28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
| CumhurTyet gazeteciler, ekseriya, kendi tuhaihklarımızı görmeyiz. Şimdi size buna dair bir nümune veleceğim. Başvekil Adnan Menderes gcçen gün OTtadoğu seyahatinden döndü ya. o gün çıkan İstanbulun üç öğle gazetesindeki hiiyük başlıklara. gelin beraber hir göz atalım: İstanbul Ekspres: Menderesin dönüşü yeniden tehir edildi. Her giin: Başvekil Menderes bııgiin saat 13 de Teşilköyde törenle karsılanacak (akşam 5.30 da geldi). Gece Postası: Basvekil bugün Ortaşark seyahatinden dondu (ba»ıldığı saat: 11). . Böylere. bizim meslek zaman zaman ınsartı hir earıb vazıyette bırakır: Bir tanesini okursun havadis yanlıy bir kaı lanesini okuriiın. bu sefer de havadis havadislikten çıkar, halli müşkül bir bilmece °'UrK M * Kendimize dair... Diz Tarhanamn suyu Yazan: Hamdi Yaroğlu Şimdki çocuklar oynuyorlar mı, bilmem, bizim bir oyunumuz vardı. Elele tutuşur, başlanmızı kollarımızın teşkil ettiği boşluktan geçirerek (annem bana tarhanadan su çeker, su çeker. halka da boynumdan geçer) diye oir tekerleme tutturur. eğlenirdik. Tarttanadan su çıkar mı? Zannetmpm. Ama halka boynumuzdan geçerdi. Bunu durup dururken hatırlayıvermtme sebeb, son günlerde duyulan bir haber oldu. Bır kaç senedenberi adı Ker. bplâya çevr'len Kadıköyüne, önü müzdeki yaz aylarmda, deniz aşırı borulark Istanbuldan su verilmesi tedbıri düşünülüyormuş. Aylardan ocaktayız. Yazın eşisi sayılır. Kesif. proje. ilân. kapalı zarf. açık eksiltme derken borular dah^ sipariş edilmeden, 19Î0 srnesini buluruz. ii bl H?yrlı böyle olmadı da. Karaköy k"priİ5Ünün tam^ri gibi bir yıldınrn hızı imdarlımıza yetişti Hivplim. Tnphanpden Usküdara uzıttığ'tnız borulann içinden kaı'şı kıyıya, hele temmuz ve ağustos aylarında, lodosun uğultusundan dpniz kızlarının şarkılanndan, bir miktar da istanbul havasından haşka ne geçirebiliriz acaba? Kendisi «usıız İFtsnbuldan karşı ygkaya su Eeı;i''me teFehbüsü lir. Hanadan su ç^kmPEe bçnzer. Hele horular döşçns n. susuzluk Karlıkövle beraber bu bizim de bovnumuzdan geçince aklımız başımıza gelir. attığı gunden ıtib^ren, dilini bir de bu sözüm ona kitabiaı yiızıinden kaybederse, bir nesıl sonra dilsiz kalacağız. Her dilin hususiyeti vardır. Bilen bilmıven işe burnunu öoka'33 dil eşekarısı Eokmuşa döner. Dediğim kitablaıda. horozlar. Türk hoıozu g bi (öoröö) diye değil, Avrupalı horozu gibi (kukuriku) diye ötüyor. Keçiler, Türkiyedeki keçiler eibi takır tukur. yahud tıkır tıkır dfğil de, Fransız keçileri şibi (TapTup) diye yürüyor; saatler, Türk saati g bi (tıkır tıkır) diye değil. garbhların saatlerinin sesini taklid ederek (TıkTak) diye işliyor. Sonra bu kitablarda. (ayaklannın üstüne kal kan) hayvanlar var. (Hayretten şsşınp kalan) tavşanlar var. Tevekkeli eskiden (Maarif Nezsreti cellesinin ruhsatı mah=uS2=ı) olmadan kitab bastınlamazmış! Güç olan nokta C. N V. K. Y. V. M. T. F. H. M. (mana mtırad nlundııkta: Tiirkiye Cumhuriyeti Nafia Vekâleti Kara Yolları Imum Müdtirlüğü Trafik Fen Heyeti Müdürliiğü) yol kazalaıına daiı yeni bir hroşür yayınladı. Buna göre kazalann sebebini şu dört maddede toplamak mümkün: 1 Kazla sürat, 2 Dikkatsizlik. 3 Kaidelere riayetsi/lik. 4 Ehliyetsizlik. O kadar mı? Haydi biz devam edelim: r.vkusıızluk, akılsızlık. şmırsuzluk. saygısızlık pdebsizlik. tasasızlık. sıhh?tsizlik. gözlüksii/lük. görgüsüzlük. bilgisizlik. velhasıl hir sürü si/lik ve süzlük. Ne kadar kaza olııvorsa o kadar sebeb var. ZaİPiı maksad sebeb bıılmak değil de, esasen malıım olan, o sebebleri ortadan kaldırmak. * * * T Sudan lâf Sudan lâf açıldı. devam edelim. Karşı yakaya borularla su seçirme karannı duyan bir arkadaşım. nefes nefpse bana geldi. Duydun mu? dedi Karşı yakaya borularla su geçireceklermiş. Duydum. dedim. Ama bund^n sana ne? Bu k=dar relâslı «1duğıına göre galiba bcıu mitşahhid'igine bpşladın. Hayır. bu mühim karar op11ra h nast inçaatile il^iü I»tanh '1dan U~küriara bir ker» su borııj'i döşendi miydi, senesine varrrMZ, îstanbııllular opera binasına kavusıırlar Ne dprıpk i=tedi2İni anl.ıyamidım. Afal afal yüzüne baktım, izah et^i: Anlaş'lHı. sen diinva »hvaü ile fazla mf^îul dosi'tin Ca"2t>< Hskkın hiz T=tapb)illıı!^ta hnl ! o l 'hssn ettiti bir s"v Sıı. Çımbea. Kayı«Ha*i. kıcık. say sava'nü sudan aeçiİTiPZ. K^miHive. K^nlılcavak. Kırkçeşme. h>rkos. iç içpbildiâin kadar Oppra bip >sı neden bövlp vüzijctü kslHı. Kaç sene evvel suyıı ç'ktı da ond=>n. E şimdi PWP opera bins>s'n'n ;ltındaki tükenmpz su Vavrafeı "aı. ken Kadıkövün susuz kalması rçva mı? Yaz b'rader. hshrlat Usküd^ra dnşevecekleri borulardan terkos merkns deeil. opera SU'/U akıtsınlar. Kadıköy ve civarı ihya olur alimaüah. Arksdaşımın tavsivesi yerindedir. Su mühendislerinin nazan dikkatine sunanm. Ama. şaved opera binasının altında bir yüzms havuzu yapılmak isteniyonia, onu bilmem. Bak' böylesini okuruz! D i z Türkler umumiyetle rapor okumaktan pek'boş^ ^ lanmayız. İstanbul şehrinden knprü işleıine. Bağlık durumumuzdan maliye ısiahatına kadar. Allah bilir, kaç yiiz mütehassıs raporu okunmadan bir yerlrre atılmıştır. Bir tarih. Erzurumda meşhur Tortum şelâlesi irin tam dcirt ecnebi mütehassısının tetkikler yapıp hiıer rapor verdiğini söylemişlerdi. Şelâle heniiz olducu gibi dııruyor. Amerikalı Dr. Kinsey'in hiitün diinyada münpka^aları mucib olan ; mpşhur "rapor» unıın lürkçeye terrümp edilip kitab halinde piyasaya rıkarıldığını duyıınca. derin hir «oh .• çektim ve «hele şükür, > bavından sonuna kadar üşenmeden okuyacağımız hir rapora kavuştuk" diye sevindim. Malıım ya... Amerikalı dokforun raporu, kadınla erkek arasında. cinsî hayaU mütealliktir. Taptup Madem ki yapacak hirşey Konservatuar Folklor müziği ve Koro âletleri topluluğu Sadi Yaver Ataman idaresinHe konserini verdi. Kız ve erkek koronun b<yaz siyah muntazam ve zarif kıyafetlerile «Batı anlamınria bir şef idaresi» altında sovledıkleri Elâzığ. Sıvas. Niğde, Kars, Antalya böİKelerine aid türkü ve oyun havaları. özelliklprinden kaybetmeden ölçülii ve disiplinli bir konser çerçevesine uydular. Solistelerden Hasan Mutlucan gür ve tonunu kaybitmiyen «bas» sesile, hasta olmasına raşmpn ba?anlıydı. İnci Çayırh, az hacimli fakat derin ve folklorup içliliğine uyar soprano sesile dikkati çekti. Fakat. Türk folklor toplulufeunun. hiç ilişiği olmıyan kl»sik Türk musikisi konserinin sonu'da kısa müddetli ek bir program şeklinde yer alması ve hattâ İstanbul Radyosunun bu konser yayınında folklor kısmının verilmemiş olması, Türk müziğinin bu temel kaynağına ilgisizlik bakımından esef edilecek noktalar.. Fakat bu ilgisizliğin îstanbu) Konservatuan ile hiç bir ilişiği olmadığını, aksine Konservatuarın, Türk folklorunu bilgi. sistem ve rnetodla geliştirmek yolunda teşkilât kurmuş olmasının değer ve önemini belirtmek gerekir. Bu hususta Konservatuar Müdürü Eşref Antikacının gayretleri bilhassa övülmeğe değer. Sadi Yaver Atamanı 7 kız öğrencisine ders verirken bulundum. Bir türküyü yazıdınyordu. «Halk • • • Burunlar arasında Cimdiye kadar bildiğimiz bir «Kleopatra'nın burnu > • J meselesi vardı. Fransız (ilozohı Paskal bu gii zelliğı ile meşhur, Mısır Kraliçesi için «eger burnu daha kısa olsaydı, diinyanın manuua.M değigirdi» demiş. Zannederim «rtık bunun da modası geçti. Şimdi bir Eleonora Rossi'nin burnu çıktı. Anlatayım: Eleonora Rossi hir İtalyan sinema yıldızı. Anlasılan burnundan memnun değilnılş ki, geçen gün. kimseyc haber verıneden, sen kalk, git Parise, burnunu ameliyatla bir haşka biçime sok. Oltır mtı böyle şey? Bu vu/.den Avrupa mathualı hirbirine giriyor. Kadına hiicum ed<'n edene «illâ eski hurnunu isteriz.> dâye. 20 asır dayandıklan sonra zovallı Kleopatra'nın burnn devrini bitirdi Artık gelsın Kleonora'nın hurnıı. Canı sıkılan dünya »Eleonora'nın burnu» olmasa\dı konuşacak Inkırdı bııjamıyacaktı galiba. bulamıyorsun. Gel dr bulaşıkrarı yıka!... lahsan be; bin tane türkü topladım.» Programda da yazıldığı eibı «varyant» deyimini açıklar mısınız? jVarvant türkülerin ber mahalle göre değişiklik kayb*tme«ine denir Meselâ Çerkeşin eski Pazannda aralan yanm snat olan Gone kövlerinin türküleri bıle değişiktir.r» Topluhığunuzdaki elemanlar neler öğreniyor? «Armoni içinde temel bilgiler. bilhassa aralık sesler, arpejler ve kanon. Gavem halk müziğini kunı türkücülükten kurtarmak ve «unissontek » seslilikten çok seslili^e geçirtmek.» Türkülerimizin özelliği yönünden armonizasvonda çok sesliliğe ne derece taraftarsınız? «Batınm armoni bilgisini kendi bünyemize göre halletmek» Folklora aid metinler ve yazılmıs kitablarımız var mı? «Yetecek kadar değil. Ben çahsan bir çok kitab yazdım.» Folklorun bestecilerimize rre şekilde ve ne derece tesiri olmah? «Sadece kaynak olarak ve yaratacakları eserlere fikir verecek tarzda!» Bu sırada içeriye, ders almak için müracaat eden bir genc girdi. Sadi Yaver Ataman, şayed kendisini istidadlı bulursa vakti olup olmıyacağını sordu. Temiz giyinmiş gencin halinde bir safiyet okunuyordu. Cevabı çu oldu: «Geceleri fabrikada çalısıyorura, gündüzleri gelebilirim!» Selmi ANDAK Konservatuar folklor topluluğu konseri türkülerinin Pn karakteristik tarafı, sözlerindeki basit lirizmadır» dedi. Bir ara geçen «Bahçe» kelimesinin «Bahça» olacağına dikkati çekti. Bir türküde «pavruka» yani «fsbrika» sözü goçti. O zamanlar ellerde dokvınanlaT o kadar eüzelmiş ki. ntıpkı fabrika dokuması gibi» demek isteniyormuş: ne medeni bir duyuş! Sonra öğrencilerine «halk türküleri özel liğinin. birinci hecelerin kısa söylenmesi olduğunu» izah etti. Mpmlfket havalan Ses ve S?z Birliği İstanbul RaHvosu açıldığı zaman kuruldu 1953 te «Konservatuar Folklor Tetkik vo Derleme Topluluâu» adile bir teşkilât yapıldı ve basına Sadi Yaver Ataman getirildi. Bu suretle Halk Müziği İcra Heyeti kuruldu. Asıl önemli nokta. folklorun Konservatuar bünyesi içine alınması olmuştur. 8 kiçilik profesyonel İcra topluluğu. Konservatuar 12 nci suııf öğrencilerile 30 kişiyi buluyor. S. Y. Atamana sordum: Folklorun klasik Türk musikisi denilen eski müzikle birlikte icrasına taraftar mısınız? «Değilim. Klasik musiki i!e halk musikisi birbirinden ayrı şpylerdir. Biri devrini kapamış ve sonra piyasaya eirm'ş musiki, diğeri vaşıvan musikidir. Halkı sıkmamak şartile. ayrı bir folklor konseri kaç dakika sürebilir. bunun için bol çeşid mevcud mu? «Halkı sıkmadan iki saat hsHâ fazla sürecek bol çeşidli mükemmel konser proeramları yapabilirim. Halk müziği yaratıcıları günümüzde mevcud mudur? «Yoktur Geçi mdarlığı ve eünlük zorluklar buna engel olmaktadjr. Çünkü oturup rahatça duymaSa vakit kalmıyor. Türkiyede f.olklor müziği araştırmaları. Bela Bartok'un geldiği zamanlara kıyasla gelişti mi, geriledi mi? «Günümüzde sahst araştırmalar var. Devlvet Konservatuan sadece türkü topluyor ki yetmez. Ne neticeye vardığı da belli değil. Cünkü gereken arşivi kuracak bir kataloğ neşretmemistir. Ben Ulunav. çocukların ellerine ver diğimiz kitabların gang?tet hikâyelerinden ibaret olduğuşu yazıyor. yanıp yakılıvor Yerden göğe haklı. Ama is bu kadarla bitmivor Çocuk kitabı mespl»?inin hir taratı daha var ki en az. bu gangster edpbiyatı kadac tehlikeli. BuEÜnkü çocuk neşriyatı piyaSernıayeniz var mı? Hiç durmayırı hemen çocuk kitabları has tırın. ?Kime mi yazriıracaksınız Kim olursa olsun a canım! Yanınıza alacsğınız çırağa da yazdırsanız olur. Orta mektebde fransız caya başlayan A B C yi oğrenmiş talebeye de tercüme ettirseniz olur. Müştenniz nasıl olsa çocuk. Itiraz edecek hali yok ya' Ana. baba va oralıdır, ya değildir. Oralı ise sizinle uğraşacak vakit buiamaz ki uğra?sın Orall değilse esasen mesele yok. Ortalıkta başka kontrolcu da bulunmadıktan sonra. fakir softava fodla dağıtır gibi. bas has. ibadullah sat Kapışıyorlar. alimallah. ; Asıl facia * * • g<lki oki'muşsunıızdur. Diyarb'kır milletvekili Ihsan TiğreJ. geçenlerde Maarif biıtcesi konuşıılurken Meclis Komisyonunda anlaltı: Altı vedi sene evvel Diyarbakırda bir şeyhi yakalayıp sürmiişler. Şp\h sonradan affedilmiç. Tekrar Diyarhakıra döndüğünde müridleri erUrk rorııklarını şerefine kurban olarak kesmeğe kalkmışlar. Şeyh tnâni nlmıış Diyarbakır mılletvrkili bu hâdiseyi şark vilâyetlerimizin geri kalışına bir mlsa) olarak zikretti. Hojrusu. bu •seyhin harekpfini pek anlıyamadım. Mademki affedılmıstir. Ve biivük hir ibtimalle jpniden . icrayi lubiyat» etmpsine P»? vumularaktır. O h = lde bu luhiyahn icabları ne ise, yerine getirmek gerekmez miydi? Meçhulden vergi ^Tasıl yapılacak bilmiyorum. Defterdarlık. rande1U evleıinden • takdirî». vergi alacakmış. Takdiri • nıaktiri. gene bir esasa dayanmalı. Bunlar. bizim bildiğimiz. basıldıği zaman meydana rıkıyor. vahud. mpydana rıktığı zaman hasılıyot. O halde. o günkü kasaya bakmalı. Ama büjük bir şey (utmaz. Acaba. muamele vergi<rinde oldıığtı gibi, içerideki < işçi.. adedine mi bakılacak? O da pek mana • ifarip etme/ Çürtkü nıubareklerin «çalışanı» var «çaJışmıyanı» var. Müşteri adedi? Belli değil. Ne kadar zamandır faaliyette bulundncıı? Kanunen mrçhııl. Tarifesi? Adamına göre değişir. Fazla mesai? Normali \ok ki. fazlası bilinsin. VplhaMİ. DpfterHarlık verimli bir gelir kaynağt düşünmü? ama, tUüıkı pck kolay olmasa gerek. Çocuğa hangi kitabı almanız cab ettiğine dair teşhisi koyan da kitabemın tezgâhtan. Çocuk kaç yaşında? Altı. * Şu kitablan alın. Başı ağrıyana aspirin tavsiye eder gibi çocuğun yaşına göre kitab tavsiye eden tezgâhtarın sözüne uyup kitabı alıyorsunuz ki, neuzübillâh. Suratına bakılmaz resimlerle dolu sahifeler, türkçeden başka her şeye benziyen cüm leler, deli saçmasından farksız hikâyeler. Evde başka türkçe. sokakta baş ka türkçe, okulda başka türkçe >^ Gece vakti sokaklar tehkonuşmaktan, çocuk zaten şaşkı likelidir. Miisaa.de ederseniz sina döndü. Mektebe henüz adınuru zi evime kadar götüreyim... &y<j6tı. ltfiU SIZIN YATAĞINI2A YATIRALIM Stra kimd*T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear