Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 OCAK 1990 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
nleteoroloji Genel MCdûrtûğûnden
alınan bılgiye göre; yurdun kuzey te-
simleri buluflu. Anadokı nun kuzeydo-
ğusu ile Doğu Anadolu'nun kuieyi yer
yer kar yağışlı geçecek. Marmara ite
yurdun iç kesimterinde sabarı saatte-
rinde yine yer yer yoflun olmak üzere
sts gdrûtecek. Haw SKaMıfiı değişme-
yecek. Rüzgâr. kuzey ve bat yönler-
den hafif, ara sıra orta kuvvette ese-
cek. Denizlerimizde rüzgâr: Karade-
niz'de günbatısı ve karayel. ötekı de-
nizterimiaJe yıUs ve poyrazdan 4-6,
yer yer 7 kuvvetifHJe saatte 16-27, yer
yer 33 deniz mili htzla esecek. Deniz
mutedil dalgalı olacak, dalga yüksek-
liği 1-2 metre. açHdarda 3 metre olup.
görüş uzaklıjı 10 km., yağış anında ıse 3-5 km. dolayinda bulu-
nacak. vAN GÛUI'NDE HAtft: Açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu
yönlerden orta kuvvette esecek. Göl kûçûk dalgalı olacak, görûş
uzaktıjjı 10 km dolayvida bulunacak.
Adana
Adajuorı
Adryaman
Atyon
AJn
Ankara
Antakya
Antalya
Artvin
Balıtesir
Bilecik
BingSI
Bitts
Bo(u
Bursa
Çanakfcale
Çonm
Denaü
8 11» -2° Oyartafcr
S 6 ° 2 ° E
y
-2°Eaime
B 4° -6° Erzincaıı
B 0
tl
-11°Ernjnjm
Y 12° -30°Estoşehir
K -3° -10°Gaaan1ep
B 6" -3° Giresun
B 10° 0° Gümüşfıane K
B 2° B2°-4° Hakkân
A 12° -2° Isparta
S 4° -8° IstanDul
S 2° -6° Izmir
B -8° -15°Kars
B -4° -14°Kastamonu K
K
S
S
S
Y -4° -
S 4° -3° KırMareli
S 8°-2"Konya
K -3° -1O°Kûtahya
A 8°-»° Maiatya
4° -5° K.Maras
-10°-10°Meran
-12°-30°Mu*a
-4° -10°Muş
5°-7° Nıgde
5° 1°0rtu
-6" -15"fta
-4° -14°Samsun
0° -12°S«rt
6° 0°Sinop
8°-2°Sıvas
•11
o
-25°"feli)nla0
4°-10°Trata>n
-7° -I7"1unceiı
-7° -15°UşaJ<
-3° -13°van
B -6° -16°Zonguldak
A 8»-4»
B 7°-5°
B 12° 2°
A 8°-4°
B -6° -16°
S -7° -17»
K e°-i°
k 8°-1°
K e-r
A 4»-5°
B 5° 1°
Y -7° .17°
S 6°-2°
K -1" -8°
B -7° -17°
S 3° 0°
B -5° -15°
Y -7° -17»
Y 4° 0°
}; ag» yajmurlu ^ sıslı ^ kartı A-açık B-Duluöu G-Bûneşiı K-lart S-sıs* Y-taflmurlu
V
Helsınkı (Jj
Leningrad
t*~5 l Kopemıag^î
U^Londr;,.
•Berlin
Moskova
DÜNYA'DA BUGÛN
Amslenlam 8 9°
Amman A 18°
Atına
BafcUt
A 10»
11°
Lemngrad
Lonora
Madrıd
Barcdona A 13°
Basel
Bögrat
Berlin
Bonn
Brûkssi
Budaseşte
Cenevre
Ceayir
Odde
Dutayi
Frankfurt
Gime
Hdsnlo
Ka/ııre
S 1°
A -4°
S 5°
S 8°
B 9°
Y 8°
S 3°
Y 18°
A 18°
A 21"
B 14=
B 14°
K 2°
A 10°
Kopenlao B 6°
KSIn S 8°
Ufloşa A 14°
K 1°
Y 10°
A 11°
S 6°
B 11»Momreal
Mosfcova
Mûmh
New Yortı
Osıo
Paris
Prag
Rıyad
Roma
Sofya
B 15°
B 13°
Y 12°
S 3°
S 7°
B 12°
VtehngionY 8°
Zürih S 1°
K 0°
S 7°
Y 8°
Y 5°
S 9°
S 2°
A 20°
A 16°
fe Avr»
Iınus
varşova
Venedik
Viyana
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/Hastahk nedenleri-
ni araştıran tıp dalı.
2/ Üfleraeli bir çal-
gı... Gemilerde türlü
işlerde kullanılan bir
tür demir halka. 3/
tskambildeki sinek
işaretine verilen bir
başka ad..Şenliklerde
caddelere konulan
süslü kemer. 4/ îlaç...
Yol... Bir nota. 5/ Ku-
ruyunca çatlayan torj-
rak... Rey. 6/ Çiçeği
sebze olarak yenilen
bir bitki. II Bağırsak-
lar... Gözleri görmeyen. 8/ tnce dan-
tel... Hatay ilinde bir göl ve ova. 9/ Av-
şa Adası'nda yetişen aynı adlı Uzüm-
den elde edilen şarap.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Birimlerden oluşan sanayi kuruluş-
lan. 2/ Bir tür yabanturpu... lstatistikte
bir grup veri içinde en sık görülen de-
ğere verilen ad. 3/ Sahip... Tanzimat1
tan önce Osmanlı devletinin Müslü-
man olrnayan uyruklanna verilen ad.
4/ Bir taşıtın hızını kesmeye yarayan düzenek... Bir renk. 5/ Yağda
kızartılarak üzerine şeker ya da şerbet dökülen bir hamur tatlısı.
6/ Bir sayı... Bayındırlık. 7/ Tepkili uçak... Uygun bulma, tasvip.
8/ Gümüşbahğııun küçüğü... Izlanda'nın plaka işareti. 9/ Ba$ ço-
ban... Bir içki.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Yerli mallar
11 OCAK 1930
Milli Iktisat ve Tasarruf Cemiyeti Istanbul şubesinin tertip
ettiği yerli maiları teşhir gününün birincisi dün öğleden
sonra Darülfünun konferans salonunda pek parlak bir
surette tesit olunmuştur.
Darülfünun konferans salonunun içi ve dışı bayraklarla
süslenmişti.
Dünkü taşhir günü hanımlara mahsus olduğundan büyük
salon hıncahınç hanımlarla
dolmuştu.
Orta kısım her türlü yerli
mallar, bilhassa hanımlanmızı
alakadar eden eşya
numüneleri ile
doldurulmuştur. Bunlar içinde
bilhassa kumaşlar, trikotaj
mamulatı ve her nevi eşya
bulunmakta idi.
Her fabrika mamulatı için bir
köşe ayrılmış ve buralarda
duran fabrika sahipleri kendi
maiları hakkında ziyaretçilere izahat venniştir.
Jüri heyeti yünlü ve ipekli kumaşlan tetkik ederek Avrupa
maiları derecesinde iyi olduğuna kanaat getirmişler ve
bundan sonraki müşterilerine yerli kumaşlan tavsiye
edeceklerini söylemişlerdir.
Birçok fabrikalar mallarını canlı modelleri üstünde teşhir
etmişlerdir. Bilhassa trikotaj fabrikalan kendi atölyelerinde
çalışan kızlann yaptıklan mamulatı kendi üzerlerinde teşhir
etmişlerdir.
30 YIL ÖNCE CumhuhYet
Zorlu'nun demeci
11 OCAK 1960
Bütçe Komisyonu'nun Dışişleri
bütçesi üzerindeki müzakereleri
sırasında Dışişleri Bakanı Zorlu'nun
geniş izahlarda bulunduğunu
bildirmiştik. Zorlu, Türkiyenin diğer
memleketlerle olan temaslanndan
bahsederken, memleketimizle Arab
memleketleri arasındaki
münasebetleri ele almış ve buralarda Fatin Riiştu Zorlu
komünizmle yapılan mücadeleyi Türkiyenin takdirle takip
ettiğini söylemiştir. Arab memleketlerinin bazılarının
aleyhirnizde; bir kısmırun lehimizde olduğunu belirten
Dışişleri Bakanı; Türkiyenin Arab-Asya memleketleri
üzerinde manevî bir prestiji olduğunu da zikretmiştir.
Türkiyenin Cezayir meselesinde bu memleketin aleyhinde oy
vermediğini ifade eden Bakan, daha sonra gerek Fransanın,
gerekse Cezayirin haklı olduklan noktalann mevcut
olduğunu söylemiştir.
Sovyet Rusya - Türkiye konusunda sorulan sualleri
cevaplandıran Zorlu; Türkiyenin Rusya ile dostluk ve
müsalemet içinde yaşamak istediğini, eğer bugün arada
soğukluk varsa bunun mesullerini ve sebeplerini Rusyada
aramak icabettiğini belirtmiş ve Türkiyenin muayyen
paktlar içinde yer alması sebebiyle Rusya ile ikili
müzakerelere girişmeyi doğru bulmadığını söylemiştir.
Başka devletlerin başvekil ve vekillerinin Rusyaya gitmiş
olduğunu bir suale cevaben kaydeden Bakan demiştir ki:
"Bugün de bizim için böyle temaslara devam etmemek diye
bir şey yoktur. Tekrar ediyorum, Rusya ile dost
geçinmekten memnun oluruz. Bunda menfaatimiz vardır.
Ancak, evvelâ emniyetimizi garanti etmek isteriz."
Bakan daha sonra Türkiyenin diğer harici münasebetlerini
ve bu arada NATO'nun ve Yugoslavyanın Türkiye ile
münasebetlerini incelemiştir.
Topaloğlu DP'de
— C.H.P. den istifa eden Atıf Topaloğlu'nun D.P. ye
girdiği bugün Anadolu Ajansı ve radyo tarafmdan ilân
edilmiştir.
Topaloğlu, parti değişikliğini mütaakip bu sabah Ordu'ya
hareket etmiştir.
Anadolu Ajansının bugün verdiği haber şöyledir:
"Ankara, 10 (a.a.) — Başvekil Adnan Menderes dün
akşam Ordu Mebusu Atıf Topaloğlunu ve diğer bazı
arkadaşlannı akşam yemeğine alıkoyarak kendileriyle uzun
müddet görüşmüşlerdir.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhı^et
Belalı gemi
11 OCAK 1989
"Belalı gemi" Petersberg, iki ay aradan sonra yeniden
Istanbul'a döndü. Zehirli olduğu öne sürülen yüküyle
aylarca Türkiye kamuoyunun gündeminde yer aldıktan
sonra bu yükü geri götürmek için Karadeniz'e açılan
Federal Alman bandıralı gemide "açlık tehlikesi"nin
başgösterdiği öğrenildi. Petersberg, iki ayı aşkın bir süredir
Sovyetler Birliği'nin Karadeniz kıyısında bulunan tsmael
kenti açıklarmda Tuna'ya giriş için izin bekliyordu.
İstanbul Liman Başkanlığı, geminin "geri dönüşü" ile ilgili
olarak bir yorum yapmaktan kaçınırken Sahil Koruma da
Petersberg'e karşı alınacak "tavınn" bugün belirleneceğini
söyledi.
1ARTIŞMA
Devrimci Sanatçdar
Insanca yaşamak ve ölmek istiyorsanız, yeryüzünü barış ve
özgürlük çiçekleriyle donatmak için ter dökenlerin aralanna
katılınız. Toplarınızı, tüfeklerinizi ve bombalarınızı müzelere
kaldırınız.
Emek sömürüsünün kol gezdiği ve insan
haklannın çiğnendiği ülkelerde, devrırnci sa-
natçılar erinç (huzur) içinde çalışamıyorlar.
Yaşamları boyunca egemen güçler tarafmdan
kovalanıyorlar. Yurtlanru ve halklarını sevme-
leri, bağışlanmayacak suçlardan sayıhyor. Işık-
lı alınlarına, "sakıncaiı kişi" damgası basılı-
yor. Yapıtlannın satılması ve okunması yasak-
laruyor. tşleri ve ekmekleri ellerinden alınıyor.
Kimi, en verimli çağmda zindana atılıyor. Ki-
misi de kurşuna diziliyor ve asılıyor.
Egemen güçlerin, devrimci sanatçıları
amansız bir düşman saymalarının nedeni şu-
dur: Devrimci sanatçılar, terle yoğrulmayan
ekmeği haram sayarlar. Toplumun çıkannı, ki-
şisel çıkarlarından üstün tutarlar. Ezilenlerin
haklannı savunurlar. Emek ve inanç sömürü-
cülerini, domdom kurşunu gibi ses çıkaran
sözcüklerle kınarlar. Sancılı yüreklerinin zınk
diye duracağıru hiç hesaba katmazlar. Soluk
soluğa, yeryüzünü kötülüklerden arındıracak
devrim ateşlerine odun taşırlar. Bütün insan-
ları çatısı altında toplayacak ve banş içinde
yaşatacak evrensel yapıya harç kararlar. Tah-
sin Saraç"ın aşağıdaki dizelerini, ölüme mey-
dan okuyan bir türkü gibi söyleyerek coşar-
lar: "Devrim ateşlerini sonsuz yakacak
odun/Toprakta kemiklerim!"
Kökeninden kopmayan, onunınu satışa çı-
karmayan, her acıya yiğitçe katlanan, emeği
en yüce değer sayan, kara yazgısından ışıl ışıl
radyum çıkaran, özekinimize (kültürümüze)
kalıcı yapıtlar kazandıran bir ozanımız da Ba-
şaran'dır. Başaran, devrimci sanatçıları şöyle
tanmyon "Hem Ors hem demircidir onlar/Sü-
riip sürüp kendilerini ocağa/Yeni renkler tat-
lar katarlar yaşama/Ateşe yeni kıvılamlar."
Başaran'ın dizeleri, duygulanma kanat tak-
tı. Devrimci sanatçılara beslediğim sevgiyi ve
saygıyı yatağından taşırdı. Şu yalın gerçekleri
de yazmama olanak sağladı: Her devrimci sa-
natçı, karanhğı aydınlatan bir ışıldaktır. Bi-
linçleri bileyen bir biley taşıdır. Körpe yürek-
lere ve beyinlere sevgi tohumlan eken bir bah-
cıvandır. tnaklan (tabulan) yıkan ve tıkanmış
yollan açan bir ustadır. tnsanoğluna, orman-
İardaki ağaçlar gibi özgür ve birlikte yaşama-
nın gizlerini öğreten bir yalvaçtır. Uygarlıkla-
rın temellerinde, devrimci sanatçıların terleri
ve kanlan vardır.
Sözlerimi, egemen güçlere bir uyanda ve
çağrıda bulunarak bağhyorum: Devrimci sa-
natçılann zindanlara atıldıklan, kurşuna di-
zildikleri ve asıldıklan ülkelerde, evrim yasa-
lannın çarklan paslanır. Yürekler ve beyinler
taşlanır. Toplum, hayvanlara özgü olan tek-
düze bir yaşamın burgacına yuvarlanır. Orta-
lığı, orman yasaları kasıp kavurur. Bilekleri
güçlü olanlar, cılızlan birer birer yemeye baş-
larlar. Çağıl çağıl akmaya başlayan kan selin-
de, sizlerde boğulursunuz. tnsanca yaşamak
ve ölmek istiyorsanız, yeryüzünü banş ve öz-
gürlük çiçekleriyle donatmak için ter döken-
lerin aralanna katılınız. Toplannıa, tüfekle-
rinizi ve bombalarınızı müzelere kaldırınız.
Dünyamızdan, kuyrukluyıldız gibi akıp gi-
den devrimci sanatçıların gömütlerınde, alaz
saçan güller açsın! Rahmetli ozan Tahsin Sa-
raç'ın bir dizesinde belirttiği gibi "sargılı yü-
rek"le yaşayanlann da savaşımlan utkuyla so-
nuçlansın!
MAHMUT YAĞMUR
Emekli Öğretmen
\ erîmî Yeniden Öğretmek
Çukurova'da artık her şey zehir, atık madde, tarım ilaçı,
kükürt tozu ve ağır duman kokuyor. Yol boylannda biten
otlar, çahlar, ağaçlar, kamışlar yağ, toz ve is yükü içinde.
Plansız, yanlış, çarpık sanayi-
leşmenin getirdiği aşın çevTe kir-
liliği, son yıllarda Çukurova'yı da
yaşanmaz hale getirdi. Rüzgâr gir-
mez yel üfürmez bu yöreyi fabri-
ka dumanları kilitledi. Aldığı to-
humu bir gecede çimlendirip yü-
züne vuran topraklar iyice şaşır-
dı. Ceyhan, Seyhan nehirleri ile
çayların, derelerin yüzleri asit,
yağ, kül, ilac, kolibasili, lağım ve
atık maddelerle doldu.
Aşın kirlilik en çok da incir
ağaçlan üstünde gösterdi etkisini.
Sütlü ağaç cinsi olduklan için ça-
buk etkilenen incirler eskisi kadar
yemiş vermez oldular. Ufaak tarla
kurtçuklan ile böcekleri yok et-
mek için her yıl havadan uçaklarla
yapılan spreyleme, toprağın özü-
ne şırınga edilen tonlarca göktaşı
ve zehir Çukurova'yı öldürüyor.
Aşın ilaçlama, toprakta, otta,
yaprakta yaşayan milyonlarca kı-
pırtıyı, an>ı, sineği, kanncayı, ke-
lebeği öldürüyor. Onca börtü bö-
cekle beslenen yılanı, kurbağayı,
kuşu, solucanı da... Doğada var
olan, birbirini tamamlayan bes-
lenme halkalan böylece kopunca
yaşam her gün biraz daha topal-
laşıyor. Eskiden ağaç başlan bi-
rer cıvütı ve kuş yüküyken, rasgde
TEŞEKKUR
Ailemizin büyüğü avukat
SÜREYYA,
AĞAOĞLU'nun
kaybından dolayı duyduğumuz derin teessürü paylaşan tüm kişi ve
kuruluşlara sonsuz şükranlarımızı sunarız.
AtLESİ
OKAN-TUR2. Taşocağı Caa Cevdet Bey Işnanı
MeCKJıyettoy 80300 Istanbui
Santra) 174 68 55 (10 Hal) Dıretrt 175 93 70
atılan bir taşta kuşlar sürüler ha-
linde havalanır uçarlarken, şimdi
ne bir kuş ne akarsuda balık ne
de açan çiçekte kelebek... Eskiler-
de 'bahann knlagı, babcFcisi' sa-
yılan leyleklerle kırlangıçlar da
görünmez oldular.
Çukurova'da artık her s?y zehir,
atık madde, tanm ilacı, kükürt to-
zu ve ağır duman kokuyor. Yol
boylannda biten otlar, çalılar,
ağaçlar, kamışlar yağ, toz ve is yü-
kü içinde. Zehirli dumanların ya-
kıp kavurduğu otlar otiuklarını
çoktan unutmuşlar gibi. Hayvan-
lar değil yayılmak, o otları kok-
lamıyorlar bile. Göktaşı, kükürt,
zehir damlalan üe beneklenen
yapraklara konan her an, her si-
nek bir daha kalkamıyor. Ağaç
gölgeleri bile ilaç kokan serinlik-
ler haline gelmiş.
Gözünü aşın kazanç ve para
hırsı bürümüş tanm ve sanayi ağa-
ları, her yıl binlerce ton suni güb-
re, ilaç, göktaşı ve kükürt kusarak,
Hitil'lerden bu yana veriminden
en ufak bir şey yitirmeyen Çuku-
rova'ya verimi yeniden öğretmeye
mi kalkıyorlar? Ya da ellerindeki
ilaçla gübreye o bitek topralclar-
dan fazla mı güveniyorlar? Yok-
sa biraz daha kazanç uğruna Top-
rak Ana'yı. ucuza çalıştınlan bi-
rer ırgat parçası mı sanıyorlar?
öyle olmasaydı, doğa insana bu
denli sırtını dönmez, küsmez, ya-
bancılaşmazdı.
Yazımızı, Azteklerin doğaya
karşı söyledikleri iki ayn türkü-
nün sözleriyle bitirelim;
"Ben ruhlarda şarkı söyleyen
yeşil mavi
bir knşom,
O kuş bcnim sana dayda|uın
sevginio
adıdır."
"Yanan her ateş bir yeşiidir, tii-
terek ağlar."
OSMAN ŞAHİN
Bağnazlık
Ayasofya'nın
camileştirilmesi için
girişimde bulunanlar
Türk milletini temsil
edemezler.
Türk milleti toprağında yeşeren
çeşitli uygarhklann ürünlerini ko-
rumasını ve benimsemesini bilmiş-
tir. Ayasofya'nın camileştirilmesi
için girişimde bulunanlarTürk mil-
letini temsil edemezler. Çevresinde
varlığı ile övündüğümüz Islam-
Törk eserlerinin yeraldığı, iki adım
ötesinde Sultan Ahmet abidesinin
heybetleyükseldiği Ayasofya'yı ca-
miye dönüştürme çabalan Türk
milleti adına utanç verici bir davra-
nıştır. Bu girişimciler sanki öteden
ben Batıdan Türklere yöneltilen
aşağılayıcı suçlamalan destekle-
mekte, o suçlamalannsahipleri ile
işbirliği yapmaktadırlar.
Bir Bizans sanat eseri olarak bü-
tün dünyada tanınan veTUrkler ta-
rafından korunarak 1934'te Ata-
türk tarafmdan müze halinegetiri-
len bu yapıtı uygar dünyanın ilgisi-
ne sunmak yerine bir kararnameile
camiyeçevirmek Türk milletineya-
kışmayan, onun benimseyemeyece-
ği bir bağnazlık ömeğidir. Bu tür
çağdışı girişimlerde bulunarak bi-
zi bir kezdahautandıran ilgililerin
ülkemize verdikleri zararlardan
kurtulmak, uygar bir ülkenin uygar
insanlan olarak dünyadaki yerinıi-
zi almak istiyoruz.
Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR
BİLGİİŞLEMCİ ARANIYOR
Mühendislik, matematik ve istatistik bölümlerinden mezun,
erkek ıse askerliğini yapmış, en az iki yıl deneyimli programcı
ve sistem çözümleyiciler alınacaktır isteklilehn özgeçmişlerini
anlatan bir dilekçe ile yazılı olarak başvurmaları rica olunur.
Başvurular gizli tutulacaktır. P.K. 151, Kavaklıdere, Ankara
REFİK DURBAŞ
GEÇTİ Mİ GEÇEN GÜNLER
Şiirler Çıktı
ADAM YAYINLARI
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
İşkencede Ezan Sesleri
Ankara emniyetinde, eski "DAL" bölümünde çeşitli işkence-
lerden, sorgulardan geçtikten sonra hafta başında pazartesi günü
DGM Savcılığı'ndan salıverilmişti. İlk konuştuğumuzda pazar-
tesi gecesiydi. Saat 24.00'ü buldu. O saate dek, biraz uyuyup
uyanmıştım.
— Bu saatte, bir işkence de ben yapmayayım dedim. Nasıl,
rahat uyuyabildiniz mi oralarda? ;
— Nerde?
— Gözaltında!
— Ben, son üç gûn hiç uyumadım!
— Neden?
— Eksi on derece soğuk; sabaha kadar başka insanlara ya-
pılan işkence sesleri; insanı uyutmuyor tabii.
— Size işkence yapıldı mı?
— Tabii!
— Ne yapıldı?
— Askı...
— Filistin askısı?
— Nornıal (düzel)! Tabii, "Filistin askısı" da var; soğuk su, duş
ve onun dışında üç gün sürekli aç bırakılma, spor yaptırılması
(!), eksi 10 derecede, beton hücrede tutulma...
— Neden bunu yaptılar?
— Örgüt anyorlar herhalde; biz de "yanlış adrese geldiklerini"
söyledik kendilerine. Bizim bu eza cefaya layık olmadığımızı uy-
gun bir dille anlatmaya çalıştık, ama anlatamadık. Biraz hırpa-
landık tabii!
— Kaç gün sürdü? Kaçında alındınız siz?
— 26 aralık, saat 04.00'te.
— Nasıl gelip aldılar, anlatır mısınız?
— Gece sabaha karşı kapı yumruklandı, çalındı. Kalkıp açtık.
"Evinızde arama yapacağız" dediler.
— Kaç kişiydiler?
— On kişi kadar vardı!
— Hepsi sivil miydi, resmi de var mı?
— Hepsi sivil! Bir tane komiser vardı, üzerinde resmi parka
vardı, şapkasız. Diğerieri tamamen sivildi. Geldiler, aradılar; biz-
den "yasakyayın" istedıler; "yok" dedik, "vardır!" dediler, "Bu-
nu bulacaksımz mutlaka, evinizde..."; "Bizi zorlamayın, yok.
Evimizi heryeri arayın, yok... "Aradılar; yasal kitap, dergi, gaze-
te, broşür, onların bir kısmını aldılar, yasak olabileceğini kesti-
rip. Cumhuriyet gazeteleri vardı...
— Cumhuriyet Gazetesi mi?
— Bende Cumhuriyet Gazetesi'nin kofeksiyonu var.
— Evet...
— Onları fazla kanştırmadılar. Öbür haftalık, aylık dergiler vardı;
Nokta, Panorama, Tempo, 2000'e Doğru... Mesleki kitaplar var-
dı. Tümüyle 40 kadarını almışlar kitapların. Dergilerin sayısı 250
tane sanıyorum. 98 tane 2000'e Doğru Dergisi var geri verilen.
Ama kaç tane alındığını bilemiyorum ki. Alırlarken saydırma ola-
nağımız olmadı! Cıkarken, "Tûmünü iade ediyoruz,toplatmaka-
rarı olanlan savcılığa vereceğiz!" dediler. Savcılıktan da biigi
vermediler...
— Siz evlisiniz?
— Evet.
— Çocuğunuz?
— Bir çocuğumuz var, beş yaşında, ellerinizden öper!
— Adı?
— Ekrem Erdal. Bir de yeğenimiz vardı bizim...
— Onun adı?
— Ulaş Yiğit.
— Evet, arama iki buçuk saat sürdü, eşinize veda ettiniz...
— Hayır, birlikte gittik!
— Doğru, siz birlikte gittiniz!
— Çocuklarımızı b&idızıma bıraktık, hanımın ablasına. Birtik-
te gittik!
— Eşiniz yakınınızda mıydı hücrede? Sesini duyuyor muydu-
nuz?
— Fazla konuşma imkânımız olmadı. Sabah vakın hücrelere
koydular, sonra uzaklaştırdılar.
— Gözler bağlı?
— Hücredeyken gözlerimiz bağiı değil. Cıkarken, sorguya gö-
türülürken bağlanıyor, başka zamanlar bağlı değil.
— Eller bağlı mı?
— Hayır, tuvalete giderken bağlı değil. Bazı görevliler gözü-
müzü bağlayarak, bazıları gözümüzü bağlamaya gerek görme-
den götürüp getiriyorlar tuvalete. Hücreyle tuvalet karşı karşıya.
— Ne kadar?
— Şimdi efendim, 19 tane hücre yan yana. En yakın hücreler
arasında 1.5 metre koridor var. Kbridorun karşısında hücreler, ko-
ridorun yan tarafında da tuvalet var!
— Gittiniz, sonra ne oldu?
— Akşama kadar bekledik hücrelerde; akşam... Saatini hatır-
layamıyorum ama.
— Yemek filan bir şey verdiler mi?
— Zeytin, ekmek verdiler! Ondan sonra... Biz, ezan seslerin-
den saati tahmin etmeye çalışıyorduk!
— Ezan sesi duyuluyor mu?
— Duyuluyor. Hemen yanı başımızda Fatih Camisi var, ondan
gelen ses de başka camilerden gelen sesler de duyuluyor.
— Evet...
— Bazı görevliler, saati sorduğumuzda doğru cevap veriyor-
lar. Ama genellikle ters cevap alıyoruz ya da söylemiyor saati.
Akşam saatleriydi sanıyorum, bizi çıkardılar, gözlerimiz bağlı; bu-
rada garaj olduğunu daha sonra da gördük, araçlar filan da vardı.
Oraya çıkardılar. Orada gece boyunca sürekli, aralıksız spor (!)
yaptırdılar...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YIUVIAZŞİPAL
"Serbest Çalışınm
w
SORLl: Ben 1955 doğumluyum ve halen hiçbir sosyal giiven-
lik kunıluşuna bağlı değilim. Bu kuruluşlara bu güne
kadar hiç ödenti de yapmadım.
Mesleğim yağlıboyacıhktır. Kendi başıma serbest çalı-
şınm. Herhangi bir konıluşa ve şirfcete de bağlı dtği-
lim.
Bu dururada Bağ-Kur, Sosyal SigortaJar Kunımu ya da
bir başka kuruluşa nasıl girebilirim. llerisi için hangisi
yararlı olabilir? Aylık ödentileri ne kadar olur?
DJ-
YANTT: TC Emekli Sandığı kapsamı dışında kalanlann sosyal gü-
venlikleri:
1) 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na göre kurulmuş, Sosyal
Sigortalar Kurumu'nca,
2) 1479 sa>ılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışan-
lar Sosyal Sigortalar Kurumu Yasası uyannca kuralan, Bağ-Kur'ca,
3) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın geçici 20. maddesinde
öngörülen biçimde oluşturulan, "Bankalar, sigorta şirketleri, ti-
caret ve sanayi odalan ve borsalar"ın özel emekli sandıklarınca
sağlanmaktadır.
Sosyal Sigortalar Yasası'na göre "Bir hizmet akdine dayanarak
bir veya birkaç işveren tarafmdan çabştınlanlar" sigortalı olurlar.
Bunun dışında, daha önce Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında
çalışmış olması nedeniyle "tescil edilmiş" olanlar da SSK'nın is-
teğe bağlı sigortalısı olabilirler. Isteğe bağlı sigortalı olanlar için
yalnız "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan" uygulanır. îsteğe bağlı
sigortaülar, İş Kazaları ve Meslek Hastalıklan Sigortası, Analık
Sigortası ve Hastalık Sigortası'ndan yararlanamazlar.
Bir işverene bağlı olmaksızın çalışmakta ve daha önce SSK si-
gortalısı olarak da "tescil" edilmemiş durumda oluşunuz SSK
sigortalısı olmaruza engeldir.
Bağ-Kur Yasası'na göre "Esnaf ve Sanatkârlar, tüccar, sanayici
ve borsa ajan ve acenteleri, sigorta prodüktörleri ve eksperleri, ec-
zacılar, tabipler, veterinerler, gümrük komisyonculan gibi ticari
kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götü-
rü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, esnaf ve sanatkâr siciline
kayıtlı bulunanlar"ın Bağ-Kur sigortalısı olmaları zorunludur.
. Esnaf ve Sanatkâr sicilinde kaydı olmayan ve Gelir Vergisi'yle
ilgisi de bulunmayanlar ile belirli bir işi olmayanlar Bağ-Kur'un
isteğe bağlı sigortasından yararlanabilirler.
Kendi başınıza serbest çalışmanız nedeniyle yararlanabileceği-
niz tek sosyal güvenlik kurumu Bağ-Kur olacaktır.
1990 yılı için (1 ocak - 30 haziran) en az ödenecek Bağ-Kur pri-
mi ayda 29 bin 376, en çok prim ise 328 bin 032 liradır.