25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 26 Mart 1974 ABDULCANBAZ TURHAIM SELÇUK fMiZ BEMK MıWg. V RF»JÜA7I YARALISIN ERDAL ÖZ • 39 «Bu adam köyde çekemedf benl. Karılanma, kızlanma sulandı, malımı mülkürnü kıskîn üı,» derni* ağa. «Böyleyken böyle oldu,» demış. Diinyanın yalanmı uydurmuş. Sonunda: «Akşam üstü kasabadan dönerken. köyun dısında pusu Jcumıus bana, yoluma çıktj, çekîi mavzerini, üstümdeki büttln paramı aldı.» demiş. Nuri'yi göstermiş. «Tam üç yüz altmıs beş lira param vardı tistümde, hepsini zorla aldı bu herif,» demiş. «Bütün param buydu: Üç bütün kâğıt yüzliık, bir bütün ellilik, bir onluk, Wr de besltk. Ü*. tümde ne rar ne yoksa aldı,» demiş. Böyle demiş böylc bitirmlş ya sözünü, candarmalar, uzatmalının «he» demesiyle yıkıvermisler oracıkta Nuri'yi yere, ceplerinde ne var ne yoksa çıkanp dökmüsler ortaya. Üç yüz seksen liray» yakın para çıkmış Nurl'nin üzerinden. «Ytni bu kadar olur.» diyor Nuıi. Üç tane yüzlük, bir bütün ellilik de varmış Nuri'nin üzerinden çıkan paralar arasında. Kasabada lokantada bozdurduğu beş yüzlüfün üs tüymüş. «Gasp'a foktular, bastılar cezayı,» diyor. Yüzii sanki dokuz yıl öncesinde Nuri'nin. Gözleri hınç dolu. «Kan da gitti,» diyor. Cevriye de gitmis. Vurl lçerl düştince, ağm Cevriye'yi d« alıp evine «kuma» götürmüs. «Şimdi senden istediglm bir tek şey var,» dl yor. «Bak sen siyaslsin. Namuslu adamsmdır. Haksızlıklann üzerine yiirüyenlerdensin. Beceremedin, lçeri düştün. Bak, anlattım sana hikâyemi, dinledin. Yazsan destan olur. Bir türkü yskıp plâğını çıkarsan varlıkh kişi olursun. Gördün. Dinledin. Anlattun sana. Tam dokuz yıldır içerideyim. Çürüdlim be namussuzum. Bak kardeş, haksızlığa türlü türlü karşı çıkılır. Bunu en iyi becerenler sizlersınız. Şimdi az bir «ey kaldı önürnde. Ekirnde AUarnn iznıyle afla birlikte heplmiz dıtaridayız. Bana bir maktneli tufek bulacakiin. Bir makıneli tüfek. Bütün ıstedtğim bu. Bak bunca yıl yasadım, hıç bir seye sahip olmayı bu kadar Utemedim.» Bakısıyorsunuz. Vuzu, tepeye dikilen güneşin altında su gibi. Gözleri umut dolu. Pırıl pırıl. «Tak tak» tanyacak ağayı, biçecek köyün ortasında makineli tüfekle, delik deşik edecek. Güneşte gümüslenen agarmı» Mkallannın altmdaki gevşek derisinın seyırdiğiru görmerneJs jçin kör olmalısın. <Bir makineli tüfek, kardeş. Bak sen siyasisin. Yaparsan sen yeparsm bunu. Başka şey istemem. Dünyada bütün istediğim bu, bir mav kineli tüfek. Kaç paraysa.» YİRMİ İKİ Ayaktaîin. Betonun serinliği tabanlarına iyi geliyor. Ama içintfen sürup gelen titremeyi de trtırıyor betonun çıplak soğukluğu. Çenelerin birbirine vuruyor. Takırdamasın, titremeni anlamasjnlar diy« dişlerini gıkıyorsun. Ağnlar dinmiyor, ama tabanlannın şijüit Inmiş gibi. Kapıyla karşı duvar aratında ağır ağır dolaşmaya çalışıyorsun. Oturtmuyorlar. Ayakta duracakıın. Elektrikten sonra ilk getirildiğinde, orta yere ıırlatılıp atıldı^ında, bir «üre «oğuk betonun üzerinde yüzukoyun yatmak dinlendirdı s«ni. Sonra zorla kaldınldın. Duvara dıyadılar. Yafakmıy, otel değilmiç buraıı. Önc« duvara dayanarak güçlükie ayakta dururken, sonra sonra alıştın tutunmadan durmaya. Güç de olsa yürüyebiliyorsun artık. Yıirumek iyi de geliyor. Biri, pantolonunu fırlat'.p atıyor ayaklarının dibine. Çoraplarını, avakkabılannı da. Önce duvara dayanıp pantolonunu geçiriyorsun bacaklarına. Isttır ne olsa. Çoraplarım da giyiyorsun. Üçümen biraz azaltr glbi oluyor. Ama içjnden açılıp açılıp gelen titreme dalgalarınl onleyemiyorsun. Elektrik akımı, bir ba;ka türlü sürüyor sanki etinde kemiğinde. Deniyorsun, yok, olmuyor, ayakkabılar girmiyor ayağına. Çorapla dolaşıyorsun. Dolasmak biraz olsun gicieriyor üfumeni. Açlılc gibi bir iıtek mideni bCzüyor. Sınki anlamıjlar: d'ıganda karavana gesleri. Aç mı*ın? Yiyebilecek miain? Yemeği bfrkaç ki?i dağıtıyor. Demlr parmaklığın önüne geliyorlar. önce bir çeyrek kuru ekrr.ek, conra ho? bir tabakla, üstüne USA kaztlı sapının orta«ı delik bir kaşık uzatılıyor parmaklığın arasıtv dan; alıyorsun. Parmaklığın aralıklarından girebilen bir dolu kepçeyle. tuttugun, yanaştırdığın tabaga yemegl döküyor asık yüzlü biri. Bitifikteki bölmenin önüne gidiyor. Ekmeğı yiyemlyeceksln. Parmaklığın yatay derairlerinden bfrinin üzerine bırakıyorsun. Bir elinde çanağın, blr elinde kaşığın. Çanakta, renginden de, tadından da ne oldugunu eıkararaadıgın, fiarip, anlamsız bir bulamaç. (DeTaou rar) HALÎFESİZ 50 YIL BİLAL N. ŞİMŞİR Hicaz Kralı Hüseyin Halifeliğini ilân ediyor HALtFELtĞtN kaldınldığı 4 Mart 1924 Salı günü duyuldu. 5 Mart 1924 Çarşamba günü Hicaz Kralı Hüseyin, 101 pare top atışı ıle HalifeUJinj iUn etti. Ayni gün saat 17.20'ds Cıdde'deki tngılız Konsolosu Mr. Bullard, Londra'ya şunları teUedi. «Hicaz makamları bugün Cidde'de 101 pare top attıiar, ve açık hava tören! yaptılar. Btı törende Kral Hüseyimn, urarlı dâvetler karsuında Haltfeliği kabul ettiği ilân olundu.» Mecele dallanıp budaklanıyordu. Zaten pek karı«ık olan Haiıfelık konusu daha da karıçıyor, bir bskıma ilginç buutiar kazanıyordu. Bundan böyle konunun ikı yönil olacaktı en azmdan. Bir yandan Türkiye'nin Halifeligı kaldırması, 6te yandan da Kral Hüseyin'in kendı kendisini Halife ilân etmesi vardı. En as ikı yönlü haberler, yorumlar bir. birini kovalayacaktı. Gazetelere heyec«nlı haberler var demektı. Ama ayni ramanda Halifelik sorumı, Oevletler arasında yeni diplomatik sürtüşmelere yol açmaga dogru gıdıyordu. Gerçi Hüseyınin hemen Halifeliğini ilân etmesinin arkasında bu de> fa doğrudan doğruya tngiliz par. mağı görünmiiyordu. Ama Kral, tâ 1915'lerde îngiliz makamlarırun kendıcine Kajifelik vadınde bulunduklarını hatırlamış, bundan da yüreklenmis olmalıydı. Hral Hüseyin, tngilizlerin yarattığı bir Kraldı. HâlA aşırı Ingıliz etkısi altındaydı. Böyle olunca, Kral Hüseyin'in halifeliğini ilânında Ingiltere'nın herhangi bir rolU olmaciıgına başkalarıru mandırmak pek kolay olnıayacaktı. Ba$ka üikeler, bunu Ingilizlerin bir «kukla halıfesi» sayraakta gecikmeyeceklerdi. İngıliz diplonmsisi Halifelik ışınde gerçekten tarafsız kalmak niyetinde olsa bıle, yeni bir takım ba* ağrjlanyla karsılaşacaktı. Bir Ingiliz Dışişlen görevlısi «Ihtiyar hiç vakit kaybetmedi» diye şaştı. Bir bajka görevii sunları not etti: «Kral Hüseyin b:r de Halifelik kutsallıgına bürünürse onunia ugrasmak bizim için daha da zor olacak. Ama ben, acaba bu «ısrarlı dâvetler», gösterildiğı kadar âcil miydi veya o kadar bol sayıda mıydı dıye merak ediyorum. «Halifeliği kabul etmege, daha doğrusu Haüfeligi üzenne almaga yetkisi olup olrnadığını ancak bir İslâm hukuku uzmanı söyleyebilir. Ortada muhtemel bir çok başka aday daha var: Kral Fuad, Fas Sultanı. Afgan Emiri, Sünnısi, (Yemen) İmamı'nın da hepsinin kendilerlne göre emeîleri vardır kuşkusuz ve onlar da gereken «ısrarlı davetleri» sağiayabilirler. Ortada tek bir Halife olacaksa, sayilan bakımmdan Hınd Muslümanlarının görüslerinı de hesaba katmak gerekir, diye düçünüyonım. Ama ortada kendj kendisinı ilân etLondra'ya ayni zamanda çekiliyordu. Turkiye bakımmdan durum buydu. Türkiye. yalnız son Halıfeyı sınırdışı etmış değıldı. Halifelik makamını da kaldırmıştı. Artık halife olmayacaktı. Bütün dünya Müslümanlan topla nıp bir tek klsiyi Halife seçseler bile Türkiy» bunu kabul edemezdi. Hüseyio'uı Halifeliğini Türkiye'nin kabul etmesi ise söz konusu bile değildi. Büyük Millet Mec lisi, Halifeligi İngiliz himayesinde bir adamın üzerine alması ve iler İngiltere'nin sorunlan de Türkiye'ye karşı istismar etmesi için kaldırmış değildi. Bu YALNIZ şu birkaç cümlelik yüzden Türklngiliz ilişkileri yorum bile, Hüâfet sorununun İngiltere'nin başma ne gibi iş adamakıllı bozulabilirdi. İstanbul uyarıyordu. ler açabileceğinı gb'sterir. Gelışmelerin hepsini önceden kestirip Hindistan Muslümanlarının da bir politika çızme olanagı he Kral Hüseyin'in Halifeliğini kamen hemen yok gibidır. Bu yüzbul etmelerinin söz konusu olden İngiltere «Gelişmeleri bekmadıfı zaten tahmin ediliyordu. lemek» zorundadir. Ama Hindistan Genel Valiliğinin îlk izlenen sorunlardan biri, 8 Mart tarihli bir telgrafı duruHüseyin'in Halifeliğinın başka mu daha açık ortaya koydu. Hind Müslümanlarca da kabul edilip Müslümanlan Hüseyin'ı kabul etedilmeyeceği konusu oldu. «Haü mek şöyle dursun, bu yüzden fe oldum» demek kolaydı, ama büsbütün îngiltere'nin aleyhine dönüyorlardı. Genel Valilik, Türk baçkalan bunu kabul edecek miydi? etmezse ne olacaktı? Ha lerin Halifeligi feshetmis olmalife olarak Hicaz Kralı benim larından ziyade Hüseyin'in Halisenip tuturıabılecek miydi? İngi fe ilân edilmesi haberinden kaygı lız Dışisleri Bakanlıgına bu konu duvulduğunu bildiriyor ve bunun da üstüste haberler, telgraflar gel arkasında Ingiltere HUkümetinin bulunmadığının, Hüseyin'in kenmeğe basladı. di kendisini Halife ilân etmiş olIstanbul uyanyor dugunun açıkJanmasını istiyordu. 8 MARTTA Istanbul Mümeasili Hindistan Işleri Bakanhğı da ayMr. Lindsay uzunca bir telgraf ni görüsteydi. Hüseyin'in Halifeçekti. «Kral Hüseyin'in Halife ligi Hindistan'da İngiltere'nin ligi üzerine alması haberi karşı aleyhinde kullanılacaktı. İngiliz sında, buradaki (Türkiye'deki) Dışisleri Bakanlığı. «Şüphe yok gerçek durumu kavramanızı arzu ki, Hind Müslümanlan da Franederim» diye başlayan telgrafta, sızlar ve İtalyanlar gibi Hüseyin' Türkiye'nin tutumu anlatılıyordu. in halifeliğini bizim entrikalarıÇıkarılan kanunun Halifelik ma mıza atfedeceklerdir» dedi. Ama kanunı kaldırdığı belirtiliyor, bi yeniden bir açıklama yapılmasuu rinci maddenin kapalı ifadesinin uygun görmedi. 8 Marttan sonrayorumu yapıhyor ve şöyle deni ki gürüerde Hindistan 'dan Londyordu: «Hüseyin'in adaylığının ra'ya birçok telgraf ve raporlar arkasında îngiltere'nin bulundu geldı. Hind MUslümanlan, «Hagu hissini verecek her şey aleyhi lifeye karşı ihanet etmiş olan mizde istismar edilecektir. Türk Kral Huseyin'l» ve onunla birlikler, iç politika nedenlyle Halife te İngiltere'yi şiddetle suçluyorliği yıktılar. Halifeligi genellikle lardı. Hüseyin'ln Halife ilân edilMüslümanlara devrettiklerinl ka mesini «MUslümanlann birligine bul etmeyecekleri gibi, Müslü karşı yeni bir İhanet» olarak gömanların bir kesiminin bunu al renler vardı. masını ise hiç kabul etmeyecekFransız kolonisi lerdir.» Bu telgraf tstanbul'dan Kudüs'e, Bağdad'a, Beyrufa ve FRANSIZ kolonigi Kuıey Afrlmiş birçok Halife bulunması imkânsızdır, sanırım. Her halde Kutsal Yerleriu egemenliği Hü««yin'in lehine bir argümandır. KBİZ ancak geliçmeleri bekleyebiliriz. Ne olursa olsun, Hind MUslUmanlannuı sofuca inançlarını İngiltere'ye karşı istismar etmekten başka bir amaç gütmeyen Hılâfet Hareketının Hindli liderleri, bize karşı yeni şikâyetler ve suçlamalar icat edeceklerdir.» ..»••î*. Mr. .ao ?tm. 6tfe ü a r e b 13M. • .<> • p.îS. Stfc M«ro» İ 8 3 4 . o r»c»ptl«J •»# h«M «t «hieh I ÎNGİLTEBE'NÎN CİDDE KONSOLOSLUĞUNDAN LONDRA'YA 5 MART 1924 GÜNÜ GÖNDERÎLEN TELGRAF HİCAZ KRALININ 101 PARE TOPLA HALİFELİĞİNİ İLÂN ETTİĞİNÎ BİLDİRİYORDU. ka ve İtalyan Kolonisi Trablusgarp Muslümanlarının da Hüseyin'i Halife olarak tanımalan hiç beklenmiyordu. Trablusgarp'ta, Hüseyin 'e tepki olarak Cuma gün leri hutbelerde İtalyan Kralmın adı anıldığı ötrenildı. Fransızlar ise gereğinde Fas Sultanım Halife yapmayı tasarlamışlardı. Mısır'a gelince onun hesapları daha baskaydı. Buna aynca değinilecek. 11 Mart günü Kahire'den Lord Allenby'nin çektiği bir telgraf, Mısırlılann Hüseyin'in Halife ilân edümesine karşı çok sert bir tepki gösterdiklerinl açık ladı. Mısır basını Hüseyin'in bu davranışım «küstahUk» ve «saçmalık» ile vasıflandırıyor ve bunu İngiliz entrikalanna bağhyordu. Geriye kala kala irak, Suriye, Lübnan, Ürdün (Pilistin) ile Hicaz kalıyordu. Suriye ve Lübnan' da da Hüseyin'in Halifeliğinin kabul edilmeyeceği çabucak anlaşıldı. 9 Mart günü îngiltere'nin Beyrut Başkonsolosu Mr. Satou, son cuma namazmd» Ct Msrt günü) Lübnan camilertnde Hüseyin'in adının anılmadığını Londra'ya telledi. Baskonsolos 13 Mart günü Suriye'de Hüseyin'in Halifeliğinin tanınmadığını, Suriy» Ulema Meclisınin bir Arap Halıfe seçilmesi konusunu görüynek ten şımdılik vazgeçtigini bildirdi; yıne 13 Mart günü Şam Müftüsü Muhammed Atta el Kasım, bir bildıri yayımlayarak. eamilerde hıçb;r Haiifenin adının anılmamasını istedi. Suriye'de Huseyip' in Halifeligi tanmmadüıtan başka, Halep gazetelerı Hüseyin eva ingiltere'ye karşı sert bir kampanyaya girişmişlerdi. Al Tabaddum adlı Halep gazetesi, 20 Mart günlü sayısmda, Hüseyin'in Halifeliğinin tanınması için Ingilizlerin Suriye'de 10.000 îngiliz lirası dağıttıklannı yazdı. Ayni yolda haberler Al Ummeb gazetesinde de çıktı. MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOGLU MAGLUP KAHRAMAN Y A R I N: Fransa'da l'ankılar DİŞİ BOND vvı'ute' VE.NJ(UD((S( Ht TAOA T A K Vİ M 26 Mart R. Evvel 2 Rumi 1390 M»rt Hicr i 1394 Gltne* 5 53 İZ.Z0 Öilt 15 49 İklndl AlcsJim 1827 Yatsı 19.59 4.15 13 TİFFANY JONES 11 7T 5M 923 12.00 1.32 9 50 VEFATLAR İÇİN Kıymetu •lockiiu ve duahanlardan j.ü^eşenKii cenaze nera*lm oKımmıt bir telefonla emrtnızdedii r üazete Uan >e umum muamelâr ;cın a v " ücret nlınmaı Ctna/e ilenrt/ ı«letmemjz deıunıe erteı Acı GARTH TEL: 47 20 06 İslâm Cenaze tşleri NO'f; aütÜD muamejeier ışietmeve aj' oünsK üzere <un ıçj v» yurt uufi vurt aısındap vuros cenaze naxb vüpı'ir UU emrtmzdedlr nua aeı «aatinde Çiçek Reklâm? 419/2386
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear