Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 OCAK 1990 KULTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5
'Mozart ve Türk Müziği'
• ANKARA (AA) — Avrupa ülkelerinde büyuk
etkinliklerle 1990 yılında kutlanacak Mozart'ın 200. ölüm
yıldönümüne, Türkiye de Mozart'ın çeşitli yapıtlarından
oluşan bir plak ile katılıyor. Ünlü besteci Wolfgang
Amadeus Mozart'ın Turk muziğinden esinlenerek
hazırladığı sevilen eserler, Prof. Hikmet Şiraşek'in
yönettiği Macar Devlet Senfoni Orkestrası tarafından
plak haline getirildi. Vakıfbank'ın katkılan ile
Macaristan'da hazırlanan 2 plaklık "Mozart ve Turk
Müziği ile Türk Seslendiricileri" adlı albüm önümüzdeki
ay piyasaya çıkacak. Plakta orijinal mehter marşı,
"Saraydan Kız Kaçırma" uvertürü, Turk konçertosu da
denilen "5. Keman Konçertosu", "Flüt Arp Konçertosu",
"Küçük Bir Gece Müziği" ve Türk bestecisi İlhan
Usmanbaş'ın Mozart'ın bu yapıtmdan esinlenerek
hazırladığı eser yer alıyor. Albümde flüt sanatçısı Gülşen
Tatu, arp sanatçısı Sevirn Berk ve kemancı Cihat Aşkm,
solist olarak yer alıyor.
Telif haklaraıda bir dava
• ANKARA (AA) — Plastik sanatlar alanında açılan
telif hakları davalarına bir yenisi eklendi. Ressam Vahap
Demirtaş, üç eserini kendisinden izin almadan kartpostal
halinde bastıran galeri aleyhine dava açtı. Sanatçının
avukatı Ünsal Piroğlu, yaptığı açıklamada Demirtaş'ın üç
eserini izni olmaksızın kartpostal halinde yayımlayan
Eskişehir Evrim Sanat Galerisi hakkında 7 milyon liralık
tazminat davası açıldığını söyledi.
Fikret Kolverdi Sergisi
• Kültiir Servisi — Fikret Kolverdi, 23. kişisel resim
sergisini, 24 ocak çarşamba günü Edpa Sanat
Galerisi'nde açıyor. 1920'de doğan, resim çalışmalannı
Galatasaray Lisesi'nde ve Fransız Filolojisi'nde okurken
sürdüren, Cemal Bingol, Abidin Elderoğlu ve Vecih
Bereketoğlu gibi ustalarla çalışan Fikret Kolverdi, 1971
yılından bu yana İstanbul'u resimliyor. Suna Gönen sergi
broşürunde yer alan yazısında Fikret Kolverdi için şunları
söylüyor: "Fikret Kolverdi, sanat yaşamının büyük bir
bölümünde yalnız İstanbul'u resmetti. Modeli, kentin
görkemli doğası değil, insanının yaşadığı mekânlar,
yiırüdüğu sokaklar, son uykusuna daldığı kabirler oldu."
Adnan Vannca TEM'de
• Kültiir S«rvisi — Adnan Varınca'nın son çalışmalan 30
ocaktan başlayarak TEM Sanat Galerisi'nde yer alacak. 24
şubata kadar sürecek olan sergi, sanatçının yeni yönelişlerini
izleyicilere aktaracak. Adnan Varınca'nın sergisinde
natürmort, peysaj ve portreleri yer alacak. Yapıtlarında "en
sade"yi arayan Varınca, çahşmalannda "duygu yoğun" bir
yaklaşım taşıyor. Adnan Vannca, 1948 yılında Istanbul
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. 1957-73 yılları
arasında Paris'te resim araştırma ve çalışmalannı sürdüren
sanatçı, Paris'teki Türk ressamlarının Guzel Sanatlar
Akademisi'ndeki sergilerine katıldı. 1980 yılında Sedat
Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Birincilik Ödülü'nü Turan
Erol'la paylaşan Vannca, 1975'ten bu yana Türkiye'de,
birçok kişisel sergi gerçekleştirdi. Sanatçı geçen yıl da
TEM'de bir kişisel sergi açmıştı.
"Hindistan film haftasr
• Kültiir Servisi — 22-28 ocak tarihleri arasında
ülkemizde gerçekleştirilecek olan 'Raj Kapoor Hindistan
Film Haftası'nın Ankara bölümü, 22-25 ocak tarihleri
arasında Türk Ocağı Devlet Resim Heykel Müzesi'nde,
tstanbul bölümü ise 25-28 ocak tarihleri arasında
Ataturk Kultür Merkezi Sinema Salonu'nda ücretsiz
olarak duzenlenecek. Ingilizce alt yazılı olarak
gerçekleştirilecek olan film günleri kapsamında perşembe
günu saat 15.00'te "Avare", cuma günü saat 14.00'te
"Ateş", saat 17.30'da "Üçüncü Yemin", cumartesi günü
saat 14.00'te "Boyacı", saat 17.30'da "Bay Sahtekâr",
pazar günu saat 14.00'te "Şehirde Bir Gece", saat
17.30'da ise "Yuce Aşk" adlı fılmler gösterilecek.
Fotoğraflarla Nâzım Hikmet
• Kültiir Servisi — "Fotoğraflarla Nâzım Hikmet" adlı
kitap Cem Yayınları arasında yayımlandı. Nâzım
Hikmet'in 88. yaşını kutlama eticinlikleri çerçevesinde
basılan kitap, büyük boy ve birinci hamur kâğıda basılı
siyah-beyaz fotoğraflardan oluşuyor. Kıymet Coşkun'un
hazırladığı kitapta birçok özel koleksiyondan edinilen
fotoğrafların yanı sıra Nâzım'ın fotobiyografisini
tamamlayıcı nitelikte çeşitli görsel malzemeler de yer
alıyor. Yaşamını tehdit eden komplolar yüzünden 1950
yılında Türkiye'den ayrılan, ancak yurtdışında on iki yıl
yaşayabilen Nâzım, Uluslararası Barış Ödülü sahibi bir
sanatçı olarak barış hareketi içinde yer almış, pek çok
ülkede duzenlenen ulusal ve uluslararası toplantılara ,
katılmış, 3 Haziran 1963 gunü Moskova'da ölmüştü.
Preklasik Oda Orkestrası
• Kültür Servisi — Preklasik Oda Orkestrası konseri 25
ocak perşembe günü saat 18.00'de İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Karikatur ve Mizah Müzesi'nde izlenebilecek.
Musa Albukrek, Yusuf Küçükaksoy, Uğur Ture (keman),
Mehmet Akkal (viyoia), Ali Altıner (viyolonsel), Celal
Akatlar (obua), Cem Birder (flüt) ve Sayat Zaman'dan
(klavsen) oluşan orkestra, konserin ilk bölümünde
Arcanglo Corelli'nin "Concerto Grosso No. 8" ve
Benedetto Marcello'nun "Obua Concerto"sunu
seslendiriyor. Konserin ikinci bölümünde yer alan
parçalar ise Bach'ın "Concerto Grosso No: 5" ve
Telemann'ın "Viyola Concerto'
100 soruda KTT
• Kültür Servisi — Prof. Dr. Yakup Kepenek'in,
"Gelişimi, Sorunlan ve Ozelleştirmeleriyle Türkiye'de
Kamu İktisadi Teşebbüsleri" kitabı çıktı. "100 Soruda"
dizisinâe yayımlanan kitapta, bazı tanımlar ve kavramsal
açıklamaları içeren giriş bölümünden sonra ikinci
bölümde KİT'in tarihsel gelişimi ve ekonomi
politikalanndaki yeri ele alınıyor. KİT'in ekonomi
içindeki yeri, KİT'te sermaye ve işgücü, KİT-özel sektör
ilişkileri, KİT'in yönetimi ve denetimi, özelleştirme
konusu kitapta yer verilen diğer bölümler. Kepenek'in
araştırması, "Ekonominin ve KİT'in Geleceği"
bölümüyle noktalanıyor. ODTÜ'deki göre\ine 1402
sonrası son verilen Prof. Kepenek, halen SHP Parti
Meclisi üyesi.
Serdar Arat sergisi
• Kültiir Servisi — Serdar Arat'ın İstanbul Galeri Nev'deki
sergisi 2-28 şubat tarihleri arasında görülebilecek. 1955
yılında doğan Serdar Arat, Boğaziçi Üniversitesi İdari
İlimler Bölümü'nü bitirdikten sonra Ne\v York State
University'de resim eğitimi gördu. İlk kişisel sergisini BÜ'de
açan sanatçı, daha sonra yapıtlarını Iona College-New York
(1985), VVhite Columns-Nevv York (1986), Connecticut
College'da (1987) sundu. Sanatçı, Alternative Museum-
Metropolitain Museum of Art (1987), Bronx Museum-New
York (1988), M-13 Gallery-New York (1988) gibi karma
sergilerede katıldı.
Mehmet Güleryüz resimlerini îstanbuVdan sonra Ankara'da da sergileyecek
Rengin o şiirsel gücüCumhurbaşkanı Özal'ın
davetine katılmayan
Güleryüz, "Figüran
olmak istemiyorum"
diyor. Güleryüz, devletin
sanat konusundaki
ciddiyetine inanmadığını
söylüyor: "Bizi davet
ediyorlarsa, bizim
dediklerimizi de dikkate
almalılar."
CELAL ÜSTER
Numarayı çeviriyorurn. Telefon
çalıyor. Az sonra açılıyor. Önce
birtakım kadın çığlıkları geliyor
kulağıma, ardından bazı uğultu-
lar, kapı gıcırtıları. Birden bütün
bu sesler kesiliyor. Çok cıddi ve
donuk bir ses "Şu anda çok meş-
gulüm. Lütfen beni daha sonra
arayın" diyor.
Yeni yapıtları şu sıralar Galeri
Nev tarafından istanbul Atatürk
Kültür Merkezi'nde sergilenen res-
sam Mehmet Giileryüz'e söyleşi
randevusu almak için telefon et-
tiğimde ışte böyle bir "telesekre-
ter"le karşılaştım. Soyleşi için yuz
yüze geldiğimizde de ister istemez
sorulara "telesekreter"den başla-
mak zorunda kaldım.
— Mehmet Güleryüz, telefonu-
nuza böyle bir telesekreter bağla-
manızın özel bir anlamı var mı?
— Insanlar telefonda kendile-
rinı çok şirin ya da terbiyeli gös-
termek zorunda hissediyorlar. Oy-
sa telefon insanın evine açılan bir
şey. İnsan evinde o halde de ola-
bilir. Bir de arkadaşlanm bana
Kötu Mehmet derler. Biraz da o
lakabı hak etmek istiyorum belki
de. Yalnız sonunda zararı bana
dokunuyor. Çunku birçokları, o
sesleri duyduktan sonra mesaj bı-
rakmıyorlar. Sonra sırf o sesleri
dinlemek için arayanlar da var.
— Peki, o sesleri nasıl hazıria-
dınız?
AY SONUNA KADAR AKM'DE — Mehmet Giileryüz ün Galeri Nev tarafından duzenlenen resim
sergisi, ay sonuna kadar İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde görülebilecek. Güleryüz'ün sergisi daha
sonra Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde yer alacak. (Fotoğraf: Muharrem Aydın)
— Amerika'dan bir "efekt"
aukkânından aldım.
— lsterseniz. hemen ciddiyete
dönelim. Sanınm. Cumhurbaşka-
nı Özal'ın >emeğine davetliydiniz.
Ama gitmediniz. Neden gitmedi-
niz?
— Cumhurbaşkanı tarafından
davet edilmek bir onurdur. Ama
gitmeye içim elvermedi. Son za-
manlarda kafamda oluşan, cevap-
layamadım bazı sorular var. Bu
sorulan önüme koyduğumda, git-
memeyi tercih ettim. Ayrıca her-
kesin birbiri hakkındaki düşunce-
lerinin net olmasından yanayım.
Devletin sanat konusundaki cid-
diyetine inanmıyorum. Sanatı
Türk halkına ulaştırma, halktan
çıkanı halka döndürme, yeni fikir-
lere yol açacak yolları açma ko-
nusunda ciddiyetine, samimiyeti-
ne inanmıyorum. Bizi davet edi-
yorlarsa bizim dediklerimizi de
dikkate almalılar. Figüran olmak
istemiyorum.
— Geçen yıl 25 yıllık işlerinizi
kapsayan bir sergi açmıştınız. 14
şubatta Ankara Resim ve Heykel
Müzesi'nde açılacak olan bu ser-
ginizde yeni resimleriniz var. Bu
işlerde konlriann iyice yok oldu-
ğu, figürlerin renklerle belirdigi
gözlemleniyor.
— Resimlerdeki defişiklik bir
sergide belirgin olarak da ortaya
çıkabilir. Ama bu sergimde birta-
kım ara sonuçların alınması söz
konusu. Uzun sure benim deseni
renge tercih ettiğim gözlenmişti.
Ama bu bir anlamda. rengin o bü-
yuk, şiirsel gücünu tam olarak
oluşturacak biçimlendirmeyi ya-
ratmanın tir süreciydi. Yani iki di-
siplinin, renk ve desenin bir ara-
da oluşturulması. Ancak o uzun
süren desen etüdleri, artık rolünü
hiç eksiltmeden yardımcı oluyor.
Desen varlığına, desen duşuncesi-
ne dayalı bir boya. En ağırlıklı
noktası da hem rengin biçime ih-
tiyaç duymadan, bağımlı kalma-
dan, kendi varlığıyla oluşumu,
hem de resimdeki biçim gucü.
— Kendiliginden bir resim de-
nebilir mi?
— Evet, çok spontan bir resim.
Beşer, altışar saatlik, bir nefeste
çıkması gereken bir resim. Bunun
için kişinin de spontan bir bünyesi
SANAT KULİSİ
Ünlülerden
seçmeler
1990'a girilirken Batı
basırunda birçok gazete, 1989
yüı içinde ünlülerin ettiği
itginç sözlere yer verdi.
Amerikah oyuncu Marlon
Brando'nun son yıllardaki
korkunç şişmaniığı herkesin
malumu. Ama şişmanbk
Marlon'un umurunda değil.
Diyor ki: "Şişmanlığım hiç
önemli değil. Yine aynı
parayı veriyorlar." Ünlü
romancı Gore Vidal ise evlilik
konusunun romanları
sakatladıgı kamsında: "Bence
romanların çoğunda düşgüCU
diye bir şey yok. Sanki
romancıiar, roman yazmarun
en iyi yolunun, evlilik
konusunda yazmak olduğunu
sanıyorlar. Çünkü orta
sımftan insanlar için en
önemli şey evlilik..." Ingiliz
romancı Iris Murdoch da
eleştirmenleri yakından
ilgilendirecek bir laf etmiş:
"Kötü bir kitap eleştirisi,
Patagonya'da yağtnur yağıp
yağmadığından da
önemsizdir!" Ingiliz rock
şarkıcısı Sting, 1989'da
Amazon'daki yağmur
ormanlannın korunması için
kampanyaya katılmıştı. Ama
Sting yoksullara hak
vermekten de geri kalmamış:
"Topraksız, beş parasız ya da
çocuklarını doyuramayan bir
Breziîyah olsaydım,
Amazon'daki yağmur
onnanını ben de yakardım.
Inanm, yakardım!" 1989 aynı
zamanda Fransız Devrimi'nin
200. yılının kutlandığı yıldı.
Fransız besteci Pierre Boulez
bu kutlamalara şöyle yorum
getirmiş: "Devrimier artık
tehlikeli olmadıklan zaman
kutlanırlar!"
Turhan'ın sergisi, Tan'ın
f
Sus ve Dinle'si
Ustalardan çîzgiler
Turhan Selçuk'un Bi-Ze
Sanat Galerisi'ndeki
sergisi 2 şubata kadar
açık kalacak. Tan Oral'ın
albümünde ise 1970
sonrasının olaylarını
kuşatan 60'tan fazla
karikatur yer alıyor.
TURGUT ÇEVİKER
Turhan Selçuk, Bi-Ze Sanat
Galerisi'nde yeni bir sergi açtı. Bu
sergi bilinen yapıtlarından yapıl-
mış bir seçmeyi içeriyor. Geçen yıl
Opera Sanat Galerisi'nde gerçek-
leştirdiği sergi de "Abdükanbaz"
dizisinin özgün baskılarından olu-
şuyordu.
Bi-Ze Sanat Galerisi'nde ikısi
siyah-beyaz olmak üzere -çizgi ro-
man karelerini de içeren- otuz bir
renkli çahşması yer alıyor. Hem
Turhan'ın, hem de karikaturumü-
zun başyapıtian arasında sayıla-
bilecek kimi çalışmalar var, ser-
gide. Bi-Ze, hediyelik eşya satışı-
na yönelik bir mekân öncelikle;
bir de cafesi var. Yeni olmayan
yapıtlar için de uygun bir mekân
kuşkusuz. Ayrıca Turhan Sel-
çuk'un yapıtlarından bir seçmenkı
yeniden izleyici önune çıkması se-
vindirici. Gönül ister ki Turhan,
yeni çahşmalanyla bir sergi açsın.
Bu sergi, Turhan'ın renkli dün-
yasını özleyenler için kaçınlma-
ması gereken bir olanak.
Karikatürumüzün profesyonel
sanat galerilerinde resim piyasa-
sının ölçüleriyle satışa yönelik ser-
gilenmesi, karikatürümüz için
önemli bir çabadır. Bu konuda
geri kalındığı bir gerçek. Turhan
Selçuk, Semih Balcıoğlu, Gürbüz
Doğan Ekşioğlu ve Tan Oral, bu
konudaki çalışmalannı sürdiirü-
yorlar. Dileğimiz, diğer seçkin ka-
rikaturcülerin de bu tur sergilere
duyarlı olmaları.
Tan Oral, ekim 1989'da Pan
Yayıncılık'ın bastığı "Sus ve
Dinle" albümüyle "Müzikal Ka-
rikatürler"ini bir araya topladı.
1970'lerden bugüne çizip yayım-
ladığı karikatürler içinde
"müzikal" olanları bir araya ge-
tirmiş Tan Oral. Doğrudan mü-
zik temalı karikatur veya çizim-
ler olduğu gibi müzik veya müzik
aletinin yer aldığı karikatürler de
var. İkinci türden olanlarda, mü-
zik aleti bir simge; bir anlatıcı ola-
rak kullanılmış. Altmışın ustun-
de yer alan karikatürlere baktığı-
mızda 1970 sonrasının önemli
toplumsal ve siyasal olaylarının
kuşatıldığını görüyoruz.
"Şus ve Dinle"nin, karikatur
kitaplığımızın başyapıtian arasın-
da yer alabilecek bir album oldu-
ğunu belirtmek gerekiyor. Bir ka-
rikaturcünün "müzik" olgusun-
dan yararlanarak olayları nasıl
yorumladığı; biçimsel olarak ka-
rikatürlerini nasıl zenginleştirdi-
ğinı de göstermesi açısından ilginç
bir çalışmadır.
olması lazım. Adeta kendiliginden
gibi. Doğaçlaması olan bir resim.
En sonunda "okuyan'Ma karşılaş-
tığı ana kadar resmin çok başka
bir iç dünyası var. Resim, bittiği
anda, benim malım değilmişçesi-
ne benden uzaklaşıyor. Şimdi bu
resimler, ileride yapabileceklerime
ışık tutuyorlar.
— Özgünlükten ne anlıyorsu-
nuz?
— Sanatçı her halukârda özgur
ifadeyi temel almalıdır. Ama öz-
günlük dediğimiz zaman (çünku
özgür olabilir. ama ozgun olma-
yabilir) kendi duşünce yapısıyla
oluşturacağı bir sanat olmalı.
Kendi duşünce yapısı kendi kül-
türuyle zaten ilişkidedir. Bir de
bütün insanlığm kültur mirasm-
dan yararlanacaktır. Bu arada, za-
man zaman moda akımlar da et-
kili olur. Bir sanatçı bir süre o akı-
mın içine girip onunla da yürüye-
bilir. Ama bunu hakiki meselesi
olarak alırsa.
— Peki, siz Yeni Dışa\urumcu-
luk içinde göruluyorsunuz. Türki-
ye'de Yeni Ekspresyoniznıi nasıl
göriiyorsunua?
— Yeni Ekspresyonizm bizde
bir anlamda yanlış anlaşıldı baş-
langıçta. Büyük bir renk, form ve
kompozisyon bilgisine sahip olun-
ması gerekmeyen, eksikliklere izin
veren bir akım olarak görüldu. Bu
akımın bazı gençler tarafından
böyle alınması da buradan kay-
naklanıyor. Oysa dışavurumculu-
ğun en büyuk onemi, gücünü
formdan alması. İfadenin etkisi,
söylevin keskin ve şiddetli, vuru-
cu gücu ancak resim diline haki-
miyetle sa|lamr, kurallar karşıtlı-
ğıyla oluşturulan hırçın bir yapıyla
sağlanır. Bunun için de büyük bir
resim bilgisi gerekir.
— Bundan, dışavurumculugun
gelip geçici bir ta>ır olmadığı so-
nucu çıkabilir mi?
— Elbette, gelip geçen bir tavır
değil dışavurumculuk. Direkt,
doğrudan insanlar vardır. İnsanın
bunyesinde vardır bu. Dolayısıy-
la bu turden bir ifade hep var ola-
caktır. Mesela bizde "Fatih" albü-
mu yayımlanan, 15. yuzyıl sanat-
çısı Mehmet Siyahkalem minyatür
geleneğinde olmasına rağmen eks-
presyonısttir tamamen.
— Bizde plastik sanatlar ögre-
limi eksikliklerie dolu. Örnegin,
üniversitede okuyan bir genç, çağ-
daş sanatla tstanbul Biensdi'nde
karşılaşabiliyor...
— Sanat oğretiminin başladığı
yılların,universite dönemi olması
yanlışıyla başlıyor iş. Oysa sanat
eğitimi, çok erken yaşlarda başla-
ması gereken bir eğitim. Ana
okullannda, ortaoğretimde çok
ciddi bir programa yer verilmeli.
Böyle yapılmıyorsa, sanat düşün-
cesinin oluşmasını istemiyorlar
demektir. Sanat her şeyden önce
uniformiteye, aynılığa, aynı düşü-
meye karşıdır. Yani birey ister. Bi-
reyler sanat yapabilir. Oysa biz,
bireye karşı bir düşunceyı temel al-
mışız. Okullarda dini eğitim çok
ciddi, hiçbir aksama yok. Ama sa-
nat dersleri yok derecede. Böyle-
ce üniversitedeki eğitim de profes-
yonel sanat yapacak kişiyi hazır-
layacak doyuruculukta değil. Dev-
let bütün bu oluşumların muha-
sebesini yapmıyor.
— Devletin burada nasıl bir
katkısı olabilir?
— Sanat alanı kendi kendini
döndürecek güce ve varlığa kavuş-
muş değil. Devletin katılımı bunu
çozer mi? Bence önemli katkısı
olur. Çünkü çok şey kitlenin eği-
timiyle ilgili. Kitlenin, kendi dü-
şüncesinden oluşan ürunleri, ya-
pıtları izleyebilir ve koruyabilir
duruma getirilmesi lazım. Devlet
buna önderlik etmeli. Sanat kit-
lenin benimsediği bir şeye dönüş-
muyor. Sanat dilinin karmaşık ol-
ması buna engel mi? Çocuk temel
eğıtimden buna adımlaıtırılırsa bu
engel aşılabilir.
Güleryüz'ün İstanbul sergisi 30
ocakta sona eriyor. Sonra yapıt-
lar Ankara'ya, Resim ve Heykel
Müzesi'ne taşınacak. 14 şubatta
açılacak Ankara sergisi 28 şuba-
ta kadar açık kalacak.
Tiyatro Devran, 'Daktilolar'ıKenter Tiyatrosu'nda sahneliyor
Rıılı amatör, yorum profesyonel
D a k t O o l a r / Yazan: Murray Schisgal / Çe-
viren - yöneten: Kerem Kurdoğlu / Çevre düze-
ni: Naz Erayda / Işık: Robert Edmonds / Oy-
nayanlar: Selma Köksal, Kerem Kurdoğlu
DİKMEN GÜRÜN
LÇARER
Çoğumuzun içinden zaman za-
man gevmiştir çantasını kapıp dı-
şarı fırlamak işyerinden. Duvar-
ların insanın ustune geldiği, me-
sai arkadaşlarının uzun kuyruk-
lu şeylanlara dönüştuğu anlar yok
değildir kişinin gozunde. Ne ka-
dar hoşuma gıtmişti (yanılmıyor-
sam Nokta'da okumuştum bir iki
>ıl önce) bir sabah işine gelen,
sonra da "Ben burada ne
yapıyorum" diyerek masasının
başından kalkıp çalıştığı buyuk
bir kuruluşu terk eden genç mu-
hasebe mudurunun medeni cesa-
reti. Umarım çok sevdiği denizci-
liği zevkle yurutuyordur şimdiler-
de.
Evet, çoğumuz ne denli "Seçi-
mim bu" dcrsek diyelim, ne den-
li sevıyor gozükursek gözukelim,
hızla akan zaman kapsamında bir
ömur tuketmekte olduğumuz ger-
çeğinı kolay yadsıyamayız
"mesai" içinde. Bu açıdan bakın-
ca da salt "varlığını fark
etmediğimiz" >a da "işimiz düş-
medikçe karşılaşmadığımız" in-
sanlar değil galiba "Daktilolar"
da Murray Schisgal'ın söz konu-
su etmek ıstedikleri. Az çok he-
pimiziz. daha doğrusu yeterince
direnemeyip kendilerini iş yaşam-
larındaki tekduzeliğın içine bıra-
kaniarız.
Tiyatro Devran'ın kurucuları-
na bakıyoruz: Selma Köksal, Şe-
rif Erol, Naz Erayda. Kerem Kur-
doğlu. Dordu de birtakım şartlan-
maları aşmışlar. İktisat, mimari,
işletmecilik vb. derken tekdüze
buldukları yaşam biçimlerine kar-
şı çıkmış ve Tiyatro Devran'da
buluşmuşlar. Umut verici, olum-
lu bir başlangıç "Daktilolar".
Amator bir ruhla işe girişen Dev-
rancılar profesyonelce kotarılmış
bir yapıtla izleyicinin karşısına çı-
kıyor.
"Daklilolar" tek perdelik bir
oyun. Yaşamın durağanlığını, kı-
sırlığım Paul ve Svlvia'nın ilişki-
tKİ KİŞİLİK OYUN — Murray Schisgal'ın "üaktilolar'ını çevi-
ren de sahneye koyan da Kerem Kurdoğlu. Kurdoğlu, ayrıca Paul
rolünde başarılı bir yorum çıkanyor. Sylvia rolündeki Selma Kök-
sal da abartısız oyunuyla "Daktilolar"ın başarısını bütünlüvor.
lerinde yakalarız. Naz Erayda'nın
soyut dekorunda vurgulanan da
bu iki kişinin yasamlarında ger-
çek ve düş arasındaki çelişki.
Kerem Kurdoğlu, yorumunda,
sahne ustundeki "olaysızlığı" Pa-
ul ve Slyvia'daki tansiyonu surekli
ayakta tutarak dengelemiş. Svlvi-
a'nın patronla surtuşmesinden
doğan tansiyon. Paul'un evlı ol-
masını soylemesinden doğan tan-
sıyon, sevişme isteklerınden (as-
lında bunu bile yapamayacak ka-
dar bıkkındırlar) doğan tansiyon.
Kostumlerdeki belli belirsiz de-
ğişimler, davranış biçimlerınde
yakalanan yavaşlamalar, hafif
göbeklenmiş bir vücut, kırlaşmış
saçlar, gozlükler, ama hep aynı
ortam. Paul ve Svlvia'nın yaşlan-
malarını bu ince detaylardan al-
gılanz. Paul'ün hep başka bir işin
peşini kovaladığı, kovaladığını
sandığı süreçte kusursuz daktilo
yazmakta kazandığı başarı onun
yaşamındaki ters orantıdır. O,
hiçbir zaman "Batı'ya giden ilk
olobüse" atlayamayacaktır ve bu-
nun bilincindedir de.
Kerem Kurdoğlu'nun oyunun-
da Paul'deki teslimiyeti yaş do-
nemlerindeki değişimlerde rahat-
lıkla yakalıyor izleyici. Oyun baş-
ladığında Slyvia, Paul'un ilk gun-
lerdeki heyecanını çoktan yitir-
miştir. Salt iş hayatında değil.
özel yaşamında da kurumuş bir
çalıdır adeta. Onun umutsuzluğu-
dur sanki Paul'u de daha buyuk
bir hızla aşağı çeken. Selma Kok-
sal'ın abartısız oyununda bu özel-
likler gorulüyor.
Evet, iletişimsizliğin, insanın
kendi kendisiyle ileti^imsizliğinin
ilginç bir örneği "Daklilolar".
'Istanbul
ÇeşmelerT
• BURSA (AA) —
Ressam Haluk Cemil
Tanju'nun "İstanbul
Çeşmeleri" konulu sergisi,
Yapı Kredi Bankası'nın
Setbaşı Şubesi Sanat
Galerisi'nde açıldı.
İstanbul'un çeşitli
semtlerinde bulunan ve
değişik dönemlere ait
çeşmeleri tasvir eden
tablolardan oluşan sergi, 12
şubata kadar açık kalacak.
Sergideki 51 tabloda, Cemil
Tanju'nun çeşmeleri tarihsel
görünum ve işlevleri
açısından değerlendirmesi
ve resimlemesi dikkat
çekiyor.
^Ateşi Üfleyin?
• Kültür Servisi —
Muzaffer Özdemir'in "Ateşi
Üfleyin" başlıklı dinletisi
bugün saat 16.30'da
tstanbul Atatürk
Kitaplığı'nda gerçekleşecek.
Dinletiyle birlikte kasetini
de piyasaya sunan Özdemir,
kendi bestelerini
seslendiriyor. Muzaffer
Özdemir, "Ateşi Üfleyin"
adlı kasette Âşık Sıtk ile
Aragon'u bir kahvede
buluşturduğunu söylüyor.
Halk oyiınları
yanşması
• EDtRNE (AA) —
Edirne'de ilk ve ortaokullar
ile liseler arasında yapılan
halk oyunları il yanşması
sonuçları açıklandı. Gençlik
ve Spor İl Müdurlüğü'nce
duzenlenen okullararası
halk oyunları yarışmalan,
Mimar Sinan Spor
Salonu'nda yapıldı. 23
okuidan ekiplerin katıldığı
yanşmada, tnönü tlkokulu,
Mimar Sinan Ortaokulu ve
Anadolu Lisesi ekipleri
birinci oldular.
Karagöz Sergisi
• Kültür Servisi —
Hikmet Karagöz Resim
Sergisi, 24 ocak tarihinde
Tanak Sanat Galerisi'nde
açılıyor. 1962 yılında
amatör tiyatrocu olarak
başladığı sanat yaşamında
1979-80 yılları arasında
îstanbul Belediyesi Şehir
Tiyatroları'nda görev alan
Karagöz, 1988 yılı boyunca
pazar günleri Ortaköy El
Sanatlan Pazarı'na "sokak
ressamı" olarak katıldı.
Aelaıı Üraz
gösterisi
• Kültür Servisi — İFSAK
üyesi Aclan Uraz, 25 ocak
perşembe gunü 18.30'da
Ankara Türk-Amerikan
Derneği'inde iki saydam
gösteri sunacak. Gösterinin
ilki Kapadokya'nın son iki
yıldaki doğal değişimini,
tarihini ve insan yanını konu
alıyor. Uraz'ın ikinci
gösterisi ise karma
çalışmalarından oluşuyor.
Bu bölümde doğa, çocuk,
özgürlük gibi konuları ele
alan yapıtlar da bulunuyor.
Üç kişisel
• Kültür Servisi — Taksim
Sanat Galerisi A Salonu'nda
Nebahat Erkekli, B
Salonu'nda Emin Koç, C
Salonu'nda ise Hayri An'nın
kişisel sergileri yer alıyor.
Nebahat Erkekli, 1972
yılında İDGSA Bedri Rahmi
Eyuboğlu Atölyesi'nden
mezun oldu. 1988 yılında
MSÜ Grafik Ana Sanat
Dalı'ndan mezun olan Emin
Koç ise halen aynı bölümde
araştırma görevlisi olarak
çalışmalannı sürdürüyor.
1913 Tarsus doğumlu Hayri
An da ilk kişisel sergisini
1975'teaçtı.
UGUN
• Grilliquez'in söyleşisi Eve
Girilliquez'in "La Chanson
Française" başlıklı söyleşisi saat
18.30'da Fransız Kültür
Merkezi'nde dinlenebilir.
• BaşarSabuncu'dan Türkiye
Yazarlar Sendikası'nın söyleşileri
kapsamında saat 18.00'de Başar
Sabuncu, "Edebiyat Sinema"
ilişkilerini anlatacak.
• Özdemir'in dinletisi
Muzaffer Özdemir'in bağlama
dinletisi saat 16.30'da Atatürk
Kitaplığı'nda yer alıyor.
BILSAK'TA
BUGÜN
23 Ocak Salı:
19.00 SEMİNER: Edebiyat,
Tarih Zaman, Yön: Enis
BATtR
19.00 KONFERANS:
"Türkije'de TarinçHigin
Sorunlan" Mete TUNÇAY.
Ta'i Chi Chu'an
Hareketli Meditasyon
İlhan GÜNGÖREN'le
Her Sah
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BtLSAK Herkese Açıktır.
BtLSAK SıraselvUer,
Soğancı Sk. N: 7
CİHANGİR
143 28 79-143 28 99