24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 1 Mart 1973 fAZU VAPı4f<AH AMAVAfii DA ftfe, ÛİLE üulj)UKlO«I£Mf. SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI • 49 îşte o zamaa öğrenmiştl durumu.. îki gün sonra da başka bir çeyi ögrenmişti.. Trafik kazasının oldugu gecenin sabahında, Adana'da yayımiannn yerel bir gazete öldUgUnü yazmıştı. Bunun için babası hastaneye gelmişti.. Bu haberi de babasından ögrenmişti.. Besim, anılan bile anımsamaktan yoruîuyordu.. Gene gozlerini yumdu ve hiçbir şey dttşunmemeye çalıştı. Gozlerini tekrar açtı ve oğhma seslendl: «Aydm!» Aydın geldi: «Buyur» dedi. «Gazeteleri bana getiriverj» Aydın, odalannda okumakta olduklan fld gazetevi getirip verdi. Babasına iyice baktı, ve: ıGozlerin şiş^ dedt Besinı: «Akşam yemeğinde zehiriendim galıba» dedi. «Gözlerinin rengi de degışmlş.» «Nasıl?» «Ağarmış.» «Zehirlenmeden işte.» «Ne zaman geldin?» «Epey geçti.» tKızı Aynil de geldi Besim'in yattlgl odaya. O da«Nerede kaJdın kaç gündür?» diye sordu. ıKar^ıda; Istanbul'daa dedi Besim. «Ne yaptın?» «Geceleri toplantılanmu oluyordu.» «Eee?» «Toplantılara katıldım.» «Toplantılannız bitti mı?» Bitti.» «Hele şükur.» Besim gülümsedi . Çocukların ikisi rfe gülerek çıktılar.. Besim, oturumuna geldi. Bir yudum su daha içti. Başı sızhyordu. Elleri titriyordu . Ne zaman çok içse, ikinci gün elleri titrerdi. Özeüikle son yıllarda böyle oluyordu. Başı da sepet gibi olurdu hep... Yine oyleydi. Gözleri yanardı, sulamrdı, kaşınırdı... Yine yanıyordu, yine kasınıyortfu, yine sulanıyordu... Geçen gece ise sise bürünurdü. Ve bu son gece de 5İs içindeydi .. Çocuklannı dCşundü. Çocuklannın soru!an burgu gibi yüreğine işliyordu. Elinden bir ?ey gelmiyordu. Çocuklar haklıydılar.. Ama çaresızdi o .. Nesrin, dediğim dedik diye tutturmuştu bir kez .. Gazetelerdeki haber ve yazılann yalnız başlıklarma bir göz gezdırdi. Okuyamadı. «öğleden sonra okuyabilirim ancak,» diye düşündü. Komodinin üzerindekl îiçeden bir yurfum su daha ıçti... Ter içınde kalmıştı yatakta. Kalktı. Bir havlu ile sırtını, goğsünü sildi . cLokantaya gidıp, limonlu yoğurtlu bir seyler yemeliyim,» dedi içinden. Ve yavaş yavaş giyinmeye başladı. «Hem de Hasan'ı bulup, nasıl geldiğimi oğrenmeliyim,» diye duşündu. Giyindikten sonra, aynaya baktı. Gözleri ağarmıştı gerçekten. Sulandırılmış rakmın rengıni almıştı gözleri .. «Intihar,» diye söylendi. «Intihar. . Yavaş yavaş intihar...» Kapıdan yavaşça çıktı .. Bir korku, bir ürküntü içindeydi... Adımını atamıyordu kimi an... Yürüyüsünde bir tutukluk vardı. Refleksleri çalışmıyordu. Elleri uyuşuj'Ordu... Durakta dolmusu beklerken yoruld\ı. Oracığa oturmak istiyordu .. Oturmadı ama... Hemen bir dolmuş gelıp durdu. Dolmuşun kapısını güç açtı. Adımını atarken içeri, kendıni zorladı Çok içtiği gecelerin sabahlannda boyle oluyordu genellıkle. Ama, bugüne değın bu denlı de olmamıştı... Kadıköy'd'e dolmuştan gCç lndi. Adımını bir süre atamaj'iverdi. Yolcular ve soför durumu izledi Besim, utandı ve sıkıntıvla uzaklaştı .. Güç yürüyordu. Sanki ağır bir yuk tafiyordu... Bedeni ağır geliyordu ayaklanna... Ve ayakları vorgundu . Yorgun ve halsiz... Doğru lokantaya gitti. Cacık ve biraz da limonlu maydanoz yedi. Canı başka bir şev istemiyordu. Alkol donemin, alkol beslenmesi içintîeydi .. Garson: •Yemek yemivecek misiniz?» diye sorunca: «Yivemlyeceğim,» dedi. «Neden?» «Istahım yok > «Dun çok içtinir Besim Bey.» «öyle cldu.» «Yapmayın.» «Ne kadar içtim acaba?» «Büyük bir şişeye yakın rakı.» (Devsnn BİR ŞEHÎR, DÖRT MEVSlM CarveıTiıt birpara ç£inberf Yıllardır tanınm Carven'i. Delılesıne her gıttığımde oturur, çene çalanz bıraz. Yurdumuzdan, yemeklerimızden, tabu guzellıklenmızden, antıkalannuzdan ozleyışle soz eder. Istanbuldaki dostlanna selam yollar benımle. Bu defa ayaküstü ıki satır konuştuk ancak. Sobbetı modellerın sonuna bıraktık Defıle başlamıştı, hemen geçtım salona. Carven'in salonu bır çok ıinlu modacımn salonundan daha buyuk, daha guzeldir. Geniş pen cerelerının ardmdan Rond Point'ın devâsa çınar ağaçları gorünür. Mankenler salona yuvarlak bir kapıdan iki basamak merdıvenle ınerler Arkası ışıklandınlmış bu kapıdan sunar yıllardır mevsırn yenılıklerını. Pek fazla yurek hoplatmayan aşınhfa kaçmayan yeni'.iklerdır bunlar. Carven daha çok renklerde, detaylarda oynamayı sever Kesimlerle, rervürlerîe, plı lerle, fıyonglarla bezer modellennı yapmış yeni mevsim için bol bol. Elbıseyı dupeduz kesmış. Kare bir dekolte. iki enU askı. Üstte bol kıvrak bolero stilı bır ceket. Elbiseyi beyaz ustune siyah puanlı kumaştar. yaptıysa, elbisenın korsajına siyah ustüne beyaz puanlı bir bordür geçmiş. Ceketl de bu kumaştan astarlamıs gene. E!biseye kontrast. Kısa boyu nedenıyle üne ve servete kovuşan Carven villasının bahçesinde MALKOCOĞLU yazan veçlzen.Ayhan BAŞOGLU Kuru dostluk Gece kıyafetlerini alabildiğine romantık ve oyuncaklı yapmış. Çıçekler koymu», volanlar koymuj, plıse bordürler koymu« Ku mas olarak puanlı organzalan seç KILIÇ mış genç kızlar için. Düz organzadan çember kollar yapmış tuvaletine, etek kenarma da duz organza volanlardan bir bordür dönmüş. Sonra beyaz dantelden gece elbiseleri yapmı*. Içine pastel renk lerde saten bordürler geçmi?. Uçuk mavi, uçuk yeşfl, ya da eflâtun... Dekolteleri bazao sırta doğru açmış. bazan gece elbiselerinin ceketini göğsün altında duğümleyıp belde üçgen bir açık bırak mış. Yakalann kenannı dilimlemış, eteklerin kenannı dilimlemiş. Çiçekten mansetler yapmıı zanuuı zaman. Carven'in beyaz ve yeş,ü kareli kumaştan kat kat etekli bir gece elbisea Müsterilerinin hoşuna gidecek bir koleksiyon hazırlamış kısaeası. Onların nabızlarına gdre şerbet vermeyi çok iyi biliyor olma Iı. Çünkü defile bitince, Carven'i ara ki, bulasın. MüsterOer birden ablukaya alı yorlar onu. Kimi tebrik ediyor, kımi beğendiği modelleri prova etmek istiyor, kimi dı« salona ser pistirdiğj bluzlara. aksesuarlara, mücevberlere, mayolara talip. Carven kısacık boyu ile kaybolu yor aralarında. Bir süre kenarda çemberin açü masını bekliyorum, boşuna. Ona ününü, servetini sağlıyan çember, bu çember. Aralamaya çaba lamanın gereği yok. Kuru dostluk tan ne çıkar?.. . Yann: Renkli kâbus DİŞİ BOND SuBVl'M'DEM SESSEOA OLDU VEODu/MDA KiEFl'S GÜZEL DlM VAQ. Kısa boyun zaferî Otekı modacıiarın aksınedır amacı. Uzun boylu kadınları değıl, kısa boylularj alır on plana. Kendı de kısa boyludur zaten. Mımarhğı bırafeıp terzı oluşunun tek nedenı de budur. Bunun hıkâyesım ılk roportajımızda anlatmıştı bana: «Sırtıma gıyecek hıçbır şey bulamıyordum, demıştı. Modacıiarın hepsı yalnızca uzun boylu kadınlan düşünüyorlardı. Kafarn kızdı bır gun. Benım gıbı kısa boylu kadınlar ıçin bir moda yoratmak uzere terzı oldum » Bugunkü ununü, servetıni bu kafa kızmasma borçlu ışte Carven. Kısa boyu neJeniyle bugun dünyanın gezmediğı pek az ko<:esı var belkı Gene bu nedenle hatın sayılır bır »ervet, muhteşem malikâneler sahıbi Fransa'nın güneyinde içinde ceylanlar. flamanlar, ta vuskuşları dolaşan şahane vıllası kısa boyunun zaferi. 19?3'un kısa boylu şık kadmı kısacık ceketlı, plüı etekli kıvrak tayyörler giyiyor bu bahar Carven'de. Etekler dız kapağında öteki terzflerde oldugu gibi. Ceketler ço|u kez bolero tarzında. Vucuda oturmuyor. Beyaz ustüne kırmızı çizğili bır tayyor yapmış örneğin Carven Çızgileri boyuna kullanmış Boyu uzun göstermek için. Ama önde incecık üç sıra eniue çızgili pat kullanmış. Sonra bır gri tıyyör yapnuş. Portakalrengi bir klos sapka lle tamamlamış kıyafetinL Cekete önde şapkaya eş acl turuncn renkte bir yanm kemer koymu? göğsün hemen altında Sırtta da «V« biçiminde ıki orijinal kesim. Sonra elbıse eeket takımlar TİFFANY JONES GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear