Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr DATÇA’NIN ESKİSİ MAKBUL Datça Yarımadası’ndan kolay kolay kopamaz insan. Çelişkiler yaşar. Çünkü iki görüntü, iki ayrı yaşamdır söz konusu olan. Bir zamanlar Datça’nın merkezi Eski Datça, uzakta bir mahalledir artık. İskeledeki manzarayla, eski yerleşimin farklılığı canımı sıkar. Taş örgü binaları, dar yolları, korunabilmiş geleneksel mimarisi ve yaşam biçimiyle eski Datça bir yanda, geçmişini neredeyse tümüyle terk etmiş, betonlaşmaya yenik düşmüş, öğretmen evi diye bir ucubeyi bağrına gömmüş, üslupsuz, çirkin ve sevimsiz kıyı şeridiyle bugünün yeni merkezi Datça diğer yanda... Bundandır belki gözleri sürekli denizi arayan Can Yücel’in mavi ufukları bırakıp, yukarı mahalleye, eski Datça’ya yerleşmesi. İşte bu çelişik yaşamlar ve manzaralar arasında ben, düşlere dalarım. Sil baştan yaparım. Uzmanlığım olmasa da bir mimar, bir şehir plancısı kesilirim. Eski Datça’yı 2.5 kilometreden getirip, sahile kondururum. Çok güzel olur. Kare kare gözümün önündedir artık, evler sokaklar, okullar, dükkanlar ve insanlar. Ütopyanın da üstü, köklerine bağlı ama farklı bir Datça’dır bu kasaba artık. Düşlerim sürer. Bu kasabaya yeni şiirler, şarkılar yazarım, ayrıksı aşk öyküleri çıkar ortaya. Yerel tarihçi Nihat Akkaraca’nın bir araya getirdiği maniler düşer aklıma. 40’ından sonra usta bir manici kesilen Can Yücel’in evinin ilk sahibi Amıca Mehmed’ten mesela: “Şu Ele’nin camisi Önündedir selvisi Hakkı Usta’ya yardıma gelmiş Mıngırların Alisi...” Amıca Mehmed’in tütün çapalayan tarla komşusu Hakkı Usta’ya merhabasıdır bu. Bir yanıyla da “kolay gelsin” selamlaması... Ya Datça’da yaşaşanlar gökyüzünde ilk kez bir uçak gördüğünde Gara Adem Dede’nin dizdiği maniye ne demeli: “Otudum yaktım ciğare Üstümden geçti teyyare Bi güzel bakacağdım Çabuk geçti ne çare...” Temiz Anadolu... Ne güzelsin!