22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 15 ARALIK 1990 Pandora'nın Kırtusu Televizyonun üç işlevi vardır: Haber, eğlence, kültür. Televizyon bu üç işlevi ayn ayrı yapar ya da iki, üç işlevi birleştirip yapar. Doğrusu, zorunlusu ve yetkini; bu üç işlevin bir arada yapılmasıdır. Bir de programların ulusal ve evrensel boyutlarda olması gerekliliği vardır. METİN ERKSAN Grek mitolojisinde "Pandora'nın Kutusu" söy- lencesi (efsanesi) şöyledir: Tanrı Zeus, ilk insaıu yaratan, insana aklı ve ateşi veren Prometheus'a ve tanrılara başkaldıran insanlara öfkelenir. în- san toplumu bu sırada yalnız erkeklerden oluş- maktadır. Prometheus'a korkunç bir ceza veren Zeus, insanlan cezaJandırmak için bir düzen ku- rar. Başka bir tanrı olan, heykel yapıcı Hephais- tos'a güzel bir kadın yaratmasını buyunır. Tan- nlar, yaratılan bu ilk kadına 'Tandora" adını ve- rirler. Zeus, bir kutunun içine kötülük, acı, dert, keder, ölünı, öç, cinayet, şehvet, yalan, hastalık, bügisizlik vs gibi insanlara zarar verecek her tür öğeyi koyar. Gizemli kutuyu Pandora'ya verip ilk kadına şöyle der: "Bu kutunun kapagını açmao yasak. Kutuda iyilikier var. Kapağı açarsan iyi- likler kutudan çıkar. OnJann yerine kutuya kö- tülükJer dolar ve sana zarar verirter." Bunlan söy- leyen Tann Zeus, Pandora'nın merak edip kutu- nun kapagını açacağını bilmektedir. Zeus, kapalı •kutuyu verdiği Pandora'yı yeryüzüne indirir ve Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a armağan olarak gönderır. Epimetbeus, Pandora ile evle- nir. Pandora, merak etkisiyle Zeus'un verdiği ve "Kapağını açraa" dediği gizemli kutunun kapa- £ını açar. Kötülükler kutudan çıkar ve insanla- ra dağılır. Umut, tam kutudan çıkarken Pando- ra yapüğı yanüşı anlayıp kapağı kapar. Umut ku- tuda kalır. Ve Pandora kapamakta geç kalmış- tır: Kutudan çıkan kötülükler insanlann acı yaz- jgılarıru başlatır. Televizyon: Pandora'nın çagdaş kutusu Fakat bu kez çağdaş tann olan devlet ya da dönemsel politik yetke ya da özel televizyon ku- ruluşu, Zeus'un Pandora'nın kutusuna koyduğu insanlara zararlı öğelerin yanına akıl, düşünce, iyilik, bilim, kültür, sanat, bilgi, haber, eğlence, sevgi, sevinç, mutluluk, esteük, etik (ahlak) vs gibi insanlara yararlı olguları da Pandora'nın çağdaş kutusuna koymuştur. Zeus'un Pandora- nın kutusuna koyduğu insanlara zararlı olgular, ne yazık ki kutunun içinde tükenmez bir çokhık- ta olduğu gibi durmakladır. Pandora'nın çağdaş kutusunda iyilik ve kötülükler bir arada ve eşit nicelikte vardır. Pandora'nın çağdaş kutusunda "hayır" ve "şer" eşit ölçüde bulunur. Bu iki ay- n nitelikte ve birbirine karşıt olgulann kutudan çıkma olanağı ve seçimi, çağdaş kutuyu kulla- nanın aklına, bilgisine, yeteneğine, yaratma gü- cüne, amacına ilişkin bir kullanım düşüncesi ve işlevi sonucu gerçekleşir. Kutunun kapağı açıl- mıştır. Şimdi yapılacak iş, kutudan iyiliklerin ve umutun çıkmasını sağlamak ve kötülükleri ku- tunun içinde tutmaktır. Bir anlamda insanoğlunun bugüne kadar yap- tığı en tehlikeli silah olan televizyon; akıllı, bil- gili, kültürlü, yetenekli, yaratıa, estetik ve etik düşünce dizgeleri (sistenileri) oluşmuş, ulusal, ev- rensel, toplumsal ve laik bilinci var olan, düşünce yapılan özerk, özgür ve bağımsız ülke, ulus ve devlet sorumluluğu eksiksiz ve ödünsüz insan- lardan kurulu bir kurum tarafından yönetilmez- se, Pandora'nın çağdaş kutusunun yıkıcı ve yok edici etkileri, ülke, ulus ve devlet için giderek ve sonunda bir yıkım, bir kıyamet olur. Kaldı ki içinden 'iyilik'lerin ve 'hayr'ın çıkması zorunlu olan Pandora'nın çağdaş kutusunun kullanımı ve yönetimi için bu olumlu öğelerin ve olgulann varlığı da yetmez. Bu olumlu olgulann yöntem- bilimsel (meıodolojik) düşünce dizgesi, bilimsel bilgi oluşturma yöntemi, bilgi kuramı (epistemo- loji), eytişimsel (diyalektik) düşünce yapısı için- de oluşturulması ve geliştirümesi gerektir. Tersi durumda tüm olumlu olgular, soyut bir değer- ler yığını biçiminde, işe yaramaz bir kanşım ola- rak, aylak, durağan ve sırurlı kalır. Türkiye'deki resmi ve özel televizyon yaymla- rını düzenleyecek yeni yasa tasarısı gündemde- dir. Bu yasanın saptayacağı koşullann ve kuralla- rm, televizyon yayınlanmn teknolojik yapısına ve işleyişine, televizyon yayınlanmn soyut (mü- cerret) hukuk tekniği içinde düzenlenmesine, kav- ram ve düşünce olarak çok değerli ve vazgeçil- mez olgular olduklan halde pratikte hiçbir "kıymet-i harbiyesi" olmayan vatan, millet, dev- let edebiyatına, devlet ve özel televizyon kurulu- şu aynmına ilişkin bir anlayış ve tutumla "hazırlanmaması" zorunludur. Bu yasanın bir tek amacı olmalıdır: Kötülüklerin Pandora'nın çağdaş kutusundan çıkıp insanlara dağümasmı önlemek! Yasalar, yönetmelikler, kurullar, karar- larla, olumlu ya da olumsuz hiçbir olgu, hiçbir eğilim sürgit önlenemez. Üstelik yasalann önle- yeceği sanılan yasadışı düşünceler ve eylemler "kitabına uydurularak" yasalann en şiddetli uy- gulandığı dönemlerde söylenir ve yapılır. Bildi- ğimiz ve yaşadığımız tarih bu konuda ve çeşitli türde sayısız örneklerle doludur. lnsan düşüncesi ve teknoloji sürekli değişme ve gelişme içindedir. Ileriye dönük, devrimci ve evrimci bir düşünce temelinde yapılmış yasalar bile toplumun, insan düşüncesinin ve teknoloji- nin değişmesi ve gelişmesi doğrultusunda, yapı- lan nedenselliği gereği bu değişme ve gelişmenin gerisinde ve kâğıt üzerinde kalır. Yasalann za- manın ve cağın gerisinde, dışında kaJmaları ve yok olmaları, toplumsal bir zonınluluk ve belir- lenimciliktir (determinizm). Tarihte var olan on altı Türk devletinin hiçbir yasası yaşayıp bugüne gelememiştir. Tarüi boyun- ca yaşayan ve bugüne uzanan, büyük Türk ulu- su ve Türk dili olmuştur. Devletler yıkılır, yok olur. Uluslar yaşar. Bu nedensellik (illiyet) bile yasalann ulus için yapılmasını öngörür. Ulus için yapılacak yasalann uzun ömürlü olmasını da ya- pılan yasanın zorlayıcı, dar görüşlü, sırurlı bo- yutlu, baskdı, güncel olmaması sağlar. Yasalar, ilkeler, yönetmelikler, tüzükler, sansür ve dene- tim gibi politik, ekonomik, toplumsal, kültürel, sanatsal, estetik ve etik değışmelerin ve gelişme- lerin sürekli olarak gerisinde kalan durağan, sı- nırh ve buyurucu bürokratik olgulann, süregi- den zaman içinde bir fosil, bir kalmtı olarak al- gılanmalan ve kalmaları, değişmez bir yazgı ve müzebilimi ilgilendiren bir sonuçtur. Televizyonun üç işlevi özetle: Ulusal sınırlar içinde ve ulusal sınır- lar dışında tüm evrende, sınır ve yasak tanımaz bir nitelikte, havada, suda, yerde, sokakta, evde, odada var olan ulusal ve uluslararası televizyon yayınlannı kapsayan, uydu, çanak anten, anten gibi araç ve gereç adlarını da içeren, hukuksal ve teknolojik bir düzenleme olan televizyon ya- sası, Pandora'nın çağdaş kutusundan iyiliklerin çıkmasını ve kötülüklerin kutunun içinde kalma- sını sağlamayaz. Ulusal sınırlar dışından gelen uluslararası haber, eğlence, kültür ve bilinç sa- nayisinin güçlü ve çarpıcı televizyon yayınlan, ya- salar ulusal sınırlar içinde geçerli olduğu için bu yasanın kapsamı dışında kalır. Ne şans ki Pan- dora'nın uluslararası çağdaş kutulanndan çıka- cak kötülüklerin içeriği yabancı toplumlara iliş- kin, dili Türkçe olmadığı için bu kötülükler Türk ulusuna etkin bir zarar veremez. Televizyonun üç işlevi vardır: Haber, eğlence, kültür. Televizyon bu üç işlevi ayn ayn yapar ya da iki, üç işlevi birleştirip yapar. Doğrusu, zo- runlusu ve yetkini, bu üç işlevin bir arada yapıl- masıdır. Bir de programların Ulusal ve Evrensel boyutlarda olması gerekliliği vardır. Birbirini ta- mamlaması gereken bu iki işlevin birlikte olma- sı, teknolojik kuralJardan ötürü ulusal sınırlan aşıp tüm evrene dağılan televizyon yayınlanmn baş niteliği olmalıdır. Ayrıca televizyon yapım- larırun yabancı ülkelere satılması ve yabancı te- levizyonlarda gösterilebilmesi olasıhğı, bu konu- nun ekonomik etkeni ve nedenidir. Üzerinde özenle dunılması zorunlu olan başka bir ayncalık da Türkiye sınırlan dışında bulunan, büyük bir Türk dünyasırun görkemli varhğıdır. Televizyon kuruluşlannm yapılannda teknik ve idari organlar dışında, üretim ve gösterimden sorumlu başlıca üç öğe bulunur: Yöneticiler, ya- pımcılar ve denetimciler. Bu üç öğe, televizyon kanahnda ya da kanallannda çeşitli türlerde, ke- sintisiz yayın yapmak zorundadır. Televizyon durmadan, doymadan program yiyen dev bir ca- navara benzer. Bu üç öğe, bu dev canavann ağ- zına program vermedikleri zaman, kendilerini bu acımasız canavara yedırmek durumunda kalır- lar. Bu zorlayıcı neden-sonuç ikilisi, yetkileri, gö- revleri, ödevleri, işlevleri değişik, sorumluluk sı- nırlan belirli bu üç öğenin, üretilen ve gösteri- len programlann, nesnel ve öznel niteliklerini, çö- zümleyici, bireşünci ve yorumlayıcı yönlerini, dü- şünce, bilgi, kültür, sanat, estetik, etik, ulusal, evrensel yapüannı, en önemlisi ulusal kültüre ve ulusal büince uygun olup olmadığını, bilimsel, belgesel ve düşünsel bir ortamda aynntüı olarak araştırmasına ve incelemesine aşılması güç ve ola- naksız bir engeldir. Işte, iyiliklerin ve kötülüklerin, Pandora'nın çağdaş kutusundan çıkıp insanlara dağılması ola- sılığının dengesi burada düğümlenmiştir. Yasa yapıcılann, yasa yapılırken yasa yapıcı- lara bilgi ve belge yardımı yapacak olan televiz- yon kurum ve kuruluşlannın üst düzey yöneti- cilerinin, neden-sonnç ikilisinin oluşturduğu bu konumu çözümlemeleri ve bir sonuca ulaştırma- lan, ülkenin, ulusun ve devletin varlığını ve ge- leceğini tehlikeli bir etkinlikte ilgilendiren, çok duyarlı bir sorun ve zorunluluktur. Bu konuda yapılabilecek çok şeyler vardır. ARADA BİR • • Av. İSMET YANBAY Kocaeli Barosu Taraflılığı Yenemiyorsa. Sayın Cumhurbaşkanı, ülkenin siyasal gündemini sapta- maya devam ediyor. Yürürlükteki anayasamıza göre bu gün- demi saptama eylemi bile anayasaya aykırıdır. Cumhurbaş- kanı, bizim siyasal rejimimize göre günlük siyasal tartışma- lann dışında bulunmak zorundadır. Çünkü ülkenin yönetimin- derı sorumlu, hükümet ve parlamentodur. Şimdi gündeme getirilen 1961 ve 1982 anayasalarının tepki anayasaları ol- duğu düşüncesi, her siyasal odağın kendi düşünce ve dün- ya görüşüne uygun olarak tartıştığı bir olgudur. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı, ANAP'ın oluşturduğu düşünceyi ya da kendi oluşturup ANAP'a mal edeceği bir düşünceyi. tarafsız yayın 'yapması gereken TFTT'de dile getirirse nasıl tarafsız kalacak- •tır? Sayın Cumhurbaşkanı, tarafsızlıkla belli bir düşünce sis- temine sahip olmayı birbirine karısıırıyor; bu ayrımı görmez- likten gelerek, eğer belli bir düşünce sistemıne sahıp iseniz tarafsız olamayacağınızı, bunu iddia etmenin dürüstlükle bağ- daşmayacağını beyan ediyor. Boylece. kamu hizmetindeki bü- tün yurttaşlarımızın da tarafsız davranamayacaklarını öğüt- lüyor ki, bunun ne kadar sakıncalı bir tutum olduğu ortada- dır. Nitekim Türkiye'de memurstatüsünde bulunan birçok ki- şinin bu tür partizan düşüncelerle hareket ettiği artık kemik- leşmiş yanlışlardandır. Evvelce, belli bir düşünce sisteminin üreticisi ve izleyicisi olan bir kimse, daha sonraki konumu itibanyla isterse taraf- sız olabilir. Bırakın tarafsız olmayı, bazen siyasal çıkarfar ge- rektirirse, ınsanlar, tamamen birbirine ters fikirlerin sahibi ve uygulayıcısı olabiliyor. Sayın Cumhurbaşkanı, birçok bakım- dan, sonraki düşünce ve eylemlerıne hiç de uymayan bir par- tinin senatör adayı olmayı kabul ettıkten sonra, şimdi birçok bakımdan buna uymayan düşünce ve eylemler sergile- mektedir. Cumhurbaşkanının tarafsızlığının bir amacı, ülkedeki siya- sal düşünce ve uygulamaların dışında kalarak, bu düşünce ve uygulamaların çeşitliliğinin getireceğı sürtüşmeleri demok- ratik ve anayasal platforma kanalize etmek ve bu çeşitliliğin sağlıklı yürümesini sağlamaktır. Anayasa somut gerçekler- den esinlenerek böyle bir hakemliğe gerek görmüştür. Bu, -ülkemizdeki siyasal yapılanmanın getirdiği bir zorunluluktur. Yani siyasal yapılanmanın sağlıklı yürümesi devlet katında bir hakeme gerek duyurmaktadır. Cumhurbaşkanının tarafsızlığını etkinleştirmek için, uygu- landığında yaptırım niteliği taşıyan bazı yetkiler anayasaca sağlanmıştır. Anayasanın 116. maddesinde belirtilen güven- sizlik hallerinde Meclis'i yenilemeye karar verebilmesi, ka- nunları uygun bulmayarak veto edebilmesi, yüksek yargı or- ganlarına ve TRT Yüksek Kurulu'na üye ataması, Bakanlar Kurulu'na başkanlık edebilmesi, genelkurmay başkanını ata- ması, Milli Güvenlik Kurulu'na başkanlık edebilmesi vb. cum- hurbaşkanının hakemliğinin soyut bir kavram değil, bazı yet- kilerle etkinleştirilmiş bir konum olduğunu ortaya koymakta- dır. Doğaldır ki cumhurbaşkanı bu yetkilehni taraflı kullan- mak suretiyle amacından saptırabilir. Bütün bunlardan da- ha etkili olmak üzere, yerleşık siyasal teamüllere bağlı hal- kın geniş desteğinı yanına alarak çok etkin bir tarafsızlık da sağlayabilır. Tarafsızlık ılkesine uymamanın zararlarını, ülke- miz, değişik ölçülerde olmak üzere, yakın siyasal yaşamın- da birkaç kez görmüştür. Görüldüğüne göre Sayın Cumhurbaşkanı, başkanlık ya da yarı başkanlık rejimine eylemli olarak girmek suretiyle örnek oluşturduğuna inanmakta; ulusun da buna alıştığını zannet- mekte ve şimdi de buna hukuki zemin arama, yaptıklarını meşrulaştırma yoluna basvurmaktadır. İslimini de sonradan getirecek! Yani, madem ki anayasa, bir partilinin cumhurbaş- kanı olmasına izin veriyor, bir partili de tarafsız olamayaca- ğına göre öyleyse en iyi çare geniş yetkilerle donatılmış bir başkan-cumhurbaşkanı(!) ülkeyi yönetmelidir. Cumhurbaşka- nının tarafsız olamayacağı düşüncesi ,bu teze yardımcı fikir oluyor. Bir yerde de erken seçimle de cumhurbaşkanlığı se- çiminin birlikte yapılabileceğini ima ederek muhalefetin ar- tık modası geçmiş erken seçim isteklerine meydan okuya- rak, yani ANAP'ın siyasal düşüncesinı dile getirmektedir. Genel siyasal planda tarafsız olamayanlar, acaba güçsüz köylü, memur, işçi, küçük esnaf, işsiz halk kitlelerinden ya- na olabilirler mi? BAŞBAKANLIK HAZİNE VE DIŞ TİCARET MÜŞTEŞARLIĞI'NDAN BİLDİRİLMİŞTİR Hazinece çıkarılan, değişken faizli 1983 devlet iç borçlanma IV. tertip tahvillerinin 16.12.1990 tarihin- de vadesi gelen 7 No'lu kuponları için yıllık %50.70 oranında net faiz ödenecektir. Faiz ödemeleri T.C. Merkez Bankası ve T.C. Ziraat Bankası şubelerince yapılacaktır. Anılan tahviller istenildiğinde vadesinden önce pa- raya dönüştürülebilir. Kamuoyuna duyurulur. KIZIMIZ DİLARA'nın dünyaya gelişini tüm dostlanmıza duyururuz. 9 Arahk 1990 İzmir NECİBE-BÜLENT KARATOSUN ANMA DTCF öğrencisi ERCAN KOCA 1963 - 15 Arahk 1980 Uluslararası Af örgütu Türkiye Raporlan Sayfa 138 81 ERCA.N KOCA, Ankara, 15 Aralık 1980. Başvuru 7 Eylul 1981. Yanıi 13 Ocak 1982, soruşturmaya gerek yok. Başvuru 10 Haziran 1988. Yanıt 2 Mart 1989, 15 Arahk 198O'de Gulhane Hastanesi'nde öldü. Babası sıkıyönetime resmen şikâyette buiundu. 11. yıhnda saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. AİLESİ PENCERE Özal'a Göre Anayasa!.. Tiraş üzerine bir tekerleme: —Bir berber, bir berbere demiş ki: Gel bre berber, seni ber- berleyeyim. Siyasal yaşamda anayasal tıraş yine başladı; berber teker- lemesi gibi sürüyor; ustura kayışta bilenmiş, tıraş fırçasını vur- dukça mis gibi sabun köpürüyor: —Anayasa değişmeli!.. Niçin? Özal için mi?.. • 12 Eylül askeri darbesi!.. vaşington seviniyor: "Bizim oğ- lanlar sonunda yaptriarf.." Beş generalin hazırlattığı 82 Ana- yasası!.. Devlet Başkanı General Evren'in cumhurbaşkanlı- ğı 12 Eylül Anayasası'yla birlikte onaylanıyor. Askeri hükü- metin Devlet Bakanı özal, 12 Eylül'ün güdümünde yapılan seçimle iktidara geçiyor. 12 Eylül hukukuna sahip çıkıyor, mi- rasını benimsiyor. Sonra her 100 yurttaştan 80'i Özal'a kar- şıyken, iktidarın başı, ANAP Meclis Grubu'na dayanarak cumhurbaşkanı oluyor. Bu da yetmiyor; Özal "tek adam" yö- netimi kuruyor. Ortada başbakan yok, hükümet yok, Meclis yok!.. ANAP Meclis Grubu'na dayanan "fiili"yönetimiyle özal ülkeye hükmediyor. 82 Anayasası da özal'a yetmiyor. 82 Anayasası dar geliyor. Anayasa raftadır. • Ne var ki bir yıl geçiyor geçmiyor, özal sıkışıyor, Çanka- ya'da kuşatılıyor. Tek adam yönetimi fıyasko veriyor. Halk homurdanmakta- dır. Muhalefet partileri 'İiilen"\ek. adam yönetimi kuran Cum- hurbaşkanı'nın elini sıkmıyorlar. Özal Çankaya'da yalnızdır; yanında ne halk var ne aydınlar ne partiler... Sıkıntı büyüyor. özal, Ortadoğu'da patlayacak bir savaşa umudunu bağlı- yor; dış politikayı içe dönük olarak kullanmaya çahşıyor; kanlı dış macerayı göze alıyor; ama, bu umut da son günlerde za- yıflıyor; halk barış istiyor; muhalefet partileri barış istiyor; ay- dınlar, yazarlar, sanatçılar barış istiyor; sonunda ordu, gerek- siz bir dtş maceranın kanlı çatışmasına Türkiye Cumhuriye- ti'ni sürükleyecek tek adamın sorumsuz yönetimine karşı çh kıypr. özal dardadır. Anayasa dışına düşmüştür, savaşçı damgasını yemiştir; ekonomide fıyasko, enflasyonda azgınlaşma, işçi eyiemlerin- de direniş, terörde yükselme sürüyor; büyük kentlerde üs- tüste banka soygunları yaşanıyor; köşeye sıkışan özal öne- riyor: —Anayasayı değiştirelim. Niçin? Demokrasi için mi? Yoksa özal'ın gayri meşruya kayan ko- numunu meşrulaştırmak için mi? • özal nasıl değiştirecek anayasayı? İstediği zaman istediği yetkiyi ANAP Meclis Grubu'ndan alıp cebine koyan Özal, Türkiye'nin geleceğine yönelik çağ- daş anayasayı mı düzenleyecek? "Tek adam zihniyetiyle" ül- keyi yöneten 12 Eylül hukukunun mirasçısı, ülkenin yarınla- nna hangi özgürtükierin taşlannı döşeyecek? Yedi yıldan beri 12 Eylül hukukunda insan haklanna uygun bir iyileştirme için kılını kıpırdatmamış TD, iflasa doğru sürüklenirken yeni ana- yasa sürecinin içinde nasıl söz sahibi ve pazarlıkçı ola- bilir? 12 Eylül'ün Devlet Bakanı, 12 Eylül faşizmi süregelirken Başbakan Yardımcısı, işve- ren sendikasında işçi hakla- rı düşmanı, Türkiye'yi "ucuz emek c&nneti" yapmak için kolları sıvayan adam, bir yan- dan Körfez savaşı macerası- na hazır, öte yandan da çağ- daş anayasa yapmaya can mı atıyor? Muhalefet, Özal'ın özel terzisi ile sorumsuz Cumhur- başkanı'nın bedenine göre yeni bir anayasa biçebilir, çünkü 12 Eylül Anayasası da Özal'a yetmedi. Gün Kalkış Vanş Nevv York-İstanbul arasını şimdi hiçbir yere uğramadan direkt uçmaya başladık. Haftanın üç günü. Bu direkt uçuşlan sadece biz gerçekleştiriyoruz. İstanbul-Nevv York seferlerimizi ise, beklemeden, uçak değiştirmeden yapıyoruz. Airbus'larla uçarken bize Özgü konukseverlikle ağırlana- caksınız. Bu arada ekonomik tarifenin yani sıra, iki özel uygu- lamamızdan da yararlanabilirsiniz: First Class ya da Business Class. Dünyanın diğer 55 kentine olduğu gibi, Nevv York'a da kendi havayolunuzla uçun. New York-İstanbul Çarşamba Cuma Pazar 18.55 11.55* lstanbul-New York Çarşamba Cuma Pazar 09.25 15.50** TURK HAVA YOLLARI * Direkt (ertesi gündür). ** Briiksel bağlantılı. Ayrıntılı bilgi için Türk Hava Yolları Acente ve Bürolarına başvurabilirsiniz. mmıTURSEMİN LONDRA,CKFÜRP, CAMBBIDGB U T H T 0 N DE 5EÇKIN DILOIU1UAR1NMYAZ-K& MDA BÜTÜN YILIN6İUZCE ÖĞR.ENİM UTAKSİTTE ÖD KOLAYUGI DEVAM EDİYOR/. E ., KURSLAR •TİCARI İN&IUZCE • TURİZM İNGİÜZÇE5İ »BANKACILIKINÛİLİZCESİ •5INAV KURSURI: Cambndge •Rrst Certificatt, Profıciencu , •TOEFL,ARElİ>(Sdz\u) tursem JNGİLİZUSANOKULLARI DANIŞMA MERKEZİ Cumhurıyet Cad 173/4-B Elmadağ 80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı Tel. 148 39 77 -148 79 43-148 28 49 Fax 132 97 29, Tlx: 27498 tusm tr. NtŞANTAŞI RESTAURANT Düğün Salonlart > Yemekli-Kisi başı 16.500 TL. O Mezeli-Yemekli 19.500 TL. Rcz. 147 62 39 - 147 74 40 Salonlanmtz klimalı ve 400-tOOO kiîiliktir. Ehliyetimi, Vakko Personel kartımı ve Zorunlu Tasamıf kartımı kaybettün. Hükümsüzdür. BERNA YETKİN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear