25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
JUMHURÎYET ZÎYA GÖKALP ÖZEL EKÎ Gökalpi kitapları Rauf MUTLUAY Tam elli yıl önceki Cumhuriyet'in birınci, ıkinci sayfalarında şu başlıklar gdze çarpar: <Üstadın sıhhsti Ziya Gbkalp Beyin hasatlığt berdevam. Gazi Hazretleri halırını istifsar ettiler» 124 ekim 1024'. Üstadın sıhhati çok vahimdir. Ziya Gökalp Bey etrafmdakileri tanımıyor. Etibba hayatmdan ümidi kesnıiştir» ı25 ekim 1924'. • Üstad dün sabah beste irtihal etti. Büyük Türk müliyetperver ve âiimi Ziya Gök slp Bey';n ir'ihali memleket içm telâfisi müşkül bir ziyâdır. ı26 ekim 1924». •Üstadm ufulü her tarafta teessür uyandırdı. Ziya Gokalp Bey'in irtihali memleketi baştan başa müteessir etti. (27 ekim 1924'... Bu içten saygı. Gök slp'ın kişilik değeri kada'. bir Cumhuriyet yazarı olmasmın getirdiâi sevgi ve ülkü yakmlığma da ba.ğlı nlmalıdır. Gerçekten Ziya G'»V'alp, bütün son yazılannı • Çınaraltı» baş'ığı altında Cumhuriyet'te yaymlamış < mayıs 8 1924 1 kasım 1924. 22 makale>, mektuplanndsn birinde bulunan • Meviut Duası. adlı şiiri de garetenin 8 kasım 1924 tarihli sayısında yer Bİmıştır. Siinrii Z'ya Gökaip knnusunda kırkı aşkın eser var. Ama 61ümünü ız!iv=n yılların değerli ürünler getırmedığini, ilkin derin bir suskunlukla karşılanan yrk luğunun neden sonra verimli ça lışmalsra yonelîen bir gerekseme yarsttığmı göıüyoruz, 1927de Re simh Gazete'nm nn sayfalık bir eki lîbrahim Alâctlin Gövsa \ dsmariı Ali Müzhet Göksel'in hayatmı ve Malta mektuplarını sunan r??ri «1931'. aynı yılria Hasan Ali Yücel'in orıbeş sayfahk bir k'tapçıâı ilc Kanaat Kütüphanesinin onüe sayfalık bir bro^üründen ba?ka şey yok. Bu yiizdcn 19."3'ric F.nver Behnan Şa p<Myo .Filo7.of Gök Alp» adh ki tsbının önsözünde şöyle der: «Zi ya Gökalp öleli tam sekiz yıl B?çri. Türk düşünüş dirrminin kaybettiei bu hüyük insan bir daha snılmaz oldu. Her Türk bü yüSünii rınuttıığumuz gibi Ziya Gökalp'ı da 'kitabm yazım özellieni olduğu gibi Rösteriyorum) iç'rnizden FİMik. bir daha »nma dık.. ben: Türk büyüklerine karsı. daima duyduğum sevgiyi yaşatmak için bu yazılan karaladım..> ı98 sayfa. 40 kuruşh Gökalp ü/Tine kırkı aşkın eser var dedim; ama bu bana hoşnutluk ve dirlik vermeve yetmiyor. Çünkü ^pğunluğu cnnes'erv'yifmişer sayfalık makaie ayrî'r/armlanyia aynı ka Iip yargılar; tekrarlayan küçük kitapçıkların dsşındakiipr b:le anılar. söy'evler, yıldönümu yazılan, kişisel ir.lenimler, seçme firrteklcr. derlemelcrle şı şirilrrck kalabahk sayfalı kitaplar biçimire getirilmi?5e de yet?rinre ciddi ve doyurucu ri^Şil. Düfunün «Doğum ve ölum dcnemeçlerinde Ziya Goka p» adlı yazı?ıyla (Turk Dili 273. hanran 1974) 1974 ve 1P7S yılUrımn ö^pl önPmini belirten Tütengil'in vakitli uyarısına kaı>ın Turk Dili dergisinin eittm sayısında Gökalp'le ilsili tek sanr yoktur; öteki deriierin hemen hepsi de ayr.ı umursamaz kayrsızlık içinde. Ve QÜşünün Cavit Orhan TU'.en^i.'n ilk çîhşmas'.na 1^4.3'te ji.içt'j;;, 1949'da tarr,?mlanmamış sv.fbgı için yeniden bastınr'::>n «Z:ya Gükalp Hakkmda Bir 3fi!'.>05ra'ya Denemesi» adını vs: o;ği eserden yo!a çıkar.lar (Ism°t Btnsrk. Nejat Sefercioglu: Pofeurcuıun 9.î. Yıldönümü ıı.ünas?betıyl? Ziya Gökaîp ll;bli:'OîTaf yası. 1971, 2"0 s. 20 L.} bilimSP! yöntem ve olanakUrla ve hazır bir rr.alzemedrn yararlanarak işe ei''işen ıızmanlar bü» alfabrdeki V harfini unutnıakta. rTüzpnledikleri dizinlcr(îe h»m Gfikalp'ın bu harfle baçlavan çiir ve nıakalelerini, hem (varsa) bu konuda ya/.ıl mış olanları belirtmek fırsa tım kaçırmaktariırlar. Su kadar'nı soyliyeyim. En cncmli şiiri Vatan başta olmak Ü7ers Gökalp'ın Vakf, Vazife fTürke Gore Vazıfe), Vefa (Turke Göre Ahlâk) gibi manzurnpleri o bibliyografyaria foçterilemcm^îir. Böyle bir dikk?t?i7liğp cüvenmemek doj rudtır: Övnrğin Ssmet Asaoglu'r.un «Babamm Arkadaşiaıı> anıiarınciakı i 1 k bölüınde pfrtresi çizilen mürşidin Ziya Gökalp nldıijŞunu bümiyecek ka dsr kor.tıya uzak iseler. r*pden boyle kuru bir hamallığa razı nlmusîardır? Kitaoın bütun kus'.ırlîrını armayı burada gereklı gormiiynrum. 1924 1930 arasında hiç k:tap yoktur Gökalp üzerine. Aynı şokılde 1932, 1934, 193.5. 1938. 1941, 1912. 1547. 1P4S, 1954. 1958, 19.ı9. 1360. 1961, 195Î. 19Î9. MT1 yaym yjları da boş ur. Deıgılerde çıkıp ayrı basım haline getırilrniş makaleleri dc içine alan bibliyog rafya lıs'eîine gore en zengin yıl, doğumunun 80. yıldönümüne rsstlayan 193Sdır; ve bsnim için er. ilginç belpeler, derlemeler, anılar. gözlemler. araştırmalar o yıl basıîmış olan Ziya Gökalp ve Açılan 7A?a Gökalp Müzesı» adlı kitaptadır Divarbakırı Tanıtma Derneği N« Ivatı 3. 240 sayfa. 8 lira'. Öre"''Ve İ9yr; basım halinde k"»jp1 • trıiınıs olanı M. Fahrettin "• zioŞ^unun araştırmasr. Z!'~a G : b ! p Müzesi kıiavuzu. GÖ',;^D Aüesi kütuğü. Ziya Gökalpm kronolojisi ve Gökalp Albümü 'sayfalar 148 24di. Gök»'p ıi7prıne en çok kitap ya yımlayarak hu işi kazanclı bir yol haiine ri'e setirmpvi beceren riam^'iı Ali Nnzhet Goktelın (191 fi?. 3?. 10. 10, 16. 86, I2fi.1 ''• «r f='ık 9 ayrı kitap: Var . ı. Yı r':':aü srs'irrla 1,'ikakın beş ayn baski yaptığını ha':rlatmak veter). kayınpederinin nzel belgeleri üzerinde ne gibı yamltıcı dcğişıklikler ve sıl'.r.tiler yaptışını da oradan öarenebilirsiniz. Hele bir resim var. dünyalar değer. Kendine kıyışından altı ay sonra 18 yaşındaki Ziya Gökalp'ın (daha imza yapacayı adı bulamamıştır) enîariii ve eli bıçaklı fotoğrafı. O intilıar olayını. kızıyla evlenrresi için israr edcn araacasının etkisine. yüksek öğrenimine engel olrn aile büyüklerinin baskısına. dar çevrenın getirdiği ruh boşluğuna. gençlik bıınahmına ve yetim destekiizliğinc riesil de feîscfî düşiinceleriyle ulusçuluk bilincinin yokluğuna bağlayan Dr. Tevetoelu'nıın uydurma yorunılarını önemli bulan Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun kendini öne alan anı değerlendirmelerine ıZiya Gökalp, Lstanbul 1968, 212 s. 750 kuruş) yeterli bir cevaptır o resim. Bir daha bakılabilır. Ben.rn için en yararlı kaynak Ziya Gökalp'ın kendı eserleridır. Küllıyannın ılk cıldinde şiırleriyle halk masallarinl karşılaş'irmal! bassıya hazırU y^n Fevziye Abdul'.ah Tansei'in U952. Turk Tarıh Kurumu Yayını, 398 sayfa, 8 liraı ernegi «Lımni ve Malta Mektuplanonı kitapla^tırmaya ancak 1965"de yetişebildı < Türk Tarh Kurumu Yayınları. fi24 sayfa, 50 lira ı Ama is"?rdim Ziya Gökalp konusuna egilmiş bilim yetkilerıyle edebıyat özenlerinin ilginç eserierini Yazık ki, yok. Ne Kâzım Nami Durunur» eseri ıZiya Gökalp. 194H. Mı'.ii Eğıtim Bakanlığı Yayını, 2. b. 1965 >, ne Fındıkoğiu Ziyaettin Fahrinin «Ziya Gökalp İçin Ya:dıklar:r.ı ve Söyledıklerimni (lstanbul 19.55, 160 s. 3 L.ı, Ne de Hilmı Zi5"a Ülker.'in «Z:ya Gökalp • Hayatı, fikirleri ve eserlerinden parçaları Kanaat Kıtabevi, 1S19, 200 sayfa. 50 kuruşh Hi? biri gerekli dikkari. emeği. ınceleme çabasını. değer'jendLrme yonımunu, gerekli kaynakça^n, çalıçma terini taşımadıkları içm. Vakti gelınce ısmarla:ımis, en küçük zahmetle yetinilerek kolayca hazirlanmış piyasa kitapları hepşi. Yazık... Ama M. Emin Erişirgil'in Bir Fikır Adamının Romanı: Ziya Gökalp» eserini ilgiyie birkaç k?z nkudıığumu hatırlıyorum (İnkılap Kıîahevi. 1951. 264 s. 3 lira). Yakınlarda ikinci baskısı Orhan Tüvkdoğan ın alp Sosyoloiisinde ların Deâerlendirilmesi" çalışma sı da güven verici değil lAtatürk Üniversitesi Yayınları, 1973, 92 s. 12 L.) Düşünün ilk baskısında doçent olduğu ve kitabı hiç gözden geçiımeden yeniden baskıya verdiği için yazann adı kapakta şöyle gcçmektedir: Prof. Dr. Orhan Türkdoğan. Atatürk Üniversitc;i Işletme Fakültesi Sosyoloji Doç?nti. Ne demeli bil nıtm ki? Dil kanşıklığı, anlatım pürüzleri. Rcreğinden fazla güncel tartışmalaıa gırme eğilimi. ka lıplaşmış yargıların tekrarı... ayrı bir konu olsun. Ba.ılı bir kitapta en küçük hataya dayanaınadığım için bu sorumsuz davranışa saygı duymamam doğaldır. Benim için en öğretici yazı dizisini Cavit Orhan Tütengıl'ın ilk baskısı 19.56'da. ikinci baskı.=ı Variık Yayınları avasmda 1964de yapılan .Ziya Gökalp Üzerine Notlav adlı küçük kitapta bulmuştum (80 s. 2 lira' Tütensjirin gerck Ziya Gökalp bibliyografyasına. gcrek Göka'.p konusundski bütün çalışmalara vakitli dikkatler ve uyanlarla katıldı ğını bilirdım. Yıllarca Ziya Gökalp konusunda en gerekli ve yararlı. nenel ve dogru, belgesel ve güvenilir. güzel ve iyi kitabı hep onun emeğinden beklediğimi biliyorum. Umutlanmak. yakın bir escrin gçlişini beklemek için de nedenlcr vardı. Gerçek Yayınevinin 100 Soruda> dizisi icinde •Ziya Gökalp ve Türkçülük adlı bir incelemesinin hazır lmnsk'a n'duğu duyurulmustu. Hcrholde 1976"ya kadar kavu$mıış olmahyız bu gerekli kaynaİa. B:r şey daha var. Yukarda andıfım dergi ya^ısında Tüttnsril. Gökalpm doğumıınun yüzüncü yılında yapılmasır.ı bekle digı çahşnıaları maddelerle önermiş. bu ör.emli anış sorumunun gerektirdiği isleri ?ıralanııştı: Uluslararafi b.r saminerin toplanması. külliyat yajımmın tamamlanmas:, bibliyografyasınm eksıksiz olarak saptanması. adını taşnan iinıversitece tam bir Ziya Gökalp kıtapiığınm kurulması. anıtmın yaptırılması. bir armağan kıt3bmm elbirliğivle hazırlanması, ilgili kurumlarm ker.di olanakİprı öicüsünde bu anışa katılma ları. Beni en çok ilgüendiren satırla r sur.lar olmuştu: «Bu irada genç araştırıcil=r arasında öciüllü yarıpmalar, Milli Eğitim Bfkanlıfmca Ziya Gökala Ödü'iü adını taşıyaeak bir Deviet Ödüliinün düenlenmesi.» Gerçekten 197fi'ya riaha vakit var. Hiç olmazsa o vakte ye*iştirilmek Uzere Ziya Gökalp üze rıne b.limsel çahşmalar, bijografık romanlar çslışması ödiillerle özendirilebuir, hizlandınlsbılir Kuîlıyatını hazırlayan Türk Tarıh Kurumu gibi Türk Dil Kurumu da en azından bu alanda sorumluluk görevi a'abilir. Almahdır Ölümünün ell;nci yıldönümünde ör.ümdeki Gökalp kitsplarma bakark<Tı duydugum yrrinmeyi, 'Tgi bo? luklanndan duyulftn vakın'ri! yı. doğunv'un yuzün. vılmda olsun artık ZİYA GÖKALP'IN VEFATI Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU larda gorenier pek ivi bilirler kı Zija Gökalp için ıhni bır kuralm şıfa veremiyecsğı hiç bir dert, aydınlatamıyacağı hiçbir karanhk yoktur. Zıra butun dıs olaylaıın ve bi?e kaza ve kadenn ürünü gıbı ı»orünen felâketlerin onun gözünde değer ve mahiyeti nihavet bir ilim ger çeğini, yani, soyut bir düşünceyi ıspat ve ifade etmek hassasından ibarettır. Bu hassava mı lık olmayan açhk ve susuzluk, uykusuzluk, para?ızlık ve evsizlik gibi şahsi ve sündelik olay lar bundan dolayıdır ki, Ziya Gökalp'i bir dakika işgal etmemış ve etkileri kalapınm üstünde den kayıp gitmiştir. Zıya Gokalrj'in h»r îaman tekrar etmekten yorulmadığı «Fert yok cemiyet var» düsturu içte bu anlayryin ve bu ruh halinin urunudur. Mıl let dervilen ebedi variıktan başka bir şeye » nem vermeyen bir m=an için acımn. korkunun, tasanın ve endişenin manası olur mu? Bunun içindir ki. Ziya Gökalp, tnşilizlerin pençe?ind« Malta'ya' sürülurken (Bizim işımiz bıtti. milletin içinden başka'.arı çıkıp vapacak) diyordu. Mutlaka çıkacak, çunku milletler bizzat yaratı? ha* sasına sahip olan küçük â!em('»rclır. Bunların göğ=unde tıpkı kâinatın ve tabiatm göğsündî ol duğu gibı her gün, her dakika, her saniye, yü?binlerce zerreler ölup. yüzbınlprcesi doğuyor. Eâer sür?.üne giden vc bir daha dör.meyen Ziy« Gökalp ve a;kada«lan. bu maiıvolan zerreleri tpm^'i f*â'i"r»r'^r=a re 7i»?n' Arkada o sınır^ız yaradıhş devam edip gidecek.Bu ilmî ve felsefi görüşten mabrum olan bazı kimseler onun içindir kı, kendi başlanna bir felâket geldiğl vakit her şeyden umitleriri keserler ve bütün ciharv için kıyametin koptuğuna hükm<derler. Ne yazık ki her millette ve her toplulukta çoSunluğu meydana getiren bu çeşit kımselerdir. Ve umumi panikler. ıımumi ıhtilâlier de bunların yüzünden olur. Yazık o milletlere kı. tam o şırada, tam böyle bir fırtma «ırasında varlıklar.nın ufkunda bir yıldız gibi parlavarak yol gÖ5teren ve kurtaran dehalardan mahrumtfurlar. Ziya Gökalp. gcrci en senis anlamıyla bu dehâlardan biri değildir. Fakat bütün hayatında Turk gençiıgıne bunun dcğacağını naber veren ve do|du?ıı gıin «tste» diye haykıran mujdecilerin en kutsalı. en ir,andıncı?ı idi. Divorlar ki, o genç vaşında ve kendisinden bekl?nen e^eri tamamlamadan huzün ve i'tırap içinde nl n"u. Hayır, bir defa Ziva Gökalp için hüzün ve ıstırap voktur. Yukardan beri snyledigimiz gibi, kenriı nefsi orıı alâkariar etmpzdi, o çoktan mil letin varhgı içinde yok o'.mus bir rutıtu. Öyle bir ruh ki, bir ışık gibi avdınlatır. bir alev gibi ısıtır. Ve hcplmizin ruhuna karışmıştır. En buvuk eserı nıi' Lâkin Ziya Gökalp, onu çoktan \ arattı. Buaünun Turk semçlıci onvın ese ri, onun jaheseridir. CUMHUHİYET 29 Ekim 1924 Fikri ve edebi hayatımda kçniisine birçok zevl; ve coşkunluk ar.larıru boıçlu olduğum buyük bir Frenk edibinin Anatol Frans'ın vefatı munasebetiyle bazı insani teessürlerımi anlatma ya hazırlanırken kim derdi ki «ınırını henüz ta yin etmekten âciz bulunduğum bir memleket yası ve bir milli elem ile karşı karşıya geleceğim ve Ziya Gökalpın mer.siyesinı yazmak talihsizliğine uğravacsğım? Gerçi üstadm ölümü 1 ani bir surette olmad !. Kendisinın yalnız öğrenci si ve hayranı değil, aynı zamanda rfostu da olanlar uzun zamandan beri aziz vücudımu kap layan derdin ağır, karanhk ve fakat kesin yurüyüşünden haberiiydiler Bu oahsıztardan biri ds benim. Geçen yıl Ankarada yatağa düçüp bir hayli acı çektikten sonra Istanbul'a şifa aramaya gıden ve r»e yazık ki hastahğının adını bile öğrenmeye muvaffak olmaksızın her gün bir parça daha mezara dogru yürüyen Ziya Gökalp'i bu şehrin çeşitli yerlerinde ve çeşitli tarihlerde gördüğümü hatırlıyorum. Meger bunlar onun için hayat yolunun son (furaklanymıç. Bu feci «ırrı onun yüzünden anlamak kabil desildi. Çünkü o, bu ölüme götüren yol üsründe hüe olgun ve derin düşi'nceli insanlann çehre sine mahus ezeli durgunluğunu bir dakika kay betmedi. Hatta, kendisini sor» görüşümde ki bir sedye içinde hastaneye taşmıyordu ve bslinderı aşağısı artık ölmüştü gözleri ve alnı aynı ses?izlik ve dayarıklıhğın! korumaktaydı. Bir tarafında Af;onkarahisar Mebusu Ruşen Eş ıpf Bey, bir tarafında ben. or.u sedyesiyle beraber Ada'dan iFtanbul'a gntüren vapurda tıpkı bir zanıanlar Türkocaeınln bir köşe?indcki hasbihal tavriyle konıışmuştuk. Öiüme hiç inan mıyordu ve buiün hayatında bir mabut gibi tapındığı ilmin tıp adını verdîğimiz koluyla mut laka kendisini kurtaracağma emin görünüyordu. Mutludur o kiçiler ki, sor» nefeslerine kadar herhangi bir şeye karşı besledikleri emniyet ve iiimadı kavbetmezler. Ve gulerek, bekliyerek ümit içinde can verirler. Hiç şüpiıesiz Zıya Gökalp bu mutlu insanlar dan biri idi Ve onun felsefesini bir kelime ile özetlemek gerekirse buna ancak fümit felsefe si» denilebilir. Bütün ömrü ta gençlik anlarından beri hep acı ve mahrumiyet içirvde geçen ve bü tün büyük adamlar sibi baht! dram halinde olan bu adam her sevdpn evvel em^alsiz bir optimist iy;m«er idi. Lâkin ondaki bu optimizm ne Lavbniç'inki eibi mistik ve sofiyane, ne de Niçe'n.nki gibi destansı ve saırane bir optimizm di. Bıınu ancak ihm sevgisının ve lîim duygusunun kaibe bağışladığl bır nevı iman kuvveti sureiivl» tar.f etmck lâzım «elir. Nice fikri mese'.eler gibi nice milli hadiseîere de dainıa bu kuvvetin kalcsi içinden bakmıstır. Bunun içındir ki. ona göre hayatta çözümu imkânsız bir problem olmadıtı gibi başanlmasl İmkânsız sayılahilecek gii(.lukl?r n> yoktu. Onu beliriî ve korkulu jeylere sevıılmiş bulduğumuz an Z.;. a Gökalp'in Is'.anbul da Sul tar» Mahmut Türbesinin avlusun daki mezarı görülüyor... ŞAİR ZÎYA GÖKALP Ziya Gökalp'in şiiri bir sjfıt kesklğı. b:r ümit dirili"; arasmda gider gelir. Gerçi, kendi dsyışıyle «şıirin degıl, §uürur» eseıidir rrıarızumeleri; ama gene de her zaman düşünce ağır basjyorrfaKörürienin altınaı t rik:nce raakale, soylev. öğüt. göriinüydr*^liyemey^: Şuur yani gözönünde tutulan amaç, duyarl:ğın azlığı arüamma alırunamahdır. Türklüğü. irr.paratorlugu. top lumu, uzak çaglardan giinüne, tek paftalı bir harita üzerüıde çok mu dar, çok mu geniş, abaıtırıalı bir açıdan görüp algılarken, Zıya Gökalp, gönlünde romanttzmi, kafasında ıdealizmi besliyor, ^iirlerinj de b'.r gönlüyle. bir kafasıyla vazıyordıı. Tiirkçülüğün Esasları'nd» nelerı düzene koymuş, bır sıst«me. yöntfme baglamışM rnlann toplum hayatında uygulanış yollannı daha elle tutulur, hemen kavranır bıçımde belirtmek amacıyla şıirler d« yazıyordu. Vr şıir kitabı: Kızıl Elma (191*), Yeni H«y»t (1918», Altın Işık (19231 boylece olujtu. " "'"' Yahya Kemarin yıldızmuı pariamaya bafladığı yıllarda, çokluk, bir teknıge düzjazı içerıklerinı yerleştirmek sınırmı aşamadıfı ıçir, asıl büyük *ıi rın gereği olan bojııt ve derinlikten, sonraki zamanlan d3 kapsama gücünden yoksunluklan düşünülürse, evet. kendı ha linde koşuklardır onun şiirleri. Yen: Hayat kitabınm başınna, bunlarm «halkm efıtimı amacıyla naznıa çekilmış düşünceler» oldugunu k?ndisi ds belirtır. Aruzla baslamıştı şiıre. Turan '191H manzumesmöen sonra bır daha donmedi aruza; heceye geçti. Çünkü Türkçülüğün Esas larında, bir bolüm (Estetik TürkçüMik), milli edebiyata dog ru. Türİc ^iirinde tslâmtik 6ncesinden süregelen ölçüyü, bu ölçünün içine de Türkçeleşmsş Türkçeyi öneriyordu. Ata mırasları; tarl'ıte, uygarlıkta dinde. ahlâkta ve toplum navatmm bütün davıanışlarında geleneksel, töresel ıyı doğru her şey; bir de nazım ölçüleriyle, uyaklı uyumlu anlatılmalı, ha tırlatılmalıydı orta sımfa. Ziya Gökalp, şiirinde bunu yaptı. Bu yüzden. onun şiiri, tkıncı Meşrutıyet döneminin ülkücü jairleri Tevfik Fikret, Mehm»t Akif ve Mehmet Emin' in şuri yanında yer alır, onl« ruıkı kadar geniş hacımü değil, fakat gene de özel bır bolüm oîusturur. Ve bu çairler yerıne göre öğrefıci akılcıdırlar: »iirine göre de lirik^ Ziya Gokalp'te de giz'.ı bir lfrism oldnfu •yadsınarB9«: Aklınca. felsefesince yazmadı sadece. Felsefesinde; topluma. olgulara, olaylara bakışında romantizm de vardı ve romantizm, bir yanıyla lirizmdir. Tarihi, geçmiştekı bütünlüklerı. masal ların efsanelerin simgeler dünyasmı, parçalanmamış güzel eski Türk lüğü özlemie anımsamak: günü nü ve geleceği onlar Üzerinde de düşünmeye, düşlenmeye çağırmak; elbette önemli bir duyarlıktır. Ziya Gökalp'in ancak anlatım yetersizliğinden gelme katılıltt», kurulukt» mnnnım'lerinde dahı, Böyle bır duyarlıgın izlerirü görebilirız. çünkü o, ilk planda ülküsüne inancı na yürekten bafh bir tikir adamıydı. Candan bağl'.hksa, büylHenmışliS'.n bir ba$ka adjcbc Ve kendisır.de böyle b:r bağlılık, bu derece 'Myfrya değw gü zel bir saplantı olan birisi ise, ne japsa etse, gönlündeki gagıı tı\T susturamayacak, sadece akhnı konuşturmak gibi bir sağduyu denetimi dışına taşacaktır. Şaırler, şairleri bazan faila oyaiar. Öndeki ünlü bır şairın. >etenekh genç bir şaıri yıllarca peşinde götürdüğü; onun, kendi özgün sesini. yolunu bulmasmı uzun süre geciktirdiği çok sorüimüçtür. Sanat anlayışUmm ayru olduğu düşünüiunce, Z:ya. Behcet NECATİGİL Gökalp'in de önünde, Mohmet Emın Yurdaku. vardı: ama 7Aya Gökalp m gerek heceyı «uılanış bıçimı. gerekse ıçertk vatınmı, Yurdakulıuıkınden bir haylı tarkiıdır, ve Gökalpın aî zamanda Yurdakul darj daha.başanlı, aheniüı üpce ftur"Ui.f.verdıgi de söyHnr.ılir Şıirde Ziya Gökalp, benim için ikinci bir Dedekorku, .. Türkiye Cumhuriyeti arefesmde, ulusul bilincı bılemış, saî] kvpu zu gür sesli olmasa da Kendınc? ezgilerle, kalplere :nanç. ibven asılamış. bir yeni Ataozan Son raki hece şairlerine: Enıs iîehiç'e. Faruk Nalız'e, Ovlıan .evfı. Kemalettin Kamu, Ali Müıntaz ve başkalanna; kendininkm den dsha şiirlı şıir vollannı jos teren. hepsıne örnek önder o!an kimdi: Ziya Gökalp; ZİYA GÖKALP VE DİL DEVRİMİ Ö Ataturk de\Timlerinden çogunun çekirdegi, ?:ya Gokalpıa yazüarmda görülmekteâir. Daiıa T 1 . Abdülhamıt devrindeki tutuınu ve şiirlerıyle uJusai egemenlik; daha Cumhuriyet kurulmadan once yazdığı kımi yazılariyie Cumhuriyetçililc; ^kınci Meşrutıyet yıliarında yazdığı kimi makale ve şiırleriyle uiusçuluk, halkçılık. devletçilik, iaiklık, öğrenm birliği, bütçe birl'ğı, demokrasi hu Kuk reformu, kadınerkek eşitligı. âşar usulünün kaldınlması. Ezan, Kur'an. hutbe ve duaların Türkceleştirilmesi v.b. gibi devrimci düşünceleri iıe sürmüş; dil konusunda da, aynı devrimci tutumun öncülü£ünü etmLştir. Onun: «Siyasi kapitülasyonlar siyasi istıklâl ve l'rkimıyete müııaii (avk.n* olugu gibi. lisâr.i kapitülâsjonlar da lısâru ıst^ilal ve hâkimiyeıe rnünafidîr.(Tiirkçülüğün Esasları, 1923) sözü ile; dil devriminin başlamaMndan iki yıl önce yaymlanan bir dil kjtabının başına Atatürk'ün yazdığı: «Ülkesini, yüksek ıstiklalini korumasıru büen Türk milleti, dilini ds yabancı diller bo\Tinduruğundan Kurtarmalıdır.ı (Sadri Maksudi Arsai Türk Dili İçin, 1930) cümlesi arasındaki görüş birhfı cukkate aeğer. Ziya Gökaîp'in yetiştiti rtönemde, yazıda. Arapça, Farsça ve Türkçenin o:nesmesinden oluşmuş üçlü bir dil kul!8nılrrwkta ıdı. Adına Osmanlıca denen bu yapma, bu n6İk;&n kopmu* d;! ıçın Şemse'tljı Sami: «Türk'e okusak aruamaz Arap'a okusak anlamaz, Acem'e okusak anlamaz; öyleyse bu dil ne dilidir?diye sorar. Tanzimaftan sonra Batıdan gelen söz'ükierle drıt)ü beşli. altılı. . bır dii kılığına gıren bu alaturkaalafranga karmisı dil içm bundan tam 93 yıl önce Ahmet Mithat Efendi de şöy le demışt:: • N<? yazık ki.bız şimdikı halde bir dil dıl^rci^iyız. Kâh Arap'lann, kâij Acem'lerin ve hele şimdi de Frenk'ıerin kapılar. nı çalarak kelime ve ka^ae eadakası dileniyoruz. Işte bu dilenciıik rezaletinden kurtulmak için, kondi dil:mizin ıslahım yıne kendi diümiz ıçınde aıamalıyız.ı(Tercümanı Hakikat l«!l) L'Ç!Ü, dörtlil. bfşli dil. aiyoruz. ya; aslınua bı karma. dil :c.irdp Türkçe bır «ıâıntı gib;ydi: onu: snmiklen k?ba sayldığı :çın eı.ı<n geldigince ka pı riı$an rdi'mcgp çalışilı.h' '.ı .:t;iHida Recaızstfe ^T^'' iü KkîTin'in bir PIÇ> ,rn p«i ıhre'Je okunnı^fa r.eğer. Genç bu ozarün şııriru eleştınrien aer m: «Oturup seyr ile tabiatı ben diyorsunuz. Bilirsinız m, t'.sânı şiirânede, hususiyle eş'ârda (şıirlerde) «oturnıak, kalkmak» gıbi kelimeler kaba düşecegin. oen lüzumi sahih (gerçekten gereklit gö lu'nedikçe istimal etmemeli. Bu halde mısraı mesela: Seyre mevkuf ile tabiatı bon yolunda yazıvermex size gü«, bır şey değil dir.> (Takdiri Elhân. Aynı eleştirmeci. Abdülhak Hânıifm yine aynı yıllarda yayınlanan: Birleşip dâriitaâma azm ed^rdik dâimâ ya da: Ne r*wrsin lakın krnânnda? Takifir mı bu mevsime ou jaket? dızelerini pek begenmiş olacak xı, onlara hiç ses çıkarmamış. İşte böyle bir ortamda yetisen Zıya Gökalp. kendinden önceki dönemde ı.bemsettm Samı v.b.) ve kendi rfcgında tOmer Seyıettın v.b.) bu tutuma karşı koymağa çalışan çoK ^ savıdakı düşün ee ve sanat adamlannm göruşleı inden de yararlanarak, Türk dilirun yabanc. sö/lerden arırunası, bağımsızlığını elde etmesı sorununa önemle e£ilmiş; yapılacak işin yönteminı. kuraUarını biı düzeae bağlamış; çağırun genç sana'çıiannı çevresin de toplayarak çetin bir savaşa «ıişmıştır. Onun bu tutumunu, «dil kapitlasyor,uıa karşı açılmıs bir «Kurtuluş Savaşı. diye görmefc vennae olur. Ziya Gökalp'in Türk dili ile böviesınt ilgilenmesinin nedeni onun <TürkçülüK. d:ye adlandırdığı ulusçuluk ülküsüyle ilgilidir Ulusun ne oîdu ğunu anlatırken, onu, dili ve küıtürü ortak olan kişilerin »or'uluğu» diye tammlar; ou tanıma eöre Gökalp, ulus kavrarr.mın temelinı dilde görür. Gökalp'in di! üzerindeki düşünceleri 10 madde üzerinde top'.anabiür (bunlardar. kırms: bugün aşılmıştır; kimisi bugün de uyguiarmaktadır; kir..isine i^e c*l,e ulaişılamamsşTirı: 1 Türkiye'de iki dil kullaminıaktadır: Burlardan biri, konuşulup da yazı'ıııajan konuşmd düi; cbü^i df yazılıp da konuşuinıayan yazı dılı ı Osmanlıca) dir. Vlusal dili kurdbilmek için. ()smanhca'yı bir yana bırakmak; lstanbul halkının özellikle lstanbul hanınılarının kunuşma dilini ya zı düi olarak kullanmak gerekir (Gökalp'ın bu görüşü gerçekleşmiştir, bugün de uygulanmaktadır.) 2 Konuşma dılinde Türkçe karşıhkları bulunan ya^ercı sözcükler atıımalıdır. Osmanlıcada her kavTam için. biri Türkçe. biri Farsça. biri Arapça olmak üzere üç sözcük kullamlır: Su. âh nıi; ı^ece, >eU leyl, v b Bunlardan su ile eece'vı alıp ötekileri dilden çıkarmalıdır. (Bu göriiş bugün de uyjjulanmaktaciır.ı 3 Konuşma Jiline şirip de haikça benin'enmij olan yabancı sözcüklerı Türkçe saymalı dır; Türk halkının bi.digı ve kııllandıgı her sozcük ulusaldır. (Yazar, bu Enrüşünu. «Tnrkçele;mı? Türkçedir» dizrsi\le ozptlemıştir. Bu görüj birçok noktalarda ası!mı«tır: Türk halkının bilHisi ve kullanrtisı T'ir!<"oie>n,i^ı p^k c"k vabancı Cevdet KUDRET bilim; âüm: bilg:n; inkılâp: devrim; istida: 4ilekçe: mâna: anlam; mevzu: konu; muhacir: goçmen; mütekait: emekli; rey: oy; talebe: ögrenci; vaziyet: durum; v.b... Söz konu«u göru?, birçok noktalarda ise bugün hâlâ geçerlıliğini korumakta, pek çok yabancı sözcük eYürlcçele«mişs sayılmaktadır: akrep. bülbül, horoz, teke...; amca, baba, hala...; badem, nar, vişne...; gül. karanfil, lale...; çınar, selvı...; helva, kebap, peynir, şeker. ; çay, kahve. hoşaf. çarap...; hırka, ke^e. mendil. paça, cep...; köy, kasaba...: hamam, çeşme, han, kulübe, saray...; arsa. anahtar. cam, n"olap, duvar, pencere, raf . ; hayvan. çengel. ibrik, kepçe. kilim, masa, perde, sandık. sedir, şise. tabak, testi...; hançer, kantar. saat. saz, teıazi, testere... v.b. (Bu voıdakı sö'Cü.iıerın rerlerıne de Türkçe sözcüklerin konup kunamıyacaRI, bugün tartı;ma konusuriıır. Ben. bu konuda Gokalpçıyım: Türk halkının bildıâi ve kullanriığı» yukardaki çok yaysm yabancı >rıı örneklerinin ve benzerlerirvin değiştirilebileccği kanı.ında değilim.) 4 Başka dillerden halk dıline seçıp de aşıllarındaki soyleniş biçimleri va da anlamlan hnzularak Türkçeleştirümiş olan sözcüklet cfp Türüçe sa\ ılrralıdır: nerdüban: merdiven; çârçube {dört tahta parçası): çerçeve: çehârşenbıh ıdördüncü gün): çarşamba; pencşenbıh (besınci eün): persembe: pâpuş (ayak örten): pabuç; alâimi semâ (gök izi, işareti): eleg.msaşma; pâre (kısım, parça): para; v.b. (Bu görüş de bugün geçerliliğini korumaktadır). 5 Konuşma dilinrie yaşayan «Türkçeleşmiş» vabancı sözcükleri atıp da yerlerine onlann bugün artık unutulmuş bulunan eski Türkçe karşılıklannı almak doğru deaildir. Çünkü bir ulusun dili, kenriisinin can?ız köklerinden değil. canh kullanlşlarırdan birleşik canlı bir varlıktır. Türkçe köklercfen t;elmiş olan gözgü, sayru, ba=kıç v.b. eibi 5Ö7.cükler bugün caniı dilden çıkarak taşıl (fnsil) olmuslar, onlann yerine ayna. has^a, mprdiven v.b. sibi «özcükler girmiştir; bitki ve havvan tasılları rvasıl yenidpn diriîprne^. ?e dil taşılları da yeniden yasayamazlar. (Bu EÖrüş bugün aşılmıştır. Konuşma dilinde kullar.ilmayan kimi eski «özcıikler ypnidpn carlandınlabilmektedir: kamu: âmme; kor.uk: mi^afir; ozan: şair: sonuç: netice; tanık: şahit: tarım: ziraat; tutsak: esir, ulus: millet; yargı: hüküm. kazâ; v.b) 6 Başka lehçeierden sözcük ve kural aimamalıdır. Türk lehçeleri ses, biçim ve sözcük bakımlarından. zamanla birbirlerind»n ayrıldlkları için, başka l?hçelerden alınacak ?özcükler ve kurıllar Iftanbul Turkçe«irirı güzeüiğini bozar. ı Bu pörüş bugün tartişma konusurfur. Ben Gokalp'ten yanavırr..) 7 Bü'ün yabancı dil kuralları ve edatları atılmalı, onlsrm verine Türkçenin kuralları ve edatları kullüiı'malırlır • şııntâ: saiıler: edebiyvâtı Türkr. yo T;ırk eri«M'at: hemriprd: rterdda?. ( B u anrı'i» K A ' iM'ii b'iff'ti r V u ' .s i ' ' a n n j k ' a i ı r> ;ırrrken. " uygailık ıı î a r l ı î ı n s terim'eri anlatmsk için yeni «nzrukler bıılmak gerekir. Bunun için >u yollara Baş\ urulmalıdır: a) Onlann. karşıhklarını ilKin halk dilınde aramalı: bı Orada yok^a, vaşüyan Tiırkçerın kok, ek ve kurallariyle «yeni şö?.cükler yaratmalı». Bu konı.ıd'a şoyle demektedir: Teni sözler gerekse Bnnda da uv herkrse: Halkm söz varatmada Yollarını bfnimse. Tap yaşayan Türkçrden, Türkçeyi incitmeden. («Lisan», Yeni Hayat, 1918) c) O da vetmezse. o zaman ister istemez Arapça ve Farsçaya başvurmalıdır. (Bu görüşün a v» r holümlerl bueurı ba*ııwe > jvsıılanmaktsdır: bilinç: consience: serçekçi: realiste; ilke: principe : soyut • abstrait; somut: concret: ülkü: İdeal: v.b... Söz konusu îöıiişün c bölümü bugün tam anlamiyle aşnmış; Gökalp'ın «bu vasıta da kifayet etmezse» diyerek Arypça ve Farjça için bıraktığı açık kapı «ımsıkı kapanmış: yeni kavramlar ve terimler için onun Arapça ile kurduğu sözlenn Türkçelerı bulunmuştıjr: mefkuıe (ıdPal): ülkü: ?e'niyet (teslite): cerçek; K'imaıyat (sociologie): toplumbilim : ar?lyat (geologie ): yerhiltm; v.b... < Busün Oütün rennııeı lurü dılıyle kuulabilmekteriir.) 9 Bat1. dillerinde ortakla«a kullanılan kimi dpyirlerin. akımlann, mejlekienn, türlerin ariları <rnne?ans, feocfalizm. bosvalızm. arıstokrat, diplomat, klasik. lomaııtik. tıvatro. roman v.b I il? sanavjvle ilaill her türlü âlet. makıne. esva adları (vapur. telaraf. telefnn. tranıvay. j ı a m * ftın v.b.) olduğu eıhi ahnmalıriır ı Bu görüş de, n'itünüyle riegiljp bilc. ver yer aşılmıştır: Uyarı^ı devri: RenaissBnce: Aydınlanrna ap'n: S'prlp des lumiere: sprçekü^tiicülük : surroalism»; varoluşçıı'uk: exi=tentiali?me: snildürü: romedie: günlük : journalp; ucak, ucaksavar, tepkili uçak. denizaltl, biçerdöver v.b ) 10 Kur'an. ezan. hutheler. vaazlar. dııalar Türkçe olmaiıdır. Bır şıırır.de bunu şöyle anlatır: Bir ülke ki ramiinde Türkçe ezan okunnr, Koylü anlar mânasını namazdakî duanın: Bir iilke ki raektebinde Türkçe Kur'an nkunnr, Küçük, büyük herkes bilir tıuvrugunn Hudâmn; Ey Türk ojÇln işte senin orasıdır vatanın. (•Vatan», Yeni Havaı 1918) ıBu gorüşe daha ulas.lamsmıştu. Bıı ara. Atatürk devrınde, ezan Turkçeleştirllmıs ise de: daha sonra yine eski hale dönülmüştür ) Açıkça görüldügü üzeıe. butün vürütmeğe ?alıştığımız dil devriminin başlıca llkeleri onun u «u görüşlerı ıçinde yatmiikiaflıi ttp n Pakımdan, Ziva Gökalpın manevi ttımnlan ^avahileıeiimız ıncünün dı! «ava»r;ıları. Atstürküiı çı?diS) yol1a yurürken. aynı zamanda Gökalp'ın büyük ülküsünü gerçskleştlrmeğe çalışıyorlar, demektir. rak dil özleştiıilebilmektedir: hususi: özel, İlim: sn7cüSun v p r i r e bugıin v«nı «r,:.rıi'<l"r knra ta bulunup da bizde olmayan yeni kavramları.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear