Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 GÖRÜŞ Düşler kenti Alaçatı kanallar açarak denizin içeri alındığı bir proje bu. Kısaca,”Su içinde suyla yaşam” şeklinde özetlenebilecek, Türkiye’nin ilk “kanal kenti.” Sonra açın gözlerinizi ve bir başka düşler aleminin kapılarını aralamak için yeniden kapayın. Bu defa, kentinizin tüm sokakları Arnavut kaldırımı taşı döşenmiş olsun, 18 19. yüzyıldan kalma, iki kattan daha yüksek olmayan taş binalar süslesin düşler seyrinizi, ama bakımlı ve diri! Turkuaza boyalı ahşap kapı, pencere ve cumbalar… Çivitle boyanmış dış ve kireç çekilmiş iç mekanlar. Kendine özgü bir mahremiyet anlayışıyla, öndeki avlu ve arkadaki yüksek bahçe duvarlarının bir birinden ayırdığı binaları canlandırın, beyninizin görme merkezinizde. Avluda asma ve limon, arka bahçede nar, kara dut, şeftali, köşelerden fışkırıp, özgürce boy atmış sardunya ve Atatürk çiçekleri: Nane, maydanoz, fesleğen ve diğerleri. Ve sokak kapısında sizi karşılayıp sarmalayan lavanta sekisi, yasemin ya da hanımeli kümesi! Ve sonra dönün sırtınızı bu siluetler armonisine, ufka baksın iç gözünüz: Cervantes ustanın düşü gerçek mi diye gözleriniz yel değirmenlerinde Donkişot’u arasın! Yitik zamanların yorgunluğu, kayıp kahramanların özlemi ve görevini tamamlamış olmanın huzur ve dinginliğiyle, terkedilmişliğin hüznü içindeki mahzun ve boynu bükük yel değirmenleri karşılasın bakışlarınızı, mağrur! Sonra daha uzaklara çevirin yüzünüzü, gökyüzünde bir turna katarı misali kanat çırpıp, semaha durmuş ak libaslı, gök gözlü ceylanlar gibi dönen rüzgâr gülleri sarsın dört bir yanınızı. Tribünleri, buğday öğütüp ekmek pişirmek, su arıtmak ve laboratuarlarında insan sayrılığına çözüm bulmak için dönüp, elektrik üreten çağdaş yel değirmenlerini getirin göz önünüze! Kapayıp gözlerinizi bir daha, bir albatrosun bedeninde kanat çırpın Yumrukoy’a. Gelincik tarlasında kanat çırpan kelebekler misali karşılasın sizi sörfçü genç bedenler! Hepsi, tepeden tırnağa tutku, heyecan ve adrenalin yüklü. Ve rüzgarın önünde, Akdeniz’in kucağında boardı, yelkeni ve trapeziyle martılar kadar özgür, yunuslar kadar cesur her biri! Ünlü denizci Piri Reis, daha 16. yüz yılda kendisi kadar ünlü “Kitabı Bahriye’sinde” Alaçatı limanını için “rüzgarı eksiksiz, denizi yufkadır” diyerek, günümüze adeta deniz sporları için yön göstermiştir. Rüzgar aldığı halde dalga tutmayan ve sığ bir derinliğe sahip o eski liman, bu gün sörf tutkunlarına merkez olmuştur artık. Meraklısı sekiz saate öğrenir sörfü. Hasılı; bazı edebiyatçılar, “tarihi doku ile coşkunun buluştuğu yer” olarak tanımlarlar Alaçatı‘yı. “Dost canlısı, güler yüzlü, kendisiyle barışık insanların diyarıdır” da denir Alaçatı için. Ve bir ilkler şehridir de aynı zamanda! Bunların hepsi doğrudur. Yedi megavat gücündeki ilk rüzgâr santrali, Port Alaçatı “kanal kent” projesi, rüzgar sörfünde dünyanın ilk üç önemli merkezinden biri olma vasfı ve kurulma çalışmaları devam eden uluslararası bir üniversite ve arıtmalı bir içme suyu barajı! 18 yıldır devam eden bir Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali. Kendi ölçeğimizde bunların hepsi birer ilktir. Organik sebze ve meyvemiz, lezzetli açık deniz balığımız, etimiz, dünyaca ünlü şarabımız, aksoğan, bal kavun, hurma zeytin ve bir birinden temiz otel, pansiyonlarımız, lokanta, kafeterya ve çay bahçelerimiz, leziz yemeklerimiz, börek, katmer, hamurlu ve sütlü tatlılarımız! Tabi birde Alaçatı isminin sanatla birlikte anılır olması. Sanat galerileri, seramik, mozaik ve resim atölyeleri… Uluslararası seramik ve heykel sempozyumları… Keman ve arp mastır klasları. Uluslararası üne sahip orkestraların Alaçatı klasik batı ve Türk müziği konserleri. Uluslararası açık deniz balık avlama yarışmaları. Türkiye, Avrupa ve dünya sörf şampiyonaları! Kumu, güneşi, denizi, rüzgarı ve kum plajları ile bir doğa harikasıdır Alaçatı ve artık bir “dünya markası” Muhittin Dalgıç Alaçatı Belediye Başkanı ir an için gözlerinizi B kapayıp, evinizin önündeki sokağı, onu kesen cadde ve diğer sokakları, hatta oturmakta olduğunuz kentin bütün cadde ve sokaklarını suyla kaplıymış gibi düşleyin. Ve trafikteki araçları da birer tekne, hem de yelkenli! Yani, garajınızdaki otomobil yerine, rıhtımda tekne! Evet, merak edenlere, ülkemizde böyle bir yer var mı diyenlere yanıtımız evet! Böyle bir yer var elbet. Hem de Anadolu’nun Akdeniz’deki incisi, Çeşme Yarımadası‘nın tam da kalbindeki şirin beldesi Alaçatı‘da. Burası “Port Alaçatı,” yani “kanal kent” ya da “yalı köy.” Port Alaçatı, tarihi Agrilya limanın devamında ve ülkemizdeki Venedik tipi yapılanmaya da ilk örnek! Yalnız bir farkla; benzerlerindeki gibi denizi doldurarak alan yaratmak yerine, karada