Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CDMHÜRÎYirr ZÎYA GÖKALP ÖZEL EKf 4 Ziya Gökalp* halk bilgisi, halk klâsikleri ve Nasrettin Hoca Zlya Gökalp forklor» ve halk edeblyatına özel bir i'.gi duymuş, bu konulan çeşitli yazı«annda lncelemeye çalışmıştır. Böyle bir ilgi onun toplum bilim anlayışıyla felsefesinın bir oonucu idi. Bugüne dek, Gökalp'i bu açıdan inceleyen üç y&zuıın vayınlandıgıru görüyoruz (1). Konuyu genış kapsamıyla ele alan Hlkmet Dizdaroğlu'nun incelemesini özellikla belirtmek istenm. Dizdaroglu diyor ki; «Gökalp, folkior ve halk edebiyatıyla ilgili çalışmalarmda aamanına göre çok ileri atılımlar yaprros, folklorun kültür ve uygarlık tarihi araştırmalannda ne denli yardjmcı bir kaynak olduğunu görmüş, ondan yarar'.anmış. bu tür çaüşmalann yol ve yöntaminl göstermaştır..» Gokalp, etasözü, deyim, bilmece, türkü, masal, destan ve fıkraları sözlü gelenek Urün'.eri arasında sayar. Bunlardan esinlenerek kendisi de destanlar, şiirler ve masallar yazar. Öyle ki, kiml zaman Gökalp'in kaleme aldıfı ile folklordan gelen içice girer, Gokalp'in nerede bit tiği, folklorun nerede başladığı bilinm°z olur. Gökalp 5yi bir ozarı değildir ama halktan aldığı motif ve temalar onu coşturma ya yeter. Şiirlerinde hece ö'.çüsünü kullanması, hececüere rincülük etmesi de yine halk edeb'yatını sevmesiyle açüdanabtlir. Gökalp'in halk edebiyatına ver digi önem, giderek onun bir halk klâsikleri d.zisi tasarlamasına neden olmuş ve bu dizinin i.k iki kitabmı da kendısi kalerne alraıştır. Bunlardan bırincısı Nasrettin Hoca'nuı Lâtifelcri, ikincis: Köroğlu'dur. Ne var ki, Nasrettin Hocarun Lâtifeleri konınabilıp basıldığı (.2) halde Köroğlu'nun ne oldugu bilinmemektedir. Gökalp halk klâsiklerinde ikinci sayırun Dede Korkut kitabı olacağını, bu kitabın Türkçeye aktarılması işini üzerine alabileceğini (3) söylemektedir. Dizinin öteki sayıları da Yunus Emre, Dertli, Karacaoğlan, Gevherî gibi kitaplarla sürdürüiecek tir. Gökalp gibi bir kimsenin böyle bir diziyi düsünüp tasarlaması her bakımdan önemlidir. Biz bunu. incelemecilere, devlete ve yayıncılara yapılan bir öneri saysbiliriz. Gerçi tasarısı hemen gerçekleşmemiştir. Kendisj az sonra, Tel.ıf ve Tercüme Encümeni Reisi olarak Ankara'da görev aanca, kısa süren bu gbrevde önerisini gerçekleştirmek için bir şeyler yapabilmiş midir, bilemiyoruz. Ne var ki. bu dizi o günrien bu früne, çeşitli yayıncilarm ç.îlışma',anyİ8 gerçekleşmiş sayılabilir. Gokalp Idtabına, gelenege uya. rak, Nasrettin Hoca LAtifelerl diyor, fıkraları demiyor. Zıra Ho ca'nın hikâyelerine fıkra denmesi daha sonraki zamanlardadır. Kitabın 38 sayfalık bir okul defteri tutan müsvetteleri, o tarihte miUevekili olan Velet Çelebi'ye verilmiş. ondan Pro*. Feridun Nafiz TJzluk'a geçmiş, o da bunu Dr. Selâhattin Yazıcıoğlu'na vermij ve Dr. Yazicıoğlu'nun gayreti ile 1972'de Diyarbakır'da basılabilmiştir. Müsvetteye bir tarih konulmadığından, hangi tarihte kalerae ahndığını anlamak güçtür. Bu, ünlü düşünürümüzün son çalışmalarından biri olsa gerektir. Kesin olan bir şey varsa o da, Velet Çelebi'nin Bahai adıyla 1918'de derleyip bastırdığı «Musavver LeUifi Hoca Nasrettin» den sonra kaleme alındığ.dır. Gökalp'in kıtabı birkaç yönden ilgimizl çekmektedir. Bunlan şöylece siralayabiliriz: 1) Klâsik kavrairu. 2> Klâsıkleri yazanlar, 3) Halk klâsikleri, 4) Halk sanatçısının görevl, 5) Bireyseı ve toplumsal est«tik, fi) Dede Korkut Jdtabı konu»unda düşünceler, 7) Nasrettin Hoca ile llgıli düçünceler, 8 ı Mizah ve Tiirk mizahı, 9) Daha bnceki Nasrettin Ho Arslan KAYNARDAG ol'ip gidpceklerdir. llrada ve Odise Homeros'tan önce sözlü klâsikler biçiminde idiler. Homeros onları yanlı klâsikler biçimine soktu. Bir de Lonrue'nun (4> toplayıp kaleme aldığı Kalavela vardır ki, bu İlyada, Odise, Eneid ve Şchname denli ün kazanamam:ştır. Zira Homeros, Virjil, Firdevsi doguştan ozandılar ve destanlara kendi damgalarını \"urmuşlardı. Lonrue ise bir sanatçı degil, Fin destanınm derleyicisi idi.» «Velet Çelebt de Nasrettin Hoca fıkralarım toplamakla bizde Lonrue'nunki i i b i bir görev yapmıştır. Karagöz'ü. Bekri Mustafa'yı, İncili Ça\oış'u, Bektaşi fıkralarmı derleyip yayınlajanlarm işi de Lonnıe'aunkine benzemektedir. Ama biz" asıl bunlarm Firdevsilerini, Virjillerini beklemeliyiz.» Gökalp Nasrettin Hoca'yı arapların Cuha'sına benzetmeyi liygun bulmujfor. Zira hoca son derece zeki b:r tip oldugu halde, Cuha budaladır. Hoca'nm fıkraları o kadar mantıkh ve giizeldir ki bunlar halkın eğitiminde yararlı olurlar. Oysa eski baskı Nasrettin ü o c a kitaplarında cın ca kitaplarmın eleştirisi, 10) Nasrettin Hoca fıkralannra nazma çekilmesi, 11) NasretHn Hoca'nm felsefesl ve bur.un çeşitli yönleri, 12) Nasrettin Hoca'nm fıkralannda ahlâk. Kitabına başlarken Gökalp, klâsik sözcüğünü Türkçeye «sınılî» diye çevirebüecegimizi söylüyor, ve devam ediyor: «Sınıf burada okul sınıfı anlammdadır. Klâsik sözcüğii Fransızca classe yani sınıl sözünden gelmiştir» Bu zorlama çeviriyi görünce gülmernek e!de değil. Ne var ki «sınıf i» sözcüğünü önerdiği halde kendisi kullanmamıştır. Giriş satırlannda eski Yunanistan'da klâsiklerin nasıl doğduguna değfjin biigi verildikten sonra halk klâsiklerinin ayırımına geçıliyor. «Halk klâsiklerinin yalnız toplanması yetmez» diyor Gökalp. «Bunlan, yerenekli yazarlan n sanki ilk kez onlar yaratıyorlarmış gibi yazmalan gerekir. Doğrusu onlar ancak böyle yazıldık'an sonra klâsik olıırlar. Ona pore Şah İsmail. Âşık Garip, Dedp Korkut, Karagöz böyle klâsıklerdir. Bunları ya bır sanatçı halk düıyle yaratacak, ya da yok gpl ve genel ahlaka aykın yer'.er buiunmaktadır. Bu neder.le böyle bir kitaba. hprkesin, özellîkle genç kızlarla çocuklarm okuyabilecekleri bir nitelık kazandırmak, tiolayısıyla fıkraları ayıklamak gerekir. Görüldüğü gibi bu satırlarda Gökalp'in ahlâk görüçü. bilınısel folklorculuğunun önüne geçiyor. Velet Çelebi hemen burada kitaba bir not düşmüş, diyor ki, «Biz bu ayıklamayı yaptık. çocuklara uygun Nasrettin Hoca'yı yazdık. Bununla birlikte bir kez daha basılması kısmet olursa Gökalp'in dediği yerlere dikkat ederiz.» Gökalp'e göre nekreguluk yanl güzel espri yapmak, büyük bir incelik, bir feisefi görüş, derinlik ister. Bu çeşit bir esprinin amacı yalnırca gü'ıdürmek değil, Sü'.dürürken derin ve ince duygul?.r meydana getirmek ve düşündürmektir. Nasrettin Hoca'nm fıkraları böyledir. Fakat Türk mizahına tek ömek Nasrettin Hoca değildir. Türkiye'nin her yerir.de her sınıfında. ber mesleğinde, çok derin. çok ince gülmeceli fıkralar söylenir. Bun'.ar toplanıp bî»stırı'.sa ciltlere sığrrmz. Bjnıır.la birlıkte Türk minhır.ın en yüksek sözcüsü yine de Nasrettin Hoca'dır. Nasrettin Hooa diyor Gökalp. «nekreguluk mesleğinde bir dâhidır.» Nasrettin H o c a ' n kaleme almak. özellikle nazrna çekmek ustün yetenek ve dikkat isteyen bir iştir. «Kimi ozanlarımız Hoca'nm fıkralar.nı nazma çektiler ama, başaramadılar. Zira Hoca'nın fıkralarının başlıca güzelliği son sozlerindedir. Bu sözlerin hiç değışnieksizın oldugu gibi bırakılmaları gerekir. Oysa fıkraları nazma çekenler, buna dikkat etmemişlerdir. Kiminde ise son sözler toptan ortadan kalkmıştır.» Gökalp. Hoca'nın fıkralarındakl felsefe üzerinde de uzunca durarak, «Hoca'nın derin bilgili, özgür düşünceli, bağımsız görüşlü, yobazlıktan ve çürümüş geleneklerden uzak» bir filozof olduğunu belirtiyor. Yazarm, eserini hazırlamadan, daha önce yazılmış ve basılmış, bütün Nasrettin Hoca kitaplarını. özellikle Velet Celebi'nin kitabır.ı dikkatle okuyup inceledi*i anlaşılıyor. Kıtabm sonunda fıkralarda geçen deyimlerin listesi var. Bu 45 deyim, birinci derece ve ikinci derece deyimler diye aynlmış. Kitabı baskıya hazırlayan, sona bir de sözlük ekleyerek metinde geçen Osmanlıca sözeüklerın ar.lasümasım kolaylaştırmıç, eserin e?ki yazı müsvettelerinin tıpkı bss'.Tiım koymakla iyı bir iş yapmış. Sonuç olarak diyebiliriz ki, Nasrettin Hoca'nın Lâtifeleri halk bilsisi ve Nasrettin Hocs incelemelerı açısmdan önemn bir kitapîır. konusunu ilsm&najren birçok soruna ıçık t u t z a ü tadır. Yazıyı bitirirken şu sorulan sormak istiyorum: Gökalp'in kitabı bu kadarla bi'iyor muydu? Yoksa Gokalp, Hoca'nın fıkralarını kaleme almış mıydı? Almay: düşünmüş müydü? Aldıysa bunlar ne oldu' Kitaba Nasret. tin Hoca Lâtifeleri adını koyduğuna göre onun da fıkraları toplayıp kaleme aldığı düşünü'.emez mi? İyi bir inceleme ve araştırma bize belki de yeni ip uçları verecektir. (1) Mehmet Halit Bayn, «Ziy» Göhalp ve Türl; Folklora», Türk Yurdıı derçisi c XXVI, sayı: 56, 115, sonteşrln 1942; Ahdülkadir İnan, «Gökalp ve Türk Folklonı». .Türk Kültürü derRisi. sayı: M. ekim 1965: HikTnet Dİ7riaroelu, «Folklnrcu Ziva Gokalp» Türk Folklor Araştırmalan sayı: 297300. (2) Ziya Gökalp. Halk Klâsikleleri I, Nasrettin Hoca'nın Lâtifeleri, 48 T 40 s, Diyarbakır, 1972. (3) Yııkarıdaki nntta yazılan Mtap. s. 7. (4) Kalarela'u tnplavan EUa» Lönnrnt'dur. Kitapda Lonrue diye yazıimış. ÖLÜMÜNÜN 50. YILINDA ZİYA GÖKALP (Baştarafı 1. Sayfada) Vasiyeti» ( s a p : 19) baslıkU yazısında anlatmıştır. • DİYARBAKIR'A DÖXÜŞÜ Ziya Gokalp, hükümlülük süresi bitince ozaptıye nezareti altında bulundurulır.ak üzere» Diyarb a k ı r a gönderıldi. 29 aralık 1900 da amcası kızı Vecihe Hanımia eviendi. Amcasından bıricık evlâdı olan kjzına oidukça önemli bir serret kalmıştı. Ziya için geçim derdi yoktu. Bir müddet için kendisıni tamamiyle okuma ya verdı. Sonra tekrar siyasi faa liyetiere gırıştı. B:r taraftan Diyarbakır'da bulunan siyasi sürgünierie sık sık teması sürdürüyor, dığer taraftan Istanbul \e Avrupadaki hürriyet ve meşnıtiyetçi cemiyetlerle muhabere ediyor, bu gizli oemiyetlerin istibdat aleyhıne çıkardıklan broşürleri celbettirerek fikir arkadaşlartna dağıtıyordu. Sonradan bazı memuriyetlerde da bulundu. (9). Berlin andlaşmasından sonr» Ermeni komitacılan teşkil ettikleri çeşitli çetelerle Dogu ve Güneydoğu Anadolu'da soygun ve kathâm hareketlerine girişmişlerdi. Bazı asiretler d e asayişi bozucu davranışlarda bulunuyorlardı. Sultan Abdül'namid. hem asayişi sağlamada ve hem de Ermeni çetelerinin soygun ve adam öldürme olaylarım onlemede yar dımcı olmaları ümidıyle a^iretlerden «Hamidiye Alaylan» kurdurmuşıu. Dıyarbakır bö!qesi Hamidiye Alaylannm başında Mılli aşireti reisi îbrahim bulunuyordu. Kendisine bir de «Paşalık» pâyesi verilmişti. Hamidiye aİaylan bsşlangıçta bazı ^ r a r lı hizmetîerde bulundular. Fakat sonradan kendilerı de soygun ve baskm olaylan çıkarmaya başladılar. Dıyarbakır şehr:ne en yakm köylere bıle saldırîp soygun yapmaktan çekınmiyorlardı. Yapılan bütün şıkâyetler sonuçsuz kalıyordu. Halk buyiık bir ümıtsizlık ve şaşkınhk içinde idi. Bunu gören Ziya Gökalp. fikir arkadaşları ile birleşerek halkı direnmeye ve bır eyleme geçmeye yöneltti. 13 Temmuz 19O5'te bınlerce kişi Te;grafhaneyi işgal ederek muhaberata el koydulsr. Mâbe\"ne, bizzat Pad^şaha yüzlerce tel çekerek İbrahim Paşa ve adamıarınm yaptıkiarı zulüm ve soypur.ları ar.latarak cezalandırılma lannı istedıler. Tellenn çoğx:nu Ziya Bey yazıyor, yüzuerce kişi imzahycrdu. Telgrsfhanenm işgali üç Kün sürdü. O tarihte, A%Tupa ülkeleri ile Asya ülkeleri arasındaki muhabere Divıır bakır tslgrafnanesır.den geçtiğinden d'.s ülkeîerde tepki bpşladı. Sor.unda. «Padişahın olayı tahkik ve icabmı yapmak üzere bir soruşturma kurulu gönderdıgi» haberi üzerine halk dağıldı. Gıin derilen soruşturma kurulu ışe gerekîi önemi vermedi ise de halk iki yıl rahata ka\uştu. Çün kü Hamidiye Alaylan bir süre için de olsa sinmiş durumda idiler. 190? yılmda bu a'aylar tekrar işi azıttılar. Ziya Gökalp ve rkadaşları yeniden işi ele alarak 14 Ekim 1907'de telgrafhaneyi yeniden işgal ettirdıler. «Ibr2him Paşa ve alaylannm askerlık ten arılarak sürülmelerini ve Mâbeyndeki Başkâtip Tahsin ;le Erzincan'daki 4. Ordu Komutar.ı Zeki Paşa'dan. İbrahim Paça'yı korudukları için, şıkâyetçı oldukiarını» bildirdiler. Bu defaki işgal 11 gün sürdü. Halk, İbrahim Pasanm aiaylariyle bir likte Hicaz demiryolunu korum a görevi ile bölgeden uzaklastırması emri gelinceye kadar işgsîden vazgeçmedi. Z'.ya Gökalp'in ilk eseri olan «Şaki İbrahim Destanı» bu olay l a n anlatır. 1908'de Diyarbakır 1 da basılmıştır. 23 Temmuz 1908'de meşrutiye tin ilânı Diyarbakır'da büyük bir heyecanla kutlandı. Hürriyet adma gösteriler yapılıyordu. Bunlann basında yine Ziya Gökalp vardı. Vaktıyle gizli olarak kurdugu cemiyec bır iki gün sonra «Osmanlı îttihat ve Terak ki Cemiyetl Diyarbekir tjubesi» olarak meydana çıktı Ziya Bey, gençleri, yenl açılan «Ittihad 7e TerakH Kulübü» salonunda top ra. hürriyet, sdalet, uhuTvet mefhumlannı açıklar, istibdadın fenalıklarını, yeni rejimin yarar larını anlatırdı. Bir yandan «Diyarbakır Gazetesi» nde, bir yandan da bizzat kurdurduğu «Permân» gazetesinde çeşitl: ko nularda, değişik takma adlarla yazmaya koyuldu (10ı. 14 Aralık 1908 de Ittıhat ve Terakki Merkezi Umumisi tarafından Diyarbakır, Van, Bitlis teşkilâtını tef tişe memur edildiğini görüyoruz. «31 Mart Vak'ası» «ırasmda Diyarbakır'da da bir gericilik ola>T başgöstermiş, Ziya Gökalp ve arkadaş'.arınm işe cesare'la el ko>Tnalan olayın büyümeden önlenmesini saSlamıştır (11). Bir ideolojinin yargılanması olayı Prof. Tarık Zafer TUNAYA 1. Sayfada) lili (yüce adı) altında toplanmış olan akvamın (kavimlerin) yekdiierine olan râbıtası teşyid edilecek (tüçlendirilecek) yerde onların bazı hnsnsatta bazı gün a inkisarını mucip olacak b a jribi makalolerden ne (ayda bek liyordunuz?.. Z:ya Bey Eşkiden Türkçeder» başka Iisan bilmeyen Rumlar bilâhare çocuklannı Atinaya gönderdüer, Rumcayı ögrettiler. Ermeniler de öyle. Ermeniler rie lısanlarını ihya ettiler. Bu a>ır milliyet asrıdır. BahuFUS «Wi',son Prenfipleri» de bunu busbütün meydana çıkardı. H e r millet milliyetine doğru git m e k mecburiyetindedir. Fakat bu milliyet Osmanlı tabiiyetine halel getirmez. «Osmanlı» kelirrtesi siyasi bir cümledir; bir devlettir. Bir devlet dahilinde mütesddft mîlliyetler olabilir. Fakat o milletin âhengine, ittihadına belki mâni olacak şey, milliyet prensibinin inkâr edilmesidir. Milliyet yoktur demekle, tabii unsurların imtizacına m ü m a n a a t edilmiş ( k s y n a ş m a ları engellenmiş) olur. flalbuki bendenizce T ü r k milleti ne kadar muhterem ise, diğer milletler de o derece m u h t e r e m d i r . H e r milletin harsı (kültürü) vardır. Her milletin harsı birbirine lâzımdır. Adeta milletler arasında bir tak?imi âmâl (iş bölümü) vücude Eelmiştir. H e r millet hususi bir har.« (özel bir k ü l t ü r ) meydana getirrnekle, bir sar.ayii nefi?e (güzel san'atlar) meydana getirmekle tabii yalnız kendisi mütelezziz nlm u y o r (zevklenmiyor). Başka milletler de. bütün milletlerin rrfusikisinden, resminden, şiirinden, edebiyatından, h e r türlü sanayii nefisesinden mütelezziz oluyor. Milliyetlerde milli bir zevk oldugu gibi, bir de «egzotik» zevk vardır. Yanl harici zevk, sanayii nefiseden zevk almak. Meselâ Pierre Loti T ü r k sanatınrian. mimari=inder» zevk alıyor. Tabii bu «egzotik» zevk ten dolavı Türk harsır.ı seviyor. B u n u n gibi T ü r k l e r de, Fransız, Ingüiz. Alman, her mületin harsmdan mütelezziz olduju eibi memlrketimizde her unsurun harsı ol=a, b u n d a n da herke«, bütün unsurlar müstefit ohır (yararlanır). Çünki insaniyeHe hu kadar müteaddit harslar vücude gelir. İnsaniyet de teâli eder (yükselir). Rel« Ro m e c m a a için tah«lsatı mestureden (örtülü ödenekten) ne kadar para aldınıt? Ziya Bey Bondpnız mp< mua ^ n müdürü degil H:m. H ^ r e işine karışmazdım. Yalr.ız j az) yazardım.» SON'A VARIŞ Bu satırlar. Osmarlı devîetlnin resmi gazeres1. «Takvımı Vekavi» den alınmıştır (1919, No. 3554, sayfa 7778). Mahkeme tutanakları. bu ca^eteye «ılâve» olarak yayınlanmıştır. Ayrıca • Tarihi Muhakeme» ba.Mığıyla, kitap ha'.ınde de çıkmıştır. Ziya Gökalp'in savunması, üzerinde çok az darulmuş bır ko nudur. Zaten ideo'.ojisi ü z e n n d e de, yeterli incelemelere h e n ü ı sahip değıliz. Malta dönüsünrie, Ziya G6kalp'i, önce Diyarbakır'da, sonra da Ankara'da milletvekili olarak görüyoruz. Mılli devleti, bir «şe'niyet» (serçek) olarak selâmlıyacaktır ve Halk F:rka?ı (CHP'nin eşki ariı) nm ideoin.iisini olusturma çabasına on plân da katılacaktır. Türkiye'de yapılmış en büyük ve en uzun ideo'.oji rienemesi, yıkılan devletle yeni kurulan devleti birbirine baSlamıs. veıil ve yabancı çevrelerce çok farklı vorumların konusu nlmı.;?tur. Kimilerince yozlaçtırılmıştır. Önemli olan, î t t i h a t ve Terak ki kuşağınm son buldusu bir donemde, yeni kuşaklann ve yeni insanlann yargılarıd'.r. En tarafsız yareı «O tün>ün koçullarından, tutkularından ve baskılarından arınmış «geleceğin» yargısıdır. 1) Enver Behnan Sapolvo: Zi. ya Gökalp, s. BS (1!)43). 2) Samet ASaoSlu: Babamdan Hâtıralar, s. 14 (1910). 3) Fevziye Abdullah Tansel: Ziya Gökalp Külliyatı. II., s. XXXI (1965). I ) Cevat DursuııoŞlu: Milli Mücadelede Erznrum. s. 119 (1946). 3) Ziva GBkalp: Rnsya'daki Türkler Ne Yapmalı? (Yeni Mecmna. No. 38'den ayrı bas kı, s. (49. 1115). (1334). 6) Tekin: Turan, s. 34, 7678, 111113 (1330). 7) Yannki Turan Devleti. s. I I . 12, 1619 (1330). 8) Niyazi Berkes: tki Yüı Yıldır Neden Bocalıyonız?, s. 6566. • ZİYA GÖKALP SELÂNİKTE Ziya Gökalp. 18 Eylül ltK»9'da Selinık'te toplanacak olan Osmanlı tttihat ve Terakki Fırkası nın kongresinde 11 temsilcisi olarak bulunmak üzer« 6 Eylül günü Diyarbakırdan ayrıldı. Kongreden sonra îstanbul'a dön dü. Danilfünun (üniversite^ fel sefe kürsüsünde bir süre î l m i r n h okuttu ise de eline geçen ' ZtYA GÖKALPİN EL YAZISI. para ile ailesıni geçindiremiyeceğini ileri sürerek aynldı. 18 tüsfl meydana geleeek. Bazı arka de kaldı. 36 Mayıs 1919da bazı Temmuz 1910da Diyarbekir Vıdaşlar da, Dıyarbakır ın arkeoloarkadaşlaryle birlikte Istanbul'lâyeti Maarif Müfettişliğine aj;si ile meşgu'. Eir taraftan da dan uraklaştınldı. tandığmdan memlekehne dönbir arkeoloji müzesi tesis etmek Hayatında daima nikbin ve udü. Bu görevde iken yine fırkaüzereyiz (...) «(14'. 1934te resmen mutlu olan Gökalp, Malta'da da nın kongresine katılmak üzere hizmete açılan «Diyarbak'.r ArKebir taraftan durmadan okuyor, istifa edip Selânik'e gıtti. Bu oloji MUzesi»nin ilk çekirdeğini öte yandan etrafma topladiğı kongrede yaptığı konuşrnalarla Gökalp'in yaptırdığı çalışmalarla sürgün arkadaşlarına çeşitli kodelegelerin saygısıru kazanan, elde edilen buıuııtu.ar teskil etnularda konefarnslar ve dersler dıkkatini çeken Ziya Gökalp parmiştir. veriyordu (13). tinin «Merkezi Umumi» üyeliBütün bu çalışmalarla yetinZiya Gökalp'in bu sürgün hağme seçildi (12^. meyen Gökalp, fikirlerini yaymak, yatı 19 Mayıs 1921de Istanbul a Ziya Gökalp Se'.ânik'te bir taMustafa Kemal Paşanın yönettidönmesiyle sona erdi. raftan siyasi sahada çalışırken. ğ: Millî Kurtuluş hareketini des• DİYARBAKIR'DAKİ bir yandan da «Genç Kalemier», teklemek için «Küçük Mecmua»>i «Yeni Felsefe» dergilerinde çıkardı. İlk sayısı 5 haziran 1922 ÇALIŞMALARI «Rumeli» ve diğer gazetelerde de y a ^ m l a n a n bu dergide Gökalp' Istanbul'da bir gece kalan Göçeşitli imzalarla yazdığı şür ve in çeşitli konularda bir hayli yakalp, Samsun yoluyla Ankara'ya yazılarında Türkçülük ve dilde zısı çıkmıştır. Falih Rıfkı (Atay) gitti. Burada kısa bir süre kalözleşme akımlannı yönetiyor, bu dergi için 19 ağustos 1922 gündı. Yunus Nadi'nin Kayseride gençlere verdiği konferanslarda lü Akşam gazetesinde der ki: basılan «Yeni Gün» gazetesine bu akımlann önem ve geregini «Ziya Gökalp'in Diyarbakır'd» birkaç makale yazdı. 1921 yılı anlatıyordu. Selânikte açılaa çıkardığı Küçük Mecmua, matbaEonbahannda Diyarbakır a varÎttihat ve Terakki İdadisi progacıîığın en zor şartları içinde çıdı. ramına ilk defa olarak içtimaikıyor. Hurufatı bozuk, baskısı fe O sırada Dıyarbakır halkı büyat (sosyolojı) dersini koydurna, kâğıdı adidir. Fakat Ziya Gök yük bir yokluk, bunalım ve ümit du ve bu dersi okutmayı da üalp'in nıhundaki mukaddes ateş «izlik içinde bulunuyordu. Gözerine aldı. bu mecmua yoluyla bize kadar ge kalp bu havayı dağıtmak için haf lıyor, ruhlarımızı heyecanlandırı• ZİYA GÖKALP t a d a iki gun, sonradan Gazi İlk yor. Diyebiliriz ki, Ziya Gökalp okulu adını alan Nümune MekİSTANBUL'DA bizi, bu mecmuasıyla Diyarbakır'tebi'nde felsefe ve içtimaiyat dan idare ediyor...» 1P12 yılmda İttihat ve Terakki derslerı vermeye başladı. Bu genel merkez.i îstanbul'a taşının1923 martında Ziya Gökalp «Tederslerinde genelükle eski Türk ca Ziya Gökslp de birlıkte îs tarih ve medeniyeti, Türk kahlif ve Tercüme Heyeti» reisliğine tanbul'a geldı. Burada Gökalp'ı getirilince Ankara'ya gitti. 33 saju ramanlığı, Türk aile hayatı, Türk daha faal, daha verimli çahşmaçıkan dergi de kapandı. esatiri üzerinde duruyor; gerek lar içmde görmekteyiz. Bu yıl bu derslermde ve gerekse çeşitli • ZİYA GÖKALP içır.de yapılan seçımlerde Ergayerlerde yaptıgı konuşmalannda ANKARA'DA nimadeninden milletveki'.i se«yaşanmakta olan içtimaı ve siçildi. Mechsm 18 Ağustos 1912'ds Ankara'da yerleşen Ziya Gökyasi buhranın geçeceğini, Türkfeshi nedenıyıe bu görevi ancak alp, bir yandan görevini yürütürierin her felâket zamanlarmda dört ay sürdü. ken bir yandan da «Hâkimiyeti tarihin gösterdıği gibi, millî seciMilliye», «Yeni Türkiye», «Yeni Ziya Gökaîp'ın Istanbul'da en yenin büyük bır adam tarafınGün» ve «Cumhuriyet» gaıetelebüjoik bilimsel çalışmaları 1913dan temsü edi!d:ğini ve Türk rinde yazıyordu. 1918 yıllarına rastlar. Onun bu milleti o rehberin arkasmda yüdönemrie başardığı büyük işlen riiyerek selâmete çıktığını, şim•Türk Törpsi», «Türkçülüğün etrafhca belır:meye bu sütunladi içinde bulunulan buhranın da, Esrslan». Altın Isık» isimli es«rrın hacmi müsait değildir. Bu bir bozkurt gibi Türk mılletinin leri bu dönemde basıldı. «Rusyaçalışmalara kısaca değinmekie şahlanan iradesini nefsüıde tedaki Türkler Ne Yapmalı?» (1913, yetin^ceğiz. cessüm ettiren Büyük Mille: •Kınl F.İTTia. (1915', «TürkleşMeclisi Reısi Mustafa Kemal Pamek İslâmlaşmak. Muassırlaşmak» O tarıhlerde I s t a n b u ' d a derşa'nın vatanı kurtararak milleti (1918ı «Yeni Hayat» H918> isimli ki rekler, ocaklar kuruluyor. dermesut günlere kavusturacağını» tapları ise daha önce basılmıştı. gi'.er çıkanlıyor. Turkçülüğe söylerdi. dogru a d ı m l a r atılmaya çalışılı11 ağustos 1923'te. Türkiye Büyordu. Gökalp. bütün bu çalışyük Millet Meclisi'nin 2. DönemiDiyarbakır Sultanlsi (Lisesi) maların içinde ve yönetimınde ne Diyarbakır'dan milletvekili seikinci devre kısmı hocasızlık yübuiunuyordu. İlk işi Türk Ocaçı çilince bu görevi bıraktı. Bu sızünrien kapanmış gençler başına gırmek, «Türk Yurdu» derralarda, Müdafaai Hukuk Cemiboş kalmışlardı. Ziya Gokalp bun gisini yazılany'e ku\Tet!endiryeti «Halk Fırkası» adını alarak ları, kurdurduğu «Gençlik Dermek oldu. «Türkleşmek, İslâmyeni programını açıklayınca Gök neği»"nde topladı. Bir kısmmı laşmak. Muassırlaşmak» eserini alp de bu fırkanın program ve folklor derlemelerine, bir kısmıbu dergide yayımlandı. «tslâm umdelerinin tahlil. tasnif ve yoru nı etnografik ve arkeolojik malMecmuası», «İçtimaiyat Mecmumunu yapan «Doğru Yol. Hâkizeme toplamaya yöneltti. Kısa ası». «Halka Doğru», «^luallim», miyeti Milliye ve Umdelerin Tasbır süre içinde bir hayli malze«Millî Tetebbüler >Iecmuası», nif, Tahlil ye Tefsiri» adlı eserini me toplandı. Bu çahşmalar hu«Yeni Mecmua» v.b. dergilerinde yazdı. husunda Köpralü Fuat beye yazTürkçülüğe, Türk tarıhine. Tüı'k dıgı 8 Ağustos 1922 güıüü mek• ZİYA GÖKALPİN milli ve aile hayatına dair jazıtubunda diyor ki: larıru yayıma başladı. Parti içinÖLÜMÜ «Burada halk masallarını toplu deki nüfuzundan faydaianarak Bu uzun çalışmalar kendisini yorum; bazalannı Küçük Mecüniversiteyi ıhtisas kollarına göyordu. Doktorlar kendisine istira mua'da göreceksiniz. re yeniden düzenlendi ve ona öhat tavsiye ettiler, îstanbul'a gitLisan hususunda ilml usuzerklık verdirdi. Kendisi de bu mesini önerdiler. O da ailesiyle le tamamiyle riayet mümbilim yuvasında, yeni koydurdubirlikte Istanbul'a geldi. İlkin Ni kün olamıyor; çünkü, iyi bir ma ğu İçtimaiyat (sosyoloji) dersisantaşı'nda bir eve yerleşnler. salcı bulamadım. Folklor'un halk nin okurulrnasını üzerine aldı. Burada 8 ay kadar tedavi gördü. itikatlarına ait kısmını da toplaBilimsel çalışmalanyle memleket Bir yandan da «Türk Medeniyeti yacağım. Diyarbakır'ın eski | a r kü'türitnü çeşitli kollardan millîTarihi»ni hazulamaya çahşıyorkılarını terennüm edebilen yaşlı leştınrken, İttihat ve Terakki du. Hastalığı büsbütün ağırlaştı. hânendelerinden eski besteleri noHükümetird de bu milli ç a l ^ Doktorların önerisiyle Büyükadata •ttiriyoruz. Istanbul'da tab'ı ko m a l a n desteklemeye yöneltti. ya taşındüar. Bütün tedavilere Hy olursa, milli musikimize e s ü rağmen hastalık seyrini takip edi olacak olan bu nağmelerin notala • MALTA'YA yordu. Bunu sezen Z Gökalp, n n ı göndereyim. eserini tamamlamak içi kendisiSÜRÜLMESt Bundan başka, buradakl Türk, ni daha çok çalısmaya vcrdi. Dost Kürt V» Arap aşiretlerine d»ir etIstanbui'un îngllizler t»rafınnografik tetkikat da yspıyorum; lannın, «Çok çahsıyorsun, biraı dan işgalüıden »onra Ziya Godinleniniı!» tarzındaki sitemleribu çalısmalardan Diyarbakır'a kalp de tutuklandı (28 Ocalt ne, «Vakit dar, o kadar ki korka mahsuj küçük bır •trtografi ensti 1919). Bir süre BeklragabölügüH n m işlerimi ikmal etmeden aynla cağım!. cevabını veriyordu. Hastalık gittikçe agırlaşınca O'nu bu defa Beyoğlu'ndaki Fransız Hastanesıne kaldırdılar. Hiç bir tedavi fayda vermiyordu. Ölümünden dört gün önce Atatürk'ten bir telgraf alraış, çok sevinmişti. Büyük Ata. bu telgrafında aynen şöyle diyordu: «Rahatsızlığınızdan çok teessürle haberdar oldum. Sıhhat ve âfi yetiniz haberine memleketçe intil a r olunmaktadır. Süratle iadeyi afiyetiniz için Avrupa'da tedavini ze ihtiyaç varsa icap eden her se yin tahsisini tekeffül ediyorum. Sıhhatınız ve mahaLU tedaviniz hakkında iş'annızı bekler, muhab betkâr selâmlarmu beyan ederim cfendım.» Bu telgraf kendisini çok »evindirmişti. O. ölümünden ziyade kafasmdaki fikirlerini verememenin, eserlerini tamamlayamamanın üzüntüsünden yakınıyordu. Cumhurbaşkani Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya yazdırdığı cevapta, son dakikalarmı geçirdiğini hisset tiğini, e?erinin basılmasmı ve ço cuklarma bakılmasmı diliyordu. Nihayet. 25 ekim 1924 cumartes! «abahı saat 5te hayata gözlerini yumdu. Cenazesi. pazar günü Fran nz Hastanesinden kaldırılarak ya pılan büyük bir törenle Sultan Mahmut Türbesinde hazırlanan mezarma kondu. Tabutu. Millet Meclisi ve hükümet temsilcüeri, resmi ve özel kuruluşlar mensuplan, üniversite profesör ve öğren cileri, öğrermenler ve elli bini aşkm bir halk topluluğu tarafından takip edildi. O'nun bu beklenmedik bir lamanda ölümü. başta devlet büyük leri olmak üzere bütün memleketi derin bir teessüre düşürmüştü. Günler. hsftalar bu büyük üzüntünün gazete ve dergilerdeki yan kılariyle çalkandı. Yurdun her tarafında O"nu anma törenleri ya pılıyor. atlesine çekilmiş bulunan resmî ve özel telgraflar, yayımlanan bsşyazılar. dergiler, broşürler bu matemin milli mahiyet ve an•amına te^cüman oluyorlardı. Yabancı devlet temsilcileri de bu millî yasımıza telgraflan. mektup ları. resmî taziye ziyaretleriyle ka tılıyorlardı '15K Ziya Gökalp Külliyatı I. Şiirler ve Halk Masalları; II. Limni ve Malta Mektupları (Haz. Fevziye Aptullah Tansel, Tarih Kurumu yayını, 1952 1965); Çın»raltı Konuşmaları, Hars ve Medrniyet, Millî Terbiye ve Maarif Me sclesi ıDiyarbakırı Tanıtma ve Tu rizm Derneği yayını 1964); Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temel leri (Hazırlayan: Rıza Kardaş, 1. cilt, 1973). Yeni Türkivenin Hedefleri (Haz. Hikmet Tanju, 19561973 ı. (1) Hayat ve eserleri için bak> mz, Şevket Beysanoğlu, «Diyarbalarlı Fikir ve Sanat Adamlan», c. 2, s. 36. (3) Hacı Hasip ve Mehmet Terfik için bakınız, aynı eaer, s. 39, 51 v.d. (S) Daha geniş bilgi edinmek için bakınız, Şcvket Beysanoğlu. «Ziya Gökalp'in ilk Yazı Hayatı», s. 1 v.d. (4) Nihat Gökalp, «Afabeyira Ziya Gökalp'in Hayatı» notlan (basümamış); Ca\it Orhan Tütenjil, «Ziya Gökalp Üstünc Notlar», Varlık yayını, s. 5. Ziya Gökalp, Cumhuriyet gazetesi'nin 18 ekim 1924 günlü sayı.sında yayımlanan «Mektepte Cumhuriyet İlânı» başhklı yazısında bu olayı teniş bir sekilde ve daha değişik bir biçimde anlarmaktadır. (5) Gökalp. «Küçük Mecmua» da, (sayı: 18) yayımladıpı .Hocamın Vasiyeti» yazısında geçirdiği bunalımı anlatır. (6) Prof. M. Emin Erişirgil, «Bir Fikir Adamının Romanı», s. 45. (7) Ali Nüzhet Göksel. «Ziya Gökalp, Hayatı Eserleri» s. 16. (8) Bu beljenin tam metni Jçln bakınız. «Ziya Gökalp'in İlk Yazı Hayatı». s. 134. (9) Bakınız: Şevket Beysanoğlu, «Diyarbakırh Fikir ve Sanat Adamlan» c. 2, s. 192. (10) Ru yazılar için bakınız: Şevket Beysanoğlu. «Ziya Gökalp'in İlk Yazı Hayatı», Istanbul 1956. (11) Bu olay hakkında geniş bll gi edinmek için bakınız: Şevket Beysanoçlu. yukarıda adı geçen.iki eser: «Kısaltılmış Diyarbakır Tarihl ve Abideleri». s. 96 v.d. (12) Bakınız: Kâzım Nami Duru. «Ziya Gökalp» isimli eBerinin «Önsöz» bölümü: Ali Canip Yöntem, «Ziya C'ikalp'in Matbat Âleminde tik GöriinüşC, Genç Kalemier ve «O», «Çmaraltı» dergisi, sayı: 12. (13) Bakınız: Ahmet Afaoglu, «Ziya Gökalp Bey», «Türk Yurdu». c.l sayı: 3; Ali Niiz het Göksel, «Ziya Gökalp. Hayatı ve Eserleri», «. 37 v.d. (14) Mektubun tam metnl Için bakınız: Fe\ziye Abdullah Tansel, «Ziva Gökalp Külllyatı I I , Limni ve S"ta Mektuplan», «. 2628. (15) Sevket Beysanoğiu. «Zlya Gökalp tçin Y an] an lar, Soylenenler», AnJcara 1964. VATAN Bir iilke ki camiinde Tiirkçe ezan okunur, Köylü anlar ma'nasını namazdaki duanın... Bir iilke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur, Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın. Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın. Bir ülke ki toprağmda başka ilin gözü yok, Her ferdinde mefkure bir, lisan, adet, din birdir. Mebusanı temiz, orda Boşoların sözü yok. Hududunda evlâtlan seve seve can verir; Ey Türkof'u, işte senin orasıdır vatanın! Bir ülke ki çarşısında dönen hütün sermaye, Sanatına yol gösteren ilimle fen Türk'ündür Hirfetleri birbirini daim eder himaye: Tersaneler, fabrikalar, vapur tren Türkündür; Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın: ZÎYA GÖKALP • ZİYA GÖKALP'İN ESERLERİ Büyük düşünürümüzün sağhğmda basıinn eserlerinden j'ukanda bahsetmiştik. .Rusyadaki Türkler Ne Yapmalı?» hariç, diğer lerinin yeni harflerle de birkaç baskısı yapıbtıiştır. En büyCj ese ri olan ve hastalığında ancak 1. cildi hazırlanabilen «Türk Medeniyeti Tarihi 1926 senesinde basılmıştır. Yeni harflerie baskısı hazırlanmaktadır. Çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan yazılarmdan oluşmuş eserleri şunlardın Fırka Nedir? (Haz. E. Behnan Sapolyo, 1947); Ziya Gokalp Diyor ki (Haz. A. Nüzhet Göksel, 1950ı, Kolraz Hanım <1950>: Ziya Gökalp'in Neşredilmemis yedi eseri ve «ile mektupları fHaz. A. N. Göksel. 1956); Ziya Gökalp'in h k Yan Hayatı (Diyarbakır ve Peyman gazetelerindeki yazıları, Haz. Sevket Beysasoğlu, 1956); lar, yaptıgı konusmalarda onla