Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15 ARALIK 1990
ACİL YARDIM—
Avnıpa'yı etkisi
altına aJan
kış birçok
yerleşim
biriminde
hayatı olumsuz
etkilemeye
devam ediyor.
Fransada
9.000 kişinin
yaşadığı
Amberieu
sakinleri
günlerdir
elektriksiz
kalınca
elektrik
idaresinin
teknisyeni
elektrik
direklerine
lırmanarak
elektrik
lellerini
temizledi.
Fotograf: A F P )
Kadın katili
idam edildi
RICHMOND (AA) —
ABD'nin Virginia eyaletinde üç
kadını öldüren Buddy Earl Jus-
tus, eyalet hapishanesinde elek-
trikli sandalye ile idam edildi.
ABD Yüksek Mahkemesi'nin
1976 yıhnda eyaletlere idam ce-
zası koyabilme hakkını verme-
sinden sonra Justus Ulkede idam
edilen 143'üncü kişi oluyor.
Hâkim Donglas Wilder, avu-
katının Justus'un beyninde ha-
sar bulunduğu gerekçesiyle af-
fedilmesi isteğini reddetmişti.
tdam cezasının infazından
önce Justus, kurbanlarının aile-
lerinden onu affetmelerini iste-
miş, ölüm cezasının kaldınlması
talebinde bulunmuştu.
Justus, 1978 yıhnda hamile
bir hemşireye tecavüz ettikten
sonra öldürmekten idam cezası-
na çarptınlmıştı.
r
MHURÎYET/19
CEZAYtR'DE tSLAMCI GÖSTERİ— lslam Selamet Cep-
hesi'nin militanlan Cezayir'in Alger kentinde yaptıklan gös-
teride, Cezayir Savaşı şehitlerinin çocuklannın talepleri-
nin desteklenmesi çagnsını yapiılar. İslam Selamet Cephesi
yanlıları gösteri sırasında sömürgeciliğe karşı cihat ve Filis-
tin'in kurtuluşu için sloganlar attılar. (Fotograf: AFP)
Insan Haklan
Ödülleri
NEW YORK (AA) — Diyar-
bakır'da Kuzey Iraklılann bann-
dığı kampta yasayan Ekrem Ma-
yi, bir Amerikan ticari kurulu-
şu tarafından uluslararası insan
haklan alanında dağıtılan üç
ödülden birine layık görülerek
yaklaşık 75 milyon lira kazandı.
Merkezi, ABD'nin Boston
kentinde bulunan Reebok adlı
ticari kuruluş, bu yılki diğer iki
ödülu de İsrail işgali altında ya-
şayan bir Filistinli ve bir Küba-
lı mülteciye verdi.
ABD'nin Boston kentinde ön-
ceki gün yapılan ödul töreninde
hazır bulunan 28 yaşındaki Ek-
rem Mayi, 1988 yıhnda Irak yö-
netiminin, bu ülkenin kuzey böl-
gesinde yaşayan Kürtlere karşı
kimyasal silah kullanması üze-
rine binlerce Kuzey Iraklıyla bir-
likte Türkiye'ye kaçmıştı.
NOEL BABALARA SON TALÎMATLAR— Berlin'de
400 Noel Baba, Bertin Üniversitesi'nde yapılan toplantıda
hep birlikte Noel şarkılannın provasını yaptılar. son
talimatları aldılar. Noel Babalann hepsinin, cep
harçlıklarını çıkartmak isteyen üniversiteli ögrencileri
olduğu bildirildi.
HABERLERIN DEVAMI
Zonguldak Gerçeği...
(Baştarafı 1. Sayfada)
lu, sulu, inişli çıkışlı yollar işin yerine göre or-
talama en az bir yarım saat- zor yürüyüş de-
mektir.
Öyle vargel dipieri var ki, su bir, birbuçuk
metreyi bulur. Elbiselerimizi, çizmelerimizi çı-
karıp, elimizde sudan geçeriz.
Ben 11 yıldır ocaktayım.
Değişen hiçbir şey yok. Aynı ilkefteknolo-
ji, insan gücüne dayalı üretim. Yatırım yok.
Zonguldak'ta ömür 50 yaşında bitiyor.
Çalışmaya mecburuz. Korka korka, çare-
siz ineriz. Ocakta bağıra çağıra konuşarak,
şaka yaparak korkumuzu yenmeye çalışırız.
Ailelehmiz de korku içinde yaşar. İşten geç
kaldık mı hemen telefonlar çalmaya başlar.
Bu ağır işin, yorgunluğun ardından insanın
başka hiçbir şey yapacak gücü kalmaz.
Haftada bir gün iznım var. Aralıksız her ay
çalışarak, böyle bir ağır işin karşılığı 520 bin
lira alırım. Primle ayda elime geçen 620 bin
lirayı bulur.
Bende üç çocuk, beş nüfus var. Ayda 100
bin lira kira ödüyorum. 150 bin lira ortaokul-
da okuyan iki kızımın yolokul parası tutuyor.
Gerekirse aç kalır, kızlanmı okutmakîan vaz-
geçmem. Hep takdir getiriyorlar. 150 bin lira
da benim öğlen erzağı ve diğer şahsi mas-
rafım var. Gensi ile beş nüfusun içmesi, giyi-
mi nasıl çıkar?
Hanım ev sahibinin verdiği yerde, bahçe-
de bir şeyler ekiyor. Dikişlerimizi yapıyor. Pa-
zann akşam, ucuz saatinde ne alabilirsek alı-
yoruz. Kardeşlenm para yardımı yapıyor. Yi-
ne de borç yığıldı. Ortalama bir madencinin
bugünkû durumda esnafa birkaç milyonluk
borcu birikmiştir.
Bu kadar ağır ış yapıyoruz; boğaz tokluğu-
na bile çalışttğımızı söyleyemiyoruz." (Cum-
huriyet; 2.12.1990; sayfa 12).
•
Zonguldak'ta iki hafladır 42 bin maden ış-
çisinin neden grev yaptığını anlamak için bü-
yük çaba sarfetmeye gerek yok. Birazcık du-
yariığı olan her insan yukandaki satırları oku-
yunca. neyin ne olduğunu kolayca kavra-
yabilir.
Devletin, işçisini boğaz tokluğuna hatta
yan aç, yarı tok çaiıştırmaya hakkı yoktur. Altı
öncelikle çizilmesi gereken birınci nokta
budur.
İkinci olarak, bugünlerde sözü çok edilen
maliyet-verimlilik hesaplarının üzerinde du-
rulmalıdır.
Zonguldak taşkömürü madenlerinin zarar-
da olduğu biliniyor. Teknolojinin, işletmecı-
lık anlayışının çağın çok gerisinde kaldığı da
bir sır değil. insanca geçinebileceği ücretı
alamayan işçinin çalışma koşulları da son
derece ilkeldir.
Bir uzmanın deyişiyle, "Havzadaki üretim
teknoloji ve araçları, 1950'li yıllardan beri hıç
değişmemiştir. Tünel kazma, kuyu açma gı-
bı üretimle doğrudan bağlantılı hizmetler hâ-
lâ asnn başındaki düzeydedir." (Konuk Ya-
zar, Tuğrul Erkin, Cumhuriyet, 12.12.1990,
Sayfa 12)
*
O zaman ne yapmalı?
Zarardan, teknolojinin çağ dışılığından, iş-
letme anlayışının geriliğinden ve enflasyon-
dan 42 bin maden işçisiyle ailesi sorumlu ol-
madığına göre, ne yapılmalıdır?
Bu sorunun yanıtı tek boyutlu değil kuş-
kusuz. En kısa zamanda madencinin alın te-
rinin karşılığını devlet olarak vermek ve bu
grevi sona erdirmek, en ivedı görev sayıl-
malıdır.
Yerine getirilmesi gereken ikinci iş şudur:
Zonguldak'taki taskömürü madenlerinı mo-
dernleştirmenin ve zarardan kurtarmanın
yollarını arayıp bulmak...
Zonguldak'ta bugünlere gelinmesinde
tüm siyasal iktidarların derece derece so-
rumluluğu vardır. Ama herhalde en büyük
sorumluluk, son yedi yıldır bu alanda kılını
kıpırdatmayıp, bugün ocakları kapatmaktan
söz edebilen Özal-ANAP iktidarına aittir.
Sendikalar ve sendikacılar açısından da
gözardı edilmemesi gereken bir olgu var:
Onlar da gelecekte artık Zonguldak maden-
lerinin yeniden yapılanmasında sorumluluk
üstlenmeli ve havzanın modernleşme süfö^
cinde etkin rol almalıdırlar; bu konuda başı
çekmenin arayışına girmelidirler.
Zonguldaklı emekçilerin demokrasiyi ete
kemiğe büründüren eylemlerini selamlarken,
Zonguldak gerçeğinin tüm boyutlarıyla dü-
şünülmesini dileriz.
Arafat Belediyelere 1.5 trîlyon
bilmecesi
Körfez'de randevu çıkmaza
(Baştarafı 1. Sayfada)
Tutvriller aynca, yarına kadar
Baker'ın ziyaret tarihi konusun-
da Irak'la anla$maya vanlmadı-
ğı takdirde ABD Dışişleri Baka-
nı'nın Brüksel'deki NATO top-
lantısına katılacağııu da belirtti.
ABD'nin son açıklamasıyla
gözler Bağdat'a çevrilmiş bulu-
nuyor. Diplomatik gözlemciler,
Irak'ın iki gün içerisinde Baker-
ın Bağdat ziyaretine ilişkin yeni
bir tarih önermemesi durumun-
da, krizin yeniden "savaş rota-
sı"na oturabileceğini belirti-
yorlar.
ABD ile Irak arasında kurul-
ması düşünülen diyaloğa ilişkin
bu gelişmeler yaşanırken, iki ül-
ke arasındaki söz düellosu da
tüm hızıyla süriiyor. ABD Baş-
kanı George Bush, Irak'tan dö-
nen bir grup rehine>'i Beyaz Sa-
ray'da kabulünde yaptığı konuş-
mada, "Irak, rehinelerin sahve-
rilmesi nedeniyle ödüllendiril-
raeyecek. Eo kiiçük bir jest yap-
mamız beklenmesin. Krizi su ya
da bu şekilde çözeceğiz" dedi.
Bush aynca, Irak karşıtı ittifa-
kın birliğini korumasını ve Sad-
dam'ın oyununa gelinmemesi
çağrısında da bulundu. ABD
Başkanı bu çağrıyı, dün basla-
yan Avrupa Topluluğu (AT) zir-
vesine yolladığı mesajda yaptı.
Bu arada Irak, ABD'nin baş-
lattığı savaştan yenik çıkacağı-
nı bir kez daha yineledi. Reuter
1
in haberine göre Irak, Körfez-
deki bir savaşı kazanması duru-
munda bunun Bush'a "diktatör-
lök" yolunu açacağını iddia ede-
rek "Bu nedenle, savaşı ABD-
nin kazanmasına izin vermeye-
ceğiz" açıklamasında bulundu.
Irak lideri Saddam Hüseyin de
Körfez'de banş istediğini, ancak
savaş durumunda ülkesinin ka-
zanacafını söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bii-
rosu) — Filistin lideri Yaser
Arafat ile SSCB Dışişleri Baka-
nı Eduard Şevardnadze'nin
Türkiye'de yapmaları beklenen
görüşme gerçekieşmedi. Ara-
fat 'ın gelmek için Ankara ile te-
mas kurduğu, ancak Türk yet-
kililerinin bu istekten duyduğu
memnuniyetsizliği hissettirmele-
ri üzerine, dünya gündeminde
büyük önem taşıyan Arafat-
Şevardnadze görüşmesinin erte-
lendiği öğrenildi. Arafat
ziyaretine ilişkin olarak dün ak-
şam Şevardnadzfe ve Alptemo-
çin "çelişkili" açıklamalar yap-
tılar.
Duzenledikleri ortak basın
toplantısında gazetecilerin bu
konudaki sorularına Şevard-
nadze "Prensip itibariyle acil
bir görüsmeye itatiyaç vardır.
Ama yakın zamanda olup ol-
mayacagını bılmiyorum. Yoldas
Arafat buraya gelirse kendisiy-
le gönişmekten memnun olu-
rum. Buna evsahiplerimlz de
bildiğim kadarıyla itiraz
etmiyoriar" dedi.
Dışişleri Bakanı Alptemoçin
ise bir gazetecinin Arafat'ın
Türkiye'ye gelmek için başvuru-
da bulunup bulunmadığı ve Şe-
vardnadze ile Türkiye'de göru-
şüp görüşmeyeceği şekhndeki
sorusunu şöyle yanıtladı:
"Sayın Şevardnadze'nin diin-
yanın ber tarafında birçok yet-
kiliyle görevi icabı bir araya gel-
mesi tabiidir. Nitekim Şamir'k
görüşmesini aktardı. Evet. Ara-
fai'la Mzim aramızda bu konn-
da temaslar yapılmıştır. Ancak
bu akşam ne tstanbul ne de An-
kara'da böyle bir temas olma-
yacakür."
Dışişleri Bakanhğı çevTelerin-
den edindiğimiz bilgiye göre Ya-
ser Arafat, SSCB Dışişleri Ba-
kanı ile Ankara ya da lstanbul'-
da görüşmek istediğini birkaç
gün önce diplomatik kanallar-
dan Türkiye'ye iletti. Türk yet-
kililer ise bu isteğe karşı çıkma-
makla birlikte, Şevardnadze'nin
yoğun programı ve bu ziyaretin
ikili ilişkilerdeki önemini vurgu-
layarak "planlanmamış biı
Arafat-Şevardnadze görüşmesi-
nin hoş karşılanmayacaguu" Fi-
listin çevrelerine hissettirdiler.
Arafat'ın bunun üzerine Türk-
iye'ye gelmekten vazgeçtiği ve
görüşmenin büyük olasılıkla bu
gün Moskova'da gerçekleşece-
ği öğrenildi.
(Baştarafı 1. Sayfada)
ye baş\urusunda, Belediyeler
Fonu Yonetmeliği'nin ödemele-
rin borç olarak verildiği ve tak-
sitler halinde geri ödeyeceğine
ilişkin maddelerinde yer alan
hukümler ile lller Bankası'nın
bu doğrultudaki işlemlerin ipta-
lini istedi.
Başvuruyu inceleyen Danış-
tay 8. Dairesi, yönetmelikteki il-
gili hükümleri 2380 sayıh bele-
diyelere ve il özel idarelerine ge-
nel bütçe vergi geürlerinden pay
verilmesine ilişkin yasaya aykı-
rı buldu. Mahkeme, gene! büt-
çe gelirlerinden yüzde 3 orarun-
da kesilerek oluşturulan fonda-
ki paraların zaten belediyelere
aynlmış bir pay olduğuna karar
verdi. Mahkeme karannda şöy-
le denildi:
"Fondan belediyelere sagla-
nacak bu kaynağm sadece beie-
diyelerin tller Bankası'nın yıllık
yatınm programına giren hari-
talanna, imar planlanna, tesis-
lerine ve bunlara ait projelerine
kullanılabileceği öngörülmüş,
maddede bu kaynagm kullanı-
mı ile Ugili başka bir kural yer
almanuşür.
— Yukanda belirtildigi üze-
re herhangi bir belediyeye lller
Banka&ı'nca sağManan bu kay-
nak, 2380 sayıh yasa uyannca
genel bütçe gelirlerinden aynlan
yüzde 3 oranındaki fondan ve-
rilmektedir. Bu durumda tller
Bankası'nca belediyelere ait ol-
mayan herhangi bir kaynak de-
ğil, anılan yasa uyannca vergi
gelirlerinden yüzde 3 oranında
belediyelere aynlan bir kaynak
kullanılmaktadır. .
Danıştay 8. Dairesi'nin kara-
nnda, 2380 sayıh yasada bu fo-
nun kullanılmayan kısmının ll-
ler Bankası sermayesine aktanl-
masının da öngörüldüğüne işa-
ret edilerek "Fonun dönüşiim-
lii olınası halinde ise tamamuun
tller Bankası sermayesine katıl-
masının yasanın bu konudaki
hükmünün açıklık getirdigi özü-
ne de aykın olacagı" vurgulan-
dı. Böylece mahkeme, lller Ban-
kası'nın belediyelerin genel büt-
çe gelirlerinden fona aktanlan
paylarırun da lller Bankası ser-
mayesine katılmasını yasalara
aykın buldu.
lller Bankası'nın Danıştay
karanyla iptal edilen fon uygu-
lamaları çerçevesinde, şimdiye
kadar belediyeler fonunda yak-
laşık 1.5 trilyon hra toplandığı
saptandı. Fondan belediyelere
aktanlan ödeneklerin de şimdi-
ye kadar 150 milyar lirasının ge-
ri tahsil edildiği saptandı. Ban-
kanın haksız olarak sermayesi-
ne kattığı bu parayla, sermaye-
sini büyüttüğü ortaya çıktı. ll-
ler Bankası'nın Danıştay 8. Da-
iresi'nin Seydiler Belediyesi'yle
ilgili aldığı örnek kararına kar-
şın fondan para verdiği diğer
belediyelerden geri ödeme iste-
meyi sürdürdüğU öğrenildi.
Akbııhıt
(Baştarafı I. Sayfada)
rekt Köşk'e çuuyoriar. Cum-
hurbaşkanı kabul etmemesi ge-
rekirken ediyor. Üstelik çagın-
yor; olmaz. Bunlan kabul etme-
meli, benim bunlardan haberim
olmalı.
— Cumhurbaşkanı diyor ki:
'Cumhurbaşkanını halk seç-
mezse meşru olmaz'. Şimdi biz
diyonız ki: 'TBMM meşmdur,
onun seçtiği cumhurbaşkanı da
meşru cumhurbaşkanıdır'. Bu
göriiş dile getirilirse bizim söz-
lerimiz bavada kalır. Bu olma-
malı.
— Ben bugnne kadar bep sus-
tum. Ben bunlan yutacak adam
mıyım? Degilim. Olmaz. Ama
susuyorsam, memleket darbo-
gaza girmesin, parti küçülme-
sin, başansız olunmasın diyedir.
Bunu böyle bilin.
— Bir cumburbaşkanı
TBMM'de ve bakanlar üzerin-
de etkili, partide yetkili olacak.
Böyle olur mn? Bunu düzenle-
mek gerek.
— Şimdi, bizden Köşk'ün is-
tedip yetküer çok. Biz gitsek ye-
rimize başka bir parti, diyeiim
SHP geldi. Ne bizden islediğj
yetkileri kullanabttirler ne de el-
lerindeki yetkiyi kullaııabilirter.
KuUandınnazlar. Dikkat etmek
gerek.
— Ben gidip kendisiyk göni-
şemiyorum. Ama benim karşı-
ma aday olarak çıkanlar çagn-
lıyor Köşk'e. Bunlar eşleriyle 4
saat görüşme yapabiliyoriar.
Böyle olmaz."
Söz konusu bakan, Akbulut'-
un bu görüşlerinin, toplantıda
bulunan özal'a yakın bazı mil-
letvekilleri tarafından Çanka-
ya'ya ulaştınlacağını bile bile
yaptığını söyledi.
Aynı bakan, Cumhurbaşka-
nı özal'ın DYP Genel Başkanı
Sükyman Demirel'e bütçe ko-
nuşması sırasmda getirdigi öne-
rilere "kaçamak" yarut verme-
sinin de Akbulut'un karşı çık-
masından kaynaklandığını sa-
vundu.
Şevardnadze barışta
(Baştarafı /. Sayfada)
nacagına ilişkin bir giivence ve-
rilmesi geregini savnnuyor mu-
sunuz" şeklindeki sorusuna
"ancak kişisel göriişleri çerçeve-
sinde yanıt verebileceğini" vur-
gulayan Şevardnadze şöyle ko-
nuştu:
"Eger Iraklıiar, Kuveyt'ten çe-
kilmek konusunda kararlı bir
tutum izteselerdi, toprak bulun-
lügü güvencesi verilebilirdi. Ben
gene de kişisel olarak prensip
geregi böyle bir güvencenin ve-
rilmesi gerektiği kanaatinde-
yim."
Ülkesinin Körfez'e neden as-
TAHMtNLER
1. KOŞU: F: Rüzgânnoğlu (3),
P: Sırdaş (4), S: Kıhçhan (2)
2. KOŞU: F: Partner (1), P: Ca-
nada (2), S: Deborah (5)
3. KOŞU: F: Sen (2), P: Tehli-
keli (7), PP: Beyoğlu (10), S:
Gülseren (3)
4. KOŞU: F: özcanbey (3), P:
Kıryunt (10), PP: Serhat (4), S:
Cihangir (1)
5. KOŞU: F: Eser 6 (3), P: Şah-
meran (2), PP: Üçümüz (5), S:
Banş 2 (6)
6. KOŞU: F: Okeytur (3), P: Se-
rap 25 (1), P: Beytorun (5), P:
Ahmetbey (2), S: Eros (4)
7. KOŞU: F: Toros 1 (4), P: Zey-
tin (6), PP: Minmino (7), S: Se-
muş (3)
ker göndermediği şeklindeki bir
başka soruya ise banşçı çözüm-
den yana olduklannı vurgulaya-
rak yanıt veren Şevardnadze,
"Aynca bizim kamuoyumuzun
Körfez'e asker göndennekten
yana olmadığını biliyoruz" de-
di.
İkili ilişkiler
Sovyet Dışişleri Bakanı, basın
toplantısında ikili ihşkilere de-
ğinirken, iki ülkenin bölgesel so-
runlarda hemen her konuya ay-
nı bakış açısıyla yaklaştığını
\oirguladi. Cunüıurbaşkanı Ozal
ile "çok önemli" bir görüşme
yaptığını vurgulayan Şevardnad-
ze, Türkiye ile Sovyetler Birliği1
nin Asya ve Avrupa ülkeleri ara-
sında bir köprü oluşturduğunu
belirterek "Bu iki kıta arasında
yeni bir ilişki sistemi kurulma-
sında SSCB ve Türkiyenin oy-
nayabileceği büyük bir rol
vardır" dedi.
Şevardnadze ile bir buçuk gün
süren görüsmelerde Karadeniz
Ekonomik Işbirhği bölgesi pro-
jesi de aynntıh biçimde ele ahn-
dı. Bu çerçevede Karadeniz'in
ekolojik dengesinin korunması
amacıyla geniş çaph çalışmalar
başlatılması ve Tuna Nehri'nin
temizlenmesi konusunda görüş-
birliği sağlandı.
Dışişleri Bakanlığı yetkilile-
rince "ikili iliskilerde büyük bir
dönüm noktası" olarak nitele-
nen ziyarette, ticaret hacminin
aşamalı olarak on katına çıka-
nlması ve Ankara - Moskova di-
yaloğunun siyasi açıdan güçlen-
dirılmesi de kararlaştırıldı. Bu
çerçevede iki Ülkenin dışişleri
bakanlan yılda en az bir kere bir
araya gelme konusunda anlaştı-
lar.
Türkiye için
Yeni bir pasaport
GÖZLEM UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Bu bir emek kavgası ve emekçi dayanışmasıdır.
Zonguldak emek kavgası yeni değil; işçiler, yıllardır, alın
terlerinin hakkı için savaşıyorlar.
1867 yıhnda Ereğli'deki komür işçileri için "Dilaver Paşa
Nizamnamesi" çıkarılıyor. Bu nizamname de işçi haklarını
yeterince sağlamadığı için iki yıl sonra "Maadin
Nizamnamesi" çıkarılıyor. Bu iki nizamname ile işçilere üc-
retlerinin zamanında ödenmesı sağlanıyor; aynca iş güven-
liği ile ilgili önlemler de getiriliyor.
1921 yılında çıkanlan bir başka yasa ile de maden kömürü
tozlarının satışından elde edilecek gelırin "Amele idare He-
yeti"ne verilmesi öngörülüyor. 1921 yılında çıkarılan "Ereğ-
li Kömür Havzası" adlı yasa ile de çalışma yaşamında
"toplusözieşme" olarak adlandırılabılecek bir düzene yeşil
ışık yakılıyor.
Bu yasa ile ışçi ücretleri ve çalışma koşullarının ocak sa-
hip ya da ışletmecileriyle "Amele Birliği" arasında yapıla-
cak görüşmelerle belırlenmesi öngörülüyor.
İşçiler, toplusözieşme hakkına, 27 Mayıs Anayasası ile
kavuştular.
Bin bir türlü engele, bin bir türlü yasağa ve baskıya karşı
o gündür bugündür, Zonguldak'taki emek kavgası sürüypr.
İşçiler, haklarını, yasal ve barışçı yollardan arıyorlar is-
tedikleri yalnızca ve yalnızca emeklerinin haklarıdır Ne han
hamam istiyorlar, ne koşk ne villa, ne de "temettü paşalan"
gibi banka yönetim kurulu üyelıkleri...
Ve bu emek kavgası, kamuoyunun önünde oluyor.
işçilere, bu emek savaşında devlet adına türlü engeller
çıkarılıyor.
Pekı "silahsız banka soyguncuları" olan şu batık kredi sa-
hipleri... Onlar?
Aynı devlet onlara engel oluyor mu?
Hayır...
Tersine, onlara devlet adına bin bir türlü kolaylık ve ayrı-
calık sağlanıyor...
Onlar, banka gonel müdürlerıne, yönetim kurullarına ve
banka müdürlerıne uiaşıp devletin milyarlarca lirasının üs-
tüne yatıyorlar.
Devlet, bu soyguncular karşısında sessiz kalıyor.
Peki ya "hayaliihracatçılar" ve altın, dövız, silah ve güm-
rük kaçakçıları?
Emek kavgasında işçilere engel üzerine engel çıkaran
şu "son bağımsız Müüûman Türk devleti" kaçakçıfara ve
vurgunculara kolaylık üzerine kolaylık saglıyor.
Ornek mi? Örnek çok.
İşçi Kardeşim bak;
1985 yılında "Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki
Yasa değiştırılerek döviz kaçakçılığı için var olan hapis ce-
zaları kaldırıldı.
Neden? Düşün...
Aynı günlerde "Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Yasa"
değiştirılerek bu suçlardan da hapis cezası kaldırıldı.
Neden? Düşün...
Bunlar da yetmedi; "Tütün Tekeli Vfesas/"nda yapılan de-
ğişiklikle de sigara kaçakçılarına af sağlandı.
Neden? Düşün...
Pasaport Yasası da değiştirilerek sigara, gümrük, altın,
silah ve gümrük kaçakçıları ile fuhuş tacirlerine pasaport-
lar verildı.
Neden? Düşün...
Bir yandan yeraltında kömür tozlarıyla soluyan ve hak ara-
yan işçilere devlet adına çıkanlan engeller ve yasaklar; öte
yandan soygunculara, kaçakçılara, vurgunculara devlet adı-
na sağlanan olanaklar ve ayrıcalıklar!
Devlet, bu vurgunculara, bu soygunculara karşı niçin bu
kadar sevecen, sana ne kadar katı ve yasakçı?
Evet, bir dınle... Bin düşün!...
Bunun adı "sosyal devlet" mi? Hayır!.. Bunun adı "hukuk
devleti" mi? Hayır!.. Bunun adı "liberalizm" mi? Hayır! Hayır!
Bunun adı "vurgun ve soygun düzeni"d'\r.
Öyleyse işçi kardeşim dayan, dayan işçi kardeşim, da-
yan!.. Çilekeş kara elmas işçısi, dayan...
Hortıım bebeği kaptı
(Baştarafı I. Sayfada)
dırlar ocaklann üzerine duşerek
yandılar. Değirmenönu, Yükse-
kalan, Kızılank ve Teomanpaşa
mahallelerinde çatılar uçtu. Yı-
kılan bir gecekondunun altında
kalan Elif Inaner (56) öldü. 3
günlük Sultan Pire, hortuma ya-
kalanarak kayboldu. Ölüsu, fır-
tınanın dinmesinden sonra gece
boyunca süren aramalar sonun-
da 300 metre uzakta bulundu.
Parçalanmış olarak bulunan be-
beğin iki saat süren hortum ve
fırtına boyunca oradan oraya
sürüklendiği, ağaçlara ve duvar-
lara çarptığı sanılıyor.
Antalya'da önceki akşam
meydana gelen ve yaklaşık iki
saat süren fırtınada 40 evin ca-
tısının uçtuğu, 3 caminin mina-
resinin yıkıldığı, çok sayıda elek-
trik direğinin devrildiği ve bir-
çok aracın yıkılan direk, duvar
ve ağaçların altında kalarak za-
rar gördüğü bildirildi. Yetkililer
fırtınanın ilk belirlemelere göre
1 milyar liralık maddi hasara yol
açtığmı kaydettiler. Işıklar, De-
ğinmenönü, Yüksekalan, Kızıla-
nk ve Teomanpaşa mahallele-
rinde zarar belirleme çahşmala-
rına başlandı.
Antalya Ziraat Odası'nca fır-
tınada 25 çam ağacı ve 15 plas-
tik seranın yıkıldığı, 150 dekar
narenciye bahçesinin de zarar
gördüğü açıklandı. Hızı saatte
77 kilometreyi bulan fırtına sı-
rasında 40 dolayında elektrik di-
reğinin yıkıldığını ve zarann 150
milyon lira olduğunu kaydeden
TEK yetkilileri, yıkılan direkle-
rin yerine yenilerinin dikilmesi-
nin en az iki gün süreceğini söy-
lediler.
Halk Pazarı sular altında ka-
larak zarar görürken imam ha-
tip lisesinin camisinin minaresi
ile Yüksekalan ve Hacı Semani
camilerinin minareleri tamamen
yıkıldı. Su baskınına ugrayan
evlerin sulannın boşaltüması ça-
hşmalan da belediye ve Bayın-
dırhk ve Iskân îvlüdürlüğü tara-
fından başlatıldı. Çatısı uçan
Mareşal Fevzi Çakmak îlkoku-
lu ile imam hatip lisesinde eği-
time ara verildi. Vali Yardımcısı
Ertan Yüksel, okullann çatıla-
nnın onarımına hemen başlana-
cağını da bildirirken can kaybı
olmamasının bir "mucize" oldu-
ğunu söyledi.
Tonımtay
(Baştarafı I. Sayfada)
Ahnan bilgilere göre Genel-
kurmay Başkanlığı'ndan istifa
ederek emekli olan Orgeneral
Necip Tonımtay, istifa öncesi
Mamak Muhabere Okulu'na ya-
zıh bir emir göndererek okulda
görevli 53 subay ve astsubaydan
oluşan "kiht personeUn" Diyar-
bakır'daki 7. Kolordu'da gö-
revlendirümesini istedi. "Çok
ivedi" olarak gönderilen bu emir
üzerine 53 kişilik personel yol
hazırlıklanna başladı.
Torumtay'dan boşalan Genel-
kurmay Başkanhğı'na atanan
Orgeneral Dogan Giireş ise gö-
reve başladığı 6 arahk perşem-
be günü ikinci "bir ivedi" emir
yayımladı. Orgeneral Güreş'in
bu emrinde 53 kişilik kilit per-
sonelin 7. Kolordu emrinde gö-
revlendirilmesinin "ikinci bir
emre kadar durdunıldugu" be-
lirtildi.