Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ALAÇATI Rüzgarın denizle oynaştığı yer ALAÇATI Hakan Dirik evreciler 20 yıldır bas bas bağırıyor, “küresel Ç ısınma” tehlikesine dikkat çekiyor, ama yönetici koltuklarında oturanlar, nedense pek umursamıyordu. Son iki yıldır, tehlike kapıyı “kırarcasına” çalınca birileri yeni yeni uyanmaya başladı. İş işten geçmedi, ama pek çok anlayış değişime uğrama yolunda. Bunların başında da tatil anlayışı geliyor. Küre ısındıkça, tatile çıkmaya hazırlanan çalışanları bir düşüncedir alıyor. Nasıl almasın?.. Eskidendi o “denizkumgüneş” üçlemesi... Denizi kumu tamam da, ah o güneş yok mu!.. Açık havada çalışanlar zaten güneşten kavruluyor. Bürolarda çalışanlarsa klimalı ortamın dışına çıkmamak için bin bir takla atıyor. Kafasını pencereden uzatan, yüzüne çarpan sıcaklığı hissedince, tehlike anında kabuğuna çekilen kaplumbağa gibi hemen kapağı içeri atıyor. İşte o anda bir düşüncedir alıyor, “Ya tatilde ne yapacağım?” diye. Ege’nin Akdeniz’in “cennet” yakıştırması yapılan beldeleri tatil için ideal yerler, ama ya “cehennem” sıcakları... Küre ısındıkça, zaten sıcak olarak bilinen bu kesimler, daha da yanıyor. Öyleyse varış noktasını iyi belirlemeli. Şöyle rüzgarlı, püfür püfür esen bir yer olsa... İşte öyle bir yer: Alaçatı. Nefes aldırıyor O zaman, şarkıyı biraz değiştirerek “Kapıldım gidiyorum Alaçatı rüzgarına” diye mırıldanmanın zamanıdır. Çeşme’nin kabuğunu sonradan kıran beldesi Alaçatı, yaz ortası sıcağında “esintili” bir tatil geçirmek isteyenleri kendisine çağırıyor. Burasının rüzgarı, dünyaca ünlü. Burasının rüzgarı, klima satıcılarına dükkanını siftahsız kapattırır! Zaten İzmirÇeşme yolunun sonuna doğru Alaçatı‘ya saptığınızda sizi ilk karşılayan rüzgar santralleri. İlçe girişindeki tarihi yel değirmenleri de rüzgarın geçmişten günümüze önemini vurguluyor. Kış aylarında genelde lodostan esen rüzgar, beldeyi bu zamanlarda “ılıman” kılarken, yaz aylarında esen poyraz, Alaçatı‘ya nefes aldırıyor. Beldede rüzgarlı gün sayısının yılda 330’u geçtiği belirtiliyor. Zaten Alaçatı‘yı