23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 HABERLER 2 KASIM 1990 Akdamar Kilisesi tehlikede • VAN (AA) — Van'ın Akdamar Adası'ndaki Akdamar Kilisesi yıkılmak üzere. Vali Adnan Darendeliler, "Kilisenin restoresi önümüzdeki yıl yapılacak" dedi. Van'da yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Akdamar Adası'ndaki kilise bakımsızlıktan yıkılmaya başladı. Bakım ve geliri özel Idare Müdürlüğü'ne ait olan kilise 915-921 yılları arasında mimar Keşiş Manuel tarafından yapılmıştı. Yapılış tarihinden bu yana ayakta kalan kilise, tabiat ve insan tahribi sonucu birçok özelliğini kaybetmeye başladı. Van Valisi Adnan Darendeliler, turistik önemi büyük olan Akdamar Adası ve Kilisesi için bir dizi çalışma yapıldığını ve kilisenin restoresinin önümüzdeki yıl gerçekleştirileceğini söyledi. LJseli İ.Ç.'ye tahliye • tstanbul Haber Servisi — 1 Mayıs'ta üzerinde iki şışe benzinle yakalanan ve "molotof kokteyl" bulundurmaktan 6 aydır yargılanmakta olan lise öğrencisi l.Ç. tahliye edildi. Aynı davadan daha önce tahliye olan Y.S., arkadaşı I.Ç.'yi suçlayarak, "İ. para karşüığı molotof kokteylleri yaptı, ben sadece taşıdım" demişti. Daha sonra açıklanan bilirkişi raporunda ise benzin şişelerinin "patlayıcı madde" kapsamına girmediği belirtilmişti. Yasadışı TKP-ML TİKKO üyesi olmakla da suçlanan sanıkların 15'er yıla kadar hapisleri isteniyor. lstanbul 1 Noiu DGM'deki dünkü duruşmada ise sanıkların beraat istemleri reddedilirken kanıtlann incelendiği savıyla l.Ç.'nin tahliyesi kararlaştırıldı. Doç. \alçın Küçük yargılandı • tstanbul Haber Servisi — Toplumsal Kurtuluş dergisinde yayımlanan bir söyleşisinde "bölucülük" yaptığı savıyla yargılanan Doç. Dr. Yalçın Küçük, hakkındaki iddialan reddetti. İstanbul 1 No'lu DGM'deki duruşmada Küçük, söyleşide Kürt tarihi ve külturü konusunda uzman üç Sovyet bilim adamının görüşlerıne yer verdiğini belirtti ve "savcılık makamı olmayan şeyleri var gibi göstererek suçlama yapmış" dedi. Küçük, "Kürt sorunuyla ilgili olarak eski Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ile yapılmış bir söyleşiyi ve çeşitli gazetelerin haberlerinden örnekler vererek, "onların söylediklerini ben söylemiş olsam, savcılık herhalde hakkımda idam isterdi" şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti daha sonra Küçük'ün beraat istemini reddederek, dosyanın incelenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. 16 TKP/ML üyesi yakalancfa • lstanbul Haber Servisi — İstanbul'da eylem hazırhğı içinde oldukları ve TKP/ML örgütüne üye olduğu savlanan 16 kişi çok sayıda silah ve örgütsel dokümanlarla ele geçirildi. Siyasi Şube'nin dün yaptığı açıklamada, TKP/ML Hareketi Devrimci Halkın Birliği Merkez Komite üyesi olduğu öne sürülen Kemal Yazar ile Hüsnüye Taşlı adlı kişiler Maltepe'deki evlerinde 28 ekimde polisle girdikleri silahlı çatışma sonucu yakalandılar. Açıklamada ayrıca yapılan operasyonlar sonucu Yazar ve Taşlı dışında adları açıklanmayan 16 kişinin daha yakalandığı bildirildi. Salman'ın 10 yıl hapsi istendi • tstanbul Haber Servisi — Sanatçı İlyas Salman hakkında "bölucülük" yaptığı savıyla 10 yıl hapis istemiyle dava açıldı. lstanbul DGM Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede îlyas Salman'ın Bursa'nın Keleş ilçesinde bir piknikte yaptığı konuşmada bölücü propaganda yaptığı ileri sürüldü. Sanatçının TCK'nın 142/3. maddesi gereğmce 10 yıl hapisle cezalandırılması istendi. Öte yandan Çanakkale E Tipi Cezaevi'nde itirafçı Ali Akgün'ü öldürduğü iddiasıyla Levent Aktürkoğlu hakkında da idam istemiyle dava açıldı. 60 er mantardan zehirlendi • BURSA (Cumhuriyet) — Gemlik'te bulunan Askeri Hara'da 60 erin çevreden topladıkları mantarlan yiyerek zehirlendikleri öğrenildi. Erlerin zehirlenme belirtileri göstermeleri üzerine askeri araçlara bindirilerek Bursa Askeri Hastanesi'ne gönderildikleri bildirildi. Mantar örnekleri ile birlikte hastanede kontrolleri yapılan erlerden 8'inin durumunun ağır olduğu, diğerlerinin ise taburcu edildikleri bildirildi. Bilgisayar destekli eğitim • tstanbul Haber Servisi — lstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı'na bağlı okullarda İngilizce derslerinde bilgisayar destekli eğitime başlandı. lstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Müdürü Müfit Yıldırımalp, vakıf okullannda kuruluştan bu yana bilgisayar derslerinin bulunduğunu ve bilgisayar destekli eğitime geçmek için Acıbadem Deneme Lisesi'nin pilot okul olarak seçildiğini söyledi. Yıldırımalp, daha etkili ve çağdaş bir eğitim verilmesi amacıyla uygulamaya konulan bilgisayar destekli eğitimin başarıh olması halinde öteki vakıf okullarına da yaygınlaştırılacağını belirtti. DÜZELTME • Dünkü spor sayfasında yer alan Efes Pilsen takım kadrosunda basketbolcuların sayıları 'Taner (16), Jones (34), Tamer (6), Jackson (23), Atalay (II), Cenk (4), Ufuk (2) seklinde olacaktır. DYP lideri: Ara seçim yapıldığında halkın sandığa gitmeyeceğinden emin olsak sine-i millete döneriz DemirePden6 sine4 millet' mesajıKKTC'den gelen gazetecileri kabul eden Demirel, Polly Peck'le ilgili olarak "Olayı tam bir talihsizlik sayıyorum. Asil Nadir'in başarılarını takdir etmemek mümkün değil" seklinde konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — DYP Genel Başkanı SiUeyman Demirel, KKTC'deki muhalefet partilerinin, son se- çimlerden sonra iktidann tutu- munu protesto etmek için "Sine-i millete dönmelerini" de- ğerlendirirken, "Biz eğer sine-i millete dönmemizden sonra ya- pılacak ara seçimde halkımızın sandığa gitmeyeceğinden emin olsak sine-i millete döneriz" de- di. Demirel bir sonı üzerine, "PoOy Peck obrynı bir tatihsiz- lik sayıyoram" diye konuştu. KKTC'den gelen bir grup ga- zeteciyi TBMM'deki grup yöne- tim kurulu toplantı saJonunda kabul ederek sonılannı yanıtla- yan Demirel, "Sine-i millete dönme" mesajı verdi. Demirei, son seçünlerden sonra ortaya çı- kan tabloyu değerlendirmesini isteyen Kıbnslı gazetecilere, "Özgiir ve scrbest secimi" sa- vunduklarını söyleyerek şöyie dedi: "Bnnu biz de beniiz başara- bilmis defiliz. Türkiye'deki rr- jim 1983 rejiminin devamıdır. Biz bu nedenle devletimizi tab- rip etmedik ama bu sonucu do- ğuranlan alkışlamadık da... Hâlâ bunlaria möcadele halin- deyiz. Kıbns'ta irade üsrünrağü- nün yerteştiğmi görmek isteriz. Kıbnsın mctlaka iyi yönetilme- si lazımdır. Kıbns'ta yapılan se- çim sonrasıoda ortaya çıkan boşnutsuzhık iyi olmanustır, sık da olmamışür. Cumhurbaskan- lıgına büyük çoğunluğuB oyla- nyla seçilen Sayın Denktas'ın araya girip iktidar ile muhalefet partilerini banstırması gerekir- di. Bu arada bizim hükümetin buradaki olaya kansması da yankştır. Biz Kıbns'ta iyflik ara- nz. Huzursuzluklan amacını aşan ve dısandan da yanhş an- btsılacak hale getirmeyû. Bütiin bunlar kendi şartlan içinde çö- züme bırakdmabdır." Demirel, KKTC'deki muhale- fet partilerinin eylemi ile Türki- ye'de Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a karşı yapılan boykotun aynı olup olmadığına ilişkin bir soruyu yanıtlarken Türkiye'deki muhalefet partilerinin yaptığı- nın "boykot" değil "protesto" olduğunu söyledi. Halkın 26 Martta özal'a yüzde 21.75'lik bir destek verdiğini kaydeden Demirel, özal'ın Meclis'teki yüzde 65 oranındaki sandalye- sine dayanarak Köşk'e çıktığı- nı belirtti ve şunları söyledi: "Biz zamanında kendisine, 'Seni saymayız, ilk fırsatta indiririz' dedik. Bnna rağmen yaptı. Biz, sine-i millete dönme obryını çok tartıştık. Neye yarar diye baktık. Bizi halk önce al- luşiardı, sonra da 'Niye bize gel- diniz, kalıp o zemini kullanarak mücadele etseydiniz ya' derdi. Bir ara seçim yapılacaktı. Biz eğer bu ara seçimde halkın san- dık başına gitmeyeceğinden emin oiabilsek sine-i millete dö- neriz. Ama dönülen sine. ken- dine sıra geldiğinde şuna buna oy verirse, secime giren partiler oylanmızı aralannda taksim eder. tktidar, anayasayı degiş- tirecek oyu da bulabilir ve reji- mi de degiştirir. Şimdi sabredi- yoruz. Çiinkü halkımız kuvveti sever. Güçsüz dtıruma düşme- mek ve bir şey yapma imlfânını da kaybetmememiz lazım. Bizi burada tntan da budar." Demirel, bir soru üzerine de, Türkiye'nin borçlanndan dolayı tazyik altında kalıp Kjbns ola- yında ödün vermesi gibi uzak bir olasılık için KKTC konusun- da bir soru önergesi verdikleri- ni söyledi. Demirel, "Yani bu, olabilecek birtakım şeylerin önüne geçme, rota tanzim etme istegidir" dedi. Demirel, Kıbnslı işadamı Asfl Nadir ile hakkındaki mali sıkıntı haberiyle ilgili olarak da konu- yu dikkatle izlediğini bildirdi. Demirel, "Olayı tam bir talih- sizlik sayıyorum. Asil Nadir'in başarılarını takdir etmemek mümkün değil. Ancak Polly Peck olayının arkasındaki duru- mu henüz pek anlayamadun. Bu bir mali skandalsa buna bir şey diyemem. Fakat bunun ar- kasında 'Asil Nadir Kıbnslıdır. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin deste- ğindedir. şunu mahvedip Kıb- rıs'taki durumu sıkıntıya düşürelim' gibi en ufak bir ema- re varsa biz burada söylemedik laf bırakmayız. Eğer haklı ol- mayan bir söz söylersek mabcnp oluruz. O zaman olayı da zaa- fa düşürürüz" diye konuştu. TCK'da ülkücü sanıklar lehine deyeni düzenleme Uyuşturucu kaçakçısına kıyak Hükümetçe benimsenerek TBMM'ye sevkedilen TCK değişikliği öngören tasarıda, uyuşturucu kaçakçılığı yapanlara verilen idam cezaları ortadan kaldınlıyor. Tasarıda, yurt dışında bu suçtan ötürü aldıkları mahkumiyetleri çekenlerin dönüşlerinde alacakları cezalardan indirilmesi öngörülüyor. MHP ve ülkücü kuruluşlar davalarında yargılanan sanıklara uygulanan TCK'nın 313, 314 ve 315. maddelerinde bu sanıklar lehine yeni düzenlemeler öngörülüyor. Buna göre teşekkül oluşturup bir başka suçu işleyenlere hangi suçun cezası ağırsa, o suçtan ceza verilmesi hükmü getiriliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bii- rosu) — Bakanlar Kurülu'nca önceki gün benimsenerek, TBMM'ye sevk edilen ve Turk Ceza Yasası'nda değişiklik ön- gören yasa tasarısıyla, uyuştu- rucu madde kaçakçılan ile MHP ve Ülkücü kuruluşlar da- vasında yargılanan Ülkücü sa- nıklar lehine iyileştirmeler ya- pılıyor. Uyuşturucu kaçakçılı- ğı yapanlara verilen idam ceza- lannı kaldınp, bu kişüerden ya- bancı ülkelerde aldıkları mah- kumiyetleri çekenlerin, bu cezalarının aynı suçtan Türki- ye'de alacakları cezalardan in- dirilmesini de amaçlayan tasa- n, özellikle Ülkücü sanıklara uygulanan 313, 314 ve 315. maddelerde yaptığı değişikük- lerle de suç işlemek için teşek- kül oluşturanlara, ''suçun agırtıgı" ölçütü göz önünde bu- lundurularak, ya teşekkül oluş- turmaktan ya da sadece işlenen diğer suçtan ceza verilmesini öngörüyor. Tasan, TCK'nm 140. maddesindeki "milll menfaader" ibaresini ortadan kaldınyor. Ceza Yasası'ndaki "Kaü yaklaymın daha makul ölçtile- re ve oluslararası uygulamaya paralellik saglayacak sekle getirilmesi" amacıyla, TCK'nın uyuşturucu madde kaçakçıhğına ilişkin yaptırım- larm yer aldığ 403, 404, 405 ve 406. maddelerinde yapılan dü- zenlemelerdeki en önemli geliş- me, bu suçtan ötürü verilen idam cezalanmn ortadan kal- dınlması yönünde oldu. Hükü- met, benimsediği tasan ile 403. maddede yer alan, uyuşturucu kaçakçılığı yapmak için teşek- kül oluşturanlar, bu suçu mes- lek, sanat ve geçim aracı hali- ne getirenler ile 18 yaşından kü- çükleri bu suçu işlemek ama- cıyla kullananlar için öngörü- len idam cezalarının ortadan kaldırılması amaçlanıyor. Bu suçlara verilecek cezaları "idam" olmaktan çıkanp, al- tıda birden, yanya kadar ceza arttınmı haline getiren tasan, uyuşturucu maddeleri sahte re- çete ile alanlar için de 1-3 yıl hapis, 1-5 milyon lira ağır pa- ra cezası verilmesini öngörü- yor. 404. maddede yapılan deği- şikle, yanında uyuşturucu mad- de bulunduranlara verilen ceza- lar, 3-5 yıldan, 1-2 yıla indiri- lirken, öngörülen yeni bir dü- zenleme ile de uyuşturucu kul- lanan bir kişinin, hakkında herhangi bir sonışturma yapıl- madan resmi makamlara baş- vurarak, tedavi ettirümesini is- temesi halinde, bu maddeyi kullanma suçundan ötürü hak- kında yasal işlem yapılmaması hükmü getirildi. Ülkücülere tek ceza Tasan, özeUikle Ülkücü sa- oıklara uygulanan TCK'nm 313, 314 ve 315. maddelerinde de verilecek cezalann indirilme- si yönünde iyileştirmeler getiri- yor. Sol görüşlü sanıklara uy- gulanan 169. madde ile "para- lellik sağlamak" amacıyla ge- tirildiği belirtilen bu değişiklik ile 313. maddeye yeni bir hü- küm konuldu. Buna göre, te- şekkül oluşturarak suç işleyen- lere verilecek cezalarda, "te- şekkiil oluşturmak" ve sonra- sında işlenen suç ayn ayrı de- ğerlendirilecek, hangi suça ve- rilecek ceza daha ağır ise sadece o suçtan ötürü ceza verilebile- ^k. Böylece, özellikle Ülkücü sanıklara daha az ceza verilme- si sağlanırken, 314. maddede yapılan bir değişiklikle de bu maddede yer alan "başka bir suç oluştursa bile" ibaresi kal- dırıldı. öte yandan, tasan ile TCK'nın 315. maddesi de yü- rürlukten kaldınkü. Bu madde, "teşekkül mensupiannm tesek- külün devamı siiresince veya meydana geliş amaçlan gereği olarak işledikleri cüriimlerin- den ötürü" verilecek cezanın üçte birden yanya kadar arttı- rümasım öngörüyordu. Tasan ile "devlet knvvetleri aleyhine suçlar" arasında yer alan TCK'nm 146. maddesinin son fıkrası da yürürlükten kal- dınlıyor. Bu fıkra, anayasayı şiddet kullanarak değiştirmeyi amaçlayanlar için idam cezası öngören bu maddedeki bu su- ça katılan "fer-i serikler" için 5-15 yıl hapis cezası öngörüyor- du. Tasan, özeUikle "lydınlann tepesinde sallanan demokrasin kılıcı" olarak nitelenen TCK'nm 140. maddesinde de değişiklik yapıyor. Tasarı, maddeyi aynen korurken, maddede yer alan "milli menfaatler" ibaresini ortadan kaldınyor. Tasannın gerekçe- sinde buna ilişkin, "Milli mca- faat kavramı, tayini pek güç ve belirgin olmayan bir kavram- dır. Milli menfaat kavramı sa- vaş halinde belirgin olmakla beraber sulh zamanlannda bu özelliginden uzakür" denildi. Hükümette sağlık sigortası tartışınası TUNCAY ÖZKAN ANKARA — Genel Sağlık Sigortası (GSS) Bakanlar Kuru- lu'nu yine kanştırdı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı lmren Aykut, Sağlık Bakanı Halil Şıv- gm'ı bu konuda "yanhş verfleri" kullanmakla suçladı. SSK has- tanelerinin içinde' bulunduğu durum nedeniyle deştiriler alan Aykut, GSS'nin SSK'ya ilişkin bölümlerine karşı olduğunu tek- rarladı. Bunun üzerine Şıvgın ile devlet bakanlan Ercüment Ko- nukman ve Kemal Akkaya Ay- kut'a, "O zaman dogru rakam- lan siz söyleyin" karşılığını ver- diler. Tartışmalar üzerine Başba- kan Yddınm Akbulut "GSS'nin mali portresini saguklı bir sekil- de çıkann, ne gerekiyorsa verip bu işi gerçekleştirelim" dedi. GSS konusunda Bakanlar Kurulu'nda önceki gün sert tar- tışmalar yasandı. lmren Aykut, GSS ile getirilmek istenen aile hekimliği uygulamasına karşı çıktı. "SSK'hlann hastaneleri var, bu uygulama yeni bir şey ge- tirmiyor. Ajnca SSK'lılann bu- güne kadar ödedikleri ve ödeye- cekleri primleri de bununla kay- b* uğruyor. Bunlara dikkat edilmeii" diyen Aykut, Bakan- lar Kurulu'nda Sağlık Bakanı Halil Şıvgm'ın SSK'ya ilişkin ve- rilerinin hepsinin "yannş" oldu- ğunu ifade etti. lmren Aykut- un "statüko savası" verdiğini ve SSK hastaneleri konusunda yan- hş bilgilendirildiğini iddia eden Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, Baş- bakan Yıldınm Akbulut'un ko- nuya çok sıcak baktığını, Ba- kanlar Kurulu'nda oluşturulan yeni komitenin yasa taslağma son şeklini vereceğini bildirdi. Konukman, Cumhuriyet muha- birinin sorusu üzerine GSS ko- nusundaki düşüncelerini şoyle anlattı: "4 kişilik bir komisyon kur- duk. Ben, tmren Hanım, Kemal Akkaya, Halil Şıvgın vardı. tm- ren Hanım bizim komisyonn- muza gelemedi. Ya da benim bulunduğum toplantılara gele- medi. Metin üzerinde gerekH ca- lışmalar yapılarak son seklini verdik. Burada benim önem ver- digim aile hekimliği müessesesi- nin mutlaka Ketirilmesi. Bizim sevk zinciri dediğimiz hasta- hekim ilişkilerinin düzenlenme- sinde mutlaka böyfc bir sistemin bir yerden başlablması zarure- tidir. " Konuya ilişkin verileri Sağlık Bakam'nın getirdiğini belirten Konukman, şöyle devam etti: "Bunlar Sağlık Bakam'nın ifadesine göre SSK'nın resmi ka- >-ıtlarmdan almnuş. Benim itira- zım da şöyle: Sağlık Sigortası'n- dan sağlık masrafı nedeni>le 1 trilyon 600 mlyar gibi büyük bir rakam SSKIılardan alınmıs, ama bnnnn karşıhğında VT9 ml- yar gibi bir harcama yapttauş. Aradan 609-79» müyıriık har- cama f arkı var. Bu rakam aile hekimliği için de harcanabilir. Bu, SSK'hlara fazla bir yükge- tinnez inancındayız. Ascak lm- ren Hanım bu rakamlann tnmü- nün yanlış, hatalı, totarsu OMB- gunu çok açık bir beyanla ifade etti. Tabii bunu ispat etmek tm- ren Hanım'a duşüyor." ANAP'tan ayrılan 6 milletvekili DYP'ye geçecek Atasoy'un 'hülle partisi' hazırBETÜLUNCULAR ANKARA — ANAP'tan ay- nlan Veysel Atasoy ve 5 arkada- şımn kuracagı partiyle ilgili ça- lışmalar son aşamasına geldi. Veysd Atasoy, Akm Gönen, Ser- vet Hacıpasaoğlu, tlyas Aktaş, Nurhan Tekinel ve Nabi Sabun- cu'nun anayasanm 84. madde engelini aşmak amacıyla kura- caklan 'hülle' partisi, DYP'nin 24 kasımda yapılacak büyük kongre öncesinde feshedilerek DYP ile birleşecek. ANAP kuruculanndan \feyse'- Atasoy, Cumhuriyet'in sorulan- nı yanıtlarken "ANAP'ın 8 yıla yaklaşan kraatıyla tamamen if- las ettigi" göruşünü savundu. "Mesut Yılmaz çok kötü politi- ka yapıyor" diyen Atasoy, Yıl- maz'ı "bir zamanlar Kececiler- in koltugunun altında yer almakla" suçladı. DYP Genel Başkanı SiUey- man Demirel'in "ANAP'tan 6 milletvekilinin kuracagı parti, DYP kongresi öncesinde feshedilerek DYP'ye katılacak. ANAP'tan ayrılan 6 milletvekiline Dalan'dan da 'bize gelin' çağrısı yapıldı. kim gelirse alın, partiyi büyütün" düşüncesine parti içinde ve örgütte tepkiler oldu- ğu beürtiliyor. Bu arada Atasoy ve arkadaşlarının Demokrat Merkez Partisi Genel Başkanı eski ANAP'h Bedrettin Dalan- dan da "bize gelin" çağnsı al- dıkları ve "Gelin hep birlikte DYP çatısı altında birleşelim" yanıtı verildigM kaydediliyor. Kendi örgütünün de DYP'ye geçmesi yönünde görüş belirt- tiklerini bir soru üzerine açıkla- yan Atasoy, şunlan söyledi: "Türkiye siyasi bakımdan boşluk içine düşmüştür. Bir sı- kıntı yasamyor. Partflerde iç bn- nalımlar sergileniyor." "ANAP, muhalefetle samimi olarak amaşsaydı, yasakbuın rii- mii bir çırpıda kaldınlabilirdi. Sıkınblar MKYK'da, Bakanlar Kurulu'nda dile getirildi. Suni kurallann kaldırılması istendi, uygulama olmadı. ANAP şahıs partisi olarak kaldı, partinin ge- lecegi âdeta Sayın Ozal'ın sah- sıyla birieşti. Böylece kişiler ic- raattan çok Sayın Özal'ın direk- fifkrmi takip etmeye başladılar. Ben bunun 7 sene mücadelesini verdim." Atasoy, ANAP içindeki mu- halefeti de eleştirerek, "Biz siya- si mücadelemizi kendi inanç ve düşünceterimiz doğnıltusunda sürdünnek istiyoruz. ANAP'ta bu imkfln verflmemiştir. Ben bu mücadeleyi verirken Mesnt Yıl- mazcılar ve Hberal geçinen bir- çok kimse de Keçeciier'in koltu- gunun altında yer aldı. Birinci kongrede kucak kucaga bera- berdiler. Oysa bugün sanki la- iklik elden gidiyor gibi. Şimdi mi fikirleri değişti? Demek ki Mesnt Ydmaz'm intikali 8 sene sonra oluyor. Mesut Yümaz çok kötü politika yapıyor. Bugün partide Keçeciler ekibi egemen bak gelmişse, müsebbibi o arka- daşlardır. ANAP bugün fiilen iflas etmiştir" diye konuştu. Atasoy, "DMP Genel Başka- nı Bedrettin Dalan ile de parti kurma konusunda göriişmeleri- niz olmuş. Bir araya gelme ko- nusunda mı, yoksa biıiikte DYP ile bütünleşme konusunda mı göriiştünüz" sorusuna, şu kar- şılığı verdi: "Dalan benim eski dostum. Temelde Dalan ile görüşmemi- zin sebebi eski dostluğumuzu ta- zelemek ve de Türkiye'nin için- de bulunduğu siyasi durumu bir değerlendirmekti. Birçok konu- da, özellikle bu iktidann bir an önce görevden uzaklaşttnlması- nın şart olduğu konusunda bir- lestik. Istifanıızın da amaa o za- ten. Bedrettin Bey bizi partile- rine davet etti Ben mücadelemi ANAP içinde bir müddet daha devam ettirmek istedim. Ancak orada mücadele ortamı tama- men kayboldn. Sayın Özal ANAP'ı çıkmaza sokmuş, bu çıkmazdan kurtulabilecegini zannetmiyorum. 4 tane genel başkan adayı var. Hiçbirisinin genel başkan filan olabilecegini de zannetmiyorum." CUNEYT ARCAYUREK yazırar Olacaklaria Olmayacaklar. ANKARA — Siyasal partiler arasın- da çok bilinmeyenli denklemlere koşut bünyesiyle göze çarpan tek kuruluş ANAP. Doğruluğuna bugün inanılan hesapların, gelişen olaylar içinde bir- den yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Son günlerde ANAP kulisi değişik gi- bi görünen, ancak birbirini tamamla- yan manzaralar sergiliyor. Yusuf Bozkurt Özal, "TÖ'yü eleşti- renler, delegelerin oyunu alamazlar" diyor ve ANAP'a özgü gerçeği yansıtı- yor. Genel başkanlık yarışına girerken TÖ'nün Çankaya'daki konumu dışına taşmaması gereği üzerinde duran Me- sut Bey ve Mesut Beyci olanlar, belirli yazariarın yazdıklanna bakılırsa bugün "TÖ'den destek almayı başarının birin- ci koşulu" sayıyorlar. Oysa Mesut Bey, hemen her deme- cinde parti içi demokrasinin gelişmesi ve pekişmesi uğruna mücadele ettiği- ni söylüyor. Daha ilk adtmda "tek ada- mın otoritesini vazgeçilmez güç saya- rak buna karşı mücadeleden kaçınan" bir anlayış, parti içinde nasıl demokrasi arıyor veya partiye demokrasiye geti- receği savına güvenilmesini neden bekliyor? Yıldırım Akbulut, "otoriteyi baştan kabul" ederek hem Başbakanlığı sür- dürüyor hem de kongrede aynı gücün desteğiyle yeniden genel başkanlığı yakalamayı umuyor. Daha sade, daha dürüst ve açık bir politika izliyor. Ne var ki Mesut Beycileri kongrenin mart 1991'e, hatta gelecek yılın son- bahanna ertelenmesı olasılığı yeni kay- gılara sürüklerken gelişmeler Akbulut'- un işine geliyor. "Tanrının gazabına uğramazsa" daha bir buçuk yıl genel başkanlık ve Başbakanlık yapacağı he- sabıyla kuliste öne sürülen kimi olası- lıklara sıcak bakmıyor. Kuliste tartışılan "olumsuz olasılık- lar" nelerdir? Başlıcası, genel seçimin büyük kongreden önce yapılması, ANAP'ın yetersizliği kanıtlanan bugün- kü yönetici kadroyla iktidar ve yüksek oy arayişına girmesi... Göz ardı edilme- yen bu olasılık buyük kongrenin "mümkün olan süratle" yapılmasını is- teyen Mesut Bey ile Hasan Celal Gü- zel'i kaygıya sürüklüyor. Her ikisi de Akbulut ve bugünkü merkez yöneticilerle genel seçime gi- dilirse, ANAP'ın 26 Marl'ta aldığı oy- ları koruyamayacağını öne sürüyorlar. Kimi ciddi araştırmalarla Akbulut'lu ANAP'ın ancak yüzde 14 oy alabilece- ğinin belirlendiğini soylüyorlar. Bu, ANAP'ın intiharı demekmiş! Hasan Celal Güzel'in bize söyledik- lerinde kuşkusuz kimi gerçekler yatı- yor. Güzel, kimi veriler söylüyor ki çok "iddialı". Ama her biri üzerinde tartış- maya hazır olduğunu söyiediğine gö- re verileri gerçeğe uygun ya da çok ya- kın. Örneğin, Mesut Bey'in Rize dışın- da hiçbir yerde delege seçimini kaza- namadığını vurguluyor. Bu sonuçlar bi- lindiğinden Mesut Bey ve Mesut Bey- ci olan İstanbul mılletvekillerinin "dü- kalığın kimi kesimlerinden büyük des- tek aldığını" öne sürüyor. Tabii "bili- nen kimi nedenlerle." HCG'ye göre Mesut Beyi iş çevrele- riyle iki gazete ve iki gazeteci destek- liyor. İlk hedefleri Mesut Beyın TÖ'den destek aldığını ANAP'a ve kamuoyu- na kabul ettirmek. Ardından HCG'nin Çankaya'dan dışlandığını planlı biçim- de yaymak geliyor. Mesut Beyle Mesut Beyci olanlar ka- muoyunda daha fazla desteğin peşin- deler. Elbet doğruyu yapıyorlar. Ne var ki yakınılarını, olayların fotoğrafını çek- meye çalışanlarla yüz yüze gelerek ko- nuşma yerine başka kanallardan du- yurmaya çalışmaları -bir yerde- sıyaset anlayışlarını, yanhş hesaplara saptık- larını kanıtlıyor. Gruplar kendi başlarına gelin güvey olurken kongreye beş kala kime des- tek vereceği bilinmeyen TÖ, Tokyo'- danParis'e uçuyor. TÖ de dertli çıkıyor geziye. Ailesiy- le birlikte mal varlığını araştırma iste- minde bulunan önerge, alaturka oyun- larla engellenme çabalarına karşın, ge- lecek salı Meclis'te görüşülecek. Kaya Erdem'in üzerine yoğunlaştırı- lan baskı sonuç vermiyor. Meclis Baş- kanı'nın önergeyi gündemden çıkar- masını isteyenlerin çirkin yollardan ya- rattıkları baskının etkileri bir günde da- ğılıyor. ANAP grubunda Erdem'i göre- vinden istifaya zorlayacak girişimleri duyuran kimi haberleri dün sabah grup başkanı Yasin Bozkuft aracılığıyla biz- zat Akbulut yalanlıyor. Erdem'e "böy- lesi bir hazırlığın olmadığını" du- yuruyor. TÖ, önergenin nasılsa ret edüeceğini biliyor, araştırma açılacağından kaygı- lanmıyor. TÖ ile SO'nün, ANAP'ta ki- milerinin korkusu Meclis kürsüsünden "mallar" üzerinde önerge sahibinin söyleyecekleri... Mal bildirimini açıkla- madıkça, doğru veya yanlış bu irdele- meler yıllar boyu kamuoyunun bir nu- maralı konusu olacak. Olmayacak mı? Olacak efendim, olacak! BÜTÇE KOMİSYONU Yusuf Ozal yoklama yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Bütçe-Plan Komisyonu Başkanı Yusuf Bozkurt Ozal, ekonomiden sorumlu devlet ba- kanlığı döneminde başlayan Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoglu ile olan çekişmesini, dunkü bütçe görüşmeleri sıra- smda TBMM Plan ve Bütçe Ko- misyonu'na da yansıttı. Plan ve Bütçe Komisyonu'- nun 1991 bütçesinin tümü üze- rindeki görüşmeleri başlamadan önce Komisyon Başkanı Yusuf özal, bazı üst düzey bürokrat- larla odasında görüştü. özal, toplantıya Merkez Bankası Baş- kanı Saracoğlu'nun gelmediği- ni görünce, toplantı için TBMM'de hazır bulunan Baş- kan Yardımcısı Ercan Kumcu'- yu odasına çağırdı. Özal'ın Kumcu ile görüşürken sinirli bi- çimde sesini yükselttiği duyuldu. Özal, toplantıyı acarken de "Görüşmelerin bu bölümünde ekonominin tümü üzerinde ba- zı değeriendirmeler ve eleştiriler yapılacagını, bem iktidar miflet- vekülerinin hem de muhalefetin ekonomik politika ve uygula- malan eteştirebileceğini" hatır- latarak şöyle dedi: "Ben bnnu düşünerek kamn yönetimindeki üst düzey bürok- rat arkadaşlan, bakanlan ara- cılığıyla buraya davet etmiştim. tnşallah hepsi buradalardır. Şimdi yoklama yapacagım." Özal, daha sonra üst düzey bü- rokratlar için tek tek ad okuya- rak yoklama yapü. Emlak Bankası Genel Müdü- rü Engin Civan'ın da toplantı- ya katılmadığı görüldü. özal, Civan'ın gehnediğini de zapta geçirtti. Bu arada, Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu'nun Sovyetler Birliği'nden daha ön- ce aldığı bir resmi davet üzeri- ne dün Moskova'ya gittiği be- lirtildi. Başkanhğa vekâlet eden Ercan Kumcu'nun da bütçe top- lantısında hazır bulunduğu ifa- de edildi. Ancak Yusuf özal, Kumcu'nun vekâletini yeterli bulmadı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear