Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 OCAK 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5
IFSAK'ta ayın fotoğrafı
• Kiiltür Servisi — İstanbul Fotoğraf ve Sinema
Amatörleri Derneği IFSAK'ta her ay düzenlenen "Ayın
Fotoğrafı" yarışmasının ocak ayı bölümünde 8 fotoğraf
başarılı bulundu. Tek seçiciliğini Erem Çalıkoğlu'nun
yaptığı "saydam" dalında Sabir Ece, Süha Ertekin, Cem
Yazıcı ve Ahmet Topuzdağ'ın fotoğrafları ayın
fotoğrafları seçildiler. Siyah-beyaz baskı dalında ise
İsmail Coşkun (yukarıda), Timurtaş Onan, Muammer
Yanmaz, Sedat Doğanalp'ın fotoğraflan "Ayın
Fotoğraflan" oldu. Bu bölumün tek seçiciliğini Sedat
Tosunoğlu yapıyordu.
Demiraslan Şiir Odülti
• Kiiltür Servisi — Şair îlhan Demiraslan'ın anısını
yaşatmak üzere Kıyı Kültür ve Sanat Dergisi tarafından
bir yarışma düzenlendi. Îlhan Demiraslan Şiir Ödülü,
şairin olümunün 10. yıldönumü olan 25 Kasım 1990
tarihinde verilecek. Seçici kurulunu Mehmet Yaşar Bilen,
İsmet Zeki Eyuboğlu, Subutay Hikmet, Ömer Kayaoğlu,
Gündoğdu Sanımer, Rasim Şimşek ve Ahmet Özer'in
oluşturduğu yarışmaya dileyen herkes Ekim '89 - Ekim
'90 tarihleri arasında yayımlanan şiir kitaplarıyla ya da
kitap oylumunda basıma hazırlanmış şiirleriyle
katılabilecek. Yarışmacılar yapıtlarından 7 örneği 1 Ekim
1990 tarihine dek derginin P.K. 183 61001-Trabzon
adresine gönderecekler. Birinci gelen yapıta 700 bin,
mansiyon alan yapıta ise 300 bin Hra para armağanı
verilecek.
İskenderiye Kitaphğı
• İSKENDERİYE (UBA) — İskenderiye Kitaplığı
Akdeniz kıyısındaki görkemli yerinde yeniden
yükselecek. Arkeologlann ve mimarlann ortak proje
çalışmalarıyla antikçağın görkemli İskenderiye Kitaplığı,
uzun zamandır boş kalan yerini 21. yüzyılda yeniden
dolduracak. Zamanının bilim ve sanat yuvası sayılan,
dünya kültürünün her türlu ürününün dort bir yandan
aktığı İskenderiye Kitaplığı, lskender tarafından
kurulmuş ve Julius Sezar zamanında yanarak yok olmuştu.
Yeni İskenderiye Kitaphğf nın 1995 yılma dek bitirilmesi
öngörülüyor. Kitaplığın tıpkı antikçağdaki
"büyükannesi" gibi kompleks ve çok amaçlı bilim ve
sanat çalışmalarına yuva olması düşünülüyor. 21.
yüzyılın kitaplığı olacağı söylenen İskenderiye
Kitaplığı'nın yaklaşık olarak 200 milyon Amerikan
Dolan'na çıkması bekleniyor.
'Vur Bir Mastika'
• Kiiltür Servisi — Kartal Sanat İşliği Tiyatrosu, îsmail
Işılsoy'un yazdığı "Vur Bir Mastika" adlı kabareyi
sergiliyor. "Vur Bir Mastika" 10 şubatta saat 2O.3O'da, 11
şubatta 18.15 ve 20.30'da Pendik Ataturk Kültür Evi'nde
izlenebilecek. Çetin Etili'nin sahnelediği oyun, küçük bir
banliyöde yaşayan insanların kendi kültürlerine
yabancılaşmalarını konu alıyor. Topluluk üyeleri oyunda
"12 Eylül sonrası Türkiye'yi gözler önüne sermeye,
'seçenek' yaratma çabalarına yönelik soru işaretlerini
sunmaya" çalıştıklannı beliniyorlar. Muziğini Tugay
Başar, düzenlemesini Cem Doğan'ın gerçeklestirdiği "Vur
Bir Mastika"da Ali Osman Ayan, Munir Doğrusöz,
Hicran Doran, Çetin Etili, Sennur Guneş, Mustafa
Şahin, Nazım Yılmaz rol alıyor.
'Prometheus' Bakırköy'de
• Kiiltür Servisi — Antik Yunan tragedya yazarı
Aiskhylos'un "Prometheus" adlı oyunu 5 şubat
tarihinden itibaren Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda
sergilenecek. "Prometheus"u Devlet Tiyatrosu
sanatçılarından Mustafa Avkıran sahneye koydu. Oyunda
Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu
Prometheus'u canlandırdı. Yine Devlet Tiyatrosu
sanatçılarından Nişan Şiriyan, Alptekin Serdengeçti,
Musa Uzunlar, Mustafa Avkıran, Melih Avkıran ve
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan Tiyatro
Bölümü öğrencileri öteki rolleri paylaşıyorlar. Oyunun
dekor ve kostümleri Ali Yenel, müziği ise Cenap Oğuz
tarafından gerçekleştirildi. Adile Naşit Kültür
Merkezi'nde oyunlarını sergile>r
en Bakırköy Belediye
Tiyatrosu, Doç. Zeliha Berksoy'un sanat danışmanhğında
çalışmalarını surdürüyor.
Erol Tby'un yeni denemesi
• Kültür Servisi — Erol Toy'un yeni bir denemesi
"Meclisler ve Partiler" önümüzdeki gunlerde
yayımlanıyor. Toy bu kitapta, "TBMM nedir, özelliği,
niteliği ve misyonu neye dayanır, kendi görev bilinciyle,
toplumsal gelişmenin akışı arasındaki anlamlı birliğin
gerekçeleri var mıdır, halk ve devlet bütunlüğü, kanatlar
aynlığına nasıl dönuşmüştür" gibi sorulann yanıtlarını
veriyor. Kitapta Ittihat Terakki ve Hurriyet İtilaf
bölünmesinden, CHP ve DP bölünmesine uzanan
çizgideki particilik seruvenleri de inceleniyor. Erol Toy,
günümüz partilerinin konumunu, toplumsal işlevlerini de
kitapta araştınyor.
MUZİK
FILIZALI
Gülsin Onay, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği için çaldı
Bartok duyarlığıyla BartokGülsin Onay bu son resitalinde
tam anlamıyla formdaydı.
Haftanın ikinci güzel müzisyeni
ise çellist David Geringas'tı.
Rostropoviç'in öğrencisi
Geringas'ın elinin altında tek bir
nota bile kaynamıyordu.
Piyanist Gülsin Ona>. 22 Ocak 1990 ak-
şamı İstanbul Belediyesi Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda Çağdaş Yaşamı Destek-
leme Derneği yararına bir resital verdi.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin
kuruluşundan bu yana geçen kısa zaman
içinde düzenlediği ikinci başarılı konserdi
bu ve Gülsin Onay tam anlamıyla form-
daydı.
Gülsin Onay ilk once Bela Bartok'un
1910'da bestelediği op. 9 "Esquisses" yani
"Desenler yahut Portreler"adheseriniyo-
rumladı. Ardından yine Bartok'un op. 8,
3 Burlesque"inden (1909) birini çalan Onay,
Bartok'un piyano yazısını kuru ve "percus-
sive", yani vurmalı çalgı üslubunda bulan-
lara iyi bir karşılık vermiş oldu. Bela Bar-
tok'un bestecilik yıllarının ilk döneminin
ürünleriydi her iki eser de. Birincisi, adın-
dan anlaşılacağı gibi değişik duyarlıklar-
da poFtreler çiziyor, Burlesque'te ise yine
adından anlaşılacağı gibi komiklik, alay ve
maskaralık seziliyordu.
Bartok, zamanının ütılü piyanistlerinden
birıydi. Hatta besteciliğinden once piyanist-
liği ile tanınrnıştı Avrupa'da. Virtuoz bir
piyanistin pıyanoyu iyi tanımasmda da şa-
şılacak bir şey yoİc. Nitekim, Bartok'un et-
nik muzik öğelerini eserlerinde değerlen-
dirmesinde, ezgisel ve ritmik malzemeyi
böyle ustaca kullanmasında piyanist olma-
sının buyük payı olduğu kuşkusuz. Bartok.
asıl malzemeye gönderme yapıyor her an,
ancak bu göndermeler eserin yapısı, kur-
gusu ve orgüsü içinde öyle kusursuzca yerlı
yerine oturuyor ve öyle ince bir zevkle iş-
ROMANTİK DÖNEME ÇOK YATKIN - Gülsin Ongy'ın resitalinde yonımladığı bes-
teciler arasında Schumann ve Mendelssohn da vardı.Onay yonımlannda Romantik
duyarlıga yatkın bir kişiligi olduğuna kabul ettirdi. (Fotoğraf: Muharrem Aydın)
leniyor ki.
İşte Gülsin Onay da Bartok'u herhalde
Bartok'un istediği gibi onun sözcüklerı,
onun duygularıyla aktardı bize sanki. Pi-
yanist Onay, Bartoklar'dan sonra Adnan
Sa>gun'un op. 38, 4 etütüniı yorumladı re-
sitalinde. Bartok ve Saygun'u bir araya ge-
tirmek yerinde bir fikir kuşkusuz. Her iki
besteci de kendi ulusal muziklerinin derin-
lemesine araştırmasını yapmış ve bu mu-
ziğin öğelerini eserlerinde malzeme olarak
yoğun biçimde kullanmışlar. Saygun'daki
ulusal muzik öğeleri kullanımı Bartof'a
oranla çok daha belirgin tabii. Ancak Say-
gun'un eserlerinde, Bartok'ta daha
1909-10'larda gözle görulur biçimde orta-
ya çıkan soyutlama eğilimı o derece önde
değil. Bartok, ulusal öğeleri ufalayıp hüc-
relere ayırdıktan sonra tanınmaz hale ge-
tirirken Saygun bu öğeleri piyanistik süs-
lemelerle yer yer örtmeyi, geliştirmeyi se-
çıyor, ^^^^^^_ ama o öğeleri hiçbir
zaman iyiden iyiye eriterek başka kalıpla-
ra dokmeye yanaşmıyor.
Konserin ikinci yarısında yer alan
Haydnın Fa minor Çeşitlemeleri'ni Gülsin
Onay bence hiç programına almasaydı de-
rim. Haydn, bambaşka bir donem, bam-
başka bir stil. Programın sonraki eserleriyle
herhangı bir bağlantısı da yok. Oysa Gül-
sin gerek Schumann'ın op. 1, Abegg Çe-
şitlemeleri'nde, gerek Mendelssohn'un "Va-
riationes serieuses", yani ciddi çeşitleme-
lerinde belli bir dönemin, romantik döne-
min stil anlayışına, duyarlığına çok daha
yatkın bir kişiligi olduğunu dinleyenlere ka-
bul ettirdi.
Haftanın ikinci guzel müzisyeni ise çel-
list David Geringas idi. Geringas, bu se-
zon istanbul müzikseverlerimn dinleme
şansına eriştikleri ikinci harika çellistti aynı
zamandı. Aralık ayında Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda bir resital veren genç
Sovyet çellist Alexander Rudin'den sonra
bu kez de yine Sovyetler Birliği'nde yeti-
şen, Rostropoviç'in öğrencisi Litvanyalı Ge-
ringas, çellonun ne denli guzel, etkileyici,
duygulara canlılık veren bir çalgı olduğu-
nu biz muzikseverlere hatırlattı. Geringas
da aynen Rudin gibi dolu dolu tınlayan to-
nu ile önce çarpıyordu insanı. İkinci çarpıcı
yani ise şaşmaz entonasyonu ve parmak
tekniğiydi. Allah için tek bir nota bile kay-
namıyordu elinin altında. Hefe oktavlar öy-
le temizdi ki insanın kulaklarında armo-
nikleri tınlıyordu neredeyse.
Geringas, 26-27 Ocak 1990 tarihlerinde
Tadeusz Strugala'nın yönettiği İstanbui
Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Dvo-
rak'ın op. 104 si minör çello konçertosu-
nu çaldı. Dvorak çello konçertosunu din-
lemekten bıkmayız belki, ama daha 5-6
ocakta aynı eseri Doğan Cangal'ın çaldı-
ğını hatırlayacak olursak, zaten repenuvan
kısıtlı bulduğumuz konser mevsiminde aynı
eseri iki hafta arayla halka sunmamn man-
tığını anlayamadığımızı da belirtmek zo-
rundayız
Ingiltereden orkestra manzaraları
Orkestraların
ardındakilerLondra'daki orkestra ve topluluklar her türlü
çevreden yardım alarak ayakta kalmaya çalışıyor.
Müzik, "yeni aristokratlar" diyebileceğimiz
endüstri ve iş dünyasının katkılanyla ayakta kalıp
gelişiyor İngiltere'de.
LONDRA — Londra'daki mu-
zik yaşamı, sayısı gün geçtikçe ço-
ğalan'oda orkestrası, normal or-
kestra, çağdaş müzikte uzmanlaş-
mış orkestra, yaylı çalgılar toplu-
lukları, üfleme çalgılar topluluk-
ları ile kıvıl kıvıl kaynıyor. Hep-
sinin uzerindeki anonim cilayı bi-
raz kazıdığınızda bu orkestra ve
toplulukların hemen tumünün ku-
rulmasında daima bir özel kişinin
çabalarının etken olduğunu göru-
yoruz. O kişi de genellikle müzik
idealisti biri oluyor.
London Mozart Players toplu-
luğunu, orneğin Blech Yaylı Çal-
gılar Dörtlusü'nun kurucusu
Harry Blech dünyaya getirmiş
1949'da. 10 yıl önce kurulan Lon-
tano Çağdaş Muzik Orkestrası'nın
isim annesi, menajeri, şefi, her şe-
yi ise Odaline de la Martinez. Ge-
çen on yıl içinde Londra'da Küba
asıllı bir Amerikan vatandaşı ve
kadın olarak besteci ve orkestra
şefliği kimliklerini bir arada yu-
rutmeyi başaran Martinez, Lonta-
no'ya hayat veren kişi. London
Symphonietta'yı kuran ve bugun-
kü başarılı konumuna getiren
Michael Vyner daha geçenlerde
ölünce, topluluk sağ kolunu yitir-
miş gibi oldu. Londra Oda Or-
kestrası ise başkemancısı Chris
VV'arren Green ile pırıltısını surdü-
rüyor. "St. Martin in the Fields"
Orkestrası dendi mi akla hemen
şef Sir Neville Marriner ile başke-
mancı Iona Bnmn geliyor.
23. kuruluş yılını kutlayan St.
John's Smith Square Orkestrası1
nın ise aristokratik sosyete ve üst
düzey müzisyen çevreleriyle yakın
ilişkisi var. Orkestranın kurucu
başkanı Sir Yehudi Menuhin, ar-
kistik direktöru John Lubbock, iş-
letme direktöru Lady Carolyn
Townshend, Orkestranın Dostla-
rı Vakfı'mn Başkanı Lord Alding-
ton. Orkestrayı maddi ve manevi
varlıklarıyla destekleyenler arasın-
da Prenses Margaret, Lady Fer-
mony, Dame Janet Bakcr, Mslis-
lav Rostropoviç. şimdi artık rah-
metli olan piyanist John Ogdon
var. Kısacası St. John's Smith
Square Orkestrası asillerin destek-
lediği bir orkestra.
Boylece Londra orkestra ve top-
lulukları her türlü çevreden yar-
dım alarak ayakta kalmaya çalı-
şıyor. Aradan ilginç beraberlikler
de söz konusu oluyor doğal ola-
rak. Ömeğin, Londra Mozart Pla-
yers'ın en önemli desteği Nestle çi-
kolataları şu sıralarda. Aynı top-
luluk bir çay firması olan "The
London Herb and Spice
Corapany" için 1990 mevsımi bo-
yunca "Pazarlan Barbican'da
Çaylı Konser"ler duzenliyor. Ingi-
lizlerin ünlü "beşçayı Elgar/Mo-
zart ile Mozart/Schubert arasın-
da almabilecek bundan boyle. Çay
ve pastalar konser bileti fiyatına
dahil edilmış durumda. London
Mozart Players'ın bir de "Supe*
'li konserler serısi var. Bu durum-
da oiletinızı alırken kendinize ve
isterseniz konuklarmıza bir de
masa ayırtıyorsunuz.
London Mozart Players 1949
\
J
PRENSES MARGARET VE BAŞKEMANCI — Prenses Margaret (solda), Londra'daki St. John's
Smith Square Orkestrası'nın maddi ve manevi destekleyicileri arasında. Orkestranın başkemancısı Ro-
semary Farniss ise Yehudi Menuhin Okulu'ndan yetişen parlak müzisyenlerin başında geliyor.
yılında kurulmuş. İlk başlarda adı
London Wind Players imiş. Savaş
sırasında RAF, yani Kraliyet Ha-
va Kuvvetleri'nde gorev yapan ün-
lü kornocu Dennis Brain, ayrıca
yine unlu kornocu ve orkestra şe-
fi Norman del Mar, bu üfleme
çalgılar topluluğunun uyeleri ara-
sındaymış. Yetenekli öğrenci ve
amatörlerin katıiımıyla başlayan
konserleri piyanist Dame Myra
Hess çok desteklemiş o zamanlar.
Uzun yıllar kendilerine ait bir
mekânda çalışma olanağı bulama-
yan topluluk, şefleri Jane Glover-
ın çekıcı kişiligi, televizyondaki
programları dolayısıyla kamuoyu
tarafından yakınen tanınması, ay-
rıca orkestranın idari işlerini yu-
rüten Louise Honey man'ın işbilir-
liği ve işbitiriciliğiyle sonunda ge-
çen yıl göçebeliğe son verdiler ve
Londra yakımndaki Croydon böl-
gesinde bulunan Fairfield Konser
Salonu'nda yerleştiler. Orkestra-
nın Croydon'a taşınması ile hem
Fairfield Salonu hem de Croy-
don'un müzik yaşamı canlandı.
Eskiden insanlar müzik dinlemek
için Croydon'dan Londra'ya gider-
lerken şımdi Londra'dan Croy-
dan'a geliyorlar.
Orkestranın başlıca mali kayna-
ğı olan Croydon belediyesi du-
rumdan memnun. Resmi para
kaynaklanndan sonra gelen özel
destekler arasında "BP", "British
Telecom", "British Sleel", "Marks
and Spencer", "Slandard Charte-
red Bank" gibi çok onemli kuru-
luşlar da var. Ve muzik ancak ye-
ni aristokratlar diye tanımlayabi-
leceğimiz endüstri ve iş dünyası-
nın katkılan ile canlı ve ayakta ka-
lıp gelişiyor İngiltere'de.
Milliyet
Sanat Dergisi
Cemal Süreya'nın
PAPİRÜS
dergisinin ilk sayısını
(tıpkıbasımını)
ek olarak veriyor
MEHMET H. DOĞAN, ENİS BATUH, ALİ PUSKÜLLÜOĞLU,
KONUR EHTOP, ENVER ERCAN, MUZAFFER BUYRUKÇU, SU-
NAV AKIN, ALPAY KABACALI, HALİL İBRAHİM BAHAR'IN
CEMAL SÜRErA'NIN SANATINIELE ALAN YAZILARI VE ABOİ
İPEKÇİ FOTOĞRAF YARIŞMASI SONUÇLARI...
1 Şubat sayısmda
hmir'de geçen haftasonu konserlerinden izlenimler
Dışandan ve bizden 2 kemancı
ÜNER BİRKAN
İZMİR — Gunumüzün keman
devlerinden Yehudi Menuhin, Jo-
hann Sebastian Bach'ın bugünün
diliyle yorumlanması üzerine go-
ruşlerini, "Diapason
Harmonie" Dergisi'nin son sayı-
sında, müzik yazarı Jean-Michel
Damian'a şöyle belirtiyor:
"Bach. bir parça da söylence-
lerin beslecisidir, üzerinde söyle-
nenler korku verir yorumcuya.
Aslında Bach'ın müzigini tam or-
ta yerinden kavraraaz, onu *ruba-
to'. yani tempoları akıllıca, yerli
yerinde uzatıp kısaltarak çalma
yiirekliliğini gosteremezseniz,
kupkuru kalır o müzik, cılızlaşır.
Sözgelimi, tek ses üzerine kuru-
luş. on altılık notalar içinden o
'gizli cokseslilik'in uç. kimi za-
man dört sesini duyurabilmek
için, hangi notalara güç vermenin,
hangilerini uzatmanın, daha vib-
ratolu ya da daha duyurarak çal-
manın uygun görülebileceğini,
hangi nolaların süsleme görevin-
de kullanılabileceğini çok iyi kes-
tirebilmelisiniz."
Bach'ın ıster solo keman par-
çalarını, sonal ya da partitaları-
nı, ister eşlikli eserlerini, sözgeli-
mi keman konçertolarını yorum-
lama görevini ustlenen sanatçılar
için kulağa küpe oğütler bunlar.
Bu "söylenee-besteci"nin La Mi-
nör Birinci ve Mi Majör ikinci ke-
man konçertolarını İzmir Devlet
Senfoni Orkestrası'nın yaylı çal-
gılar grubu uyeleriyle birlikte,
26-27 ocak hafta sonu konserle-
rinde yorumlayan, Federal Al-
manya'nın Südwestfunk (Stutt-
gart) Senfoni Orkestrası'nda baş-
kemancilık görevini yüruten
YVolfganj» Hock'un Bach seslen-
dirmelerinde, Yehudi Menuhin'-
in bu değerlendirmelerine uygun
sonuçJai^ılflsılması, iki şeyin bir
ğunluğu olmayan, yer yer ento-
nasyondan, yer yer ritmden yaıa
alan, sıradan, neredeyse "öğren-
ci işi" denilebilecek bir Bach ses-
lendirmesi. Bu mevsimin genel
başarı çizgisi, doyurucu düzeyi
her konserde korunmalı, gelişti-
rilmeli...
26-27 ocak hafta sonu konser-
lerinin, pek hoş olmayan bir de
sürprizi vardı: Mevsim başından
bu yana, on altı haftadır söz ko-
nusu olmayan bir program deği-
Saim Akçıl
Bach konçertolarını İDSO yaylı
çalgılar grubu eşliğinde seslendiren
VVolfgang Hock'tan sıradan bir
yorum dinledik. Kemancı Saim
Akçıl'ı ise piyanist Cana Gürmen
eşliğinde Türk- Amenkan
Derneği'nde dinledik.
arada gerçekleşmesine bağhydı:
Yaylılar grubunun, dolgun eşli-
ğiyle yeterli bir "Bach altyapısı"
oluşturması, bir de yorumcunun,
Bach muziğini "tam ortasından
kavrayan" o yaman profesyonel-
lerden biri olması.
Gözlediğim kadarıyla ne yönet-
men Veronika Dudarova'nın öy-
le bir kaygısı olmuş çalışmalar sı-
rasında, ne de Bay Hock'un çapı
yeterli o amaç için. Dumduz, yo-
şikliği. Bayan Dudarova, mevsim
başında, pek sevdiği İzmir DSO'-
ya çağımızın önemli senfonik şi-
irlerinden biri olan, Richard Stra-
uss'un "Ein Heldenleben"iııi (Bir
Kahramanın Yaşamı) planlamış.
Gelgelelim, ne salonun bugunkü
durumu, ne de çalgı ve orkestra
uyesi sayısı elvermiş buna. Yönet-
men de bu kısa zaman içinde zah-
metsizce çıkarılabilecek bir senfo-
ni seçmiş, ona hazırlamış orkest-
rayı. Beethoven'in Op. 93 Fa ma-
jör Sekizinci Senfonisi, bu koşul-
lar altında, oldukça iyi yorumlan-
dı, tempo seçimierinde, entonas-
yon dengesinde goze batacak ku-
surları olmaksızın, doğru boyut-
lar içinde sunuldu dinleyiciye.
Programın ilk eseri olan, neşeli,
uçarı, renkli, hafif "Aragon
Jota'sı" ise (M.I.GIinka), daha
parlatılmalı, daha usta işi seslen-
dirilmeli.
Çalışkanlığını, alçakgönullülu-
ğünü her zaman övgüye değer
bulduğum, kemancı Saim Akçıl'ı
22 ocak akşamı İzmir Turk -
Amerikan Derneği'nde, piyanist
Cânâ Gürmen'in eşliğinde dinle-
dim. Brahms'ın (Op.100, La ma-
jör) ve Debussy'nin sonatların-
dan, Şostakoviç'in "Albüra Par-
çalan"ndan ve Stravinski'nin
(Pergolesi'nin temaları üzerine
kurulu) "İtalyan Suiti"nden olu-
şan resital, özellikle ikinci bölu-
müyle ilgi çekiciydi.
Saim AkçıPın, çalgısının rengi-
ni, tınısını bütün guzellığiyle or-
taya çıkaran bu tür eserlere yat-
kın tamperamanını, değerli piya-
nist Câna Gürmen'in eşliğinin
yardımı, desteğiyle bir kez daha
tatma fırsatı yarattı o resital be-
nim için. Mesleğine sevgisi, din-
leyiciye saygısıyla seçkinleşen,
dost Akçıl'ı her zaman bekliyoruz
aramıza.
'Çardaş ,
Fürstin'iıı galası
_—j
• Kültür Servisi —
İstanbul Devlet Opera ve
Balesi'nin sahnelediği
"Çardaş Furstin" operetinin
galası bugun saat 20.00'de
Türk Silahh Kuvvetlerini
Güçlendirme Vakfı yaranna
gerçekleştirilecek. Besteci
E.Kalman'ın tanınmış
yapıtlarından biri olan
"Çardaş Fürstin" opereti
İstanbul Ataturk Kültür
Merkezi'nde sunulacak.
Gala gecesine
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal ile Milli Savunma
Bakanı ve Türk Silahlı
Kuvvetlerini Güçlendirme
Vakfı Başkanı Safa Giray'ın
da katılması bekleniyor.
Alev Tekinay'a
ödül
• ML NtH (AA) —
Augsburg Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
Türkoloji Bolumu Başkanı
Filolog Dr. Alev- Tekinay,
Adelbert-Von-Chamisso
Ödülü'ne layık görüldü.
Federal Almanya'da Münih
Üniversitesi tarafından her
yıl yabancı yazarlara verilen
Adelbert-Von-Chamisso
Ödülü'nü almaya hak
kazanan Dr. Alev
Tekinay'ın, Türk ve Alman
kültürleri arasındaki
etkileşimlerden doğan
deneyimlerini yazınsal
biçimde anlatan eserleri
bulunuyor. Dr. Alev
Tekinay'a ödülü, 16 şubat
gunü Bavyera Guzel
Sanatlar Akademisi'nde
düzenlenecek bir törenle
verilecek.
Bozkurt'tan
peyzajlar
• Kültür Servisi — Oktay
Bozkurt, çoğunluğu
peyzajlardan oluşan
resimlerini 2-21 şubat
tarihleri arasında Ümit
Yaşar Sanat Galerisi'nde
sergileyecek. 1962-63
yıllarında İstanbul
Üniversitesi Sanat Tarihi
Bölümü'nde okuyan daha
sonra bu okuldan aynlarak
Kara Harp Okulu'na giren
Bozkurt, resme 1986 yılında
başladı. Anadolu'nun çeşitli
yörelerinde görevli
bulunduğu yıllarda resim
öğretmenliği de yapan
Oktay Bozkurt, çeşitli
karma sergilere katıldı.
1986 yılında Türk Silahlı
Kuvvetleri'nden emekli
olduktan sonra resme daha
çok zaman ayıran Bozkurt,
şimdiye dek Bandırma ve
tstanbul'da kişisel sergiler
açtı.
Ferruh Başağa
sergisi
• Kültür Servisi — Ferruh
Başağa'nın resimleri 1 şubat
- 12 mart tarihleri arasında
Vakko Beyoğlu Sanat
Galerisi'nde sergilenecek.
İstanbul Güzel Sanatlar
Akademisi'nde okuduğu
yıllarda Nazmi Ziya,
Leopold Levy ve Zeki
Kocamemi'yle çalışan
Ferruh Başağa, 1948
yılından sonra soyut
çahşmalara yöneldi. "Bana
göre soyut resim çağımızın
dinamizmini, akılcılığını,
geniş görüşlülüğünü
simgelemektedir" diyen
sanatçı, Edinburg Festivali,
Venedik ve Sao Paolo
bienallerini de kapsayan
50'den fazla sergiye katıldı
ve çok sayıda kişisel sergiler
açtı. 1985 Sedat Simavi
Vakfı Görsel Sanatlar
Ödülü'nü de kazanan
Başağa, resim
çalışmalarının yani sıra
birçok mimari yapı için
mozaik ve vitray da
gerçekleştirdi. Sanatçmın
yapıtları çeşitli müze ve
özel koleksiyonlarda yer
alıyor.
UGUN
• 'İstanbul Sohbetleri'
Araştırmacı-arkeolog Dilek
Yarcan, terk edilmiş bir Rum
koyu olan Fethiye
yakınlarındaki Kayaköy
iizerine saat 18.00'de
Mulkiyeliler Birliği'nde bir
konuşma yapacak.
• Dinleti Folklor Kurumu
etkinlikleri kapsamında
Nedim Çiçek ve Necip Yılgın'ın
dinletisı saat 19.00'da Folklor
Kurumu'nda (M.Kemalpaşa
Mah. Defteremini Sok. 8/2
Aksaray) yer alıyor.
BILSAK'TA
BUGÜN
31 Ocak Çarsamba:
19.00 KONFERANS:
Marmara'da Balık ve
Baiıkçılık. Murat Reis.
19.00 DERGİ YAZI
KURULLARIYLA
TANIŞMA, SOHBET:
BOMM Muzik Dergisi.
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BİLSAK Herkese açıktır.
BİLSAK. Sıraselviler,
Soğancı Sok. No: 7
CtHANGtR
143 28 79 - 143 28 99