25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 EKİM 1990 -ıHABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/9 Tokyo'dan (Başıarafı 1. Sayfada) dılar. Soğuk savaş sonrasının koşullanyla olağanüstü ekonomikgücün birleşmesi, Dı- şişleri kaynaklarına göre Japonya'yı dünya- da yeni bir role doğru kaçınılmaz biçimde itiyordu. Japonya ekonomik ve mali açıdan öylesi- ne güçlenmiş durumda ki birçok alanda ABD'yi de geçerek birinci sıraya yerleşmiştir. Kişi başına ulusal geliri ABD'nin önünde 20 bin doların üstüne çıkmış bulunuyor. Pekin ve Moskova büyükelçiliklerinde bu- lunmuş bir Japon diplomatı şöyle dedi: "Saatte 200 kilometrenin üzerinde hız ya- pan 'kurşun' trenimizi 1964'te Dünya Ban- kası kredisiyle tamamlayabilmiştik. Bugün dünyada en çok dış kredi açan ülke Japon- ya 'dır." Geçen yılki Japon dış yardım miktarı 8.9 milyar dolar. Bugün dünyamızda ABD "en bûyük borçlu" ülke haline geldi. Buna karşılık Ja- ponya, 300 milyar dolarlık "alacaklı" duru- munu koruyor. Dünyada en büyük dış ticaret fazlası ve- ren ülke de Japonya. Bu yılın ilk altı ayında dışsatımı 140 milyar dolar, dişalımı 110 mil- yar dolar olarak gerçekleşmiş. Yalnızca ge- çen eylül ayında ABD ile ticaretinde 4.5 mil- yar dolarlık bir fazlası var Japonya'nın. Tokyo'daki taksilerin arkasına İngilizce ve Japonca "ş/md//f/?a/ef/"sloganları yapıştı- rılmış. Japonları daha çok yabancı malı al- maya özendirmeyi amaçlayan bu kampan- yada özellikle Amerikan baskısının rolü var. Japon Yeni'nin değeri Amerikan Dolar'ı karşısında sürekli yükseliyor. Tokyo Borsa- sı, New York Borsası'nı geride bırakmış durumda. Enflasyona gelince: Son 10 yılın en yüksek fiyat artışı geçen ay meydana gelmiş Japonya'da. Toptan eş- ya fiyatları, Körfez krizinin etkisiyle % 0.5 oranında, yani sadece binde 5 artış kay- detmiş... • Gidiş nereye? Kimilerine göre "Amerikan yüzyılı" artık noktalanıyor, 21. yüzyıl Japonya'nın olacak. Bu konuda "Amerikan Yüzyılının Sonu" adını taşıyan kitabın yazan ve Morgan Gua- ranty'nin eski başkan yardımcısı Steven Schtosstein'a göre yen, doları yerinden eder- ken Japonya da mali, teknolojik ve endüst- riyel gücünü uluslararası siyasal sisteme egemen olabilmek için kullanıyor. (Interna- tional Herald Tribune, 18.10.1990, sayfa 7). Amerikalı tarihoi Paul Kennedy de bırkaç yıl önce yayımlanan "Süper Güçlerin Yükse- lişiye Çöküşü" adlı kitabında, ABD'yi tarih- te İspanya ve İngiltere'nin uğradığı akıbetin beklediğinı öne sürüyor; neden olarak ABD'- nin "olanakiarının ötesinde büyüdüğünü" gösterıyor. Amerikalı bu ünlü tarihçiye göre yeni yüz- yıfın süper gücü Japonya olacak. Kimileri ise ABD'nin Japonya karşısında postu öyle kolay deldirmeyeceğini savunu- yorlar. Olabilir. Ama bugün gelinen noktada Japonya'nın ulaştığı güç artık tartışma konusu değil. VVashington da kuşkusuz bu gerçeğin bi- lincinde. Bir yandan Japonya'nın daha çok rthalat yapması için olağanüstü bastırıyor; öte yan- dan Tokyo'nun artık bir ölçüde "dünya jan- darmalığı"na da katılmasını istiyor. Savun- ma harcamalarını arttırmasını, askeri yükün daha hakça paylaşılmasını talep ediyor. Kör- fez krizindeki kendi aylık gideri 2 milyar do- lara tırmanırken, Japonya'nın bir defada 4 milyar dolarla işin içinden sıyrılmaya çalış- masını hazmedemiyor ABD. Onun için de VVashington, Körfez'e asker göndermesi ve daha çok mali katkıda bulun- ması için Tokyo'ya baskıyı sürdürüyor. Bütün bu nedenlerin etkisiyle bir yol ayrı- mına gelmiş durumda Japonya. Kabuk de- ğiştirmeye hazırlanıyor. • Soğuk savaşın noktalandığı yeni dünya düzeninde kuşkusuz yeni bir role soyunma- ya yöneliyor Japonya. Ama nasıl bir rol ola- cak bu? Tokyo'dâ bu sorunun karşılığı henüz tam olarak bilinmiyor. Körfez'e asker gönderip göndermeme tar- tışması, bu sorunun su yüzüne vuran bir par- çası sadece. Başbakan Kaifu hükümeti, asker gönde- rilmesinden yana. Muhanp sınıftan olmaya- cak bu askerler. Adını da "Banş için işbirliği gönüllüleri" koymuşlar. Muhalefet ve iktidar partisinın bir bölümü. asker yollamanın, "Banş" adını taşıyan Ja- pon Anayasası'na aykırı düştüğünü savunu- yor. Yoklamalar, kamuoyunun Körfez'e as- ker gönderilmesine karşı olduğunu gös- teriyor. Sabah satışı 8 milyon olan, -akşam satış- lanyla 13 milyona çıkan- ülkenin en ciddi ga- zetesi Asahi Shimbun geçen günkü başya- zısında siyasal iktidarı, partizanca amaçlar- la "Anayasayla oynamaması için " uyarıyor- du. Barış kuruiuşları ülke çapında eylemle- re hazırlanıyor. Kyoto Üniversitesi'nde bir grup öğrenci rektörün ofisini basarak hükü- metin asker gönderme kararını protesto et- ti. İkinci Dünya Savaşı'nın acı anılarının bel- leklerden henüz silinmediği Asya ülkelerin- den de rahatsızlığın ilk belirtileri basına yan- sımaya başladı. Güney Kore Dışişleri Baka- nı cumartesi günü Japonya'nın Körfez'e as- ker göndermesine karşı çıktı. Tüm işaretfer bir gerçeği göstermekte: So- ğuk savaşın noktalandığı dünyamızda Ja- ponya çok daha ağırlıklı biçimde yerini alma- ya, kabuk değiştirmeye hazırlanıyor. Öyle an- laşılıyor ki artık sadece ekonomik bir süper güç olmakla yetinmek niyetinde değil Tokyo. Japon Dışişlerı'nden bir yetkılı şöyle dedi söyleşimiz sırasında: "19. yüzyılın ikinci yansında Japonya'nın modernleşmesini başlatan Meiji dbnemi... 1945 yılından bu yana geçen ikinci dönem... Ve şimdi Japonya yeni bir dönemin eşiğin- de..." Nasıl bir yeni dönem?.. Beş gün boyunca görüştüğümüz herkes, Japon militarizminden, İkinci Dünya Sava- şı'ndan gerekli derslerin alındığını, Japonya'- nın artık banş ve demokrasi yörüngesinden çıkartılamayacağını vurgulamaya özen gösterdi. Hiroşima'yı görünce, aksini düşünmek bile istemiyor insan... Asil Nadîr iflasını mı isteyecek? (Baştarafı 1. Sayfada) ödeyebileceği konusunda ban- kalara ve borçlu olduğu diğer mali kunımlara güvence verme- si gerekiyordu. Kuzey Kıbns'ta- ki "SaJamis Bay" otelinin satıl- masıyla ancak 5 milyon sterlin kadar taze para sağlandı. Şirke- tin borcunun ve borçlu olduğu kurumlann miktan hakkında kesin bir rakam verilemiyor. Ancak 60-200 bankaya olan borcunun, 800 milyon ila 1.3 milyar sterlin arasında olduğu hesaplanıyor. Bıına ek olarak Isviçre'de de hamiline yazılı tah- vil ihracı nedeniyle oluşan bor- cu da 240 milyon sterlin. Ban- kalar, 10 gün kadar önce Polly Peck'e 9 kasun tarihine kadar en az 100 milyon sterlin taze pa- ra bulması için süre tanımıştı. Bankalar arasında "Polly"ye açtığı 50 milyon sterlin kredi ile önde görülen "Standard Char- tered Bank" ile diğer 9 banka tarafmdan kurulan komite, şir- ketin mali durumunu inceleye- cekti. Komitenin, geçen hafta iki kez toplandığı bildiriliyor. "Coopers and Lybrand Deloitte" muhasebe firmasımn şirket hakkında 9 kasıma kadar ayrıntılı bir rapor hazırlaması da gerekiyor. Polly Peck'in kay- yıma devrinin, ancak Asil Na- dir'in "Coopers"a gerekli mali bilgiyi sağlamasıyla önlenebile- ceği görüşü egemen "Observer" gazetesi, firmanın bugüne kadar yaptığı incelemede, "Polly Peck'in 300 milyon sterlin tuta- nnda olduğunu söylediği men- kul ve gayri menkul varlığının ancak üçte birini bulduğunu" öne sürdü. Polly Peck hakkında "Ağır Dolandıncılık Bürosu"na bilgi vererek "South Audley Mana- gemenfin aranmasına, Asil Nadir'in büroya ifade vermeye davet edilmesine neden olan şir- ketin eski bir görevlisinin 24 sa- at polis korumasma abndığı bil- diriliyor. "Sunday Times" ga- zetesi, şirket hakkında büroya bilgi veren "Tünothy Wood"un evine iki kişinin dinleme aygıtı koymaya çalışırken yakalandı- ğını yazdı. "Ağır Dolandıncılık "Bürosu" yöneticisi Barbara Mills ise geçen hafta "Hukuk Kurumu"nun bir toplantısında yaptığı konuşmada, "Hissese- netlerinde oynama ve diğer sah- tekârlıklara ilişkin soruşturma- lann hızlandırılacagını" söyle- di. Mills, "Sahtekârlık artık uluslararası bir boyut kazanmış- tır. Dünyanıo neresinde olursa olsun, tanıklann ifade vermeleri için uydulardan bile yararianı- yornz. tfadelerini mahkeme sa- lonundaki ekranlara canlı ola- rak veriyorlar. Yargıç ya da sav- cı da onlara aym yolla soru sorabiliyor" dedi. Mills, büro- nun şimdiye kadar 81 samklı 39 dava açtığını, 59 sanığm hüküm giydiğini açıkladı. Açılan dava- lann en tanınmışı "Guinness Skandalı". Büro, "City"de ma- li işlemleri güvenceye almak amacıyla ceza yasasında 1987'de yapılan değişiklikle ku- ruldu. En yüksek hukuk unva- nı olan, "Kraliçe'nin Hukuk Danışmanı" unvanh bir bayan hukukçunun yönettiği büroda, 26 ticaret hukuku uzmanı, yük- sek düzeyde 19 muhasebeci, 13 uzman hukukçu, 34 avukat vt çeşitli uzmanlar var. Büro "Ma- li Polis" ile yakın işbirliği yapı- lıyor. "Büro"nun açtığı dava- lar doğruca "ceza mahkemeleri"nde ele ahnıyor. Boş sokaklar turistlerle çocuklara kaldılstanbul Haber Servisi — Genel nüfus sayımı nedeniyle dün evlerinden çıkamayan İstanbullular, cadde ve sokakları çocuklarla turistlere bıraktılar. tstanbul'da buiunan turistler, sayım nedeniyle sokağa çıkma yasağı uygulanmasını eleştirdiler. Sokağa çıkma yasağı uygulanan son nüfus sayımı nedeniyle her gün binlerce kişinin kargaşa içinde yürüdüğü cadde ve sokaklanyla lstanbul dün terk edilmiş bir kenf görünümündeydi. Guneşli bir pazar gününü evlerinde geçirmek zorunda kalan İstanbullular, çocuklar dışında yasağa üydular. Çocuklar ise kurdukları minyatür kalelerle boş caddeleri futbol sahasına çevirdiler. Cadde ve sokaklardaki "futbolcu çocuklar" polisleri bir hayli uğraştırdılar. Istanbul'un en karmaşık alanlarından Taksim, Eminönü, Karaköy, Kadıköy ve Üsküdar Meydanı 1 gün de olsa soluk alabildi. Nüfus sayımı nedeniyle sokağa çıkma yasağı Istanbul'da buiunan turistie tarafmdan şaşkınlıkla karşılandı. Laleii, Beyazıt ye Sultanahmet civarında gruplar halinde dolaşan turistlerin en fazla yakındığı konu alışveriş edecek bir yer bulunmamasıydı. (Fotoğraf: Uğur Günyüz) Sadece 'kelle* saydılar (Baştarafı 1. Sayfada) memuru, 5 bin 300 kontrolör ve 140 uzman görev aldı. Yurttaş- lara yöneltilen 34 soru ile baa kişisel bilgiler, doğurganlık, ça- lışma durumlan belirlendi. 50 milyar liraya mal olduğu açık- lanan nüfus sayımında yönelti- len sorular ise yetersiz bulundu. Uzmanlar eleştirilerini yöneltir- ken şu görüşleri dile getirdiler: — Herkesi evtere kapadılar, milyarlarca lira harcandı, ama iyi bir sayım yapılamadı. Soru- lar jeJersizdi. Onerali istatistiki bilgilerin toplanacağma inanmı- yoruz. —Güzel bir fırsat kaçırıldı. Hiçbir sosyal soru yok. Anlaşı- lan sadece kaç kişi olduğumu- zu sayacaklar. —Yabancı dil, gecinme dunı- mu, sosyal şartlar konu bile edilmemiş. —Kimin, ne kadar ücret aldı- ğı, nasıl geçindiği, eğitim soru- nunu nasıl çözdüğü sorulmadı. —Bu çağda hâlâ erkegi aile reisi gibi gören bir maotık var. —Medeni duruma ilişkin so- rular yöneltilirken dini nikâhlı (imam nikâhı) olanlar ile birlik- te yaşayanlar da 'evli' sayıldı. Bazı medeni bilgiler böyle mi derlenecek? —Sayım memurlan gerekli şekilde eğitîlmemiş. Çok kişi sayılmadı Sayım devam ederken ve so- kağa çıkma yasağının sona er- diği saat 17.00'den sonra gaze- temiz merkezini ve bürolarımı- zı arayan çok sayıda vatandaş "sayılmadıklanın" belirttiler. lstanbul'dan arayanlan çoğu, apartmanlannın sokak, hatta mahallelerinin tamamımn sayıl- madığını bildirdiler. DİE tara- fından sayımı yapılmayanlarca aranması istenen telefonların sürekli meşgul olduğunu ve il- gililere ulaşamadıklarından şi- kâyet ettiler. Gazetemize telefon eden bir sayım gorevlisi, sayım görevli- lerine verilen kursların baştan savma olduğunu, çoğu görevli- nin bu kurslara katılmadığını öne sürdü. lstanbul Evleri'nden aradığı- nı söyleyen bir öğretmen de semtlerine sayım memurunun uğramadığını belirterek "Bizi yok saydılar" dedi. Sayımda görev alan kızına eksik defter verildiği için kızının da görevi- ni yapamadığını anlatan öğret- men, "Kızım görev için gittigi sokağın yansına gelince defteri bitmiş. Geri dönüp BakırköV- den defter temin edene kadar süre dolmuş. Maalesef o da gö- revini yapamadı" diye konuştu. Burgazadalılar ise kışın 2 bin kişinin yaşadığı adaya sayım memurunun gelmediğini tele- fonla bildirdiler. Devlet Istatistik Enstitüsü (DİE) Başkanı Orhan Güvenen gazetemize yaptığı açıklamalar- da, sayım hakkında bilgi verdi ve eleştirileri yanıtladı. Güvenen, din ve dil konula- nndaki soruların bilim adamla- nndan oluşturulan bir komite tarafmdan sayım kılavuzundan çıkartıldığmı, bunun gerekçesi- nin de "din konusunun Türk tophımu için hassas olması" ve "sağlıklı istatistiki sonuç al- mak" olduğunu söyledi. Orhan Güvenen, sayım kıla- vuzunda medeni durumla ilgili sorunun yanında "Dini nikâh (iraam nikâhı) ile evlenmiş olan- lar ve kendflerini evli beyan edenleri evli kabul ediniz" biçi- minde bir notun yer almasıyla ilgili olarak da şunlan söyledi: "İstatistikte önemli olan, fı- ili durumu saptamaktır. Ülke- mizde nüfusun yüzde 40'ından fazlası kırsaJ kesimde yasamak- tadır ve önemli oran da resmi nikâhlı değildir. Uygulamada bu vatandaşlan 'evli değil' diye kaydederseniz bir çarpıklık ya- ralmış olursunuz. Gerçek su ki yasalara uymaz, ama bu insan- lar evlidirler. Asü olan beyan- dır." Yetkililerin sayımı Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve ailesi, Köşk'e gönderilen "özel sayım memuru" tarafın- dan sayıldı. Sayım sırasında DİE Başkanı Orhan Güvenen de hazır bulundu. Gümüşhane Valiliği, sayım nedeniyle Başbakan Akbulut ve beraberindekiler için Orman Genel Müdürlüğü mesire yerin- de bir piknik düzenledi. Akbu- lut, geceyi geçirdiği Valilik Ko- nağı'ndan Orman Işletmesi'nin mesire yerine gelerek, nüfus müdurünün sayımla ilgili soru- lanru yanıtladı. Mesleği bölü- müne "Btşbakan" yazılan Ak- bulut, 1985 nüfus sayımında Çeşme'de bulunduğunu bildir- di. Akbulut'un eşi Saima Akbu- lut da mesleği sorulduğunda, "Yargıtay üyesi" şekhnde yanıt verdi. Akbulut ile birlikte Devlet Bakanı Cemil Çicek, Adalet Ba- kanı Oltan Sungurlu, ANAP Genel Başkan Yardımcıları Or- han Demirtaş, Cumhur Ersü- mer ve Metin Balıbey ile Akbu- lut'un gezisine katılan milletve- killeri de sayıldılar. İnönü-Demirel-Ecevit Dün lstanbul Hisarüstu Ta- nova Siteleri'ndeki evinde sayı- lan SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, işi ile ilgili soruya "mil- lervekUi", mesleği ile ilgili soru ya da "fizik profesörii" karşı- lığıru verdi. tnönü, sürekli ad- res olarak "SHP Genel Merkc- zi"ni gösterdi. Ankara Güniz Sokak'takı evinde sayılan DYP Genel Baş- kanı Süleyman Demirel de işi- ni, "millervekUi", mesleğim "mühendis" olarak belirtti. So- rulann geçen sayıma oranla azaldığını kaydeden Demirel. bir gazetecinin "Sayım. Türki- ye'nin durumunu ortaya çıkarı- yor mu?" sorusunu "Olay top- lumun çeşitli kesimleri arasında bilgi toplamaktır. Yoksa kaç ki- şiyiz diye sayümak değildir" ya- nıtını verdi. DYP Genel Başka- nı'nın eşi Nazmiye Demirel de memurların yaşı ile ilgili soru- sunu yanıtlarken "Bana göre 1930, Demirel'e göre 1928" de di. Ankara'da Or-An Sitesi'nde- ki evinde sayım memurunun so- rulannı yanıtlayan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, daha sonra gazetecilerle bir süre söy- Ieşti. Ecevit, sayımda dil konu- sunun sorulmamasını eksiklik olarak gördüğünü belirtti. TRT Akbulut'u kızdtrdı TRT'nin dün akşamki 20.00 haberlerinde Iiderlerin sayımla ilgili görüntüleri yayınlanırken kendisine çok az yer verilmesı Başbakan Akbulut'u kızdırdı. Suratının asıldığı gözlenen Ak- bulut, bir gazetecinin sorusu üzerine, "Özerk bir müessese ama haberi verişi dognı değildi" dedi. Akbulut, TRT yöneticile- rinden görüntünun İcısa tutul- masının "nedenini soracağını" ifade etti. Sayım yasağı Sokağa çıkanlara yasal işlem Haber Merkezi — Soka- ğa çıkma yasağuun uyguian- dığı son sayımda, bu yasağı ihlal etüğj gerekçesiyle hak- kında tutanak düzenlenen çok sayıda yurttas karakol- larda âlıkonuldu. Dün yapılan "yasaklı son sajunda" sokağa çıkma ya- sağına uymadıklan gerekçe- siyle îstanbul'da 850, Anka- ra'da 230 ve diğer illerde de yüzlerce kişi hakkında tuta- nak düzenlendi. Sayım so- nuna kadar karakoUar ve polis merkezlerinde tutulan bu kişüer hakkındaki dosya- ların bugün savcıhklara gönderileceği bildirildi. Alı- nan bilgiye göre dün ayrıca lstanbul'da yasağa karşm iş- yerlerini açmak isteyen es- naf da oldu. Bunlar hakJan- da da yasal islemlerin baş- latıldığı öğrenildi. Gazete bayilerinin kapalı olması nedeniyle istanbul'- da gazeteleri gezici araçlar- la dağıtmaya çalışan GA- MEDA çahşanları ise dün polisin engellemesiyle karşı- laştılar. Ümraniye ve Eren- köy'de gazete dağıtan GA- MEDA çahşanları "ratan- dajlan sokağa cıkarttıklan" gerekçesiyle polis tarafmdan engeflendiler. Ellerinde va- lilik tarafmdan verilen "izin bdgesi" olmasına karşm ga- zete dağUıcılannın engellen- mesi tepkiyle karşılandı.' Bu arada Beykoz'da sa- yım memuru Tarkan Baka'- om kullandığı 34 JAV 05 plakab özel otomobil, ön tc- kerleğinin patlaması sonucu yo! kenarındaki bir ağaca çarptı. Otomobilde buiunan sayım memuru Nurhan Ak- çal ağır yaralandı. Akçal, daha sonra HaydarpaşaNu- mune Hastanesi'ne kaldınl- dı. ANAP'ta zor hafta (Baştarafı 1. Sayfada) mahalle seçimlerinin MKYK'da iptal edilmesi nedeniyle istifa et- ti. Seçimleri kim iptal etti? MKYK. MKV K kaç kişi? 50 ki- şi. Müzakere etti ve karar verdi. Hiç kimse bu en iist karar orga- nının kararını beğenmiyorum diyemez. Bu sözleri şahsi kara- ndır. Bu karara gölge düşürecek hiçbir yoruma katılmıyorum. Partimin o gün verdiği kararlar doğrudur, hiç kimse kararları değişik mecralara sevk etmeye kalkmasın." Milli Savunma BakanlığVna kimin atanacağının henüz belli olmadığını kaydeden Akbulut, "Giray'ın geri dönmesi müm- kün mü"sorusuna, Sertçe, "Hiç Asü Nadir KKTC'de BAŞBAKAN AKBULUT İZZET R1ZA YALIN LEFKOŞA — Kıbnslı işada- mı Asil Nadir'in dün sabah er- ken saatlerde özel uçağıyla Kıb- ns'a gelmesinden ve gecenin geç saatlerine kadar müdürleriyie süren yoğun üst düzey toplantı- smdan sonra KKTC'deki Nadir Şirketler Grubu«Genel Müdürü Dker Ne\zat görevinden istifa et- ti. Nevzat'ın istifasımn Asil Na- dir'in istemi doğrultusunda olup olmadığı öğrenilemedi. Asil Nadir dün sabah erken saatlerde aniden KKTC'ye geldi. Nadir, Ercan Havaalanı'na in- dikten sonra şirket merkezinde genel müdürler ve müdürler dü- zeyinde "maraton bir toplanü" ya başladı. Asil Nadir'in "maraton göriişınesf sırasında, KKTC'de- ki kuruluşlannın gelecekteki oluşumu üzerinde durduğu ve "KKTC'deki kuruluşlanmn aza- mi küçültülmesi" veya "bazıla- nnın tasfiye edilmesi" üzerinde çalısmalar yaptığı belirlendi. Nitekim Kıbrıs'ta yayımladı- ğı gazeteleriyle dagıtım şirketi Gadeda'dan yüze yakın sözleş- mesiz çalışanımn işten çıkarıl- masından sonra Nadir Şirketler Grubu'na bağlı kuruluşlarda başlatılan işten çıkarma eylemi- nin, Ust kademe müdür ve gö- revlileri de kapsayacağı kesinlik kazandı. Asil Nadir'in Kıbns, Bozkurt ve Yenigün gazetelerinin. de ye- ni kararlan arasında bulunduğu, bunlann sayfa sayısıyla yayın bi- çimleri konusunda yeni bir uy- gulamaya tabi tutulacağı belir- tiliyor. Bozkurt ve Yenigün ga- zetelerinin yaym yaşamlanna son verileceği de verilen haber- ler arasında. Dünkü maraton görüşmeden sonra, KKTC'deki Nadir Şirket- ler Genel Müdürü llker Nevzat istifasını vererek dün gece saat 20.00 sıralarında Şirketler Gru- bu merkezinden ayrıldı. Asil Nadir'in, kızkardeşi Bilge Nev- zat'ın eşinin kardeşi olan llker Nevzat, Nadir'in Kıbns'taki tüm kuruluşlannm üzerinde en etkin ve yetkili kişi durumundaydı. Işlerine son verilecek veya is- tifaları istenip, istifalarını vere- cek öteki müdürler ile görevüle- rin bugün belli olması bekleni- yor. Bu arada Rum Radyo ve Te- levizyonu, dün geceki yayınla- nnda Asil Nadir'in tstanbul'dan ani olarak Kuzey Kıbns'a geldi- ğini belirtirken, "tşgal bölgesi- ne gelen Asil Nadir'in Londra- daki Polly Peck Şirketi'nin kri- zini atlatmak için yeni para is- teminde bulunacağını" ileri sür- dü. Rum Radyo Televizyonu, "Asil Nadir'in Salamis Bay Ote- li'ni 'sözde hükumet' olarak ta- nımladığı Kuzey Kıbns yöneti- mine on milyon sterline sattıgını" da öne sürdü. 'İslami terör yok' FARUK BtLDtRİCt GÜMÜŞHANE — Başbakan Yıldırım Akbulut, "Islami terör" olmadığını belirterek bu tanımın kullamlmasının "kitle- lerin mensup olduğu dinleri küçültücü" etkide bulunacağını öne sürdü. Akbulut, "Teröriin sağı solu olmaz. Yok bu tslami terör, öburü Hıristiyan terör, böyle şey olmaz. Terör terördür" dedi. Başbakan Akbulut, MÎT Müsteşan Teoman Koman'ın bir süre önce gazetecilerle görüşür- ken söylediği, "Türkiye'de İsla- mi terör tehlikesi yoktur diye- mem. Aksine dışandan destek görmekledir" değerlendirmesine katılmadı. Akbulut, dün Gü- müşhane"de dolaşırken gazeteci- lerin "terör" konusundaki soru- larını yanıtladı. Akbulut'a daha sonra yöneltilen sorular ve ya- nıtları şöyle: — Polisin sol terorle miicade- lede başanlı olduğu, tslami te- rorle mücadelede başanlı ola- madıgı eliştireleri var. AKBULUT — Teröriin sağı solu, yanı yöresi olmaz. Terör te- rördür. Suç işleyen kim olursa olsun, karşısında kanunu, emni- yet güçlerini bulur. — Ama terör son günlerde tırmanmıyor mu? AKBULUT — Hayır, hayır, ne münasebet. — Cumhurbaşkanı da Ba- kanlar Kurulu toplantısında te- rörün tırmandığını söylemedi mi? AKBULUT — Ben başkalan- nın söylediğine karışmıyorum. Ben bildiklerimi, inandıklarımı söylüyorum. — Sizce tslami terör tanımı doğru değil mi? AKBULUT — Öyle bir şey olmaz, öyle birşey yok. Islami terör ne demek. Bakın onları da söylemek doğru değil. Terörü böyle baza oturtmak yanlıştır. Olmayan şeylerdir bunlar. Bu memleketin yüzde 99'u Müslü- man. Bunu başka manaya alma- yın ama; bakın din ve vicdan hürriyeti var. — Ama İslami terör tanımını MtT Müsteşan yapıyor? AKBULUT — Efendim, ben fikrimi söylüyorum, yanlıştır. öyle tslami terör falan olmaz. — O zaman sol terör de ol- maz değil mi? AKBULUT — Olmaz efen- dim, yok bu Islami terör, öbürü Hıristiyan terör, öbürü bilmem ne terör, böyle şey olmaz. Terör terördür. mttmkiin değil" yanıtını verdi. Mesut Yılmaz'ın "MKYK'yı tiyatroya benzetmesi" yönünde- ki bir soruyu da Akbulut şöyle yanıtladı: "Onlar şahsi değerlendirme- lerdir. Genel başkanhk yarışına girmeye hazırlanan bir arkada- şımız, partinin organlannı bu şekilde degerlendirmeve tâbi tu- tarsa, o şahsını baglar, bizi ka- tiyen ilgilendirmez." Akbulut, bir gazetecinin "Yıl- maz ve arkadaşlannuı muhtıra- sını nasıl yorumluyorsunuz? Partinizde muhafazakârlar gi- derek güçleniyor mu" sorusuna, "Muhtıradan ne anlıyorsun? Ya- zılı bir şey verilmesiyle ben ne yazılı ne sözlü bir şey almadım. Bir muhtıradır lafı gidiyor, ba- kın neler, nasıl, ne mecralara sokulnyor" dedikten sonra Gi- ray'm istifasıyla ilgili sözlerini teicrarladı. ANAP'm muhafaza- kâr bir görüntüye girmesinin söz konusu olmadığını söyleyen Ak- bulut, "Liberallik, mubafaza- kârlık olmaz, ANAP'lılık olur. Liberal, muhafazakâr tefriki bizden kaynaklanmaz, arkadaş- lanmız da ona müsaade etmez" diye konuştu. Yılmaz cephesi ANAP genel başkan adayla- rından ve liberal kanadın lideri durumunda buiunan Mesut Yıl- maz, son gelişmeler üzerine Cumhuriyet muhabirinin soru- lannı yamtlarken "Bizim tavn- mız belli. Yanlışlıklar ve yanlış uygulamalar devam ederse eleş- tirmek bizim görevimizdir" dedi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile görüşmesi sırasında delege seçimlerinin tarafsız bir şekilde yapılması konusunda kendisine güvence verilip verümediği soru- suna Yılmaz, "Ben, Sayın Cum- hurbaşkanı ile ilgili göriişme ko- nusunda kimseye yorumda bu- lunmadım, yapılan yonımlar üzerine de bir yorumda bulun- mak istemiyorum" karşılığını verdi. Parti içindeki gelişmeleri, "dinamizm" olarak nitelendıren Yılmaz bu konuda şunlan söyledi: "Parti içindeki coksesliliği, di- namizmi olumlu değerlendir- mek lazım. Eğer yanlış yöne ka- nalize olursa bu, partideki istik- ran bozabilir." Yıhnaz, Teşkilat Başkanı Or- han Demirtaş'a karşı güvensiz- liklerinin bir ar olmadığını, par- tinin yetkili kurullarında bunu dile getirdiklerini belirterek "Bi- zim istedigimiz istifası değil ama adil tarafsız bir tutum içinde ol- sun, bunu yapamayacaksa yeri- ni bırakmalıdır" dedi. ANAP'taki kavgada en önemli gün olarak yarın göste- riliyor. ANAP'lılar TBMM ve MKYK toplantısımn yarın yapı- lacak olmasmın liberal ve mu- hafazakârlar arasındaki sorun- lann yeniden tartışılması için önemli bir fırsat olduğunu dile getiriyorlar. Mesut Yılmaz ve liberal ka- nat, bugün grup ve MKYK top- lanüsındaki tavırlanm belirle- mek için bir toplantı yapacak- lar. Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile görüşmesinin ar- dından liberallerde bir rahatla- ma gözlenirken Yılmaz'a yakın ANAP'hlar, "Delege seçimleri demokratik prensipler içinde ya- püacaktır. Dolayısıyla seçimle- re yeni bazı olaylar ve hileler ka- tılırsa, o zaman Mesut Bey'in de buna karşı tepkileri olacaktır. Ancak şimdi kendisi partinin birligi ve bütünlüğünü ön plan- da tutmaktadır. Bu da bir genel başkan adayına yakışan tutum- dur" diyorlar. Muhafazakâr kanatta ise Me- sut Yıhnaz ve Mustafa Kalemli ile Cumhurbaşkanı özal'ın gö- rüşmesinin ardından lstanbul- Eğitimde aslan payı (Baftarafi I. Sayfada) sı yüzde 4.2 oranında azaldı. siz kalacağı ifade ediüyor. Yük- 1991 bütçesinin eğitim açısm- seköğretim Kurulu (YÖK) tara- dan en önemli özelliği de Tür- fmdan Yüksek Planlama Kuru- kiye'nin tek vakıf üniversitesi lu'na verilen bilgiler de bu yön- olan Bilkent'e devlet yardımınm de. Geçen öğretim yılında bir adı geçmeden yer alması oldu. önceki öğretim yılına göre 19 Maliye Bakanı Adnan Kabve- yüksekokul daha açıldı. Örgün d'nin Cumhuriyet'e verdiği bil- öğretimde yüzde 8.5, açıköğre- giy e göre Bilkent'e 1990-1991 timde yüzde 46.4 olmak üzere toplam yüzde 20.6 oramnda öğ- renci artışı kaydedilirken öğre- tim elemanı sayısındaki artış yüzde 4.7 ile sırurlı kaldı. Aynı dönemde, yardımcı doçent sayı- öğretim yıhnda yaklaşık 30 mil- yar lira yardım yapılacak. Bu yardımm yarısı bu yı sonuna ka- dar, yarısı da önümüzdeki yıl transfer harcamalanndan akta- nlarak verilecek. yönelik eleştiriler üzerine bir ge- ri çekilme aşaması yaşamyor. ts- tanbul'daki delege seçimlerinde il başkanı Eymen Topbaş'a "ka- yıtsu şartsız destek" olan ve bu nedenle de MKYK'da liberaller- le kavgaya giren Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler ile Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş'ın Mil- li Savunma Bakanı Safa Giray- ın beklenmedik istifası sonrasın- da gelişen olaylar nedeniyle yıp- randıklan dile getiriliyor. Muha- fazakâr kanatta Cumhurbaşka- nı özal'ın devreye girmesiyle gö- rüş aynlıklan da dikkat çekiyor. EVET/HAYIR OKTMAKBAL (Baftarafi 2. Sayfada) Bir yokluk ülkesinde sanmıştım kendimi. Nerde mi? Mos- kova'da, daha sonra Abazya'da. Ne arasan yok! Sabun bile yok. Devlet mağazaları bomboş. Ancak onların Kara Pazar dediği karaborsada pek çok şey var. Ama kat kat pahalı ola- rak. Oysa Bakü'de ne ararsan buluyorsun. Elbet buralarda da eskisine oranla yokluk var, ama Sovyetler ülkesınir» şu sı- ralarda en zengin yöresi burası. Fiyatlar artmış, ama yiye- cek açısından bir bolluk kendini duyuruyor. Azerbaycan hem petrolü hem de tarım ürünleriyle kendine yetecek güçte... Di- yorlar ki yetmiş yıl boyunca bağımsız kalabilseydik petrolü- müzü, ürünlerimizi merkez yönetimine teslim etmeseydik, şimdi Batı düzeyinde bir ülke olurduk. Azerbaycanlıya uzaya gider misin diye sormuşlar, "Uzay- da pazar var mı? diye yanıtlamış... Bu bir fıkra, ama gerçeği yansıtıyor. Azeri insanı hem gerekli öğrenimden geçiyor, ay- rıca da yaratıhştan zeki ve uyanık... Dediklerine göre Mos- kova'da en önemli ticaret işleri Azerilerin elinde imiş. Bütün ülkede karaborsa egemen olduğuna göre akıllı Azeri iş bi- lenleri bu pazarın da önde gelen kişileri olmuşlar! Türkiye ile Azerbaycan arasında dostça ilişkilerin günden güne artması kaçınılmazdır. ÖzelliMe kültür alanında ilişki- leri sağlam bir doiğrultuya sokmalı. Bugüne dek Azeri sanat- cılarıyla ilgilenenler daha çok belli bir kesim olmuş. Azeri ya- zınının gerçek değerlerini görmezlikten gelmişiz. Onlar da Türkiye'nin çağdaş değerlerinden çok kendilerine ilgi gös- teren kişi ve çevrelere önem vermişler. Bundan sonra hele Latin abecesine geçtikten sonra karşılıklı ilişkiler daha da güç- lenecek, onların da bizim de gerçek değerlerimiz sanat ve yazın alanında birbirlerini yakından tanımak fırsatı bulacak- lar. Bunun öncülüğünü de TYS'nin yapacağını söylemek hiç yanlış olmaz. Azerbaycan aydınlarının üzüldükleri bir konu var, 0 da Bay Turgut Özal'ın Azeriler için 'Onlar Şıi, bizden farklı' gibi bir söz söylemesi... Oysa tüm Azeri halkı Şii değil. Yazımın ba- şında dizelerinı sunduğum ünlü şair Vahapzade 'Ben Sün- niyim. Azerbaycan'ın önemli bir bölümü de Şii değildir" diyor. Azerbaycan ve Bakü kenti konusunda yazılacak daha pek çok şey var. Ama kitaplar dolusu yazsak yine de hepsini söy- lemek zor. Önemli olan, iki ülke halklarının anlaşması, kay- naşması, aynı kökten geldiklerini, kardeş otduklarmı I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear