Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 OCAK 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
İsraiFde
uzlaşma
• KUDÜS (Ajanslar) —
Israil Başbakanı tzak
Şamir, Bilim Bakanı Ezer
Weizmann'ı kabineden atma
karannı gen aldı. Böylece
ülkede ciddi bir siyasal
bunalım son anda önlendi.
Şamir ile Weizmann
arasında dün yapılan
görüşmede uzlaşma
sağlandı. Yetkililer
tarafından yapılan
açıklamaya göre, vanlan
uzlaşmada, Ezer
Weizmann'ın hLkümet Oyesi
olarak kalması, ancak
önemlı kararlann alındığı
"12 kişilik iç kabine"den
istifa etmesi kararlaştınldı.
PKK davası
• DUSSELDORF (AA) —
Federal Almanya'nın
Düsseldorf kenti Eyalet
Yüksek Mahkemesi'nde
görülmekte olan 18 sanıklı
PKK davasının dUnkfl
oturumu, beklemekle geçti.
Tutuksuz olarak yargılanan
Hasan Engizek'in duruşma
saatinde gelmemesi
nedeniyle uzun bir süre
duruşmaya başlanamadı.
Daha sonra adli tıp
doktoru ile duruşmaya
gelen Hasan Engizek'in
tansiyonunun yüksek
olması nedeniyle bir saat
kalabileceği doktor
tarafından açıklandıktan
sonra, mahkeme başkanı
Engizek'in yeniden muayene
edilmesi için karar aldı ve
duruşmaya ara verdı.
EMEEden
Iran*a çagrı
• BEYRUT (AA) —
Suriye yanhsı Şii EMEL
örgütüyle İran yanhsı
Hizbullah arasında II gün
önce Güney Lübnan'da
başiayan çatışmalar yer yer
sürerken, EMEL örgütü
İran yönetiminden,
Hizbullah'a silah
vermemesini istedi. EMEL
lideri Nebih Berri, Lübnan
Radyosu'ndan yayımlanan
demecinde, İran
Cumhurbaşkanı Ali
Hamaney'e Hizbullah'a
silah sevkiyannın
durdurulması çağnsında
bulundu.
Fang, Çiıı'i
terk edecek
• HONG KONG (AA) —
Pekin'deki ABD
BUyükelçiliği'ne haziran
ayında sığınan Çinli rejim
aleyhtarı bilim adamı Fang
Lizmi'nin, bu ayın 27'sinde
Avustralya'ya gideceği öne
sürüldü. Hong Kong'da
yayımlanan Pai Sheng
Gazetesi'nin haberine göre
ABD, Çin ve Australya
yönetimleri arasında vanlan
bir anlaşma uyarınca Fang,
Canberra'ya gidecek.
Gazete, ABD Başkanı'nın
Ulusal Güvenlik Danışmanı
Brent Scowcroft'un 9 ve 10
aralıkta Pekin'e yaptığı
ziyaret sırasında Çinli
yetkililerle Fang'ın
Avustralya'ya gidebilmesi
konusunda anlaşma
sağlandıgını, sorunun
Avustralyalı bir yetkilinin
19 aralıkta Pekin'e yaptığı
ziyaret sırasında da ele
alındığını yazdı.
Gelalabat'a
saldın
• KABİL (AA) —
Afganistan'da mücahitlerin
Celalabat kentine karşı
geniş çaplı bir saldın
başlattıklan bildirildi. Kabil
tclevizyonunun haberine
göre, mücahitler kentin sivil
kesimini de roket ateşine
tuttular, hava ve topçu
desteği ile karşı saldırıya
geçen hükümet birlikleri ise
14O'tan fazla mücahidi
öldürdüler. Saldın sırasında
Celalabat Havaalanı'nın da
bornbalandığı bildirüiyor.
Kış süresince doğudaki
garnizon kenti Celalabat'la
Kabil arasındaki tek
bağlantı hava yoluyla
sağlanıyor.
Ürdün'de
güvenoyu
• AMMAN (AA) —
Urdün Parlamentosu, 6
arabkta kumlan Mudar
Badran başkanhğındaki
yeni hükümete güvenoyu
verdi. Şeriata geçilmesi
isteginde bulunan
Müslüman Kardeşler
Grubu'ndaki 20
miüetveküinden 19'unun,
hükümete güvenoyu verdiği
dikkat çekti.
SenatörDole'un Ermeni karar tasarısı, 1990'ın da gündeminde
ABD ile 'gerginlik' beklentîsiErmeni karar tasarısı, Türk-ABD
ilişkilerini yeni yılda ciddi bir gerginliğin
eşiğine getirebilir. Dole'un tasarıyı
Senato'dan geçirme yolundaki çabalan
sürüyor. ABD'de "Ermeni soykırımını"
tanıyan sesler giderek yükseliyor.
Türkiye'nin tasarıya karşı takındığı sert
tavır ABD'de gereldi etkiyi göstermedi.
Tasarıya Özal'ın gösterdiği tepkinin
'gayet cılız kaldığı' yönetimin
dikkatinden kaçmadı. BUSH — Öncri metni. DOLE — İoadını sürdunnor.
UFUKGÜLDEMİR
WASHINGTON — ABD'de
Senatör Robert Dole tarafından,
yakında senato genel kuruluna ge-
tirilmesi beklenen Ermeni tasarı-
sının, senatodan geçmesi halinde
yeni yılda Türk-Amerikan ilişki-
lerini ciddi bir gerginlik bekliyor.
Dole, tasarıyı nisan ayından
önce yetiştinnek istiyor. Ancak
senato genel kurul gündemine, ge-
çen yıl adalet komitesinden geçen
metnin mi, yoksa Beyaz Saray'ın
girişimleri sonucunda "s«-
landınlnuş" tasannın mı gedrile-
ceğı henüz kesinlik kazanmadı.
Başkan George B*sh, geçen aylar-
da Dole'a bir "öocri metni" gön-
dermişti. Beyaz Saray, Dole ve
Kaliforniya'ıun Ermeni asıllı va-
lisi Dökmedyan arasındaki üc-
gende sıkı müzakere konusu oldu-
ğu bildirilen bu gizli önerilerin
Amerikan Ermeni cemaatince
"tatminkâr bulunmadığı" kayde-
diliyor. Ermeni lobisi "soykınm"
sözcüğünden vazgeçmiyor. Oysa
"şu ya da bn üduptâki hiçbir
metin" Türkiye açısından da ka-
bul edilebilir değil. Bu yüzden Do-
bir politikacıya dönüşme tehdidi
ile de karşı karşıya. Dole'un ya-
kın çevresinden gelen haberler, ta-
sannın "çapraz ateş" hattında
kalan senatöriln elini yakmaya
başladığını gösteriyor.
Ancak bu çapraz ateş henüz
Dole'u tasandan vazgeçirecek yo-
ğunluğa da ulaşmış değil. Senatör
üç hafta önce bir grup kongre
le, verdiği karar tasansının rehi- üyesi ve bizzat bu gezjye davet et-
ni olmuş durumda. Enneni lobi-
si senatörün geri adım atıp atma-
yacağını izliyor. En ufak bir " » -
afiyetüün" bedelinin yüksek ola-
cağını Dole iyi biliyor. öte yan-
dan başkanhğa adaylı-
ğını koymuş ciddi bir siyaset ada-
mı olarak Dole'un "imajı" Ame-
rika'nın Türkiye gibi yakın bir
müttefiki 11e ilişkilerini tek başı-
na bozmayı başannış beceriksiz
tiği Miamili milyoner işadamı ar-
kadaşı Sarkls Soghanalian ile Ar-
jantin'e gitti. Otelinde Arjantin
Ermeni cemaatinin önde gelenle-
rini kabul eden Dole, Amerikan
basınına yansıdığı kadanyla on-
lara "sadece Amerikan dışişleri-
nİD lasanya karşı olmakJa kalma-
yıp silah şirketlerinin de tasannuı
geçmemesi için yogıın lobi
yapttgından" yakındı. Grup için-
de bulunan Senatör Larry Press-
ler de aynı konu çerçevesinde,
"soguk savaşm sona erdigi, elek-
tronik istihbaratııı önem kazandı-
ğı bir çagda Türkiye'nin Sovyet-
lef ve Batı arasında tampon raat-
tefik olarak önemtaü kaybetmeye
başlayabUecegini" iddia etti. Ar-
jantin Enneni cemaati liderlerinin
armagan olarak verdiği 1918-1920
arasında kurulmuş Ermenistan
devletinin armasuun tıpkısını da
kabul eden Dole, "Henüz Usan-
daa vazgecmeye hazır olmadıgı-
DI ve yeni yüda lasanyı kongreye
gedrmek Utedigimi " sözlerine ek-
ledi.
Türkiye'nin önlemleri
Eğer Dole dediğini yapıp tasa-
nyı getirirse ve bu da "karara dö-
nöşttrae" Türkiye'nin de atacağı
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın insan hakları raporu Kongre'ye sunuluyor
Türkiye için kritik bir rapor
YASEMtN ÇONGAR
ANKARA — Yeni yılın Uk ay-
lan Türkiye-ABD ilişkileri açısın-
dan büvük önem taşıyor. Senato-
nun gündemindeki Ermeni tasa-
nsının kaderinin belirleneceği
günlerde, ABD Dışişleri Bakanlı-
ğYnın Türkiye'ye de geniş yer ve-
ren yıllık İnsan Hakları Raporu
açıklanacak.
Amerikan dışişleri kaynakların-
dan edindiğimiz bilgiye göre, Dı-
şişleri Bakanhğı'nın 31 ocakta
kongreye göndereceği ve şubaı
ayımn Uk haftasında basına açık-
lanması beklenen tnsan Hakları
Raponı'nda Türkiye'deki insan
haklan uygulamalan, Kürt soru-
nu ve Bulgaristan'daki Türk azın-
hğın durumu aynntılı biçimde ele
ahnıyor. ABD Dışişleri Bakanı
Jamcs Baker'ın insan haklanndan
sorumlu yardımcısı Joshua Gil-
der'ın koordinatörlüğünde hazır-
lanan raporun Türkiye ile ilgili
bölümüne son şekli bugünlerde
verilecek. Yetkililer, raporda Bul-
garistan'da yaşayan Türk azınlı-
ğın sorunları ve 300 bin kişinin
Türkiye'ye geh'şi hakkındaki de-
ğerlendirmenin, bu ülkedeki yö-
netim değişikliği ve Türk azınh-
ğa verilen yeni haklar göz önüne
alınarak değiştirileceğini belirti-
yorlar. Bu bölümde yer alan gö-
rüş ve destirilerin Türkiye'nin
beklentilerine cevap verecek bir
kapsamda olduğu, ancak Türk
da özel bir bölümde söz ediliyor.
Bu bölümde, Güneydoğu Anado-
lu'daki şiddet olaylanna değinüir-
ken "Kirt ayaklanması' (Kür-
dish insurgency) deyişi kullamlı-
yor. Amerikan dışişleri yetkilile-
ri, Avrupa Güvenlik ve Işbirliği
Konferansı'mn (AGtK) üyesi olan
Amerikan Kongresi'ne 31 ocakta gönderilecek
olan insan hakları raporunda Türkiye'ye de
geniş yer veriliyor. Raporda Güneydoğu
Anadolu'daki şiddet eyîemlerinden "Kürt
ayaklanması" diye söz ediliyor. Raporda,
Bulgaristan'daki Türk aannğın durumu da
ayrıntıh biçimde ele ahnıyor. - ;
azınlık yerine "Tıirkçe koouşaıı
Miislünıan azudık" deyişinin kul-
lanıldığı öğrenildi. Ancak rapora
son şekli verüirken bu deyişin de
değiştirilmesi olasılığı bulunuyor.
'Kürt ayaklanması'
ABD Dışişleri Bakanhğı'nın
yılhk tnsan Haklan Raponı'nda
Türkiye'deki "Kürt" varlığından
ülkelenn etnik azınlıklann sorun-
lanyla ilgilenmesinin doğal oldu-
gunu beürterek "İnsan haklan ve
azınlıklar konulan, AGtK süreci
nedeniyle içişleri olarak algılan-
maktan çıktı. Biz ABD dışişleri
olarak hem Carter döneminden
bu yana geçerli olan devlet poli-
tikamız hem de AGİK ilkeleri
doğrultusunda dost ulkelerdeki
benzer sorunlann cözümüne yar-
dımcı olmayı görev biüyoruz"
ifadesini kullanıyorlar.
tnsan Hakları Raporu'nda
Kürt sorununa ilişkin gözlem ve
önerilerin daha çok bu etnik gru-
bun kültürel ve linguistik (dil)
haklarını kullanabümesine yöne-
lik olduğu öğrenildi. Aynı bölüm-
de bazı Kürt örgütlerinin terörist
etkinliklerinden de söz edildiği ve
bu etkinliklerin sorunun çözümü-
nü guçleştirdiğinin savunulduğu
belirtiliyor.
İyimser gözlemler
ABD dışişlerinin yıllık İnsan
Haklan Raporu'nda Türkiye'deki
işkence, polis baskısı ve benzeri
uygulamâlardan ise "liımlı" bir
diUe söz ediliyor. ABD Dışişleri
yetküileri, bu çerçevede özellikle
son bir yıl içinde kaydedilen
olumlu gelişmelerin vurgulandığı-
nı beUrtiyorlar. İşkence ve uzun
süren gözaltı ve tutukluluk duru-
munun eleştirildiği raporda, Türk
hükumetinin bu sorunlara çözüm
bulma çabası içinde olduğu kay-
dediliyor. özellikle gözaltında
avukatla görüşme hakkımn sağ-
lanmasından övgüyle söz ediliyor.
ABD, Panama'dan asker çekiyor
Panama'daki Amerikan biriikleri yaklaşık iki hafta sürdnrdülderi
operasyondan sonra iilkelerine donmeye başladılar. ABD yöneti-
mi General Noriega'yı "adalete teslim edebilmek" amacıyla bu iil-
keye gönderdigi askerlerin bir bölumünü geri çekti. Operasyona ka-
tılan askerlerden 68'inin önceki gün iilkelerine döndügü 78 kişilik
ikinci bir gnıbun da dönüş hazırlığı içinde olduğu öğrenildi. Pana-
ma'da bulunan yaklaşık 27 bin Amerikan askerinin "eve döaüs"
hazırlığı sürerken iki haftalık çatışma süresince zarar gören yalnız-
ca, evleri yerle bir edilen ve pek çok yakınlannı yitiren Panamalı-
lar oldu. Öte yandan Panama'nın veni Devlet Başkanı Guillerma
Andera, Vatikan'dan General Noriega'yı ABD'li yetkililere teslim
etmesini istedi. Panama Başpiskoposu Marcos McGrath ise Norie-
ga'nın "gelecegi konusunda kendisinin karar verecegini" soyledi.
(Fotograf: Reuter)
Yunan kamuoyu açıklanan Kıbrıs belgelehni tartışıyor
30 yüdır gizlenen anlaşmaAdnan Menderes ve Karamanlis arasında imzalanan
'Centilmenlik Anlaşması'nda Türkiye ve Yunanistan'ın,
Kıbrıs'ın NATO'ya üyeliğini desteklemeleri, iki ülkenin,
Kıbns'ta NATO üsleri kurulması konusunda
görüşmeleri öngörülüyor. Yunan gazeteleri anlaşmadan
Makarios'un habersiz olduğunu iddia ettiler.
ATİNA (AA) — tngiltere Dışiş- Şubat 1959'da Zürih'de imzalanan
leri Bakanlığı'nın, 1959 yılmda "centilmenlik anlaşması"nda,
imzalanan Kıbrıs konusundaki Türkiye ve Yunanistan'ın, Kıbrıs-
Zürih ve Londra anlaşmalan Ue ü- ın NATO'ya üyeüğini destekjeme-
gili olarak açıkladığı "belgeler", leri, iki ülkenin, Kıbns'ta NATO
Atina'da yoğun tartışmalara yol üsleri kurulması konusunu görüş-
a ç t
i" • »J ı • , J meleri ve adada komünist parti-A t m a d
akı tart15malar döne- s i n i n k u r u ı m a s ı i l e k o m ü n i s t f a a -
mın Türk ve Yunan başbakanları
Adnan Menderes ile Konstantin
Karamanlis arasında imzalanan ve
bugüne kadar pek bilinmeyen
"centilmenlik anlaşmaai" ile im-
(ıa edildiği ileri sürülen iki "mu-
tabakat metni"nden kaynaklandı.
Bu gizli mutabakat metinlerin-
den son ikisinin Amerikan ya da
liyetlerin engellenmesi öngörülü-
yor.
Aniaşmada, üçlü ittifak tarafın-
dan Kıbns'da kurulacak askeri
karargâhın komutanının kura ile
belirlenmesi ile nihai anlaşmala-
nn imzalanmasından sonra derhal
adadaki olağanüstü tedbirlerin
kaldyılması ve genel af ilan edil-
Ingüiz belgeleri olup olmadığı ise ra
esi beliıtiliyor.
henüz belirlenemedi.
Yunan basımnda fotokopisi ile
birlikte yayımlanan şekliyle Men-
deres ile Karamanlis arasında 11
Aniaşmada aynca, Türk ve Yu-
nan hükümetleri ile Kıbns Rum ve
Kıbns Türk toplumlannın tayin
edeceği temsüdlerden oluşacak bir
komitenin en kısa zamanda Kıb-
rıs Anayasası'nı hazırlaması kay-
dedilerek tngiliz, Türk ve Yunan
Dışişleri bakanhklannın beürleye-
ceği hukuk uzmanlarımn danış-
man olarak bu komitede yer ala-
bilecekleri öngörülüyor.
Menderes - Karamanlis anlaş-
masında, Kıbns Anayasası'nın
Zürih Konferansı'nda vanlan
prensipler çerçevesinde hazırlana-
cağı da ifade ediliyor.
Yunan gazetelerine göre diğer
iki belge, Londra Konferansı'mn
son gününde Türk, Yunan ve In-
giliz Dışişleri bakanlan Zorlu,
Averof ve Lloyd arasında imzala-
nan bir "mutabakat metni" ile
Zürih Konferansı'ndan sonra im-
zalandığı zannedilen bir Türk-
Yunan mutabakat belgesinden
oluşuyor.
Bu iki belge için kaynak olarak
kimden, nereden ve kime gönde-
rildiği belirsiz; ancak dokümanla-
rın varlığını kabul eden ve "Zor-
lu bize bilgi verinceye kadar bun-
lardan haberdar degildik" ifade-
si kullanılan bir belge gösterüiyor.
tngiltere Dışişleri Bakanlığı'na
ait doküman olarak gösterilen bu
belgenin tngilizce fotokopisinde,
ABD Dışişleri Bakanhğı'nın res-
mi ismi olan "State Department"
kelimeleri okunuyor.
Yunan gazeteleri, ABD Dışişleri
Bakanlığı'na Ankara'dan gönde-
rilmiş rapora dayandırdıkları her
iki dokümanın tngiliz arşivlerin-
de bulunamadığını, bu yüzden de
imha edilmiş olduklan için Ingi-
liz Dışişleri Bakanlığı tarafından
açıklanmadığını ileri sürdüler.
Yunan gazeteleri, Menderes -
Karamanlis arasındaki centilmen-
lik anlaşmasından Makarios'un
habersiz olduğunu iddia ettiler.
Gazetelere göre Makarios'un bu
dokümanlan öğrenip öğrenmeme-
si konusunda Ankara - Atina -
Londra arasında "gizli diplomasi"
yapıldı. Gerçekte ise Yunan gaze-
telerinin sözünü ettikleri tarihte
Makarios, tngilizler tarafından
Hint Okyanusu'ndaki Şeysel Ada-
lan'na sürgüne gönderilmiş bulu-
nuyordu.
adımlar var. Ankara'mn geçen
yıllarda siyasi nedenlerle ticari
ihale iptal etmiş olması Washing-
ton'da bilinmeyen bir şey değil.
Tasannın geçmesi halinde yürür-
lüğe girecek ikinci önlern paketi
ise ikili savunma ilişkilerinin as-
kıya aünması sonucunu doğura-
bilecek sertlikte. Bu çerçevede,
özellikle önümüzdeki yıl arahk
ayında süresi dolacak olan SEİA'-
nın (Savunma ve Ekonomik tşbir-
liği Anlaşması) uzatılmasının er-
telenmesinin gündeme gelmesi söz
konusu. Tasan karara dönuşür-
se, Türkiye'nin SEtA görüşmele-
rinin başlaması gereken eylul
1990'dan önce Washington nez-
dinde sert bir protesto girişimi
yapraası olasılığı ağırlık taşıyor.
Bunun, bir notayla, savunma iliş-
kilerinin tek taraflı olarak askıya
alınması olabileceği ya da ABD
tarafından eylül ayından önce gö-
rüşmeye çağrılarak bu görüşme-
ler sırasında SEİA'mn uzatılma-
sımn ertelenmesi göruşünün Was-
hington'a iletilebileceği bildirili-
yor.
Özal faktörii
Amerikan yönetiminde Türki-
ye'nin bu kararhhğından kaynak-
İanan alarm verici bir hava var
mı? Şu ana kadar böyle bir hava
görülmüyor. Türkiye'nin sert ka-
rarları konusunda ne duşündük-
leri sonılduğunda, "Aakara'nın
bir dahaki SEİA'ya ek oiarak is-
teyecegi yan mektupta daha bag-
layıa ifadeter lalep edebflecctmi"
setmemiş gibi davranıyorlar. Bu
havada olmalannda "Ozal faktö-
rünön" etkisi haylı büyuk. Türki-
ye'den Ermeni karar tasarısı ile il-
gili olarak yükselen feryatlan ga-
yet iyi analiz etmişler ve bu fer-
yatlar arasında Cumhurbaşkanı
özal'ın "gayet cıhz kaldığı" dik-
katlerinden kacmamış. "Ozal lep-
ki gosterenlerin başuu çekmiyor"
diye özetledikleri bu durumu,
özal'ın Ermeni karar tasansını
fazla önemsemediği şeklinde algı-
lıyorlar. Ayrıca 1984'te Ermeni
karar tasarısı, Temsilciler Mecli-
si'nden geçtiğinde özal'ın "yaüş-
tuna demeçler verdigini" hatırla-
tıyorlar. Türkiye'nin reel politika-
dan sapacak bir noktaya gitmesi-
ne özal'm izin vermeyeceğini dü-
şünüyorlar. Bu anah'zler onlan
Reagan yönetiminin aksine, Er-
meni karar tasarısı aleyhine ka-
muoyu önünde tutum almaktan
ahkoyuyor. Tasan, "mümkünse
yönetimin adı bulaşmadan kendi
kendine eriyip gitsin" istiyorlar.
Bush'un birkaç hafta önce soy-
kınm konseyi üyeliğine Ermeni
soykınmı takipçilerinden Bayan
Dukakis'i getirmiş olması da
Türkiye'nin davasının Amerikan
yönetimini yeterince kıpırdatama-
dığım gösteriyor. Bayan Dukakis,
geçen aylarda alkol bağunhlığı ne-
deniyle hastaneye yatırıldı. Bu
olaya çok üzülen Barbara Bush'-
un da telkiniyle Başkan Bush, Ba-
yan Dukakis'in toplum içinde yeri
olduğunu vurgulamak amacıyla
onun için bir kamu görevi duşün-
meye başladı. Ve üyeleri ABD
Başkanı tarafından atanan soykı-
nm konseyi üyeliğine getirdi. Bu
gayet insani bir jest, ama öte yan-
dan Bush'un bu jesti yaparken söz
konusu konseyin, Ermeni olayla-
nnın Washington'da kurulacak
soykınm müzesinde yer almaya
değer bir "soykınm" olup olma-
dığını saptamak misyonuna da sa-
hip olduğunu göz ardı ettiği gö-
rulüyor. Yani Ankara'mn tüm
sert önlemlerine karşın, Beyaz Sa-
ray'ın kafasında Türkiye'nin iç
politik mülahazalann Ustünde bir
faktör olarak sivrilemediği anla-
şüıyor. Siyasete egemen olan bu
olgunun dinsel bif tabanı da var.
Geçen haftalarda bu çerçevede iki
önemli gelişme oldu. Birincisi,
Amerikan ve Kanada'daki Yahu-
dilerin dini liderlerini çatısı altın-
da toplayan "Amerikan Hebrew
Congregation" adJı Meclis, uzun
tartışmalardan sonra "Ermeni
soykınmııu" kınayan bir karar
kabul etti. Ikincisi de, yine Ame-
rika'daki çeşitli kiliseleri çatısı al-
tında toplayan "Naüonal Cosa-
cü Of Cburces" adlı kurumun yö-
netim kurulu, "Dünya Kilisder
Buügi'niıı" karan uyarınca Sena-
tör Dole'un karar tasansını des-
tekleyen bir açıklama yaptı. Böy-
lece Amerika'daki tüm etkili din-
ler, "Ermeni soykınmını" tam-
mış oldu. Bu durum Enneni lo-
bisinin önümüzdeki aylarda
kongrede girişeceği kampanya sı-
rasında kuşkusuz sürekü vurgula-
nacak. Ermeni lobisinin bu kanı-
panyaya yan unsur olarak kullan-
dığı bir başka konu da "Kiirt so-
niflu." tki hafta önce Sovyet
Meclisi dahi bu yönde bir çabaya
tamk oldu. Aralannda Sovyet Er-
menistaıu Başkan Yardımcısı Mi-
ro Msdoyan da olan bir grup,
meclise yolladıklan ve kürsüden
okunan bir telgrafla "Kaikaslar-
da otonom bir Kürt devleti kural-
masım" talep etti. Amerika'daki
Enneni lobisinin önümüzdeki dö-
nemde Kürt konusuna daha da
asılması olanak dahilinde.
DUNYADA BUGUN
AIİStRMEN
Şu İşe Bakın...
Türkiye'de 1990'ın nasıl olacağı, 1989'dan belliydi. 31 aralık
gecesi saat tam 24'te, her şey bıçakta kesilip yepyeni bir dönem
açılmadığına göre bunda şaşacak bir yan da yok. Daha 1990'a
adım atar atmaz gariplikterin de başladıgını gördük. Susması,
sesini çıkarmaması gerekenler, 1990'ın ilk gününde en çok to-
nuşanlar oldular.
Bunların başındaTOgeliyor. TÖ Çankaya'dan beri. ulusal uz-
laşma çağrısı yapıyor. Sanki bu konuda kendisine yapılan çeşit-
li çağrılan dınlemiş ve akiın yolunu tutmuş gibi TÖ şimdi ulusal
uzlaşmanın şampiyonu kesilmiş. Oysa Çankaya'daki varlığı ile
bile TÖ ulusal uzlaşmaya karşı çıkıyor.
Evet, ülkemizde ulusal uzlaşma çağrılannın yapıldığı yerdir
Çankaya. Çünkü olağan koşullarda oraya çıkan kişi, secilme bi-
çimiyle de ulusal uzlaşmanın simgesi halindedir.
Ama TÖ öyle değil; o halkın büyük çogunluğunun istencine
karşı oraya tırmandığına göre ulusal uzlaşmadan söz etmesi bir
anlam tasımaz.
Artık TO'den, Anavatan iktidarının bakanlan da şikâyet ediyof-
lar. Ertuğrul Özkök dünkü yazısında, TÖ'nün başbakanları liste-
sinde de yer almış bulunan bir bakanın, Çankaya'nın yeni konu-
ğundan yakındığını söylüyordu.
Doğrusu, şaşmamak elde değil. Sanki, ulusal istence karşı
TÖ'yü Çankaya'ya taşıyan ANAP'lılar değilmiş gibi, şimdi Sayın
Bakan bu durumdan yakınlyor
Oysa, olayın baş sorumluları arasında olan hükümet üyeleri-
nin ve ANAP mılletvekillerinin büyük bölümünün bu konuda sus-
maları, konuyu elden geldiğınce açmamaları gerekir.
Amaonlar sorumltıluğu kendilerinin olan olaydan rahat rahat
yakınıyorlar.
Tıpkı enflasyon konusunda TÖ'yü taklit eden Kececiler gibi,
Keçeciler enflasyondan yakınıyor ve konunun uiusal bir sorun
olduğunu soyteyerek sorumluluktan kurtulmak ya da kendi so-
rumluluk alanlarını genişletmek istiyor. Keçeciler'e bakarsanız,
enflasyonu, tek başına hükümet denetim altına alamazmış, iş-
çinin, memurun da bu konuda kendisine düşeni yapması gere-
kirmiş.
Enflasyonu yüzde 10'a indireceğini soyleyerek işbaşına gelen
bir iktidarın bakanı, bu denli rahat, bu denli vurdumduymaz ise
ülkemız gerçekten ciddi bir illetin pencesinde kıvranıyor demektir.
Susması gerekırken konuşanlar, gaf üzerine gaf yapıyor, çam
üzerine çam deviriyorlar ve bundan da hiç sıkılmıyorlar.
Nıtekim, Yıldınm Akbulut da yılın ilk günü Abant'ta yaptığı ba-
sın toplantısında DYP Genel Başkanı Demirel'e çalmış ve "Türki-
ye Romanya değil" demiş.
Herhalde bu konuda hiç konuşmaması gereken kişi, şu ya da
bu biçimde Başbakanlık koltuğunda oturan zat olsa gerek.
Evet Akbulut haklı, Türkiye Romanya değil, hatta Bulgaristan
da değil. Ancak tümcenin bir eksiği var. Kısa zaman öncesine
kadar, özgürlükler konusunda Türkiye'nin de gerisinde olan bu
ülkeler yeni gelişmeler sonucunda yeni ufuklara yelken açmış
bulunuyorlar Ne Romanya 1 Ocak 1989'daki Romanya'dır ar-
tık, ne de Bulgaristan 1 Ocak 1989'daki Bulgaristan.
Bulgaristan yeni gelişmelerie soydaşlarımız sorununu da çöz-
me yoluna girmiş görünüyor.
Romanya ise ulusal istenci yansıtmayan her türtü cözüme karşı
çıkıyor ve nisan ayında yapılacak seçimlerle ülkede yönetim kad-
rolarını, ulusal istenci yansıtacak biçimde olusturmayı öngörü-
yor.
Romanya artık diktatörlükle yönetilmiyor. Klasik anlamcla dik-
tatörlük, azınlığın çoğunluğa baskı yaptığı, hakkı olmadan ço-
ğunluğu yönetmeye kalktığı yönetimin adıdır. Bu durumda, ben
Yıldınm Akbulut'un yerinde olsaydım, diktatörlük benzetmesini
ağzıma almaktan özenle kaçınırdım.
Gerçekten günümüzde artık Türkiye Romanya kadar bile değil.
Ama Türkiye'de toplumun, şu anda aldatıcı bir biçimde tepki-
sizmiş izlenimini vermesi, susması gerekenlerin konuşmasına
yol-açıyor. Susması gerekirken konuşanlar ise kamu vicdanın-
daki yaralara yenilerini ekliyorlar.
Herkesin umutla girdiği 1990'a, hiçbir şeyi değiştiremeden,
ileri doğru adım atamadan gvren Türkiye'de toplumsal gergınli-
ği azaltıp tansiyonun artmasını engelleyerek rejimın sorunlan-
na kendi içinde çözümler bulabilmesıni sağlamanın ydu, sus-
ması gerekenlerin akıl ve mantıkla bağdaşmayan sözler etme-
lerı değildir.
Yarın öbürgün Türkiye'de insanlar sokağa dökülürse -ki bunu
hiç de istemiyoruz ve sağlıklı çözümün bu yolla elde edilebile-
ceğini sanmıyoruz- susması gerekirken konuşanlar, çevrede so-
rumlu ararken önce aynaya bakmak zorundadırlar.
Şimdiye kadar sağduyulu hiçbir uyarıya kulak asmayan o ki-
şilerin, bu gerçeği de göreceklerini sanmıyoruz ya.
SSCB
KarabağVla çatışma
1 ölü 6 yarah
31 aralık - 1 ocak tarihlerinde Nahcivan'ın İran
sınırında Azeriler'in düzenlediği eylemin sınırın iki
yakasındaki Azeriler'in ayrı yaşamasını protesto
gösterisine dönüştüğü, eylemde sınır ihlal edildiği için
Iran'ın SSCB'yi protesto ettiği bildirildi.
MOSKOVA (Ajanslar) — Sov-
yetler Birliği'nin Azerbaycan sı-
nırlan içinde yer alan dağlık Ka-
rabağ özerk bolgesinde, önceki
gün Ermenilerin, Azerileri taşıyan
bir yolcu otobüsüne saldırmalan
sonucu çıkan çatışmalarda 1 Er-
meni militanın öldüğü, 2'si asker
altı kişinin de yaralandığı bildiril-
di.Sovyettelevizyonunun haberi-
ne göre Azerbaycan'ın Agdam
kentinden dağlık Karabağ bölge-
sindeki Susa kentine gitmekte
olan Azeri yolcuları taşıyan bir
otobüse, Stepanakert'ten geçmek-
te olduğu sırada Ermeni militan-
lar saldırıya gıriştıler.
öte yandan Sovyetler Birliği'-
nin Ermenistan Cumhuriyeti için-
de kalan, ancak Azerbaycan'a
YUNANİSTAN
bağlı olan Nahcivan Özerk Cum-
huriyeti'nde 31 aralık ve 1 ocak
tarihlerinde İran sınınnda meyda-
na gelen Azerilerin düzenledikle-
ri eylemin, sınırın iki yakasında
yaşayan Azeri halkın ayrı yaşa-
masını protesto gösterisine dönüş-
tüğü ve tran'ın söz konusu gös-
teride sınırlannın ihlal edildiği ge-
rekçesiyle SSCB'yi protesto etti-
ği bildiriliyor.
Sovyet televizyonunun haberi-
ne göre aşırı içki ya da uyuştunı-
cu almış olduklan anlaşılan ve
"aşın görüşlü eylemci" olarak ni-
telenen, sayılan belirtilmeyen bazı
kişiler, tran-Nahcivan sınınnda,
Sovyet askeri birliklerinin koru-
duğu sınır karakollanna saldırdı-
lar.
Saecı lider Averof öldü
STELYO BERBERAKİS
ATİNA —
Yunanistan'ın
eski Dışileri ve
Savunma Ba-
kam Evangelos
Averof (80) ge-
çirdiği kalp kri-
zi sonucu dün
Appolonios
Hastanesi'nde
öldü.
Orta Yunanistan'ın Trikala
kentinde 1910 yıhnda doğan Ave-
rof, aynı zamanda üyesi olduğu
sağ eğüimli Yeni Demokrasi Par-
tisi (YDP)nin Fahri Başkamydı.
1981-84 yıllan arasında YDP'nin
başkanlığında bulunan Averof,
1974-81 döneminde YDP hükü-
metlerinde Dışişleri ve Sanvunma
Bakanhklannı üstlenmişti. Yuna-
nistan'ın en deneyimli siyaset
adamlarından biri olan Averof-
•un Türk-Yunan ilişkileri ve Kıb-
ns konulannda oldukça büyük
rolü oldu.