Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 OCAK 1990 + *+ HABERLEREV DEVAMI CUMHURİYET/17
Dış Türkler brifingi Karşılıkb suçlama
(Baştarafı I. Sayfada)
Kıbrıs'laki son durum ile Batı
Trakya ve Azerbaycan olayları
uzerinde durulduğu öğrenildi.
Toplantıda Özçeıi ve Yazar'ın 15
gün arayla yaptıkları KKTC ziya-
relleri konusundaki izlenimlerinin
yanı sıra, Kıbrıs sorunu konusun-
da Rum yönetimi, Birleşmiş Mil-
letler, VVashington ve Atina'nın
tutumları ele alındı. Toplantı ko-
nusunda bir açıklama yapan
Cumhurbaşkanlığı Sozcüsü Büyiı-
kelçi Kaya Toperi, brifingde Ba-
tı Trakya'daki son gelişmelerin de
değerlendirildiğini bildirdi. Açık-
lamada, "Baü Trakya'daki soy-
daşlarımızın can ve mal güvenli-
ğinin uluslararası anlaşmalar çer-
çevesinde sağlanmasının geregi ve
bunun bir an evvel gerçekleştiril-
mesinin beklendigi" belırtildi.
Kıbrıs, Azerbaycan ve Batı
Trakya'daki gelişmeler saat
14.00'te başlayan ve Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal'ın başkanlık et-
tiği MGK toplantısında da ele
alındı. Yaklaşık 5 saat suren top-
lantıya Başbakan Yüdınm Akbu-
lul, Genelkurmay Başkanı Orge-
neral Necip Torumlay, Milli Sa-
vunma Bakaru Safa Giray, tçiş-
leri Bakanı Vekili ve Devlet Ba-
kanı tbrahim Özdemir, Dışişlerı
Bakanı Mesul Yılmaz, Kara Kuv-
vetleri Komutanı Orgeneral Do-
ğan Gureş, Deniz Kuvvetleri Ko-
mulanı Oramiral Orhan Karabu-
lul, Hava Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Safter Necioğlu, Jan-
darma Genel Komutanı Orgene-
ral Burhanettin Bigalı ve Milli
Guvenlik Kurulu Genel Sekreteri
Orgeneral Sabri Yirraibeşoğlu ka-
Sözleşmeli
(Baştarafı 1. Sayfada)
namenin ilgili 12. madde düzen-
lemesi tek cumleden ibaret: "Söz-
leşmeli slatüde istihdam edilecek
personel, 5434 sayılı T.C. Emek-
li Sandığı Kanunu'na tabidir" di-
yor. Geçici 1. madde düzenleme-
si ise SSK'va tabi olanların iki ay
içinde Emekli Sandığı ile ilgilen-
dirilmelerini öngörüyor. Ayrıca
madde 59 ile eski kararnamenin
pek çok maddesi gibı, tazminata
ilişkin madde hukümleri de yurür-
lukten kaldınlıyor. Bu tabloda ya-
p\labilecek hukuk yorumu, sözleş-
melilerin SSK, ozel sandık ve taz-
minata ilişkin tüm haklarımn or-
tadan kalkacağı, sadece çalışma
yılları esas alınarak Emekli San-
dığı'na devredilmeleri ile Emekli
Sandığı'nın emeklilik ve sosyal
güvenliğe ilişkin hükıımlerine
bağlı olacakları doğrultusunda
oluyor. Sözleşmelilerin bir yan-
dan iş güvencesi yokken, diğer
yandan emekliliğe ilişkin kazanıl-
mış haklardan vazgeçme anlamı-
na gelen düzenleme karşısında iti-
raz hakları da yok. Ömeğin
Emekİi Sandığı'na geçirilmede
hak kaybetmesi soz konusu çok
buyuk bir sözleşmeli grubunun
kazanılmış hakları ile işine devam
etme olanağı yok. Hak kaybetme-
mek için işten ayrılmayı istemesi
halinde dahi, sözleşmelinin bu
haklannı kullanabileceği konusu
guvence altına alınmamış.
Sonuç olarak SSK veya özel
sandık kapsamındaki emeklilik
hakları ve tazminat haklannı yi-
tirmesi soz konusu sözleşmeli ça-
lışanların Emekli Sandığı kapsa-
mına alınmaya itiraz hakları söz
konusu olmadığı gibi, bu nedene
dayalı olarak ışten ayrılmayı göze
almaları halinde de kazanılraış
haklarımn ahnabilmesi, büyük
olasılıkla açılacak dava ve yargı
kararlarına bağlı kalacak.
Kararname, ucret belirlenmesi-
ni >enı bir sistem içinde yine ta-
mamen yonetrmlerin ve huküme-
tın kararlarına bağlı kılıyor. Ye-
ni kararname çerçevesinde belir-
lenecek sözleşmeli iıcretinin söz-
leşmelinin bugunku ucretinin al-
tında kalması halinde sözleşmeli
lehine tek düzenleme, fark kapa-
nıncaya kadar eski yuksek ücre-
tini almaya devam edebilmesi ola-
cak.
Kararnameye ilişkin Maliye Ba-
kanlığı'nın resmi açıklamalarının
aksine. sozleşmeliler memurlara
benzer guıencelere kavuşturulmu-
yor. Sadece memurlara benzer
tüm nilelık \e sorumlulukları yük-
lendikten sonra memurlara yasa
ile verilmiş tüm iş ve terfi guven-
celerinden yoksun kılınıyorlar.
Yenı kararnamenin bu anlamda
ilk aşamada göze çarpan birkaç
hukmünden örnekler şöyle:
Madde 9: Sozleşme süresi içe-
risinde gelişen hizmet şarılarına
göre sözleşmeli personelin gorevi
veya görev yeri değiştirilebilir.
Sözleşmeli personelin daha ust bir
göreve getirilebilmesi için bu gö-
revin iş gereklerini taşıması, boş
bir pozisyonun bulunması ve si-
cıl ve başarı değerlemesinin A ve-
ya B duzeyinde olması gerekir.
Madde 10: Sözleşmeli personel,
herhangi bir siyasi parti, kişi ve-
va zümrenin yararını veya zara-
rım hedef tutan bir davranışta bu-
'unamaz. Hiçbir şekilde siyasi ve
deolojik amaçlı beyanda buluna-
naz ve bu çeşit eylemlere katıla-
maz.
Madde 14: Sözleşmeli persone-
lin herhangi bir sendikaya uye ol-
ması, sendikal faaliyette bulun-
ması, grev kararı vermesi, bu vol-
da propaganda yapması, herhangi
bir greve veya grev teşebbusüne
katılması, desteklemesi veya teş-
vik etmesi yasaktır.
Madde 25: Sözleşmelinin ücre-
ti, temel ucreti ile başarı ve kıdem
ücretleri toplamından oluşur ve
bu ucret asgari ücretin altında ola-
maz. Tavanı her yıl bütçe kanun-
ları ile belirlenir.
Madde 26: Temel ücret tutar-
arı. sözleşmeli personelin unva-
ıı, iş gerekleri, işyeri ve çalışma
jartları dikkate alınmak suretiy-
e teşebbus \ e bağlı ortaklıklarca
>elirlenir.
tıldılar. Toplantıdan sonra MGK
Genel Sekreterliği'nden yapılan
açıklamada, "Toplantıda genel
guvenlik ve asayiş durumu, Batı
Trakva'da meydana gelen olay-
lar, Azerbaycan, Kıbrıs ve Doğu
Avnıpa ile ilgili gelişmeler gözden
geçirilmiş ve degerlendirilmiştir"
denildi.
Öte yandan Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın, Uzakdoğu gezi-
sinden donerken Türkiye'ye uğra-
yacak olan KKTC Cumhurbaşka-
nı Rauf Denktaş ile bir göruşme
yapması bekleniyor. Denktaş'ın
kesin donüş tarihi belli olmamak-
la birlikte, bu buluşmanın bugun
ya da yarın gerçekleşeceği ifade
ediliyor. Söz konusu görüşmede
Özal'ın ABD'de Başkan Bush ve
yönetimi ile yaptığı temaslardan
aldığı izlenimi aktaracağı, bu ara-
da BM Genel Sekreteri Perez de
Cuellar ile olan goruşmesini de
ileteceği kaydediliyor. Rauf
Denktaş'ın bu görüşmeden sonra
Cuellar'ın çağınsı konusunda bir
tavır belirleyerek gidiş tarihi ko-
nusundaki kararına açıklık getir-
mesı bekleniyor.
6 kritik unsur
Dış Turkler konusundaki gün-
cel politika belirleme çalışmalarını
son haftalarda yoğun biçimde
sürduren Dışişleri Bakanlığı ise,
Gumülcine'deki olayları, Kıbrıs
ve Azerbaycan'daki durumla bir-
likte 6 başlıkta toplanabilecek bir
genel çerçevede değerlendiriyor.
Dışişleri çevrelerinden edinilen
bilgiye gore, bu başlıklar altında
oluşturulan temel görüşler şöyle:
1—Yunanistan'la ilişkiler: Ati-
na'daki geçici hukümetle diyalog-
suz bir dönem geçirmemeyi karar-
laştıran ve bu çerçevedeki ilk gö-
ruşmeyi 14 aralıkta Brüksel'deki
Yılmaz-Samaras buluşmasında
gerçekleştiren Ankara, iki dışişleri
bakanının şubat ortasında Otta-
vva'da yapacakları ikinci görüşme
oncesinde Kıbrıs ve Batı Trakya
konularının ilişkileri zedeleyici
boyutlar kazanmasından rahatsız-
lık duyuyor. Son gelişmeler, özel-
likle Yunanistan Dışişleri Bakan-
lığı'nın onceki gunkü açıklama-
sında, Ankara'yı Kıbrıs konusun-
da "kacamak ve gülünç" tavır al-
makla suçlaması ve Batı Trakya'-
daki gerilimin planlı biçimde tır-
mandırıldığı izlenimi yeni bir
Türk-Yunan krizinin belirtileri
olarak nitelendiriliyor. Dışişleri,
olaylann kriz boyutu kazanması-
nın istenmediğini belirtirken,
Rum lideri Vaaliu'nun bugün Av-
rupa Konseyi'nde yapacağı ko-
nuşrna da dikkatle bekleniyor.
2—AT ile ilişkiler: Kıbrıs konu-
sunun ve Yunanlı yetkililerin tav-
rının Turkiye-AT ilişkilerini etki-
lemesi Ankara'yı rahatsız etti. Ba-
tı Trakya'daki saldırılar, Türkiye
tarafından Yunanistan'ın azmlık
hakları konusundaki zaafı olarak
AT başkentlerine yansıtılırken,
Türk-Yunan ilişkilerindeki yeni
gerginliklerin Ankara'nın Brüksel
nezdindeki çabalanna sekte vura-
bileceği kaygısı taşınıyor.
3—ABD ile ilişkiler: Washing-
ton'un Kıbrıs konusunda Anka-
ra'ya yaptığı telkinler Dışişleri ko-
ridorlarında değerlendirilirken,
Azerbaycan'daki olaylann ABD'-
deki Ermeni lobisinde yarattığı et-
kiler, Ermeni tasarısının kaderi
konusunda Ankara'nın kaygılan-
nı arttırıyor.
4—SSCB ile ilişkiler: Dışişleri
Azerbaycan konusunda gösterilen
tepkinin, Moskova'yla ilişkileri
zedelemeyecek bir dengeye otur-
tulmasında buyuk olçüde başarı
sağlandığı karusında. Ancak, ola-
yın ABDile ilişkiler, Azerbaycan
ve Türk kamuoyunu ilgılendiren
boyutları karşısında bu dengenin
önümüzdeki günlerde nasıl koru-
nabileceği soru işareti.
5—Türkiye kamuoyu: Azer-
baycan olaylarımn kamuoyunda
yarattığı tepkinin bazı çevrelerde
aşın milliyetçi istek ve protesto-
lara dönüşmesi, Dışişleri'ni zor
durumda bırakıyor. Son gelişme-
lerin Ermeni ve Rum karşıtı pro-
pagandalara yol açmasından çe-
kiniliyor. Dışişleri, bir yandan ka-
muoyunun olaylar karşısında ses
çıkararak dış poiitikanın aktif bir
unsurunu oluşturmasım isterken,
dışilişkileri zedeleyebilecek çıkış-
lara karşı da temkinini koruyor.
6—Dış Türkler: Batı Trakya
Turk azınlığı, Kıbrıs Türk halkı
ve Azerbaycan Türklerinin bek-
lentileri de dış politikayı etkiliyor.
Karar ve açıklamalarda bu bek-
lentilere yanıt verilmesi ve dış
Türklerin Turkiye'nin tutumun-
dan düş kırıklığına uğramamala-
rı amaçlanıyor
ANAP'lı Akkaş'ın evîne
(Baştarafı 1. Sayfada)
"Saldın bana değil, demokrasive
yapılmıştır" diye konuştu.
Edinilen bilgilere gore önceki
akşam saat 21.20 sıralarında
ANAP milletvekili Ali Sami Ak-
kaş'ın Bigadiç'teki Servi Mahallesi
Abdi Ipekçi Caddesi ile Anut So-
kağın koşesinde bulunan evinde
tahrip gücü olmayan ses ve yan-
gın çıkartıcı bir bomba patladı.
Patlama sırasında can kaybı ol-
madı. Olayı goren milletvekili Ali
Sami Akkaş, "Saldın bana değil
demokrasive yapılmıştır" dedi.
Akkaş olayı şöyle anlattı:
"Dün gece saal 21.00 sıraların-
da ailemle birlikle eve döniiyor-
duk. Evin çevresinde 3 kişi gör-
düm. Şüphelendim. Bunun uzeri-
ne ilçe içinde bir tur altım. Tek-
rar evin yakınına geldiğimde o üç
kişiyi veniden gördiım. Bu kez
korktum, arabamı çarşıya doğru
surdum. Saal 21.20 sıralannda ye-
niden eve döndük. Bu sırada bom-
ba patladı. Saldınnın benim şah-
sımla ilgili olduğunu sanmıyonım.
Saldın TBMM'ye ve demokrasive
yapılmıştır."
Bombanın patlaması üzerine
harekete geçen polis ve jandarma,
olayla ilgileri bulunduğu saptanan
Mehmel Boduroğlu (20), Biilenl
Sami Karabaş (oğrenci 20), İsmail
Tunç (camcı 20) ve tenekeci M.
Engin Uçarcı (2
7
) adlı kışileri sa-
bah 06.00 sıralarında yakalayarak
gözaltına aldılar.
ATtNA / GÜMÜLCtNE
(Cumhuriyet) — Batı Trakya'nın
Gümülcine kentinde önceki gün
Turklere karşı düzenlenen saldırı-
ların ardından, Yunan polisinin de
sıkı önlemler almasıyla durum sa-
kinleşti. Bu arada Ankara, Atina-
ya bir protesto notası verdi. Yunan
hükümeti, butün hasarın dükkân
ve işyeri sahiplerine tazmin edile-
ceğini açıkladı.
Gumülcine'de şiddet olaylannın
ardından durumun sakirüeşmesi-
ne rağmen korku içinde olan Ba-
tı Trakyah Türklerin evlerinden dı-
şarı çıkmadıkları ve sokaklann
boş olduğu görüldu. Turkler iş-
yerlerini de açmadılar. Dun sabah
saatlerinde sokağa çıkma cesare-
tini gosteren birkaç Turkun fana-
tik bazı Yunanlılar tarafından yu-
halandıkları, ancak polisin >Tiha-
layanları derhal uzaklaştırdığı
görüldü.
Önceki günkü olaylar sırasında
gözaltına alınan 16 Yunanlı ile üç
Turk dun sabah Gümülcine Su-
çustu Mahkemesi'ne sevk edildi.
Mahkeme binası önüne toplanan
bir grup Yunanlı da "Türk ajan-
lar defolun" sloganları attılar.
Vlahkeme gözaltına alınanların
serbest bırakılmalarına ve tutuk-
suz yargılanmalarına karar verdi.
Bu arada Kuzey Yunanistan
kentlerinden Gümülcine'ye getiri-
len takviye polis birlikleri Türk
azınlığa ait bütün ev, dükkân ve
vakıf binalarını koruma altına al-
dı. Sıkı guvenlik önlemlerinin
Türk Dışişleri Bakanı Mesut Yıl-
maz ile Yunanistan Dışişleri Ba-
kanı Andonis Samaras arasında-
ki telefon görüşmesinden sonra
alındığı belirtildi. Kamu Düzeni
Bakanı Andonis Manikas'ın da
bölge için ek önlemler alınması
konusunda Gümülcine Valiliği'ne
talimat verdiği öğrenildi.
Turkiye'nin Atina Büyükelçisi
Gündüz Aktan dün akşam Yuna-
nistan Dışişleri Bakanı Andonis
Samaras ile görüştü. Türk Büyü-
kelçisi görüşmeden sonra AA'ya
"Hiçbir şey söylememe konusun-
da talimat aldım" dedi. Samaras
da herhangi bir açıklama yapma-
dı. Buna karşılık güvenilir kay-
naklar. Büyükelçi Aktan'ın Gu-
mülcine'de önceki gün cereyan
eden olaylar konusunda,'Ankara1
nın bir protesto notasını Dışişleri
Bakanı Samaras'a ilettiğini haber
verdi ler.
Turkiye'nin bu notasından son-
ra Yunanistan Dışişleri bakanlığı
da dun gece uzun bir açıklama ya-
parak bir dizi suçirmada bulun-
du. Gumülcine'deki olaylardan so-
rumlu gösterilecek bir hükümet
varsa bunu Yunanistan hükümeti
olmadığı iddia edilen açıklamada
olaylara "Nefrek köriikleycilerinin
sorumsuz >c kabul edilmez hare-
ketlerin neden olduğu belirtildi"
ve bu çevrelerin kimler oldukları
açıklığa kavuşturulmadı. Açıkla-
mada, Yunan polisinin tüm on-
lemleri aldığı ıddia edilerek şu gö-
ruşler savunuldu:
"Ankara'yı bir kez daha sorum-
luluklanna düşünmeye davet edi-
yonız. Lozan Antlaşması, bu an-
laşmayı imzalayan, uye ülkelerde-
ki azınlıklann politik haklan ile
ilgilenmemekledir. Ancak Yuna-
nistan yine de demokratik rejimi
sayesinde Müslüman azınlığın, bu
haklannı harfiyen korumaktadır.
Lozan Antlaşması, azınlıklara sa-
dece dini hıırrivel ve ana dillerini
kullanma hakkı vermektedir. Yu-
nanistan'ın bu anlaşmadan kay-
naklanan yükümlülüklerini ne de-
recede yerine getireceği de Batı
Trakya'daki Müslüman ve İstan-
bul'daki Yunan azınlığın nüfusun-
dan da anlaşılmakladır."
Dışişlerinin açıklamasında da-
ha sona Sadık Ahmel'in yargılan-
ması olayına değinildi. Ve bu ko-
nuda Türk tarafının iddialarının
doğru olmadığı belirtildi. Açıkla-
mada özetle Yunanistan, defalar-
ca Türkiye'yi bu bölücu havayı
güçlendiren demeç ve hareketler-
den kaçınmaya davet etmişti.
Azınlıklann Türkiye ile Yunanis-
tan arasında sürtüşme öğesi değil,
dostluk köprüsu oluşturması ge-
rektiğini belirtmiştik. Bu görüşü-
muzü bugün bir kez daha tekrar-
lıvoruz.
LIGHTS
GOZLEM
UGÜR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
azınlığının hakları Ijozan Antlaşması ile belirlenmiş; daha
sonra Türkiye ve Yunanistan arasında 1926 ve 1930 yılla-
rında iki antlaşma daha imzalanmıştı.
Turkiye'nin Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türkler ile
ilgilenmesi bu antlaşmalardan doğan haklara dayanıyor.
Kaldı ki, günümüzde insan hakları sınır ve ideoloji tanı-
mıyor. Uluslararası antlaşmalara imza koyan devletler de
"bunlar bizim iç işlerimiz" diyemiyor.
"Pan-Türkizm" ya da başka deyişle"fî3n-7uran/zm'; "Pan-
islamizm", 'Pan-Helenizm" "Pan-Arabizm", "Pan-Cermanizm"
ve "Pan-Slavizm"...
Bunların hepsi sonundaaynı kapıya çıkıyor; yeryüzündeki
bütün Türkleri, bütün Müslümanları, bütün Yunanlıları, bü-
tün Arapları, bütün Almanları ve bütün Slavları birleştirme
düşleri; savaş, serüvencilik, şovenlik ve baskı rejimleri ge-
tiriyor.
Siyasal tarih, bunların hepsinin denendiğini; hepsinin de
kan ve gözyaşı getirdiğini kanıtlıyor.
Şu 20. yüzyılda uygarlığın insanlığa verdiği en büyük ar-
mağan, çoğulcu demokrasi ve insan haklarına dayalı laik
ve demokratik hukuk devletidir.
Çeşitli soylar, çeşitli dinler ve eşitli mezhepler ancak ve
ancak laik ve demokratik bir devlet yapısında bir arada ya-
şayabilirler.
Bugün Türkıye'de Azerbaycan olayları nedeniyle özel bir
bağlamda yeniden gündeme gelen "ırkçılık-Turancılık" ve
"islamcılık" Türkiye'de yeni yeni gerginliklere ve sorunlara
yol açabilir.
Bulgaristan'daki Türk soydaşlarımızın sorunları henüz çö-
zülmüş sayılmaz. 'Ermeni soykırım tasarısı"n\r\ ABD Sena-
tosu'ndan geçmesinden sonraki olası gelişmeleri kimse bu-
günden kestiremez. Güneydoğu yörelerimizdeki etnik terör
de son bulmuş değil.
Kürt sorunu da giderek büyüyor...
Bu koşullarda patlak veren Azerbaycan olayları, ABD Se-
natosu'nda görüşme sırası bekleyen "Ermeni soykırım ta-
sansı"r\a siyasal ve ideolojik destek sağlamak için kullanı-
lıyor.
Batı, Azerbaycan olayında "Hıristiyan Ermeniler"ın Dağ-
lık Karabağ bölgesinde "Müslüman Azeriler" tarafından sal-
dırıya uğradıklarına, Sovyet ordusunun Azerbaycan'a bu ne-
denle girdiğine inanıyor.
Batılı televizyon kanalları bu düşünceyi sergiliyor.
Haber ajansları. olayları dünya basınına böyle duyuruyor.
Türkiye bütün bu sorunlarla kuşatılmıştır.
Bu sorunların her biri soğukkanlı çözümleri gerektiriyor
Çünkü bu sorunların bir tanesinde izlenecek yanhş yol,
fürkiye'yi yeni açmazların içine sürükleyebilir.
Bu koşullarda, "Turancılık düşleri" kurmak yerine Lozan
Antlaşması'na dayalı hakları birer birer ellerinden alınan Batı
Trakya'da "Pan-Helenik" ve şoven baskılar altında yaşayan
Türk azınlığı ile ilgili hakları savunmak, bu olayları izlemek
daha gerçekçi olmaz mı?
1. Dünya Savaşında Araplar, Osmanlı ordusuna karşı İn-
gilizlerle birleştiler. Demek islamcılık, çeşitli ulusları birleş-
tirmedi.
Bugün de Arap - İslam ülkeleri ayrı ayrı devletlerin çatıla-
rı altında yaşıyorlar. İslam ülkeleri arasında zaman zaman
kanlı çatışmalar da yaşanıyor.
1. Dünya Savaşı yıllarındaki "Vatan ne Türkiye'dir Türkle-
re ne de Türkistan / Vatan müebbet büyük bir ülkedir, Turan"
dizelerine yansıyan Turancılık coşkusu Osmanlı ordusunu
Azerbaycan'da, Bakü'ye ve Gence'ye kadar sürüklemişti.
Bu serüven sonunda Türklerin elinden az kalsın Anado-
lu da kaçıyordu.
Bugün insanlığın gündemi insan hakları ile belirleniyor.
Bu koşullarda Batı Trakya'daki soydaşlarımızın antlaşma-
lardan doğan haklarını yalnızca Yunanistan'a değil, bütün
dünyaya karşı savunmalıyız.
Batı'nın Ermeni terörü ve Azerbaycan olaylarında takın-
dığı tavır insanlık ve uygarlık açısından yüzkarasıdır.
Bütün bunları gücümüz yettiği, olanakların elverdiği öl-
çüde dünya kamuoyuna anlatmamız gerekiyor.
Ankara ve istanbul sokaklarında "tekbir" getirerek
"İslamcılık" ve "Turancılık" gösterileri yapmak bu sorunlara
ve konulara çözüm getirmez.
Gümülcine sokaklarında "Pan-Helenik" duygulardan kay-
naklanan şoven baskılardan yakındığımız günlerde "Pan-
Türkist Turan düşleri" görmek bir büyük çelişkidir.
Bu çelişkinin faturasını da ödeyenler, Türkiye'deki göste-
riciler değil, hep Batı Trakya ve Bulgaristan'da yaşayan soy-
daşlarımız oluyor.
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
(Baştarafı 1. Sayfada)
hatası" yapmıştı. Seçim sabahı
"anladığı anlamda uyum sağlan-
madığını" öğrenmiş, ne var kı ka-
rarım altı saat sonra açıklamıştı.
Organize oy gücüne karşı sava-
şanlar, çelebilecekleri delegele-
re ulaşmakta zorluk çekmişlerdi.
inönü'nün duyurumu saatler
önce olsaydı sonuç değişir miy-
di? Hayır. fazla degişmezdi. Ku-
rultayın Baykal egemenliğine
karşın beş kişiyi PM'ye almasını
bugün yere göğe sığdıramayan-
lara birkaç isim daha vermekten
öteye gitmezdi. 'Yenilikçi" diye
adlandırılan ekibin listeyi delme-
sine büyük önem vermek, buna
dayanarak kurultay iradesinin ne
denli bilinçli olduğunu öne sür-
mek, particilikteki gerçekler kar-
şısında bir avuntudan öteye git-
miyordu.
Taze birömek, particilik anla-
yışını somutlaştırabilir. SHP Ge-
nel Merkezi'ne dün gidenler, dör-
düncü katı an kovanına benzeti-
yorlardı. Altıncı kata, görevli sek-
reterlerin dışında hemen kimse
uğramıyordu. Dördüncü Baykal
1
ın, altıncı ise inönü'nün çalıştığı
katlardı. Kurultaydan sonra ger-
çek patronun kim olduğunu kav-
rayan particiler, taraftarlar elbet-
te bilinçli bir dürtünün etkisiyle
Baykal katına yığılıyorlardı.
Partinın dışarıya dönük uygu-
lamalarında sıkılmış bir yumruk
gibi vurduğu yerden ses getire-
cek biçimde uyum göstermesi
genel istekti. Dün de, bugün de.
İç dırıltılar sürdürülmeyecekti,
çünkü Baykal ekibi "mutlak
egemenlığiyle" iç dırıltılara ola-
sılık tanımayacaktı. Genel baş-
kanla genel sekreter -bu aşama-
da- uyum içinde görüneceklerdi.
Bu da doğruydu. Fakat genel po-
iitikanın çizilmesinde, özellikle
partı içi yönetimde her oylama-
ya gıdişte; liderden çok, PM ile
MYK'ya egemen olanların eği-
limleri kazanacaktı.
İki gündür inönü, demokrat
doğasına uygun konuşmalar ya-
pıyor. Oar boğazlardan geçerken
belki de bir genel başkanlık so-
runu çıkarmamaya özen gösterı-
yor. Ne var ki yanıtı verilemeyen
soru, sonucu içıne sindirip sin-
dıremedığinden kaynaklanıyor.
Inönü'yü yeterince dikkatle izle-
yen genel merkez yöneticileri,
genel başkanın "psikolojik bir
hazırlık" döneminden geçtiğini
söylüyorlar.
Içlerinden biri "inönü'nün duy-
gu ve akıl dünyasıyla liderlıği be-
nımsedığini biliyoruz" diyor. Li-
derin "güç kaybettiğini" kabul
ediyorlar. Genel başkanının ya-
vaş yavaş "gerçeğe uyacağın-
dan" kaygı duymuyorlar. Söz sa-
hibı bir kaynaktan bir cümle ku-
lağımıza çarpıyor, öne sürülen
kanıları ve mantığı tırmalayan bir
cümle... "İlk seçime İnönü ilegit-
mek kararında" olduklarını bildi-
riyor.
Peki, ya sonra?.. Akla birçok
senaryo gelebilir. Zamanı getme-
yen senaryolar, ama "ilk seçime
kadar inönü ile gitmek" bir karar
ise çok önemli bir stratejinin
ipuçlarını veriyor.
Adım adım ilerleyen gelişme-
leri dikkate alarak bu karar, "te-
pe noktayı ikilikten bire indirme-
nin zamanlaması yapılmış" diye
yorumlanabilir. Dün sabah Mec-
lis grubunda konuşan inönü'yü
izlerken "psikolojik hazırlık" dö-
nemini artık geçirdiği, önündeki
tabloya serinkanlılıkla bakarak
olası tutumunu bıçimlendirdiği
izlenimini aldık.
Uzun konuşmada, bir iki
cümleyle partiye, daha çok dış
politikaya eğiliyor. Sadece "ye-
ni yönetimin SHp'yi bir an evvel
iktidara götürecek çaltşmalar
yapmasını istiyorum" diyor. Mil-
letvekillerini genel merkezle bir-
likte çalışmaya çağırıyor.
Bu cümleler genel olarak "ye-
ni yönetimle birlikte iktidara gide-
cek yolda uyumlu çalışma için-
de bulunacağını" duyumsatmak-
tan çok, yönetimde hem var olan
hem de kendini soyutlayan bir tu-
tumu sergiliyor. Böyle bir hava
veriyor. Kuşkusuz üzerine düşen
gorevi yapacak, ama her açıdan
sorumluluk egemen kadronun
omuzlarında olacak. Sözcükleri
tartarak kullanmakla ünlenen
İnönü, "yeni yönetimle birlikte
partiyi iktidara taşıyacağını" da-
ha kesin biçimde söyleyebilirdi.
Son günlerde böyle konuşmuyor.
inönü, olaya mantıkla baKma-
ya çalışıyor, mantığını zorluyor.
Anketö'rler
Aranıyor
160 11 76 - 161 07 28