Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAM 7 KASIM 1990
Laabi: \araticihk, bir karşı iktidardır
(Baştarafı 1. Sayfada)
de.
Abdellatıf Laabı, yakın dos-
tu özdenıir înce ve Fash şaın
Paris'ten tanıyan Nedim Gursel,
gazetedeyız. önce o soruyor.
Cumhuriyet'in tırajını, ne nite-
lıkte bır gazete olduğunu, ötekı
gazetelerın kaç sattığını... Son-
ra ben sormaya başlıyorum. Şa-
irin Ingihzcesi hiç fena değil.
Ama sorulan Fransızca yarutla-
mayı yeğlıyor Bu yuzden de Ne-
dım Gursel'le Ozdemır tnce'ye
ej>ey ış duşuyor
Laabı Fash, ama yapıtlannı
Fransızca yazıyor Senegal'ı
Fransız egemenlığınden kurtanp
bağunsızhğa kavuşturan şaır Le-
opold Senghor da Fransızca ya-
ayordu. Ayıu durumda olan Af-
rikalı ve Magrıpli daha bırçok
yazar var. Üstelık bunlar Fran-
sa'nın Afnka'dakı egemenhğıne
direnen, karşı çıkan ınsanlar. Bır
çelişki mi bu?
"20. yuzyıhn ikinci yansında
beylik bir durum bu. Salman
Ruşdu de fngiiizce yaa>or. Ruş-
du IngiİLZ degıl, Hint-Pakistanlı.
Samuel Beckett de lrlandalı>dı,
ama Fransızca da yazdı. Ornek-
ler çoğaltılabilır. Epe> polemik
konusu yapıldı bu. Fransızcayı
seçen ben degilim. Benı seçen
Fransızca. Fransızca beni belir-
li tarihsel, toplumsal ve kulturel
koşuilarda seçti. Oteki Arap ve
Magrip ulketerinde de soz konu-
su olan somurgeleştirme koşul-
lannda. Okula gıttim. Var olan
tek somurge okuluna. Oğretirn
Fransızcaydı. İDemek ki tarib,
benim onu seçeceğim yerde
onun beni secmesini yazmış.
Ama inanı\orum ki bir yazarın
dili önce kendı dilidir, yani ya-
rattıgı dil. Belkı de en onemlisi
bu. Çunku her dil asiında bir tur
sozcolder mezariığıdır. Yazar ise
bu sozcukler mezarhğına can ve-
ren kişidir. Yazann dili, kendi
kultur deneyıminden gecerek ta-
vında dovdugu dildir..."
Nâzım Hikraet, Laabı'nın
kendine çok yakın bulduğu şa-
ırlerden bırı Yaşadıkları baskı-
lar açısından da Nâzım Hık-
met'le benzer bır yazgıyı paylaş-
mışlar. Laabı'nın Goz ve Gece
adlı kıtabına önsoz yazan Driss
Charibi de 'Turk şairi Nâzım
Hikmet'in bir zamanlar yaşadı-
gını şimdi Abdellatıf Laabi etiv-
le ve sozujle >aşamaktadır. O,
masum bir dunyamn bilincidir"
dıye yazmış Dahası, Laabı'nın
hapısten Nâzım Hıkmet'e yazdı-
ğı "duşsel mektuplar" da var.
"Dunyada yazgılan ortak
olan yazarların bulunduğuna
inanıyonım. Yazgılamla çakı-
şan yazarlar. Nâzım Hikmet'le
çakışmam da boyle. Nâzjnı Hik-
met, Arap olmamasına karşın
Arap ulkelerınde çok okunan.
iyi tanınan bir şair. Sanınm, Nâ-
ora'la iüşkimiz. oncelikle ortak
yazgımıza, içtenlikli yasantımı-
za dayanıyor. Nâzım'ın yapılla-
nndaki ustalık belki de insan
onunı ve ozgurluk içın savaşan
şürinden ve guzelliklerden asla
vazgeçmemesinde. Bu da estetik
bir boyut. Nâzım Hikmet, ide-
olojik bir soylemin şairi değil.
Buyuk bir şair o. Başarılı olma-
sının nedeni, o olağanustu bu-
yuyu, mucadele içeriğini yetkin
bir edebiyal biçimiyle butunleş-
tirmiş olmasında..."
Abdellatıf Laabı'nın açık bır
pobtık tutumu var. Ama şurle-
rinde hiç de slogancı değil. Do-
laysız politik edebıyatın tuzak-
Ianndan annmış bir şur Laabı-
nın şıırı. "Evet yeniden kuracak
insanı şür." Belkı de Laabı'nın
edebıyatının gızı bu dızede.
"Benim gudumluluğum kişi-
sel yaşantılanmla, deneyimle-
rimle gelişti. Ama sanınm, ki-
şisel gudumlu bir 'sav' konusu
yaptım. Edebiyat ve şür ustune
bir savdı bu. Şürie ve şiirin bu-
tun incelikleriyle, insan ugruna,
insanlık onunı ve ozgurtuğu ug-
runa savaşıma girışebilecegine
inaıuyonım. Gercı butun de-
mokratik ozgurlukler için mu-
cadele ediyorum. Hukuk devle-
ti, çoğulculuk, insan haklan
için. Ama bu vatandaş Laabi.
Yazar başka bir şe>. Yazar yapıt-
larında esıntileriyle, toreleriyle,
ablaki bilincıvle konuşur. Ken-
dine ozgu lorel arayışları vardır.
Bu yuzden de bir aynm yapmak
vatandaşı şairden ayırmak gere-
kir. Bu yuzdendir ki şiirde ve
edebiyatta kendimi politik ala-
na oranla daha fazla angaje, da-
ha gudumlu hissedivorum. Şür
bugun bir tur dıreniştir. Çunku
saldınlarla karşı karşıya. Şiirde
giderek artan bir marjinallik
var. Özellikle de Batı ulkelerin-
de. Sorun daha guney ulkeleri-
ne inmedi. Buralarda şür canlı-
lıgını konıyor. Şür, insanın eko-
lojisi. Çevreciler çevreyi koru-
mak için savaşıyorlarsa şairler
de insanı savunmak \e vucelt-
mek için savaşıjorlar. Biz insa-
noglunun gerçek çevrecileriyiz.
Insani degerierin çogu dunya-
dan kopup gidıyor. Etik, lorel
degerler halklar ve uluslar ara-
sındaki ilişkileri çekip çevirmi-
>or artık. Bencil çıkarlar agır
basıyor. Korfez bunalımı bunu
çok iyi yansıtrvor. Bu yuzden şa-
ir, insanoglunu korumak için
bep direnmeü..."
Sanat ve iktidar
Sanat ve iktidar! Bırbirıne
karşıt dıye bılınen bu ikı kavram
son dönemde bırbirıne yaklaşır
gibı. Uzun yıllar Çekoslovakya
1
da muhalefetın başını çeken
oyun yazan Vadav Havel bugün
ulkesının devlet başkanı. Ispan-
ya'da yıllarca yer altında yaşa-
rruş bır romancı, Jorge Semprun
şımdı Kultur Bakanı. Glasnost-
tan sonra Sovyetler Bırlığı'nın
de tıyaıro adamı bır Kültür Ba-
kanı oldu: Nikolay Gubenko.
Perulu romancı Mario Vargas
LJosa ıse geçen yaz seçımı kay-
betmeseydı, şımdı devlet başka-
nıydı. Bır yazann, bır sanat ada-
mının yönetımde doğrudan go-
rev alması konusunda ne duşu-
nüyor Abdellatıf Laabı'
"Bu durumu yargılamak ba-
na duşmez. Ama bana sorarsa-
nız, kendi payıma politik ikti-
dardan hep çekinirim. Sanınm,
yazarın ışlevi politik iktidarla
butunuyle karşıttır. Eski zaman-
lardan beri siyasal iklıdarlar şa-
iri bir saraylıya donuşturmeyi
denemiştir hep, yani siyasal ik-
tidara bir çeşit yasallık kazandı-
ran birıne. Kurulu duzen uzun
sure boyle işlemiştir. Kural dışı
bazı ornekieri savmazsak. aydın
ve yaratıcılann başkaldınsını
gormek ozgurluklerine kavuş-
malanna tanık olmak aydının
iktidardan boşanması için çag-
daş zamanları eklemek gerek-
miştir. Aydın ozerklığini almış
oldu, işle o zaman bir çeşit kar-
şı iktidara donuştu. Bence yara-
tıcılık hep direnişin, muhalefe-
tin içinde oldu. Yaratıcılık, bır
karşı iktidardan başka bir şey
olamaz. Çunku politikacının
toplumla, sivil toplumla farklı
bir ilişkisi vardır. Politikacılann
hedefi, bir konsensusa, anlaşı-
ma vannakür. Yaratıcının hedefi
de deştirel duşunceyi guvence
altına almak ozgurluk duşunce-
sıni genışletmektir. Burada da
bır karşıtlık var. tktidarın kul-
turun yalnızca buna yaradığını
kabul etmesi gerekır. \ma ikti-
darla aydınlar arasında zıtlaş-
mayan ilişkiler de bulunabilir.
Herkes kendi rolunu anlamalı-
dır. Aydınlar, siyasal iktidar ol-
masın, demiyorlar. Elbette top-
lumun orguüenroesı gerek. Ama
aydınların da oynayacagı bir rol
var ve bu rol politikacının rolun-
den çok farklı..."
Bızde özellikle CMu Ordunun
Generali adlı romanıvla tanınan
Arnavut yazar İsmai) Kadare de
ılgınç bır örnek. Uzaktan ızJene-
bıldığı kadarıyla, ulkesınde
uzun yıllar duzenle butunleştı
Belkı ıçten ıçe eleştirel bır tutu-
mu da sürdurdu, ama dilimıze
de çevnlen Duğun gıbı bırçok
yapıtıyla duzene destek oldu,
Arnavutluk'un resmı Yazarlar
Bırlıği'ıun başkanlığını ustlendı,
meclıse gırdi. Geçenlerdeyse
Fransa'dayken ulkesıne dönme-
me kararı aldı, o da Paris'ın sur-
gunlerıne katıldı.
"Önce, Kadare'nin bu karan
bu kadar geç almasına şaşıyo-
rum. Boyle bir karan çok once
almış olması gerekirdi gibi geli-
yor bana. Zaten geçenlerde
onunla Milano'na karşdaştım ve
bunu kendisine de sordum. Ta-
bii kabalıkla degil, daha kibar
bir biçimde. Yanıtlamakta çok
sıkıntı çekti. Kadare'de bir zıl-
lık olduğu hissedilivordu. Bir
yanda Kadare'nin durumunun
anlaşılmazlığı vardı. Arnavut-
luk'ta kalanlar ister istemez ora-
dakı durumu benimsiyordu.
Ama Kadare ner şeye karşın bir-
takım şeyler soylemeye cesaret
edebilen bir yazar. Sanınm,
onun durumunda temelden bir
anlaşılmazlık vardı. Son olarak
bunu kesip attı, aydınlığı seçti.
Bence bu kadar basit.J'
Arnavutluk'ta bazı duvarlar
sağlamlığını korur görunüyor
Ama Sovyetler Bırliğı olsun,
Doğu Avrupa ulkelerı olsun bır
llfft
ULUSURARASI
FUAROUKVE
İTAMTIMLTD.ŞTL
ACCEL t ACCTON » AOAJU 0 AOI CORP 6 AMT a ANAÜZ « ANT-SYS 0 AflC 0 APM BUŞfU • AflTl VA2RJM 9 ARTtST GfUPVKS « 4SEA «WWN BOVE^ « *TA« 4 ATECH » B • AVATECH A 6 0
AT*T»BW*OO»BAflS8&AVEM o SERB» BİLAfl» «U3ESC BILSAM» B U BBOOUB MUHENOSUKfl BOMMCLL^rT LlDO 6<MMl<iCAF 9CMW*(»iAse t&KXW tOTJZBi BCOUtXt
COMPUGAVMCCORP 0CflOSFCU)aBCTflOMCSLTQ 9ÇİP• OAtiŞMAN «DA"'A BlUŞtM 0 OAT* UNK« ÛATALÛGh, S P A t OATASEL 9 HATEX SYSTÎMS NC » D € W * W * asT
W9UTED
PROCESSING TEOM0L0GV » DTK COMPUTERI EDUfCOU • EGE5 » EKA S EKttl SKOflTA ( EKO&AN 0 EMERSON • £PSON 0 f AftGO £i£CmON»CS » FUKTECH « RJU*EM g G£C İ GOJLD t
GÛZLEM « GTCO CCfiPOSATlON 9 GTC WC INSVST « HARM0*W « HTACH • * q t IPC » 1RM B fTT » * # O « MTEBTOM 6 BT 9 KARCELEN S KAftDEX SVS*E«ı»S U K LTO 0 <mREL 0 KOOAK
COPY PFK3OUCTS 5 KOOAK NEAR EAST MC * KOOAK NEAfl EAST INC BIS t KOl*>Afi 0 KULTUP BAKAM.lâı I*LJ KJTU>HANE « UAKİUPEKS 3 ME&L 9 MEI>KOU « UEKO« UCTAKOM e
ItETfK 9 UETUSOFT t WİIMX RİB80N5 PTE LTD » NİLES « UINTEK B MffASAM t «MG • USM «HSY • MJLTfTOME 9 NCR»NEC CORP * NETAŞ 3 NHFt 0 NGfrHESH TÇLECOM LTD «OCC
GMPmSt<XJV€T7ItO^M.«POmTtOÂTACORPOMrKm«P9amOU9Prr9çUliECOPP »RW«TANMC «ReWVAC«nC0H9 3OCKWELLGfiAPMCS S-^TEMS »SCAM9 SJEMENS t
SIGMA DES GN INC « SİMKO 0 S6TEU t STAR MCFONICS t SYU8OL SEflVICES 9 TAIMEKS * "A>CY C TATUNG 9 TEKMAS 9 TEUECÛM C ^ILESffi » TELETEKMK t TRHJUPH A3LER « TUH
aOTOrt 6 »OEX CO«P « VdASA 9ZEJTSCHB. G*«Hf
um TOURismCEDTER HalasJcargazi Cad. No: 85/1 Harbiy»
Tel: 132 74 78 - 147 62 80
> 146 80 34-140 88 84
YILBAŞINDAKlBflS
KONUT FONUNUZ B/ZDEN
: 30 KASMTA KADAR
REZERVASYON
| N YAPT1RANLARA
BOJNG 727 ÖZE UÇAKU
29ARAUKSABAHG1DİŞ
02OCAKAKŞAHOÖNÜŞ
Y
I
K
>
I
S
1175000 SAW»IS8AY— 1175JOOO
|GflANDROCK~~ 1150000 OORANA" 975000
CKYflENTA~ 1075000 0 E N C K B - 1060000
|CIAPETOS~ 1150000 ACAPUTOTK 1110000
12B00CO ŞATOIMIBUSA 1175000
DAH(LOLANSERVİSL£R
• Ö2EL UÇAKLA GJOİŞ-OÛNÛŞ
• YAflü PANSIYON ŞEKÜNOE KONAKUMA
'YUAŞIBALOSU
•TBANSFEBLCT
• REHBERÜK HtOIETLERf
• İKİ KİŞJÜK O0A0A WŞIBAŞIFİYATUMOIR.
• J. Kİ^LÖ« VE ÇOCÜKIARA ÛZE NttRII
AVRUPA AMERİKA VE
UZAK DOĞU'YA
EKONOMİK UÇUŞLAR
LONORA 800 000
FRANKFURT 818 888
BERLİN 896000
MÛNİH 838000
HAMBURG 1.098000
COPENHAGEN 1.058000
DÛSSaDORF 954000
MANCHESTER
VtENNA
ZURCH
MADRİD
SİNGAPUR
MELBOURNE
HONGKONG
BOMBAY
1 078.000
948.000
1 115.000
1 120000
ROMA
MİLANO
BRÛKSEL
AMSTERDAM
HANNOVER
PARİS
KÖLN
LYON
STOCHOUyl
CENEVRE
BARCELONA
UZAKOOGU
840 USO
1293US0
1247USD
770 USD
SIDNEY
BANGKOK
TOKYO
KARAÇI
1268 000
1089.000
1037000
880000
954 000
1056000
999000
1056 000
1220000
1115000
1220 000
1293 USO
841 USO
1209 USO
660 USD
NEVVYORK 1.525.000 TL
AMERİKA İÇİ3 SEYAHAT 299 USO
suredir önemlı bır değışım yaşı-
yor Kımılerı Marksızmın çatır-
dadığı, sosyahzmın yıkıldığı ka-
nısında.
"Ben, Marksist duşuncenin,
sosyalist duşuncenin birtakım
sapkınlıklarının yıkıldıgı kanı-
sındayım. Marksizmin duşunce
duzeyinde getirdikleri, toplum-
ların tahlili duzeyinde getirdik-
leri, şimdilerde pratikte otosan-
sure girdi. Sankı bu o kadar mo-
dası geçmiş bir şey ki kimse bu
tur duşunceleri savunmaya cesa-
ret edemiyor. Oysa Marksızm ve
ilericilik, ozgurluk oneren diğer
ıdeolojiler tarafından getirildi.
Kendi payıma, artık bir aydın-
lıga kavuşabilmek yaşadıgımız
dunyayı anlayabilmek için aynı
kitaplara donulmesine gerek ol-
rnayan bir çagda bulundugumu-
za inanıyorum. Dogmalardan,
Kuran ve tncil gibi kullanıian
butun eserlerden silkınip kurtul-
mak gerek. Sanınm artık hayat
okuluna, gerçege donmck gere-
kiyor. Her halk için ozgurluğun
yollannı buradan yola çıkarak
aralamak olası. Marksizmin din
gibi ortaçag anlayışıyla benim-
sendigı L'çuncu Dunya uikeleri
de oldu. Bence yıkılan, sosya-
lizm duşuncesinin birtakım sap-
kınlıklan. Yoksa sos>-alizmin ge-
tirdiği duş degil. Toplumsal ada-
let duşu, insanoglunun ozgurlu-
gu, bir yaratıcılar toplumu, bu-
tun bunlar bana kalırsa hâlâ ye-
ni duşunceler olgunlaştırıyor.
Kapıtalizme geçmekte olan bu-
tun toplumlarda durumun neler
getirecegini goreceğiz. Sanınm
5-10 yıl sonra uluslararası kapi-
talizmle butunleşecekler. Hangi
yeni karşıtlıklann ortaya çıkaca-
ğını gorecegiz..."
'Körfez Krizi'nde
insan haklan
Pekı, Korfez krızı konusunda
ne duşunuyor Laabı? Arap ay-
dınJan nasu
1
bır tutum takınma-
h?
"Agustosta Le Monde'da bu
konuda bir yazım çıkmıştı. Ge-
nellikle Araplar ve Batı diye bir
aynm yapılıyor. Oysa yanlış bir
aynm bu. Sozgelimi ben, Aydu-
lanma Çağı'nın Batısı ile Ame-
rikan 6. Filosu'nu aynı sepete
koyamıyonım. Yine darbe ve
kanlarla iktidara gelen Saddam
Huseyin ile Irak'ta insan haklan
mucadelesi verdigi için hapiste
çuruyen Arap avdınlannı aynı
safta goremiyorum. Bize ıki ucu
boklu bir degnek oneriyorlar:
Ya vahşi Saddam'ın yanında ola-
caksın >a kendi çıkarlan için
dunku dostu bugunku duşmanı-
nı tepeden tırnağa silahlandıran
Batı cephesinin! Batı'nın soyle-
minde bir de insan haklan ve
demokrasi var. Bu amaçla bizi
Suudi Arabıstan yonetımıni des-
teklemeye çagırıyor. Ovsa Suu-
di hanedanı kumarhaneterde bir
gecede milyonlarca dolar kaza-
nıp kaybediyor. Benim safım
belli: tnsan haklanndan, de-
mokrasiden vanavım. Herkes
kendi ulkesinde bu safta olursa
sorun çıkmaz..."
SHP
grııbımda
tartLşma
Genel merkezde Konak
Ilçe Başkanı'nı 'MYK'
kararlarma uymadığı
gerekçesıyle tedbirli olarak
dısipline verme eğilimı
ağırlık kazanıyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bu-
rosu) — SHP'de eskı ve yenı yo-
netım arasındaki tartışmalar
dunku grup toplantısında da su-
rerken, genel merkezde,
"MYK'nın kararlarına
uymadığı" gerekçesıyle Konak
Ilçe Başkanı &so> Dinç'ın "ted-
birli olarak" II Dısıplin Kurulu-
na sevk edılmesı eğılımı ağırlık
kazandı Eskı Genel Sekreter
Deniz Baykal'ın kurultaya kadar
bu tanışmalarda ön plana çık-
mamak eğılımmde olduğu, ye-
nı kurduğu buroda çahşmalan-
nı surdureceğı oğrenıldı
Dunku grup toplantısında
gundem dışı söz alan tçel Mıl-
letvekıh ve eskı Genel Sekreter
Yardımcısı İstemihan Talay, Tar-
sus ilçe yonetiminin dısipline ve-
rilmesi konusuna deginerek, bu-
nu eleştirdi. Talay'ın konuşma-
ya başlamasırun ardından Genel
Başkan Erdal İnonu'nun yanın-
dakılere, "Gene mi bu sorun?"
dıyerek toplantıyı terk ettığı öğ-
renıldi. Talay, "Tarsus niçin di-
sipline verildi. NfYK'nın boyle
bir yetkisi yok. Biz Ozal'ın yap-
tıklannı eleştiriyonız, yetkisi ol-
madığı işleri ynpbğını soyluyo-
ruz, genel merkez de aynı şeyi
yapıyor" dıye konuştu.
Bunun uzenne yanıt veren or-
gutlenmeden sorumlu Genel
Sekreter Yardımcısı Tekırdağ
Mılletvekılı Guneş Gurseler, ge-
nel merkezın dosyayı doğrudan
Dısıplin Kurulu'na gondermedı-
ğını, ıl yönetım kurulu kanalıy-
la Tarsus yönetımının dısipline
venlmesını ıstedıklerini belırttı
ve "MYK'nın suç olarak gordu-
ğu şeyi ilin gorme yetkisi yok.
Nedeni" dıye sordu Gurseler,
özetle şöyle dedı
"10 aydır ilçe başkanı, ilçe yo-
netim kurulu toplantılanna ka-
tılamıyor. Ayrı bir binada çalı-
şıyor. Ayrı binada 2 bin 900 ki-
şiyi tiye olarak kaydetmiş. 14.5
milyon (ahsil etmesi lazım. Yok.
Kayıtlar ulaşmamış. Delege lis-
tesini degiştirmişler, defterler
usulune gore degil. Ama işin acı
tarafı, butun bu olaylar bir ge-
nel sekreter yardımcısının ilçe-
sinde oluyor ve kimse de muda-
hale etmiyor."
Konak ve Seyhan
Ege Buromuzun haberıne go-
re, Konak Ilçe Kongresı 16 ka-
sım gunu Ulku Smeması'nda ya-
pılacak. Bu tarıhte çogunluk
sağjanamazsa 18 kasım gunu ay-
nı yerde tekrarlanacak. Ilçe Baş-
kanı Ersoy Dınç dun yeniden
aday olacağını açıkladı. Adana
Seyhan'da da 300 kışı ılçe örgü-
tunu basarak MYK üyesi Hasan
Zengın'ın ıstıfasını istediler
'Türkîye arkeolojik deneme tahtası
9
<Baştarafı l. Sayfada)
mek üzere olduğu raporun tas-
lağında ıse daha bır açıklıkla an-
latmış arkeolojınm sorunlannı,
belkı de o makamlarda gızlı ka-
lacağını duşunduğu için.
Rapor taslağından özellikle
arkeolojik kazıların "bilimsel-
liği" ve tarıhı eserlerle ılgılı ya-
salann açmazları uzennde dunı-
yor Prof Erım. Yabancı kazıla-
ra ızın venrken çok dıkkatlı
olunması gerektığını vurguluyor
Her yabancıya ozen gostermek-
sızın kazı ıznı venlmesını "arke-
olojik kapitulasyon" olarak nı-
teleyen Prof. Erim'in yakındığı
bir dığer konu da, antık tiyatro-
lann tıcarı amaçla kullanımı ve
ören yerlen çevresmın "alışveriş
merkezine" dönmesı
Prof Enm'ın vurguladığı
noktalar şöyle sıralanıyor:
— Tarihi çevre en az dogal
çevre kadar onemli. Hatta tari-
hi çevre daha fazla onem taşı-
yor. Çunku dogal çevreyi kirlet-
tiğinizde, yok ettiginizde belki
100 ya da 200 yıl sonra yeniden
kazanabiliptiniz. Ama tarih yok
olunca yerine gelmez. O bakım-
dan, bugun antik kentlerin çev-
resindeki kirlilik ve yapüaşma
tehlikesi buyuk onem taşıyor.
Onumuzde bir Pamukkale ve Si-
de oraegi var. Bu antik kentleri
çevresindeki yapüaşma nedeniy-
le neredeyse kaybettik.
— Yerlı ve yabancı kazılann
yeniden gözden geçırılmesı la-
zım Bır tarihi eserı kazıp çıkar-
mak kolay, ama bunlan koruya-
mayacaksak hiç çıkarmayalım
İSTANBUL
Genel Başkan ERDAL İNÖNÜ
ve eşinin katılımıyla
ATILIM VE
DAYANIŞMA
YEMEĞİ
7 Kasım 1990 Çarşamba (Bugün)
Saat: 20.00
Çakıl Gazinosu - Yenikapı
Tel.:
Davetiyeler için:
143 59 71 -143 63 21
daha ıyı. Kaa sayısı gerekırse
azaltılmalı. Arkeolojiye venlen
önem sadece kazı sayısının faz-
la olmasıyla ölçulmez
— Özellikle yabancı kazılann
uzerinde durmak gerekli. Bakı-
yorum Avnıpa'dan bir arkeolog,
doktorasını yapmak için Turki-
ye'den araştırma izni istiyor,
doktorasını yaptıktan sonra da
kazı izni için başvunıyor. Yani
Tnrkiye, bir arkeolojik deneme
tahtası olarak kullandıyor. Bir
kişi kazı izni islediginde, fînans-
raan durumu, parayı nereden
bulacagı, bir yıllık, beş yıllık ve
on yıllık planlannın ne olduğu,
kazı ekibinin bilimsel potansiye-
li, bilimsel kadro, bilimsel sonuç
ve bilimsel yayın durumu mut-
iaka incelenmetı. O kadar az pa-
ralarta gelenler oluyor ki orne-
gin bir kazı mevsiminde 15-20
gun çalışıp giden arkeologlar
var. Bunlann Turkiye'ye ne ya-
rarı olacağının duşunulmesi ge-
rekli.
— 2863 ve 3386 sayılı yasala-
rın gozden geçırılmesı gereklı.
Kultur ve tabıat varhklanmn ta-
nımını yapan 2863 sayılı yasa
bırçok bakımdan yetersız. Eskı
eser tanımı ıyı yapılmadığı ıçın
kaçakçılıktan yargılanan bırçok
kışı mahkemelerde beraat edı-
yor. Bunun önune geçılmesı la-
zım Imar Yasası, SİT alanları
uzenne yapılan kaçak yapıların
önlenmesine yetmıyor. Antik
kentın hemen yanına kaçak bı-
na yapan bır kışi 11 ay hapis ce-
zasına çarptınlıyor. Bu 5,5 aya
ınıyor. Mahkeme bu kişinin baş-
Kronik yorçunlıık
(Boflorafı 1. Sayfada)
Newsweek dergısınm verdığı
habere göre gnbı andıran belır-
tilerle başlayan ve aşırı yorgun-
luk, zayıflık, kas ağnlan, enfek-
siyonlar, ruhsaJ durumda anı
değışiklıkler, hafıza kaybı, zekâ
sevıyesınde düşuş gıbı bırbirıne
bağlanamayan semptomlar gös-
tererek gehşen bu hastalığa ço-
ğunlukla tanı konulamıyor. Bu
durumdakı hastalar bırçok de-
ğışık uzmana basvurup cıddi bır
rahatsızlıklan olmadıgı ve soru-
nun psıkolojık olduğu gibı ya-
nıtlar alabıldıklen gıbı tekrarla-
yan enfeksıyonlan yuzunden ge-
reksız yere bıçak altına bıle ya-
tabılıyorlar
AIDS belirtileri
Ateş, lenf düğümlen yanma-
sı, gece terlemelen, sürekh dıya-
re, kas ve eklem ağnlan gıbı
AIDS'ı andıran belirtileri olan
bu hastalık öldurmüyor fakat
hastalan gerçek anlamda sürün-
düruyor Hastalann bırçoğu ya-
taktan dahı kalkamıyor, yürü-
yemiyor ve hatırlama güçlflğu
yüzünden bır TV programını
sonuna kadar ızleyemıyorlar
Anlık ruhsal değışiklıkler, panık
atakları, uyku bozuklukları ve
görme kaybı ıse yaygın olarak
görülen belirtilerden.
Kronik Yorgunluk Sendromu
konusunda yapılan araştırmala-
ra karşın henuz nedeni bılınme-
se de hasıalığın bağışıklık sıste-
mındekı bır bozukluktan kay-
naklandığı konusundakı kuşku-
lar artıyor. Bu bozukluk yuzün-
den vücut delicesıne çalışması-
na karşın basit viral enfeksıyon-
larla baş edemiyor.
Hastalığın çeşıtlı yönlenni in-
celeyen araştırmaalar bağışıklık
sısteminde cıddi çatlaklar oldu-
ğunu gözlerken nörolojık ınce-
lemelerde bu hastalann beyınle-
rınde anormallıkler olduğu, ço-
ğunlukla beynın bır yansında
kan dolaşımının aksadığı belır-
leniyor.
Bu hastalığın yenı bır hasta-
lık olmadıgı fakat şimdiye ka-
dar bu derece yaygın olarak gö-
rulmedığı belirtılıyor. Kronik
Yorgunluk Sendromunun bu-
g\ln gundeme gelmesınin nede-
ni ıse Amenka'nm ıkı yerleşim
bolgesmde Rörülen salgınlar.
öte yandan hasta kışılenn
bulunduğu evlerde yaşayan ev-
cıl hayvanların da bu hastalığa
yakaJanabılmelerı Kronik Yor-
gunluk Sendromu'nun gızeminı
iyıce arttuıyor. Hastalığın nede-
ni araştınla dursun, hemen ta-
nıyı kolaylaştıracak bır kan tes-
tinin hazırlanılmasına çalışılı-
yor.
ka suçu yoksa cezayı erteliyor.
Ama kaçak bına yıkılmıyor. Bu-
nu önleyecek düzenlemeler ge-
tirilmeli.
— Telif haklan konusunun
bir an once çozulmesi gerekli.
Bazı kişiler eski eserlerin fotog-
raflannı çekip kartpostal yapı-
yor. Bundan kazanç sağlıyor.
Ama hiç telif bakkı venniyor.
Kaynak gosterip yayımlıyor.
Eserin yayın hakkı, bulan kişi-
nin olmalı.
— Tarıhı eserlerle ügılı genel
mudurluğun ıkıye aynlması yan-
lış bir uygulama Eskı Eserler ve
Muzeler Genel Mudürlüğu ile
Kultur ve Tabıat Varlıklannı Ko-
ruma Genel Mudurluğu ayn ku-
ruluşlar. Muzelerle bırına genel
müdurluk, oren yerlenyle ikın-
cı genel mudurlük ılgileniyor.
Bunlar birbırlenne küsüp ayrü-
mış iki kız kardeş gibı.
Ören yerlerinin
gelirleri mtizeye
— Ozel idareler prensipte iyi
kuruluslar. Yarariı işler yapıyor-
lar. Ören yerieri geliriennden de
payian var. Ama bu kuruluşla-
rın muze gelirlerinin bir bolu-
munu de buralan aktarması ge-
rekli.
— Yurtdışındakı müzayede-
lerden eser alımı için önemli
mıktarlarda para harcaruyor.
Buraya harcanan paranın Tür-
kıye'dekı eserlenn korunmasına
harcanması daha yarariı sonuç
verır.
— Ören yeri alışveriş yeri de-
gildir. Afrodisiyas'ta bunun hiç
olmaması için caba harcadık ve
başardık. Tabıı bazı kişileri de
karşunıza aldık. Ama diger oren
yerlerinin onunde şilebezf el-
bise satanlardan, kofteciye ka-
dar ber şey var. Bu, oren yerinin
ozelligini bozoyor.
— Anük tiyatrolann eğlence
yeri olarak sık sık kullanılması
kabul edilecek bir şey değil. Çok
uzun sure toprak altında kalinış
bu tiyatrolar ne kadar sağlam
olursa olsun çok seyrek kullanıl-
tnalı. Devamlı kullanım büyük
tehlike. Hem insan hem eser
için. Ne kadar önlem aiırsanız
aİın lüzumundan fazla insan ge-
lıyor. Efes bunun en guzel örne-
ğı. Tıyatro antık dönemde çok
önemlı bır merkezdı. Burada, sı-
yası tartışmalar olurdu, kültür
etkınlıklerı yapılırdı. Bugün sa-
dece eğlence ıçın kullanılarak
yanlış bır imaj da yaratılıyor.
— Ören yerieri, muzeler, an-
tik kentlerfaakkındakibroşurier
bir rezalet. Çok kotu. Hem bil-
gi hem dil bakımından onemli
yanlışlıklar. Bu broşurleri hazır-
layan kişılerin hem Turkçeyi
hem çevirdigi dili çok iyi bilme-
si ve arkeolojiden de anlaması
gerekli.
Arkeologlann eğıtımınde ko*
rumacılık fikrıne çok büyuk
önem venlmelı. Çunkü konıma,
eserı ortaya çıkarmaktan daha
fazla önem taşıyor. Bu- esen or-
taya çıkaran arkeolog, bunun
sonımluluğunun çok yüksek ol-
duğunu ıçınde hıssetmelı.
UCRET UYUŞMAZLIGI
SINIF
UZLAŞMAZLIG
Mİ?
Orta ve Lise Mezunlan, Beklemeli Öğrenciler, IŞSİZ GENÇLER:
Aylar, yıllar geçiyor; Siz hâlâ boş mu bekliyorsunuz?
37 yıldan beri 50.695 genci iş sabibi yapan
ve sahasında DÜNYA ŞAMPİYONU olan
AMPİVON
OZEL DOKTİLO SEKRtTER V t BILClSAYAR KURSİARI
Olabilecek en kısa sürelerde;
E> l C l Z ÜCRETLERLE
BİLGİSAYARLA DAKTILOGRAFİ; BİLGISAYARLA MUHASEBE;
BİLGİSAYAR PROGRAMCILIĞI; YABANCI DİL Kurlanna
Hiçbir Bâğlayıcı Ödeme Zorunluğu Ohnaksızın BONOSUZ + TAAHHÜTSUZ
veya O\CE ÖĞREIV; SO\RA ÖDE usulüyle
ya da Ö!VCE ÖĞREIV; SO\RA ÇALIŞ;
daha sonra da İÎCRETİ TAKSİTLE ÖDE;
\İLF\E YÜK OLMA, KE\Dİ KAZANCINLA ÖĞREN
Seçenekleri + Tum Odeme Kolaylıklan
ve ÖĞRETIP IŞE YERLEŞTIRME GARANTISIYLE
Merkezı Beya2it, Mıthat Paşa Cad 14/1
Kadıköy AlUyol, Kuşdılı Caddesı, 6/8
Beşıktaş Çırağan, Asarıye Cad 7/2-3
Şışlı Abıdeı Hurrıyet C Hasat Sok 15
Bakırköy Hüsrevıye S 18/4 (Mıgros sırası)
Tel 527 55 25 - 522 21 06
Tel • 338 08 42 - 336 1 1 50
Tel 158 24 97 - 158 24 98
Tel : 130 90 37 - 175 43 14
Tel 571 31 31 - 561 29 06
DiMcat- Bu 5 adrttttfl başka ŞAMPIYON adıyla çaftşan hiçbir DaMilo Sekreter ve Bilgisayar kursu şubemız değıldır
NlŞANTAŞi
I HESTAURANT
Duğun Salonlan
«eteli-Y«fcli 19.9ODH
R « M 7 62 39/147 74 40
Salonlarıaız kllaalı ve
*00-10ro kişiltktir.
(urizm
ONİKİDEN
ONİKTYE
TÜRKİYE
Ali Sirmen
3 bası 5000 lıra (KDV ıçınde)
Çağdaş Yayınları Turkocağı
Cad 39-41 Cağaioğlu-tstanbul
ÖdemHi gonderilmez.
Kımbğımı kaybettım
Hükumsuzdur
MEHMET EROL
HER HAFTA LUX NEOPLANLARLA
BOLU* ABANT • YALOVA • BURSA
BÖLGE
BOLU
ABANT
ABANT
YALOVA
BURSA
TESİSLER
KOBU OTEL (Y P)
ABANT PALACE (T P)
TURBAN ABAMT (T P)
TURBAN TEBMAL (YP)
HOTEL ALMIRA (Y P)
Cun»Pıar
180000
370000
320000
200 000
165 000
Ptrf.-Pazar
280000
520000
420.000
260.000
245 000
Puv-Parş
350000
370 000 (V P)
340 000 (YP)
270000
320000
kışı haşı CAÇ Mant Pataccda 2 AraM^a. dşer MMÜIBHJU 27 AraUTa kad» geçatdr
ULUDAĞ. . . ULUDAĞ... ULUDAĞ. . .
1 GECE TAM PANSİYON
Hotel
Genç Yazm
* Ryatanmız k y başı ohjp 18 Kasım a kadar geçerMr
1 GECE TAM PANSIYON
9O.ooo
KONTA MEVUUU
TÖRtNtERİ
\OOAlMOAlKISilEFEYE
t CM> r m Pml|ran Ko-
450.000
ULAŞIM: (Neoplan veya 303) *
Gk»9-DflnO? 60000 j
(Pazar-Perfenibe) . 2 5 0 0 0 g
YILBAŞI REZERVASYONLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR.
KADIKÖY: 3454710 |SI»I) BEVOÖLU: 15'SeSOHSM H A M İ V I : m900O(fffa<i
ANKARA: {4 UKu-IZ tZMİR:(S1J2S9960 İ1 AHTALYA: O')'29)6«
BAKIRKÖY:570'3KI«5i~jraıiılZMİT: (21)14]riQaanTırBURSA: ^4)221739-40 razıcıTuısm