25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER zarlar, imza günlerinde maddi kazanç elde etmezler; çünkü kitabı basüınca telif hakkını yayıncıdan peşin olarak alırlar; bu nedenle, imzaladığı kitapların üzerinde hiçbir hakkı olmaz. Yazarın imzada maddi bir kazancı yoktur, ama beklentisi vardır ki, o da basılan kitabının bütün sayılarının sanlıp bitmesi ve yeni bir bası yapılması durumunda, sözleşmeye göre yeni bir telif hakkı elde etme beklentisidir: Oteki yazarlan bilmem, ben şimdiye değin altı yayıncıda kitap bastırdım, bu beklentim bunlardan sadece bir tekinde gerçekleşti. öbürlerinde basılan kitaplanm hâlâ tükenecek. yıl önce Çorum Idadısinde (orta okulunda) "Lisanı Osmani" öğretmenimiz Anıların lzinde kitabımda kendisine yer verdiğim rahmetli Hacı Fazlı Efendi'nin torun çocuğu olduğu ortaya çıktı; boyu, posu, duruşu, hele gözleri ve bakışı tıpkı büytlk dedesininki gibiydi; onun burnundan düşmüştü sanki. Adına "gen" denilen biyolojik nesnenin kişileri, kuşaklar sonra birbirine bu denli benzetebilmesi ne garip! Imza Gttnlerî HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU "tmza günü" deyip de geçmemeli. Bu sözcükler ülkemizde 1970'lerden sonra somut bir "giin" ve "imza" olmaktan ötede, soyut bir kavram ol'maya başladı. Kimi yayıncüann, kitapçüann özellikle kurulduğundan beri Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün Istanbul'da ve uzak yakın Anadolu kentlerinde düzenlemiş olduğu İMZA GÜNLERl'nden kimilerine ben de katıldım. İyi etmişim. Soyut ni•telikli "imza günü" kavramı kafamda bu katümaJar sonucunda oluştu. da ayn bir sorun. Eğer yayınanın kendi dağıtım örgütü yoksa, bastığı kitabı ülkenin her yanındaki kitapçüara ulaştırmak için bir dağıtımcı firma ile anlaşması gerekli. Bu firmalar genellikle kitabın üzerinde yazıh fiyatın %40'ını alıyorlarmış. PENCERE 20 ARALIK 1987 İşkence ve ÖtesL. Ziverbey Köşkü'nün 96'ncı sayfasında dava dosyasına gire^ cek tutanağı nasıl imzaladığımı şöyle anlatıyorum: "Başka bir odada gözlerimi açtılar. Aziz dostum, ünlü suluboya ressamı Cafer BaÖnce duvarda bir Kafkasya haritası gördüm; sonra odadak ter'in bebekliğinden beri görmediğim torununun iki adamı... bir genç kız olarak karşıma çıkması; 53 yıl önce Çünkü kitabı doğmdan doğruya müşteriye sataBir masanın üzerinde tutanaklar duruyordu. önce tutanağı 1934'te, Istanbui Hukuk Fakültesi'nde öğrencim cak olan kitabevlerine %2025 arasında bir iskon Bu yaz bir imza gününde birlikte bulunduğumuz yüksek sesle okutup teybe aldılar; sonra bir kalem verdiler, im olan (Asliye Hukuk Hâkimliği'nden emekli) Satoyla veriyormuş kitabı. Yayıncı, geri kalan tanınmış yazar Sayın Bekir Yıldız durumumu öğzaladım. ym Sabiha Hammefendinin o güne kadar hiç gör"%60'tan "%10'unu "teüf hakkı olarak" kitabın renince çok üzüldü, dahası öfkelendi ve hakkımı mediğim gene torununun yine eski öğrencilerimGözlerim yine bağlandı. (...) yazarına ödüyor; böylece elinde kalan %50'den aramak,için bana yazarlann telif haklanm koru* den olan annesiyle birlikte kitap imzalatmaya gelGeldiler, koluma girdiler, bir arabaya bindirdiler. kâğıt, baskı ve vergi giderleri çıktıktan sonra ya makta uzmanlaşmış bir avukatın adresini yazıp . llkin somuttan başlayalım: 1) Nedir imza gümesi; büyük amcamın cocukluğundan beri rastGözlerim bağlı oturdum. yıncının eüne gececek olan para "kazanç" oluyor. verdi. Henüz harekete gecmedim; yayıncılar bel,nü? 2) Kimler ve nasıl yararlanıyor bundan? Başlamadığım torun çocuğunun, kır düşmüş saçlaZiverbey'den ayrıldık." ki kendiliklerinden insafa gelirler, "madem 1015 ka bir deyişle, böyle belirli günleri düzenleyenlenyla karşıma dikilip imza için kitap uzatması; esbaş* rin amaçları nedir? 3) İmza günlerine katılan ya Bu dunun karşısında, oturmuş kuruluşlardanya da yıl bekledim, biraz daha bekleyeyim" diye düşüki öğrencilerimden bir hammefendinin üç küçük kası yayınalık yapmayı pek göze alamıyor; Bilindiği gibi böyle davaların ilk sorgusu Emniyefte yapılır; nüyorum. zarların amaçlan nedir? 4) Bu yazarlara kitaplatorunu ve genç bir öğretmen çiftin kucaklarındasermayesi ve olanaklan geniş olan yayıncılar, dadüzenlenen tutanakla birlikte dosya. savcılığa gönderilir Sav,.rını imzalatanların amaçları nedir? ki altı aylık çocuklan adına Atatürk'ün SÖYğıtırm kendisi yaptığı gibi, türlü yerlerde açtıkları • • • cılık yasalara göre gereğini yerine getirir. Ziverbey de imzalaLEV'ini imzalatmalan Istanbul ve Anadolu'daki kitabevlerinde satışı da kendüeri yaparak dağıtımcı dığım tutanak sonradan dava dosyasına kondu. Bir fotokopisiBuraya kadar anlattıklanm, imza günlerinin, ' Görülüyor ki, "imza günleri"nden türlü sorunimza günlerimin tatlı anılanndan önemli bir böve kitapçıya ödedikleri iskontodan kurtuluyorlar; ni kitapta yayımladığım bu tutanağın son satırları şöyte: lümünü oluşturuyor. llkokuldaki çocuklan, hatlar ortaya çıkabiliyor ve bunların çoğu somut niyani onlara ödeyecekleri ^o4O pay kendilerine ka başta "somut" olarak nitelediğim maddi yönü. "Soruldu: Benim örgütsel faaliyetler hakkındaki bilgi, görg Böyle günlerin yazarlar ve kitap imzalatan okurta kimi zaman küçük torunları için Söylev'i imtelik taşıyor. lıyor. Aynca kitabın yazanna olabildiğince az teve çabalarım bundan ibarettir, olaylar tamamen doğrudur, de zalatan öğretmen ya da eski öğrencilerimle, türlü lif hakkı ödeme yoluna gidiyoriar. Kitap piyasa lar yönünden bir de duygusal ve eğer denebilirsedi. Yüksek sesle okuduğu ifadesinin doğru yazıldığını söyled kentlerde karşılaşmak da imza günlerinin sağlasında dolaşan söylentilere göre, kimi yayıncılar be "soyut ve linsel" yönü var ki, asıl önemli ve zevkli ğinden altı birlikte imza edildi. 15 Kasım 1972. dığı mutluluk ve sevinç kaynaklanndan biri olulirli bir sayı üzerinden basmayı üstlendikleri kita olanı bu. . • Kitapçı veya yayıncının amacı, bir yönüyle ALİ ÖZDEMİR yor. bı o sayının iki, hatta üç katı olarak gizlice bastı• llkin yazarı ele alalım: O, aylar, yıllar boyunckinsel (kültürel) öbür yönüyle ekonomiktir. ÜlEmniyet Şb.1 Kom. Mv. ğı halde kitabın yazanna, sözleşmedeki sayı üze ca çahsarak ortaya koyduğu kafa Urününün okurkemizde kâğıdın neredeyse banknot değerine ulaşMEHMET ŞAHAN rinden telif hakkı ödüyor. Bir kaç yü önce bir gun lar tarafından olumlu veya olumsuz yönde nasıl Yaklaşık bir ay önce, 10 Kasım 1987 Salı günü tığı şu dönemde yayına, her türlü ekonomik risEmniyet Şb. 1 Polis Memuru başyazanmız Nadir Nadi ile söyleşirken, bir ya değerlendirildiğini öğrenmek, kendi kendisini asaTÜYAP'ın Istanbul'da düzenlemiş olduğu imza ki göze alıp önemli bir yatırım yaparak kitap yaİLHAN SELÇUK yıncının basmış olduğu kitaplarımm uzun yıllargününde yine bir sürprizle karşılaştım: Ankara bilmek için bundan yararlanmak ister. Bence yımhyor. Once, yaptığı giderleri çıkarması, sonSanık." dan beri hiç tükenmediğinden yakındığımda: "HaHukuk Fakültesi'nin birinci sınıfından son sınıra da kazanca geç.nesı için, yayımladığı kitabın aa, o mu? Orada basılan kitap hiç bitmez" demiş önemli bir noktadır bu. Aynca ülkenin değişik yöDemek ki bir sahtekârlık söz konusudur; dava dosyasmı infına kadar yakın arkadaşlık ettiğimiz ve bu fakülrelerindeki imza günlerinde, imzaya gelenlerle söyen kısa zamanda paraya çevrilmesini bekler. ti. Meğer ayru şey onun da başına gelmiş. tenin ilk mezunlanrun, profesörleriyle birlikte çekceleyen savcıyı aldatmak istiyorlar, sorgulanıanın emniyetçe yaleşmek ayn bir zevk oluşturuyor her iki taraf için. tirdikleri grup fotoğrafında yan yana yer aldığıpıldığı izlenimi veriliyor. Oysa o sırada sıkıyönetim komutanı Bunu gerçekleştirmenin bir yolu "reklam"dır. Örneğin bu yıl düzenlenen imza günlerinden bimız rahmetli Esat Adil Müstecaplıoğlu'nun şimolan Faik Türün, sorgulamanın Ziverbey'de özel ekip tarafınKısacası, imza günlerinden geneUikle yayıncı ve rinde bana günümüzün Türkçesine çevirmiş Ne var ki, ülkemizde kitap okuma alışkanlığı, ileri di üniversite öğrencisi olan torunu, kitap imzalatimza günlerini düzenleyerek her kitabın üzerindeki olduğum SÖYLEV'in her üç cildini imzalatan ak dan yapıldığını sonradan itiraf etmiştir. ülkelerdeki gibi yaygınlaşıp "onsuz olmaz" nitemak üzere karşıma çıktı. tlkin kendisini tanıtmadeğerden %20 veya %25 iskontosunu alan kita saçlı bir sendikacı: "Bu kitaplan üçüncü kez saPeki, Komiser Muavinı Ali Özdemir ile polis memuru Mehlik kazanmadığı, dahası nüfusumuza oranla gabevleri yarar sağlıyor: met Şahan kimdir? zete okurlarmın sayısı bile çok sınırlı olduğu, öte tın alıyorum. Birini 12 Mart 1971, birisini de 12 dan, dedesinin küçük boyutlu bir gençlik resmini uzatarak bunu, tanıyıp tanımadığımı sordu. Dikyandan da gerek basın gerek radyo ve TV reklamEğer Türkiye'de o dönemde hukuk gereği gibi işleseydi, koEylül 1980 döneminde evimden, öteki kitaplanmla katle bakınca hemen seçtim ve heyecanlandun. De• O halde imza gunüne katılıp, kimi zaman ara birlikte alıp göturdüler, Suçlamalardan aklandım ları çok pahalıya geldiği için yayıncı, reklam yovuşturmaya bu sorudan başlansaydı, işkence örgütünü oldudesi gibi sevecen bakışh genç, kendisini tanıtınca lıksız 45 saat kitap imzalayan yazarlann kazancı luna çok az yanaşabiliyor. Sürüm olsa reklamı da ğu gibi ortaya çıkarmak kolaydı. ama kitaplarunı daha geri alamadım" dedi. Böydaha çok duygulandım. Gözlerimin yaşı sıcak sıne, bu imza günlerinden diye düşünülebilir. Epey le acı ve ayıplanası olaylar bir çok aydmın başına belki göze alır. Ama hemen herkes biliyor ki, Ne var ki devletin içine yuvalanmış bulunan işkence örgücak içime aktı. Esat Adil, çoktan beri yok bu dünce oluyor, Saym Melih Cevdet Anday da bir ya geldi. Ülkemiz hesabına hüzün ve utanç verici bir Türkiye'de kitap sürümü, beyaz eşya denil en buztünü ortaya çıkarmak şöyle dursun, işkenceci başı Faik Türün'ü yada, ama işte onun torunu karşımda idi ve üzüntü zısında vurguladı: Yazarlann imza günlerinde durum. Bu sendikacı ile söyleşimiz gerçi üzücü oldolabı, fınnlı ocak, çamaşır makinesi gibi eşyaya Adalet Partisi'nden senatör yaptılar; sonra cumhurbaşkanlığıile sevinci bir arada tattırıyordu bana.... maddi bir kazancı olmuyor. Oysa imza gününu du, ama ben kendi hesabıma çok şey öğrendim bu ve elektrik süpürgesi, şofben veya radyo, TV, vina adaylığını koydu Türün, parlamentoda epey de oy aldı; kadüzenleyen kitabevlerinden satın aldığı kitabı, ya konuşmadan. Aynı gün, kırk yıl önce Kars'ın Cıdeo gibi Öteki türden makinelere, dahası otomo• • • zansaydı cumhurbaşkanı olacaktı. zanna imzalatanlardan pek çoğu, kitapçının top lavuz Köy Enstitüsü'nde gördüğum şimdi emeklitiv sanayii ürünlerine oranla çok geride kalıyor ve * İşte sevgili okurlanm, imza günlerinin tinsel ve reklam giderlerini karşılayamıyor. Bu durumda ladığı paranın tümünün, ya da önemli bir bölü bir öğretmenle karşılaşmak ayn bir zevk oldu be17 Aralık 1987 günü Cumhuriyet'te yayımlanan bir haber: soyut, daha doğnısu duygusal değerini böyle olayyaymcı ne yapacak? Kitabevleri ile anlaşıp imza münün yazara ödendiğini sanıyor ve bu düsünce nim için. Bunu başka bir yazıda anlatmak isterim. "TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın'la TKP Genet Sekreteri Haygünleri veya kitap şenlikleri, kitap fuarlan düzenlarda yaşıyorum ben. Aynca imza günlerinde yasini "Eh, bu gtin iyi hasılat oldu" gibi sözlerle ima dar Kutlu'ya "emniyette işkence' iddialannı soruşturan Yenima leyerek, ürettiği yapıtların sürümünü bu yoldan • İmza günlerinde şaşırtıa ve sevindirici sürp zarlann Türk ekinsel (kültürel) yaşamına bir tueden yaslı kişiler de çıkıyor ara sıra imza günlehalle Cumhuriyet Savcılığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne Kut çoğaltmaya çalışacak. rinde. Gülümsüyorsunuz. Başka ne yapabilirsiniz; rizler de oluyor: Üç yıl önce bir gün Akademi Ki tam tuz, bir demet ışık serptiklerine inanıyor, vaklu ve Sargın'ın 'kimler tarafından sorgulandığını' sordu. Savcıl tabevi'nde bana kitap imzalatan sessiz bir delikantim ve sağhğım elverişli olduğu zaman böyle günorada yukarıdan beri sergilediğim gerçek durumu sorgulamaya katılan görevlilerin lere seve seve katılıyorum. bu gibuere anlatmaya kalkışacak değilsiniz ya. Ya hyı tanır gibi oldum. Biraz soruşturunca, tam 72 • Yayıncının eline bir kitaptan ne kalıyor? Bu ^^^^ kendisine bildırilmesini istedi." Olayın duğüm noktası buradadır. Türkiye'de işkence, çoğunlukla örgütlü bir uygulamanın ürünüdür; sıradan bir polis memurunun ya da uzman olmayan bir komiserin Sargın'la Kutlu'yu sorgulaması olanaksızdır. Yöntemler teknolojinin ilerlemesiyle birlikte geliştirıliyor; 1972'de tutanaktaki ifademi ben, teybe okumuştum, ülkemiz "çağ atladığından" bugünkü sanıklaBir küçük kız 70'li yıllardan birinde Maçka Üniversitesi'nin ra tutanaklar okutulurken video duvarına şoyle yazmış tebeşirle: "Niye birbirinizi öldürüyorsuçekimi yapılmış. nuz?" Elektrik şokları, ilaçlı ığneler, Bunun yanıtını kim verebilir? Belki başka bir duvar yazısınbasınçlı su püskürtme, askıya da başka bir küçük ktz... "Aptallığımızdan" diye!.. alma gibi yöntemlerın yanı sıra, "Biz Duvar Yazısıyız" kitabında telif hakkı "Duvartann" diye bu işkenceleri yapan lar, doktoryazmışlar. Dünya duvartan yıllardır avaz avaz bağınyor. En yayların sanığı bir süre sonra mugın araç ne gazetedir, ne radyo, ne TV; kentterin duvartarıdır. ayene edebileceklerini hesaba Alırsın tebeşiri ya da boya fırçasını, içini dökersin. Biri gelip katarlar, ama ciddi ve derinlebu gelişmeden mutluluk duyu Türkiye'nin VHS ustası VESTEL' Türkiye'de güzel şeyler oluyor... silene dek, içinden kopan acılar, gerçekter duvardan seslenir mesine bir kovuşturma her şegelene geçene... yi ortaya çıkarabilir. Videoda dünya sistemi VHS, ül yor... VESTEL VHS'yi izleyerek dir. VHS'ye geçerken VESTEL Bir yazar arkadaşı belirli bir süre gözartında tutmuşlardı. Bir VHS'ye geçen bütün markaları VHS videoları seçin... VHS ustası kemizde de hızla hâkim sistem yetkili koğuşa girmiş "H&rkes işlediği suçun ne okiuğunu çok Siyasal iktidar gerçekten iskısa olarak anlatsın" demiş. Sıra halinde dizilenler kısaca başoluyor, VHS video gerçeğini an kutluyor... "VHS'ye hoş geldiniz!" VESTEL'den ileri teknoloji ürünü tiyorsa, Türkiye'de ışkenceyi lamtşlar söytemeye... Yazar arkadaşa sıra gelince, çok kısa oladurdurabilir, işkence ekiplerini bir videoya sahip olun. layan eski sistemli markalar diyor. rak "YBZI" demiş... Gazetedeki bir yazısmdan gözartına alındıortaya çıkarabilir. Devletin içinğını söylemek istemiş. Ama o yetkili köpürmüş, yazar arkadaVHS'ye geçiyorlar. de sorumluluk almış çoğu kişi, Şimdi Türkiye'de VHS sistemli şın beyazlaşmış saçına, sakalına bakarak "Duvariara yazmaişkencenin nerelerde. nasıl, • ya saçından, sakalından utanmadın mı?" demiş... Türkiye'ye dünya sistemi VHS pek çok video var. Türkiye'deki kimlerce yapıldığını bilmektedir. Duvar yazıları birkaç yıldır ülkemizde ortadan kalktı. İyi mi Ama sırasında bir adalet adavideoları getiren, bu ileri siste VHS sistemli videoların %91'i oldu, bilmem. Duygular içlerde kaldı. Oysa hapsedilen duygumı da çok şey başarabilir, şim'İleri teknotojklen üstün ürünler" * lar, açıklananlardan daha tehükelidir. Oslo Üniversitesi'nde bilmin öncülüğünü yapan VESTEL, ise VESTEL VHS! di dosya Yenimahalle Savcısı: gisayar eğitimi yapan Gülay Kutal duvar yazılannı küçük bir ndadır. EVET/HAym AKBAL Ouvariardan Gerçeği Oğreıt! VHS'ye hoş geldiniz! VESTEL VHŞ videoları izleyerek VHS'ye geçen bütün markaları kutluyoruz... kitapta bir araya getirmiş. "Avrupa ülkelerinden ve SovyeOer BirIrği'nden duvar yazılan yuz yüze dite getirilmeyen duygulan, korkulart, gazetelere basılmayan istekleri, eJeştirileri, gizli kalmış yetenekhri, güzeHikferi, çirkinlikferi döküyor ortaya. Duvariaryaşadığımız dünyanın en sansürsuz diliyle konuşuyor" diyor kita bı hazırtayan Kutal.... En anlamlı duvar yazılarından birkaç örnek: "Bizo hayat verdiniz, ama uğrunda yaşanacak bir şey vermediniz." Bu dünya gençlerinin ortak çiğlığıdır... "Çözümün birpar' çası değilsen, sorunun birparçasısın"; "Intihar özeleştirinin en durust biçimidir." Bu da Norveç'te bir duvara yazılmış: "Sağa ^oy veriyorum, çünkü ben eşeğim." Bir başkası da şunları yazmış: "Hep duvariara kiırHn yazdığmı merak etmişimdir. Artık bi• liyorum." Bu da kadınların çığlığı: ~ "Kadın olmak zor şey: Erkek gibi düşüneceksin, genç bir kız gibi davranacaksın vr eşek gibi çalışacaksın." İşte iyimser bir kişi: "Diazem alıp ıntihar edecektim. iki tane alınca kendimi daha iyi hissetmeye başladım." Bir duvar yazarı "Isa kurtancımızdır" diye yazmış, başka bir duvar yazanlsa adına şunları ekiemiş: "Kendinizi kendiniz kurtann, ben yorgunum." Bir başkası da yaşamı söyte yorumluyor: "\asam seks yotuyla geçen bir hastalıktırf'; "Proletaryanın meşhur marşı bildiğiniz gibi Entemasyonafdir. Kapitalistierinki nedir peki? Muttinasyonal"... Yaşadığımız dünyanın gizli yazarlarından kopan seslenişler... Yazanlar belli değil, ama okuyanlar belli, getip geçenler... Kitabın derieyicisi Gülay Kutal önsözde "Aramızda herhangi bir zamanda herhangi bir yere bir şeyler çiziktirmemiş olan yoktur sanınm. Yazdığımız şey ister politik bir slogan, ister 'Ben H'yi seviyorum' türünden bir şey olsun, pek muhtemeldir ki bir tuvalet duvan ya da bir ev duvarı düşüncelerimizi dışa vurmanın bir aracı olmuştur" diyor. Şöyle sürdürüyor: "Grafiti, aynı zamanda insanın yabancılaşmasının da birsonucu. Koskocaman betonlar, insanın kendisini küçük ve önemsiz hissetmesine yol açıyor. Duvara yazı yazmakla, 'Ben varım' diyor insan. Tarihe dönüp baktığımızda bunun çok yeni bir olay olmadığını görüyoruz. Taş devrindeki insan elini duvara koyup parmaklarının etrafını çizerek elinin kopyasını çıkarmışt." ! ; yazılmış: "Sotemnfe buradaydı, her şeyi yapmaya kadir biri': Baş Berna TÜREMEN Ozgun SIRU5TU POHSELEN c Ayça SERİMER Ozgun SATEN BAT1K YELEK . Mine EMEK Ozgun ALİN GJMUŞ DOGAL TAŞ TAKI 21 Arahk 1987 15 Ocak 1988 l ı i t * I'IJJS.4. ^ınJJIi V N l " Ivnır.ıA, kkiık.» ' Ingiltere'de İngilizceyi ucuz | öğrenme imkânını j şirketimiz sağlar. ! i Derin Limited i Tel.: 158 53 42 YENİ YILI L'STAuAflLİ ihTnfîLAl VİLLA EKİP'LE YASAYIN... 13.000. TL./m» IŞÇIK V£ KDV 0AHH ilk bilinen duvar yazısı İsa'dan önce 79 yılında Pompei'de HALI O ka bir Pompeili de şunu ekiemiş: "Siz uyurken biz yazıyoruz." Ben de ikinci Dünya Savaşı yıllarında Şehzadebaşı'nda bir ahşap evin ön cephesini duvar gazetesi biçimine sokan emekli bir yargıçtan söz etmistim "Mahmut Be/in Gazetesi" adlı öykürnde... O da gizli dertlerini, acılarını hemen her gün yeniden yazdığı "ev gazetesi"nde topluma açıklıyordu. Birçokları o öykümü uydurduğumu sanmıştı, oysa gerçeğin ta kendisiydi... DUŞAKABİN GERFLOfl AKORDEONKAPI STOfl/DİKEYPEROE ZMMNMM. Tm2 IŞCUdf. FKSI2 eCGNOMKVE Bir duvar yazarı şöyte diyor: "Eğer bir fikrin, insanlara söyle'. yecek bir sözün varsa nereye gidebilirsin ki? Gazetelerdeki oku.yucu köşesine mi? Anlamsız. Bütün iletişim araçlan anlamsız. •Duşünceterin bir yerlere uymuyorsa, sansüre uğmmadan konuşamıyorsan, kafanı hep duvara vuruyormuş gibi hissediyor'• san, niye o duvara yazmayasın?" Ne var ki duvar yazıları bir iki gün kalır yerinde, biri çıkar siler ya da karalar, bambaşka şeyler çiziktirir. Yine bakın ne diyor bir duvar yazarı "Her seferinde bir iki kişiye ulaşabiHrsem, 'bu, hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir." BUPŞEFLB» ISTANBUl I IkriMET ERMÇ 512 71 41. » 1 B « HARMAMS I ATİLLA PEKU (612S) 'OM 1 0 1C I2WR | LİVîNT SlıCUER 21 » 58 22 66 12 Vestel bir &Polly Peck Internattonal PLC kuruluşudur M
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear