Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 HİNDİSTAN HİNDİSTAN 13 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr SEMERKANT PAZARI’NDA... Şimdi tutsam, “bir meyve, parfümden daha güzel kokar” desem, çıkışırsınız: Yok artık... Bundan sonra parfüm değil, meyve suyu sürünelim! Ama siz de benimle birlikte Semerkant pazarına gelmiş olsaydınız, görüşünüzü değiştirirdiniz. Daha yüzlerce metre öteden kavun kokusunu içime çeke çeke, pazar yerine ulaştım. Bibi Hatun Medresesi’nin hemen yanındaki yarı kapalı pazar yerinin tepesinde aynen şu yazılı: MevaSebzeOt. İki ırmak arasındaki toprak anlamına gelen Maveraünnehir’in bereketinden bir dilim... Kavuncunun yanında çok mu içimi çektim bilmem, istersem bana bir kavun kesebileceğini söyledi. Yol kültürünün geleneğidir, sınırı aşmadan yüzsüz olmak gerekir. Olur, dedim. Ama satın alacağımı, burada yiyeceğimi söyledim. Başlangıçta böyle bir geleneğin olmadığını sanıyordum, meğer varmış. Kavunu satın aldım. Bir tepsi getirdiler, bir de bıçak... Kavun sefasından sonra kâh pazarın içinde kâh dışında uzun uzun turaladım. Bir karadut suyu satıcısının karşısında mola verdim. İki genç satıcı işin kolayını bulmuş. Karadutu bir güzel harmanlama yığmışlar. Altı metalimsi, eğimli bir zemin. Harmanlama dutun dibinden doğal olarak suyu çıkıyor. Ne demişler; altta kalanın suyu çıksın! Çıkan su oradan kaseye dolduruluyor. Kaseden bardağa... İsteyene bir bardak. Parası da yandaki keseye... Ah o üzümleri vitrinleyişleri... İnce, tahta dilimlerden çerçevemsi yükseltiler yapmışlar. Küçük çiviler çakmışlar. Üzümleri asmışlar. Anlattıklarına göre, Maveraünnehir’in bereketini fışkırtan Fergana vadisindeki sadece üzüm çeşidi 400 kadarmış. Üzüm taneleri iri mi iri. Nah parmağım kadar. Yolunuz Semerkant’a düştüğünde, elbet öncelikle Timur’un mezarından başlayıp yüzlerce medresenin, tarihi kalıntının arasında kaybolacaksınız. Müzeleri dolaşacaksınız. Bunca yorgunluktan sonra oturup karnınızı doyurmak için Özbeklerin “şaşlık” dediği, bizim şiş kebap seçeneklerinizden biri olabilir. Eğer canınız rakı içmek istiyorsa, buradaki adı “arak”. Semerkant’ta meyve eşliğinde “arak”lamak güzeldir! Gezekalın... Kerala’da ayurveda Yazı ve fotoğraflar Bülent Demirdurak Ayurveda, sağlıklı ve verimli yaşama bilimi. Doğu kaynaklı Ayurveda’nın amacı günlük diyet ve bitkisel ilaç rejimi ile insanı normal sağlık düzenini sürdürebileceği dengeye getirmek. Bu sistemde dengesini kaybeden kişiye de sağlığını yeniden nasıl kazanabileceği ve koruyacağı öğretilir. Sağlığın korunmasının temelinde iyi davranış, iyi düşünce, iyi sosyal ilişki, güçlü inanç, egzersiz, bilinçli vejetaryen beslenme yer alır. Ayurveda’nın temel prensipleri kolayca uygulanabilir. Ayurvedik yaşam yolu nu takip ederek bizler aslında doğayı izleriz. Evrensel yasalar insan bedeninde de işler. Aslında doğa, bize öylesine özen gösterir ki bireyin kendisini tahrip etmesine de pek kolay izin vermez. Doğa, bizleri her zaman yanlışlara karşı uyarır. Eğer uyarılara aldırmazsak keskin biçimde önlemler de alır. Kısacası sağlıklı olmanın yolu doğayla uyumlu olmaktan geçer. Acıkmak, beslenmek, alınan besinlerin sindirilmesi, idrar ve dışkının rahat atılması, bedenin hafiflik hissetmesi, uygun duyusal yetenekler, kolay ve derin uyku, kolay uyanmak, düzgün cilt, neşeli ruh hali, sürekli büyük miktarlarda güç toplayabilmek sağlıklı bedenin en önemli işaretleridir. Ayurveda, sağlığı ve hastalığı yaşamın iki evresi olarak görür. Hedefi sağlığı korumak ve hastalığı engellemektir. Hindistan’ın güneyindeki Kerala eyaletinin çok yıldızlı butik otellerinde özel diyetler ve ayurvedik masaj programları sunuluyor. Kumarakom ve Thekkady şehirlerindeki hepsi birbirinden mükemmel otellerde yedi, on dört, yirmi bir günlük özel programlar hazırlanmış. Programın ilk gününde kan değerleri, tansiyon ve eskiden geçirilmiş hastalıklar değerlendirilerek herkes için farklı şemalar çıkarılıyor. Özel beslenme programları ve masaj seansları da bundan sonra başlıyor. Genelde hafta ortasında bir gün beslenme en az ölçüde tutulup müshil ilacı desteği de verilerek midenin ve iç organların tamamen temizlenmesi isteniyor. Özel ağaçlardan yapılmış masalarda masajları erkeklere erkek, kadınlara kadın masörler uyguluyor. Her seans yaklaşık bir saat sürüyor. Kimi masajların sonunda seansı yirmi dakikalık buhar banyosu bitiriyor. Ayurvedik masaj seansları genelde abhyangam denilen yenilenme masajı ile başlıyor. Bu masajda, bitki özlerinden elde edilmiş yağlarla ovulan vücudun rahatlatılması hedefleniyor. Sirodhara masajı genelde ayurvedik desteğin ikinci seansı oluyor. Bu masaj sırasında vücuda ve de özellikle baş bölgesine uzun süre sıcak yağ dökülüyor. Sirodhara masajının uykusuzluk çekenlere, depresyon yaşayanlara iyi geldiği biliniyor. Pathra po dala swedam denilen üçüncü seansta iki masör aynı anda ve eşgüdüm içinde vücudun simetrik iki tarafına yağ ve pomatlarla masaj yapıyor. Sonrasında da özel liflerle sarılmış otlarla vücuda hafif darbeler vurarak kan dolaşımını düzenlemeye çalışıyorlar. Dördüncü günde sırovasthy masajında sinir sistemi destekleniyor. Udhvarthanam genelde haftanın beşinci masajı oluyor. Özel eldivenler ile yapılan bu masaj sırasında vücutta sağlıklı dolaşıma engel olabilecek ölü hücreler temizleniyor. Altıncı gün uygulanan nasyam masajında boyun ve sinüslere yönelik tedavi yapılıyor. Sinüzit ve baş ağrılarına karşı vücudun direnci arttırılmaya çalışılıyor. Programı yedinci gün sütün içinde pişirilmiş otlardan elde edilmiş bir pomatla eklemleri ve kasları rahatlatan njavarakızy veya sinirsel bozukluğa ve romatizmaya karşı bitkisel yağlarla yapılan pizhichil masajları tamamlıyor.Haftalık programlarda ayrıca fiziksel destek veren ve akciğerleri rahatlatan chavıtty uzhichil masajı, migren ve baş ağrısına karşı da baş ve yüz masajları yapılabiliyor. Destek programlarında günde bir seans masaj uyguluyorlar. Günün geri kalan zamanını da gölün kenarında veya ağaçların altında dingin bir ortamda geçiriyorsunuz. Bazen tedaviye buhar banyosu, su yatağı ve sauna seansları da ekliyorlar. Bütün masajlar sıcak duş ve kısa bir dinlenme ile sona eriyor. Aldous Huxley’in “yirmi yıl sonra yaptıklarınız için değil yapmadıklarınız için pişman olacaksınız” deyişi benim uzun süredir en sevdiğim cümle. Ya sizinki? www.bdemirdurak.com