Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 EKİM 1990
-ıHABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/9
Tokyo'dan
(Başıarafı 1. Sayfada)
dılar. Soğuk savaş sonrasının koşullanyla
olağanüstü ekonomikgücün birleşmesi, Dı-
şişleri kaynaklarına göre Japonya'yı dünya-
da yeni bir role doğru kaçınılmaz biçimde
itiyordu.
Japonya ekonomik ve mali açıdan öylesi-
ne güçlenmiş durumda ki birçok alanda
ABD'yi de geçerek birinci sıraya yerleşmiştir.
Kişi başına ulusal geliri ABD'nin önünde
20 bin doların üstüne çıkmış bulunuyor.
Pekin ve Moskova büyükelçiliklerinde bu-
lunmuş bir Japon diplomatı şöyle dedi:
"Saatte 200 kilometrenin üzerinde hız ya-
pan 'kurşun' trenimizi 1964'te Dünya Ban-
kası kredisiyle tamamlayabilmiştik. Bugün
dünyada en çok dış kredi açan ülke Japon-
ya 'dır."
Geçen yılki Japon dış yardım miktarı 8.9
milyar dolar.
Bugün dünyamızda ABD "en bûyük
borçlu" ülke haline geldi. Buna karşılık Ja-
ponya, 300 milyar dolarlık "alacaklı" duru-
munu koruyor.
Dünyada en büyük dış ticaret fazlası ve-
ren ülke de Japonya. Bu yılın ilk altı ayında
dışsatımı 140 milyar dolar, dişalımı 110 mil-
yar dolar olarak gerçekleşmiş. Yalnızca ge-
çen eylül ayında ABD ile ticaretinde 4.5 mil-
yar dolarlık bir fazlası var Japonya'nın.
Tokyo'daki taksilerin arkasına İngilizce ve
Japonca "ş/md//f/?a/ef/"sloganları yapıştı-
rılmış. Japonları daha çok yabancı malı al-
maya özendirmeyi amaçlayan bu kampan-
yada özellikle Amerikan baskısının rolü var.
Japon Yeni'nin değeri Amerikan Dolar'ı
karşısında sürekli yükseliyor. Tokyo Borsa-
sı, New York Borsası'nı geride bırakmış
durumda.
Enflasyona gelince:
Son 10 yılın en yüksek fiyat artışı geçen
ay meydana gelmiş Japonya'da. Toptan eş-
ya fiyatları, Körfez krizinin etkisiyle % 0.5
oranında, yani sadece binde 5 artış kay-
detmiş...
•
Gidiş nereye?
Kimilerine göre "Amerikan yüzyılı" artık
noktalanıyor, 21. yüzyıl Japonya'nın olacak.
Bu konuda "Amerikan Yüzyılının Sonu"
adını taşıyan kitabın yazan ve Morgan Gua-
ranty'nin eski başkan yardımcısı Steven
Schtosstein'a göre yen, doları yerinden eder-
ken Japonya da mali, teknolojik ve endüst-
riyel gücünü uluslararası siyasal sisteme
egemen olabilmek için kullanıyor. (Interna-
tional Herald Tribune, 18.10.1990, sayfa 7).
Amerikalı tarihoi Paul Kennedy de bırkaç
yıl önce yayımlanan "Süper Güçlerin Yükse-
lişiye Çöküşü" adlı kitabında, ABD'yi tarih-
te İspanya ve İngiltere'nin uğradığı akıbetin
beklediğinı öne sürüyor; neden olarak ABD'-
nin "olanakiarının ötesinde büyüdüğünü"
gösterıyor.
Amerikalı bu ünlü tarihçiye göre yeni yüz-
yıfın süper gücü Japonya olacak.
Kimileri ise ABD'nin Japonya karşısında
postu öyle kolay deldirmeyeceğini savunu-
yorlar.
Olabilir.
Ama bugün gelinen noktada Japonya'nın
ulaştığı güç artık tartışma konusu değil.
VVashington da kuşkusuz bu gerçeğin bi-
lincinde.
Bir yandan Japonya'nın daha çok rthalat
yapması için olağanüstü bastırıyor; öte yan-
dan Tokyo'nun artık bir ölçüde "dünya jan-
darmalığı"na da katılmasını istiyor. Savun-
ma harcamalarını arttırmasını, askeri yükün
daha hakça paylaşılmasını talep ediyor. Kör-
fez krizindeki kendi aylık gideri 2 milyar do-
lara tırmanırken, Japonya'nın bir defada 4
milyar dolarla işin içinden sıyrılmaya çalış-
masını hazmedemiyor ABD.
Onun için de VVashington, Körfez'e asker
göndermesi ve daha çok mali katkıda bulun-
ması için Tokyo'ya baskıyı sürdürüyor.
Bütün bu nedenlerin etkisiyle bir yol ayrı-
mına gelmiş durumda Japonya. Kabuk de-
ğiştirmeye hazırlanıyor.
•
Soğuk savaşın noktalandığı yeni dünya
düzeninde kuşkusuz yeni bir role soyunma-
ya yöneliyor Japonya. Ama nasıl bir rol ola-
cak bu?
Tokyo'dâ bu sorunun karşılığı henüz tam
olarak bilinmiyor.
Körfez'e asker gönderip göndermeme tar-
tışması, bu sorunun su yüzüne vuran bir par-
çası sadece.
Başbakan Kaifu hükümeti, asker gönde-
rilmesinden yana. Muhanp sınıftan olmaya-
cak bu askerler. Adını da "Banş için işbirliği
gönüllüleri" koymuşlar.
Muhalefet ve iktidar partisinın bir bölümü.
asker yollamanın, "Banş" adını taşıyan Ja-
pon Anayasası'na aykırı düştüğünü savunu-
yor. Yoklamalar, kamuoyunun Körfez'e as-
ker gönderilmesine karşı olduğunu gös-
teriyor.
Sabah satışı 8 milyon olan, -akşam satış-
lanyla 13 milyona çıkan- ülkenin en ciddi ga-
zetesi Asahi Shimbun geçen günkü başya-
zısında siyasal iktidarı, partizanca amaçlar-
la "Anayasayla oynamaması için " uyarıyor-
du. Barış kuruiuşları ülke çapında eylemle-
re hazırlanıyor. Kyoto Üniversitesi'nde bir
grup öğrenci rektörün ofisini basarak hükü-
metin asker gönderme kararını protesto et-
ti. İkinci Dünya Savaşı'nın acı anılarının bel-
leklerden henüz silinmediği Asya ülkelerin-
den de rahatsızlığın ilk belirtileri basına yan-
sımaya başladı. Güney Kore Dışişleri Baka-
nı cumartesi günü Japonya'nın Körfez'e as-
ker göndermesine karşı çıktı.
Tüm işaretfer bir gerçeği göstermekte: So-
ğuk savaşın noktalandığı dünyamızda Ja-
ponya çok daha ağırlıklı biçimde yerini alma-
ya, kabuk değiştirmeye hazırlanıyor. Öyle an-
laşılıyor ki artık sadece ekonomik bir süper
güç olmakla yetinmek niyetinde değil Tokyo.
Japon Dışişlerı'nden bir yetkılı şöyle dedi
söyleşimiz sırasında:
"19. yüzyılın ikinci yansında Japonya'nın
modernleşmesini başlatan Meiji dbnemi...
1945 yılından bu yana geçen ikinci dönem...
Ve şimdi Japonya yeni bir dönemin eşiğin-
de..."
Nasıl bir yeni dönem?..
Beş gün boyunca görüştüğümüz herkes,
Japon militarizminden, İkinci Dünya Sava-
şı'ndan gerekli derslerin alındığını, Japonya'-
nın artık banş ve demokrasi yörüngesinden
çıkartılamayacağını vurgulamaya özen
gösterdi.
Hiroşima'yı görünce, aksini düşünmek bile
istemiyor insan...
Asil Nadîr iflasını mı isteyecek?
(Baştarafı 1. Sayfada)
ödeyebileceği konusunda ban-
kalara ve borçlu olduğu diğer
mali kunımlara güvence verme-
si gerekiyordu. Kuzey Kıbns'ta-
ki "SaJamis Bay" otelinin satıl-
masıyla ancak 5 milyon sterlin
kadar taze para sağlandı. Şirke-
tin borcunun ve borçlu olduğu
kurumlann miktan hakkında
kesin bir rakam verilemiyor.
Ancak 60-200 bankaya olan
borcunun, 800 milyon ila 1.3
milyar sterlin arasında olduğu
hesaplanıyor. Bıına ek olarak
Isviçre'de de hamiline yazılı tah-
vil ihracı nedeniyle oluşan bor-
cu da 240 milyon sterlin. Ban-
kalar, 10 gün kadar önce Polly
Peck'e 9 kasun tarihine kadar
en az 100 milyon sterlin taze pa-
ra bulması için süre tanımıştı.
Bankalar arasında "Polly"ye
açtığı 50 milyon sterlin kredi ile
önde görülen "Standard Char-
tered Bank" ile diğer 9 banka
tarafmdan kurulan komite, şir-
ketin mali durumunu inceleye-
cekti. Komitenin, geçen hafta
iki kez toplandığı bildiriliyor.
"Coopers and Lybrand
Deloitte" muhasebe firmasımn
şirket hakkında 9 kasıma kadar
ayrıntılı bir rapor hazırlaması
da gerekiyor. Polly Peck'in kay-
yıma devrinin, ancak Asil Na-
dir'in "Coopers"a gerekli mali
bilgiyi sağlamasıyla önlenebile-
ceği görüşü egemen "Observer"
gazetesi, firmanın bugüne kadar
yaptığı incelemede, "Polly
Peck'in 300 milyon sterlin tuta-
nnda olduğunu söylediği men-
kul ve gayri menkul varlığının
ancak üçte birini bulduğunu"
öne sürdü.
Polly Peck hakkında "Ağır
Dolandıncılık Bürosu"na bilgi
vererek "South Audley Mana-
gemenfin aranmasına, Asil
Nadir'in büroya ifade vermeye
davet edilmesine neden olan şir-
ketin eski bir görevlisinin 24 sa-
at polis korumasma abndığı bil-
diriliyor. "Sunday Times" ga-
zetesi, şirket hakkında büroya
bilgi veren "Tünothy Wood"un
evine iki kişinin dinleme aygıtı
koymaya çalışırken yakalandı-
ğını yazdı.
"Ağır Dolandıncılık
"Bürosu" yöneticisi Barbara
Mills ise geçen hafta "Hukuk
Kurumu"nun bir toplantısında
yaptığı konuşmada, "Hissese-
netlerinde oynama ve diğer sah-
tekârlıklara ilişkin soruşturma-
lann hızlandırılacagını" söyle-
di. Mills, "Sahtekârlık artık
uluslararası bir boyut kazanmış-
tır. Dünyanıo neresinde olursa
olsun, tanıklann ifade vermeleri
için uydulardan bile yararianı-
yornz. tfadelerini mahkeme sa-
lonundaki ekranlara canlı ola-
rak veriyorlar. Yargıç ya da sav-
cı da onlara aym yolla soru
sorabiliyor" dedi. Mills, büro-
nun şimdiye kadar 81 samklı 39
dava açtığını, 59 sanığm hüküm
giydiğini açıkladı. Açılan dava-
lann en tanınmışı "Guinness
Skandalı". Büro, "City"de ma-
li işlemleri güvenceye almak
amacıyla ceza yasasında
1987'de yapılan değişiklikle ku-
ruldu. En yüksek hukuk unva-
nı olan, "Kraliçe'nin Hukuk
Danışmanı" unvanh bir bayan
hukukçunun yönettiği büroda,
26 ticaret hukuku uzmanı, yük-
sek düzeyde 19 muhasebeci, 13
uzman hukukçu, 34 avukat vt
çeşitli uzmanlar var. Büro "Ma-
li Polis" ile yakın işbirliği yapı-
lıyor. "Büro"nun açtığı dava-
lar doğruca "ceza
mahkemeleri"nde ele ahnıyor.
Boş sokaklar turistlerle çocuklara kaldılstanbul Haber Servisi — Genel nüfus
sayımı nedeniyle dün evlerinden
çıkamayan İstanbullular, cadde ve
sokakları çocuklarla turistlere bıraktılar.
tstanbul'da buiunan turistler, sayım
nedeniyle sokağa çıkma yasağı
uygulanmasını eleştirdiler.
Sokağa çıkma yasağı uygulanan son
nüfus sayımı nedeniyle her gün binlerce
kişinin kargaşa içinde yürüdüğü cadde
ve sokaklanyla lstanbul dün terk edilmiş
bir kenf görünümündeydi. Guneşli bir
pazar gününü evlerinde geçirmek
zorunda kalan İstanbullular, çocuklar
dışında yasağa üydular. Çocuklar ise
kurdukları minyatür kalelerle boş
caddeleri futbol sahasına çevirdiler.
Cadde ve sokaklardaki "futbolcu
çocuklar" polisleri bir hayli uğraştırdılar.
Istanbul'un en karmaşık alanlarından
Taksim, Eminönü, Karaköy, Kadıköy ve
Üsküdar Meydanı 1 gün de olsa soluk
alabildi. Nüfus sayımı nedeniyle sokağa
çıkma yasağı Istanbul'da buiunan turistie
tarafmdan şaşkınlıkla karşılandı. Laleii,
Beyazıt ye Sultanahmet civarında
gruplar halinde dolaşan turistlerin en
fazla yakındığı konu alışveriş edecek bir
yer bulunmamasıydı. (Fotoğraf: Uğur
Günyüz)
Sadece 'kelle* saydılar
(Baştarafı 1. Sayfada)
memuru, 5 bin 300 kontrolör ve
140 uzman görev aldı. Yurttaş-
lara yöneltilen 34 soru ile baa
kişisel bilgiler, doğurganlık, ça-
lışma durumlan belirlendi. 50
milyar liraya mal olduğu açık-
lanan nüfus sayımında yönelti-
len sorular ise yetersiz bulundu.
Uzmanlar eleştirilerini yöneltir-
ken şu görüşleri dile getirdiler:
— Herkesi evtere kapadılar,
milyarlarca lira harcandı, ama
iyi bir sayım yapılamadı. Soru-
lar jeJersizdi. Onerali istatistiki
bilgilerin toplanacağma inanmı-
yoruz.
—Güzel bir fırsat kaçırıldı.
Hiçbir sosyal soru yok. Anlaşı-
lan sadece kaç kişi olduğumu-
zu sayacaklar.
—Yabancı dil, gecinme dunı-
mu, sosyal şartlar konu bile
edilmemiş.
—Kimin, ne kadar ücret aldı-
ğı, nasıl geçindiği, eğitim soru-
nunu nasıl çözdüğü sorulmadı.
—Bu çağda hâlâ erkegi aile
reisi gibi gören bir maotık var.
—Medeni duruma ilişkin so-
rular yöneltilirken dini nikâhlı
(imam nikâhı) olanlar ile birlik-
te yaşayanlar da 'evli' sayıldı.
Bazı medeni bilgiler böyle mi
derlenecek?
—Sayım memurlan gerekli
şekilde eğitîlmemiş.
Çok kişi sayılmadı
Sayım devam ederken ve so-
kağa çıkma yasağının sona er-
diği saat 17.00'den sonra gaze-
temiz merkezini ve bürolarımı-
zı arayan çok sayıda vatandaş
"sayılmadıklanın" belirttiler.
lstanbul'dan arayanlan çoğu,
apartmanlannın sokak, hatta
mahallelerinin tamamımn sayıl-
madığını bildirdiler. DİE tara-
fından sayımı yapılmayanlarca
aranması istenen telefonların
sürekli meşgul olduğunu ve il-
gililere ulaşamadıklarından şi-
kâyet ettiler.
Gazetemize telefon eden bir
sayım gorevlisi, sayım görevli-
lerine verilen kursların baştan
savma olduğunu, çoğu görevli-
nin bu kurslara katılmadığını
öne sürdü.
lstanbul Evleri'nden aradığı-
nı söyleyen bir öğretmen de
semtlerine sayım memurunun
uğramadığını belirterek "Bizi
yok saydılar" dedi. Sayımda
görev alan kızına eksik defter
verildiği için kızının da görevi-
ni yapamadığını anlatan öğret-
men, "Kızım görev için gittigi
sokağın yansına gelince defteri
bitmiş. Geri dönüp BakırköV-
den defter temin edene kadar
süre dolmuş. Maalesef o da gö-
revini yapamadı" diye konuştu.
Burgazadalılar ise kışın 2 bin
kişinin yaşadığı adaya sayım
memurunun gelmediğini tele-
fonla bildirdiler.
Devlet Istatistik Enstitüsü
(DİE) Başkanı Orhan Güvenen
gazetemize yaptığı açıklamalar-
da, sayım hakkında bilgi verdi
ve eleştirileri yanıtladı.
Güvenen, din ve dil konula-
nndaki soruların bilim adamla-
nndan oluşturulan bir komite
tarafmdan sayım kılavuzundan
çıkartıldığmı, bunun gerekçesi-
nin de "din konusunun Türk
tophımu için hassas olması" ve
"sağlıklı istatistiki sonuç al-
mak" olduğunu söyledi.
Orhan Güvenen, sayım kıla-
vuzunda medeni durumla ilgili
sorunun yanında "Dini nikâh
(iraam nikâhı) ile evlenmiş olan-
lar ve kendflerini evli beyan
edenleri evli kabul ediniz" biçi-
minde bir notun yer almasıyla
ilgili olarak da şunlan söyledi:
"İstatistikte önemli olan, fı-
ili durumu saptamaktır. Ülke-
mizde nüfusun yüzde 40'ından
fazlası kırsaJ kesimde yasamak-
tadır ve önemli oran da resmi
nikâhlı değildir. Uygulamada
bu vatandaşlan 'evli değil' diye
kaydederseniz bir çarpıklık ya-
ralmış olursunuz. Gerçek su ki
yasalara uymaz, ama bu insan-
lar evlidirler. Asü olan beyan-
dır."
Yetkililerin sayımı
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
ve ailesi, Köşk'e gönderilen
"özel sayım memuru" tarafın-
dan sayıldı. Sayım sırasında
DİE Başkanı Orhan Güvenen
de hazır bulundu.
Gümüşhane Valiliği, sayım
nedeniyle Başbakan Akbulut ve
beraberindekiler için Orman
Genel Müdürlüğü mesire yerin-
de bir piknik düzenledi. Akbu-
lut, geceyi geçirdiği Valilik Ko-
nağı'ndan Orman Işletmesi'nin
mesire yerine gelerek, nüfus
müdurünün sayımla ilgili soru-
lanru yanıtladı. Mesleği bölü-
müne "Btşbakan" yazılan Ak-
bulut, 1985 nüfus sayımında
Çeşme'de bulunduğunu bildir-
di.
Akbulut'un eşi Saima Akbu-
lut da mesleği sorulduğunda,
"Yargıtay üyesi" şekhnde yanıt
verdi.
Akbulut ile birlikte Devlet
Bakanı Cemil Çicek, Adalet Ba-
kanı Oltan Sungurlu, ANAP
Genel Başkan Yardımcıları Or-
han Demirtaş, Cumhur Ersü-
mer ve Metin Balıbey ile Akbu-
lut'un gezisine katılan milletve-
killeri de sayıldılar.
İnönü-Demirel-Ecevit
Dün lstanbul Hisarüstu Ta-
nova Siteleri'ndeki evinde sayı-
lan SHP Genel Başkanı Erdal
tnönü, işi ile ilgili soruya "mil-
lervekUi", mesleği ile ilgili soru
ya da "fizik profesörii" karşı-
lığıru verdi. tnönü, sürekli ad-
res olarak "SHP Genel Merkc-
zi"ni gösterdi.
Ankara Güniz Sokak'takı
evinde sayılan DYP Genel Baş-
kanı Süleyman Demirel de işi-
ni, "millervekUi", mesleğim
"mühendis" olarak belirtti. So-
rulann geçen sayıma oranla
azaldığını kaydeden Demirel.
bir gazetecinin "Sayım. Türki-
ye'nin durumunu ortaya çıkarı-
yor mu?" sorusunu "Olay top-
lumun çeşitli kesimleri arasında
bilgi toplamaktır. Yoksa kaç ki-
şiyiz diye sayümak değildir" ya-
nıtını verdi. DYP Genel Başka-
nı'nın eşi Nazmiye Demirel de
memurların yaşı ile ilgili soru-
sunu yanıtlarken "Bana göre
1930, Demirel'e göre 1928" de
di.
Ankara'da Or-An Sitesi'nde-
ki evinde sayım memurunun so-
rulannı yanıtlayan DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit, daha
sonra gazetecilerle bir süre söy-
Ieşti. Ecevit, sayımda dil konu-
sunun sorulmamasını eksiklik
olarak gördüğünü belirtti.
TRT Akbulut'u kızdtrdı
TRT'nin dün akşamki 20.00
haberlerinde Iiderlerin sayımla
ilgili görüntüleri yayınlanırken
kendisine çok az yer verilmesı
Başbakan Akbulut'u kızdırdı.
Suratının asıldığı gözlenen Ak-
bulut, bir gazetecinin sorusu
üzerine, "Özerk bir müessese
ama haberi verişi dognı değildi"
dedi. Akbulut, TRT yöneticile-
rinden görüntünun İcısa tutul-
masının "nedenini soracağını"
ifade etti.
Sayım yasağı
Sokağa
çıkanlara
yasal işlem
Haber Merkezi — Soka-
ğa çıkma yasağuun uyguian-
dığı son sayımda, bu yasağı
ihlal etüğj gerekçesiyle hak-
kında tutanak düzenlenen
çok sayıda yurttas karakol-
larda âlıkonuldu.
Dün yapılan "yasaklı son
sajunda" sokağa çıkma ya-
sağına uymadıklan gerekçe-
siyle îstanbul'da 850, Anka-
ra'da 230 ve diğer illerde de
yüzlerce kişi hakkında tuta-
nak düzenlendi. Sayım so-
nuna kadar karakoUar ve
polis merkezlerinde tutulan
bu kişüer hakkındaki dosya-
ların bugün savcıhklara
gönderileceği bildirildi. Alı-
nan bilgiye göre dün ayrıca
lstanbul'da yasağa karşm iş-
yerlerini açmak isteyen es-
naf da oldu. Bunlar hakJan-
da da yasal islemlerin baş-
latıldığı öğrenildi.
Gazete bayilerinin kapalı
olması nedeniyle istanbul'-
da gazeteleri gezici araçlar-
la dağıtmaya çalışan GA-
MEDA çahşanları ise dün
polisin engellemesiyle karşı-
laştılar. Ümraniye ve Eren-
köy'de gazete dağıtan GA-
MEDA çahşanları "ratan-
dajlan sokağa cıkarttıklan"
gerekçesiyle polis tarafmdan
engeflendiler. Ellerinde va-
lilik tarafmdan verilen "izin
bdgesi" olmasına karşm ga-
zete dağUıcılannın engellen-
mesi tepkiyle karşılandı.'
Bu arada Beykoz'da sa-
yım memuru Tarkan Baka'-
om kullandığı 34 JAV 05
plakab özel otomobil, ön tc-
kerleğinin patlaması sonucu
yo! kenarındaki bir ağaca
çarptı. Otomobilde buiunan
sayım memuru Nurhan Ak-
çal ağır yaralandı. Akçal,
daha sonra HaydarpaşaNu-
mune Hastanesi'ne kaldınl-
dı.
ANAP'ta zor hafta
(Baştarafı 1. Sayfada)
mahalle seçimlerinin MKYK'da
iptal edilmesi nedeniyle istifa et-
ti. Seçimleri kim iptal etti?
MKYK. MKV K kaç kişi? 50 ki-
şi. Müzakere etti ve karar verdi.
Hiç kimse bu en iist karar orga-
nının kararını beğenmiyorum
diyemez. Bu sözleri şahsi kara-
ndır. Bu karara gölge düşürecek
hiçbir yoruma katılmıyorum.
Partimin o gün verdiği kararlar
doğrudur, hiç kimse kararları
değişik mecralara sevk etmeye
kalkmasın."
Milli Savunma BakanlığVna
kimin atanacağının henüz belli
olmadığını kaydeden Akbulut,
"Giray'ın geri dönmesi müm-
kün mü"sorusuna, Sertçe, "Hiç
Asü Nadir KKTC'de BAŞBAKAN AKBULUT
İZZET R1ZA YALIN
LEFKOŞA — Kıbnslı işada-
mı Asil Nadir'in dün sabah er-
ken saatlerde özel uçağıyla Kıb-
ns'a gelmesinden ve gecenin geç
saatlerine kadar müdürleriyie
süren yoğun üst düzey toplantı-
smdan sonra KKTC'deki Nadir
Şirketler Grubu«Genel Müdürü
Dker Ne\zat görevinden istifa et-
ti. Nevzat'ın istifasımn Asil Na-
dir'in istemi doğrultusunda olup
olmadığı öğrenilemedi.
Asil Nadir dün sabah erken
saatlerde aniden KKTC'ye geldi.
Nadir, Ercan Havaalanı'na in-
dikten sonra şirket merkezinde
genel müdürler ve müdürler dü-
zeyinde "maraton bir toplanü"
ya başladı.
Asil Nadir'in "maraton
göriişınesf sırasında, KKTC'de-
ki kuruluşlannın gelecekteki
oluşumu üzerinde durduğu ve
"KKTC'deki kuruluşlanmn aza-
mi küçültülmesi" veya "bazıla-
nnın tasfiye edilmesi" üzerinde
çalısmalar yaptığı belirlendi.
Nitekim Kıbrıs'ta yayımladı-
ğı gazeteleriyle dagıtım şirketi
Gadeda'dan yüze yakın sözleş-
mesiz çalışanımn işten çıkarıl-
masından sonra Nadir Şirketler
Grubu'na bağlı kuruluşlarda
başlatılan işten çıkarma eylemi-
nin, Ust kademe müdür ve gö-
revlileri de kapsayacağı kesinlik
kazandı.
Asil Nadir'in Kıbns, Bozkurt
ve Yenigün gazetelerinin. de ye-
ni kararlan arasında bulunduğu,
bunlann sayfa sayısıyla yayın bi-
çimleri konusunda yeni bir uy-
gulamaya tabi tutulacağı belir-
tiliyor. Bozkurt ve Yenigün ga-
zetelerinin yaym yaşamlanna
son verileceği de verilen haber-
ler arasında.
Dünkü maraton görüşmeden
sonra, KKTC'deki Nadir Şirket-
ler Genel Müdürü llker Nevzat
istifasını vererek dün gece saat
20.00 sıralarında Şirketler Gru-
bu merkezinden ayrıldı. Asil
Nadir'in, kızkardeşi Bilge Nev-
zat'ın eşinin kardeşi olan llker
Nevzat, Nadir'in Kıbns'taki tüm
kuruluşlannm üzerinde en etkin
ve yetkili kişi durumundaydı.
Işlerine son verilecek veya is-
tifaları istenip, istifalarını vere-
cek öteki müdürler ile görevüle-
rin bugün belli olması bekleni-
yor.
Bu arada Rum Radyo ve Te-
levizyonu, dün geceki yayınla-
nnda Asil Nadir'in tstanbul'dan
ani olarak Kuzey Kıbns'a geldi-
ğini belirtirken, "tşgal bölgesi-
ne gelen Asil Nadir'in Londra-
daki Polly Peck Şirketi'nin kri-
zini atlatmak için yeni para is-
teminde bulunacağını" ileri sür-
dü. Rum Radyo Televizyonu,
"Asil Nadir'in Salamis Bay Ote-
li'ni 'sözde hükumet' olarak ta-
nımladığı Kuzey Kıbns yöneti-
mine on milyon sterline
sattıgını" da öne sürdü.
'İslami terör yok'
FARUK BtLDtRİCt
GÜMÜŞHANE — Başbakan
Yıldırım Akbulut, "Islami
terör" olmadığını belirterek bu
tanımın kullamlmasının "kitle-
lerin mensup olduğu dinleri
küçültücü" etkide bulunacağını
öne sürdü. Akbulut, "Teröriin
sağı solu olmaz. Yok bu tslami
terör, öburü Hıristiyan terör,
böyle şey olmaz. Terör terördür"
dedi.
Başbakan Akbulut, MÎT
Müsteşan Teoman Koman'ın bir
süre önce gazetecilerle görüşür-
ken söylediği, "Türkiye'de İsla-
mi terör tehlikesi yoktur diye-
mem. Aksine dışandan destek
görmekledir" değerlendirmesine
katılmadı. Akbulut, dün Gü-
müşhane"de dolaşırken gazeteci-
lerin "terör" konusundaki soru-
larını yanıtladı. Akbulut'a daha
sonra yöneltilen sorular ve ya-
nıtları şöyle:
— Polisin sol terorle miicade-
lede başanlı olduğu, tslami te-
rorle mücadelede başanlı ola-
madıgı eliştireleri var.
AKBULUT — Teröriin sağı
solu, yanı yöresi olmaz. Terör te-
rördür. Suç işleyen kim olursa
olsun, karşısında kanunu, emni-
yet güçlerini bulur.
— Ama terör son günlerde
tırmanmıyor mu?
AKBULUT — Hayır, hayır,
ne münasebet.
— Cumhurbaşkanı da Ba-
kanlar Kurulu toplantısında te-
rörün tırmandığını söylemedi
mi?
AKBULUT — Ben başkalan-
nın söylediğine karışmıyorum.
Ben bildiklerimi, inandıklarımı
söylüyorum.
— Sizce tslami terör tanımı
doğru değil mi?
AKBULUT — Öyle bir şey
olmaz, öyle birşey yok. Islami
terör ne demek. Bakın onları da
söylemek doğru değil. Terörü
böyle baza oturtmak yanlıştır.
Olmayan şeylerdir bunlar. Bu
memleketin yüzde 99'u Müslü-
man. Bunu başka manaya alma-
yın ama; bakın din ve vicdan
hürriyeti var.
— Ama İslami terör tanımını
MtT Müsteşan yapıyor?
AKBULUT — Efendim, ben
fikrimi söylüyorum, yanlıştır.
öyle tslami terör falan olmaz.
— O zaman sol terör de ol-
maz değil mi?
AKBULUT — Olmaz efen-
dim, yok bu Islami terör, öbürü
Hıristiyan terör, öbürü bilmem
ne terör, böyle şey olmaz. Terör
terördür.
mttmkiin değil" yanıtını verdi.
Mesut Yılmaz'ın "MKYK'yı
tiyatroya benzetmesi" yönünde-
ki bir soruyu da Akbulut şöyle
yanıtladı:
"Onlar şahsi değerlendirme-
lerdir. Genel başkanhk yarışına
girmeye hazırlanan bir arkada-
şımız, partinin organlannı bu
şekilde degerlendirmeve tâbi tu-
tarsa, o şahsını baglar, bizi ka-
tiyen ilgilendirmez."
Akbulut, bir gazetecinin "Yıl-
maz ve arkadaşlannuı muhtıra-
sını nasıl yorumluyorsunuz?
Partinizde muhafazakârlar gi-
derek güçleniyor mu" sorusuna,
"Muhtıradan ne anlıyorsun? Ya-
zılı bir şey verilmesiyle ben ne
yazılı ne sözlü bir şey almadım.
Bir muhtıradır lafı gidiyor, ba-
kın neler, nasıl, ne mecralara
sokulnyor" dedikten sonra Gi-
ray'm istifasıyla ilgili sözlerini
teicrarladı. ANAP'm muhafaza-
kâr bir görüntüye girmesinin söz
konusu olmadığını söyleyen Ak-
bulut, "Liberallik, mubafaza-
kârlık olmaz, ANAP'lılık olur.
Liberal, muhafazakâr tefriki
bizden kaynaklanmaz, arkadaş-
lanmız da ona müsaade etmez"
diye konuştu.
Yılmaz cephesi
ANAP genel başkan adayla-
rından ve liberal kanadın lideri
durumunda buiunan Mesut Yıl-
maz, son gelişmeler üzerine
Cumhuriyet muhabirinin soru-
lannı yamtlarken "Bizim tavn-
mız belli. Yanlışlıklar ve yanlış
uygulamalar devam ederse eleş-
tirmek bizim görevimizdir"
dedi.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
ile görüşmesi sırasında delege
seçimlerinin tarafsız bir şekilde
yapılması konusunda kendisine
güvence verilip verümediği soru-
suna Yılmaz, "Ben, Sayın Cum-
hurbaşkanı ile ilgili göriişme ko-
nusunda kimseye yorumda bu-
lunmadım, yapılan yonımlar
üzerine de bir yorumda bulun-
mak istemiyorum" karşılığını
verdi.
Parti içindeki gelişmeleri,
"dinamizm" olarak nitelendıren
Yılmaz bu konuda şunlan
söyledi:
"Parti içindeki coksesliliği, di-
namizmi olumlu değerlendir-
mek lazım. Eğer yanlış yöne ka-
nalize olursa bu, partideki istik-
ran bozabilir."
Yıhnaz, Teşkilat Başkanı Or-
han Demirtaş'a karşı güvensiz-
liklerinin bir ar olmadığını, par-
tinin yetkili kurullarında bunu
dile getirdiklerini belirterek "Bi-
zim istedigimiz istifası değil ama
adil tarafsız bir tutum içinde ol-
sun, bunu yapamayacaksa yeri-
ni bırakmalıdır" dedi.
ANAP'taki kavgada en
önemli gün olarak yarın göste-
riliyor. ANAP'lılar TBMM ve
MKYK toplantısımn yarın yapı-
lacak olmasmın liberal ve mu-
hafazakârlar arasındaki sorun-
lann yeniden tartışılması için
önemli bir fırsat olduğunu dile
getiriyorlar.
Mesut Yılmaz ve liberal ka-
nat, bugün grup ve MKYK top-
lanüsındaki tavırlanm belirle-
mek için bir toplantı yapacak-
lar. Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı
Turgut Özal ile görüşmesinin ar-
dından liberallerde bir rahatla-
ma gözlenirken Yılmaz'a yakın
ANAP'hlar, "Delege seçimleri
demokratik prensipler içinde ya-
püacaktır. Dolayısıyla seçimle-
re yeni bazı olaylar ve hileler ka-
tılırsa, o zaman Mesut Bey'in de
buna karşı tepkileri olacaktır.
Ancak şimdi kendisi partinin
birligi ve bütünlüğünü ön plan-
da tutmaktadır. Bu da bir genel
başkan adayına yakışan tutum-
dur" diyorlar.
Muhafazakâr kanatta ise Me-
sut Yıhnaz ve Mustafa Kalemli
ile Cumhurbaşkanı özal'ın gö-
rüşmesinin ardından lstanbul-
Eğitimde aslan payı
(Baftarafi I. Sayfada) sı yüzde 4.2 oranında azaldı.
siz kalacağı ifade ediüyor. Yük- 1991 bütçesinin eğitim açısm-
seköğretim Kurulu (YÖK) tara- dan en önemli özelliği de Tür-
fmdan Yüksek Planlama Kuru- kiye'nin tek vakıf üniversitesi
lu'na verilen bilgiler de bu yön- olan Bilkent'e devlet yardımınm
de. Geçen öğretim yılında bir adı geçmeden yer alması oldu.
önceki öğretim yılına göre 19 Maliye Bakanı Adnan Kabve-
yüksekokul daha açıldı. Örgün d'nin Cumhuriyet'e verdiği bil-
öğretimde yüzde 8.5, açıköğre- giy e göre Bilkent'e 1990-1991
timde yüzde 46.4 olmak üzere
toplam yüzde 20.6 oramnda öğ-
renci artışı kaydedilirken öğre-
tim elemanı sayısındaki artış
yüzde 4.7 ile sırurlı kaldı. Aynı
dönemde, yardımcı doçent sayı-
öğretim yıhnda yaklaşık 30 mil-
yar lira yardım yapılacak. Bu
yardımm yarısı bu yı sonuna ka-
dar, yarısı da önümüzdeki yıl
transfer harcamalanndan akta-
nlarak verilecek.
yönelik eleştiriler üzerine bir ge-
ri çekilme aşaması yaşamyor. ts-
tanbul'daki delege seçimlerinde
il başkanı Eymen Topbaş'a "ka-
yıtsu şartsız destek" olan ve bu
nedenle de MKYK'da liberaller-
le kavgaya giren Devlet Bakanı
Mehmet Keçeciler ile Teşkilat
Başkanı Orhan Demirtaş'ın Mil-
li Savunma Bakanı Safa Giray-
ın beklenmedik istifası sonrasın-
da gelişen olaylar nedeniyle yıp-
randıklan dile getiriliyor. Muha-
fazakâr kanatta Cumhurbaşka-
nı özal'ın devreye girmesiyle gö-
rüş aynlıklan da dikkat çekiyor.
EVET/HAYIR
OKTMAKBAL
(Baftarafi 2. Sayfada)
Bir yokluk ülkesinde sanmıştım kendimi. Nerde mi? Mos-
kova'da, daha sonra Abazya'da. Ne arasan yok! Sabun bile
yok. Devlet mağazaları bomboş. Ancak onların Kara Pazar
dediği karaborsada pek çok şey var. Ama kat kat pahalı ola-
rak. Oysa Bakü'de ne ararsan buluyorsun. Elbet buralarda
da eskisine oranla yokluk var, ama Sovyetler ülkesınir» şu sı-
ralarda en zengin yöresi burası. Fiyatlar artmış, ama yiye-
cek açısından bir bolluk kendini duyuruyor. Azerbaycan hem
petrolü hem de tarım ürünleriyle kendine yetecek güçte... Di-
yorlar ki yetmiş yıl boyunca bağımsız kalabilseydik petrolü-
müzü, ürünlerimizi merkez yönetimine teslim etmeseydik,
şimdi Batı düzeyinde bir ülke olurduk.
Azerbaycanlıya uzaya gider misin diye sormuşlar, "Uzay-
da pazar var mı? diye yanıtlamış... Bu bir fıkra, ama gerçeği
yansıtıyor. Azeri insanı hem gerekli öğrenimden geçiyor, ay-
rıca da yaratıhştan zeki ve uyanık... Dediklerine göre Mos-
kova'da en önemli ticaret işleri Azerilerin elinde imiş. Bütün
ülkede karaborsa egemen olduğuna göre akıllı Azeri iş bi-
lenleri bu pazarın da önde gelen kişileri olmuşlar!
Türkiye ile Azerbaycan arasında dostça ilişkilerin günden
güne artması kaçınılmazdır. ÖzelliMe kültür alanında ilişki-
leri sağlam bir doiğrultuya sokmalı. Bugüne dek Azeri sanat-
cılarıyla ilgilenenler daha çok belli bir kesim olmuş. Azeri ya-
zınının gerçek değerlerini görmezlikten gelmişiz. Onlar da
Türkiye'nin çağdaş değerlerinden çok kendilerine ilgi gös-
teren kişi ve çevrelere önem vermişler. Bundan sonra hele
Latin abecesine geçtikten sonra karşılıklı ilişkiler daha da güç-
lenecek, onların da bizim de gerçek değerlerimiz sanat ve
yazın alanında birbirlerini yakından tanımak fırsatı bulacak-
lar. Bunun öncülüğünü de TYS'nin yapacağını söylemek hiç
yanlış olmaz.
Azerbaycan aydınlarının üzüldükleri bir konu var, 0 da Bay
Turgut Özal'ın Azeriler için 'Onlar Şıi, bizden farklı' gibi bir
söz söylemesi... Oysa tüm Azeri halkı Şii değil. Yazımın ba-
şında dizelerinı sunduğum ünlü şair Vahapzade 'Ben Sün-
niyim. Azerbaycan'ın önemli bir bölümü de Şii değildir" diyor.
Azerbaycan ve Bakü kenti konusunda yazılacak daha pek
çok şey var. Ama kitaplar dolusu yazsak yine de hepsini söy-
lemek zor. Önemli olan, iki ülke halklarının anlaşması, kay-
naşması, aynı kökten geldiklerini, kardeş otduklarmı I