r MQT ENA2 2 CUN KALMAK KAYCIVLA CUNOE « AN FfYA* . ı C OEVAM E'MElTEDtR Amerika'daki mesleki çahşmaları ile oğunduğumuz oğlumuz Elektronik Y. Miihendis ZAFER GÜLÜM (Saint Joseph 1977 mezunu) Boston'da geçırdiğı elim otomobil kazası sonucu vefat etmiştir. Cenazesi 17 aralık pazartesi günu öğle namazını muteakip Levent Camii'nden kaldırılarak Aşiyan'daki aile kabrine defnedilecektir. Acımız sonsuzdur. TEYZELERİ MES'ADET - FAHİR MÜNEVVER ÜNSAL BAR1Ş MESLDE ÇAKIROĞLU GÜLÜM YERYUZUSIYASI HABER-YORUM DERGISI ÇIKTI I 111. 144300 TELLKS: 52341 EJfSTR rAX258695 IZMIR THE SHELL COMPANY OF TURKEY LIMITED 35 yaşını aşmamış, ileri derecede ingilizce bilen, askerlik hizmetini tamamlamış, en az üç yıllık deneyime sahip AVUKAT aramaktadır. Başvurulann ayrıntılı özgeçmiş ve fotoğ- rafla birlikte, telefon numaraları da belirtile- rek en geç 25 Aralık 1990 Salı gününe kadar "Personel Müdürlüğü (PNT/A) P.K. 24 80312 Mecidiyeköy / İSTANBUL" adresine İngilizce yazılı olarak yapılması rica olunur. Başvurular gizli tutulacaktır. ÜÜYERYÜZÜ J MAZLUM-DER KURULUYOR! Mazlum-Dcr / Mehmet Pamak IHD / Nevzat Helvacı Temcl Hak ve Hürriyetler Dcmc^i/ Recaı Kutan lnsan hakları üzenne sorulanmıza cevap vendıler J TCK313.-315.MADDELER Devenın dogru olmayan yerlennden 3 ZONGULDAK ALLAHU EKBER DtYOR! Zonguldak Maden / IsUnbul, Coca Cola, lnceler Boya, Topkapı Vıtamın / Ankara, Tepe Mobilya grevlerı. Zi KONTRGERİLLANIN MASKESİ DÜŞTÜ! KontrgeriHa "Din devrimine k«rşı mücadele ediyoruz " dıyor. ^ İNTtFADA 4 YAŞINDA! Fılıstin Islâmî direnışının dörduncu yılında, Istanbul, Ankara, Konya'da dayanışma eylemleri yapıldı. ü MÜSLÜMAN GENÇLİK'SAVAŞA HAYIR' DİYOR Müslumanlar ancak Allah yolunda savaşır! Bayinizden isteyiniz! Shell Dr. Nilgün Yıldız ile Dr. Tamer Akbulut evlendiler. Kadıköy 14.12.1990 BEBEĞE BAKACAK BAYAN ARIYORUZ. Tel: 340 25 63 O EMPCRYALİZME VE OLİGAR^IVE KABŞI MÜCADELE ZONGULDAK DIRENIYOR TÜM TÜRKİYE ZONGULDAKTIR İT Zongutdak maden işçileri ışçi sınıfının mucadelesinde ye- ni bir sayfa açtı Siyasi iktidar Zonguldak'tan yukselen sesi baskıve tehditle boğmaya çalışıyor. Buna karşın maden iş- çılerınin sesi halkın sesi olarak yukseliyor "GENEL GREVI ORGUTLEYELIM". HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ" Bu ses hal- kın sesidir Bu ses bizim sesimizdir. Destekleyelim t 6 Kasım boykotuyla YOK'e indırilen şamardan sonra IYÖ-DEB de kapatıldı Faşizm universitelere saldırmaya baş- ladı Yoğunlasan saldınlar karşısında İYÖ-DER'li oğrenciler: "FAŞİZMİN SALOIRILARINI BOŞA ÇIKARMAYA KARARUYIZ 1 diyorlar 10. SAYIMIZ ÇIKTI Bodrum yat limanında kiralık dükkânlar. İst. Tel: 346 92 98 - 396 23 49 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ 22 Yıl Önce, Zonguldakta... 13 aralık perşembe günkü, "Zonguidakta Çarpan Yürek..." başlıklı "Ankara Notlan"nda, 1968 yıhnda, yine Zonguldak- taki maden işçilerinin bir olayına değinmiş, "...Sonra anlata- cağım, 1968 yılında yine Zonguldak'taki bir işçi direnişi, Zonguldak halkı desteklemediği için kırılmış gitmişti. Olayı izlemeye giden gazeteciler dövülmüşler, fotoğraf makinelerı alınmıştı. O zaman Milliyet'teydım. Başınataş gelen gazete- ciler arasında ben de vardım. En ağır yaralımız Hüseyin Ezer- di; foto muhabiri Rıza Ezer'in babası..." demtştim. Bugün, o günlere dönüp nasıl taşlandığımızı aniatmak is- tiyorum: Aradan 22 yıl geçmiş, olay dün gibi belleğimde; yi- ne de Meclis kütüphanesinden gazeteleri getirtsem iyi olacak, diye düşündüm. 6 Şubat 1968 günlü Milüyet'in bi- rinci sayfasında, tek sütuna bir başlık: "3eş gazeteci niçin dövüldü?"; haberde de şöyle deniyor: "Kömür havzasındaki olayiarı izlemek üzere Dilaver böl- gesine gitmekte olan beş gazeteci ve bindikleri aracın şofö- rü, yollarını kesen boykotçu işçilerden bazılan tarafından taş ve sopa yağmuruna tutulmuş ve çeşitli yerlerinden yaralan- mışlardır. Boykotçu işçilerle görüşmek üzere Ankara'dan özel bir araçla yola çıkan gazetemiz muhabiri Mustafa Ekmekçi, fo- to muhabiri Asaf Uçar, Ulus muhabiri İsmail Baitactoglu, fo- to muhabiri Hüseyin Ezer, TRT Zonguldak muhabiri Fahri Hüsrev Yücel ve araan şoförü Hilmi Dönmez, Dilaver'e yak- laştıkları sırada boykotçu işçilerle karşılaşmışlardır. Gazete-_ cilerin bindiği otomobilin yolunu kesen bin kadar maden işçisi, otomobilin etrafını çevirmişler ve "Gidin buradan, ne- yimizi çekeceksiniz?" diye bağırarak saldırmışlardır. Gaze- tecilerki, "Biz gazeteciyiz. İsterseniz resim de çekmeyelim, ama biz sizin derdinizi öğrenmeye geldik" demelerine rağ- men işçilerden bazılan, gazeteciiere taş ve sopalarla saldır- mışlardır. Arabayı terk ederek kaçan gazetecilerden Ulus foto muhabiri Hüseyin Ezer yere düşmüş, bir süre sürüklenmiş ve çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. Olay sırasında kendisini kaybeden Ezer'i, Zonguldak Emniyet Müdürü kurtarmiştır. Di- ğer gazeteciler de bir kılometre süren kovalamaca sırasında çeşitli yerlerinden taş ve sopalarla yaralanmışlardır. Bir po lis cipi ile hastaneye kaldınlan gazetecilen Zonguldak Valisi aramış ve kendilerine "Geçmiş olsun" demiştir. Olay arasında gazetecilerin fotoğraf makinelen de ellerin- den ahnarak parçalanmıştır. Bu arada bir grup işçi, arkadaşlannı yatıştırmaya çalışmıştir. Zonguldak'ta bazı kişiler, "polisin zaman zaman işçilerin aralanna fotoğraf makinesi bulunan kimseleri soktuğunu ve bu şahıslann çektiğı fotoğraflann mahkemede delil olarak kul- lanıldığını öne sûrmüşler, "işçilerin gazetecileri de bu polis- lerden sanarak saldırdığını sandıklarım" soylemişlerdir. Dovülmemizle ilgıli haber bu. O olayda, kaçarken başıma gelen taşlar, pinpon topu gibi başımdan sekip gidiyordu. Yüz metreyı öyle hızlı koşmasaydım, ölüp gidecektim kuşkusuz. İşçiler, tepeyi tutmuşlar, "isyan" etmişlerdi. O tepeye kimse- nın yaklaşamadığını sonra öğrenecektik. Çalışma Bakanı Ali Nailı Erdem'le, Devlet Bakanı Müftüoğlu'nu, tutsak olarak ya- kalamak istemişler, bakanlar güç kurtulmuşlar. Öğüt vermek için gelen müftüyü, görevli polisleri taşa tutmuşlar, göz aç- tırmamışlar. Bizden önce de gazeteci Yalçın Kılan dövülmüş. Biz Ankara'dan, bunlardan habersiz yola çıkıp doğruca olay yerine gidiyoruz. Ne bılelim? Bir baktım, daha arabadan iner . inmez, bini aşkın işçi, bize doğru geliyor, filmlerdeki gibi ağır ' ağır. Gelişleri pek iyi değil. Karşıma gelene: — Biz, dedim gazeteciyiz! Sizin sorunlarınızı izlemeye gel- dik! — Gidin buradan! Ulus'un foto muhabiri Hüseyin Ezer, söze karıştı: — Bu, Mustafa Ekmekçi! Hep sizin haklarınızı savunur, bi- lirsiniz! . m,- >. — Gidin buradan! T . -\; ••:^--.&J Orası dağbaşı; bin boynuma asılıp, fotoğraf makinemi ka-, yışından koparıp aldı! "Durun ne yapıyorsunuz?" bile deme- dim; pabuç pahalanmıştı. Geri dönüp arabamıza binmek istedik. Onun da çevrildiğini gördük. Kaçmaktan başka yol yoktu. Koşuyoruz, ama tepeden aşağı inip, yol üstünde, yi- ne taş yağmuruna tutuyorlardı. Arkadaştarım neredelerdi, yi- tirmistim. Tepeyi inince, bir ikisi ile bulustuk. Benim kafamda yumrular vardı. Kiminin başı kanıyordu. Kim götürdü bilmi- yorum; sayrıevine götürüldük. Başımıza tentürdiyot sürüldü. Hüseyin Ezer'in başı sanlıydı, hocalara döndük. O halimizle gülüyorduk. Hüseyin Ezer: — Ben, Ekmekçi nasıl olsa aramızda. O işçilerden yana, kurtarırız! diyordum olmadı, diyor, için için öfkeleniyordu. 8 şubat günlü Mılliyet'e yaralı yaralı haber yazdırmışız. Başlık yedi sütuna şöyleydı: "Toplusözleşme görüşmelerinin uzaması üzerine ocakla- ra girmeyen işçi sayısı 25 bini buldu ve bir grup Zonguldak'a yürüdü. Sendika basan işçiler gazla dağıtıldı. -Binayı tahrip eden işçiler polise mukavemet etti- Dünkü olaylar sırasında basın mensupları dövüldü... Mustafa Ekmekçi ve Nejat Muh- sinoğlu Zonguldak'tan bildiriyor..." Eski Çalışma Bakanı, CHP Genel Sekreteri Ecevit, "Ola- yın sorumlusu hükümettir" diyor, AP hükûmeti ise olayların sendika kışkırtmasından çıktığını söylüyordu. Olaylar sırasın- da dovülen, tekmelenen, yerlerde sürüklenen Ulus foto mu- habiri Hüseyin Ezer, "Benı dövenleri affettim" diyordu. Hüseyin Ezer, başımızdan geçenleri şöyle anlatıyordu "Ulus" ta: "...Gazeteciyiz, dedik. Dertlerinizi duyurmak için getdtk. İs- teklerinizi gazetelerimıze yazacağız." İşçilerden bir tanesi, "Git bakkala sor derdimizi" diye ce- vap verdi. Bu sırada, "Dövsenize!" diye bağıranlar oldu. Sayılan 80'in üzerindeydi. Aniden üzerimize sakjırdılar. Kaçmak istedik. Ko- şarken bir genç paltoma yapıştı. Yere düstüm. 2-3 kişi aya- gımdan sürüklemeye başladı. Binanın önündeki çukurdan aşağıya attılar ve vurdular, vurdular, vurdular... Daha sonra emniyete gittiğimde, "Davacı mısınız?" diye sordular. "Hayır" dedim. Kimden davacı olacaktım? Bana hücum edenler, hak- lan verilmeyen kişilerdi. Bunlar, ekmek parası için hayatları- nı tehlikeye sokan, gün ışığından uzakta çalışan kişilerdi. İnsanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlamaları gerekirdi..." Zonguldak Valisi o zaman, Sabri Sözer'di. Ankara'dan ta- nıyordum, dostumdu. Telefonda sitem ediyor, "insan geldi- ğini haber vermez mi?" Haberim olsaydı, sizi olaylara göndermezdim" diyordu. Aradan 22 yıl geçti; şimdi 1990'da, yine Zonguldak'ta grev var; 22 yılda, sendikacılar, işçiler daha bir bilirtçlenmişler; halk çoğunluğunun, basının desteğini almadan, başarıya ulaşa- mayacaklarını anlamışlardır. Orgütlü halk desteği olmadan, her şey gibi grevler de başarıya ulaşamaz. Ancak ANAP hükümetinin duyarsızlığından, işçi tedirgin- dir, halk tedirgindir; memur, emeklı tedirgindir. Bu tedirginli- ğini demokratik direnişlerle, protestolarla dile getirmektedir. Işçinin.haikın kararlı davranışı da yöneticileri işkillendirmekte. Hacı TÖ, Zonguldak Ereğlisi'ne yapacağı geziyi iptal etti; iyi etti! Ne diyordu işçiler: — Çankaya'nın şişmanı, işçilerin düşmanı! Ankara'ya çağrılan sendika başkanı Şemsi Denizer'in gö- rüşmelerinden pek bir şey çıkacağa benzemiyor. Gözleye- lim bakalım... ADİL CAYMAZ'ı (ÇETECİ) kaybettik. Ailesinin ve sevenlerin başı sağolsun. ANKARAU DOSTLARI ADEVA MUHARREM UĞUR, ORHAN TOLA, ADNAN CAYMAZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear