Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 15 Mart 1974 ŞIK veyseraen aınıemı$nm: tllklnln blrt b!r köye girmiş, evlerden birinin bahçe duvanna çıkıp bakmıs,, çocuklar oynuyorlarmış orada, tillciyl görünce «A., tilki!» diye bagınşmıslar, sonra bir kadın çıkmı? pencereye, «A... tilki!» demiş, bir adam geçiyormuş, «A... tilki!» demis... Hayvan dönmüş ormanma, arkadaşlannı bulmu», «Yahu.» demiş, «Bir köye gittim, herkes bcnl tanıyor.» A TİLKİLER ve ÎNSANLAR Melih Cevdet ANDAY ya da «Hayvan işte,» der çıkarız işln biter gider. lçinden, «Hoş geldin Bay Melih!» demeyeceklerdir, kendl aralannda «Bir insan gelmiş» diye konuşacaklardır. Hayvanlar bizim için ne denli kişiliksiz ise, biz insanlar da onlar için öyleyizdir; kişilik üstüne kariilarımız. inançlanmız, başkalarından ayn sandıgımız duygulanmız, düşüncelerimiz, o durumda birer kuruntu olup çıkar ki ayagı üzerinde durabilen, konuşan, öldürücil silâhlar kullanan. hayvanlan yiyen, birbirini yiyen, birbirine benzeycn, ama her biri kendisini değişik sanan, can sıkicı. korkunç bir yaratığızdır hayvanlann gözünde. Ya kendi jrözümüzde? Dogrusu bugüne de£in anlaeılamamıştır o. tanımlar tümen tümendir de, insanın kesin olarak ne olduğu gene de a^kıdadır. Diogenes, Atina filozoflarımn «İnsan nedir?» kcnusu üzerinde tartıstıklannı duyunca, bir tavuk kesmiş, tüylerini yolmuş, göstermış gelene geçene, «İşte insan!» diye, tüysüz bir hayvandır insan, demek istemiş. Ne hakaret! Doğanın insan için özel bir amaç kolladı£ı, daha kısası, insanı amaç beUedigi hiç de söylenemiyecegine göre, beğensek beğenmesek de, kendimizi öteki yaratıklar sırasmda bir yaratıle görmek zorundayızdır. Böyle olunca da «insanlar.dan değil, ancak «insan«dan söz edilebilir, tilki gibi, kedi gibi. Yok, biz insanlar arasında gerçekten kişilik aynmları varsa, hayvanlar arasmda da vardır derim. Dahası, bitküere değin inerim. Neden olma?m? lyi bakilan, öpülüp sevilen, elle ve tatlı sözlerle okfanan saksı çiçeklerinin, daha çabuk boy attığını, serpilip geliştiğini söyleyenler vardır, bunu d'enediklerini üeri sürerler. Bitki bilimcilere sormah. özel adla cins adı arasındaM aynmı «gfllünç»ün açısından belirten bu tath öykü, benl unın uzun düşündürmüştür. Tilkilerin de özel adlan olsaydı, yukardaki gülünç durum ortaya çıkmayacaktı; çünkü tilkiyi gören çocuklar, kadın, adam ona bu kez, «Adın ne senin?» diye soracaklardı. onu cins olarak değil, kişi olarak tanımak isteyeceklerdi. Zavallı tilki, yeryüzünda kendi cinsinden ne kadar hayvsn varsa tümiinün bu adla anıldığını bilmiyor, ya da o adı insanlann yalnız kendisi için ktıllandığuıı sanıyordu. Ünltl lngillz ozanı T. S. Eliot'un kediler (istüne bir şiir kitabı vardır, o kitaptaki şürlerden birinde, kedilerin tlç çeşit adı olduğunu anlatir; biri, «tekir» gibi, genel adlardandır ki, kedinin bir cesidine takılır. ikindsi kedilere evlerimizde taktıgımız adlardır. sözgelişl bizim evdekl kedilerden birinin adı «Naciye» idi. bunun gibi. Üçüncüsll. diyor Eiiot. bizim bilmediÇimiz, ancak kedilerin kendilerinin bildiği özel adlardır. Bize söylemezlermiş bunu. Dog'rusu. bunu okuyunca bir merak uyandı lçimde. acaba bu kediler kendi aralarında birbirlerini özel adlan ile mi caîmrlar diye dfiçündüm. T. S. Eliot'un dedigi doğru çıkarsa. ktıçkusıız. kediler de bizim gibi birer kişiHk sahibl olacaklar demektir. Aşık Veysel'den dinledigim Byküdeki tilki, cins adını. kendi Ozel adı yerine koymakla, bir bakıma, böyle bir kişiliee özenmiş oluyordu. Biz de gülUyoruz ona. «Sen nerde, kisilik sahibi olmak nerde!» diye düşünüyoruz. «Kişilik insanlara özgüdür.» Kedilerin. HlMerin. btittin öteki hayvanlann birer özel adlan olsa da. onlar bizim gözümüzde yine de bir cins, bir sürii, birbirine benzer yaratıklar olarak kalacaklardır. Gerçi evlerimizde beslediğimiz hayvanlarda zamanla bireye özRÜ huylar, davranışlar bulmağa başlanz, «Bizim sarman hırsız değildir, ama o kum3z tekir yok mu, kaşla göz arasmda eti kapar.» diyerek bütiin kedilerin aynı olmadığını belirtmek isteriz. Ya da köpeğimizin, kuşumuzun lâftan anladığıra öne eü'eriz. Ama bu gibi özellikler birl lkiyi geçmez, sonunda «Kedi nankördür»d« karar kılarız; n« flstüncleylz, n« tltındayîz» der ve »onra, «în•»n yaratlklann en zavallısı, en cıluıdır; öyle lken en ma|rurudur da» diye ekler. Gerçekten de, ötekj yaratıiclarla bir olduğunu insanoğlun» benimsetmelc olanaksızdır, üstün bulur kendini o, güçlü sayar, yüceliğine inanır Bunun kanıtı ise «birey»dir. sürüden olmayı yatsıyan, böylece de hayvandan aynldığına inanan blrey. Baştan berj söylediklerimde. yaptığım kar»ılaştırmalarcîa. «birev»i yoksamak, küçümseırek gibi bir niyetim yoktu; tam tersine, inlan kurtuiusunu bireyin yaratılma.'inda arayanlara hak verenlerdenim. Ama birey, doğa vergrisi, Tann verçisl bir nitelik olmamalı hiç de, «yaratılmah» dive düşünürüm, çaba harcanmalı bu ufurda. Yoksa insanların sürülerden ayrımı kalmaz. Buna eiverişlidir o, doğacian olm»sı, topraktan olması dolayısıyle. Bakın çevrenize, küçük küçük sürüler halinde yaşandığını göreceksiniz, bu küçük sürülerde bireyi eriten ortak kanıların, beğenilerin varlığım gözlemliyeceksiniz. bu kanıları ve beğenileri yönetenin eBemenliftine. buyruğuna seve seve ka^ lanıldığına, bu katlanmanın bir yaşama sevinci, bir v»rhk nedeni durumuna dönüştüğüne şajscaksınız, hele hele bununla övünüldügüne bir türlü akıl erdiremiyeceksiniz. «Birey»in yok olmasma doffru mu pidiyor dünya, yoks» yaratılmasına doğru mu? Moravia, «Potnalı Kadın» ad!ı roman.nın bir yerinde. kentin kalabalık bir cadrtesini anlatırken, «insanlar eiyiniş, yürüyüş, hal tavır bakımından birbirlerine benziyorlardı, bu belki de birbirlerine benzemek istememelerinden geliyordu» der. Modaların görülmemiş bir hızla yayllışını, kesin etklsini düşünecek olursanız, insanların birbirlerine benzemek için, silinmek için nasıl cosku ile çırpmdıklarını anlarsınız. Uzun saç. bol paça. pop müziği motfan, belkl de bir hafta gibi kıs» bir zaman lçinde bütiin dünya gençliğini sanverdi. Hangl bilimsel buluş, hangl sanat atılımı böylesine geniş ve çabuk yayılma olanaŞını bulabilmiştirî Çünkü sanat ve bilim çalışmalan, doğuşu ve • macı bakımından, bireyi gerekli kılar, birey İse özgündür. Bundan ötürü de ancak sanatçılar ve bilim adamlan yetiştirmi?, demek kl blreyler yaratmı? toplumlar uygarlıkta Ueri gltmi? sayılır. Yarstıcı dediğimiz bu klsilerin, hemen her yerde, az y» da çok, yadırganmalan bundandır ijte. insan dogmus olmakla yetinmemelL Smıf Kavgası faşadıfımız yıllarda bir dizl genç adam, mahkemeleı önünde sorguya çekildiklerinde: Marksist • Leninistim. dediler. Bir olgucfur bu. Dünyanın çeşitli ülkeierinde Yirminci Yüzyıhn etkln bir akımıdır Marksizm • Leninizm... Bazı ülkelerde iktidara geçmiştir, bazı ülkelerde muhalefeti oluşturmaktadır. Türkiye, yaşadıfımız dünyadan soyutlanannyacafına göre bu akımlann etkisini duyacaktır. Çünkü yaşadığımız dünyada Fransa'dan Çin'e dek, ya Marksizm • Leninizm üstüne, ya da Marksizm Leninizm yöntemlerine göre çeşitli konular üstüne yazılmış, onbinlerce, yüzbinlerce, milyonlarca kitap, dergi, gazete yayınlanıyor. Durum bu olunca, iki davranış söz konusudur: Y« Türkiye'de uzmanlarcfan kurulu mahkemeler, yerli yabancı tüm yayınlan sansürden geçîrecek, vurgulanan kitaplar yasaklanıp yazarları hapishanelere doldurulacak, ya da serbest bırakılacak, ve Marksizm Leninizra Batı'da oldnfu gibi özgürlük forumunda göğüslenecek. Akıllı kapitalistler, »ınıl kavgasını yumuşatmak ımıcıyle: özgürlükçü rejimde alacağımız tedbirlerle bu akın> lan etkisiz hale düşürelim... diyorlar. Hırslı ve hınçlı kapitalistler: Içeri atalım, yasaklıyalım, asalım, ezelim... diyorlar. Içeri atmak, asmak, kesmek, ezmek hem olanaksız görünüyor; hem de çağdaş dünya önünde Türkiye'yi özgürlükten yoksun bir ülke gibi gösteriyor. Tarihte asmakla, kesmekle, öldürmekle, hiçbir akımın önüne geçilemediğl açık. Hıristiyanlıktan Müslümanlığa, layiklikten cumhuriyetçiliğe dek tüm id'eolojiler asmakla kesmekle durdurulamadı. Çünkü aşın baskılar bir bakıma akımlann yayılmasına yol açar; ezenle erilen arasmda jarip llişkller söı konusudur. Bugün Parlamentod'a bulunan AP DP CGP gibi paptller, tamtamına Marksist • Leninistlerin istediği sınıf kavgası bayragını sallamaktadırlar: « Komünistlerin affına karşı direneceğiz.» Doğrusunu isterseniz bu tutum pek akıl kân görünmüyor. Komünist, momünist, Leninist, meninist... Bunlar işçi sınıfmın ideolojisi kapsammda akımlardır. Nasıl sosyalistler ve «osyal demokratlar işçi sınıfından yana olduklarını ileri sürüyorlarsa, Marksist Leninistler de aynı savı »ürdürüyorlar. Türkiye geliştikçe, sanayileştikçe işçi sını» fı genişleyecek, yoğunlaşacak, çeşitli etkilere açılacak. Bunlann karşısında sermaye sınıflarl var. Hırsh «ermaye çevrelerl kendi lınıflarının tahakkümünü geçerli kılmalc lçin toplum dengesini bozan bir gayretkeşlik iclne düştüler mi sonuç ne olur7 Bu soruya hiç kimse şimdlden kesin bir karşılık veremez; Ecevlt Koallsyonu sınıf kavgasını ve çeliskilerinl yumuşatmak lçin akıllıca öneriyor: Bir dengede buluşahm!... Denge, demokrasi dengesidir. Ama öyle gorülüyor ki karfi tarafın buna aidırdığı yok. Genel af konusunu yoziajtırmak için elden gelen yapıldı. Bugün Türkiye ve dünya'daM hukuk kurumlan, genel affin, siyasl suç ve adi suç farkı göretmeden genel ölçüler ve ilkeler içinde ele almasını öneriyorlar. Bu öneriler iilkücü ve demokratik bir anlayışı yansıtmaktadır. Marksizme göre ise hukuk bir üst yapı kurumudur, ve yasalar egemen sınıfların istemlerini yansıtır. Şimdi AP DP CGP tam bu Marksist anlayış içinde, genel at konusunda egemen smıflann siyasi istemlerini yansıtıyorlar; üyesl bulunduğumuz Batı Avrupa'nın hukuk anlarışı'nın da çok gerisinde kalıyorlar; dayandıklan yerli sermaye sınıflannın mücadelesini kin ve hırsla gündeme getiriyorlar; Ükel kapitalist tutum ve da\Tanış içindedirler. Ecevit koalisyonunun politika dengesi içinde bu ilkel tutuma karşı durma olanaSı zayıftır. Genel af tartısmalan bir siyasl mücadele aracıdır. Batı'nın ve Türkiye'nin liberal kurumlarmın: Affı siyasetin, hukuku politikanm dıjında tutalım. diy» konuşmalan bir işe yaramıyor. Ne var ki Türkiye bu olaylan ya?amak zorundadır. Ya»anmadan olmuyor. Yaçandığı zaman da gorülüyor ki bugün Türkiyede en hızlı ve en hırslı sınıf mücadelesini Süleyman, Fernıh, Feyzi beyler yün'itmektedirler. Marks'ı Marks'tan, Lenin'i Lenin'den daha çok doğrulamak istercesine çabalıyorlar bu baylar.» y «Bir İnsan Gelmiş» însanlann ise, ayncasız, kentülerinde kendldilerine özgü bir kişilik, bir bireysellik bulunduğuna inandıklannı biliyoruz. Gerine gerine, «Ben başka türlü düşünüyorum,» diyerek öteki insanlara benzemediğini göstermek istiyenlerc ne sık rastlanz! Ancak bu inancm nereden doğduğunu anlamak hiç de kolay değildir. Gerçi kişiliâimiz, adımıza bağlı görünmektedir, ama kişi adlan tek olmadığma, bir »dın bir çok insana takılmış oldugnna göre, öz benlifimizi bunun ardmda arama*a kalkmak boşuna olsa gerektir. Küçük çocuklarda çok görülmüştür bu, bir küçük çocuğa adını değiştireceğinizi söyleyin, ağlamaya baslar, adı demek kendi demektir onun. YetişmisIerde ise benıeri durum gülünç düşer. «Ben Ahmet'im, o ise Mehmet» diye düşünenlere. knlayca, «Senin gibi yüz bin Ahmet, onun gibi yüz bin Mehmet var» diyebiliriz. Bir alanda «Ahmet!» diye bağınn, en azmdan bir kaç kişi dönüp bakar. (Ama o bakanlann hiç biri «Ahmet» değildir belki de, «Bir bagıran var, kim bu?» diye düşünerek bakmıştır. o da başka.) Adlanmız bize takılnuştır. Acaba T. S. Eliot'un kediler için düşündüğü gibi, bizim de, yalnız kendimizin bildiği özel adlanmız var mıdır dersiniz? Vardır da bu adlan bir giz gibi Içimizde mi saklıyoruz? Keşke öyle bir şey olsaydı! Gerçekte biz ikl ttirlü ad taşıyoruz; bunlardan biri «insan», öteki de bize takılmış olan, Ahmet, Mehmet çeşidinden bir özel addır. Soyadı da bunun içine girer. Şimdi ben kalksam da bir ormana, bir dafa git«em, orada beni tilkiler görse, sarurun bana, Birey Ne Demek? Montaigne, «Biz insanlar 5tekl y«r«tıkl»nn DÜNI.E BUGÜN OKTAY AKBAL Evet Hayır HAŞHAŞ SORUNU ve ÇÖZÜMÜ lr endUstri bıtkisi olan Haşhaş'ın vatanı Anadbludur. Mılâttan 5 bin yıl öncesinden berj ekilir. Hattâ aduu bir ilimize bile vermiştir. özellikle ülkemizin kıraç ve kurak bölgelerinde düne kadar 43 ilimizde ekilirdl. Çiftçimizin en değerli ürünüdür. Yararlannın başhcalarını belirtelim: • Kapsüllerinin çizilmesinden elde edilen afyon sakızı. • Tohumlardan elde edilen *M5 orarundaki nefis yararlı yag. • Tohumların ekmek, börek, pide, çörek ve kekler üzerine konması. • Yagı almmış tohumlann çok değerlj bir küspe oluşu. • Kapsüllerinin çok değerli lhraç ürünü oluşu. 9 Sap ve öbür kisınjfarat yar fcacak olarak kuUat%nası. m % fllyreltmek itinTtölöSHIn fidanların sebze olarak yenmesl • Topragı dinlendirmesi ve kendisisden sonra ikinci bir ürüne olanak hazırlaması. • Dekar başına 1490 TL. gibi yüksek gelir sağlaması. (öbiir ürünler 730 lira sağlıyor.) gibi nedenlerden Türk üreticisinin vazgeçemeyeceği bir üründür. îlâç endüstrisindeki paha biçilmez yeri hepsinin üstündedir. B sW bir yılhk var önümde. 1959 yılında çıkmış yazılardan, karikatürlerden, haberlerden seçmeler. Resimler, öyküler... Yıllar ne çabuk geçmiş! Tam on beş yü öncesi. Menderea lktidannın son yılı. îşte gelişigüzel bir takım olaylar: Castro Küba'da egemen oluyor. Sirkeci'de bir handa patlama. Bir haber «DP 1... semti Adnan Menderes Ocagı Başkamnın CHP'den istifa ederek ocak kurması için kendisine 75 bin liralık bir çek verildiği ileri sürüldü.» Br.şbakan Menderes'i Londra'ya götüren uçağm düşmesi sonucu on dört kişi öldü, Şemsettin Günaltay «Din kisvesi altında komünizm propagandası yapanlar var» dedi. Uşak'ta înönü'nün başına taş atıldı. Ulus gazetesi iki ay kapatıldı. Px:liam davası. Sovyetler Lünik'i aya fırlattı. Galata nhtımında CHP milletvekillerini karşılama sırasında olay çıktı. Yenigün gazetesi Yazı Müdürü C. Ünlü tevkif edildi. Vatan gazetesi kapatıldı. Gazeteciler Cemiyeti 196O'ı Basın Yılı ilân etti. SaigJuJJirsrruıu Iapartrtiaki evığti^ai»r«tırmar. j^pUdı. p u s V. gaz#es%d»t & tppatfdı. Yazı ^îüf^jrf Ü«, Ajjnijn t H j t ^ y ı l ; hapse mahkum edildi. DP milletvekilleri Ankara'ya gelen Saidi Nursi'yi ziyaret ettiler... vb. E ÜSTÜN KALİTELl ATSTONLARIMIZIN. KAÇAKÇILIĞA FIRSAT VERMEYECEK EİÇÎMDE DEVLET KONTROLÜ ALTINDA ÜRETÎLMESÎ GEREKLÎDİR VE AFYON ALKOLOÎTLERÎ FABRİKASI KURULMALIDIR. Ecz. Hasan SEVER Çanakkale MilletvekiU Ha on beş yıl öncesi, ha bir iki yıl öncesi! Bir ayrım var mı? Kapatılan gazeteler. tutuklanan yazarlar, siyasal çekişmeler. gericilik olaylan. ödün veren politikacılar... Ara sıra koleksiyonlan karıştırmakta yarar var. Bir yazar eskiden yazdıklannı, yayınladıklannı, başka yazarlann o günlerde, o yıllarda neler yazıp soylediklerini el altında bulundurmalıdır. Çok y a a yazanların zordur eski yazılannın tümünü bir arada bulundurmaları... Şöyle böyle on sekiz yıldır gündelik gazeteler de sürekli yazı yazan bir kişi olarak, böyle eski yazılarunla karşılasmak çok ilginç oluyor. Sanki dün ya^mışım gibi, ya da yarın yayımlayacağım bir yazı gibi geldi bunlar bana. işte 4 may>s 1959'da yazdığım bir yazı: .Fikirler ancak fikirlerle yenilir. Taş atmak küfür etmek, yol k?smek. hunlar yenilginin saklanmaz belirtileridir. «20 haziran 1939'daki başka bir yazı: «Beklemek ummak insanoğluna vergidir. Işıklı bir yola çıkmak için bir süre beklemek, umut etmek elbette ki şarttır. Ama yalnız beklemek, yalnız ummak yararlı olmuyor. Boyuna Bakahm ne olacak?» diye beklemek iyilikten çok kötülük yaratıyor.» , O günlerde hep tarihten ömekler almayı yararh bulurmuşum. •B^kın, örnek alın çıkmazlarda dolaşmaktan vazgeçin» dercesine Napolyon'un Sainte Helene adasındayken söylediği şu sözJeri hırsh politikacılara sunmak, bir şeyler anlatmak istemişim: «Ben fazla ihtiraslı ve ateşl) yaratılışımdan ötürü her şeyi kaybettim. Fırtınaya emretmesıni bilemedim » Şunlan eklemişim ardından: «thtiras ve ateşH olmak kadar bir devlet adamını eninde sonunda çıkmaza ve çöküntüye götüren bir şey yoktur. Böyleleri belki önceleri başarı yolunda birkaç adım atabilirler, ama ateşll cüretli tabiatJan onlan vıkıhşa götürecektir. Diktatörlerin en büyüğü, en değerlisi, Avrupa fatihi Bonaparte bile bu kaçınılmaz yıkılıştan kendini kurtaramadı. Ondan sonra daha niceleri.., Daha niceleri de aynı yolun yolcusu.» O yoldan geçenler öyle çok oldu ki! Bir yıl sonra Menderes tepetaklak oluverdi. Fırtınaya emretmesini bilemeyenler, o fırtı nanın önünden bir kuru yaprağa dönüverirler. 1959 yılı basınmdan yapılmış bu derlemede yer alan eski yazılarımızı okurken fcir garip hüzün bastı. Bir karamsarhk... İnsanoğlu hiç bir seyden ders almıyor. Kuşaklar geçecek, bakacaksınız ki yine aynı şeyler olacak! Açacaksınız yıllar öncenin kolleksiyonlarını «A bütün bunlar bugün de olup bitiyor» diyeceksiniz. Eski yazılaruıızı bugılin yazmış gibi okuyacaksınız. Geçmiş zaman olur ki!... On beş yıl öncesi geçmiş zamandır. Bugün yirmi beş yaşmdakiler o yıl on yaşındaydılar. Herke» kendi yazgısını yaşar, kendi deneyleri, acıları, bilgisiyle... Ama birazcık da düne bakmamalı mı, dün ne olmuş, ne denmiş, ne ya» pılmış görmemeli mi? Ben 1959 yılındaki yazılarımı okudum okudum da kendimi o günierde sandım. On beş yılm yükü de olmasa sırümda, duymasam zamanın ağırlığını!. Nerde! ar J a a ı\ı a FOIMO metodu ile Türkiyenin her yerinde kendi kendinize EVİNİZE GELEN ÖĞRETMEN İNGÎLİZCE ALMANCA FRANSIZCAMUHASEBE STENO ve DAKTİLO öğrenebilirsiniz. Hemen bugün broşür isteyini? FONO Mektupla öğretim Kurumu Hatâskârgazi cad. 207 Şişliistanbul S 48 41 1448 41 1548 41 16 (Ar Ajans.../2099) TÜRK DONANMA VAKFINA YAPILACAK HER TÜRLÜ BAĞIŞ ŞANLI DONANMAMIZI GÜCLENDİRECEKTİR. ve yörelerinde bulunan laboratu sUrUk kesid, tesldn edicl, uyuvarlardır. Amerikada açılan ve rucu, uyuşturucu ve uyarıcıdır. gittikçe kuvvet bulan Türk haş Bu jtoaçlarl» "küllanîBrii»f. YJrf: haşı ale.yhind.ejy; karnpanya 3 4 nızeat morfmden diasetil kökü senatörün eseridir. Genel seçim eklerffnesiyle elde edilen HEROlerde de oldukça yarar sağla İN kötü amaçlarla kullarulır ve Fabrikamızın bir yıllık Uretimlmıştır. Fransadan giren Heroini tehlikelidir. Morfin yalnız bası nin yurt içi tüketimi tamamen yoketmek arzusuyla; yasaklanan na kullamlmaz, çünkü şiddetli karşıladıktan sonra dışa satışı haşhaş ekimimiz heroinmanların kusma ve bulantı yapar. kesin hesaplarla 610.551.475 lirasayısım °'o85 azaltacağı hesap edi Afyondan saglanan bu değerli lık döviz sağlıyacak ve bu gittiklirken ve uğruna milyarlar dökil ilâçların yerini tutacak hiç bir çe artacaktır. Fabrikamızı tam O L A Y Dergisinde Bu Hafta lürken verilen savaş tam anlamıy sentetik de bunlann mükemmel kapasite ile çalıştıracak yetenekla fiyasko ile sonuçlanmıştır. liğinde olmamistır. Olamaz da. te ve sayıda uzmanlanmız var«8 milyar liralık (yanlış okumadınız, 6» milyar) asgari üzakdoğudan dönen ordu erleri Sentetikler üstelik çok pahalı dır. Fabrikanın şimdiye kadar ücret soygunu nasıl yapıldı. nin büyük çoğunluğu maalesef dır. Bir örnek sunalım. En yapılmaması ulusal çıkarlaruruzSosyalist Parti tartışmalarmda tlhami Soysal'ın göriişü. bu kötü alışkanhŞa kendilerini amansiz kanserli hastamn agnsı la tam çelişkl halindedir. SorumBahri Savcı, Erol Toy, Fakir Baykurt, Faruk Erem, kaptırrrnşlardır. Üstelik heroin nı saniyesinde kesen morfinin 10 luluk taşıyanlann günâhı da afParasal Değeri Hüseyin Sarıtaş, Mehmet Ali Aybar, Muzaffer Izgü. Seelde edilişindeki pahalıhk nede adet kutusu 7 lira iken, daha az fedilecek gibi değildir. zai Yaman bu hafta OLAY'da. niyle alt tabakamn ve kenar matîlkemiz ekonomisindeki para hallenin kullanacağı bir keyif ve etkili sentetik Soseganın 5'lik kuYer olarak Afyonkarahisar uytusunun fiyatı 108 liradır. Savas sal değeri her türlü değerlendir rici de değildir. Tek amaç yerli gundur. (Cumhuriyet 2101) menin üstündedir. 1956'da 41, ve sentetik malı kullandırmaktır. zamanında bu alkoloitler çok daha israrla aranır. Çünkü dok1959'da 42 ilimizde ekimi yapılır Hepsi de sentetik olan ve insan ken. 1967'den sonra il sayısı sağhğma hidrojen bombası kadar torun elinde bundan daha kuv18, 1969'da 11, 1970'te 7 ve 1972'de zararlı olan, 19 türü keşfedilen vetli bir agn kesici yoktur. KÜÇÜK SAHNE son olarak 4 il olmak üzere 29 «LSD» ve sentetiklerin sayısı Fabrika kurulmalı Haziran 1971 giin ve 7/2654 sayılı 295'i bulmuştur. Uyuşturucu mad kararname ile tamamen yasaklan de tüketimini Haşhaşlanmızin taşıdığı alkofazlaiaştırmak mıştır. Alman yasaklama karari amacını güden ve bu konuda hal loit oranı ^'»15. Bazı türlerde bu çok aceleyle oldu, bir oldu bitti ka önerilerde bulunan 78 gtinlük oran <;b23'e kadar yükselir. öteye getirildi ve temelinde de hiç ve haftalık yayın bütün güçle ki ülke türlerinde *olO 12'dir. bir ekonomik ve hele hele savu riyle sahnededir. Haşhaşlarimızı Uluslararası ilâç yapımında ve nulduğu gibi ir.sanî amaç yok yasaklama karanna karşı 6 bü hekimlikte afyonlarımız çok aratur. Karşıllfcmda ödün olarak yük ilâç yapım fabrikası senatör nır. Bunu sağHyamamak, bu saptanan 537 milyon dolann an Iere karşı şiddetli bir tepki için »landa ve anlamda insanhğa hizc:.k 35 milyonu 5 yıllığına üreti dedirler. Çok daha kötü etkili ve metten alıkonmaktır. Millî İlâç ciye dağıtılması sözü almmıştır. yaygın kullanılan Marihuana'mn Endüstrisi haşhaş ekiminin yaÜzülerek görüyoruz ki, üreticinin satışı ve içiminin serbest olması saklanmasından en büyük yaraeline geçen şimdiye dek 142 mil amacını güden tasarılar Meclisle yı almıştır. Çok kötü bir sonuca yon liradır. 1975 yılmda da yar re sunulmuştur. Yakında kanun mahkum edilmiştir. Açıkladiğıdım son bulacaktır. Kesin bilgi laşacaklardır. mız bütün durumlar bir sonuca lerimize göre 4 ilimizde 99.840 götürür bizi. öyleyse ülkemizde aile, toplam 134 bin dekaruk AFYON ALKOLOtTLERÎ FABRt^kim alanında (yarısı kıraç ve KASI kesenkes kurulmalıdır. Devlet Eliyle OYUN 2 BÖLÜM 1 5 dekar) arazi parçalarında Kapsüllerimiz çizilmemiş olamutlu yaşantılarının olanaklanAlıumıza sürülmek istenen kanı haşhastan sağlıyorlardı. 4500 ra lekeyı, haşhaş kapsülünü çiz rak tamamı devlet tarafından »ysğhanede 23000 kişi çalışıyordu. dirmeden, tamamen devlet eliy lınmalı ve onun malı olan alkoDerleyen ve yöneten : Öteki yan kollar sanayiinde de le almak suretiyle reddedebrliriz. 2".0O0 aile ekmeklerini de bu uğ Bu amaca yönelık çalışmaları da raşılardan kazanıyorlardı. Bu ra en doğru yol bilirız. Çizilmeden Gönfil AVRAN kamlar 600 bin nüius demektir. kapsülün almması kaçakçılığı ile Yasaklama sonucu millî gelirin önleyecek en etkin yoldur. ÜsErol ÖZLÜK bir yıllık değer kaybı 1 milyar telik bitkinin kökünden sökülnısanlandılar. BUGÜNDEN İTİBAREN 493 milyon liradır. Y a | elde edi mesinin ve kapsülün kopanlmalemediğinden ötürü yerine satın sının önlenmesi çok yerindedir. YALNIZ 5 HAFTA İÇİN alman yağlara ödenen parasal Lisansa bağiı olarak, belli bölgedeğeri maalesef kesin olarak bi lerde ektirümesi kontrolu sağlalemediğimizden bu toplama ka mak yönünden yararlıdır. Ekitamıyoruz. Haşhaşm yerine ikâ min başlangıcmdan ta sonuna me edilecek bitkilerin ekim ala kada^ etkilı kontrol sistemleri (Cumhuriyet 2103) (Ilâncılık: «179 2U3) n.nı 43 bin dekar daha çoğalt vardı. ve geçerlidir. Muhtarm da mak zorundayız. Bu araziler üs bulunduğu sorumlu komısyonlar telik sulak ve taban olmalıdır. her köyde düşünülmelidir.. Hele Projenin finansmanı içinde şim hele elinden haksızca alman bu dilik 12.5 milyar liralık parasal hakkm kadir bilir Türk köylükaynak gereklidir. Geri kalmışlı süne geri verilmesi en büyük ğı yenmek için çırpman ülkemi oto kontrol sistemi olacak ve sozin altından kalkamayacağı bü nuna kadar en iyi şekilde jnirüyük bir fedakârhk bizden rahat tülecektır. Çünkü hRİkımızın yüİıkla istenmektedır. Bu haksız ce davranlşlarını bütünüyle biliistek akıllara durgunluk verir. riz. Bu konuda mutluluğumuz da öyleyse ülkemiz üreticisini ve vardır. Çünkü Türk köylüsü ne ekonomisini canevinden vuran kendisi kulianmıştır ve ne de ködurumlar neden yaraülmak is tü amaçlı ellere teslim etmiştir. tenmiştir ve uygulamasına geçil Bu kötülerin sayısı da ülkemizmiştir? de öbürlerine göre çok çok azDtvrt Toplam Saat Kurıvn baslama ve bitiş tarihi Ücret Tutarı dır. Bu arada eroin imâlinde kulKesin olarak inanıyor ve bili lanılan Asetik Asıt Glaaçiyal ityonız ki, konunun temelinde baş halâtı da, dağıtımı da kontrol M 18 Mart 1974 1 Temmuz 1974 400 1.750, TL. ka Ulke insanlarının sağlığı ve altına alımrsa. iş kendiliğinden 12 8 Nisan 1974 1 Temmuz 1974 400 1.750, TL. mutluluğu yatmaz, ülkemizin acı kolaylaşir. 13 15 Nisan 1974 1 Temmuz 1974 400 1.750, TL. ahnyazısı vardır. Yöneticilerin acleciliğinden tutunuz da bin Konumuzu insanlık açısından, Kmley merkez binamız nmamen dolmuş olduğundın. Akşım kun'arı Ywiı>*hiı'd«, Gunduz kurdarı ita C»b«ci Şubesinde «çıljcaktır. lerce çıkar sahibinin hırsı var ülkemiz yararına değerlendırmek dır. Türkiyemiz dünyada afyon zorundayız,. Çünkü Türk afyosakjzı üreten Ulkeler arasmda 6. nu, çok yüksek kalıtelidir tçinsıradadır, toplam ob9.64 üretir. deki alkoloıt say.sı da 24'tür. (Dünya verimi 1.433.100 Kgr.) İnsan saglı&mda kullanma alanAmerikaya giren Heroinin bÜ5Ük Ian da ayrı avr.dır Morfin komiktan ALTIN ÜÇGEN (Tay dein, papaverm tebain narceKIZILAY Merkez !nk.Jap Sokak.Nö 17 Tel: 25 5 6 2 5 18 8874 land, Birmanya, Laos), Afganis tin, Narkotin. d;onın kodein fosYENİSEHİR Şube tan, Pakistan, Endonezya, İran ve fat en d=ğer!ilend;r SaydıklanMıthatpaşa Cad. Sonu Tel." 178636180955 hattâ Bulsaristan'dan gider. He mız ve türevleri bu^üne dek keşCEBECİ Şube Dorfyol Tel: 194344 roinin elde ediliş merkezleri de fedil(?n ilâçlar arasında: en müHongkong, Marsilya, Amsterdam kemmel ağn, saacı, ishal ve ök(Poyrazıar: «68 2114) loit ayınm ve anrırn fabrlkasında degerlendirilmelidir. Fabrikanuı kurulusu güya düne kadar olanaksız ve hatta uluslararası bir sırdı. Öğreniyoruz kl yılda 20.000 ton kapsülü işleyecek fabrikamızı kurmak İçin 6 devlet, Toprak Mahsülleri Ofislne teklif vermişlerdir. Bu fabrikanın düne kadar bütün maliyetl 32 milyondu. Şimdi 106 milyon 659550 TL.'sıdır. Bir yılda üretecegi morfin 99.232 kg. Kodein 7.933 kg., Tebain 16.550 kg., Narkotin 3.624 kg., Papaverin 7.249 kg., Dionin 1.500 kg., Kodein fosfat 1.500 kg. olacaktır. Alkoloitlerin beher kg.'j 1969'da 1300 TL. iken, şimdikl ithal fiyatlan 7.250 TL. Gelecek yılda bir misli artacaktır. Yurt içi tüSetüft Hegittîkç* artarak fgmilyon lirayı bulmuştur. Daaamlı da yoklugu çekilir. " AIİ POYBIZOĞlü rİYATROSU ALİ POYRAZOĞLU Tw||w SON DEVRELER . toplu ve seçmelı kurs devreleri UNIVERSITE ve AKADEMILERE l lıa^szrlzls üs BUYUK DERSANE ANKARA