25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet • SOTU VE AtLE ÇEVRESİ: Ziya Gökalp ln büyük dedesi Haa AH Ağa, Diyarbakır'm Çermllc kasabasından gelmedir. Bunun oğlu Abdullah Efendi tüccardı. Orduya büyük yardımlarda bulundugundan kendisine birkaç köyün tıman verilmişti. Tımar usulünün kaldmlmasına değin bu köyler ailesinin elınde kalmıstır. Bunun da oğlu Hacı Hüseyin Sâbir Efendi'dir. Sâbir Efendi kuvvetll bir medrese öğrenimi görmüş, kadı ve müftülüklerde bulunmuş bilgin bir kişiydi. Varife ve hak yolunda mücadeleden, fikirlerini açıkça söylemekten çekinmezdi. Oglu Mustafa Sıtkı Efendi çevresinde ün yapmış bir şairdi (1). Çeşitli memuriyetlerde bulunmuş, Nusaybin kaymakamı iken 1878'de ölmü«tur. Mustafa Sıtkı'mn lkl oglu vardı: Büyüfcü Ceza Mahkemesi Ba?kanlığında bulunmuş Hacı Hasip Efendi <İ845 1896), diğeri Ziya Gökalp'in babası Mehmet Tevfik Efendi (1851 1890) dır (3). r zel Ekı devam ederken diğer taraftan hürnyet TB meşrutiyet için çalıa&n gençlerle temas kurma yollannı aradı. Daha Diyarbakır'da iken Dr. Abdullah Cevdet'den, vbbiyelilerin öncülügünde hürriyet ve meşrutiyeti elde etmek için gizlı bir cemiyet kurulmuş olduduğunu ve bir ihtılâl hareketi ha zırlanmakta bulundııSımu öğrenmiş'i. Dr. tbrahinı Temo ve hemşehrisi Dr. îshak Sükuti ile görüştü. Bunlar aracılıgiyle Ihtilâl Komitesi'ne girdi (6). Ziya, üç yıl İstanbul'da kaldı. Şüpheli faaliyetleri dikkati çekmişti. Bir gece mütalea salonunda çalışırken, okul müdürü Mehmet Ali, O'nun kitap dolabını yoklamış, zararlı sayılan Fransızca birkaç kitap bulmuştu. Ziya' yı bu nedenle hapsediyor. Sonra. birkaç hocanın yardımlariyle okuldan atılması önleniyor (7). Artık Ziya sıkı bir kontrol allındadır. Okul hayatı da Onun için çekilmez bir hal almıştır. 1898 yılı yazında sıla için Diyarbakır'a Bitti. Arkadaşlarını. keyfi ve haksız hareketleri, yolsuzlukları ile halkın nefretini kazanmış Vali Halid Beyle mticadele halin mak fçin dagıttıklsn .«abit gdde buldu. O da bu mücadeleye rülerek Dıyarbekir Bıdayet Mahkatıldı. Va'.i hakkında çeşitli ma . kemesi Ceza Dairesme ı?evk edilkamlara birçok şikâyetler %'apıl riikleri 15 eylül 1898 gün ve 159 •sayılı kararnameden anlaşılmakmıştı. 'adır. (8). Vali. Ziya ve arkadaşlannm gız Ziya ve arkadaşlanran ne kali faaliyetlerinden kısmen haber dardı. Kalplerimn hürriyet ve iar lutuklu kaldıkîan sap'.anamamıstır. Yalnız, bir süre sonra meşrutiye askıyle çarptıfım, ce celeri Ziya Beyin evinde. Eür.düz mahkemece tahliye ediidıkleri bileri bazan Şeyhanlızâde Mehmeı .in.npk'.edır. Ziya. serbest öırakılınca tekrar Mihri veya Attarzâde Hakkı Reylerin dükkâniarında topiandıkla 'Tstanbıılcia döndü. Okul ıdaresl hakkında soruşturma yapıiıyor rını bazı yasak:anrmş yayını takip ettiklerıni biliyordu. Kendi diye • onu kabul etmed:. Vaii Halıd Bey, ayrıca Zıya'yı sıne yapılan isnatiarın bir tertıp pseri olduârunu ispat ve onları Abdülham:ri'e ihbar eyiemiş ve ezmek içın Mabcyn'e jurnal ettı. arkadaşı Ahmet Cemı! (Asena)' Hakîarında soruştıırma açtırdı. de bulunan Ziya'ya aıt bir mpkBu sençlerin evleri. dükkar.ları tubu da yoilamışn. Zıyanın îsarandı. Bazı belgeler de elde e tanbuidan gonderdiğı bu mektup dildi. Ziya ve arkadaşları düzenı rpjim ve padışah aleyhinde yayıkıcı faa'iyeılerde bulunduklan zılaıia doluydu. Sirkecı'deki bir ve yasaklanmış zararh neşriyalı oıelde sonucu beklemekte olan bulundurdukları gerckçesiyle 14 Ziya tekrar yakalanarak Ta?kıştemmuz 1 9 tarihinde tutuklan la'ya hapsedildi. Ve sonunda bir RR dılar. Yapılan ilk soruşturma ?ı> yıl hapse mahkum oldu. Ziya nunda. bunlann sadpce, ellerinde Bey, 190*1 risıfil senesındp. Ta=bulunan zararlı evrâkı hüku kışla'ria eeçırdigi havan «Küçük meti seni\T,Tve teslim etmeyerpk Mecmua» da yayınladığı «Pınmin (Devamı 4. sarfada) gizlediklerı ve birbirlerine oku Olümünün 50. yılında Ziya Gökalp Mehmtt Ttfrflk Efenâl, rtyet namualu, dtirüst ve temia bir inaandı. Bu UstUn vastflan ve geniş bilgisiyle kendisini çok sevdirmisti. Edebiyat ve okuma zevkini babasından almı?, genç yaşında Arapça ve Farsçayı öğrenmişti. Çeşitli memuriyetlerde bulundu. 1883 ve 1884 tarihli Diyarbekîr Salnâmelerini hazııladı. VUâyet Evrak Müdürü iken Dîyarbekir Gazetesi'nin idaresini üzerine aldı, başyazarhgım yaptı. Son görevi 11 Nüfus Müdürlüğü idi. Öldüğü zaman, oğlu Ziya henüz 14 yaşına girmek Uzere bulunuyordu. <3). Ziya Gökalp'in annesl, Pirinççioğlu Hacı Salih Ağa'nm kıza Zeliha Hanun'dır (1856 1923). Mehmet Tevfik Efendi'nin annesi ise MUftü Derviş Efendi'nin kızı Hatice Hanun'dır. Ogullannm iyi yetişmesinde, tahsil ve 'erbiyelerinde bu hanımm büyük ro!ü olmuştur. •esl» olan svde do£du. Merdmekörtmesi Ilkokulunu, sonra Diyarbekir Askeri Rüştiyesini bitirdl (1886 1890). Okul Müdürü Kolağası İsmail Hakkı Bey (sonradan Amasya milletvekili olan İsmail Hakkı Paşa) uyanık ve degerli bir öğretmendi. Öğrencılerine, sürmekte olan idare tarzırnn fenalıklarını anlatıvor, istibdadın köıülüklerin; izahîa on!ara hürriyet açkını, rr.eşruti bir idarenin tayda ve önemini aşılamaya çalışıyordu. Bu dönem öğrencilerinden çoğtı sonradan hürriyet ve meşnıtiyet için çalışmış. Abdülhamit istibdadma karşı koymuşlardır. Ömeğin. Dr. tshak Sükuti, Dr. Osman Cevdet lAkkaynak), Dr. Ziya Edhem (Yeşilı gibi. Askeri Rüştiye'yi 1890'da bitiren Ziya, öğrenimine devam için başka okul bulunmadığından iki yıla yakın bir süre ÖZP] ögrenim görmek ve böylece kendini jetiştirmek zorunda kaldı. 1892'de Diyarbekir îdâdîi Mülkisi açılmca, bunun ikinei sınıfına alındı. Okul Müdürü Halil Bcy'in teşvikiv'.e Fransızcasmı da kuvveılendir Şevket BEYSANOGLU GÖKALP DERNEGİ BAŞKANI • ÇOCUKLUĞU VE ÖGRENCİLİK ÇAĞI: Ziya Gökalp, 23 mar •R 6 per.7 sembe günii bugün «Gökalp Mü mek için bütün gücüyle çslıştı. Arapça ve Farsçayı ise amcasından öğTenmişti. Öğretmenlerinden Dr. Yorgi'nin de yetişmesinde büyük etkisi olmuştur. Son sınıfa geldiği zaman artık Ziya, Doğu ve Batının bütün klâsik eserlerini kendi kaynaklanndan inceleme imkânlarını elde etraiş durumdaydı. Gençtürklerin Avrupa"da padişah ve isıibdat a!eyhinde yayınlamakta oldukları çeşitli eserleri gizlice getirtip okuyor, ülkü arkadaşlarma okutuyordu. 1894te verile**ir talımat Uzerine, öğrencileri her akşam üç defa (Padişahım çok yaşa!) bagırtmak usulu konmuştu. Son sınıf ögrencilerinin çogu padişah aleyhtan. hürrtje* ve meşrutiyet yanlısı olduklanndan, bu fikrin öncüsü bulunan Ziya'yı kendileri ne reis seçmişlerdi. Ziya'nın te'ıkiniyle bir akşam hep birden (Milletim çok yaşa!) diye bagır dılar. Durum hemen Mâbeyne jurnal edildi. Vali Sırrı Paşa'nın onlan koruması sonucu olay tekzip edilerek kapatıidı. (4). Aynı yıl İdâdiyi bitiren Ziya, felsefî düşüncelerinden, yüksek öfrenimine engel olunmak istenmesinden, yapılan bazı baskılardan ötürü şiddetli bir bunalım geçirerek intihara teşebbüs ettı. (5). Bu olaydan sonra ögrenimine bir süre ara verdi. 1895 yılı sonbahannda, kardeşi Nihat Gökalp'in yardımiyle İstanbul'a geldi ve Miilkive Ba>1ar Mektebi Aliri'ne kaydını yaptırmak zorunda kaldı. Çünkü. o tarihte yalnız bu okul parasız yatılı öğrenci ahyordu. Ziya Gökalp, bir taraftan okula Ziya Gökalp ve Ulusal İktisat Cavit Orhan TÜTENGİL Ziya Gökalp'in iktisat konularma duydugu jrakın ilgi gençI!k pllarında başlar. Dlyarbeklr gazetesinin 16 mayıs 1904 günlü saysında çıkan Kışia Meycan: bdşhlı vazısı uu tür yazılarının ilki sayılabilir. Ölümünden önce Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ecnebi Sermayesi adlı makalesi (29 ağustos 1941 ise bu tür yazılarının sonuneusu olmuştur. Başlangıç döneminde yaygm inançlarla doğru düşünceleri, kitap bılgiierıyle yurt gerçeklerinı karşılaşürması ilgimizi çeker. Çok söylenen bir atasözünü tersine çevrerek «D'şten art maz, isten artarn biçimine soktugj dogru düşünceyi iktisat «öyleşilerinden birine baslık yapar: «Atalardan kalma nasihatler arasında bazı atılacak sözler de vardır. Bunlann doğrulan kulaklarımızda küpe olmalı. Fakat yanlıs olanlarını doğrultmak da boynumuzun borcudur.» Yıne Diyarbekir ga^e'esınde yer alan ve «Tann kazananı sever» anlamına gelen «Hadis1 Şerif«ten yola çıkan makalesinde em«k,, sermaye *• değişım üzerind? Hçir.lamalar yaptıktan sonra .şunları ekiej: «İnsanın ypniden hiçbir şey \»ücuda getiremeyecetini biliriz. Fakat emek ile eşyaya yararhlık özellikleri verebiliriz.» Manzumeyi düşüncenin yardımına çagırması, böylece belleklerde daha kolay yer etme ve düşünceyi halka yayma çabası ik'isat konuları içın de geçerlidir. «Zekât» adlı manzume (29 ekim 1908) Hazı yanlan ile bugün de düşündürücüdür: Bir çalışkan. uslu adam bırçok para kazanır, Düşünülse hepsi anın emeğinin bedeli; Fakat hayır, bu paralar bütün halkın malıdır; Çünkü vardır onda cümie insanlann ameli... Millet nedir? Düşünülse bir teavün çirketi, Bu şirkette her bir ferdin emeği var. reyi VZT, Zenginlerin servetinde yoksulların payı var. Ey talihli demem sana, dağıt bütün servetl. O hakkmdır, fakat her yıl kırkta bir zekâtı ver, Kazancmdan fakırlere an olan payı ver. Bırir.ri Dünya Savaşı yıllarmda «İktisadiyat Mecmoası»nda «milli iktisat» konularını derinlemesme inceleyen Ziya GökRlp için «Türkleri bir camıa haline getirerek ve Türk harsının teşekkuîünü temin edecek amillerden biri de (milli ifctisaU tır.» (1916). Hem derinlik kazanan, hem de ilerıye doğru bir açılmayı dile geriren «Küçiik Mecmua» dönemi yazılarında ıktısat kor.ulan toplumsal bütün içinde ele almmıştır: «Bir memlekette ıktisadi haya' yüksek değilse ne ilim. ne sanat, ne felsefe. hatta ne de ahlâk ve din yüksek tecellilenni göstererne:. Demek ki en niHnevi zevkleri, en ruhanî vecit'eri duyabılmek için de yine iktısadi hayann yükselmesi iktiza ediyor.» (1922>. Küçük Mecmua'nın son sayısında ya\nmlanan (18 mart 1923) «İktısadi İnkılâp İçin Nasıl Çahşmalıyız?» başlıklı yazısında kap:ta:ızme karşı duvduğu öfke de vardır: «Yeni Türkiye. memlekcnndJ büyük sanayiin îeşekkülü ıçın fertlerin ruhıında kendihğinden teşebüs hassasmın dogmasmı bekleyemez. Milli bır hp.mle ile. as:erlikte Avrjpa'ya yetiştigimiz gıbi. sanayide de derhal onlara ulaçmamız lâzımdır .. O halde, büyük sanayiin büuın şubelerir.i memleketimize ithal edecek de ancak devlet olabiHr. Devletımız, bu yola girmekle. memleketimizde ahlâki bir hizmet de ifa etmış olur. Zira, vatanımızda «Dekülâtörlerden mürekkep, yeni bir muhtekır sınıfının t«fekkülüne de mânı nimuş ohır. Bugün Avrıt)* Pmnerymızmi ferdi kaptralizme istinat ediyor. Biz. devlet kapifaüzmt sistemini kabul edersek, kapitslist naıniyle açgözlü ve yırtıcı bir taiffnin memleketimizde vücuda gelmesine mâni oluruz.» Ziya Gökalp'in yirmi yılhk siirede ilrtisadi görüşlerinds meydana gelen geüşmeler. bir araştırmamızda ortaya konuldugu gibi*, şöyle özetlenebilir: «1) Yazı hayatının ilk döneminde Di>Ttrbakır şehrinin v« çe^Tesınin ıkfisadi m"»sele>rine duyd'jgu ilgi mllli iktisat dogrultusur.da gelişmektedir. Bir yandan atasözlennde ızledıgi halk düşüncesi, öte yandan düşiincesine daj'anak yaptığı dini hükümier, iktısadi hayatta devle'e vükledigi görevlerın artması sonucıınu verıyor. Diyarbekir ve Peyman gazetesinde yazdıklan ile (Doğru Yol) adlı kitabında Halk Fırkası'nın programını incrlerken 1P23 yılında öne sürdükleri, temelde aynı jörüşlerdir. 2) Israrla üzcrmde durdugu büyük sanayi. himaye usulü ile birlikte düşünülmüştür. Liberal iktisada karşı olan Ziya Gökalp. ferdi mülkiyeti ortadan kaldıran bir sosyalizmden yana da degıldır. Bu iki sistem arasmda yaptığı telifçilik, tesanütçülük solidarismr admı verdıği. toplumun menfaatini bireysel menf^atin üstünde turan, «fazla temettüleri cemıyete mal eden» ortalama bir görüştür. 3) İkTisadi gelışmenin geniş ölçüde işböliimü tarafından etkılendığini. rr.esleki teşkilâtın önemini belirten Ziya Gökalp, devletin ıktisadi hayata müdahnlesini iktisadi devlet olması şartına baçiıyor. Karsılıklı yardımlaşma çerçevesi içinde ve belli bir süre için yabancı sernıayeyi zararlı bulmuyor. Ona pöre, bir de iktisadi vatanperverlik vardır ki, kısaca «DeTİetin rnilü iktisat s:\aset: takip etmesı» demektir. 4) Çok önem verdiği milii sanayi «milli bir hamle ile» nncak Devlet tarafından gerçekleştirilebilır. Bö5'lece ferdi kapitalizmin teşekkülii de önlenmiş olur. Bu sebeple Devlet kapitalizmi sistemi kabul edilmek gerekir. Bankaların ve sirfcetlenn milli olmasını isteyen Ziya Gökalp, Türk iktisatçılannm önce «Türkiye'nin iktisadi gerçeklerini» tetkik etmelerinl salık verirken, düşünceler ve alınacak tedbirlerle gerçekler arasında sıkı bağlar kurulmasım ister.. Ferdî mülkiyeti «içtimai tesanüde hâdim bulunmak şartiyle» meşru sayan, fazla temettüleri (plus value) toplum yararına acılacak kjruluşlara sermaye olarak öngören. sosyal servetlerin fe~tlere kaptırılmamasını. toplum yaranca kullanılmak uzere saklanmasını ve üretılmesini isteyen** Ziya Gökslp. ölümünden 50 yıl sonra da üzerinde düsünülmege deger iktisari: görüşleriyle dikkatımizı çekmektedir. Daha aynntıh bilgi içın şu yazınıız göriilmelidir: Ziya Gökalp'in Ikf:?adi Gnrüşleri. So^yolojf Konferanalan, Is'anbul lSfi.i, Besinci Kıtap. s. 122141. Türk(ülüğün Esasları, Ankara 1923, s. 167 • 168. Bir ideolojinin yargılanması olayı 1319 yılmın 26 Mayıs'ı. Sarayburnu açıklarında köhne bir şi]pp ıstim üzerinde. îngihz devriye motorlan. ugurlayıcılarla dolu sandalları gemiye yaklaştırmıyor lar. Güvertede parmaklıklara ciiyan mış bir adam: Ziya Gökalp Bey. Bir kayıgın içinde. kızının salladı ğı küçük bır pakete bakıyor. Bu, evinde ne kadar «kıymetli eşya» varsa, satılarak sajlanmış besyüz liradır. Deniz gardiyanlan. sandalı gemiye yanaş'ırmıyorlar. O da gtıverteye atıyor. Para alt güverteye düşüyor. İngiliz askerleri parayı kapışıp paylaşıyorlar (11. Prof. Tarık Zafer TUNAYA sosyolo.üsinın Durkheim'ci kolunu. «Yeni hayat» doktrıni :v ı n d e ustaca eriterek «Türkçülük» akımına güncel ve bilımsel niteliğini vermistir. Kalkış noktası gerçege dayanı yordu: Osmaniı ülkesindeki tüm unsurlar birer millet olmuşlardı. Yalnız Türkler henüz milletleşmiş değüdiler. «Şuursuz bir hayat yaşayan» Türklerin de birleş mesi, milletleşmesi gerekli ve çağ daş gidişe uygundu. Ziya Göknlp can çekişen bir devlet organiz ması içinde Türk olan ve kalan ne varsa, bu parçalardan fürkçülülc ideolo.nsini inşa etmek is temiştir. Bu gerçekten, ütopyaya doğr^ gıdişi, çeşitli savaşlar biçimlendırmiş ve hızlandırmıştır. Ona göre. «Balkan Harbi» bir çeşit Haçh seferiydi. Türkler, ir'ak düsman karşısında birleşmişler, «Ben varım!» diyebilmişlerdir. «Harbi Umumi» yıllarının lk kazançları, özellikle Çarhk Rusya'nm yenilerek devreden çıkması, Türkçülügün kapsamını parçalayarak Turancılıga dönüşmeslni saflamıştır. Rumeli elden çıkıncaya kadar, luihat ve Terakki Osmanlıcıdır. 1913'te. Batı parçası yoktu artık. İttihat ve Terakki. Merkezini Selânik'ten Istanbula taşımıstır. Güneydeki Arap bölgelerinden kopmamak için îslâmcı politika sını güçlendirmiştir. Fakat, sonın basit degildi. İngiliz Fransız emperyalizmi, Arapları Türklere karşı kışkırtarak ve saldırtarak, tek yönlü, an lamsız bir Arap milliyetçiligini oluşturmak istemişlerdir. Bugünkü Arap milliyetçüiginden apayrı. yapma bir akım karşısında, tttihatçılar, savaşm yarattığı yeni bir ideolojik formül aramışlardır. Osmanlılıkla Islâmcıhk arasında, yeni formül, Türkçülüğü, Asya'ya doğru genişletiyordu. Dışar daki Turkleri kurtarma (îrreden ta) teorisi bu arayışın Urünü olmuştur. Amaç, Rusya'daki TUrkleri de kapsayan büyük bir Imparatorluğun kurulmasıydı. Turan, tüm Türk «şubelerini» kaynaştıran siyasal birliğin adı olacaktı. Turan ideolojisi. 1915 1918 yıl lan arasında, başta Ziya Gökalp olmak üzere, belli başlı Türkçüler tarafından işlenmiş re açıklanmıştır. Ziya Bey'in, çızdigi tab'nva brfzı Türkçüler daha fla açıKiık getirmek işternışlerdir. Tekine <M. Kohen) gore, Turan «36, arz riaıresinden (enlem'den)» bKşlıyarak, Türk sesi'nin yansldığı her köşeye kadar uzanan, Japon sularından Norveç dağlarına, Buzlu denizden Tibet yaylasına. Pekın'den Viyana surlarına kadar yayılan, 36.8(>O.ııO(J km.2'hk bir «umumî vatan» dı (6). Ömer Seyfettir.'e göre, Turan yÜ2 milyonu aşkın Türk'ü toplamak, bölünmüş «milli vücud» Ü tamlamak inancına dayaruyordu. Türkçülüğün «iktisadî mefkuresi» (ekonomık ulküsü) Çin ve Hind yollarına hâkim olmayı» zorunlu kılıyordu. Turancılık bir «cıhansirlik ve em peryalizm» degildi. Tek Hakan'a bagh, büyük ve tek İlhanlık (devlet) tı (7). Türkçülüje yakı.ştırılan yeni boyutlar, Alman emperyalizmine de uygun düşuyorriu. Almanlar, İrvgilızlenn Hindistan hâkimiyetine son vermek, yakın ve Uzak Doğu ticaretini tngilız Franfizlardan alarak ellerine ge çirmek istiyorlardı (8). Üstelik, Türklerin, bu politikayı kolaylaştırmak için, başkentlerini A=ya'ya, Konya ya da Şam'a ta?;malarını önermişlerdir. Ziya Gökalp'in Türkçülük formülü, bır yandan aslından uzaklaştîrılıyor, bir yandan da Almancı bir nlteliğe büründürüluyordu. Oysa, Ziya Bey, millet ve milli devlet kavramlannı hareket noktası olarak almıştı. Ortaya attıjı tezlerın doğal ve tutarlı sonucu, yeni bir tmparatorluğa götürücü olmaktan uzaktı. O, bilimsel çizgisini, bir süre izlemiştir. Fakat, özellikle Çarlık Rusya'nm yenilgisinden sonra, siyasal sonuclara varmalc iıtemiştir. Bu sonuçları da bir ütopyaya baglamıştır. Ama siyasal durum ters yüz olmuştur. BİR VAPUR DOLUSü İTIİHATÇI SANAT • Dinle, yeni şair, eski ozanı Okuyor yürekten altun destanı Deme Kobuz kınk, yoktur çalanı Çalgı gönül sesi, kobuz bir ajjaç Kutlutaş'ı yoksa ilhamı kutlu, Kanı giir, içmezsc kımız nc mutlu, Umut bir kanatsa. daim umutlu, Ona ozan derler, yoluna ortaç. Diyor ki: Siz pamasse, biz ortaç eri; Bizden olan her ferd görür ileri Iğreti sanattan, millî hüneri Istemez yabancı eserlerden baç Aruz sizin olsun, hece bizimdir, Halkın söylediği Türkçe bizimdir, Leyl sizin, şeb sizin. gece bizhndir, Değildir bir mâna üç ada muhtaç. Irmağız, her akan sele uymayız, Şarktan, garbdan esen yele uymayız, El uysun bize, biz ele uymayız. Biz dilmaç değiliz, yalvaçız yalvaç. Halk bir viran kale, duvan siyah, Giren de peşiman, girmeyen de ah, Duvanz biz ona hürmet, siz ikrah Size derd veren şey bize bir ilâç. Bu yerde biz bulduk gizli bir hazne; Dağarcık omuzda girdik içine Bu inci gerdanhk. şu elmas iğne Hep ondan çıkmıştır, gözlerini aç. Ey şair Parnasse'tan çık. gel Ortac'a Baudelaire'i Verlaine'i kesme haraca Sen kendi gücünle tırman yamaca Bu yükselijf, belki olur bir mi'raç... Bir vapur dolusu îttihatçı, Mal ta'ya sürgüne gönderiliyordu. Ge mi, yavaş yavaş yol ahrken. sandfllardan birind». bir genç boğazıııı yırtarak bagırıyordu: «Yaşasırı İttihatc,ılar» (2t. Ağaoglu Xhmet Bey'in ogluydu bu ^ürekü genç. Köhnemiş silep. her an batma ya ; hazır Osmaniı İmparatorlugu gib , üç gün sonra, Limnl Adasının Mondros limanma demirledi. Ziya Gökalp ve on ikı arkada şı, tel örgülerle çevrili alana kapatıldılar. Öteki tutuklular Malta'ya götürüldü. Ziya Gökalp. üzüntü içinde kıv ranan arkadaşlarma, yumusak bir sesle. durumu yorumladı: « Her insanda iki hassa varaır: Birisi hayvan, digeri meleK tngilizler buraya bizim hayyan kısmımızı setire'oilmişlerdir. Melek kısmımız ıse memlekette, Istanbul'da kaimıştır.» (3). Yanılıyordu Ziya Bey. Çünkü o, yalnız İstanbul'da degildi. Yay dığı coşku ve fıkirleriyle memleketin her yerine dağılmıştı. Henüz «terhis olmuş» genç bir yedek subay, Cevat Bey (Dursunoğ lu), aynı yıl, Erzurum Kongresine katılanlan şöyle niteler: «Kong reye iştirak eden gençler Türkçü ve Garpçı. bu ıtibarla Ziya Gökalpçi idiler. Hepimiz onun mâne vı talebesi idik, fikir gıdamızı Ye nl Mecmua'dan almıştık» (4). Talihin münasebetsizlıği. Ünlü ittihatçılar, bir jnl önce Osmaniı împaratorlugunun idam fermanı nı imzaladıklan Mondros'a getiril mişierdi. Seksen iki gtin, Ziya Bey. «Limni'de Dicle Vadisi» dü şünü kuracaktır. «Fikir dokuyarak, yazarak, okuyarak», telörgü ler ardına kapatılan kırkdört yaçındaki «Darülfünun Müderrisi Gökalp'e göre, «Ne TUrkiye». Sâbıkı» yakın tarihimizin en etne de «Ttlrkistan» dı Turan, Bükin, en güçlü fikir ve politika yük ve «mUebbed» (ölümsüz) bir portrelerinden birisidir. ülkeydi. Siyasal sınırlan, dil ve Bir yamyla, politikacıdır, koyıı etnografya ile uyuşum halinde, bir parti adamıdır. Su katüma«Türklerin oturduğu, Türkçenin mış bir tttihatçıdır. Gizli VB yerkonuşulduğu tüm ülkelerin mec aîtı yöntemlerinden hiçbir zaman muu» (toplamı) bir ülke idi. Bu vazgeçmemiş iktidar partisı Ittibüyük vatan'da. rumumt (tüm) hat ve Terakki'nin en yüksek orTürk milleti», kültürce özgür, uy jranı Merkezi Umumi üyesidir ve tek ideologudur. Bu bakımdan, garlıkça bağımsıı olarak btr dev Ziya Bey'i, Meşruıiyet toplumu let kuracaktı. nun koîullarmdan ve Îttihatçı or Gökalp, 1918 yılında «Ruıyatamdan ayırarak inceleme olanadâki Türkler ne yıpmahdırlar?» Jı yoktur. sorusuna çözüm aramıştır. Bir yamyla da bilim adamıdır. îlk ı;amıda, Türk kollan b«îstanbul Darülfünunu (Ünıvergımsıt devletler (Şube hükü»itenin eski adı) Edebiyat Fakül metler ya da Nahlyeler) kurtesinde müderristir (profesörlümalıydılar. Başlanna geçecek fcün eski adı). reislerini, Oğuz Han yöntemine Bilimle politika arasında megbre »eçecekler ve onlara kayıt ktk dokuyan bu, utangaç, sessiz siz sartsız «itaat» edeceklerdir. fakat volkanik insan, Türkiye'nin Bugünkü dille «federe» diyebifikir hayatını. 1911'den beri bu leceğimiz bu devletler «şrafçı giine degin etkisi altmda tutmuş (Ağı'cı) ve «Bolşeviki» polirikatur. Sosyal değerlendirmeler olanna day»n.mıyacakUr, ctesanun oluşturduğu doktrinin gölge nütçülük» (folidarisme «• dayaiinden, daha yeni yeni çıkıyor. niîçıhk) iistemini uygulavacaklardı. GERÇEK'LE ÜTOPYA îkincl aşamada, devletlerin reisleri, genel bir kongro toplaZlya Gökalp'in yaşantısı fikiryarak. içlerinden en kahramale eylem arasında degiîdl yalnız mm «umumî reis» seçeceklerO, gerçekle ütopya (ülküsel bir riir. Bu reis'in unvanı «Serdar» toplum hayali) sarkacı içinde, ya da «Sahipkıran» olacaktır. hem kendisinl hem de çevresinı Böylesine hir büyük adam, ken(feliştirme çabasındaydı. 1911 yı rii içlerinden çıkabilirdi. Yoksa, lma degın, Osmaniı fikir hayatı Osmaniı Türkl»ri arasmdan gön nın birikimlerini de arkasına al rierilebilirdi (5). rruş, tttihat ve Terakki'ye, gid<> Üçüncü asamada, Ofmanlı rek Cumhuriyet TUrkiyesine d« Devl*Hyle blr!*jilecek, Turan bir ldeoloji kurmustur. Fnnsız kurulmuş oUcaktı. • Rei* Ziya Bry, sizin «Yeni Tiirrmua» namında hir mtcmunız var mı?.. Ziya Bey «Yeni Mecmua» hir mecmuadır. Bender.ız ora>a yaîi yazar:m. Reis Orada «rurancılık» ribı hir makaleniz varmıs?. Bn makale. Osmanlılık «ıfatına Turancılıfın tercihi hükkınds imiü. Rn baptaki içtihadınm izah eder misiniz? Zıva Bpy «Turan n'dir1'» diye hir makalem var. Orsria gösteriyorum kl, busun tasavvur edllebilecek Turan. harsi (kultürel anlamına) Turandır. Yani Osmaniı Tıuklerl hir har» (kültür) yapacakf.r. Sonra bunu diger Türkler kahul ederse, İ*te harsi Turan budur.Ve hu da Osmaniı «lewleti içi» Isvrtalldır. Çünki bır kere, memleketimizde üsmanltlığın esası olan Türklük terakki ertecek. tabıl devlet de ku\Tetlenecek, «.onra da bütün Türkler, hu Oşmanlı türkçesini kabul edecekler. Harsi Turan'dan maksat, Azerbay» can Türkleri zaten başlamışlarriır. Osmaniı türkçe<inin taamraiimü (yayılması), O?manlı edebiyatınır» milli edebiyat olarak kabul edilmesi, tabii Türkleri buraya kalben merbut (baîlı) bırakacak. Buradaki eserler bvitün Türk âleminde okunacak, gazetelerimizin, kitaplarımızm karileri (okuyuculan) ça|aldı»ı gibi, tabiî muharrirler de, edipler de eşerlerinden daha çok fayria görürler. Makale bu suretle baştan nihayete kadar Osmanlılığa faydalı olacağına (telâ« let ediyor ve sarahaten (açıkç») ifarie ediyor. Rei» Bn, Snâsın carn mft» limevi (müslüman olmayan nn•tnrlan) bazı giinâ hissiyata düsnrmfi mi? Ziya Bey Hayır efervjim. Bütün ânâsın Osmaniye kendi harslarında muhtardır. Yanl her unsur kendi millî harsında muhtardır. Kendi edeblyatını, kendi harsını, kendi lisanını neş redebilir. Binaenaleyh bu usul onlan gücendlrecegine büâkis memnun eder, çünki; aksi fikirde bulunanlann yanl cTürk milleti yoktur, Türk harsı yoktur. yalnız Osmaniı lisanı var» dır, Osmanh harsı vardır» di yenlerin fikrl, ânâsın gıicendirir. Çünki; tabi! diğer milletleri tanımaz. Yalnız Osmaniı mflliyetl var der. Halbukl, bendenizin itikadıma göre, Osmaniı tabiri devletindir. Devleti Osmaniyeye tSbiyiz. Fakat Devleti Osmaniye içinde Arap milleti, Tiirk milleti, Ermeni millerl var. Müteaddit milletler var. Bu bilakij her milletin milliyetinl »asdik ediyor ve Osmaniı devletinin de kuvvetlenmesini temin edivor. Çünki Osmanh Devlerl ancak mütekabil (karşılıklı) hürmet esasına müstenit ittihadı anasıra (Osmanh ImparatorhıSundaki çeşitli unsurlann birligine) istinat edebilir. Yoksa «hepimiz Osmanlıyız, milliyetimlz yoktur» demekle lttihadt anasır olamaz. BilâMs bunu un»urlar reddederler. Reis Millivet iddian ha.ha, Kakat Osmanlılık bir çok milletlerden tesekkiil ettiji için onlann beynindeki (aranndald) rabıtayı takıive etmek (ilişkivi cüclendirmek) icabeder. Talnıs tçlerinden bir kısmını Intihap edip de (secip de) onlann milHvetini meydana kovmaya sâyet» mek (çalısmık), tabüdir H," di. 6er «nııınn (onsnrlann). hattt helki mfı.löman olan difer ana " n n inkisarı kalbini mncip elmaı mı? (kalplerinin kınlmanna vol açraaı mı?). Ziya Bey Havır efendim, fter unsur... 4?R*j* Osmanlılık nâmı altin<l» Içtima etmişler Hattâ bnnlardan banları. pek çok hıri«ttvanlar, latı âliniz daha iri bilir »inra M. Tiirkçeden ha«ka lisan hilmerler Krndi linaniannı Hle fekellüm rtmivorlar (konnjmuyorlar) Otmtnlılık nâmı ce. (Uevamı 4. sayfada) MÜTAREKE DiVANIHARBi'NDE Ve bir 27 Nisan 191» pazartesl günü, kendisini Mustafa Nazım Paşa Divanıharbı'nin karjuında bulmuştur. 28 Ocak 1919'da, Edebiyat Fakültesinde, derse girmeye hazırlanırken tutuklanmıştı. Müddeiumumî (Savcı) Mustafa Nazmi Bey, tttihatçıları boy hedefi seçmisti. 1913 yılında tek başına iküdara geçmış olan tttihat ve Terakki, tüm örgütüyle her şeyden sorumluydu. Büyük ve vahsî katiüik ve ihtikâr hareketleri onun eseriydi. Ittihatçılar, grup grup yargılanmışlardır. Ziya Gökalp'in grubunda Mithat Şükrü, (Küçük) Talât, Rıza, Atıf, Cevat (Paşa) Beyler vardır. Ziya Bey ve arkadaşları, İttihat ve Terak ki'nin işlediği ağır «uçlara (cinayetlere) ikinci derecede katılmı? tayılıyorlardı. Mahkeme 17 Mayıs 1919'da son bulmuştur. Ziya Bey ve arkadaşlan, Limnl ve Malta adalanna sürülmüşlerdlr. Ziya Gökalp, İttihat ve Terak kl'ye yüklenen tüm suçlardan sorumlu olarak yargılanmıştır. A«ıl ilginç olanı. Divanıharp, Zi ya Beyle beraber Türkçülük ide olojlsini de sıygaya çekmiştir. O GÜNÜN YARGILAMASI O giin: 14 Mayjs 1335 (1919) Mahkeme «reis»i Mustafa Paşa. Mutareke döneminin kinci ve tarafsızlığmı yitirmis bir yargılayicısıdır. Sıra, Türkçülük ldenlojisinin hesabını »ormaya gel miştir. Asajıdaki satırlar, bu yargılama sahnesini, olduğu glbi, yansıtacaklardır;
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear