Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com SIFIR NOKTASINA DOĞRU Temmuz itibariyle turizmin bu yıl beklenenden daha iyi gittiğini görmekteyiz. Bu iyilik tabii ki sayısal açıdan, yani ülkemize gelen turist sayısındaki artış. Bu yılın belki de en büyük sürprizini artışın ana nedeni olan Rus turistler yaptı. Avrupa ülkelerinden gelenlerde çok az bir artış veya yerinde saymaya karşılık, Rus turistlerde yüzde 30’ları geçen bir sayısal artış görünüyor. Hani derler ya; iyi ki varsınız. Gerçi batı Avrupalı turistlerin dünyanın her yerinde ve yerine seyahat eden bu yeni Rus varlığını kabullenmeleri biraz zaman alacak. Ama biz toplum olarak nasıl bazı şeylere alışıyorsak, veya alıştırılıyorsak demek ki onlar da Rus turistleri yanı başlarında tatil yaparken görmeye alışacaklar. Turist sayısının yükselmesi kuşkusuz sevindiricidir. Ancak bu artış ne yazık ki güney sahillerimizdeki tüm otelleri dolduracak kadar olamadı. Çünkü her zamanki iştahımızın bir neticesi olarak yine ihtiyaçtan fazla otel yapıldı. Ancak Avrupa geneline baktığımızda bu yıl seyahat yoğunluğunda genel bir düşüş olduğunu görmekteyiz. İspanya’nın geçen yıl kadar başarılı olamadığı, yine Yunanistan’ın bu yıl büyük kayıpları olduğu gelen haberler arasında. Türkiye bu bakımdan bu yıl iyiler arasında. Gerek doğal güzelliklerimiz, gerekse hizmet kalitesi konusunda lider ülkelerden biriyiz. 2000’li yıllara girerken bir üçüncü unsuru da hep belirttik. O da otellerimizin yeni oluşuydu. Bu konuda Türk turizmi sınıfta kalmak üzere ve bir kez sınıfta kalınca da bu imajı tekrar düzeltmek biliyorsunuz ki turizmde bize çok pahalıya mal olur. Otellerimiz eskiyor ve yenilenmiyor. Yenilenmedikçe fiyatlar düşüyor. Ekonomistler, “cari açık” ifadesini çok kullanırlar. Turizmciler ise “kur makası” ifadesini. Döviz kurları bu şekilde devam ederse, yakında turizmciler ikisini birden kullanacaklar gibi görünüyor. Çünkü kur makası konunun boyutunu anlatmakta yetersiz kaldı. “Kur giyotini” desek daha yerinde olacak. Temmuz 2002’de 1 dolar, 1,649 yeni lira iken Temmuz 2007’de 1 dolar, 1,260 yeni lira oldu. Turizm açısından bunun anlamı şu; yurt dışına bir turiste bir odanızı 100 dolara sattığınızda 5 yıl önce 164 yeni lira alırken, şimdi elinize 126 yeni lira geçiyor. Yani işletmenin geliri 38 yeni lira azalıyor. Yaklaşık yüzde 23. Yine 5 yıl önce otelde çalışan bir işgören, 265 yeni lira alırken, enflasyon neticesi zamlardan dolayı bu yıl işgören 565 yeni lira almaktadır. Yani yüzde 113 daha fazla. Haydi diyelim, işgörene fazla ücret verildi ve bu hesabı kabul etmek istemiyoruz. O halde son 5 yılın enflasyon oranını alalım. Yüzde 78,69. Demek ki turizm işletmelerinin giderleri en az bu oranda artmış, gelirleri ise yüzde 23 azalmış. Buna artık “kur makası” denmez. Makas küçük gelir. Herhalde giyotin demek gerek. Yalnızca turizmde değil, tüm ihracat sektörlerinde de aynı durum yaşanıyor. Hükümetin kur politikası bu şekilde devam ederse, yakında otellerimiz kendilerini yenileyemez hale geleceklerdir. Çünkü her yıl kar zarar tablosu, “sıfır” noktasına biraz daha yaklaşmaktadır. Görünen köy kılavuz istemez ama bazen köyü göremeyenler oluyor da! menin faydası ve ortaya çıkan sonuç nedir, işte bunları bence anlatmak yetmez görmek ve yaşamak gerekir. Adanın ucundaki mezarlığa giden yoldaki evlerin mimarisi ve görüntü bizim Büyükada’dan esintiler taşıyor. Mezarlıkta nereden çıktı derseniz ; adayı bize gezdiren Kaşlı yakın dostumuz ve rehberimiz Rebii artık hayatta olmayan Meisli dostlarını ziyaret etmek istedi. Mezarlık adanın en sakin ve güzel yerinde ve mezar taşları fotoğraflı olunca ziyaret çok etkileyici oldu. Adanın diğer ucunda Akdeniz filminin çekiminde sıkça kullanılan evi ziyaret ettik ve filmin karesinde gibi hissettik kendimizi. Liman’a geri döndük sonra bir şeyler yemek için. Kalamarı meşhurmuş adanın. Lazarakis’in yerinde kalamar ve salata yedik, gerçekten de nefis bir lezzeti var. Hesaplar çok makul, sürpriz ise yeni lira ile ödeme. Her yerde Türk parası kabul ediliyor. Çünkü tüm alışveriş Kaş ile. Acilen görün adayı. Her sokağını gezin. Biz öyle yaptık. Sadece bir gün geçirdim, başka bir zamanda ve hayatta. Gitmesi zordu derken, dönmesi daha zor oldu.